26 Nisan 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4

26 Nisan 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

r HABR'in hikâyeleri & Dünkü kısmların hülasası Kurak arazide kalan Iskitlerin ece- si Tomrıs, oğlunu, Cenuptaki insanlar üzerine akma yöllüyor. Zafer haberi- ni beklediği sırada, bir süvari, felâket baberi getiriyor. | Atlı, Tomrıs'ın önünde diz çök- b tü, Kısık bir sesle, soluk — soluğa — ancak şunları inliyebildi: ğ - — Ordumuz yenildi. Baykal e- — siroldu. Keyhüsrev onun başını kesti. Bunu gözümle gördüm. Olduğu yerde sallandı. Elleri- ni göğsüne götürdü. Yırtındı. San ki havasız kalmıştı. Ağzından kan boşandı, düştü ve öldü. Gülmiyen yiğitlerin anaları, kardeşleri ve babaları, ağladılar, hıçkırdılar ve Türk ülkesi o gece ölümle kucak kucağa yattı. bi — Keyhüsrev ileri geliyormuş. — Bizi saracak, hepimizi kılıçtan ge — çirecek! Diye bir haber duyuldu. Hele bu, ortalığı allak bullak etti. Ko- casından sonra oğlunun da ölü- münü gören Tomrıs'ın çadırmı sardılar ve haykırdılar: — Bizi sen sürükledin. Koca- larımızı, evlâtlarımızı, — babaları- — mızı sen öldürdün. Ülkemizde ka — hırdık, Gök Tanrı ne lnıyururıı o - olurdu! ) Bu sözler Tomrıs'ı kamçıla- mıştı. Yaşaran gözlerini sildi, Ça- dırından çıktı. Atıma bindi: — Bunu da Gök Tanrı — bulu- yordu. Ben hepinizden daha çoğu- nu kaybettim. Onları hiç bir — şey kazandıramaz. Fakat öcümüzü al- mazsak o zaman hangi yüzle kara toprak üzerinde dolaşacağız. Ben KAT miz ölürüz, fakat soyumuz ve şe- refimiz ölmez. Yiğitler, arkamdan gelsin!. Diye bağırdı ve dörtnal sürdü. Eli silâh tutan, altına bir at uy- duran herkes (Ece) nin arkasın - dan kanatlandı. Karabağdan geçildi. İrana gi - rildi. Bir sabah Keyhüsrev'in muh teşem, büyük ve baştan başa zırh- “Ta kuşanmış ordusu ile karşılaştı- — lar, Harp başladı. İskitler ölesiye — dövüşüyorlardı. Ancak onda biri kadar oldukları halde yılmıyor - lar, birer yıldırım gibi saldırıyor- ı.’dl Fakat taş ne kadar sert olursa olsun, yalçın bir kayaya çarparsa ne olur? İskitler bozulmak üzere idi. Keyhüsrev çadırında — şatranç oynuyordu. Kendine o kadar e- — mindi. Fakat bilmem nasıl oldu; bir- — denbire ortalık karıştr. Beyaz bir — İskit süvarisi etrafındaki bin ka- dar atlı ile İranlıların saflarını ya- — rıp, geçmiş, Keyhüsrevin çadırına — doğru gidiyordu. Bu beyaz atlı, Tomrıs'ın ta ken- disi idi. Bir kaç dakika sonra Keyhüs- rev telâşla yerinden kalkıyor, dı- şarı fırlryor ve kaçmak - istiyordu. Fakat nereye? — Bir İskit kılıcr havada bütün bir halka yaptı, güneşin parlak ” rma karşı bir şimşek gibi — gaktı ve yere indi. Bir kafa ile bir çift omuzun arasında hızla geçti; bir vücat, olduğu yerde - sallandı, kapaklandı; kesik bir kafa yere yuvarlandı. Bu, Keyhüsrevir: kafası idi. İran ordusunda panik başladı. pi | gitmemiş. Düşmandan boşalan harp mey- lanında, muzaffer İskitler vardı. Tomrıs bir türlü oğlunun acısını unutamıyordu. Keyhüsrev'in kafa- sının kesildiğini gördüğü halde içi kanmamıştı, Ayağının