hikâyesi Sor ki resme bakı- nz! Hademe, matbaadaki bir kadınla beraber girdi: — Hiristiyanca bir şeyler söylü- yor. Anlamıyoruz! -dedi, Otuz beş yaşlarında, iri yarı| fakat çevik, mütenasip ve güzel olan bu kadının Rus milletine men sup bulunduğunu anlamak okadar güç bir şey değildi. Giyinişi, hali, tavrı “ben Bolşeviklerden kaçmış mültecilerdenim!,, diye bağır ba- ğtr bağrıyordu. Netekim, kötü bir Fransızca ile; — Burada bilen var| mı?... Uzun bir şey anlatacağım... Gazöteye yazılmasını -dedi, R (Vi_——Nü' Beyin Mmütercimli-| ğinden istifade ederek kendisile| konuştum, Şunları anlattı: odama Rus'ca istiyorum... aşkına yazınız... Kanun ar, Onun cezasını veremiyor... Ba- ri, fhücıimliği gazetelerde intişar etsin... O herifin katil ve hırsız ol- duğunu herkes öğrensin... undan on sekiz sene evvyel, ko- cam Pavl Petrof, ahalisinin huşu- neti ve isyankârlığı ile meşhur To- uveur kasabasına Çar hükümeti tarafından tedipde bulunsun diye gönderildi. Çok müstebit, çok sert bir adam idi. Herhalde çok kimsenin canını yakmış olacaktı. Öldürüld ğü söy- lendi. Fakat, yanında, bir de sa- dık uşağı vardı. O da kaybolmuştu. Kocamın beraberinde daimi suret- !e' hazine değerinde aile yadigârı bir siyah inci kemer bulunurdu.| ::I:u belinden ayırmazdı. İçine de,| gizi jle alı bittabi, ke='.u==;d."â'ç5= ha kıymetli idi. İşte zevcimin ölü- münden sonra, bu da bulunama- mıştı. Şüphesiz ki, meseleyi daha faz- la kurcalamak, tafsilât almak müm kün olurdu. Lâkin, araya mütema- di inkilâplar girdi. Bize muhaceret yolu göründü. Dolaşmadık ne Ja- Ponya kaldı, ne Amerika, ne Pa- ris... Nihayet, ilk muhaceret - ötti- ğim İstanbula dönerek yerleştim. Şimdi artık, bütün paralarımı kay- betmiş vaziyetindeyim... Çok bed- bahtım... Bir kahvehanede hizmet- kârlık ederek hayatımı kazanıyo- rum.., /Rus'larla alâkasr bulunduğu is- Minden anlaşılan — müessesemize, ;f’?"' gün, bir milletdaşımız gel- k'_-“Bıı adamı tanıyacaktım... Dik- ğ e Yüzüne baktım. Gayet şık bir #UU '_d'— Sırtında bahalı elbiseler, parmağında nadide bir yüzük, ye- , leğinde ağır bir köstek vardı. Pür azametti, Allah lar, Onun da gözü BAKL BGür ve & a ilişti. Dik- katle baktı. T“que başladı. He—j men, ihtiramla, şapkı eline aldı. Artık, eaki gara, SAT metten eser kalınum’ı, Adı ö peklenmişti... ea Bu hal karşısında onu, derhal tanıdım; Uşağımızdı!... “düşünün!.. Hattâ bu kadın artık — İvanof!.. -diye haykırdım. — Efendimiz... -diye boyun kır. dı. Ve sonra, titreyerek ellerime sarıldı: — Siz, burada, bu halde?... Ya. rabbi... Gözlerim neler görüyor... Ah, zevcinizi o hainler nasıl zali- mane öldürmüşlerdi... Birlikte Dev ore çıkmıştık... Kurşunlar patladı... Velinimelim, kucağıma düştü... Fa. kat, yerliler, benim de üzerime, sal dırdı... Uzaktaki askerlere mendil sallavarak onları iradadıma çağır- dım... Heyhat ki, kaçıyorlardı... E- fendimizin öldüğünü anladım... Ben de canımı kurtarmak için, as kerleri takip ettim... Hakiki bir hezimet husule gelmişti. Herkes bir yere dağılmıştı... Ben de, yaya olarak, sahraların yolunu tuttum... Yürüye yürüye yol alırken, birkaç ay sonra Bolşeviklik zuhur - etti... Ortalık karıştı. Beyaz ordulara iş tirak eyledim... Döğüştük, fakat mağlup olduk... İşte böyle, gurbet ellerdeyim. Kılığına kıyafetine ve bahusus parmağındaki yüzüğe bakarak: — Muhaceretten hiç şikâyet edi lecek halde değilsin... “dedim.,, Halbuki, bir de benim vaziyetime bak!... — Ah, Madamcığım... Yazık...