— Jâmlarını iblâğ ederim. “mentosunun da iştirak ettiğini söy — İledikten sonra İtalya mebuslarına — beyanı hoş amedi etti. — “mal Hazretlerine bir teşekkür ve “Bebrik telgrafı çekilmesini teklif — edildi. * Bütün bu nutuklar söylendiği — bunlar, Türktüler de, kendi reisle- Gazi Hazretleri, sulh fikrini ileri | | — vi olmamış mıdır?. Bi /— kışlıyan olmamıştır. — Büyük Millet Meelisi ikinci reisi 25 Eylll! 1934 Salon alkış tufanile HABER — - Akşam Postasi sarsılıyordu B (Baş tarafı 1 incide) burada şarfedecekleri gayret, im saniyet ve medeniyeti maruz bu- lunduğu tehlikelerden kuratrmağa hâdim olacaktır. Milletler camiasının menfaatleri ni sulh yoluyle kurmak emeli sizin bu içtimamızın bariz ve iftihara değer vasfıdır. Lâik ve demokratik Türkiye Cumhuriyetinin siyasi — umdesi Yurtta sulh, cihanda sulhtur. Hu- Zurunuzla çok müteşekkir kıldığı- | mz Türkmillletinin samimi bür: “met ve muhabbetini ve Türkiye Reisi Cumhuru Gazi Mustafa Ke- mal Hazretlerinin tehassüs ve se- “Sürekli “nlkşılar,,. Kâzım Paşanın nutkundan son- “ya Romen parlâmentosu reisi M. 'Savano kürsüye çıkarak bir nutuk “söylemiştir. M. Saveano Türkiyede | — koöngre azalarına karşr gösterilen Fevkalâde hüsnü kabule teşekkür ' letmiştir. V Bu seneki kongreye İran parlâ- İtalyanın sulh yolunda çalıştığını ilâve etti. * M Saebano Gazi Mustafa Ke- “etti ve bu teklif alkışlarla kabul Jesnada şu cihet şiddetle dikkate | iÇçarpıyordu: Gazi Hazretlerinin | ne zaman isimleri geçse, yirmi iki milletin murahhasları büyük bir “alkış tufanı koparıyarlardı. Sanki rini alkışlıyorlardı. Maamafih, sürmekte, bütün milletlerin önde- | Buna mukabil, konferans âza- "sı, alkış hususunda hiç de cömert | değildi. Zira, meselâ, İtalyanm | sulhperverliğine dair sözleri al » | Kongre reisliğine müttefiken Bu nutuktan sonra ikinci reis - lik intihabı yapıldı. Muhtelif mil- letlerden reisi sani seçildi. Konfe- rans ruznamesine geçmezden ev- vel umumi kâtip hatiplerin on beş dakikadan fazla söz söyliyemiye- ceklerini bildirdi. Bundan sonra Macar, Fransız, İtalyan, İngiliz, Romen murah - hasları da birer nutuk söylemişler- dir. Saat altıda celseye nihayet ve- rilmiştir. Bugünkü konferans Bu sabat saat 9 da tahdidi tes- Hihat ve emniyet komişyonu gizli olarak toplanmıştır. Müzakereler öğleye kadar fasılasız olarak de- vam etmiştir. Diğer taraftan umumi konfe - Hasan beyin riyasetinde açılmış - tır. İlk beynelmilel nutku - parlâ - mentolar birliği Türk grupu reisi Necip Ali Bey söyledi. Necip Ali Bey çok alkışlanan nutkunda Mil- letler Cemiyeti ve sulh meselesin- den sitayişle bahsetti. Bugünkü vaziyeti 1914 ten evvelki vaziyet- le mukayese ederek bunların önü- ne geçmek için çareler arandığını da ilâve etti. Bundan sonra İngiliz murah: haslarından ve amele fırkasından Sir Con Davis kürsüye gelerek bu günkü dertleri tahlil etti. Ve dün- yanın bugünkü halini 1914 - 1918 arasındaki hale benzetti. Sözleri- ni: “En iyi idafe tarzı demokrasis dir,, diye bitirdi, Sir Con Davis'den lonya murahhası Loven Herç söz aldı ve Polonyada en büyükten en küçüğe kadar herkesin Türkleri sevdiğini söyledi. Ve sulh yolun - da gayretlerinin Türklerinki gibi olduğunu ilâve etti. sonra Po:- Sonra konferansın umumi kâ- tibi dün okunan bir senelik rapor hakkında noktai nazarını söyledi. En sonra da