dibindeki kafaya hâ- lâ kinle parlıyan bakışlar atıyor- du. Birdenbire karşısındakilerden birine bağırdı: — Bana bir küp getiriniz! Getirdiler. — Esirlerin kafalarını kesiniz ve bunu kanla doldurunuz! Dediğini yaptılar. Eğildi. Keyhüsrev'in kesik ba- şını saçlarından yakaladı. Ağzına kadar kanla dolu olan küpün içi: ne soktu: — Şimdiye kadar kan içmekten doymadın! Al, istediğin kadar iç! İç ve doy! Diye haykırdı. Yazan: Kadir Can —S O N— Hayret! Fransız meb'usan mecli- sinin etrafı dikenli telle muhafaza ediliyor| Pariste çıkan “Matin,, gazete- sinden: *“Cuma sabahı çıkan nüshamız da, 6 Şubat kıyam hareketlerinin tekerrürü halinde meb'usların da- ha müessir bir surette müdafaası- nı temin için meclisi meb'usan za- bıta âmiri M. Barthe'ın hoşuna Bu muhterem zat bu — haberi kat' iyyetle tekzip etmek — lüzu- munu hissetmiş ki, bu da kendisi- nin, idaresi uhdesine — bırakılmış olan müstahkem binada olan bi- tenlerden haberi olmadığını ispat ediyor. Bütün Parisliler, eğer akıl larma bina etrafındaki parmaklık larr yoklamak geliyorsa ellerinin dikenli teller tarafından nasıl yır- tılacağını bizzat görebilirler. Acaba M. Barthe cahil midir? Geçen Perşembe günü 6 Şubat hâ diselerini tahkika memur komis- yon tarafından isticvap — olunur- ken, reisin “Matin,, in — makalesi hakkında sorduğu suale böyle bir cevap vermemişti. Tekzip edilmek tehlikesine ma ruz arkadaşlarımız — huzurunda söz söylerken M. Barthe, bilâkis meclisi meb'usan zabıta — âmirli- ğinin uzun zamandanberi meclisi meb'usanın müdafaası için müda- birleri saymıştır ki, bunlar arasın- da kör edici ışıklar kullanılmasını dır. yapacağı tenezzühün: 1 — Ne tarafa yapılmasını is- tiyorsunuz? 2 — Beraberinizde kaç kişi ge- tireceksiniz? rınızı HABER tenezzüh faa tertibatı yapmağa karar ver- || diğini beyan etmiş, düşündüğü ted ( düşünecek kadar ileri varılmakta- (( Soruyoruz HABER'in Haziran başında |£ 15 Mayısa kadar cevapla memurluğuna gönderiniz | Fıkra müsabakası En iyi, en güzel fıkraları bize gön- dereceklerin yazıları; burada neşredi- lecektir. Yalnız bu fıkraların uzun ol- Mmaması, seçme olması ve okunaklı yazılması lâzımdır. 44 — Karıdan korkma- yan adam Oturmuş kürsüsüne - vazedi; orl( Dedi ki birdenbire kırıımduı korkmıyan Varsa görelim lütfen bir an gözü- me baksın Hiç kimseye söylemem o zat buna inansın Herkes secdeye vardı bakmamak için hocaya Vaız — Karıdan korkan varsa kalksın ayağa Cemaat fırlamıştı, yaydan — çıkan ok gibi Yalnız bir zat kalmıştı. eli yüzü bereli Cami halkı hayretle bakarlarken adama Biri dedi “bekârdır,, , öbürüsü bu- dala Biri dedi pehlivan evet pelılivın Karıdan korkar mı hiç böyle bııu taşıyan Varz — Başka yok mudur kadm- dan çekinmiyen? Allah kadın şerrinden Allah şey- tan şerrinden.. Silivri çiftçisi mü kul bırr vaziyette bulunuyor Yagmurun yağmamış olması, koylu- nün yaz mahsulünü alamamasını mucip oldu Silivri, 20 (Hususi) — Silivri ve | dadır. Mmntakamızda bu sene - külli- havalisine iki aydanberi bir