SST SERCE LA L ” ÇN 17 _lılrlınel teşrin 1924 A Haserin| ; e, Demir tavu ' Arkıdıımı anlattı: ! yı,ık :ııdıim Senaryoydu! Poli- | d tre oo:: Mevzuunu gayet cazip | E yordum. İsmini “üç kafa taslı | am,, kom“!hım. n | üî.lı:ı :_ıeri!ni #aheser addeden im)".F :k ir k.l'î vardı. O da ben- i". ıklö:ü ir gün, büyük kome- | B ılııl Ntin Stuff, bana - , Bözleri löyledi:' a m n Ka vıılım;. :euin fevkalâde isti- yi veı_ıet. müııhm“rm:—tmu. A ::ı" bana verdiğin ı:m. K ikııııı_. Cid.den harikulâde, ' atilpolis hafiyesi rolîıı;" i idal 2A "Iın Yapacağım, Gornrı“ a töhret kııını':&lnın Mi K Ce one z ı.m_. .sne İ bi erine eğimi hıleıuiyorıın u;:de— rlerimi SİZİn Oyna; B ım bir rü"l'llr.., e'_"’!lmez sandı- « İçin 'Manız, .:ıı hilınbiyor! ':Ü k?f'ıı'hbı'înm oe an bir gi Si i . iı;d;h..ç., acı l;;ıfılndln ; Kai " Maalesef, ulım.dm,_" böyle bir talihe na: vt tü l:ulme. azizim! Ben Ki Ta her Ht S K €N yardım et. h- atmış l1 d $ ; arn GK ilofun ğ esine iod.f""""n "e . | CC İsmi. Yazdım. Nim ismimi 'Gmne, defteri ü nni bir D Yazdı. 5 Üzere hl"yı a, *Erma l TÜiyordu kiş Ve Stufr elı..?:ırınm'nı. B A il ekzık ı'“i:ı"ı':' *€nin turpa sürüle: ğ H"’m:“" Mi ediyorlardı? ÖR.. — Beklemar : ge *menizi söylüyorlar, K"klle »de- ':î'“!"im Suya düşecek | alamş Şelüm Bir törlü | amadıkları Si 1 Se kere zil'çaldı. — | ” Siztn çt Trülskk dek ” * Yrun... 'rd.d;'ı iÇin isaret... Kd ei nce, büsbütün ümidim Y nda iken dövülür! kırıldı, artist hiddet içindeydi: — Sen misin, yavrum? -dedi.- Bu enayi herife seni getirdiğim ve | kapısında beklettiğim için cidden Müteecssrim... Patron: — Beyefendi... Beni yabancılar Müvacehesinde tahkir etmeğe hak kmız yok... Artık Ççoğa varıyorsu- nuz, Şimdi hademeyi çağırır, sizi kapı dışarı ettiririm... — Şu vantlâtörü görüyor mu- sun? Kaldırır, kafanda parala- rım... — Aman, rica ederim... bulun! Artist: — Artık burada yapacak işimiz kalmadı, gidelim, çocuğum... * Üç kafa taslr adam ,, beyini bâ lâsına balyözü yemişe dönmüştü. Hattâ benim talihsizliğim bu iki arkadaşın da birbirleriyle darılma sma sebep olmuştu. Stuff'un pesi- ne takılmaktan başka, benim için yapacak bir iş kalmamıştı. sükün Netekim, onun maiyyetinde ku- ; zu kuzu bir iki adım attım.. Studiocu artisti, şu aralık, adam akıllı tahkir etmek istiyordu, Ba- na: — Durun, durun! -dedi.- M. Stuff'un bana verdirmek . istediği şu Senaryo neymiş bakalım? — Polisiye bir mevzu, efendim. — Ha, evet, evet... Okuduğumu hatırlıyorum... Güzel bir şeydi her halde... Kunturatı derhal yapa- Irm.., Elli bin franga aldım... Komediyeni çıldırtmak için bu nu yapıyordu. Akıl, insanları ten- vir eder fakat ihtiras onlara hük- —Re meder, Mütereddit bir hald ş t s.îı'lğ.!ıuâyfâîs Biz lji Sah sümle bana gülümsüyordu. Dişlerini gıcırdatıp kaşlarını | *T. |çatarak: — Haydi, git git bakalım... Be- nim gibi bir hamini ayaklar altma al... Insanlar böyledir zaten... Müthiş bir vziyette kalmıştım... Derhal ilham perisi imdadıma yetişti: — ÜUstatlar! -diye haykırdım.