28 | - $ 1 b Siz benim kim olduğumu bi: İ K ; Maştlr İkinci teşrin 1: hej Biliyorum. Siz Ali ve şerik- Ha Mağazasınm — muhasebecisi üz. Bense... 4 bi Biliyorum. Muallime Vesi - XEvet, - | * : Sj ©h * ı.ş ldırdığımı da biliyor musu - | tahammül edeceksin. az değil mi? Benim kim olduğumu bildi - sizi sevdiğimi, sizin i - Z T*'ll!liıı ediyorum. q%_*“h bu tahmininiz benim imde midir? — Bir şey söyliyemem. 4, Anlıyorum ki hissen birbiri- gü 'eklir Yakınız. Acaba size evlenme | h “tsem kabul eder misiniz? y, derim, * Sözünü tuttu, evlendiler. W _ı:ıık üç '| — Öyle h tydu n odalı güzel bir apartı- Oturuyorlardı. mes'udum ki? Ben de.. Kalplerimiz birbirine ne ? — Sanki bir idiler. —lki kalp, bizim kalbimiz. “Ayni — Ayni di  *ti » biri n İi de maaşımız var. anın en uygun iki kal - zamanda.. zamanda? Biri senin. Sahi onu hiç düşünmemiş - | — İki maaş, bir kalp. —.x Eveı, bîly sonra. evet.. Bir kalp, iki ma- HI ğ Ne oldu biliyor musun? Sey- y SNe ol h S Ali ve şerikleri mağazası | du? n indirdi. — C İRdirdiler mi? Ü > Ever, & El:k mu? k — Hayır o kadar fazla değil, Parça, l K Bit ; ; Nat « Peki şimdi ne yapa - 'ğ;:iç ne yapabiliriz. Üç odalı YARIDA KALAN ROMAN — Elbet asabileşeceğim. Bir dakika uyku uyuyamıyorum. — Neden uyuyamıyorsun? — Bu çekilmez hayattan.. ve.. — Devam et. Ve? — No olacak uyurken hırlıyor- sun, Fena halde hırlıyorsun. Bü - yorum. Böyle hayata tahammül e- demem. | —Nedemek? Mükemmelen — Nasıl? Nasıl? —— Asabileşme sevgilim.. Beni sevmiyor musun? Bu aşk sana bü- tün bunları unutturur. — Hiç bir vakit! VI Aradan bir müddet daha geçti. — Mademki beni mes'ut ede - miyecektin, ne için benimle evlen- din? — Seni seviyordum. — Yalan. Maaşlarımızı birleş- tirerek rahat yaşamak istiyordun. — Yok canım, kat'iyyen.. — İnkâr etme seni gayet iyi anlıyorum. Karısının her ihtiyacı - nt tatmin edemiyen bir erkek ev - lenmemelidir. — Aşkı unutuyorsun! — Çocuk mu kandırıyorsun. Mademki paranla beni geçindire- miyorsun, senden ayrılacağım. | Kendi paramla şimdikinden daha iyi geçinirim. Ve belki parası ve aklı olan bir başkasile de evleni- rim. |* —Ciddi mi söylüyorsun? — Gayet ciddi. VIlI Ufacık bir odada her ikisi de gmyorkr- 1 1n. Kat'iyyen birbir- lerile alâkadar görünmüyorlar: D ı — talihimiz dönüyor. — Nasıl dedin? — Artık gene üç odalı eski- a- l partımanınyza dönebileceğiz. — Bir şey anlıyamadım. | — Ali ve şerikleri mağazasım- dan çıktım. Zengin bir firma be- ni angaje etti. — Ben zaten her zaman senin th:ndın çıkıp iki odalı bir | akıllı ve iyi kalpli olduğunu bilir- na Aradan geçeceğiz. v beş ay geçti. g, Gene iki kalbimiz bir kalp- mi DÖN Xa ü ? Artık beni sevmiyor ğe'i!onmı L Yalnız.. Vet? S1 * Zaman daha geçti. S Si anladın değil mi? timı tekrar indirdiler. dim. Seni seviyorum. Ve kucaklaşma. X — Düşün bir kere.. - Negit. . . — Daha zengin bir firma bul- dum: Hem bu sefer dört odalı bir apartımanda oturacağız. — Aman ne saadet? — Beni seviyor muzun? | —Bütün canım, bütün kalbimle, sevgilim. XI Dört odalı şık bir apartıman. Mobilyeler, elbiseler mükemmel. Herşey yepyeni ve gıcır gicir.Artık sinemalar, tiyatrolar, — konserler, Ağlamağa başladı. Hay- | poker partileri gırla... S Bu Tn BAk için N S ÇB ’*_ Nı etti: ; o kadar teessüre müşkül vaziyetten bir tek çare biliyo- ? VI 9da çok ufak. Yaparsın? Başka çare | dun mu? ÇA x & buna tahammül ede- N Asabileşmeğe başla- — Bu gece nereye gideceğiz