ürleri Milâdin on sekizinci asrında or- Ka ua Türklerini Çinin zulmün- k_ kurtarmak ve babasının idea- lini tahakkuk ettirmek maksadi- k::;ıyı atılan cihangir han (Ba- in ve Met Yusuf) çok az za - k—îdı arkasında büyük bir kala- b k toplamağa muvaffak olmuş- Bilhassa Kâşgardan — Çinli me- Yay Vin eziyet ve mezalimine da- '::'lluy."k kaçmağa mecbur o - lay ordunun en ön saflarını tut- :"’l"dıı Çünkü Çinliler gerek e- İYe gerek yeni Kâşgarda Türkle- ğ."l'hıdıklırı zulüm - kalmıyor- ğ ;' Erkeklerini — ağır hizmetler ç Adahile sürüyor — ve kadınlarla Ğid ları da ölesiye çalıştırıyordu. _ş;f. erkekler bir daha avdet et- Oi gibi üstelik en ufak kaba - *N cezası da idamdı. c'h“"lir han ilk önce Kâşgarın "R derafındaki dağlara giderek Ş jf"l*'l(iı;ı'ır.ııın ittifak etmek is- kı:' Kıgız'ar evvelce babası Salih Dag | Sevdiklerinden kendisine hüs- dtm bul gösterdiler. Ve geldiğin - İ bir hafta sonra — Kırgız beyi .'leuthme! Beyin kız kardeşiyle Ü ek dostluklarının daha ile- z.:%ıiue sebep oldu. Bunun ü- '*d:î Kînuın zaptı için yeniden | %;-kiı. başlıyarak ilk hamlede Cd © Kırgızları tahtı itaatine al- 'ı,â"" zamanda Taşkent, Buha- ©kent ve civarlarına da me - Ar göndererek icap eden teşvi- ” ıı'llıınııyoıtlu. I İıı': Süretle Cihangirin maiyetin- * Küşgar muharebelerinde bu- üzere her taraftan akın a- w::iiı gelmekteydi. — Cihangir, Lh.', bu şekilde gittikçe kuvvet- & k'n diğer taraftan ilk keşifler- | %N'lun;k üzere yanına pek az —ı..—'! olduğu halde hududa ka- i. Ve araziyi tetkik etmeğe ai ç kiyekat Çinliler kendisinin busşe- u’_“ az bir maiyet ile burun- ı....:'hiııe geldiğini duydukla- h Map "An ani bir hücumla yakala - Şkudiyle kuvvetli bir müf- .— rine gönderdiler. TP ti yüz kerden iba- .khh' “ıeçme asker eı? R ,?*ş. Cip / Müfreze 20—30 kişiyle öke, Hangir han için büyük bir k“ı].' 1 Nihayet bir gün karşı - t. Kt"_ııı uzaktan faik düşmanı NB. İ Ta, diye Pekleyin.. Şimdi geliyo- w atını mahmuzladı. l Skad da kendisini takip et- Nı_,__ ;ll koşan Çinliler düş - etişemi, klerini an - » y iyeceklerini an b )'o]d.""yue döndüler. Fakat ya- BA Üyük bir dehşet içinde n h a hattı ric'atlerini daha evvel davra- nan Cihangir tarafından kesilmiş olduğunu gördüler. d Çinliler biraz cabaladıktan son- ra kurtulmanın tamamiyle imkân- sız olduğunu anladılar, Fakat da - ha evvelden yemin etmiş oldukla- rından hepsi ölünciye kadar çar- pıştı. Cihangirin bu muvaffakıyeti şöhretini büsbütün arttırdı. Ve az zamanda ordusunu istediği şekle soktuktan sonra Kâşgar — üzerine hareket etti. Çinliler de Cihangirin harekâtı- nı adım adım takip etmekte olduk- larından Kâşgarı müdafaa etmek için çok esaslı tedbirler alıyorlar ve her tarafı sağlam bir müdafaa si- | peri haline koyuyorlardı. Gene bu cümleden olmak üzere — dahilden | imdat istemişler ve Kolca vilâyeti kendilerine yardım etmek üzere l_büyük bir ordu göndermişti, Cihangirin hududu tecavüz etti- | ği haberi gelince bu ordu kendisini | önlemek üzere hareket etti. Niha- yet bir gece karşılaştılar, Çarpışma çok siddetli oldu. Her iki taraf askerleri ölesiye dövüştü- ler. Ertesi