Amerika murahhası — Hasan bey seçildi ve Hasan bey I T de bir nutuk söyledi. M. Robenson söz almıs ve Ame- rikanın bugünkü hayatından bah- setmiştir. n Bursadakı cinayet (lı. tarafı 1 !nddl) — rım, ve Bursanım Samanlı köyün - îdı otururum, — Bahriye isminde mç bir kızkardeşim vardır, Kız- kı deşim evlidir. Fakat kocası as- “kerde olduğu için kendisi köyde alnız oturmaktadır. Ben de köye ter zaman uğramam. Vaktimin goğunu Bursada hanlarda geçiri - rim, Eniştemin askerde bulunma- Bından ve benim köye uğramamak Tığımdan istifade eden köyümüz İıeyetı ihtiyariyesinden Lâtif Ağa, ir gece zorla hemşiremin evine girip ırzma geçmiş ve bundan son- ra kızı bir çok sözlerle tehdit ede- daha bir müddet eve devam miş, neticede bir çocuk peydah - nıştır. Hemşiremin karnındaki ça altı aylık olduğu bir sırada eniştem askerden gelmiş, köylü eleyi kendisine söylemişler, e- m hemşiremi mahkemeye ver I li. Bir kâç muhakemeden — sonra hkeme zina işini tesbit ederek rdeşimin hapis cezasile koca an boş düşürülmesine —karar Serdi, Eniştem, hemşiremi terket- . ._âî-k;rıf; ti, Bursaya geldi. Hemşirem köy - de yalnız kaldı. Bu defa Lâtif A - ga kızkardeşimin evini, barkını yıktığı yetişmiyormuş gibi kızca - ğızı Bursaya gitmeğe mecbur — ve derhal köyü terketmesini teklif et- ti. Ben de dayanamadım. Taban - cayı çektim ve öldürdüm, oradan buraya kaçtım, dün Köprü üzerin- den geçerken öldürdüğüm Lâtif Ağanın kardeşinin çocuğu Hasan, beni köprü üzerinde gördü. Ne za- man geldiğimi sordu. Bir kaç gün evvel dedim. Kendisinden saati sordum. (İlerde saat var bak) de- di, saate doğru gidiyordum. Ar- | kamdan bir polis geldi ve aldı, ka- rakola götürdü. İzzet bugün Bur - saya sevkedilmek üzere polis tara fından müddei umumiliğe teslim edilmiştir. SNOT yggyeaslTİMBR gy gpyetA T yyyıgyo İNT gayayaaFİN y İtizar “Aslanlı Hükümdar,, tefrika- mız yazımızın çokluğundan dola - yı konamamıştır, Özür dileriz, rans saat 10 da konferans reisi | Ankara telefonu Akalliyet mekteplerinin üçretleri Ankara, 25 (Telefonla) — A- kalliyet mekteplerinin fazla üc - ret aldıkları etrafındaki neşriyat üzerine Maarif vekâleti erkânın - dan bir zat dedi ki: — Vekâlet akalliyet mektep - lerinin idari hususatına karışma - yı prensip itibariyle muvafık gör- memektedir. Iznık havzasının elektriklenmesi Ankara, 25 (Telefonla) — İk- tısat vekâleti memleketimizin e - lektriklenmesi için etraflı tetki - kat yapıyor. Bu işle meşgul olan büronun mühendislerinden Hay -« dar, Rüştü, Naim beyler İşnik ha- valisindeki suların elektrik istih - saline elverişli olup olmadığını tetkik etmektedirler. Buralardaki sularla İznik havzası elektrikle - necektir. İstanbul elektriğinin de su kuvveti ile takviyesi tetkik e « dilecektir. Ayşe kız (Baş taralı 1 inci sayılfada) le kaybolmadığını bildiği için çok aramış, telâşa düşmüş, , doğruca Kumkaprı polis merkezine giderek hâdiseyi anlatmıştır. Polisler eve gelmişler, bir daha arama yapılmış, fakat kızdan bir eser görülememiştir. En sonra sıra kuyuya gelmiş, kuyunun kapağı &- çılarak içine bakılmca bir elbise- nin suyun yüzünde durduğu görül- müş, bu elbisenin Ayşeye ait oldu- ğu tahmin olunarak derhal itfai « ye çağrılmış, bir itfaiye neferi ku- yuya inmiştir, Fakat kuyuya inen nefer Ayşe- ye âit Bir gömlekle, eskiden kuyu- ya düşen eski bir