damla yağ- mur yağmamıştır. Mezruat çok müte- esşirdir. Erbabının söylediğine bakı- lırsa daha önbeş, yirmi gün — yağmur yağmıyacak olursa bu sene buğday ve diğer mahsulâtın geçen seneye naza- yan çok noksan olacağı söylenmekte- dir. Köylü kuraklıktan mısır ve sair yaz mahsulâtı ekemiyor. Kazamızın bazı köyleri pancar ekmekteydi, bun- yetli miktarda bezelye ekilmiştir. Ri- vayete göre bu mahsulü Avrupa çek- — miyormuş. Çok olduğu için tabii bu- nun memleketimizde sarfı mümkün ol- madığından köylülerin ümidi kırılmış” tır. Ben de (Haber) gazetesinin köy- lünün derdini yakından gören bir ga- zete olduğunu bildiğim için bu mah: sulün Avrupaya sevki için şimdiden teçebbüsatta balamulmak üzere icap ©* den makamatın nazarı dikkatini — cek betmenizi bütün köylüler namına ricâ ederim . İzmirde tütün fideleri muayene ediliyor D GEA N eee SA A Şımdıye kadar kontrol edilen fidele- “Kadından bıhıedmcem::mü rin kısmı âzamı sağlam ve hastalıksız bulunmuştur Beni dışarı atm etmiyen kalbim şikest Beytullahta kalamam çünkü bo- zuldu abdest...,, Ankara: Koyun pazarında Mustafa Birtarla uğruna iki adam yaralandı Konya, (Hususi) — Obruk nahiye- sine bağlı Golca yaylasında hacı Mah- mut oğlu Yusuf Beyin develeri Ekse kuyu yaylasından İsmail ağanın tarla- sına girerek ekinine zarar vermesinden muğber olan oğulları Yunus ve Nafiz develeri tutarak ağıllarına saklamış- lardır. Develerinin saklandığını haber alan Yusuf Bey develerini götürmek ü- zere ağıla gitmiş, Yunusla Nazif deve- leri vermediklerinden'aralarında müna zaa başlamıştır. Yunus — kardeşiyle, Yusuf Beyi taşa tutmuşlardır.O da ta- bacasımı çekmiş, Nazifi karnından ya- ralryarak kaçmıya başlamıştır. Yunus kardeşi Nazifin elindeki pg- rabellem tabancasını alarak Yusuf Be- arasında başlıyan tabanca düellosu ne- ticesinde Yunus göğsünden, Yusuf Bey de başından yaralanmak suretiyle öl- ını'i;laıdıx. Gıdılebılecek eğlence yerleri SİNEMALAR : 33 numaralkr casus Zabit namzetleri İf IPEK: | MELEK: H SARAY: İl SUMER: Hortlryan mumya zi Ankara Türkiyenin kal-ij bidir. 8 Ankara Türkiyenin kal-ij bidir. İ TURK: ASRI: ŞİK: İ ŞARK: Çin geceleri Kız misin, erkek müi? Çingene kızı. HALKAZAR: Vahgi orman esrarı # HİLAL: — Çin geceleri ği # ALEMDAR: * Altın arayan kızlar ğ # YILDIZ: — Güneş doğarken H MILLI: — Bir gönülde iki sevda HALE: (Usküdar) Milyon avcı- ları. KEMAL BEY: — Volga, Volga, FERAH: — Volga kızi TAN: (Şişlide) SayBON isyanı İzmir, 21 (Hususi) — tütün fideliklerinde tatbik edilmekte o Jan kontrol muamelesi ehemmiyetle devam-etmektedir. Burnuva, Kemalpaşa, Menemen, 'Torbalı, Urla, Çeşme, Seferihisar, Tire we Bayındır. mıntakalarindaki tütün fideliklerinde şimdilik. hiç, bır haslalık görülmemiştir. Kemalpaşa kazasının Ulucak, Halilbeyli, Gerdeme köyle- rinde 88 tütüncüye ait tütün yastıkları kontrol edilmiştir. Bergamada da tütün yastıkları kon- trol edilmiş olup, yalnız bir yastıkta kök çürüklüğü görülmüştür. Bu kök çürüklüğünün bulundağu yarım met- re murabbar saha