CUMHURtYET 15 Ağustos 1947 Sehir MEMLEKET DAVALARI Filistin meselesinin mazisi, haberleri "Bahtıgeçti,, Seyahatleri hali ve istikbali Cezalandırılan üllllllllllllllllilllllllllllllllllllllllllHllllllllHIIDIllllllllllllillllll GÜNÜN NEVZULARI tfllIlllltlIllIIlllılIllllTITTnTTıilIilliIllIlıılllIıılIlIlllItllltllllliIIıllI Memurların rahat çalışması için irelerde ceketlerini çıkararak çalışmalanna restnen müsaade edilmesini teklif ediyor. Arkadaşunız, aynı zamanda kadın ve erkek kıyafetlerindeki müsavatsızhktan da sikâyetçidir. Memurların gömlekle çalışmaları hakkında ben de bir yazı yazacaktım. Arkadasım benden evvel davrandı. Fakat aynı fikrin tekrar yazılmasuıda mahzur yok, fayda vardır. Askerî üniformalar değişririldi; daha rahat, daha sıhhî bir hale konuldu. Subaylarımız hSki gömlekle, deniz subaylarımız kısa kollu beyaz gömlekle sehirde geziyorlar. Bu kıyafetlerin esası, AngloAmerikanlardan alınmıştır. Yalnız İngiliz, kara, deniz ve hava subay» larının kısa pantalonları kabul edilraemiştir ki bunu yerinde bulurum. Bu da yapılsaydı ifrattan tefrite gidilmis olurdu. Ben, kara ve hava subaylarının da, denizci arkadaşlan gibi yazın hizmet saatleri dışında, beyaz üniforma giymele rine taraftanm. beyaz elbise, insanı daha serin tutar. Üniformalar keten kumaşlar, bollaştığı ve ucuzladığı zaman, bu da kabul edilirse iyi olur. Sivil memurlara gelince, onların dairelerde gömlekle çalışabilenleri de vardır; ceketlerini çıkaramıyanları da, ceketlerini çıkaranlar da gömlekle koridorlarda dolaşamazlar; âmirlerin yanına giremezler. Çünkü sivil memurların çalışma saatlerini tayin eden makamlar, onların iş başında gömlekle çalışabileceklerini kabul ve famim etmemişlerdir. Bu sebeble umumiyetle riayet edilen bir kaide yoktur ve i?, dairelerdeki âmirlerin zihniyetine ve injafına kalmıştır. Munsıf bir müdür müsamaha eder; disiplini ruhta değil, cekette ve ceket düğmelerinin iliklenmesinde sanan başka bir müdür de, memurun ceketini çıkarmasına müsaade etmez ve bu ciireri gösterenlere ya sert sert bakar, yahud da «âmirin yanına ceketsiz girilmez» diye ihtarda bulunur. Devlet dairelerinde öyle odalar vardır ki güneş sabahtan akşama kadar etrafında dolaşır ve bu odalan, pencerelerl kapalı veya motörleri içeride otobüsler gibi, fırına döndürür. Ekseriya vantilâtör de yoktur. Zavallı memurlar bunalırlar ve terlerini siünekten çalışmağa vakit bulamazlar. Kışın kâfi derecede ısıtılmıyan daireler gibi, yazın da hamama dönen odalarda memurlar iyi çahşamazlar; işler sürüncemede kalır. Nihayet memur da insandır. Soğuktan sıcaktan müleessir olur. Subay üniformalarının yakaları açıld'ğı, koliarın sıvandıği, subayUnn gömlek, hattâ kısa kollu gömlekle sehirde gezdiklerl bir zamanda, sivil memurların da, dairelerde ceketsiz çalışmalarına ve en büyük âmirlerinin karşısına dahi ceketsiz çıkmalnrına müsaade etmelidir. Bakanlar Kurulu, bu müsaadeyi vermell ve bir emirle bütün dairelere tamim etmelidir. Ordunun kabul ettiği kıyafetlerde, örnek olarak Amerikan Uniformalan alındığına göre, sivil dairelerde de Amerikan usulünü kabol etmek yerinde olur. Çünkü Amerikan memurları, sıcak günlerde, battâ kışın sıcak dairelerde dahi, canları isterse, gömlekle ve kollan sıvalı olarak çalışırlar. Erkeklerin de kadınlar gibi, dekolte, çorabsız ve incecik roblarla püfür püfür gezmelerine gelince; kadınların pantalon giyerek erkekleri taklid ettikleri bir devirde erkeklerin de, onlar gibi giyinmeleri çarpık ve kıllı bacakların teşhiri gibi bazı mahzurlanna rağmen hiç de fena olmaz. Yalnız bu işi bir Bakanlar Kurulu kararile halletmek kabil değildir. Buna Haşmetlu Moda Hazretleri karışır. Yazan: Hasan Âli Ediz İkinci Dünya Harbinden sonra, Siyonist Yahudi teşkilâtınm Filistinde Ingilizlere karşı tatbik ettiği mücadele usulü, gittikçe tehlikeli ve korkunc bir hal almaktadır. Filistinde bağımsız bir Yahudi devletinin kurultnasını