| Çok yazık size... Bana gelince,ben,| taliimin yardımile para kazan| dım... Neyi tuttumsa altın - oldu... Önceleri daha zengindim... Sonra azıcık kaybettim... Gözlerinin içine bakıyordum. Sanki ruhunu okumak istiyordum.| İrkildi: — Size, haddim olmıyarak, bir mıktar yardımda bulunsam... “de di.,, Bu saatte birahane tenha idi. Yanına oturdum... Bir kedi yavru su gibi sokulmağa, yaltaklanmağa başladım... — Ne iyi adamsın, İvanof... Za ten seni ötedenberi takdir eder ütün hoş olmuşsun... aha o zamandan gözüme kestirmiştim... Böyle söyliyerek çapkın çapkın gülmeğe başladım. Bir uşak için, efendisinin karısını kendisine met res edebilmek ne demek olduğunu hizmetkâr ve uşak efendi vaziye tine gelmiş bile bulunsa, gene, ha yal caziptir. Petrof, beni davet etti. Patron dan izin alarak, derhal birlikte bir otomobile bindik, Arnavut kö yündeki gazinoda içtik... Şimdi Maslak yolunda, sarmaş dolaş gidi yorduk... Ben, zihnimdeki plânı tat bik etmek için, elimden geleni ardı| ma koymuyordum... Her şeyi göze almıştım... Nefret ettiğim bu heri| fin beline kolumu doladım. Birden bire şaşırdı; yarasına basılmış gi bi: — Yapma... Yapma... Gıcıklanı rım... “diye,, haykırdı. Şoföre: — Dur!... Emrini vererek ayağa kalktım. Sabık uşağıma sordum: Sen mi gıcıklanryorsun, yoksa be lindeki kemer mi?.. Farkettim ki:| Kemeri sen çalmışsın... Ve, boş atıp dolu tuttum: — Bu Kemeri çalmak için koca mı sen öldürttün! Cahil ve sarhoş herif, ağzındaki baklayı derhal çıkardı: — Onu vurdular da kemeri valla hi ondan sonra aldım... Aman ya rabbi... Yakalanıyor mıyım?... Be ni affedin... Hırs gözlerimi bi ü de onun üzerine kocanızı pusuya, düşürttüm... Beni ele vermeyin...! Allah aşkına... Bir kâbus geçirirken, ansızın uyanmış gibi yüzüme baktı: — Peki ama, artık geçmiş ola... “dedi,,, Çar hükümeti devrildi... Şimdi, bambaşka bir dünyada, bambaşka bir memleketteyi A dalet beni takip edemez.. Size ne) oluyor?... Haydi işinize... Ve, birdenbire, karşımda - öyle küstahlaştı ki... Önüme bir on liralık fırlattı. Be | Fini tanzim ve ıslah etmek, diğer ——— HABER — Akşam Postası 6 Temmuz 18934 Başvekil Paşanın nutku —Baş tarafı 1 inci saytada— mumi siyaseti hakkında.çok mü- him beyanatta bulunmuşlardır.| Neticede mevcudun ittifakı demek olan 205 rey ile hükümete itimat Beyan edilmiştir. Bunu müteakıp Başvekil Paşa tekrar kürsüye gel- miş ve şöyle demiştir: “— Çetin işleri başarmak - için| sizin kıymetli teveccühünüz kuv- vetlerin en başmdadır, en esaslısı- dır. Güçlüğü kolaylaştıran büyük kuvvettir.,, Başvekil Paşanın beyanatı sü - rekli alkışlarla karşılanmıştır. Bundan sonra meclisin 1 Teşri- nisaniye kadar tatil edilmesi hak- kındaki takrir okunmuş ve kabul | edilmiştir. t Başvekilin nutk İsmet Paşa Hz, hükümetin umu- | mi siyasetinin ana hatlarını — izah eden nutkunda ezcümle şöyle de- miştir: “Ünlü arkadaşlar, Büyük yurtta tetkiklerinize de- vam etmek için B, M. M. nin çalış- masına ara verecek — anlardayız. Biten devrede başardığınız değer- K işlerin bir hulâsasını — gözden geçirmek ve Türkiyenin yürüdüğü istikameti bir daha mütalea etmek faydalı olacaktır. Türkiyenin istikameti, mille- tin ve memleketin yükselme ve i - lerleme siyasetinde durmadan ça- lışmak ve devletin, milletler arası vaziyetinde emniyetini korumak - tır. (Alkışlar). Ticaret Ticaret bizde serbest ve normal mahiyetini muhafaza edecektir. Bunu memleket için tam semeresi- ni verir