sabah güneş doğduğu za- man Cihangirin ordusu kendisin - den çok daha kalabalık olan düş - man ordusunu perişan bir vaziyet- te '“Slmııçlı. Bunun üzerine Cihangir kaç- | makta olan orduyu — kovalıyarak eski Kâşgar kalesine geldi. Düş- man ordusu daha ziyade yeni Küş- gar kalesine kaçmıştı. Ve en büyük müdafaa merkezleri burasıydı. Bu sebepten dolayı Cihangir yeni Kâşgar şehrinden beş yüz zira me- safede bulunan eşki Kâşgar şehri- ni gayet kolaylıkla aldı. Zaten için dekiler de hemen tamamen Türk olduklarından — kale kendisini | kat'iyyen mudafaa etmedi, ve ku- | | mandanı büyük bir merasimle kar- şıladılar. Yalnız bu esnada tuhaf bir vak'a oldu. Kaleye Çinliler — tarafından üucumuna karşı Çinliler ancak bir ay dayandı Esarete düşmek istemiyenler, bir yere toplanarak altına barut doldur- dular ve barutu ateşlediler | sürebildi. | Türklere karşı bu kadar Mehmet Seyyit Van isminde — çok zalim bir vali tayin edilmişti. Meh- met Seyyit Van, Cihangirin — nasıl olsa şehre gireceğini kestirince a- halinin şikâyeti üzerine kendisini |idam edeceğini de anladı. Bunun | üzerine Cihangiri karşılamak mak- sadiyle sözde bir alay teşkil etti. Ve herkesten önce kaleden çıkarak kendisini karşıladı. Bu esnada her nasılsa ortadan kayboldu. Pek az sonra kendisinin Yeni Kâşgar şehrine iltica etmiş olduğu anlaşıldı. Cihangir eski Kâşgar kfleıînî aldıktan sonra ilk önce padişahlı- HABER — Akşam Postası gını ilân ederek eski Kâşgar şehri- | ni paytaht olarak ilân etti ve he- men vakit kaybetmeden yeni Kâş- gar kalesini de muhasara etti. Bu' esnada Cihangire — yardım etmek ve Kâşgarı Çinlilerin elinden alın- masına hizmet — etmek üzere Ho- kentten beş — altı yüz kişilik bir ; kuvvet daha gelmişti. Yeni Kâşgarın muhasarası tari- hin kaydettiği en yorucu ve müş- kül muhasaralardan biri oldu. Çin- liler büyük bir şiddetle hücumeden Türklere karşı koyabilmek için çok çalıştılar, Bir iki kere muhasara hattını yararak kurtulmağa teşeb- büs ettilerse de her tecrübelerin - de zararlı çıktıklarından bir daha kaleden dışarı - çıkmamağa karar verdiler ve bunun üzerine kaleleri- ni bir kat daha tahkim ettiler. Bu müdafaaları iki buçuk — ay kadar Çinliler, üzerlerine görülmemiş bir kahramanlıkla hücum — eden müddet dıyambîldiler. Fakat bunun neti- cesindetamamen — bitkin bir hale geldiler. Dağları delebilecek bir kuv- veti bileklerinde taşıyan bir kav - min hücumuna karşı nihayet ne ka- dar dayanabilirlerdi . Bu kadar... İşte onlar da iki buçuk — ay sonra şehri Cihangir hana teslim etme- ge karar verdiler. Çinlilerin en ileri gelenlerinden bir çoğu nefislerini kendi elleriyle telef etmeği Türklere teslim etme- ge tercih ederek şehir — teslim ol- 1 mazdan bir saat evevl hepsi bir a- | raya toplandılar. Ve bulundukları yerin altını barutla doldurduktan sonra ateşlediler. Büyük bir taraka işitildi ve bir dakika içinde yüzler- ce kişi öldü. Artık şehrin zaptı — için hiç bir mâni kalmamıştı. Cihangir han or- dusiyle kaleye doğru ilerlerken ka- lenin kapısı kendiliğinden açıldı ve ellerinde sulh nışanı olmak üzere | birer