kovadan maada bir şey bulamamış, bunun üzerine de itfaiye çekilip gitmiştir. Ayşe- nin ani olarak ortadan kaybolması ve gömleğinin kuyudan — çıkması zabıtayı büsbütün alâkadar etme- ğe kâfi bir delil olmakla beraber evde göze görünen — hiç bir şeyin eksik olmayışı kızcağızın muhak- kak surette kuyuda — bulunduğu kanaatine varılmıştır. Zabıta memurları bugün için yeni bir arama yapmak üzere ev- den ayrılmışlardır. Dün gece Burhanettin Efendi telâşla karısına kızım cihaz sandı- ğına da bakmasını, eşyalarından eksik olup olmadığını gözden ge- çirmesini söylemiştir. Hanmı, kızın sandığını açmış , kızın yeni entarisi, kombinezonu, | yeni ipekli başörtüsünün ortada ol- | madığını görmüştür. Bittabi bunun üzerine iş anlaşılmış, artık Ayşe nn dişarda tasarladığı veya temin ettiği bir yere veya bir kimseye kaçtığı tahakkuk etmiştir. Burha- nettin Efendi meseleyi polise ha- ber vermiştir. Orman yakanlar tutuldu Rumelikavağı ilersinde, Sarıka- ya mevkiindeki ormanlardan 2 bin dönümlük bir saha yanmıştı. Yangının Süleyman isminde bir adamın kendi ormanında kö - mür yakarken dikkatsizliği yüzün- den çıktığı anlaşılmış, Süleyman ile kömür yakan Ahmet ve Hakkı tutularak mahkemeye verilmişler- dir. Müddeiumumilik bu üç kişiyi üçüncü istintak dairesine sevket - miş ve hâkimden tevkifleri tale - binde bulunmuştur. HİA ss dD v ĞBĞ S d llli Bt llli ada 5 ei Kü İ 5 İranda sarık YA YUAD — Ca tarafı İ ln:ıde) bu beyaz tülleri gençlerdekinden daha uzun. Sebebini sordum, de - diler ki: * — Hangi kadının peçesi diğe - rinden daha uzun olursa o kadın diğerinden daha namuslu, başka bir tâbirle daha iffetli addedilir. Maamafih şunu da ilâve etmek isterim ki İranda bazı münevver kadınlar bizdeki gibi açıktırlar. Son günlerde Şehinşah bir emir- name neşretmiş ve mektepli kızla- rın açılmalarını temin etmiştir. Ev velce yedi yaşından itibaren kız- lar bu Çadorlara girerlerdi, En son olarak şunu da söyliye- yim ki bütün İran köy kadınları a- çıktırlar, Yüzlerine kat'iyyen — bir şey örtmezler. Evlenmek âdetlerinde onlarda da bizde olduğu gibi görücülük â- deti aynen vardır. Yalnız görücü olarak geldiklerini imâ etmek için: — Şirinlik yemek için geldik. derler. Şirinlik tatlı demektir. Ev sahipleri bu sözden kızlarını gör- mek için geldiklerini anlarlar, Fa- kat alelusul anlamamış görünür- ler, Oturduktan sonra görücülerin en yaşlısı, ekıerîyı müstakbel da- madın annesi, söze başlar: — Sizden bir çiçek almak isti- yoruz, Ev sahiplerinde tecahül: — Bahçemizde çok ciçek var.. Hizmetçiye veya müstakbel ge- linin kızkardeşine: — Haydi bahçeden çiçek topla da hanımlara getir. saran kadınlar benım ölümümü bekleme, e Adam alıp gitmiş. Fakat bir ay geçmemiş ki gene sarayın karşısı- na dikilmiş. Şah Abbas gene ken- disini görünce hiddetle huzuruna çağırmış ve neden dolayı tekrar geldiğini sormuş. Adam boyııuıiu bükmüş: — Boynum kıldan uıcedır Fa- kat neyliyeyim? Param bitti. Ben- de bu ümit ve sizde de bu servet varken ne kadar para verirseniz gene bir gün beni pencerenizin karşısında göreceksi'niz. Müstakbel gelin bu fıkrayı du- yunca derhal kahkahalarla güler. Böylece görücü hanımlar kızın diş lerini de görürler. Bundan sonra kız odadan çıkar, Görücüler mem- nun olmuşlarsa derhal talip olur - lar, Ev sahipleri biraz nazlanırlar. Bilhassa kızın