hedef tutan bu hareketin mahiyetini daha iyi anlıyabilmemiz için, biraz gerüere dönmek, biraz tarih karıştırmak zorundayız! Filistin, bugün dünyaya kök salmış olan bellibaşlı üç büyük dinin: Müslümanlığın, Hıristiyanh^m, Yahudüiğin, ya doğduğu veya gell*;rek etrafa dalbudak saldığı bir ülkedir. Bundan ötürüdür ki Filistin tarihinin çok eski devirlerindenberi bir çok din kavgalarma eahne olmuştu. Bunlardan en önemlisi, hepimizin çok iyi bildiğimiz Haçlılar seferidir. Filistin 1517 yılında Osmanlı hükümdarlarından Yavuz Sultan Selim tarafından zaptolundu ve ancak bu tarihten itibarendir ki bu iilke, sürekli bir sükuna kavuştu. Osmanlı imparatorları, ananevî siyasetlerine sadık kalarak, Filistinde yaşıyan çeşidli din ve mezheb saliklerine geniş bir serbestlik verdiler.. 1517 senesinden 1917 senesine kadar devam eden 400 yıllık Osmanh hakimiyetinin son 50 yılı istisna edilirse, Filistinde göze çarpacak önemli hiç bir hâdise olmadı. Ama^ 1869 yılında Siiveyş kanalının •çılması, Filistinin normal hayatını alttist eden bir hâdise şeklinde tecelli etti. Çünkü, Siiveyş kanalının açılmasile beraber, Hindistana, Felemenk Hindistanına. Hindiçiniye, Çine, bir kelime ile, Uzakdoğuya giden en kısa yol bulunmuş Oİuyordu. Filistin ise bu en kısa yolun bekçisi haline geldi. Amı iş yalnız bu kadarla da kalmıyordu. Makineleşen dünya, gene bu devirde ilk defa olarak petrola kıymet ver meğe başlamıştı. Halbuki Filistin, mevcudiyeti çok evvelinden bilinen Bahreyn adaları, Küveyt, Musul, hattâ Iran gibi petrol kaynaklarına giden en kestirme yol üzerinde bulunmakta idi. Şu halde, Mısırı, Hindistanı, Yakındoğu petrollarmı kontrolu altında bulundurmak istiyen bir devlet, herşeyden önce Filistine hâkim olmak zorunda idi. Bu vaziyet Filistinin stratejik ehetnmiyetini fevkalâde arttırdı. Işte bundan ötürüdür ki, bu tarihlerden itibaren emperyalist devletler Filistine büyük bir ilgi göstermeğe başladılar: 1892 yılında Filistinde Fransız sermayesile, YafaKudüs arasında ilk demiryolu yapıldı. 19041908 yılları arasında ise, Anadolu Bağdad demiryolunun bir kolu olan HayfaHicaz demiryolu, Almanlar tarafından inşa edildi. 19 uncu yüzyılın sonlarına doğru Fîllstine vaki ilk Yahudi muhacereti, emperyalist devletlerin Filistine gösterdikleri bu ilgi ile sıkı sıkıya bağlıdır. Nitekim, 1890 yülarmda Avrupada ortaya çıkan ve Filistinde müstakil bir Yahudi devletinin kurulmasını hedef tutan Siyoniat hareketini, önceleri Almanlar, sonraları Ingilizler desteklemeğe başlamışlardı. Bunjn hedefi gayet açıkti; Yahudilere peşkeş çekilen «baba toprağı» na karşılık onların minnet ve teveccühleri kazanılacak, sonra da onlar, yarınki istilâ için bir «sıçrama tahtası>, bir «dayanak noktasıı vazifesini göreceklerdi. ğımsızlığa kavuşmaları için gerekli objektif ve sübjektif şarüarı yaratan İkinci Dünya Harbi sonunda, bütün Arablık dünyasında da böyle bir istek uyandı. Ama Füistin meselesi bir baska kisveye bürünmüş olar&k tarih sahnesine çıktı: Dünya kuvvet muvazenesinde esaslı bazı değişiklikler olmuş, bir çok devletler bir kuvvet olarak ortadan çekilmiş, yenf bazı devletler, dünyanın her sahasında olduğu gibi Ortadoğuda da birinci plâna geçmişti. Bu devletlerin en başında, Birleşik Amerika gelmektedir. Birleşik Amerika, İkinci Dünya Harbinin tabiî bir inkişafı olarak, Mısırda, tranda, Ortadogunun aiğer bazı noktalarında, üsler kurmuş, hava meydanları yapmıştı. Bu hal, Birleşik Amerikaya, Yakındogu petrollerile ilgilenmek imkânlannı verdi. Birleşik Amerika, daha İkinci Dünya Harbinin seyri içinde, Bahreyn adalarile Küveytte'si petrol kaynakları hakkında Süudi Arabistanla bir andlaşma imzaladı. Bu petrolleri, Pilistinde Akdeniz kıyısına geürecek oian bir takım tesisata girişU Bu hal Birleşik Amerikayı Filistine yakın bir ilgi göstermeğe sevkettl. Bunun tsbil bir neticesi olarak Birleşik Amerika Siyonizmin kuvvetli bir hâmisi olarak ortaya