CiiMHUBIYET 25 Haziran 1S4Î iimKimmııınnııınıııııııııııınmiiniKiiiııııınmt DENİZCİLİK BÂHİSLERİ ÜIÜIIülllllUllllllllllMIIİIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIHIIIIIIII Günün İktisadî Hâdiseleri Zırhlılarda top yerine füze Yazan: Abidin Dav'er 40 lik ve 50 tar.e de 20 lik Oerlikon olmaJt üzere 150 uçaksavar topla techiz edilmiştir. Toplörın, barutların ve mermilerln imalindeki bütün tekâmüllere ragmen Missouri tipi zırhlılann 9 tane 406 lik ağır topu, 1927 de hizmste girmiş olan ' İngilizlerin 33.500 standard tonluk ve tam yükle 38,00 toniuk Nelson zırhhsının ağır toplarından pek de üstün değildi. Yani bu Amerikan topları da, açağı yukarı Nelson'un 9 tane 406 lik tcpu gibi idi. Nelson'un topları 40 derecelik bir zaviye ıle ateş edebilir, azamî nıenzilleri 32.000 metreiir. Mermileri B07 kilogram ağırlığındadır. Bu mermiler 30 derecelik bir zaviye ile 305 mllimetrelik zırh levhaları, infilâk etmeden zımba gibi delebilirler. 1921 23 te hizmete girmiş olan Coîorado sınıfı 32500 tonjuk, tam yükle 33,600 tonluk Amerikan zırhlılanndaki 8 tane 406 lik topun mermileri de 952 kilogram ağıriığmda ve azami menzilleri 35.000 iFransız yıliığına göre 30.000) metredir. Harb içinde yaplıan yeni Amerikan zırhlılarının aynı çaptaki 9 topunun m«rmileri 1117 kilogram ağırlığındadır. Azami menzilleri hakkınia rnalumat neşredilmemiş olm^kla beraber, nihayet 30 35 bin metre etrafında olsa, gerektir. Modern deniz harbinde 30 35 bin metre azamî menzil, pek kısa kalmıştır. Çünkü artık zırhlılar, denizler hâkimi olmak şerefini uçak gemüerile paylaşmışlardır. Füvaki Pasifikte vu kubulan büyük deniz savaşları, filolarm şimdi, yüzlerce mil mc'safeden muharebeye tutuştuklannı ve bu savaşların zırhlılarin ağır toplarından önce uçafclarla yapıldığını gcj=termiştir. Hattâ 5 ve 6 haziran 1942 de Midway deniz muharebesinde olduğu gibi, zırhlılar bir tek mermi atmağa imkân bulamadan evvcl kat'î neticenin ahndığı da götülmüştür. Gemi ve top mühendislerinin, istikbalde, ağır deniz topçusunun azami menzilini bugünkünden daha fazla arttırabileceklcri pek tahmin edilmemektedir. Çünkü bütün teknisyenler, ağır gemi topçusunun menzil ve kudret bakımmdan azamî haddine vardığı kanaatine gelmiş gibidirler. Böyle olduğu iç'n de zırhlılann esas silâhı olarak topun yerine başka bir süâh bulmak lüzumu kendini gösttrmiştir. Pek tabii olarak da füze mermiler akia gelmiştir. Fak^t gemilerde ve donanmalarda tepkili silâhİ3rın hangileri kullanılabilir? Almanlarm Stratosfer'e çıkarak Londrayı bombaıdıman eden V2 füze'erinin 300 400 kilometre arasında değişen menzilleri vardı. Alman teknisyenleri, V2 den 10 defa daha uzun menzilli bir füze yapmağa çahşırlarken harb sona eıdi. Şimdi, Alman mütehassıslarile beraber bu süâh üzerinde çahşan Amerikan mühendisln i, 56 bin kilometre mesafeden bombardıman yapmanın imkân dahiline girdiğini söylemektedirler. Fakat yeni tip, mütekâmil V2 lerle çok uzaktan geniş sahaları stratejik bombardımana tâbi tutmak kabilse de, atışın çok dağınık olması, yani bu fuzelerin mahcud bir sahaya düşürülerek tam isabetler e!de edilmesinin imkânsızhğı yüzünden V2 lerin bir deniz savaşmdaki tesiri pek küçük olacak tır. Çünkü en büyük zırhlılar bile küçük bir hedef teşkil ederler ve ayrıca çok büjnjk hareket ve manevra kabiliyetine .sahibdirler. Bu sebeb'e uzun menzilli füzeier, hedefe kadar götürülemedikçe bunlardan deniz savaşların da istifade edilemez. Amerikan bahriyesi, bu mühim noktayı gözönünde bulundurarak iki tip süâh üzerinde çahşmaktadır. Bunların hangi silâhlar ol duğunu da ikinci bir yazıda tetkik edeceğiz, Yeni deniz yılhklarında, harb içinde yapılan harb gemilerini tstkik ederken, Amerikan donanmssmın jMissour; tipi zırhlılarından beşinci ve sonuncu gemi olan Kentucky'nin toplan hakkmda şu notu görmüştüm: «Kentucky'nin yakin mesafe hava müdafaası için, 76 Iık toplarm 1945 conuııda tecrübe ve ayarları ikmal edilen yeni şekil çifter tabiyesi ve 40 Iık uçaksavar toplann da dörtlü kundakları kabul edilecektir. Geminin esas batp.ryasır.ı teşkil eden ağır toplan yerine ce tepkiii mermüer atan platformlar kcnulacaktır.> Bu notun. zırhlının uçaksavar bataryaiarına aid kısmınaan ziyade, ağır taplarında yapılacağı bildirilen büyük ve mühim degişikliic dikkatimi çekmişti. Çünkü Missouri tipi zırhlılann, üçüzlü üç tarete (ikisi başta, biri kiçta) tabiye edilmiş. olan 406 milimetreîik ağır toplan kaldırılarak ysrlerine tepkili mermiler atan platformlar (kaideler) konulmak gibi yepycni bir ağır topçu Jrkılâbı bahis konusu kii. Kısaca bu An.erikan zırhlısı ağır top mermisi yerir s füze atEacaktı ve tabiatile agır toplan ilga edilecekti. Deniz topçulugunda yapılacak bu yenilik yalnız 45.000 tonluk Kentucky zırhhsına münhasır deİTildi. Harb içince Amerikan bahriyesicin yaptırdığı Alask.a tipi 27.500 stanöard tonluk ve tam yükle 32.000 tonîuk üç muharebe kruvazorünün 1946 da hizmEte çiren sanuncusu Havai'nin 9 tans S05 lik topu da kaldırılarak yerlerine füze atan platformlar konulacaktı. •Harb içinde. îngilizlerin, bilhassa Normandiya çikartmasında füze atan kruvazörier kulland'kları haber verilmişti. Fakat bunlar zırhh veya muharebe kruvazörü gibi, ağır top taşımıyan kruvazörlerdi ve bu gemiler, bir deniz savsşında değil, kıyı hedeflerinin bombardımanında kullanümıştı. Donanmaların esas savaş gemileri o.an zırhlılarla muharebe kruvazörieriliin ana bataryalarındaki sğır toplarm yerine füzeler konulması, deniz topçuhığunda ve bu topçunun savaş prensip ve usullerinde büyük bir inkılâb olacağı için, bu konu üzerinde bir yazı yaznıayı düşünüyordum. Son günlerde Belçika başkenti Bruxelles (Brüksel) den fransızca bir mektub aldım. i. F. imzalı o:an bu mektuba, uzun zamandanberi Cumhuriyptin fransızcası olan hn Republique'i ve bilhassa benim yazılanmı o&udugumı söyleyen bir okııyucutn, bana bugünkü Kızıl donanma hakkında bir gazete mak ttıası gönderiyordu. İki gün sonra, aynı lütu?iâr okııyucum başka bir maktua göndermsk nezaketini ve dostlugunu gösterdi. Bu ikinci maktua. «Deniz silâhlarında bir inkılâb> başlıklı i3i. Büyük İngiliz Amiralı Nelson'un'a'dile