dahilindeki — fideler söktürülerek yaktırılmıştır. Büyüyüş iyidir. Fidanlar bir kaç güne kadar fi- delikten tarlaya naklolunacaktır. Kazalarda Bayındırın üç bin beş yüz fide yası — tığı kontrol edilmiştir. Bayımdır'da va- — zayiet çok iyidir, Ziraat memurluğu" nun aldığı tertibat sayesinde fidelikler daimi bir kontrol altındadır. Seferihisarda 840 ve Menemendt 3246 fide yastığı kontrol edilmiş, Ilkların etratı temiz tutulmak surgtil, bi memleketlere 48.826.230 kilo üzüm ihracati yapılmıştır. Geçen hafta incir satışı 19.629.790 kiloya baliğ olmuştur. Ihracatla borsâ ııhıhıııı-ııındılu!ık.Aydnın:' Yarımca kirazlarının diyarında Hereke, 20 (Hususi) — Kocaeli- nin Marmara ile kucaklaşan yeşil bir köyü vardır ki burada — güzelliklerini esirgemiyen tabiat nimetlerini de ver- mekte hiç hasis davranmamıştır. Ya- kında bu güzel köyün yani Herekenin meşhur yarımca kirazları baharın ilk lezzetini - tattıracaktır. Herekelilerin en büyük zevklerinden biri, akşamları kiraz bahçelerine akm akın gidip kiraz toplıyarak hoş bir gezinti yapmaktır. Anadolu köylerinin çoğuna nasip olmıyan bir nimet te Herekenin elek- triğidir. Memleketin şayanı — iftihar müesseselerinden bir olan fabrika iktı- saden yükselttiği bu köyü geceleri de nurlandırmaktadır. Gerek Hereke, ge. rek civar köyler abalisi bir çok kasaba ve hattâ vilâyetlerimizin halkına nasip olmıyan medeni bir nimete irişmişler. dir. Haftada iki defa programı deği- şen güzel bir sinema köylümüzün hem nezih bir eğ'ence bulmasma, — hem de medeni bir terbiye almasıma hizmet «t- mektedir. Akşamları fabrikadan ve - tarladan dönen işçiler İzmit körfezinin güzel manzaralarına karşı (Çınar dibi) ga- zinosunda oturur ve radyoyu dinliye- rek ruhlarını da dinlendirirler. Evvoelce gazino radyosu yalnız İs- tanbulu alıyordu. Şimdi mükemmel bir makine getirterek bütün Avrupayt — almak mümkün olmuştur. Fafrika kooperatifinin memurlarınt ve işçilerine ucuz yemek veren çok t — miz bir Tokantası vardır. Burada ot — ranlar her türlü ihtiyaçlarını edinmek — için şehir ve kasabalara gitmek lüzü* munu hissetmezler, Çünkü hılr*' ıu..ı.mılı-heinıııım_ıı yöği pan terzisi, asri berberi, şık kundur? — salonu ve her türlü canafı vardır. Hereke fabrika —misafirhanesini? koförünü ve temizliğini burada —zik” — retmezsem büyük bir kadir bilmemek olur. Son ziyaretimde bir gece kald” — #ım misafirhaneyi bir çok Istanbul © — tellerinden daha temiz ve rahat buf dum. Bilhassa ziyaretçilere her kolaylığı gösteren ve çok muamele eden misafirhane — mema'f — Fidan Hanıma da teşekkür etmeği betf — bilirim . leeimeeraamanene nnni Özür dileriz Mühim bir mânianın ıııh'l"’ d binaen İngilizce derıınıı Hv.' konulamamıştır. Olıxıyucu dan tekerrür etmemesini ıııı) eylediğimiz bu noktandan di özür diler ve dersi evvelki gibi P" a“; zartesi gününden itibaren * nunda bulacaklarını bildiririz: fidan :['/ /I(/i’!fıâiff YEL, EELLT. " di LAİ £7 İ f ıi/xl:’âîic._. £ F | /ı!!'ılîrı/i ğ ” 4 .Ğî’ıî’ı h— &

Bu sayıdan diğer sayfalar: