12 Hazıran 1034 âenim görüşüm ; Tiyatro binamızı nerede ve hangi parayla yapmalı? Şu bahis, hepimizi — çok işgal etti: «— Binası yanan adliyeyi ne - reye taşımalı?, Postahane, piyasa- ya yakın olduğu için, şimdilik, bu gayeye en muvafık bir — yerdir..,, ilâh.. Fakat, meselenin aksiyle kimse meşgul olmadı: “— Yanan adliye binası yerine ne yapacağız?.,, Şüphesiz ki bu mevki İstanbu -| lun tam merkezidir.. Zira, Ayasof- ya ile Sultanahmedin ortasıdır. De nizden bakınca da, Marmaraya hâkimdir. Bizans sarayları, bura-| daymış.. Şehrimizin en güzel mey- danı, en işlek, mazisi gibi istikbali de en parlak yer, keza burasıdır : Müze, Topkapı sarayları, muaz - zam park, Dikili taş, Türbe,, diğer mühim merkez ve âbideler — hep, buraya birer adım mesafededir . Peki, adliyenin harabesini, ol - duğu yerde, brrakacak mıyız?. O- nun yerine neyle doldıırıeıiıx?. Evinde, eşyasını, yerli — yerine, çok büyük bir zevkle ve ihtiyaca gayet iyi tekabül ettirerek, serpiş- tirmesini bilen bir hanım, şu fikri ileri sürdü: — İstanbulun tiyatrosu için, bu - Evvelki gün Ortaköy Şifa yur- dunda çok dikkate şayan bir hâ- dise olmuştur. Mesele şudur: Şifa yurduna bundan birkaç gün evvel çocuğu olmadığından ve tedavi edilmesinden bahisle Emine hanım işminde bir. kadın müracaat etmiş ,yurt da bunu ya tırmıştır. Ertesi günü Emine hanımı o - peratör Asım bey muayene etmiş ve hastanın kadın olmadığını, da hili teşekkülât itibariyle erkek ol- duğunu teşhis etmiştir. Harici vaziyet itibariyle tama- men bir kadım halinde olan Emi- ne hanımın hakikatte erkek cin- siyetini haiz bulunmasına rağ- men sırf harici teşekkülâtının er- kek olmaya müsait bulunmaması Güürargaranarı YUEmasEAr Aanı üniversite kadrosu Altı profesörle bir doçent açıkta kaldı İstanbul üniyersitesi tedris ve radan daha iyi bir mevki olamaz! O ağaçlıklı yoldan şehir tiyatrosu- na girmenin harıkulâdeliğini dü - şünün. İstanbul — semtinin hayali bir, müstakbel şeklini göz önüne geti - *İn. (O sivarda. nlân - mucibince, yöllar açılmış, güzel binalar yaplı| mıiş, işte o zaman, şehir tiyatrosu buraya büsbütün yakışacaktır. Bu sene, Darülbedayi, “tiyatro ve operet,, diye ikiye ayrılıyor - muş. Bir kısmı, Tepebaşındaki es- ki ahşap binada, öteki — kısmı da, Fransız tiyatrosu denen yerde oy- nayacakmış.. Uzağa gitmeğe ha - cet yo: Şehremizin altı yedi sine- ması, bunlara kat kat faiktir. Sü - reyya Paşanım Kadıköyünde yap - tırdığı gibi bir binaya bile, kosko- ca İstanbul, tiyatro diye sahip de- Bildir. Her sahada hususi teşebböslere tefavvuk eden devlet ve belediye- nin böyle bir hars — mücssesesini yaratmak hususunda onlardan ge- vi kalmış olması, anlaşılır dava değildir. Diğer taraftan bir opera yaratılması konuşuluyor.. Hem ih- tiyaca, hem de bu nevi hareketle - re makea olmak üzere, İstanbulun şerefiyle Mütenasip bir tiyatro bi- naşına sahip olması lâzım gelir. Bulgar artistler, buraya geldik- leri zaman; iki lâkırdıda bir: “— Tabil, tiyatro binası bile ol- mıyan bir Memleket, güzel san'at- lar işinde bizden yarım asır kadar geri sayılmak iktıza eder!,, — diye öğünürlermiş.. Gel de bu çalrma