ve doğruluğu ve nefasetiy- le itibarını — muhafaza eder bir vaziyete yükseltmesi için standar- dını temin etmek ve satılış koope- ratifleriyle cereyanı — kolaylaştır- mıya çalışmak yolundayız. Memleketler arasındaki bugün- kü mübadele vaziyeti alış ve satış arasında ve tediyede muvazene a» ramayı zaruri edecek ihracat im- kânını arttırmak, büyük mesele- lerimizdendir. İktısat vekâlet de- niz ve maden servetlerimizden is- tifade suretiyle de — millete yeni kazanç yolları bulmak için ciddi faaliyete girişmiştir. Hükümetin ziraat sahasmdaki Hik tahsil Muhterem arkadaşlar, B. M. M. nin birkaç senedenbe- ri milli maarife verdiği ehemmiyte ana istikametlerini teşbit etmiş bir haldedir. İlk tahsil için hükümet, | inat ettiği —fırkanın umumi müşterek müzaheretiyle mübahi olmuştur. Memleketin büyük bir meselesine millet vekilleri arka - daşlarımızın yakından yardımla - rını ibzal etmek suretiyle iştirak « leri şimdiden tesirini hissettirmiye başlamıştır. — İlk tahsil başlıca hu- susi idarelerin faaliyet sahasıdır. Hususi idarelerin mali vaziyetle- | devlet faaliyetleri yanında, bilhas sa ilk tahsilin halini ve atisini tan- zim etmek demektir. Bu mesele- nin ana tedbirleriyle daha birkaç sene uğraşacaksınız. Fakat be- ni takside yalnız bırakarak, kendi başka bir otomobile atladı. Hakikaten de, şimdiki şaraitle adalet onu takip edemez... Bari ce zasını bu suretle görsün: Hikâye sini yazın, onu teşhir edin... (Hatice Süreyya) Sahası ölçülemiyen bir nimet nim kanaatimce verimli yola şim- | diden girilmiş ve hususi idarelerin | intizamına temel atılmakta bulun- | muştur. Geçen bütçe senesi verilmiye - rek birikmiş . olan hususi idare| maaşlarını hazineden yardım su- retiyle toptan ve birden — tesviye etmek imkânımı bulmak C. H. F. için şerefli bir alâka, B. M: M. için büyük Husust idarelerin müvazeneli ve munta - zam bir bütçe ile idaresini temin | etmek için aldığımız ve takip ede- ceğimiz tedbirlerle gelecekte ma- aş birikmesine katiyen mani ola - cağız. Diğer taraftatn ilk tahsilin ha kikaten umumileşmesi ve keyfiye- tinin yükselmesi — istikametinde tedbirlerimizi — mütemadiyen ik- mak etmek kat'i kararımızdır. Üniversite ıslahatı, lise ve orta tahsilin mücehhez ve değerli ol- ması proğramını takip ediyoruz. İlk gündenberi büyük ehemmiyet verdiğimiz mesleki — tedrisat için yeni ve ıslahatçı bir hamleye ihti- yacımız olduğunu görmekteyiz. Şimendifer Büyük ve mühim vilâyetimizin merkezi olan Elâzize bütün memlekette hasıl ettiği se - vinç bugünlerin tatlı bir hâdisesi- dir. (Alkışlar) Çok masraf ve sabır istiyen şi - mendifer politikası T.B.M.M nin Türk vatanını temellendirmek için aldığı — tedbirlerin — başın - da bulunanlardandır. Türk vatanının demir — ağla ö- rülmesi iktısadi ve siyasi sahada bütün milletin bir tek kaya parça- sı gibi perçinlenmesi ve kenetlen - mesi demektir. (Şiddetli alkışlar). Türk ordusu Aziz arkadaşlar, Bu sene muhtelif vesilelerle cüm-| memnuniyettir. siyaseti varışımızın huriyet ordusunun faaliyetine ya-| kından temas ettik . Cümhuriyet ordusunun kudretli ve feyizli bir balde — çalışmasını içinden görmek, bizi müftehir ve mağrur etmiştir. — (Bravo sesleri, şiddetli ve sürekli alkışlar.) Vazifesever, kahraman ve fe - dakâr bir zabitan heyeti ordunun temelini teşkil — etmekte ve Türk milletinin muhabbeti ve iftihariy- le muhat olarak onun çalışkanlığı- na yüksek nümune — olmaktadır .