Yeni Maarif Vekili Abidin Bey işe başladı Fransız siyasetinden kuşkulanıyor! Fransız Hariciye nazırı M. Bartu şimdi Londrada İngiltere hükümetile müzakerelerde — bulunuyor. — İtalya, Fransız siyasetinin son zamanlardaki inkişafından hiç te memnun değildir. Bu, İtalyanca “Giornale d'İtalia” ga- zetesinin aşağıya aldığımız makalesin- de de açıkça görülmektedir. İtalyaya göre, emniyet misakları askert ittifak- lardan başka bir şey değildir. İtal- yan gazetesi diyor ki: M. Bartu Balkan memleketlerini ziyaret ettikten sonra şimdi de Lon- draya gideceğini söyliyor. M. Bartu- nun yabancı memleketlere yaptığı siyasi ziyaretlerin adedi çoğalryor. İki ay evvel Varşovaya ve Prağ'a, sonra Bükreşe ve Belgrada gitmişti. Bugün- lerde de İtalyaya gideceği anlaşılıyor. M. Bartunun büyük bir devlet ada- mı olması hasebiyle Avrupa - sulhüne faydalı bir unsur olacağını ümit ede- riz. Bununla beraber M. Bartu Balkan seyyahatinde bu ümidi bize gösterme- di; Hariciye nazırının seyyahati gürül- tülü ve alâyişli bir seyyahat oldu; bu suretle vahim suitefehhümler zuhur et- t ve bu beynelmilel sulhü müşkül bir vaziyette bıraktı. Çünkü bu seyahat « ler askeri ittifaknameleri yenileştirmiş ve kuvvetlendirmiştir. Cihanı kandırmak için sulhü umu- miyi temin etmiş gibi bir takım mutan- tan sözler ilân edilmiş, hakikat halde ise Fransa hükümeti bu memleketler ile askeri ittifaknamelerden başka bir şey yapmamıştır. Fransa umumi emniyeti şu suretle tatbik etmek istiyor: Araziye mütcal- lik misaklara emniyet misakları namı nt veriyor. Her devlet ile aktettiği mi- sakları bir askeri misak takip ediyor. Küçük itilâf devletlerinin misakma “Kumandanların birleşmesi” tesmiye olunabilir. Malkan misakından sonra Türkiye ve Yunan devletleri daha faz- Ja silâhlanarak yeni silâhlanma proje- lerini tatbik ediyorlar. Balkan misakı- ma dahil olan devletlerle küçük itilâf devletleri arasında bir dörtler misakı teşkil ediliyor ve harp sesleri işittirili- yor. Bükreşte ve Belgratta irat edilen mutuklar bu tezi isbat ediyor. M. Bartu Bükreşte irat ettiği nutuk- ta, mantıksız bir ifade ile Transilvan- yayı Alsas — Lören'e benzetiyor ve her bangi bir devlet Transilivanya'ya ta- arruz ederseFransa devletine taarruz et miş nazariyle bakılacağını makamı teh- ditte söyliyor. M. Bartu'ya göre, Ver- say muahedesi ilelebet değişmiyecek- yetinde aktedilen misakm, 19 uncu maddesine tevfikan lüzum görüldüğü takdirde her hangi bir muahedenin ta- dili Tâzım geldiğini hatırlatmak lâzım- dır. Bu maddeyi reddetmek veya harp ile tehdit etmek usulleri sulhü umumi- ye hizmet etmek imkânlarını selbedi. r. ğ M. Bartumun Londra syahatinde mühim meselelerin baştan başa tetkik edileceğini ümit ederiz. İngilterenin hedefi umumi - bir si- lâhlanmaya matuftur. İtalya hüküme- tinin silâhsızlanmaya dair yaptığı pro- je, Fransanın silâhsızlanma projesine dayanıyor. Projemizi Almanya hükü- meti de kabul ediyor. Londra seyahatinde deniz — pro- gramları, İtalyanın inşasımı kararlaş- tırmış olan ve Fransanın hoşuna git- miyen 35 bin tonluk iki zırhlı, Vaşing- ton muahedesinde aktedilen İtalya ve Fransa arasındaki deniz kuvvetlerinin müsavatı, Belçikanın emniyeti, İngil- terenin yeni hava programları, velha- sıl Avrupanın en mühim müşkül