Kupon Yugoslâv Kralını ve Fransız hariciye 282 10-10-1934) Nazırını öldürdüler Her parçası ayrı bir heyecanla okunacak macera, kıskançlık, kuvvet, aşk ve seyahat romanı , ASLANLI HÜKÜMDAR SÜLEYMANIN OĞLU Tefrika No. 56 Yi Herhalde bir şey olmuştu.. Van du'nun ölürcesine koşup gelmesi (yazan: boş olmiyacaktı. Ekâbirden olsa- R İardı biran evvel saraya girecek- pa ler ve meselenin aslını öğrenerek i Şekip meraktan kurtulacaklardı.. Manza sarayı, hakikaten Afri- Vandu kral Manza'nm ka için bir saray sayılabilecek ka- evvel gelmesini bekliyordu. dar mhteşemdi. Hele büyüklüğü Sarayda büyük bir akılları durdurabilirdi. davul ve zurnlaar çalmmağt © Bu mıntakada nihayet on met- | lamıştı. re mürabbaı kadar genişlikte birer | Bu kralm nerdeyse, me: kulübe görmeğe alışık olan gözler | rine geleceğine işareti, Manzan'a sarayı karşısında hay- | radan dakikalar geçtiği k rete düşerdi. rünmüyordu. Nihayet daha Dülger aletinin mevcut olmadı- | den süslenmesini bitiremediği ğı bir vahşi ülkesinde böyle bir bi | beri geldi. nanin nasıl yapılabildiğine hayret O gelmezden önce mei bedava konser verdiğini görüyor- sunuz. Bu muzika, Amerikada gençlerden teşkil edilen ve çok meşhur bir şef dorkestrin idaresi- Resimde bir muzikanm halka | ne verilen meşhur bir bandodur; | zel ve medeni bir musiki 'dinliye- Şikagoda umumi bahçelerden hi- rinde konser vermektedir. Parasız deği!, para ile bile gü- bilmek imkânlarından mahrum o- lan bizler için “darısı başımıza!,, diyelim. ESNAF VE IŞÇI Berberler | Niçin belediye aldırmı- yor? Diye şikâyetçi. Ankara cadesinde berber İbra- him efendi, bütün berberler gibi ayni temennide bulunuyor. Fakat defalarca yazdığımız halde, bele- diye, bunu her nedense o nazarı itibara almıyor: “Biz berberler en talisiz esnaf- larız. Her esnaf cuma tatili yap- tığı ve dükkânlarmı muayyen sa- atte kapadığı halde biz bu lütuf- ten mahrumuz. Hiç olmazsa biz de dükkânlarımızı saat 9 da ka - patmalıyız. Butakdirde bizde biraz istirahat edebiliriz. | Zaten saat 9dan sonra pekaz işolur. Beyhude yere elektrik © yakarız. Yarama | İşlerinin azlığından bahsediyorlar Üsküdarda - Yorgancı (İzzet Efendi ne diyor: Ah beğim.. Benim derdim o kadar büyük ki.. Altı çocuk ba- basıyım. Ailemi ogeçindirmekte bu kadar sıkıntı çektiğimi hatır - lamıyorum. Otuz senedir bu işte çalışıyorum. Şimdiye kadar kar- İ nımızı doruyabiliyorduk. (Fakat | şimdi sormayın.. Ne kadar peri- İş yok beğim.. Eskisi gibi kim- se gelinlik yorgan yaptırmıyor... Ne yapacağımı ben de şaşırdım.. ! Bu yaştan sonra başka ne iş ya- Müşteri kaçırmamak ve rekabet | parım?.. . korkusundan maalesef geç vakit- lere kadar dükkânı açık Oo tutmak mecburiyetindeyiz. Elhasıl yegâ- ne temennimiz budur.,, Verilen kararların neticesi alınmıyor! Kumkapı Nişanca caddesinde 182 numaralı terzi dükkânı sahibi Vasilyadis Efendi diyor ki: “Görüyorsunuz ki dükkânımda Kumaş ve saire nammabir şey kalmamıştır. Buna sebep de ve- resiye elbise dikmekliğim ve vere- siyeyi tahsil edememekliğim ol - muştur. Yalnız veresiyede beni pek fazla mutazarrır etmiş değil- dir. Kazanç vergisi debeni yık- mağa sebeptir. Geçen sene otuz beş lira tarhet- mişler. Ben itiraz ettim. İstidam Maliye memurları insaflı olmalıdır Kasımpaşada uzun yolda de- mirci Halil ustanın söyledikleri. Askerden yeni geldim. Dük- künrmda çalışanlar, benden kira ile tutarak çalışmışlardı. Halbu- ki maliye memurları şimdi ben- den askerde bulunduğum müddet için kazanç vergisi istiyorlar. Çalışmış ve kazanmış değilim ki vergi vereyim. Bunun için isti- da ile müracaat ( ettim. Sen ver parayı, biz ayrıca istidanm üze- rinde muamele yaparız, diyorlar. Ben parayı şimdi nereden bula- yım. Vermesem haciz yapacak - lar, O vakit büsbütün açıkta kala- cak ve belki de dilenmeğe teşeb- büs edeceğim. Ankara kazanç itiraz “Tetkik ko- | miş, matruh kazanç vergisini faz» misyonuna, , gitti