- Sizin biriniz en büyük artist, Tünüz, en zevk sahibi sinemacı... la böyle bir hâdise geçme- si bile çirkindir. Bir an olsun, nef- Bir münakaşanm neticesi böy- le olmamalıdır... Sanat aşkı, ikini- | zi de barıştırmalıdır... Coşmuş, konuşuyordum. Yavaş yavaş, ikisinin de gevşediğini, gü- lümsediğini gördüm. Ellerini biri- birine vererek kendilerini barıştır Sinema müdürü: — Hoş çocuk! -dedi, Artist: — Hem fevkalâde istidat, hem de altın gibi bir kalp... Fakat, sen azıcık içeride otur çocuğum... Bir görüşelim de neticeyi bildiririz... Ç Yüreğim çarparak ayrıldım, Bu iki, adam, benim, nasıl bir iyliği- mi düşüneceklerdi! Kendilerine son derece sempalik gelmiştim... | Yarım saat sonra, Stuff dışarı | | çıktı: Pai Haydi, gel yavrum... Yemeği birlikte yiyeceğiz... Ghoilofun azı- cık işi var... Sonra görüşeceğiz... L Ertesi gün tekrar müracaat el- tim, Lâkin, artistin işi çıkmış, an - sIzın seyahate gilmişti. Lâkin, ondan sonra da “üc ka- fa taslı adam,,a rağbet etmedi. Ru K S 'o.uöâânelî -Mahmudu analım! Mahmudun karşılaşdığı ikinci büyük rakip İlak handı Gaznelinin fillerinden biri hasmın sancaktarını havaya fır- latmış ve çelik kaplı dişleriyle karşılayarak ikiye bölmüştü Mahmudun Horasant zaptetmesin- den kısa bir zaman sonra, İlak Hanın Buharayi zaptederek Saman oğulla « rınım devletini yıktığını — söylemiştik. lalâm tarihçilerinin bu Hanlara, Afras- yabi Türkler, muasır muharrirleres onlara Karahanlılar, derler. (1) İlak Hanmın Buharaya girmesinden sonra Mahmutla İlak dostça muhaberelere giriştiler ve Oxus nehrini aralarında serhat tanımayı kabul ettiler. Hattâ iki taraf arasındaki dostluğun sağlam- laştırılması için Mahmut, İlak Hanın kızlarından birini istemiş, onunla da evlenmişti. (2) Mahmut (999 Küânu « nuevvelinde), Hak Hanın kızını iste » | mek için büyük âlimlerden Su'lu ki ile Sarahs hâkimi Doğancığı Uzgand'a göndermiş, nikâh orada, — muhteşem merasim içinde kıyılmış; gelin, bir kaç ay sonra Horasana getirilmişti. Fakat bu sıkı fikr dostluk, çok geç- meden, suya düştü, İlak Han, gözleri- ni Horasan eline dikmişli. Burasınt zaptetmek için fırsat gözetliyordu. Mahmut (6 - 1005) da Multan — sefe - rine çıktığı zaman, İlak Han bekledi- &i fırsatın ele geçtiğine hükmetti ve kardeşlerinden Çağar Tekin'i Belhi, Subaş Tekim'i Horasanı zapte memur etti. Bunların ikisi de hareket ederek Belh ile Herat'ı birbiri ardınca ele ge- girdiler ve böylece bütün Horasana Hlak Hanın hükmüne girdi. Mahmut, Multan seferine çıkma « dan evvel böyle bir taarruzun vukuu ihtimalini de hesaba katmış ve ku - mandanlarına ona göre talimat ver - mişti. İlak Hanınm orduları — hare- *» geçince bu. talimat tatbik olundu. : .>- lan Çazin bütün kuyyetlerini Gazne » de topladı. Vezir Fazıl oğlu Ahmet, Gazneye varan bütün yolların tahki - matını sağlamlaştırdı. Belhe giden yo- la kuvvetler yerleştirdi, Mahmut, İlak Hanım hareketinden haberdar olunca, Multan seferinin ida- resini zabitlerine bırakarak hemen ge- ri döndü ve Hindügüşi dağları üzerin- den “Belh” in üzerine yürüdü. Çağar- tekin Belhi boşaltarak Tirmiz'e kaçtı. Mahmut, Arslan Cazibin 10.000 as - kerle Subaşı Tekin'e karşı hareket et. mesini emretti. O da Subaşıyı geri at- tı, Subaşı, Buharaya sığınmak istediy- so do Murgab nehrinin bu sırada taş- ması buna mani oldu. O da Merve dö- nerek Curcan'a kaçtı. Ve ihtimal ki, buradan yardım bulmayı