me- seleleri, mevzuu bahis olacaktır. Fransa aktettiği bloklardan manda İngiltere devletini de ihmal etmiyor ve her halde İngiltereyi kazanmak isti- yor ve bu hedef üzerinde çalışıyor. Lâ- kin İngilterenin vaziyeti şüphelidir. Fransanın İngiltereye bağlı olması bir taraftan İngiltere için faydalı ve diğer SERE A 55 SST Kara pap: a k din'îı"ıe gelmediğiniz Ü : içn Vbu hale uğra- dınız... Ben, hepinizi iyileştireceğim!..,, dedi. —Yazısı hikâye sütunumuzda— Bir genci sopa ile döven yüz on altı yaşında bir ihtiyar mahkemede Hâkim soruyor: “Bunadığınıza dair rapor vermişler Ali cevap veriyor: “Pek iyi etmişler!,, baba..,, Ali baba Yüz on altı yaşında olduğu mevzuu bahis bir ihtiyar, dün akşam üzeri Sul- tanahmet ikinci sulh ceza mahkemesin. de sorguya çekildi. Yolda peşine takılarak kendişiyle a. lay eden çocuklardan on beş yaşındaki Reşadı yakalayıp elindeki sopa ile döv- düğü iddia edilen Ali Baba, jandarma refakatinde olarak mahkeme — salonuna girdi. Kimsenin yardımmıma muhtaç ol - madan yürüdü, hâkim Salâhattin Beyin karşısına geldi, durdu. Gözlüklerinin camları arkasından etrafa göz — gezdir- di. — Adınız? — Ali.. Bana “Ali Baba,, derler! — Babanızın adı? — Mustafa! — Kaç yaşındasınız? — Yüz on altı!.. — Yüz on altı mı? — Evet, ben ne dersem, — gerçektir. Rahmetli Zaro Ağadan daha gencim! Hâkim, bu sırada tekrar etrafına ba: kınan ve oturacak yer arıyan ihtiyarın oturmasına müsaade etti, mübaşir — bir iskemle getirdi. Ali Baba, iki avucunu açarak, hâkime dua etti: — Allah sana zeval göstermesin. U. zun ömür versin, evlâdım! — Evli misiniz, Ali Baba? — Elbette.. İki de çocuğum var, İki- si de kız, Rabbim, sağlık, selâmet ihsan buyursun! — Bir iş yapıryor musunuz? —Ben tenbellikten — hoşlanmam. *“Osmanlı Bankası,, nda kapıcıyım! taraftan da tehlikeli olacağını kimse inkâr edamez. İngiltere devleti uzun müddetli ittifaknamelerden hoşlanmı- sarr Yüzonluk Ali baba — Şimdi de mi? — Şimdi de, ya! — Poeki, nerede oturuyorsun? — Buyur?.. — Nerede yatıp kalkıyorsun? — Ha... Şimdi anladım. Cerrahpaşa- | da beş numaralı konakta, Oraya — “Bul- gur Palas,, diyorlar! — Okuyup yazma bilir misiniz? — Şimdi yazı seçemiyor gözlerim, evlâdım! — Şimdiye kadar hiç hapse girip çık- tmız mı? — Hayır, hayır!.. Mahkemeye - bile gelmişliğim yok bu yaşa kadar! Hâkim, mahkemeye getirilmeden Ad li tıp işleri müdürlüğünde bir hafta mü şabedede alıkonulan Ali baba hakkında verilen raporu okudu. Bunda Ali baba - nn yaş ilerlemesi dola; “Atehi şey hi,, ye uğradığı ve kendisine cezai mes” , üliyet gelmesi caiz olmadığı, ailesine teslimi icap ettiği yazılıyordu. İ — Sizin bunadığınıza dair rapor ver mişler, Ali baba efendi? — Allah ömürler versin, efendim! Pak iyi etmişler! — Sizi ailenize teslim edelim mi? Ne dersiniz? — Pek isabet olur, pek muvafık, e - fendim! — Ama bir daha kimseyi dövmiye- ceksiniz, değil mi? j — Haşal.. Bir daha kimseye elimi bile dokundurmam. Zaten hep iftira bunlar.. Çocuklar, benimle alay ettiler Ve Hâkim Salâhattin Bey, rapordaki e- sasa göre, Ali babanın ailesine teslimi- ne karar verdiğini bildirdi. — Teşekkür ederim. Allaha ısmarla- dık.. Size de Allaha 1smarladık.. Size de... Siz de bize buyurunuz. İnşallah. “Bulgüur Palas,, ın yeri malüm... Hepi- niz