dayan.. Fakat; heyhat, İstanbul, tiyat - rosuzluğu cihetinden, Nüfusu elli altmış bin kişi olanadı sanı anılmaz garp hııbuıklınnı bile yeti Her hangi bir Mbirkr, —me- selâ sinema biletleri — üzerine bir tiyatro binası pulu yapıştırarak— toplanacak para ile İstanbul şehri için bir tiyatro binası yapılmalıdır. Parayr bu şekilde toplamak, — sa- (Vâ-Na) (Alt tarafı 8 nci sayıfada) idare heyeti kadroları maarif ve - kâletince bildirilmiştir. Buna na- zaran; idare kadrosunda hiçbir değişiklik yoktur. Tedris heyetinin asli kadrosu ila hukuk, up fakültelerinde ve İslâm tetkikleri enstitüsünde altı ordinaryüs profesörle bir doçent açıkta kalmıştır. Açıkta kalan profesörler şun- lardır: Hukuk fakültesinden Ali Ke- mal bey, Tıp fakültesinden Tev - fik Salim paşa ve İsmail Hakkı bey, İslâm tetkikleri enstitüsün - den Şevket, rektör Baki ve Meh - met Ali Ayni beylerdir. Hukuktan Mehmet Ali — bey, deniz ve kara ticaretleri kürsüle - ri birleştirilmesi yüzünden açık - ta kalmıştır. Bundan sonra deniz ticareti derşleri de profesör Hirs tarafından verilecektir. Bundan maada, ikinci dahiliye seririyatı kürsüsü ile Parazitoloji kürsüleri lâğvedilmiş olduğun - dan fakültenin Dekanı Tevfik Sa Him paşa ile İsmail Hakkı beya - çıktadır. Dahiliye seririyatı ordi- naryüs profesörlüğüne — beynel - milel şöhreti haiz profesör Fra - nek getirilecektir. Kendisile mu- kavele yapılmıştır. Tevfik Salim paşa açıkta kaldığı cihetle dün, ikinci seririyat imtihanma girme- miştir. Kotranya çiftliği davâsı Resneli Osman beyin sahibi olduğu Kotranya çiftliği civarın- daki araziye ait ihitlâf hukuk mahkemesinde tetkik edilmek - tedir. Müddeiumumi muavini Fer - hat bey tarafından yapılan tah - kikat tamamen bitmiştir. Köylü- lerin şikâyet ettikleri kimseler - den bazıları hakkındaki muame- Telerin tamamlanması için, dos - ya, dün müddeiumumilikten vi - lâyete gönderilmiştir. Kadı kalmıa mahküm erkek' Evli olan Emine H. erkektir, fakat ömrünün sonuna kadar kadın kalmıya mahküm bulunuyor Nadir görülen bir hilkat garibeıi H a e LA Emine (Hanım ) yüzünden kadın vaziyetinde kal - | ması zarurf görülmüş ve ameliya- tı ona göre yapılmıştır. | Emine hanımın kendisinin er- kek olduğundan haberi yoktu; kadın şeklinde kalmaktan da şi - kâyetçi değildir. Tramvaw bilet - çilerinden biriyle evli bulunan genç kadının vücudu iriyarı ve e- liyle ayakları çok büyüktür. Göğ sü tam bir surette inkişaf etmiş - tir. Vücudunda zahiren hiçbir er- keklik alâmeti yoktur, yalnız sesi kalmcadır. Iki çocuk boğuldu Biri sekiz, diğeri on yaşların - daki iki köylü çocuğu, dün Kâ - ğıthane deresi kenarımda oynar - larken dereye düşmüş ve boğul - muşlardır. Çocukların cesetleri buluna - rak, isimlerinin Osman ve Hasan olduğu tesbit edilmiştir. hapse mahüm oldu Türk, islâm âsarı müze hade - mesinden Abdülkadiri, sandalye ile başına vurmak suretiyle öl - dürmekten suçlu müze bekçisi Şükrü, dün ağırceza mahkemesin de beş sene hapse, mahküm ol - muştur. Çuvallar devrildi 'Taş iskelesinde Mühürdarza - de Nuri beyin ardiyesinde dün ak şam un çuvalları istif etmekte ©- lan hamal Mehmedin, üzerine çu vallar devrilmiş ve