umdu. Bula- mayınca çöl yoliyle tekrar Merve dön- mek istediyse de, Mahmudun emriyle Araplar Subaşıyı kuşatmışlar, bu yür. den Subaşı ağır bir hezimete uğramış, kardeşlerinden biri de dahil olmak ü - zere 700 esir verdikten sonra Buhara- ya zor kaçabilmiştir. Hlak Han, bu sırada Subaşıyı geçir- diği bubrandan kurtarmak — için Cağar- tekin'i Belhe gönderip orasını işğal et- tirdiyse de Mahmut buna aldırmamış, (1) Utbi, Gardizi, — Beyhaki, gibi müverrihler ancak cserlerinin öte be- risinde bunlardan bahsederler. İbnüll Esir'in bunlara dair verdiği malümat karmakarışıktır. Muasır âlimler için- de bunların tarihini toplamakla meş - Kul olanların Sir Howorth ile Raventry de “bir çok hatalara — düşmüşlerdir. Breschaeider, Zambaur da onlardan bahsetmişlerdir. Barthold'un da bun - lara daiz âlimane tetkikleri vardır. (2) Bazı hikâyelerde bu kadından hahsolünur, Onun, Mebhdi Çigal adımr taşıdığı söylenir. hi alâkası kalmadı. Hulâsa, benim eser güme gitti. Fakat, bu hâdise de kulağıma küpe olmuştur hani... İnsanları za- rardide etmek değil ama, gücene- ceklermiş, — gücenmeyeceklermiş asla aldırış etmemeğe başladım... Daima, demiri tavında döğerim... Nakili: (Hatice Süreyya) ancak Subaşının kuvvetlerini - kırarak Hrasanı onun elinden kurtarınca Bel- hin üzerine yürümüş, Cağar Tekin de buralarını tahliyeye mocbur olmuş - | tu. Bu suretle 1006 yılının Eylül » Teş- rinlevvel aylarında Horasan tamamiy- le kurtarılmış, İlak Hanm teşebbüsü a- kamete uğramıştı, Fakat İlak Han bu ezici darbeyi ye- diği halde Horasanı ele geçirmekten vazgeçmedi ve ikinci bir savaşa ha - zarlanmak istedi. Onun için Küâşger hükümdarı lan akrabası Kadir Ha. nın yardımını temin etti, (1) Ilak Han bu sefer 100.000 cengâ- verle hareket etti. Mahmut, bu hareketten haberdar olunca ordusunun başma geçerek Ka- tar ovasında karargâhmmı kurdu. Bu - rası Belh şehrinden 12 mil mesafede idi, Mahmut, sağ cenahımı — Altıntaşa, sol cenahmı Arslan Cazibe verdi. Nasr, Forgani, Tai merkezde idiler. Cephe, B00 filden müteşekkil bir hat ile sağ « Tamlaştırılmıştı. İlak Hanin sağ cenahi Kadır Ha -» nn kumandasında idi. Sol cenah, Ça- ğar Tekin'de idi. Kendisi de merkezi idare ediyordu. İlki ardu 1008 yılımın 5 Kânunusani günü karşılaştılar. İki taraf ta kahramanca döğüştü - ler. Bir aralık İlak Han beş yüz köle- sinin başında merkeze öyle bir hamle | etti ki, Mahmudun askerleri sarsıldı « lar, İlak Han bu hamleyi ayni şiddetle yenileyebilmiş olsaydı, belki de harbi kazanırdı, Fakat yenileyemedi. Mah - mut, tam bu sırada askerlerinin başına geçti ve İlak Hanın hamlesine karşr bir hamleyle kumanda etti. * Mahmüt, askerleri için en mükeümel örneği teşkil ediyordu. Askerleri de onun gi « bi hareket ettiler. Filler düşman saf - Tarına — valdırdılar. — Rastgeldiklerini hortumlariyle yakalayarak yere çarp - tılar ve ayaklarının altında - ezdiler. Fillerin biri İlak Hanın - sancaktarını hortumuna dolayarak havaya fırlat - maş, sonra onu çelikle kaplanmış diş- leriyle karşılayarak zavallıyı ikiye böl- müş, öteki filler, atlarım sırtındaki sti- varileri birer birer yakalıyarak — yere atmış ve üzerlerinden geçerek — yerle düzlemişlerdi. Hanın koca ordusu, bu