daha muamelesi | Ja bulmuş, bunun haddi lâyıka İntaç edilmeden benden haciz su- | indirilmesi için karar vermiş. Fa- vetiyle bu parayı tahsil ettiler. kat şimdi burada hâlâ bir şey ya Komisyon, evrakımı tetkik et- | pılmadı.,, Ustalar Işnaatçılar cemiyetinden neler bekliyorlar Üsküdarda — İnşaatçı ustası, örmeci Hasan Efendi diyor ki: İyi çalıştığım, sağlam iş yaptı- ğım için daima inşaatlarda iş bu- labilirim. Zaten bina inşaatı da da ima vardır. Onun için hiç işsiz kal mam, Halimden memnunum. Bizim inşaatçılar cemiyeti de gok işimize yarar. İnşaatlarda iş alacağımız zaman, bizim ustalığı- mızı cemiyet tasdik eder. Bir nevi kefil vazifesini görür.Yalnız cemi yetin bununla kalmayıp, bizim için daha faydalı olmasını temen- ni ederiz. Meselâ, büyük götürü iş aldığımız zamanlarda, bize lâ- zım ola nbanka mektupları verme li ve hattâ icabında maddi yardım dahi yapabilmelidir. Fakir mahallelerdeki bakkaların şikâyeti Kumkapı Nişanca caddesinde bakkal İzzet efendi diyor ki: Esasen bu dükkânımı az bir sermaye ile açtım. Veresiye ver- mekliğim, alış verişin azlığı, be- lediye cezası, dükkân kirası, ga- zanç vergisi karşısmda (bu gün“ lerde dükkânı kapatmak üzere- yim. Bin müşkülât içerisinde ge- çinip dururken belediye bir ni - zamname çıkardı. Erken kapa - tiyoruz. Bufakir semtte oerken kapatmak . demek alış verişten mahrum olmak demektir. Acaba hiç olmazsa benim ve bana benzer kimselerin, dükkânlarmı kapat- ma saatlerini biraz daha (temdit etmek imkânı yok mudur? HABER: Fakir mahallelerin - de çalışan ve çırak kullanmıyan bakkalardan hep ayni mealde şikâyetler yükseldiğine dair bele - diyenin dikkatini celbederiz. etmemek insanın elinden gelmez.. Vandu Kralm ğırtacağmı u- muyordu. Her» halde merasim yerine gelecek ve kendisini ka- saba ekâbirinin huzurunda ka- bul edecekti... Alâyişe oçok düşkün görünen Manza huzuru- na kabul edece - ği adamları hep böyle kabul eder di. Vakit geçti, A- caba bu vakitten sonra kabul eder miydi, fakat, her halde teşrifat na zırı kendisinin zi yaret (sebebini anlatacaktı. Ka - bul etmemesine imkân yordu. Monito ülkesinin zenginliği ve ya fakirliğiyle alâkadar bir mese- lede alâkasızlık gösteremezdi, ne- tekim umduğu gibi çıktı. Az sonra yanma gelen teşrifat nazırı: — Krallar kralı, Niyam Niyam- ların reisler reisi sizi kabul ede- cek.. Dedi, Vandu, teşrifat nazırı bunu söy- lerken durduğu yerde duramıyor, mütemadiyen dolaşıyordu: Kral yanına çıkacak bir halde değildi. Bacaklarile beline taktığı tüylerden bir çoğu yolda koşarken düşmüştü. Fakat, böyle bir mesele mevzuubahs olduğu bir sırada bu nu düşünmek bile fazlaydı. Beni haremde mi kabul edecek? Diye sordu. — Hayır buraya gelecek.. Ka- bile büyüklerine haber saldık.. Şimdi nerdeyse onlar da gelirler: dedi. Çok zaman geçmeden, kabile reisleri birer birer gelmeğe başla- mışlardı, Bayram ve merasim gün lerinde kullandıkları süsleriyle be- zenmiş olarak görülüyordu. alınmıştır.) görmü - (Bu resim dokter Şiyonifart'un Afrika #e yahai İ za göründü. yürüyordu. Süsü yerindeydi" df | insan etiyle beslenen adam” lonunda da hazırlığa başları Kral Manza'nın oturacağı X arkasını mızrak, kargı gibi silâhları süslüyordu ve b hepsi de halis bakırdan tr, Güneşin aralıklardan sız” çaları bunlara vurdukça gö? tıracak derecede parlıyordu Krallar kıralınm süsünü #5 leri bitirmiş olacaklardı. Bu © beriye koşarak gürültüyü kef”4 çalışan adamalardan anlaş” du. d Evvelâ elliden fazla resi selerini giyinmiş zabitler YÖ ne oturdular, Bundan sonr8 Büyük bir gurur ve miyenler, şişman ve heybe” fak tasavvur edebilirler. F: kikat hiç'de böyle değildi: boylu idi. Bacak, kol ve daki bakır halat ve boncu ların nazarımda fevkalâde Başında aşağı yukarı santim uzunluğunda, üstü”” linde hasırdafi örülmüş bir vardı. Üzerine dizilen üç *£ mizı papağan tüyü ve ön 8” bakırdan yanılmış yarım * 1 sanatkâraneydi.