yaralanarak hastaneye kaldırılmıştır. Parlak Ismail Beyoğlu, Meşrutiyet caddesin- de (59) numaralı tütüncü Meh - met Ali efendinin dükkânından bir kasa bira çalarak kaçan Par- lak İsmail yakalanmıştır. Hamal Tahir Osmanbeyde, Rumeli cadde - sinde oturan Ekrem Fikri beyin yirmi beş lira kıymetindeki bir| saatini çalan hamal Tahir yaka- lanmıştır. Sopa ile yaraladı Kulaksızda oturan yoğurtçu Emine hanımı ameliyat eden Asım bey demiştir ki: “Bu şimdiye kadar tesadüf 'e - dilmemiş bir hünsa vak'asıdır. | Çünkü kendisinde hem kadm, hem de erkek tenasül uzuvları vardır. Yalnız, kadınlığa mahsus yu - murtalıklarla, erkek harici tena - sül uzuvları yoktur. Esasta erkek olduğu halde, kadın kalmıya mahkümdur. Ameliyatla tama -| men erkek yapılmasına azten im| kân yoktur. Emine hanım, kadınlık vazi'e sini ifa edebilir, fakat çocuğu ol maz. Bu hali, evlenirken müte - hassıs doktor tarafından muaye - ne edilmediği için nazara çarp - mamış olsa gerektir., , Yüzde 60 talebe | Üçer numaradan eksik almışlar Bu sene lise ve orta mektepler| de yapılan imtihanlarda üçten a-| şağı numara alan talebelerin ha- ziran ayı içinde yeniden imtiha -| na tâbi tutulmaları hakkındaki| maarif vekâletinin kararı İstan - bul maarif teftiş heyeti riyasetine bildirilmiş ve mezkür makamca | da lise ve orta mektepler müdür- küklerine iş'ar kılınmıştır. Tebligatta bu sene kanaat not- larında üçten aşağı numara alan talebelerin derhal mensup olduk- ları mekteplere müracaatları lü - zumu ilân edilmiştir. Öğrendiğimize göre İstanbul mekteplerinde bu sene üçten aşa- ğı numara alan yani son mucibince yeniden imtihana mec-| bur kılınan talebe adedi yuzdcx altmışı tecavüz etmektedir. İkmale kalan ve dönen talebe- ler imtihana beraber girecekler - dir, İmtihan günleri bugün tesbit edilmiş olacaktır. Tei li Yeni bir tayin Ergani maden şirketi muha - sebeciliğine tayin olunan İstan - bul maliye murakiplerinden Kâ - zım beyden inhilâl eden memuri- yete kambiyo — murakıplerinden müfettiş Hüsnü bey tayin olun -| muştur. —ğymar Sırrı Ef, tevkif edil memiş 10 haziran tarihli gazetemiz - de bir elbise sirkatinden - dolayı| tütün deposu bekçilerinden Sırrı | efendinin tevikfi yazılmışsa da, | kendisinin bize müracaatiyle böy | le bir tevkif hadisesinin vaki ol-| madığı ve sirkatin de zabıtaca tesbit edilmiş mahiyette bulun - madığı anlaşılmıştır. karar - Yeni elktrik tarifesi | Elektrik tarife komisyonu ay başımda toplanarak yeni üç aylık İsmaili, ayni evde oturan Bekir | sopa ile ağırca yaralamıştır. Be - kir yakalanmıştır. elektrik tarifesini tesbit edecek - tir. Bu münasebetle elektrik üc - retlerinde daha bir miktar tenzi- lât yapılacağı ümit olunuyor, | rı umumiyenin merak İlk intiba Ankara: 9 HAZİRAN 934 İstanbul ile Ankara ııın&h'wg dört saatlik yolu alarak hükümet mer- * kezine gelen bir adamın üzerinde bu yepyeni muhitin nasıl bir tesir bırak- tığı bence kayda değer bir meseledir. Bunun için Ankaraya adım atarak mu- hit ile bir kaç saat temas eder etmez hasıl ettiğim intibar şurada İşaretliyo - rum, lik göze, daha doğrusu dimağa çar- pan İstanbulun düşüncesi, İstanbulun