çıktı. Filistine yeniden 100 bin Yahudi göçmen getirilmesi şeklinde bir tez ortaya attı. Biraz da Arab âleminin sempatisini kazanmak istiyen İngiltere bu teze muhalefet etti. Çünkü bu hal, kısa bir zaman sonra bir Yahudi çoğunluğu sağlıyacak ve Siyonistlerin arzuladığı bagımsız bir Yahudi devleti kendiliğinden vücud bulmuş olacaktı. By hal ise, bagımsız büyük bir Arab birliği kurmak istiyen Arab dünyasının tariht emellerine esaslı bir darbe vurmuş olacaktı. Arablarla Yahudiler arasında, yülardanberi slirüp giden zıddiyetin sebeblerini işte burada aramak lâamdır: Siyonizm, Arab birliğine engel olduğu İçin Arablar bu hareketi kendi varlık ve benliklerini tehdid eden blr düşman olarak saymaktadırlar. Öte taraftan Siyonistler de, tamamile bunun aksi olarak, kendi tarihl baba topraklannın Arablar tarafından alındığını llerl sürmekte ve Arabları, bağımsız bir Yahudi devletinin kurulmasında bas, engel saymaktadırlar. İngiltere hükümeti, iki tarafı da memnun etmek düşüncesile 1946 yılında FiUstin hakkında kabul ettiği' bir tasanya göre, Filistlni dört muhtar bölgeye ayırdı. Bu bölgelerden biri muhtar Yahudi bölgesi, ötekisi muhtar Arab bölgesi, üçüncüsü Kudüs bölgesi dördüncüsü ise Filistinin cenubunda bulunan ve doğrudan dogruya Süveyş kanalının savunmasile ilgili bulunan az nüfuslü bölgedir. Bu tasanya göre hem Arablar, hem Yahudiler tatmln edilmiş olacak, öte yrndan da, Kudüs şehrl, dünya hiristiyanlarının serbestçe zlyaret edebilecekleri mukaddes bir sehir olarak kalacaktı. Cenubdaki dördüncü bölge ise münhâsıran Mısırın müdafaasına ayrılacak ve yalnız burası tahkimli bir bölge olarak kalacaktı. fırıncılar Sağlık Müdürü, yaptığı teftişlerde bir çok fırınlan pis buldu Sağlık ve Sosyal Yardım müdürü Dr. Faik Yargıcı, dün şehrin muhtelif yerlermdeki fırınlarda teftişler yapmış, sıhhî bakımdan buraların vaziyetini kontrol etmiştir. Dr. Faik Yargıcı, bir arkadaşımıza bu teftişler hakkında demiştir ki: « Fırınlar umumiyetle bakımsız ve pistir. Kadıköyündeki fırınlarda bu vaziyet kendini daha fazla hissettirmektedir. Bir çok fırınlan cezalandırdık; fakat yalnız cezalandırmakla kalmıyacağız, bu sartlar altında çalışmalaruıa devam ettikleri takdirde fınnları da kapatacağız. Bu arada Kadıköyündeki Istiklâl ftrmı çok bakımsız ve pis olduğundan kapatılacaktır.> Dr. Faik Yargıcı, fırınlardaki teftişerine devam edecektir. Diğer taraftan, Sağlık müdürlüğüne bağlı bir sağlık ekipi de fırınlardaki tetkiklerini arttırmıştır. Ekipler, fırınlardan ektnek nümuneleri almakta ve bunlar Hıfzıssıhha müessesesinde tahlil edilmektedir. Son günlerde ekmek kalitesini bozan fırınlar şiddetle cezalandırılacaklardır Fırıncılar cemiyetl, ekmeklik unlann Ofisten değil, çuvalların ağızları bandrollu olarak değirmenlerden alındığını >ildirmektedir. Şehrlmizde bulunan Başbakan yardımcısı Mümtaz Ökmen. Maliye Bakam Halid Nazmi Kesmir, Tekel Bakam Tahsin Cojkan, Ekoromi Bakanı Tahsin Bekir Balta ve Adliye akanı Şinasi Devrin bugün toplanacak Bakanlar Kurulunda bulunmak üzere dün akKağnıların aşina olduğu bu yollarda s.am Ankaraya hareket etmişlerdir. şimdi kamyonun, otobüsün ve otomobiC.H.P. de toplanü lin her çeşidine raslıyorsunuz, Bu saCumhuriyet Halk Partisinin merkez bina yede hükumet ve devlet adamları da ında bugün saat 15 te bir toplantı yapılaraktır. Bu toplantıda milletvekilleri, 1 1 idare sık sık gelebiliyorlar. Arada bir profecurulu azaları ve ilçe baskanları hazır bu sörlere, öğretmenlere ve öğrenicilere de uııacaktır. raslanıyor. Tercan yolu üzerindeki muhatabım, çok değil on sene evvel bu taYeni bir cemiyet Millî Eğitlm Müdür muavlni Nureddin Ata rsflara uğramıyan hükumet ve öğretim sayar, ilköğretirain gelismesini sağlamak üze mensublarından bahsetti. Arada bir re bir «İlköğretimi Gelistirme Cemiyeti» kur bunların seyahatlerine benim için yeni ak üzere faaliyete geçmi? ve cemiyet azaolan bir isim taktığını