imzalanmış olan bu yazı, zırhlıiarciaki ağır toplann yerini fuzelerin alması konııeunu inceliyordu. Ta Belçika baîkentinden bana meTctub ve denîzcfliğe aid gazete maktualan gönderen okuyucujna teşekkür ettikten sonra, pek enteresan bulduğum bu inkılab hakkında, denizcilik meraklısı okuyucularıma bu yazıyı takdim ediyorum. *** Fransada neşredilen «Savaş Donanmalan adh harb gemileri yıllığında iki Amerikan harb gemisinin ağır topları hakkında yukarıda bahsettiğim notlartian ba^ka, Amerikadan gelen pek kısa bir haber, Ameriksn bahriyesinin, harb gemilerinde radyo ile Idare edilen mermilerin tecrübe edilmekt* olduğunu bildirmişti. Bu tecrübelerden elde edilen neticeler, şimdilik gizü tutulmuştur. Belçika gazetesinde Nelson imzasile yazı yazan muharrir, denizci çevrelerinde kendisine yapıldığını teşekkürle kaydetüği ifşaattan büyük sava? gemilerinin ağır silâhlarında olduğu kadar, savaş donanmaları teşekküllerinde öe pek esaslı bir inkılâbın arifesinde bulunulduğıınu yazıyor ki eğer iki Amerikan gemisine konulan platformlardan atılacak füzelerden iyi ve başarılı'neticeler elde ecilirse, deniz topçuluğu hakikaten büyük bir inkılâb geçirecektir. İkinci Dünya Harbinde, «robotuçak» denilen ve uzaktan telsizle idare edilen silâhlarla «infrasonique» füzeler ve V2 adı verilen sesten daha hızlı tepkili bonr.balar çok terakki etmiştir. Bu yeni silâhlarda elde edilen büyük gelişmeler, Amerikan bahriyesine, iki büyük ve en yeni harb gemisindeki afır toplann yerine tepkili mermiler atacak platformlan tecrübe etmek fikrini vermiştir. İsimlerini yukarıda verdiğimiz bu iki yeni gemi, İkinci Dünya Harbinden alınan derslerden i^tifade edilmek suretile yapılmış ve deniz harbi tekniğinin. gerek muhafaza, gerekse kudret bak:mmdan biitün yanilikleri bu gemilerde tatbik edilrriştir. Böylece meşhur M^ssouri'nin kardeşi olan Kentucky, bugüı» dünyann en büyük ve en müthiş zirhlısl haline gelmiştir. Bu zırhlmın stancard tonajı 45.000 dir; tam ytikiü olduğu zaman da 58.000 tondur. Önce. 9 tane 403 milimetreiik ağır top taşıması mukarrerdi. 212.000 beygir kuvvetinde dört makinesi ile sürati en as 33 mildir. Eordalarmı kaplıyan zırhlaıda en sağlam çelikten olmak üzsre 406 milimetre kBİnlığındadır. İki zirh güvertesi vardır. Üst zırh güverte 203. alt zırh giiverte de 54 milimetredir. Böylece bombalara ve ağır mermilere karşı gayet iyi muhafazalıdır. Bu deniz devj 20 taii» 127 lik: çift mak.sadh top, 80 ta.ıe Bir sanayi kongresî Ekmekler daha beyaz olacak Sağlık Bakanlığı, ekmek çeşnisinin harbden evvelki halitaya ircaını bildirdi Sağlık Bakanhğı tarafından vilâyetlere ve beleiiyelere gönderilen bir emirde ekmek çeşnisinin harbden evvelki halitaya ircaı ve bunun için değirmen ve fırınlarda sıkı kontrol yapılması büciirilmiştir. Belediye Sağlık rr.