muhakemesi, İstanbulun tecessücü ile Ankaranım düşüncesi, muhakemesi, te- cessüsü arasındaki büyük farktır! Öy- | e bir fark ki, İstanbul ile Ankarayı başka başka nesillere, başka başka mu bitlere mensup gibi gösteriyor. Istanbulda günüp en mühim mese- lesini cihan siyasetine taalluk eden de- dikodular teşkil eder. Hitlerin el kal- dırması, Mussolinin nutuk söylemesi, falan kabinenin düşmesi, filân mebu - rsan meclisinde gürültü çıkması efkâ - ve heyecanla karşıladığı hâdiselerdir. Ankaranın tecessüs ve tetkik mevzuu bambaşkadır. Ankaralı, kendi bir itimat besliyen bir kütlenin itidal ve sükünü ile nutukları, kabine değiş- melerini, harici münakaşaları karşılı « yor. Bu münakaşaları, mükâlemeleri ne mevzu diye almıyor. Hiç bir An » karalı size “Cihan siyascti” hakl bir sual sormaz ve söz söylemez. Ane — karalının bütün müsahabelerine meve | zu iktısadi ve içtimai sahalarda Anr & dolunun ihya ve İmarı çareleridir. Bü. tün iştirak ettiğiniz meclislerde; yapi- lan demiryolu hatlarından, Eskişehir. den Ankaraya uzanan yaylanın feyizli bir hale getirilmesinden, açılmış ve açılan sanayi merkezlerinden, ban- kalardan bahsolunur ve memleketin ihyası yolunda her gün atılan dev a- dımları sakin ve ciddi bir gurur ile i. şaretlenir. İkisi de öz Türk olan bu iki muhit arasındaki büyük düşünüş farkmnın se- bebini ben şurada buluyorum: İstanbullu her şeyden evvel koz - mopolist bir muhitin tesiri altındadırd Şehrin mevki icabr. harici bâdiseler — dabili hâdişelerden fazla hassasiyeti » ni gicikliyor. Osmanlı devrinin içtimal itiyatları onun düşünce ve hissetme tarzı üzerinde henüz mühim bir âmil oluyor. Ankaralıya gelince — yaşadığı mıntaka kendisini her şeyden evvel tabiatle mücadeleye sevkedecek şera- itle doludur. Harici siyasetin bocala- maları, yurdun hudutlarında — akisler vücude getirdikçe onlarla meşğul ol - mağı boş yere zaman sarfı addediyor. Yurt sevgisinde İstanbulllu ile Am- karalı arasında bir fark görmek haya- limden bile geçmez. İşaretlediğim fark, vaziyetin ve muhitin doğurdukları dü- şünüş değişikliğinden ibarettir. Anka- ralı ile İstanbullu menşurun başka — — başka taraflarından baktıkları için duy- —— gularında tam bir uyarlık görülmiyen kimselerdir. İkisinin de gayesi bir o- Jabilir. Fakat biri henüz hayali ve veh — mi bir hayat yaşarken öteki prat'k ve ameli bir sahada yürümeyi kendi - sine esas edinmiştir. Eğer İstanbullu Ankaraya gelerek az bir müddet kal- — — sa onun da Ankara düşüncesine inti « bak edeceği muhakkaktır. Coğrafi vas — | ziyetin insanlar üzerindeki mühim te « sirlerini göz önünde tutarsak bu nok- tayr tamamen ihatada asla güçlük çek- — meyiz.. , — Mustafa öldü v Beyoğlu, Karanlık çeşme mev kiinde taarruz ettiği Necati ço « cuk tarafından bıçakla yaralana- rak Beyoğlu zükür hastanesine kaldırıldığını yazdığımız Galata gümrüğü hamallarından on nu- — maralı, Cerrahpaşa Küçük mü. — hendis sokağında oturan Musta - fa, evvelki gün hastanede vefat — çe etmiştir. B Za li Bir senelik transit Ali iktısat meclisi ticaret odar — sından 933 senesinde İstanbul li- — manından transit ve aktarma iş — miktarını sormuştur.