farkettim: Bahtıları dün ilk toplantılarım yapmışlardır. geçti. Bu isim, radyoların bu sırada etArefe günü dükkânlann açılması rafa dağıttığı «bahtı geçti» şarkısını haisteniyor Pazartesi şeker bayramıdır. Bayram dola tırlatıyor! Fakat muhatabımın konuşma. ısıle resml daireler cumartesi günü öğleden sı, pek öyle bir şarkı hatırlatacak tnatibaren perşembe gününe kadar tatil ya hiyette değil. Seyahatlerin «Bahtıgeçmcaktır. Arefe günü pazara tesadüf ettiğin ti> si, gözlcrin <Bahtıgeçti> sine benzeien. berber. şekerci vesaire gibi bazı esnaf, miyor. Tercanlıya göre memleketin bu lelediyeye müracaatle hafta tatili kanununun bir gün İçin tatbik edilmemesini iste tsraflanna gelen devlet ve hükumet mişlerdir. Belediye, keyfiyti İç İşleri Ba mensubları, kasaba v« şehirlerden de kanlığından sormuştur. tıpkı yollardan geçer gibi geçiyorlar. Mısır Sefiri Son bir iki seneye aid isim ve zaman Mısır Sefiri Ekselâns Emın Fuad dün Vi tasrih ederek anlattığı bu gibi seyahatiyette Vali ve Belediye Reisi Lutfi Kııdarı ler hayli çok. İşte bir kaçı: yaret etmiştir. Teşekkülündenberi İyi bir varlık gösteren îüyükdere Spor Kulübü 18 ağustos pazartesi ünü akşamı Büyükderede Beyaz Parkta bir alo verecektir. Ankaraya giden Bakanlar Erzurumdan Tercana giden yol üzerinde çok münevver, nisbette derdli, derdlerinin kaynaklarını ve izale çarelerini de düşünebilen bir yurddaşla beraberiz. Karşı karşıya konusurken konuşmanın şiirini yaşatan bazı güzel konuşucu, tatlı tatlı dinletici tipler vardır. İşte Tercan yolu üzerindeki muhatabım da bunlardan biridir. Onun Azerî lehçesine kaçan tatlı hoş konusuşu, bana büyük Türklüğün güzel dilini düşündürtüyor. Bazı muharrirlerin hakkı var: İstanbul ağzı, bize memleketin ve Türklüğün başka ağız ve sivelerini unutturmuş. Şimdi ben uzak bir Anadolu yolu üzerinde, orta Asyadan Ahlat ve Erzincaö yolile küçük Asyaya gelenlerin konuştuğu aynı türkçeyi dinliyorum. Muhatabım bana her derdden ve her davadan bahsediyor. Etrafımızı saran ve ancak bu aylarda yavaş yavaş altınlaşmağa başlıyan başak tarlalarına bakarken yüzünün ifadesi birden değişiyor: Toprak yüzümüzü bu sene güldürdü. Daha gülmiyek mi? Nihayet trene ka\Tişan bu bölgenin trensiz bir sahasına doğru ayrıldık. Maamafih yolların iyiliği ve nakil vasıtalarının modernliği. memleketin bu uzak köşesinde bile trensizliğin eski devirlerdeki acısını unutturdu. Hele şu Amerikan «Ceep» leri yok mu? Buralarda halkın, harb yadigârı olan bu küçük otomobillere şeytan arabası dediğini işittim. Bir zamanlar gencliğimizde bisikletler çıktığı zaman bu isim kullanılmıştı. Belki de şimdi dağlara, sarp yollara kolayca tırmanan ceep'lere verilen bu isim, daha sonraları başka nakil vasıtalarına takılacak! Yazan: AHMED HALIL İyi! Hele geçen gün bir Amerikalı gazetecl gelmişti. Bizlerle anlaşmak, derdleşmek için didindi durdu. Belli ki seyahati blzimkilerinki gibi bahtıgeçti seyahati değil. Adamın vakti var! Biraz sonra gözleri etraftaki köylere kayan yol arkadaşım içini çekti ve üâve etti: Ya birinci seferberlikten evvel Fransadan. Moskofluktan buralara gelerek Ermenl köylerinde aylarca kalan ve kim bilir nasıl çalışan Ermeni kıravptlılan... Bu sevgi bizimkilerde neden yok acaba? Arkadaş bir düziye bana sual soruyor ama cevablarını beklemiyor. Zaten bunlara ne ve nasıl cevab verebilirdim? Bilhassa kendisinden aynlırken sorduğuna ancak sükutla mukabele edebilirdi: Beğim, İstanbulla Ankarada lşler pek mi çok ki oralardan gelenler hep iş çokluğundan bahsederler ve hemsn bakıp geçerier. *** Akşama doğru Tercanlı'dan ayrılıp şehre ve odama döndüğüm zaman hatırasmı hiç bir zaman unutamıyacağım yoî arkadaşımın en sonunda bana da ders vernsek istiyen mukayesesi üzerinde düşündüm. Bu mukayoselerin arkası duğu: Bir de kl beğlm, bu gelüp tritme lerin parası sandıfctan mı çikar? Sorgusu kızgın blr burgu giM kaiamın içinde işliyor, Yol arkadasım «sandık> sözü