tüyler ür- perten, korkunç hamleye dayanama - dı. Gün, ana baba günü idi, Hanın as- kerleri, canlarını kurtarmak kaygusu- na düşerek kaçışıyorlardı. Takip müthişti. Hanın askerleri kü- me küme esir düşüyor, yahut nehrin içinde boğuluyorlardı, Zafer, tamdi. Ganimet büyüktü. (1) Kadir Hanın adı muhtelif şe - killerde kaydolunur. Müverrih Utbi ©- nu: Kadr Han, Gardizi; Yusuf Kadr Han,, Cemiüttevarih: Kutur Han, Gü- zide: Kaydu Han diye yazarlar. Doğ- rusü Kadır'dır. Kadır Türkçe bir ke- Timedir. Manası, bbardı kudretli, — satvetli, | Sultan Mahmut, İlak Hanm ardu- sunu yendikten sonra Multan'da bir is yan vukuunu haber alarak Gazneye döndü. Bu mağlübiyet, İlak Hanı fena hal- de sarsmıştı. Hanın bunca - yıllık anı sanı ayak altında çiğnenmişti. Bunu ancak, mağlübiyetin öcünü almak temizliyebilirdi. Onun için ye « niden hazırlanmak, ve her ne bahası - na olursa olsun Mahmudu yenerek in- tikam almak lüzımdı, İlak Han buna göre harekete baş- ladı. Evvelâ Kuşdar (1) hükümdarı ile gizli bir ittifak yaptıktan başka kar- deşi Ahmet Doğan Han ve Kadır Ha- | mı kendisiyle müşterek dava gütmeğe ve Mahmuda karşı kati bir teşebbüse girişmeğe teşvik etti. Bunların içinde Kuşdar hükümdarı, Gazneye karşı is. yan ettikten sonra İlak Han da Hora- sana hücum edecekti. Fakat bu plân yürümedi, Çünkü Kadır Han, talihini bir daha denemek istemedi. Doğan Han, kardeşinin tek- lifini reddettikten başka Mahmudun nezdine bir elçi göndererek — onunla dost olduğunu gösterdi. Hak Han kardeşinin bu hareketin- den ©o kadar hiddetlendi ki, 1010 da kardeşinin ülkesine hücum etti. Fakat şiddetli bir kar fırtımasına — tutularak Uzgand'dan daha ileri gidemedi. Er - tesi yılın baharında hamlesini yeniledi ise de iki taraf muharebe etmemiş, Doğan Han bu davada Sultan Mah - mudu hakem olarak kabul etmiş, İlak Han da buna razı olmuş, Sultan Mah- mut ta bu iki kardeşi barıştırmıştı. İlak Han 1013 (403 H.) vefat et. ti ve onun yerine kardeşi Doğan Han geçerek Sultan Malumut İle döstluğu - nu bzmadı, 18) de ölümü üzerine “Sağir” unva - niyle maruf olan kardeşi Arslan Han geldi, Ve kızlarından birini Mahmu - dun oğlu Mesuda verdi, Arslan H. 414 (1023) ölmüş, onun yerine Küşgir hü- kümdarı Kadır Han ile Buharalı Ali Tekin'in kardeşi Doğan Han gelmek istediler — ve bu yüzden döğüşlüler. Mücadelede Doğan Han muvaffak ol. du. Mahmut, bu harekette, Horasan için tehlike sezdi. Zaten bu havalinin halkı da bu Hanların zulmünden şi - kâyet ederek Mahmuttan yardım isti- yorlardı. Sultan Mahmut ta buna göre sür- atle hazırlandı. ömer Riıza () Kuşdar bugünkü Bülücista'nın şimali şark tarafındaki yarısıdır. Bu- rası Gazneye tabidi. Buranın hâkimi 401 de (M. 1010 - 11) İlak Hana kapıla rak Mahmuda vergi vermek istemedi. Bunun üzerine Mahmut bu adamı te- dip için hareket ederek Ouşdar'ı mu- hasara etti. Kuşdar hâkimi yalnız kal- dığın: gözünce teslim oldu, tazminat vermeğe razı olduğu için yerinde bi- rakıldı. vARRCANESENKRKRELEKEKRKER Kadıköylü gençlerden bir grup aralarında bir “Mandolina,, takımı — kurmuş- Tardır, Amatör gençlerin bu arkastrası çok muvaffak olmuş ve takdirler kazan« mıştır. Resimde orkestrayı teşkil e den gençler görülüyor,