19 Ocak 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

- land l'el er ' |Cüzamlıların Güyük zabıta romanı —- Mezarlığı Nakleden : Vâ - Nü S SN Sahahlgyin duyduğu mide bu- Irıci koku, gene burnuna — ça- dı. Rifatla beraber yaptığı a- Taştırmaları hatırladı. ; Rifıt, tavan arasını iki tara- mdan aydınlatan iki pencereden- irini açık bırakmıştı. Son basa- Mağa ulaştı. Bütün boş kutuları, avvaları, kırık iskemleleri Yerlerinden oynatmış olduğunu tırladı, thm şeklini inceden inceye ıl::lk—etti. Dayandığı istinadgâh- K tireklere baktı. Damın bu h'—îîtn oluşu, şaşılacak şeydi. Ar- 'i !:a.rafm daha yeni olduğu dik- tini celbetti, Koku, müthişti. Vaktin geç ol- "cıı':la rağmen devam eden bu l'ece—dtı t?hammül edilmiyecek de e İ?lr berbatlık vardı. Sol düuâfkı pencereye doğru yürü- “.ıul Dylelfk'le bir kava cereyanı ; * getirecekti. Ancak böyle- e nefes alabilirdi, Yarı yolda durdu. k'"-in?du:iye !ıenziyen bir ses, dik Ka Bu, çatı arasından İGI]YOI.Ğ“. Aırni ses, tekrar etti. If zincirin sürükl n enzi i enmesine ce?zl:iy:;du' I_h“fı bunun, ilk ön- oluyor Jîı in koşuşundan hasıl Buna v hh?rele dü!ğ:en' tey ol::;:nımde ve yiyecek hiç bir in bir a tavan arasında fa- €hcer S1 olmasa gerekti. Bir h K açtı. ükin Ava cereyanı — hasıl oldu. iy;:eıen hava, teneffüs edi - el ek derecede boğucuydu. l Cere, biraz gerideydi. önün- ' kırk santimetre genişliğinde 'ly:ıi,bir pervaz vardı. Polis, bu- . ,, Asarak dama bakmağı dü- Gl'vu. Ayağmı dışarı — çıkartı. l'—'lik]azm bir kenarını tuttu. Böy- * yarı yarıya dışarı çıktı. Onra, yavaşça, başını çevirdi. İlk a_ş’ffti o kadar büyük oldu ki, hnhğâundüğü kendi canı, kendi El ı_k?ndi emniyeti oldu. Ç eri titremeğe başladı. ve imdi artık buradan bir an ev- T nti lmaktan başka bir dü- €Si yoktu. Eğildi, Vin içine atladı. krî"ldı., saçaklara yakın çınko - bir arasında tefessüh — halinde Cesed keşfetmişti, U görüş ancak birkaç saniye ’"âclg hâlâ nakışlı gibiydi. Diz llı__cıı:ıediıı dizine değmişti. ley’ bükülerek, ondan vücudun ö- Ğnh""' gizlemişti. neîedin başını görmüştü. Koca seıı, Yukarı doğru düşmüştü. " 3ate baktı. Komiser Vedad B., U, bu saatte beklese gerekti. 'ühiliîn çıkmazdan evvel, geriye Mal h_ha_ktı. Gene, yalnız olma- issine kapılmıştı. rî;[hçenjn kapısını kapadı. Göz- b ©, bütün köşkü, baştan aşa- & kadar süzdü. Gı-ğî;'ü".'.’ dama baktı, baktı... t zünde, caylak yahud ley- ..nn_?vmden Ve büyük kuş; köş- k Üzerinde dönüb — duruyorlar- polis, bundan —19.— etmişti. Lâkin, gözbebekle-| — lgtîn Uf, keşfini Vedad beye an- anlatmaz, arkadaşı sordu: — Ne düşünüyorsun? Bu cina- yet, her halde, Dirayet hanımın köşke gelmesinden evvel işlenmiş olsa gerektir, değil mi? — Şüphesiz... Onun gelişinden birkaç saat evvel... Hatırlıyor mu- sunuz? Sofada ve tavan arasına çıkan perdenin yanında kan le - keleri görmüştük. — Evet... Bu, benim de noktai nazarımdır! Haydar babanın söy- ledikleri bunları bize göstermiş- tir. O da, evde yalnız bulunmadı- ğı hissine düşmüş... —Her halde, cinayeti işliyen adamın tam üze- rine