ile devlet hazinesini kasdetmişti. Şimdi, yolda bana ilkin tath tahassüsler veren yemyeşil dag sırtlarınm, altınlaşan başak alanlarının bıraktıgı intibalar, Tercanhnın bütün bir tarih felsefesini hulâsa ede,n ve cevab beklemiyen manah sorgusunun slyah çerçevesi içine sıkısıyor. Maamafih sulha doğru yaklaştıkça, Avrupa ve Amerika yolculuklan çogaldıkça artık Tercanlının tabirile «kaptıkaçtı» ya benizyen «Bahtıgeçtl> seyahat lerine de lüzum kalmıyacak. Zira Anado ludaki o çeşid seyahacler yerine Avrupa ve Amerikadakl bir nevi «Kaldıgezdi» se yahatlerinin geçtiğini görüyoruz. Ne garib şey: Anadoluya giden resmî heyetler ve şahıslar «vakit yok> diye hemen dönerken Avrupa ve Amerikaya gidenler de bir türlü dönmek bilmiyorlar. Kimbilir benim Tercanlı dostum Erzurum yaylasındaki Amerikalının her türlü mahrumiyetlere rağmen kahp etrafı öğrenmesi gibi Avrupa ve Amerikadaki Türkiyclinin de gene her türlü yok sulluklara tahammül ederek çok uzun süren dikkatli ve itinalı seyahatlerinden ne kadar memnun olacaktır! Aşkale: A.H. sıra Tercanlı'nın sor i î \ /A\ I ^ ı a r r i r arkadafl^dan Nu llv»>yîi rcddin Oryan, bu sıcak | J V # I) günlerde, memurların da Makine insanın yerini almaya devam ederse... Büyükdere Spor Kulübünün balosu Avukat »e Demokrat Parti İstanbul İl İdare Lâkin bu tasarı da, tam bir bağrunsız Curulu Başkanı Kenan Önerin, Ulus gazeesinde Alaylar ve Olaylar sutununda «Rezil lık İstiyen ve netlce itibarile İngiltere iözler» baslığı altında çıkan bir yazıdan ötdnin Filistinden çıkmasını arzulıyan A • ü yazının sahibi ve gazetenin yazı işleri rablarla Yahudilerl tatmin etmedl. Bu müdürü Cemal Sağlam aleyhine açtığı neşr.un üzerine İngilizler yeni bir <Filistin ren hakaret davasına dün Birinci Asliye Ceza komisyonu» toplamak lüzumunu duydu Mahkemesinde başlanılmıştır. Dünkü celsede lar. Yalnız bu komisyon, İngilizlerin o ;öz alan Kenan Öner, kendisine bu yazıda leşir yolu ile hakaret edildiğini iddia etmişBirinci Dünya Harbinin çeşidli se tuz yü İçinde topladıkları 18 Filistin ko ir. Sanığın ifadesi gelmediğinden Ankaraya misj'onundan farklı olarak, yalnız İngt eniden talirnat yazılmasına karar verilmi{tir. beblerinden biri de Filistindi. Birinci lizlerden ibaret kalmadı. Komisyona, Beş ev soyan hırsız yakalandı Dünya Harbinin sonlarına doğru, Suriye Birleşik Amerika temsilcilerl de iştirak Ortaköy ve havalisinde 5 ev toyan Hasan ve Filistinin mukadderatı kat'î olarak etti. Bu hfidise, İlcinci Dünya Harbinin :rvaz adında bir hırsız Beşiktaşta otobüse belli olduğu zaman, Ingiltere hükumetl sonunda Birleşik Amerikanın Yakındo •inerken Beşiktaş merkezi polislerl tarafın1917 yılının kasım ayında, Filistinde bir ğu ve Akdeniz bölgesine göst«rdlği llgl lan görülmüs ve kaçmak istemiştir. Hasan Ervaz, kaçarken rıhtımda bulunan Cemilin «MilH Yahudi Yurdu> kurulmasını nin açık blr ifadesi ldl. :2 numaralı kırtasiye dükkânımn camekinısağlayacak olan bir deklarasyon yayınçarparak yaralanmıstır. Yaralı hırsız yaBu karma AngloAmerlkan komisyonu, ıa Udı. ;a!anmıştır. Filistinde sükunet görülünclye kadar İnTarihe <Balfour Deklirasyonu> adile Kamyon tamir ederken geçen bu deklârasyonu siyonistler, Fi giliz hâklmiyetinln devamını kabul etti Besiktasta, yıldız caddesinde 3 numaralı listinde bağımsız bir Yahudi devleti Bu arada Amerikalılar, Filistine, yeniden ıvde oturan Günbatı, 3598 sayılı kamyonun 100 bin Yahudi muhacir yerleştlrilmesi âstigini tamiı ederken krikonun kayması ile kurulması şeklinde tefsir ettiler.. teklifinde de bulundular. Ama bu tek tamyonun altında kalmıs ve ağır surette yaBu hâdise bütün Arablık âleminde lif İngilizJerce kabul olunmadı. alanarak Beyoğlu hastanesine kaldırılmıstır. «iddetll tepkiler uyandırdığı için IngiTutuşan motör Bu karar da, pek tabii olarak, ne Alizler, Arabları teskin etmek maksadile, İçinde kadınlı, erkekli yolcuları İle tenezrablan, ne de Yahudilerl