sevgilim? | — Nereye istersen şeker koca- | cığım. Dünyanın öbür ucuna ka- | | dar seni takibe hazırım. | — Beni hakikaten o kadar çok odalı bir apartımana ta- | seviyor musun? — Seviyorum ya? XIT — Daha zengin bir firma bul- | — Hayır. Niye sordun? — Bir rüya gördüm. Sanki beş odalı bir apartımanda oturuyor- duk. — © da olur sevgilim, o da ©- tün gece gözlerimi bile kapatamı- | kisi de düşünceli ve | HABER — Alcşam Postası | Esnaf ve işçi | Vur abalıya! Sütçüler, vazıyetlerini böyle görüyorlar Kadıköy — Sütçü Rair Efendi diyor.ki: i Bir insan dile düşmesin. Yoksa, dile düştükten sonra vay onun ha- Tinet.. İşte biz sütçüler de, esnafın en talihsiziyiz! Bütün İstanbul, bizi diline dolamıştır. Hele gazeteler.. Biz artık ne kadar iyi süt satar- sak satalrm, kimse inanmaz. Nitekim, süt satışı mühim mik- tarda azalmıştır. Halk kat'iyyen içtiği süte itimat — edemiyor. “En iyisi içmemektir,, diyip geçiyor- lar. İyi ama biz ne olacağız? Süt müstahsilleri ne yapacaklar? Bun- ları hep düşünmek ve bu süt me- selesini kökünden halletmek lâ- zımdır ki halk, içtiği süte emniyet etsin. Nukut (Satış) 632 126 160 214 117 2450 Londra Nevyork Paris Milâno Brüksel Atina Cenevre — 818 Sofya 4 Amsterdam — 84 Prag 102 | Metidiye — 41 Stokholm — 32 | Banknot 240 Çekler (Kap. Sa, 16) Londra - 62875 - | Stokho'm 30868 Nevyork (7940 | Viyana — 42937 Paris I2DO4 Madrit — 58075 Milâne — 9 3020 Berlin 19742 ı Varşova - 42030 Budapeşte4, 1744 Bükreş 79,1164 Belgrat 349860 Amstrdam 1,1743 | Yokohama 9,6875 Prag Viyana Madrit Berlin Varşova Budapeşte Bükreş Belgrat Yokohama Altan 17.S0; 58 36 930 Cenevre 24480 Sofya — 656785 189736 Möskova 1092 75 ESHAM İş Bankası —10 Anadolu — 27,50 Reji 225 Şit Hayriye 15,50 Merkez Bank. 5775 istikrazlar Tahviller 31,75 139 Türk Bor.19730| 1730 » >1126.00 | Anadolul 4510 ; *11126.30) 4 Anadolu 11 4510 İstikrazı Dahili07 &/ Anıdo'.;lll -— ı Erganl istikarzı07 0| Mümessil A 49 2( lur. XI — Benim rüyam tahakkuk etti. — Nasıl? — Beş odalı apartımana taşma- bileceğiz. — Anlamadım? — Mürebbilik için zengin bir yer buldum. Çok para kazanaca- ğız. | XIV | — Yâ? Demek böyle?, | Ç—'(—aş- ,Jirznltiyea vbgk b b | — Nevar? — Devam ettiğin yerin ne oldu- ğunu öğrendim. Hiç bir çocuğu ol- miyan ihtiyar bir adamın evinde | mürebbilik... Bu çok fena bir şey. Demek ki beni aldatryorsun ha? — Senin altmışlık madamın ya- U. Sigora — 00 Bömonti — 12.50 Tramvay 8150 Çimento as 1830 'Ttamvay Rıhtrnm na değil! — Ne dedin? — İ XV Bu hikâye yarıda kaldı, bitme- cularımın hayaline bırakryorum. M. S. Sertoğlu T BORSA | | nındaki muhasebeciliğin kadar fe- | di. Sonunun ne olacağını okuyu- | Büyük zabıta romanı yormuş gibi görüyordu. Duvardan yavaş yavaş uzakla- şıyormuş gibi idi sanki... Acaba.... Acaba.... Sahi miydi bu? Aldanmıyor muydu? Bir insanı, gözleri bu kaaar ya- nıltır mı? Yavaş yavaş, dirseğine dayana- rak, doğruldu. Bakti, baktı. — Yanılıyor muşum!.. diye dü- şündü. Oynamıyormuş... Bununla beraber, bir kaç saniye sonra, yerdeki tahtalardan birinin çıtırdadığını duyar gibi oldu... Ses, tekerrür etti. Dirayet hanım, boğazı sıkılıyor- muş gibi bir hisse kapıldı. Ah, gücü yetseydi de, kolunu uzatabilseydi, ışık, işte oracıktay - | dı. Fakat, buna imkân göremiyor- du. Kuvveti yoktu, cesareti yoktu: Aman yarabbi... Bir gölge... Bir gölge... Bir gölge... Bir gölgenin kendine doğru yü- rüdüğünü, ağır ağır — ilerlediğini hissediyordu. Hiç kımıldamaksızın baktı. Göz- leri, yuvalarından fırlamış gibiy - di.. Hayır, gölge, kendine gelmi - yordu. Duvarın hizasınca — yürü - yordu. Aasabi elleriyle, yatak çarşaf - larını sıktı, buruşturdu. Bağıracaktı, bağıramadı. "Bayılacaktı.. Tabir gariptir a - ma, kuvveti, buna bile yetmedi... Put gibi donakalmıştı. Bir kaç saniye daha geçti. Arkasında bir çıtırtı daha işi - tir gibi oldu. Kımıldayıp bakamadı. Sade dinledi. Fakat, artık, suların saçaklar - dan çinko kenarlarında — muttarit darbelerle damlamasından başka bir şey işitilmiyordu. Demin Ruh şimdi sinirleri üzerinde müthiş bir ikencşe rolünü oynuyordu. — Yok, hayır! diye düşündü, | her halde, asabım pek bozuk... Ha- yalâta, tevehhümata kapılryorum. yok. Elini uzattı. Lâmbayı yaktı. Paravana ayni yerde duruyor - | LiEB Bir Aşk Arthur Sebnitzlerin uüylikA:e sevilmiş yıldızı JANNE HARLOW JOHN Barrymore Nim Fahişe k Ayyaş Aktör ilâveten : SERENAD Yoksa, bu olamaz.. . Buna imkân aa |Ş Güyük bır Fransız tilmi Hüyük bir roman olan üzamlıların Mezarlığı Nakleden : Vâ - Nü Paravananım bir tarafını oynu-| du. Kımıldadığına dair bir alâ - met yoktu. “— Ok...,, diye düşündü.. Sonra, rahatlıyan gönlüyle ba - şını yana çevirdi. Kapıya baktı. Ve işte o zaman çığlığı bastı. Demin, odaya girdiği vakit, sım sıkı, hem de iki defa — kilitlediği kapı, şimdi, aralık duruyordu. —.. Lâtif bey, ertesi sabah, saat do- kuzda Dirayet hanımım sayfiyesi - ne gitti. Ona bizzat Dirayet hanım kar- şıcı çıktı. Hemen hemen — derhal Nuh ta, halasının arkası sıra gel - di. Delikanlıya, dün geceki vaka.- ları anlattılar. Lâtif, büyük — bir hayretle macerayı dinledi. — Allah, Allah... diyor, bir tür. lü akıl erdiremiyordu. Sordü: — Bu hâdiseleri dün akşam bah çede gördüğümüz garip manzara- larla alâkadar buluyor musunuz? Nuh, omuz silkti. Dirayet hanım cevap verdi: — Ben zannedersem bütün bu hâdiseler, birbirine bağlıdır. — Lâtif, bir müddet düşündükten sonra: e suretle bağlı olabilecek- lerine akıl erdiremem... Lâkin, şimdiden bir iki neticeye varma - mız kabildir. —Fakat, her şeyden evvel, ben gittikten sonra, hâdi - selerin hangi sırayla taakup ettik- lerini öğrenmek isterdim. — Eğer iyi anladımsa, vakalar şöyle cere- yan etaişt “Fitrtima esnasımda tavan ara - sında bir adamın saklı bulundu - ğunu keşfediyorsunuz. Nuh bey, tavan arası kapısı önünde bekle - diği sıyada, Dirayet hanım sofaya iniyor. Salonun kapısına vardığı vakit, bu kapı, şiddetle kapanı - yor. Dirayet hanım, feryadı ko - parıyor. | “Bunun üzerine, siz, Nuh bey, i gelen bu — akar sular,| derhal beklediğiniz yerden ayrılı- yorsunuz. Halanızın, ne olduğunu anlamak için aşağıki sofaya iniyor sunuz. Hâdiseler bu sırayı takip ederek mi cereyan etti? (Devamı vatr) ! Ekmekçi Kadın Şaheserini görmiye hazıtlanınız AERETE gTT KERN egT TT AÇA GN Yarın Aşşamn SARAY s nemasında ı ELEİ Hikâyesi muhteris bir âşk hikâyesidir. Sinemanın en fazla Ma gi HaSehneti derlınfııdol temsil edilmiş 'cazip ve beşeri bir dram Bo akşam MELEK Sineması Vakayii hbazırayı musavver Fransızca sözlü ZiYAFET SAAT & DE Filmini takdim ediyor. Baş rollerde: Aşk - İhtiras ... Sefahat ... Dünya ... Hakikat ... Metro - Goldwya - Mayer filmidir. ı)-_İYİ bir tavsiye: Yerlerinizi evvelden temin ediniz. Telefon: 41656 ( TÜ A " Ş ASMMERE Z A VALACE BEERY Dalavereci Banker MADGE EVANS Nim Bakire <. 2 kısımlık renkli film