—| Şahin Yavrusu — di geç kolarağız.... Paolino arka- 4 BÜYÜK DENİZ ROMANI Kadir Can iki can düğmanının çocukları birbirlerile çabukça anlaştılar Karısmın kolundan tuttu. Hay- İ yalı bir yüzbaşının oğlu imiş... Ba- Yazanı No. 8 bası ölünce ortadan kaybolmuş... mızdan yetişir... Merdivenden hızlı ken, Karolina bağırıyordu: — Haydi, Paolino!.. Oğlum!... Bize yetiş!... Bak ne kadar hoşuna gidecek... Bir kere görsen!.. Lâkin Ali yerinden kımıldan- mıyordu. Pencerenin önüne, zen- cirle bağlanmış gibiydi. Bir aralık şöyle düşündü: — Niçin bu kadar kızıyorum. Bir gün elbet Marki Valeryo da buraya gelecek... Onu da görece- ğim ve babamı bulmak için en gü- zel ipucu budur, Hiç değilse bir yolunu bularak onun hain kalbine bir hançer de saplıyabilirim... İstemeksizin pencereden yola baktı; süvariler ve arabalar yak- laştı. Öndeki arabada küçük bir kız- la, şık bir kadın ancak görülebili- yordu. Sonra birden döndü: — Bunlardan bana ne?.. Ben hesabımı Valeryo ile görmeli - yim!.... Diye mırıldandı. .. » GRAÇYOZA — Neden gelmedin?... Görsey - din, ne güzel, ne sevimli!... Altın sarısı gibi sarı saçlar, beyaz bir ten, denizler kadar mavi ve derin g Kai tatlr ve öyle temiz konuşuyorki, bülbül ötüyor sanır- sm?.. Hep gülüyor, herkese gülü- yor... Doğrusu Kont Hazretleri o - nu buraya getirmekle çok iyi yap- tı. Daha ilk günden şatonun hava- sı değişti. Marki Valeryo gene Si- cilya seyahatine çıkmış!... İki ve- ya üç sene de bir oraya gider... Bir ay kadar kalır ve sonra döner... Giderken o kadar düşünceli oldu- | ğu halde döndüğü zaman şen — ve | hayatından memnundur. Sicilya - nın havası Marki hazretlerine çok yarayor... İyi ki kızını da oraya götürmedi de... Buraya gönder- di... Görsen Paolino, ne sevimli çocuk!... Son sözler, Alinin gözlerini dört açmıştı. Bir çocuktan bahsediliyordu. Bir kız çocuğu... Hepsi bu kadar mı?... Madam Karolina sesinde derin bir hüzünle devam ediyordu: — Yavrucak, annesiz kaldığını bilmiyor. Onun öldüğünü haber vermemişler... Gemiye binerek de- nizden öteye gittiğini, oradan dö- neceğini, ama ne zaman geleceği- nin belli olmadığını söylemişler... — Madam Valeryo öldü mü?... — Evet.. Sana söylemedim mi?... Madam Valeryo Kont Peri- ni'nin kızı olur. Zavallı Kont Haz. retleri ancak Graçyozayı yanma almakla, biraz teselli bulacak... Çok severdi kızını... Ama görsey- din ne iyi kalpli, ne kibar kadın - dı... Sesini alçalttı. Alinin kulağına doğru yaklaşarak dedi ki: — Söz aramızda... Marki Va - leryo gibi değil... Marki Hazretle- | (JE Babrali caddesi Meserret cteli so. No 88 : | Hergün öğleden i sonra ikiden sekize kadar W haba saba, insafsız bir adam- dır... Benim hoşuma gitmez... Za- ten onun babadan ve dededen a- hızlı iner- | | na ziyafetler çekti, parlayıverdi. ! Haydarpaşa hastanesi bevliye Bir aralık papanın sarayına asker yazılmış... Gene kayıplara karış - mış... En sonra birdenbire Vene - diğe döndü. Bir süs, bir debdebe, bir para ki görme!... Nereden bul- duğuna herkes şaştı ama sormadı- lar... Konaklar, şatolar satın aldı, gemiler yaptırdı. Senato âzaları - Kont Perimi gibi bin senelik