tatmin et :üh yapmakU olan Vedad Isıldara ait mo«Balfour Deklârasyonu» nu biraz yumedl. örde benzinin tutusması ile bir istihâl vukua muşatmak lüzumunu duydular. Gerek Arablar, g«rek Yahudiler, İn slmij ve motör tutuşmustur. Alev saran Bilindiği üzere, Birinci Dünya Harbi gilizlerin Filistinden çekilmesl bahsinde otör itfaiye grubu tarafından söndürülmüş, •onunda Arabistanm genis toprakları, birleşmekte, fakat, İngilizler çekildikten endilerini derüze atan yolcular kurtarılmısr. harbin başlıca galibleri olan İngiltere sonra kurulacak hükumet bahsinde blrBir kıza tecavüz edenler ile Fransa arasında paylaşıldı. Bu arada birlerinden ayrılmaktadırlar. Yahudiler, Filistin İngiliz himayesine verildi. mahkum oldular örfl ve tarihl sebeblere dayanarak büMüveddet sdında bir kıza tecavüz etmekArabistan birliğini tehlikeli bulan tün Arablann Filistinden çıkanlmasmı sanık Enis, Osrnan, Şeref ve bunlara yaİngiltere ile Fransa, bu birliğin tahak ve burada yalnız Yahudilerden tmillî :en akhk eden randevucu Siranuşun Birinci kukuna engel olunca, Arablık âleminin bir Yahudl> hükümeti kurulmasını lsgırceza Mahkemesinde görülmekte olan düşmanlığını kazandılar.. ama Filistin temektedirler. Arablar ise, böyle blr mhakemeleri dün sona ermis. Siranuı 1 devletin Arab dünyasını ikiye ayıracağı ıy 20 gün, diğerleri de lkişer ıene hapse eski önemini hattâ fazlasile muhafaza etmekte devam ediyordu. İngilizler, Fi mülâhazasile buna şiddetle muanz bu nahkum edllmişlerdlr. Siranuj, 5 aya yakın ıir zamandanberi tutuk bulunduğu için tahlistinin gittikçe artan ehemcniyetini dik lunmaktadırlar. iye edilmiştir. kate alarak burada güvenilir bir «sosyal Arablar Filistinde ekseriyette bulun Bekri Mustafa» aleyhine açılan dava temel> kurmak lüzumunu duydular. dukları İçin haklarından emin görünüYapı Kredi Bankası ve bankanın ldare Bağunsızlık istiyen ve bir «Arab birliği> yorlar. İngiliz kıt'alan buradan çekillr meclisi reisi Kazım Taskentin «Bekri Musgayesi peşinde koşan, fakat bu gayeleri oekilmez, nasıl olsa kendllerinln vazl tafa» dergisi aleyhine açtıkları nefren hatahakkuk etmiyen Arablar, bu vazifeyi yete hâklm olacaklarını biliyorlar. Bu karet davasına dün Birinci Asliye Ceza Maogöremezlerdi. Bu iş için olsa olsa, en nun için de sükunetle bu tahllye işinln :emesinde başlanılmıştır. Davanın dünkü celsesine mecmua tahlbi müsaid unsur, Filistindeki Yahudi a tehahkkukunu bekllyorlar. .lehmed Rauf Yazar i!e dava mevzuunıı teşzınlığı idi. İşte ingiltere bunu dikkate Yahudilerse, bu akibetl sezdiklerl için, :il eden yazıların «ahibi Salâhaddin Güngör alarak, Birinci Dünya Harbile ikinci dışandan yapılan hlmayelerden de ce jelmlşlerdir. Yapı Kredi Bankasını ovukat Dünya Harbi arasında geçen devrede, saret alarak, şiddet tedblrlerlne başvu clâl Asımgil, Kâzım Taşkenti de avukat Ha'ati Barbarosoğlu temsil etmekte idiler. siyonizm cereyanının bir koruyucusu nıyorlar ve emellerine bu usullerle kaDavacı vekilleri, açılan davanın esaslarını rolünü takmdı. Bunun tabiî bir neticesi vuşmak Istiyorlar. öyledikten sonra sanıkların sorgusu yapılnıştır. Sanıklardan Salâhaddin Güngör, yaolarak 1922 yılında Filistinde sayıları Müfrit Yahudi unsrularının başvur80,000 i geçmiyen Yahudiler, 1936 yılın duklan bu tedhlş hareketi, sükun İçinde zılann Rauf Yazar tarafından kendisine verilen direktifle yazıldıgıra söylemiştir. Dava da 375,000 e kadar yükseldiler. 1939 yılı çalışmak istiyen Filistin halkını da bık bazı hususatın düsünülmesi İçin başka güne istastistiklerine göre ise Filistinin tırmıs, bulunuyor. Vaziyeti daha makul •ırakılmıştır. 