yeşil dal tutan bir süvari bö- lüğü ilerlemeğe başladı. Kendileri- ni şiddetle alkışlryan bu adamların en önünde Mehmet Seyyit Van vardı, Cihangir daha fazla taham- mül edemedi ve yaptığı zulümleri öğrendiği bu yalancı ve hunriz a- damı derhal idam ettirdi. Diğer taraftan esir edilen 8000 Çinlinin de bir kısmı idam ve bir kısmı sürgün edildi. Müslümanlığı kabul eden dört beş yüz kişi de af edildi. Gözlüklü adam Kaos Ercüment Behzadın yeni şiir kitabı,bugün çıktı 40 kr. 5 “Gençlik damgasını asrın üzerine vuracak,, 'İtalya Başvekili M. Musolini ingilizce Deyli Meyl gazetesinde (Gençlik hareketleri) hakkımda dikkate değer bir makale yazmış- tır. Makaleyi naklediyoruz: “Dünyanın bütün ülkelerinde gençlik kapıları açılıyor ve siyasi hayatta liderlik iddia ediyorlar. Fakat gençlik kelimesiyle neyi kas tediyoruz. Hayatın hangi kısmı bu kelimenin ifade ettiği manaya da- hildir. Gençlik nihayet yirmiden otuz beşe kadar sürer. Bunun hu- dutları tahdit edilmiştir; pek az istisnası vardır. Benim burada kas tettiğim yaş itibariyle genç olan - lardır; ruhan genç olduğunu iddia edenler değildir. Şu noktada herkes ittifak et - miştir ki bugünün genci, dünün gencinden tamamiyle farklıdır. Çünkü bugünkü gençlik hürriyeti- ni amamiyle 1789 prensiplerine çe« virmiştir. Ölen gençler. Avrupada çıkmış olan yeni re- jimler gençliğe dayanıyor. Bugü - nün gençleri romantik - değildir - ler; gösterişten azade kahraman- kü teşebbüslere kendisini dinamik bir kuvvetle veren gençliktir. Bugünün gençliği septik değil - dir. Ve bugünkü gençler, artık büsbütün mazi olan on dokuzuncu asrın ihtilâl ve harp bakiyeleri ü- zerinde yükselen yirminci asra in- tikal ettiği mühim bir devirde ya- şıyorlar. Bu iki tarih devresi ara- sındaki hayat hareketi, yüksek bir ahenk, bir gençlik ahengi ile vuku | buluyor. On sene içinde büyük bir harp ve bir inkılâp görmüş olan İ- talyada #enç nesil, eski diplomat sanatını ortadan kaldırdı. Faşist ihtilâlini ilk çıkaranlar gençlerdi. İtalya ihtilâl tarihinin albümünde bu uğurda ölenlerin hep gençler olduğu görülüyor. İmkânsızlık yoktur. 1932 senesi ilk teşrininde irat ettiğim bir nutukta söylediğim gi- bi ihtiyarların en büyük alâmeti hayatiyet eserleri gösteren gençli- ği kıskanmalarıdır. Son zamanlar- da da gençlerin devlet işlerinde faal ve mes'ul vaziyete getirilme- lerini, onların devamlı inkılâbı ba- şarabilecek unsurlar olduğunu söy ledim. Bu vukua gelmektedir. İtalya - nın diplomat sınıfına ve - İtalyan bürokrasisine tâbi — olan unsurları öteki memleketlerinkinden — daha gençtir. Bu ne netice vermiştir? Bu su- ale tereddütsüz şu cevabı verebili- rim: Çok memnuniyetbahş. Genç- ler tecrübesizdir, denilebilir. Fa « kat çaresi kolay bulunabilen bu kusurlarına karşı gençlerin heye - can, bağlılık, cesaret ve geniş bir çalışma kabiliyeti gibi meziyetleri vardır. Gençler şu akide ile harekel e- derler: Dünyada imkânsızlık yok- tur. Olgun adamlar, birkaç istisna i- le kendilerini sarsılmış bir hassa- siyet içersine bırakır ve eskiden kendilerine öğretilmiş ve mücer - rep tanıtılmış bazı esasların