ata - ları belli olan asil bir adamın da kızmı aldı.... Ali bunları dikkatle dinliyor - du. : — Demek ki dün buraya ge- len, Valeryonun kızı idi, öyle mi?... — Elbet... Görmedin mi sen?... Hiç olmazsa pencereden bakma - dın mı?... Dur sana göstereyim. O, içerde duramaz zaten... Avluya çı- kar... Seni ona tanıştırırım... Çok seveceksin!.... Hem de yavrucağı eğlendirir, avutursun!.. Ali bir türlü bu fikirlere yana - şamıyordu. Valeryoya karşı duyduğu san - suz kin onu kızından da uzaklaş - tırıyordu. Graçyozayı görmemek için ne Tüzımsa yaptı. Lâkin Madam Civani onları her halde tanıştırmak için yemin — et. miş gibiydi. O gün akşama doğru Ali, şato- 'nun avlusuna çıkan kapıda — otur- muş, babasını düşünüyordu. Madam Civaninin sesi duyul - du: — Paolino!... Bak, Markiz Graçyoza seni merak etmiş... Ona anlattım da hemen görmek iste- di. Ali başını çevirdi. Sesin geldi- ği tarafa baktı. Çok temiz giyin- miş olan, uzun boylu, siyahlı bir kadınla beraber, sarışın, altı yedi yaşlarında bir kızın kendisine doğ ru geldiğini gördü. Gülümsüyordu. Oralardan geçen bir zabit onu selâmladı. Uşaklar ellerini iki ya- na açarak başlarını yerlere kadar eğiyorlardı. Bir dakika geçmeden karşı kar- şıya idiler. Graçyoza Alinin önünde dur - du. Gözlerinin içinde beyaz parıl- tılarla baktı, baktı. Elini uzattı: Bona Sera!... Ali bu ince seste öyle derin bir tatlılık ve cana yakınlık buldu ki.. Bütün kızgınlığına rağmen yumu- şadı. Madam Civani onun yanma so- kulmuş, kolunu dürtüyor: — Ona cevap ver!... Onu lâmla!... Diyordu. se- (Devamı var) DOKTOR : Ali ismail mütehassısı Urologue - Operateur HABER — Akşam Posfası (Baş tarafı 1 incide) Bence korku, yalnız bunda de- ğil, bir de özat olmağa daha çok yakışık alan deyimlerin (kelime- lerin) hep soyadı yapılmağa baş- lanmış olmasındadır. Bu, o kadar geniş bir karışıklık ve şaşkınlık çıkaracaktır ki — her yurttaş böyle yapacak olursa ilk ağızda bunları alacak iki üç bin kişinin dışında kalanlar, bir gün gelecek kendilerine veya çocukla- rma koyacak bir tek özad bula - mıyacaklardır. Bense ne düşünüyor ve bu iş - ten nasıl çılğınca bir krvanç du - yuyordum, bilir misiniz?... Kıvancım, soyadı işinin arka - sından bütün çocuklarımıza — ve bundan sonra doğacaklara öz türk çe birer özad konmağa başlana - cağını düşünüşümdendi... Tutulan yolsa, bunun büsbü - tün tersinedir. Ve önüne geçilmez- se geleceğin güzel yavrularına ko- _—Çocuk haftası | Hediye kazananla- rın isimlerini neşrediyoruz KART KAZANANLAR 71 — Süreyya P. Halim. 72 — Kumkaprı 29 Ali, 73 — Beşiktaş 3 Nejat Ali. 7 4 — Aksaray 13 İs - mail. 75 — Orta mek. 196 Hüse - yin. 76 — Sıhhiye müzesinde Ne - bahat. 77 — Meşrutiyet cad. Mi - şel. 78 — Bostancı ilk mek. 139 Emel. 79 — Üsküdar 1 Adil. 80 —| Şişli 2 Mustafa. 81 — Samatya 8/ Fatma, 82 — Kabataş lisesi 779 Cemal. 83 — Hamol Bayı 65 Fe - don. 84 — İkinci mek. 3 Mukad- der. 85 — Samatya — 94 Natiye. 86 — Üsküdar 318 Refik. 8 7 — Orta mek. 825 Saliha. 88 — İs. li- sesi 350 Burhanettin. 89 — Para- lar müdürü Hikmet, 90 — Beyoğhıl Halkevi A, Elia. 91 — Eyüp 260/ Feride. 92 — Erkek lisesi 1120 Kemal. 93 — Şehremini 473 Beh zat. 94 — 24 üncü mek. 130 Fik- ret. 96 — Pangaltı 19 — Selma. 97 — Aksaray 155 Raziye. 98 — Unkapanı 1 Sabahat. 99 — Kadı- köy Bevin. 100 — Fatih 11 Ce - mal. 101 — Emirgân P. komi - seri Edip, 102 — Orta mek. İb -| rahim. 103 — Şişli terakki lisesi | 371 Acar. 104 — Bağlarbaşı Ay-| ten. 105 — Yenişehir 22 Aysel. 106 — Hayriye L. Emine. 107 — Galata Berber Celâl., 108 — As. kert L. 894 Sırrı. 109 — Gedik P. 25 Yalçın. 110 — Dokter Halil bey kızı Muallâ, 111 — Aksaray 28 Şükran. 112 — Eyüp 11 Be- dia. 113 — 15 inci mek. —3 den Melâhat. 114 — Erkek muallim mek. 115 Lütfü. 116 — Kız lise- si 892 Pakize. 117 — Davutpaşa 22 nci mek. Nevriye. 118 — Balı- kesir Muzeffer. 119 — Vefa lise- si 713 Mustafa. 120 — Bakırköy 415 Osman. 121 — Tavşanlızade Haydar. 122 — 32 nci mek. 642 Sait. 123 — Moda Rebi Cevri. 124 — Kadıköy Yuvada Metin. 125 — Cağaloğlu Orhan. 126 — Ti. caret mek. 1081 Sadi. 127 — Or- ta mek. 232 Feridun. 128 — Ga- | lata sahil S. M. Şakir. 129 — Be- şiktaş 18 Muazzez. 130 — İstan- bul Kemal. 131 — 44 üncü mek. 389 Macide. 133 — Kuzguncuk| 43 Ayhan. 134 — Beyoğlu 14 Asüman. 135 — İs L. 396 Bur - han. 136 — Orta mek. 196 Ni-| met. 137 — Ortaköy 29 Sadet- tin. 138 — H. paşa 21 Şaba. 139 — Fatih 240 Osman. 140 — Ak-| nacak öz türkçe özad kalmıyacak gibidir. Şimdiki tutumun bu yöndemsiz- Hiği olmasa bile yapacağı karışık- lığa söz yoktur. Bakınız: Birinin babası soyadı olarak “Çetin,, öteki yani ayrı soydan o- lan bir başkası da — kendi oğluna gene “Çetin,, diye bir özad veri- Soy adlarınız nelerdir | FAŞA malıdır. Bakmız: Tekin.... Bu bİ tır. Soyadı olmamalıdır. YS istenirse hiç olmazsa bunt na veya sonuna bir “Özü rek: “Öztekin,, veya “Ti yapmalı. Böyle olursa ki daha çok soyadı ol: şıyor. ü n eee eee saray 456 Macide. 141 — Üskü- yor. Bunların ne yaptığını bilmi- yen başkalara da belki hep bir gün içinde bir köyde ya bir kent (şe- hir) de birbirine benziyen birer soyadı alryorlar. Bu karışıklığın içinden nasıl çıkılabilir?. Ve böyle yapacak olduktan sonra ne diye bu işe başladık? Doğrusu duralama-| mak elden gelmez. B S lall İşte bütün bunlardan ötürüdür ki (HABER) sayğın (muhterem) okurlara gösterileceği yazılı yön- demleri (usulleri) esenlemek (se- lâmlamak, tekrim ve teşekkür et- mek) gerektir. Gene bu yöden (sebepten) ötü- rü olacak bir (soyadı sözlüğü) ya- pılacağını ve az günler içinde bas- tırılıp ortaya çıkarılacağını bildi- ren Ajans telgrafı da ayrıca sevin- diren bir ficil (şey) dir .. * Daha başlamadan önce ben bu işin biraz böyle olacağını arala- mış (tahmin etmiş) tım. Ve çıka- cak güçlüklere belki yardım ede- bilirim, diye kendi kendime biraz uğraşmış ve özlü ve işe yarıyabi- leceğini sandığım bir kaç yol bile bulmuştum. ! Bu işte gereken özen (icap e- (mâna) gerek yapılış, gerek a- rındak (ahenk) ve güzeöllik yönle- rinden soyadı almağa çok elveriş- W olan söyleri göyle bir suraya diz- mekti, dizdim Ve şimdi (HABER) in saygın okurları önüne sermek istiyorum. Yalnız, ilk önce söylemeliyim ki, dediğim karışıklık yalnız — şu! vereceğim örneklerle ortadan