1,467,000 i bulan nüfusundan yüzde 61ini şekilde tetkik eden Filistin halkının ekKızılayın sünnet düğünü Arablar, yüzde 29 unu Yahudiler teşkil serlyetl, İngilizler çekildikten sonra kuHasılâtı fıkara çocukların sünnetlerine etmekte idi ki, rakam olarak alındığı rulacak parlmanter ve demokratlk blr îrfedilmel; üzere Kızılay İstiklâl subesi taraından Bomonti bahçesinde 30 Ağustos günü takdirde 425,430 tutmaktadır. Ddnci rejlmle, gerek Arablann, gerek Yahu gecesi sünnet düğünü tertip edilmiştir. Bu Dünya Harbinden sonra Filistine gizli dilerln pekâlâ tatmln edilebileceklerlne rnüsamereye »ehrünlzin bütün tanınmıs ıaz veya açık olarak gelen Yahudi muhace gittikçe artan blr kuvvetle inamyorlar. ve söz ve varyete heyetlerinin sabaha kadar retlerile bu sayının bir hayli artmış olGörünüşe göre, Fillstinl en kısa za JStırakleri temin edilmiştir. duğu da dikkate alınmalıdır. Yoklamaya davet manda bağımsızlığa ve sükuna kavuşSelimiye As. D. Bşk. hğından: İkinci Dünya Harbi başladığı zaman turacak olan en dogru yol da bu olsa 1828 dogumlu ve bunlarla işleme tâbl müFilistin meselesi bu vaziyette idi. Müs gerek. elleflerin son yoklamalarına daireye bağlı temleke ve yarı müstemlekelerin baHasan Âli EDİ2 ^s. Şubelerince 21 ağustos 947 den itibaren >aşlanacaktır. tlgüilerin jubelerine basvur•naları ilân olunur. = tstanbnl ÜniversHesl Talebe Birliği Yardım Sandığı Menfaatine Kenan Önerin «Ulus» aleyhine açtığı dava Evvelki yıl sizin purfesör dediğiniz okkalı hocalardan beşi vilâyetimize gelmişti. Kendilerine ziyafetler verildi. Birisi tarih merakhsı imiş. Ona Çoban köp rüsüne gidek» demişler. «Vaktitn yok» cevabım vermiş. Hayli zaman önce kömür işinden anlayan veya anlaması lâzım bir zata «şu yakında Kükürtlü kömür ocağı var. Ruslar işletmişti. Görsez iyi olur> denmiş. «Çok iyi olur ama zaman kısa» demiş. Bu sene sayısı otuzdan fazla öğretmen geldi. Bunlar coğrafyacı imişler. Lise mekteb hocaları «Önümüzdeki Kop. arkamızdaki Patandöken dağları görülecek yerlerdir, gözeler (membalar) fışkırır, geçen harbden kalma yollar görülür, yol üzerinde Kırkdeğirmenler vardır, neden Kırk değirmen demişler ve şimdi niçin eser yok, köylülerden hikâyesini dinlersiniz. Daha sonra bir iki mütevazı fabrikamız da yol üzerinde. Sonra size bir semaver de kurarız..> demişler. Istanbuldan gelenler «Ne güzel, ne güzel! Fakat yolcu yolunda gerek !> cevabım vermişler. Daha su yakında bir iki Darülfünun hocası gelmişti. Bir iki gün kaldılar. Kendilerini ağırlayanlar «şu Erzurum ovasındaki her köy bir başka âlemdir. Köy tetkikleri yapabilirsmiz. Bunların bazılarında Erzurumun, Trabzonun, Sıvasın muallim mekteblerinden çıkmış, emektar köy hocaları vardır, bazılarında da Cılavuz köy enstitüsünden gelmis ve eskilerin koğulmasına sebeb olmuş zavallı delikanlılar var. Görün, karşılaştırm, yakından görmek iyidir...» diye davette bulunmuşlar. Cevab aynı: «İşimiz var, vaktimiz yok, otobüs saat kaçta?> RÜYALAR ULKISiNDf 1850, 1900, 1930 ve 1960 yıllarmda dünj'a üzerindeld işlerin insan kuvveti, hayvan kuvveti ve makine kuvveti arasında nasıl paylaşıldığını ve paj laşılacağını gösterir grafik Amerikanın 27 mütehassıs iktisadcısı, Birleşik Devletlerin iktisadî refahı bakımından yaptıkları tetkikleri neşretmiş bulunuyorlar. «Amerikanın ihtiyacları ve kaynakları> adını taşıyan bu eserde yeni dünyanın iktisadi refah bakımından neler başardığı ve bundan sonra neler başarmağa muktedir olduğu anlatılmaktadır. Amerika, tarihte makine kuvvetini ilk defa dizginlemeğe muvaffak olan memleketti. Bu memleket şimdi gene makine sayesinde yeni bir dvrin eşiğinde bulunuyor ve refahını kat kat arttırtnası bekleniyor. Bu sayede mesai saatleri daha az olacak, fakat ücretler yükselecek ve hayatı daha güzelleştirecek imkânlar artacaktır. Mütehassıslarm yaptıkları araştırmalar yalnız maziye ve hale aid değildir. İstikbale de aiddir ve bunlarm tasvir ettikleri istikbal, çok hoştur. Yalnız makinelerin daha iyi ve daha fazla işliyerek insanların yaptıkları işleri sırtlamağa devam etmeleri icab eder. Makine, işi yalnız insanın sırtından almakla kalmıyor, hayvanlara yaptırılan işleri de üzerine alıyor. Bir asır önce Amerikada her insanın baftalık iş saatleri mecmuu 70 saatti. 