değiş- mesine rıza göstermezler. Gençlik, çok defa enerjisini boş yere israf eder. Fakat kendisinde fethetmek ruhu bulunduğu için en cesaret kırıcı maniaları aşar. Zira gençlik mağlübiyetin mümkün o - lacağına inanmaz. On senedenberi "Avı;(nı'dı baş göstermiş olan gençlik hareketleri, gençlerin herhangi bir dava yolun- da kendilerini feda edecek kadar atılacakları iddiasının en samimi delillerini göstermiştir. İtalyan gençlik hareketinden sonra Alman gençlik hareketi başlamıştır. Bu hareket biraz genç kalmakla beraber nihayet muzaf- fer olmuştur. Almanya, bugün ayni ülkü ile davranan insanların idaresi altın- da bulunuyor. Bu teşkilâtlandırılmış ve mu « zaffer irade daima kudretlidir: Büyük bir isitkbale doğru.. Bugünkü gençlik hareketlerinin kökü harptedir. Onlar, askerlerin gönüllerinden doğmuşlardır. Bu - gün haklarını iddia etmek üzere hayat sahnesine çıkmış olan gençe lik, harp nesli ile müşterek bir da- vayı güdüyor. Ve harp girdabı i- çinde kalmış olan neslin başardığı işlerin devamımı diliyor. Her iki nesil de siyasi ve iktısa- di bir kaos'la karşılaştı ve her iki- si de kendilerini daha yüksek bir | istikbale doğru sevk ve idare ede« lardır. Spora, maceraya ve her tür | | zenli bir dünya kurmak emelini cek bir otorite vasıtasiyle daha dü- besliyor. Hakikatte devlet idaresi yükü harp neslinin ve bugünkü neslin o- muzlarına yüklenmiştir. : Genç Faşist, mütarekeden son- ra cepheye girmiş ve ilk defa ola. rak maksadına erişmiştir. Napolide güzellikle olmazsa zorla iktidar mevkiini ele geçir « mek azminde olduğumu söyledi - ğim zaman, atıldığımız işin" İtal- yan gençliği için ya hayat, ya ö - lüm meselesi olduğunu bîliyoi—'gv" dum. O zaman faşist hareketinin is » tikbali hakkında bir çok kehanet - lerde bulunu!du; fakat bu keha « | netler, ekseriya olduğu gibi, tah- minlerinde yanıldılar. Devlet da - marlarında gençlik kanmı deve - ran edebilmesi için ta 1926 sene- sindenberi faşist rejimi genç teş -« kilâtını kurmuş bulunuyoruz. Aşağı yukarı bütün gençliğimiz bu teşkilât içersinde yaşamakta ve burada kollektif tesanüdü, hük - metmek san'atını, mes'uliyet his ve vazifesini öğrenmektedirler. Binlerce genç, bu teşkilât içinde hem bedeni, hem de ruhi bir şekil- de yetiştirilmektedir. Bugünün genç nesilleri, kendi yerlerini, bilhassa kumanda mev- kiüni almak için mücadele etmek- tedir. Dünyanın her tarafında başgös teren gençlik hareket ve faaliyeti gençlerin vaziyetlerini kuvvetlen - dirmek ve milletleri ileriye ve yu- karıya götürmek savaşında bulun- duk'arı bir devirde yaşadığımızı gösteriyor. Yeni hayat, yeni sıhhat. Biz, harp zamanında bazı he - zimetlere şahit olduk ki milletin i- timadını sarsmıştı. Heyecanla do- lu ve ülküsü bir olan gençlik işe başladığı gündenberi eski at:l| ve faaliyetsiz hükümet müesseseleri - ne can ve hız gelmiştir. Avrupanın bütün memleketle - tinde gençlik kan dökmüştür. Daima olduğu gibi ülkü harbi, dünkü neslin bugünkü ve bugünkü nesille yarınki neslin arasındaki harp demektir. » Neticede şüphesiz gençlik, ken» di damgasını asrın üzerine vura - caktır..,,