üdürü Muhıddin ile Mücadele başkanı Dr. Ekrem ve arkadaşlarından mürekkeb heyetler iki gündenberi gerek değirrr.enlerde, gerekse fırınlarda sıkı kontrollar yapmakta. verilen halita dairesinde ekmek imalini temine çalışmaktadırlar. Ekmeğin harbden evvelki şekilde imaü demek, kepeğin çok az olması, rütubetin asgari hadde indirilmesi, çavdarın yüzde onu geçmemesi demektir. Değirmenler bu şskilde un üğütmege ba^ladıklarından yakında bütün fırınlann ekmskleri bugiin imal ettiklerinden daha beyaz olacaktır. Başbakan Başbakan Receb Peker isürahat etmek üzere bııgünleTde şehrimize gelecektir. Başbakan turada bir müddet kaldıktan sonra garb vilâyetlerimizde bir tetkik gezisine çıkacoktır. Üniversitede imtihan neticeleri belli oluyor İstanbul Üniversitesinin muhtelif fakültelerinde imtihan neticeltri peyderpey belli o!maktadır. Lisan imtihanlarında muvaffak olamıyanlar bu yıl diğer imtihanlara kabul edilmemiş ve bu suretle talebenin yarısından fazlası imtihanlara girme hakkını kaybetmiştir. Hukuk ve tktisad Fakültelerinin birinci sınıf eleme imtihanlarında muvaffakıyet nisbeti yuzde on beç ile yirmi arasındadır. Iktisad Fakültesi iıçüncü sınıfında maliye dcrsinden dönenlerin miktarı da oMukça mühim bir yekun tutmaktadır. Eleme imtihanlarında muv«ıffak olan laîebeîerin içimleri fakültelerince ilân edrldi^i halde. derslerden aldıkları numaralar gizli tutulmuştur. Diğer taraftan öğrendiğimize göre. eleme notları çok aujük oldugundan. üssü mizanı dolduramıyacağını anlıyan öğrencilerin çoğu. diğer imtitıaninrdan daha yüksek numara alabilmek diişüncesile, dekanlıklaıına müracaat etmişler ve eylO! devresinde sözlü imtihanlara gireceklerini bildirmişlerdir. Liselerde imtihan neticeleri Bu yıl şehrimizdeki liselerde 2588 öğrenci l.'Fe bitirme imtihanlanna girmiş ve 1035 kişi hse bitirme hakkını kazanmıştır. Muvaffakıyet nisbeti yüzde kırktır. Üniversitelerarası genel kurııl toplantısı İstanbul Üniversitesi Rektör vekili Ord. Prof. Ömer Celâl Sarç ve lakülteler dekanları, paz3r günü Ankarada Milll Eğitim Bakanı Reşad Şeraseddin Sirerin başkanlıgında toplanacak olan Üniversitelerarapı gene) kıırul toplantısında bulunmak üzere cunıartesi akşamı Ankaraya hareket edeceklerdir Bu yıl üçiincü top^antısım yapan L'niversitelerarası kurulun bu toplantısında doçentlik talimatnamesi son defa gözdcn petinlecek ve son şeklıni alacaktır. Heyet pazar akşamı Aukaradan aynlacaktır. Sağlık Müdiirü 280 çuval bozuk pastırmayı musadere ettirdi Sağlık ve Sosyal Yardım Müdürü dün paslırma imalâthanelerini gezmiş ve \edi firmaya aid 280 çuval pastırmayı bozuk bulduğundan musadere ec'ilmesi için alâKalı mft* kamlara emir vermiştir. Diğer taraft.:n \cdi firma sahibi mahkemeye verilmiştir. l)r. faik Yargıcı, bir buçuk tonu bulan bu partıruıa ların imha edileceğini sö> lemiştir. Doktor Halid Tekinin cenazesi dün kaldınldı Vefatını donkü nüshamızda teessürle bildirdiğimiz kıymetli ilim adamı Adli Tıb fmum Müdürü Dr. Halid Tekinin cenazesi dün öyleyi müteakıb Teşvikiye camiinde namazı kıhndıktan sonra Feriköy kabristanında ebedi istirahatgâhına tevdi edilmiştir. Cenaze merasiminde sınıf arkadaşı İstanbul milletvekili Doktor Adnan Adıvar, İstanbul ınilletvekilleri Prof. Dr. Mim Kemal, Mekki Hikmet Gelenbet, Tıb Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muhiddin