kal-| kacak değildir. Öğütlenecek da- ha başka yollar ve yöndemler var- dır. Bunları da daha sonra ayrıca bir derlenik (hülâsa) da göster - mek isterim. Buraya şimdilik yal- nız o sıraya dizdiğimi söylediğim adları geçireceğim. Bu örneklerden ilk bakışta an- laşılacaktır ki anlamı baskım bir A güzellik ve yaraşıklıkta sözler el-| — Akak Hziaiy A de edildiğine derin bir inan olma- ) ARkay — Abay dıkça soyadları için en iyi yol bir/ — Abrak ÇAlakksamk) çok birleşik deyimler (mürekkep yan: (Mitdlüyyik) -i AJ isimler) bulup çıkarmaktır ve tü- Aüslit — Ad K zün (asil) dil o denlü, zengin ve (Ağır başlı) _l Akalm A © denlü engindir ki benim şu bu- LA bi oA Rnnakl f labildiğim adları ufak bir yorgun-| — Akbaş —— Akçaboy ZP lukla sayısız çoğaltmak çok kolay- T Akçay — Akdack lli dır. Saygın okurlar böylece bunla-| ” a / ğan — Akgüneş — Akkoyun — Akkurt — r rı üretebilir. Ve benim verdikle- rim arasında beğenecek — bir şey KA B Aksütten — Aktay — )f bulamazlarsa kendileri bunlara Aktolun — Akyıldız y Çetin, Doğan, Sevetli (Nazif), Akm, Aşkın, Bat kem, Keni (Adil), bunlari si Tekin gibi birer öz adtır' ları kalkıp ta söyadı yapf dır. Ancak ya yapılmış vei geçmiş gibi ise yahut'ne sun soyadı olarak içinde bunlara benzer sözlerden lunan bir ad almmak i: yukarıdaki (Tekin) gibi sonuna bir ek getirmelidir: İrm (misal) dHaha: Sevef Bu, soyadına sokulmak istef çok kolay: “Sevengil, S? Sevenay, Cevensay, Seventi vensoy, Sevenler, Sevener; ven, Günseven,, gibi birlet yimler yaparız ve bunl beğenilecek olanı seçip alıf! Böylece even adı da omü bir babanm çocuğuna bir & larak kalmış olur. ... Bitimik (nihat) olarak #f söyliyeyim ki ben bu yullj dan ve verdiğim örnekl laşılacağı üzere hiç bir küçül soy adı yapılamıyacağını $ö! olmuyorum. Bir kez şimdiyedek, bt konmuş adlar var ki onlar şimdiden aramızda yerl. le, ve bundan böyle de ı'J' lam (indua) İğlsü güzel kışık - alışı, gerek kısalığı Y rinden bu çeşit soyadlarını nanlar eksik olmıyacaktır. ” sıl ki aşağıda bunlardan koymuş bulunuyorum — ki son derece sıkışmadıkça lamları çok uygun ve gel medikçe bunları almamalı, küçük yerlerde başkaları dan bir- sürü özad yapmış; üstüne düşmemelidir, içi kılmaz karışıklıklar ol nim vereceğim örnekler: a rabilirler. » * » Ben bu örneklerle başlıca şunu demiş oluyorum: Çetin, Beken, 59-1 ven gibi özad olmağa daha yakı- şık alan sözlerle soyadı yapılma- bakarak benzerlerini yapıp çıka- Alaca — Alaçalı — / Altay — Alateş — A'/ Alpağot — Alparğun Zi — Altinbeniz — Aİİİ tın çeyre — Altınçam aZ kır — Altındil — ABESMER tinhüyük — Altınkaynk kanat — Altınsöz —© , lH Altınsav — Altınseki © S — Altıntuğ — Atsız N'",/A Anmazlar — Apar — » ( man (Hasret) — Arşif n © doğan — Armağan /A,lıl"vı hatli) — Asantok — Aşam (Ekin saplar!) / — A da) — Aşılı — At? man — Atun ( dar 43 Faik. 142 — İlk mek. 27 Celâl. 143 — Tophane 15 Şinasi./ 145 —Mnültepe 2590 İbrahim. 146 — 4 üncü mek. 14 Müveddet. 148/ — Cağaloğlu 44 Osman. 149 — Üsküdar 36 Ethem. 150 — Bo - ğaziçi 3 İhsan bey ve hanımlar. Hediyelerimiz her hafta per- şembe günleri matbaamızda da-| gutılır. / aA