birlikte buyurun, ziyafet çekeyim sizlere.. Beklerim, ha!.. Hadi, şimdi he- piniz berhurdar olunuz, evlâtlarım! Mahkeme huzurunda iken resminin alınmasına müsaade eden hattâ paz ve- ren Ali baba, hâkimden başlıyarak, za- bit kâtibi hanıma, mübaşir efendiye, ya- nında duran jandarmaya, resmini çeken fotoğrafçıya, muhakemesini not eden gazeteciye, muhakemesini dinliyenlere, bunların hepsine teker teker baka baka bu sözleri söyledi: —Hadi, artık gel, eve gidelim, bıbıl_ — Geliyorum, evlâdim, geliyorum. Hadi, güle güle gidelim eve.. Siz dı ber| hudar olunuz! Yüz onaltı yaşında olduğu mevzuu bahis Ali baba, kapıda koluna giren ha- nımla birlikte, koridor boyunca yavaş | yavaş uzaklaştı... * Su meselesi Gazeteler bazı seyyar sucuların bancı kuyu sularını iyi su diye u larını yazdılar. Fakat bu sular sade kuyu suyu Zildir. İçlerinde Terkos vardır, Ku çeşme vardır, sarnıç suyu vardır, de her hangi bir yağmur borusi yeni doldurulmuş, tapfaze yağmur yu vardır. O başka! Fakat, bu sucuların içinde bardağı yirmi p halis muhlis Hamidiye, Sırmakeş, çe, Kanlıkavak suyu satanlar da dır; hem buzu da caba! Lâkin ya lis iyi memba suyudur diye oturdukl rı yerde bardağı kırk paraya bu yü kardaki saydığımız cinsten T K Halkalı, Kırkçeşme, sarnıç ve yağı suyu satanlara ne diyelim? Bizim İstanbulun iyi suları mis bi toprak kokar ve bu mis gibi topı kokusunun içinde suyun geçtiği 16 ormanların kendilerine mahsus bin ot ve bin bir ağaç kökü rayihası da zilir, insan o suyu Beyoğlu veya Sirl ci caddesinde bile içerken damağıl aldığı bu toprak ve orman çeşnisi İl kendisini bir müddetçik Sarıyer, hut Beykoz ormanlarında sanır. Sonra © su, insanm boğazından kuş sütü hafifliği ile geçer, gırtlı bir iksir okşayışı ile iner, mideyi bahar meltemi ile serinletir. Halb bardağına kuruşu toplayıp bu sıcak larda halis iyi menba suyu diye yu Tadığımız suların bir kısmında top ve orman kokusu yerine ağır bir çef me, yahut musluk kokusu, kuş hafifliği yerine kurşun ağırlığı, iki ekşayişi yerine Halkalı suyunun &F malayışı ve bahar meltemi serinliği rine de fazla buzun tesiriyle bir Ki nunusani soğukluğu vardır. Geçin efendim, iyi su böyle mi © hiç? yorsunuz kabakulak bile değil! Çi diye içiyorsunuz, circir midenizde & tüyor! Sırmakeş diye içiyorsunuz, b arkasından Terkoskesen diye bıyık nuz, halbuki hasırın bile yanından memiş! Halis kestane suyu - diye ( yorsunuz, halbuki atkestanesinden haber ? Ve nihayet Taşdelen diye içiyo nuz, bağırsak delen çıkıyor! Amma suların — ve sucuların h böyle mi? Hâşâ! İçlerinde bunların halislerini da çok, fakat aksini yapmıyan da değil hani! Sakaya çeyreği verip iki gaz tenekesi Terkos aldı. m bardağı kırk paradan bu, az para tutar? Bu sıcak havada kana kanâ " buz gibi suyu içen kaç yanık ağız mun Sırmakeş mi, Terkos mu oldı nu anlıyacak, anlasa da bir kere (* içtiği suyu tekrar çıkarıp parasını riye istiyecek değil ya! Seyyar Haberci HABER Akşam Postası | — STANBUL AN ABONE ŞERAITI Do 8 8 12 aytık Türkiyo: 120 850 660 1250 Krf- Benebii 150 dd> Bi0 1610 ILÂN TARİFESİ Ticaret Uânlarının satırı 12,50 Resmi İlânlar 10 kuruştur. —HH———— Sahibi ve Neşriyat Müdürü: HASAN RASİM Basıldığı yeri (VAKIT) — Matbati HABER gazetesi El yazısı tahlil kuponu | isim » v .2 b SS