henüz çok küçük olduğunu söylerler. Kız ister yirmi beş, ister otuz yaşında olsun mu- hakkak surette evlenmek için he- nüz küçük olduğunu söylerler. Kızı beğenmemiş iseler birden bire hanımefendinin midesi bula- nır, Hastalanır ve derhal eve git - mek lüzumu bâsıl olur. l Mahir Selâmi “ . ademisi (Baş tarafı 1 incide) rik Fuat paşa bir nutuk - söyliye - cek, bunu Cevat paşanın bir hita- besi takip edecektir. Merasimi müteakip hazırlanan büfede çay ve saire ikram olunacaktır. ! Bugün on biri yüksek levazım- dan, yirmi sekizi kara harp ve be- 1 Harp " — Hüyır, hayir ' Orçiceklerdenİ-sidenmiz harp'akademilerinden'oi—— bizim evde de var. Biz başka türlü bir çiçek isteriz, Bu zamana kadar kız gizlidir. Eğer ev sahipleri kızlarımı vermek isterlerse kız bir çay tepsisi ve or- tada bir gülle içeri girer. Misafir - lere takdim eder, Kızlarını vermek istemezlerse başka birisi içeri girerek misâfir - lere nargile veya kahve getirir. E- ğer getirdikleri kahve tatlı ise ev sahipleri rümüzle: — Maalesef kızımız başkasına sözlü. Onun için işi tatlıya bağla- mak ve bu arzudan vazgeçmekten başka çare yok, demek isterler. Acı kahve henüz kızlarını ver- mek niyetleri olmadığını ifade e- der. Nargile ise: — Size kız değil ancak bir nar- gile lâyıktır; mânasına gelir. Eğer kızlarını vermek niyetleri varsa görücüler ellerine ayakları - na bakarlar, Ve kızın dişlerini gör mek için şu fıkrayı anlatırlar: — Bir gün Şah Abbas sarayımın penceresinden bakarken sarayın karşısında bir adamın mütemadi- yen penceresine baktığını görür. Merak ederek adamı çağırtır. Ve ne istediğini sorar, Adam hıkmık eder. Nihayet hakikati söyler: — Vallahi ben fakir bir ada - mım, Bütün kazancım ölülerin ar- kasından ağlamak ve ev - sahiple- rinden para almaktır. Artık ihti- yarladım. Mahelle mahalle dola- şıp ölü evi bulamıyorum. Düşün - düm taşındım, dünyanın en zen- | gin adamı sizsiniz, Elbet bir. gün emri hak vuku bulacak, Ben de arkanızdan ağlıyarak beş on para alacağım. — Benim ölümümde kaç para kazanacağını umuyorsun? — En aşağı bir altın. mak üzere otuz beş zabit diploma alacaktır. Mezun olan zabitler, evvelâ altı ay mensup oldukları smıfla - rın kıt'alarında, ondan - sonra bir sene de büyük erkânıharbiye riya- setinde staj görecekler ve erkânı- harp zabiti olacaklardır. ——— Süt işi hallediliyor mu? İstanbulun süt derdini hallet « mek üzere, şehirdeki süt müstah- sillerinin aralarında husust bir an- laşma vücuda getirdikleri haber verilmektedir. Süt müstahsilleri evvelâ şehir- de mevcut 3 bin seyyar - satıcıya, kendilerine halis olarak verilecek sütleri hile yapmadan ve insaflı bir kâra kanaat ederek satmağı teklif edeceklerdir. Çünkü müs - tahsiller kilosunu — sekiz ku- ruştan — sattıkları — halis — süt- lerin hileli şekilde ve 18 - 20 kuru şa kadar satıldığını görmektedir - ler. Bu teklif üzerinde anlaşma kabil olmazsa müstahsıllar, seyyar satıcılara mal vermemek ve şehir- de depolar tesis ederek sütleri doğrudan doğruya satmak kara - rındadırlar. . Bugünkü yangın Bu gün saat 13 de Bahçekapı'- da Nur Terzihanesinde yangın çıkmış, terzihane tamamiyle yan- dıktan sonra söndürülmüştür. YAVUZİ Kadın veerkek terzisi | atölyesini Yenipostahane karşı- sında Letafet hanında açtığını muhterem müşterilerine arze- der, , — Al şu lıe; ıltuu,de(nl ııı ve İ