1944 te bu saatlerin sayısı 47 ye inmhtir. Fakat çalışma saatlerinin 47 ye inmiş olmasına rağmen yapılan işler, 1850 de yapılan işlere nisbetle üç mislinden fazladır. bırakmış gibi görünüyorsa da daha sonra yeni iş sahalan vücude getirmekte ve bu yeni işler eski durumu aratmamaktadır. Çünkü yaşayış seviyesi yükseliyor ve gün geçtikçe refah artıyor. Mütehassısların buluşlarına göre makinenin gücü insan gücünden 300 misli ucuzdur. Bu ucuzluk bazı sahalarda bin nüsline kadar varmaktadu. Mütehassıslar madenl enerjinin artık tamamile istihlâk edilmek üzere olduğunu sanan ve onun için makine devrinin istikbalinden endişe eden kimselere karşı da, bir tek kelirne kullanıyorlar: Uranium! Filhakika bu kaynaktır! adeta nihayetsiz bir Yazan : Saklbe Soyukut Tercanlı muhatabım blrteviye sayıyor: Uzak yıllarin «bahtıgeçti> seyahatlerinden az, yakın zamanlarınkinden pek çok mlsaller getiriyor. hattâ şahıs ve heyet Isimleri zikredlyor. Dikkat ve şaşkınlık içindekl dinleyiîim ona cesaret de verir gibL Yol arkadaşım devam ediyor: Hele hükumet adamlannmkine diyecek yok. Bunlar, şarktan seyahatten Ankara ve İstanbula dönünce kim bilir neler anlatırlar, neler? Halbuki köy ve kasabalardan vazgeçtlk, şehirlerde bir gece bile geçirmezler. Kendilerini, bir kaç hükumet memuru karşılar ve etraflan böylece göğsü ilikli zevat tarafından sarılır. Seyahat eden zat, bilerek ve bilmlyçrek baskı altında! Çaylar, yemekler ve nihayet uğurlama merasiml. Bu gibi kimselerin Erzuruma, Ağrıya, Erzincana, Bayburda, Karsa gelip gittiklerinl, bir kaç gün sonra elimize geçen İstanbul ve Ankara gazetelerinden öğrendiğimiz de çoktur. HAYRİYE ZUHTtJ ERGİN üe TARHAN Nikâhlandılar. Bu kltap genç bir Türk k!2i:ı:n Amerlka'da gördüğu birbirinden garlp, birbirinden enteresan şeyleri bir araya toplamış bulunuyor, Hiç bir kitap Arnerika'yı bize bu dereoe hususi bir şekilde tanıtmadı. Kitabın mühim blr kısmı Sinema Diyarı olan Hollywood'a aittir. Kitabın içinde 46 görülmemis reslm. 9 artist tablosu TÜRKİYE vardır. Flatı 150 krş. YAYINEVİ ÇIKAKAN: TÜBKİYE YAYINEVİ Arikara Cad. 36 osu 16 B Ü T Ü K A D A A Ğ U S T O S CUMARTESİ A N A D O L U K V L U B Ü N D E Ramazan 28 Cuma o x Vasati Ezanl | 13.18 I 17.08 ; 20.08 5.09 8.59 i 12.00 I 21.52 I 4.16 1.42 I 8.06 Tercanh nihayet susuyor, her halde misallerin kâfl olduğunu düşünüyor ve anlattıklarının İstanbuldan gelmlş blr gazetecl üzerinde bıraktığı teslri anlamak ister gibi beni süzüyor. Ne diyeceMakinenin üzerine almış olduğu işin ğiml şaşırmıştım. «İşte hayat» diyerek filozofluk taslıyacaktım! Fakat o buna mahiyetini anlamak için ehramları bir misal olarak göstermek mümkündür. meydan buakmadı: Ehramlar Milâddan önce 2700 senesin Gencllgimdenberi bu gelip gitmede yapümış ve 2,700,000,000 iş saatine lert biUrim. Yadırganacak taraf yok. mal ohnuştu. Ehramlar 1850 de yapılFakat... mış olsaydı istihlâk edeceği iş saatleri Yol arkadaşım durakladı, tecessüsle mecmuu 405,000,000 olurdu. 1947 de ya«fakatt ın arkasmı beklediğiml görünpıldığı takdirde istihlâk edeceği saatce: Fakat. dedi, su günlerde gelen A lerse 108,000,000 saattir. Amerikalı mütehassıslar tarafından merikalılar aramıza sokuldulsr. şehirlerde ve kasabalarda oldukça uzun müd neşrolunan eser, makinenin inkişafladet durmalardan başka geçtikleıl yol rından korkmanın tamamile manasız Üzerinde köylülerle de bir hayli konuş olduğunu belirtmektedir. Çünkü her tular. Hem de türkçe bilenlerden daha icad jlkörce bir takıtr insanları işsiz SAYIN DOKTORLARA: T. L. 2.80 » 3.40 » 3.80 » 3.60 » 2.45 » 3.05 Cardiazol liq. 10 gr. Cardiazol 6 Amp. 1 cc Cardiazol Ephedrin liq. 10 gr. Cardiazol • Chinin 20 Dragees Calcium Diuretin 20 Tabl. Jod Calcium Diureti n 20 Tabl. Octinam liq. 10 gr. Bromural 20 Tabl. Veriazol Liq. 10 gr. Veriazol 5 Amp. Veritol Liq. 10 gr. Eczanelere dağıtılnııştır. » » » » » 2.20 3.40 3.45 3.65 2.50