gelerek, onu cürmünün izini ortadan kaldırmaktan menetmiş... — Mücrim bir mi, daha mı faz- la acaba? Bence birden fazla... — Nereden anladın? — Bir adamın yalnız başma ce- sedi çatmın üstüne saklaması ka- bil değildir, diye sanıyorum. — ÜÖyle... Hakkın var... Hattâ iki adamın bile bu işi başarabil- mesi hayli müşküldür. — Maamafih, bunu yapabilir - ler. İşte bak, sana meseleyi anla - tayım. Nasıl tasavvur — ettiğimi gör! “Haydar baba, köşke birden - bire girdiği vakit, cürüm işlenmiş bulunuyordu. “Üzerlerine adam gelen katil - lerin bir tek çareleri vardı. İkinci bir cinayet işlemeden kaçamaz - lardı. Onun için, sayfiyenin tavan arasma sığındılar. Cinayetlerinin mahsullerini de kendileriyle bir - likte götürdüler. “Haydar baba, korktu. Evden çıktı. Bundan istifade eden katil - ler, derhal kaçtı. ' “Lâkin cesed oradaydı. Onu da kaçırmanın imkânı yoktu. “Zannedersem, plânları şuydu: İçinde eskidenberi kimse oturmı- yan bu ev, o -gece de boş kalsay- dı, karanlıktan istifade ederek ce- sedi başka tarafa aşıracaklardı. “Şimdi ise, ne yapabilirlerdi? Kendileri kaçarken, cesedi, güpe- gündüz göndermeğe imkân yok- tu. “Öyleyse, onu, orada, bırakıb | gidebilirler miydi? Bu da berbad bir şey olurdu. Yakayı ele verme- leri için bundan müdhiş bir sebeb olamazdı. “Cesedi dama koydular. Dira- yet hanımın o günden itibaren e ve yerleşeceğini henüz bilmiyor- lardı. (Devamı var) ÇİRADYO | Bugün 228 Khz. VARŞOVA, 1345 m. 18.50 Orkestra, 19.15 Keman — musikisi, 19.45 Sözler, 20 Piyano refakatiyle şarkılar. 20,30 Plâk, sözler, — 21 Solistler iştirakile orkestra könseri, sözler, 22 Şarkrlar, sözler, 23 Reklâmlar, 23,15 Dans, 24 Sözler, Dans plâkları, 1: Dans. 8238 Khz. BÜKREŞ, 864 m. 13 - 15 Plâk.,, 18. Radyo — oörkestrası, 19 Haberler, 19.15 Orkestranım devamı, 20 Konferans, 20.20 Plâk, 21 Radyo cazı, 22 Konferans, 22.15 Radyo cazının devamı, 23 Haberler. 23.25 Kahvehane musiltisi. (na- kil.) 841 Khz. BERLİN, 857 m. 19.20 “Çalman ben,, adlr. Skeç. 20 Flüt musikisi, 20.30 Halk şarkıları, 20,40 Aktü - alite, Haberler, 21,10 Sözler, 21.20 Lachenin Landsberg,, adlı Skeç (Musikili). 23 Haber- ler. 23,30 Dans. 545 Khz. BUDAPEŞTE, 550 m. 18.30 Gitar musikisi, 19.10 Sözler, 19,45 Salon kuarteti, 20,15 Hikâyeler, 20,45 Şarkı- Ir piyes. 22,80 Haberler, — 22,50 Musiki nakli. (Salon musikisi.) 23,40 Öpera — orkestrası, 24.05 Haberler. - REEE De ç y l a 4 Yumurta Almanya 100 kiloda 25 mark muvazene resmi koydu . Bundan bir müddet evvel Al- manyanın şimdiye kadar idhal e- dilen yumurtalardan aldığı 100 kiloda bir mark müvazene resmi- ni on marka çıkardığı piyasada şayi olmuştu. Almanyaya yumur- ta ihraç eden tacirlerimiz arasm- da büyük bir telâş uyandıran bu haberin yanlış, fakat vaziyetin da- ha ziyade bizim aleyhimize oldu- ğu yeni gelen telgraflardan anla- şılmıştır. Çünkü bu — telgraflar yumurta müvazene resminin yüz kiloda bir marktan on marka de- ğil, 25 marka çıkarıldığını bildir- mektedir. Bu yükselişin bir tec- rübe olarak yalnız bu aya mahsus olduğu söylenmektedir. Bu vazi- yette, alâkadarlar, Almanyaya yu murta ihraç etmem'zin pek müş - kül olacağını söyleemktedirler. lji Kral Emanuel ve Musolini Fransaya gidecekleri yazılıyor Belgradda çıkan Politika gaze- tesi yazıyor:! Fransa - İtalya anlaşması ü - zerine Başvekil Musolini gazete - cilere çok memnun ve mesud ol - duğunu söylemiştir. İtalyan gazetelerinin yazdık - larına göre Fransa ile İtalya ara - sında dostluğun imzalandığı 7 - 1 - 935 tarihinin milli bir gün sayıl ması için Musolini bir karar çı -| karmak fikrindedir. — Gene ayni gazetelerin yazdıklarma bakılır - sa Şubat ayı içinde Kral Emanuel Musolini ile birlikte Parise gide - cek ve Lebrön, Lâval ve Flanden tarafından misafir edilecekler - dir. Şikâyetler, temenniler Gene Keresteciler Eyub hattı Geçende gazetenizde Kereste- tiler — Eyüp, yolunda işliyen o- tobüslerden bahseden uzun bir yazı vardı. Sevgili (Haber)e şunu haber vereyim ki o yazıdan sonra bir kaç gün düzelen otobüsler ge- ne akşamları Eyüp yolcularını Balatta başka arabalara aktarma ettirmeğe bşldıkları gibi bazı a- rabalarda gene fosur fosur siga- ralar içilmektedir. Bir de Topkapı — Sirkeci tramvaylarının perşembe günleri öğleden sonraki arka arabalarına sigara dumanından girmek kabil .| değildir. Okuyucularmızdan: 'Ali Enver Değerli bir örnek Manisada, Keresteci Bay Mak- sudun ölmüş kardeşi değerli dok- tor Bay Servetin Tuzün ocağı o - kulda okuyan 300 yoksul yavru - yuher yıl olduğu gibi bu yıl da bütün takımiyle giydirmiştir. Mezarında bile soy çocukları- nı koruyan erdemli Türk dokto - runu ulu Tanrı yarlıgasın. Bu erdemli ocağın yaşıyanları- na sonsuz tapkırlarımızı saygı de- ğer gazetenizle açıkça sunar, var- lıklariyle ulusal bir öğünç duya - rız, Ahmed M'tat okulunda 50 yok- sul yavrunun beş ay sıcak yemek- lerini veren muhasebei hususiye kâtibi Zühtü, otomobilci Sabri ve İbrahimi kutlularım. Manisa: Ahmed Mitat mekte- | bi Baş okutucusu Avni İşcan. Her parçası ayrı bir heyecanla okunacak macera,' kıskançlık, kuvvet, aşk ve seyahat romanı — ASLANLI HÜKÜMDAR d / SÜLEYMANIN we Tefrika No.142 Murad, Haşimanın, Aslanlı hü- kümdarla olan bu yakın alâkası - | na bir türlü akıl erdiremiyordu. O ara geniş bir sahaya çıkmış: lardı. Uzakta görülen iki büyük ağacı takib eden ormanlık reis oğlunun anlattığına göre, Karşa adiyle anılan Afrikanın en sık ve korkunç ormanıydı. İste Aslanlı hükümdarın malikânesi burasıydı. Bu geniş ormanda ondan ve o- nun hayvanlarından başkası bu - lunmaz, yanlışlıkla giren diri çık- mazdı. Yakından timsahlı çay geçi - yordu. Murad kendisinden az ilerde yürüyen reis oğluna yaklaştı: — Karşa, burası mı? Diye sor- du. — Evet.. — Hududumuz buraya kadar mı, içeriye giremez miyiz. — Hayır.. Girebiliriz. Orman içinde ikinci bir hudud daha var- dır, oradan ileriye uzanamayız.. — Ceylân sahası neresidir? — Uzakta değil. — Daha ne kadar sürer? — Yakmdır. Az sonra orada bulunuruz. Reis oğlunun, en az dediği yer, Muradın tahminine göre bir saat- tan fazla sürmüştü. Buraya gelinceye kadar, yolda, hiç bir hâdise geçmemişti. Herke- sin yorulduğu halinden anlaşılı - yordu. Bu yol, doğru Karşa ormanına giren yola kavuşur, daha buradan işlenirdi. Reis oğlu dinlenmek için geri- den gelenlere haber saldı. Herkes dört bir gölgeliklere yayıldı. O kadar ka - labalıktan ortada hiç kimse kal - madı, Dinlenme pek az sürdü. Gene reis oğlunun bir işaretiyle kalkıl - mış, ağırlıklar burada bırakılmış- tr. Beş kümeye ayrılmışlardı. Bunların hepsi reis oğlunun ta- yin ettiği noktalara ayrıldılar ve uzaklaştılar. Reis oğlu, Murad, tercümanla- rı ve bunlardan başka daha üç ki- şi kümelerden birini teşkil ediyor- lar ve öteki kümelerin ortasında hareket ediyorlardı. Güneş tamamiyle ortadaydı. Sıcak, sıcak, sıcak. Sanki ağaçlar bile bu hararet - ten bunalmışlar gibi geniş yaprak- larmı aşağıya sarkıtmışlardı. Çok asıl yana, ağaçlar arasına, | Şı'I" " iYazan: Rıza Şekip durgun bir hava vardı. Su ihtiya- cı yanlarında getirdikleri tulu - mun bitmeye — yaklaşmasına se - beb olmuştu. Ceylânlar, böyle havalarda da- ha kolaylıkla avlanırlar. Su ihtiya- cı onları nehir kenarına koşturur ve buralarda da pusuya düşmüş bulunurlardı. Filhakika, aradan çok geçme- den yukarı taraftakilerin bağırış- ları işitildi. Bu önlerine çıkan bir ceylânı ortaya sürmek içindi. A - ğaç aralarından birden bire orta - ya fırlayan bu çevik hayvan bir müddet önlerinde öylece kalktı. Sonra ne yapacağını kestiremek- sizin seker gibi koşuşiyle uzaklaş- mağa çalıştı. Reis oğlu bir iltifat olsun diye ceylânın arkasından okunu bırak- madı ve Murada seslendi. Murad » | ilk oku fırlattı. Yazık ki, arkasm- dan yetiştiremedi. Reis oğlu, daha Muradın oku yerini bulmadan, havada çıkardı- ğ sesten çok uzağa düşmiyeceği- ni anlayınca hazır yayını bıraktı Vınlıyarak giden ok, ufacık tefe- cik hayvanın tam sırtma saplan - mış ve hayvan hemen yere yuvar- lanmıştı. | Bu ilk av, onlaryca müukaddes sayılır ve katiyen etinin yenme- sine müsaade edilmez. Hattâ yara- sı hafif olacak olursa hayvan av sonuna kadar bir yerde muhafa - za edildikten sonra sonunda ser - best bırakılır. Ölmüşçe ava işti « rak edenlerin tertib ettikleri bir âyinle gömülürdü. Reis oğlunun adamlarmdan biri süratle hayvana doğru koştu ve onun yalnız yaralandığını gö- rünce: — Yaralı diye bağırdı. Ceylânm yalnız yaralı olması reisin oğlunu sevindirmişti. Bu onlarca ayrıca bir uğur sayılır ve avın çok olacağına işaret telâkki edilirdi. Reisin oğlu Murada bunu an - lattığı zaman o, yalnız dinle - miş ve sonra: — O halde, dedi. avlarrmızı köye taşımak için — ayrıca adam getirmemiz icab edecek. Reis oğlu: (Devamı var) ( RENAETN A BAA A Günün Fotografları Muhtelif gazetelerde çıkan günün hadiselerine ait fo- tograflarla spor ketlerine —ait — fotograflar kütüpbanesinde satılmaktadır. mecmualarında gördüğünüz spor hare- yalnız Istanbulda VAKIT ._ TI DT K AAA Büyük Tayyare Piyangosu 18. ci Tertip 4. cü Çekiş 11. Şubat 1935 dedir. Büyük Ikramiye : Ayrıca 710.000, 4.000, 3.000 İiralık ikramiye- |der ve 20,000 liralık mükâfat vardır. 25.000 Liradır

Bu sayıdan diğer sayfalar: