oy atanma azda dağa 303258 GEREKE ARAŞMRAESAA KER EERESERERİ İ “Diş hekimi RİN LLALILI HARER | Kılıç dişli kaplan Ucuz kurtuldunuz) Ydinız.... (ÜRYAN (iSEçi ve Ticaret MEKTEBİ TOMTOM SOKAK BEYOGLU Kayıt muamelesine başlanmıştır Topçubaşı Ali ağa kolu kaymakamlığından: Beyoğlunda Tünel başında Erkânıharb sokağında 17-19 numa rak hane ve dükkân ile 13 numar alı kahvehane bir sene müddetle kiraya verileceğinden talip olanların yüzde 7,5 pey'akçelerini ha (XX: 9)un Hindistan ormanlarındaki maceralarıza j ya (7 izelmaş Kendisini sıçaönlu kuyuya alım! | Kültür Direktörlüğünden: Ilk mekteplerde talebe kaydına Ey- lülün birinde başlanacaktır. öirinei s1- nıflara bu sene 928 doğumlularla sans evvelki doğumlulardan arta kalanlar alınycakdır. Kül - tür direktörü 10 Eylüle kadar bulundukları Ratip Türkoğlu İİ Ankara caddesi Messrret oteli Karşısı numrara (88) İİ saamaanammımnıamaznnammaınmamaznaazzz milen eylülün otuzuncu pazartesi günü saat 14de İstanbul Evkaf müdüriyetindeki encümeni mahsu suna müracaat etmeleri ilân olunur. 46 PARDAYANLAR kanlı onu da Deviniyere götürmeğe ka rar verdi! Ona Pipo ismini taktı, Birkaç ay içinde köpeğin her huyu * Mu öğrenmişti. Pipo, küla © renginde, tüyleri karmakarışık, ne © güzel ne çirkin, fakat cins, zeki, uysal bir ço - ban köpeği idi. Çene © kemikleri çok kuvvetli, biraz oynak, serçeleri kova - lamaktan zevk alırdı, Ayni zamanda obur, hırsız, hilekâr, sefih ve yalancı idi. Köpeklerin ko * nuştuğu ve bunu anlamak için yalnız onların dilini bilmek lâzımgelmediği malüm olduğu için bu yalancı tabiri kimseyi şaşırtmaz. Fakat bu kadar ku | surlarıyla beraber köpek son © derece | cesur ve sadıktı. Fedakârlığı da hu - dutsuzdu. Köpeğiyle o akşam Pardayan otele dönerek loş odasına girip havasız ka- ranlık, sıkıntılı olan bu ine baktı. — Artık uzun zaman bu pis odada otutamam. Burada, hele babam git - tikten sonra, mutlaka ölürüm, Ken « dime iyi bir oda o bulmaklığım lâzım. Fakat nerede? sözlerini mırıldandı. Bu suretle düşünürken karşısında- Ai “Aa kapısınm açık olduğunu gör - dü. Memen oraya koşup başını içeriye va". İçinde iyi bir karyola ile bir kr, Dir masa bir kaç İskemle bu - yanan bu süslü, temiz, büyük odada kım © Yöktu. Pardayan: Hemen bu odaya yerleşirim dedi pencereyi açtı. Bu pencere Sen Denis sokağma bakıyordu. — Manzara güzel.. Hava temiz.. Ar- tk burada rahat rahat yatar kalka - rrm. Başını pencereden çekmek üzere i- ken:gözleri karşısındaki (daha alçak eve ilişti, Bu evin çatı arasına açılan bir penceresinde kendisini (o şaşırtan birşey gördü. Bu kumral saçlı, tatl bakışlı, güzel bir genç kızm » başı idi. Bir kaç saniye seyrettikten sonra 0o- nizi bir kaç kere Sen Denis sokağın » da rastladığı genç kız olduğunu tanı- i. »» JAğiyi'e Kız da başını kaldırarak Pardayanı gördü. Kızardı, Pencereyi kapatarak oradan savuştu. Fakat Pardayan bir saat kadar ay- ni yerde kaldı, Eğer bir ses kendisini bu hülyadan uyandırmamış olsaydı daha da”saatlerce kalacaktı. Kaşla » rını çatarak başını döndürünce otel sahibi Lândri Greguvarı gördü. Lândri çocukluğunda gayet kısa boylu idi. Büyüdükçe boyu uzıyaca * ma eni genişlemiş vücudu şışman - lamıştı. o Kendisini okuyucularımıza tanıttığımız bu sırada kırk yaşların - da olan bu adam iki dolgun bacak üzerine konulmuş bir fıçıya benziyor du.? Küçük gözleri (korku ve hile ile parladı, Otel sahibi boş yere lışarak: — Ben de size” geliyordum müsyö Şövalye, dedi. Bir koltuk sandalyesine oturan Par dayan cevap verdi. — Pekâlâ.. İşte karşınızdayım. — Nasıl söyliyeyim bilmem Ki... — Evet, odamı değiştirdim. Bu ge « ceden sonra burada oluracağım, Lândri sanki nüzül isabet etmiş gibi mosmor kesildi. — Mösyö, karanlık odada oturma - nıza artık müsaade edemiyeceğim. — Görüyorsunuz ya., ben de sizin dü şüncenizdeyim.. eğilmeğe ça * lüzumu yere en yakın okula, çocuklarını kaydettirmelerini velilerden PARDAYANLAR #7 > Ayni sebeplerden dolayı senede elli altın lira temin eden bu odayı da size veremem. Söz 'söylemek (sırası geldi Şö - valye! iki sene evvel (O babanız ote - limde oturmak lütfünü bizden esirge- memeğe karar verdiği zaman heray kirayı muntazam olarak vereceğini vadetti, Hiç bir otelci beş aydan çok beklemezken ben altı ay sabrettim. — Azizim, bu da sizin şerefinizi art- tırır. —Doğru ama, cebime para girme - dikten sonra kuru şerefi ne yaparm? Altı ay içinde beş para almadığım i - çin gelip babanızdan (biriken kirayı vermesini istedim. — Babam ne yaptı? Tabii ödedi değil mi? — Ne münasebet, parayı vermedik - ten başka bir de bana temiz bir dayak attı, — Ve siz de o andan sonra bir Jan- tiyomdan para istemenin ne kadar büyük bir saygısızlık olduğunu anla - dımız değil mi? — Evet Mösyö. Fakat babanızm ba” na bir çok hizmetleri olmuştur. Ke - bapçı dükkünmi . muhafaza eder ve bir sarhoşu kolundan tuttuğu gibi s0- kağa atardı. — Öyle ise Mösyö Lândri, siz ona borçlusunuz. Fakat Zarar yok.. Ben bu borcu isteyecek değilim, Biraz evvel moraran Lândri şimdi sapsarı oldu: — Mösyö artık alay etmenin - vakti geçmiştir. — Ne demek istiyorsunuz. Açık söy. leyiniz. 4 — Mösyö, ya iki senelik birikmiş ki- ra borcunuzu veriniz, yahut o otelim - den çıkmız.. — Son sözünüz bu mudur? borcunu Delikanlının yavaş sesle konuşma - sindan cesaret alan otelci ; — Evet, son sözlim budur. Yarın - dan sonra odayı boşaltınız, diye ba * gırdı. Şövalye sakin bir tavırla odasına gi. derek bir köşede duran ve eskiden bâ- bası tarafından kullanılan bir sopayı alıp geldi. Ve Lândrinin kısa kolla * rından birini (yakalayıp bu sopayı sırtıma indirdi? — İyi bir evlât babasının hareket - lerini taklide mecburdur. o Mademki »aham size bir dayak attı. Benim de vazifem sizi ayni surette tepelemektir, Sözlerini söyledi. Bunun üzerine Pardayan otelciyi te- mizce dövdü, Yediği sopaların acısın - dan Lândri ayazı çıktığı kadar ba - ğırmağa başladı. Kocasının çığlıkla - rını düyan karısı ve bunun arkasın - dan ellerinde şişler, süpürge sapları bulunduğu halde bütün garsonlar ve hizmetçiler koşup geldiler, Diğer odalarda bulunan müşteriler böyle şeylere alışık olduklarından a| - dırmadılar. Gene bir hügnonun tevkif edildiğini sanmışlardı. Oda bir saniye içinde — hizmetçiler - le doldu. Bu hali gören “Pardayan zavallı Greguvarı iki kanadı da açık o lan pencereye sürükledi, Ve hacakla” rından yakalıyarak pencereden dışa » rıya sarkıttı, Sonra hizmetçilere dö « nerek: — Hepiniz dışarıya çıkınız. Yoksa şimdi Mösyö Lândriyi sokağa atarım, dedi. Ölmek derecelerine gelen otelei in * Yiyerek: — Haydi gidiniz! Haydi gidiniz! .sözlerini söyledi,