| (Şiddetli alkışlar). Çetin muhare- be tecrübeleri içinde yuğrulmuş bir kumanda heyetinin — feyizli sevk ve idaresi, anlayışlı bir göze der - hal çarpmaktadır, (Şiddetli alkış- lar.) Milli servetimiz ve takatimiz nisbetinde orduya verdiğimiz pa - ranın yerinde ve iyi kullanıldığı - na, icap ederse ölçülecek geniş ve müsbet neticeler alacağına emin!| olabi iz. (Şiddetli alkışlar). Büyük Türk milleti, millet ordusu- nu techiz etmek için — zabitlerini ve askerlerini vasıtalı ve muteber tutmak için severek fedakârlık et mekte yerden göke kadar haklıdır. (Alkışlar.) Millt Türk — develtinin sağlam temellerle kurulmasında, emniyet- li ve feyizli yollarda yükselmesin de Mustafa Kemal adlı bir — reise malik olması, ebedi tarihin cere - yanında bulunmaz bir fırsat ve pa hası ölçülmez bir nimettir. (Şid-! detli alkışlar, bravo sesleri.) Harici münasebetlerimiz Harict — münasebetlerimizden bahsetmek isterken, İran devletiy- le olan münasebetlerimizin hakiki bir emniyet ve sadakete müstenit samimi mahiyetini tebarüz ettir - rerek başlamak isterim, (Alkışlar) Şahenşah Hazretlerinin toprakla « rımıza şeref ve iftihar — vermekte olmaları bana mes'ut — bir vesile vermektedir. (Alkışlar) Devletle- rimiz arasındaki siyaseti — yüksek şahsiyetinde hakkiyle temsil eden Şahenşah Hazretleri şayanı hür - met evsafiyle Türk milletini teshir etmişlerdir. (Şiddetli alkışlar) Ü- midimiz çok kuvvetlidir. ki, tranla Türkiye arasında her sahada yeni ve geniş münasebetler devresi baş lıyacaktır. Bulgaristanla münasebet- lermiz Bulgaristanla münasebetleri « mizde hakiki dostluk hissiyatımı, Bulgar hükümeti ve milleti tara - fından açık olarak takdir edilmek ümidiyle doludur. Balkan misa - kma karşı Bulgaristanın daha ya kın ve amelt bir vaziyet alması ih» timali bizim için değerli bir ümit- tir. Sovyet dostluğu Muhterem arkadaşlar, Sovyet Rusya ile dostluk ve iti- mat siyaseti kuvvetli ve mesut bir surette devam etmektedir. (Şid « detli alkışlar) İki memleket ara - sındaki yakın dostluk politikası « nın vefa ile takip etmek zihniye « tinde biribirimizi iyi anlamış ol « mak hayırlı ve bahtiyar bir husu- siyettir. Fransız dostluğu Fransanın sulh ve istikrar ta « kip eden politikamızı — alâka ile karşıladığını görmek, bizim için hakikâ bir memnuniyettir. İki memleket arasındaki - ihtilâfların tasfiyesi uzun ve çetin sürdü. Fa - kat ümidimiz odur ki, yeni bir iti- mat sahasına girdi. Ingiltereyle münasebetleri miz dostanedir İngiltere ile ihtilâfsız, dürüst ve dostane münasebetteyiz. Tica - ret münasebetlerinin zaruri yeni şartlara uygun bir surette halle « dilmesi iktisadi münasebetlerimiz için faydalı bir genişlemiye vesile olacaktır. italya ile aramızda ihtilâflı mesele yoktur İtalya ile ihtilâflı aramızda hiç bir. mühim mesele mevcut değil « dir. Dostluk ve emniyet hissiyatı- nı teyit eden kuvvetli bir muahe- de ile biribirimize bağlıyız. 1932 de Romada uzatılmasını imzaladı. ğrmız muahedenin tavzihi senetle- rini bugünlerde teati — etmek kıy- metli tezahürata zemin vermiştir. İtalya ile münasebatımızda e- sas mesele emniyet meselesidir. Bu emniyetin siyasi ve ahdi ola - rak tam olması için bütün anasır mevcuttur. Sulh ve emniyet hu « susundaki hassasiyetimiz — bizim bir hususiyetimizdir ki, bunun ica. batını takip ederken açık bir poli- tika ifade etmeyi ve iki memleket arasında ciddi bir dostluk ve em- niyet siyasetinin devam etmesine hizmet etmeyi hakkivle takşir edi. yoruz.