Erel. İstanbul C. Savcısı, Emniyet Müdürü, İstanbul Vilâyet ve Belediye Sıhhat Müdürleri, Adliye erkânı, Adli Tıb ailesi ve diger zevat hazır bulunmuşlardır. Cenazede Adalet Bakanlığı, Yargıtay Başkanı, Etıbba Odası, Türk Hekimleri Dostluk Cemiyeti, İstanbul Barosu, Ankara Hukuk Fakültesi, İstanbul Belediyesi ve Adli Tıb Müe<^ese?inin çelenkleri vardı. Bir polis müfrezesi selâm resmini ifa etmiştir. Orman rangınlan başladı Dün öğleden sonra Çengelköy fundalıklarında yangın çıkmış ve oldukça büyük biı saha yandıktan sonra .söndürülmüştür. Kars şilepi Iskenderunda krom \üklemek1e olan Kars silepi bugün bu limandan hareketle Amerikaya gidecektir. Feci bir yangın Beyoğlunda dün sabaha karşı beş katlı bir apartıman yandı. üç kişi alevler arasında can verdiler ABİDİN DAVER Bir tek eşarp bütün bir şıküJc yaratabilir. VAKKO eşarplan bu maksadla yapılnuştır. Bir haftadanberi kl, mensucat fabri • • • • « • • • • • • • ••••! Y a z a n : »^^••••^»•*» İstanbulda 50 kakalaımda, meseli bir Dün sabaha karş: Beyoflunda büyuî dar devlet fabrikası tarak makineslnln bir yangın olmuş ve üç kişi alevler aramüdürü, mühen verimi gündelik çı. sında feci bir şekilde yanarak ölmiiîdisi ve yüksek idakardığı okka pa> tür. recisi kongre halinmukla ölçülüyor Vak'a mjuhallinde yaptığımız tahkide toplanmaktadır. Iktisad Vekilinin Bunların 71 i yüksek mühendis, 69 u du. yıllara bak kata nazaran bu feci yangımn tafsilâu Bugün o eski açılış demecini vermesi beklenirken teknisyen olacaktır. Halbuki, Sümer tıkça şaşılıyor. Saat başına fab şudur; buna imkân olamamış, kongreyi Sü bankın ilk tesisinde, fabrikalarımızın rika istihsal verimi, adam başıDUn sabaha karşı saat 4 ü 7 geçe merbank müdür muavinlerinden biri başına getirebildiğimiz ancak yarım na saat istihsali gibi dünyanın her ye Beyoğlunda, Kallavi eokafından (Tepeaçmıştır. (Devre toplantısı) adı verüen düzine genc mühendisti. O zamandan rindeki usuller bize de girmiştir. Malibaşını Tünel caddesine bağlayan ara bu muntazam aralarla yapılması mu beri bir çok yeni fabrikalar kuruldu. yetlerimiz, ekseriyetle, yuvarlak kaba sokak) geçmekte olan Hüseyin adında tad kongrelerde, Sümerbank fabrikala Batı modellerile boy ölçüşecek modern hesablardan çıkmış, aydan aya kontrol bir kahveci, Pikadelli ban sahibi Miçorının zaman zaman toplanan büyük da likteki bu yeni fabrikalar birbirini edilir, sebebleri aranır mukayeseıi nun müsteciri bulunduğu 20 numara ve vaları tetkik masasına konmaktadır. süratle takib etti. Sümerbankın bugün, killere sokulmuştur. Bu hesab sahaem5 katü apartımandan alevler çıktığını Teknikle devamlı uğraşan uzmanları 110 parça işletmesi vardır. Türkiyenin da yapılacak daha pek çok şey o'.rrakgörerek keyfiyeti İtfayiyeye haber vermız, bu davaları, bazı teşkilâtımıza ör diştan bakınca görünen iktisadî çehresi, la beraber, ilk müptedi durumumuzdan mişür. nek olabilecek demokrasi olgunluğile, bu fabrikalar sayesinde, düz ve basit çok ileride olduğumuz muhakksktır, İtfaJye yangın mahalline gelinciye inceleyip halletmek yolunu buluyorlar. bir ziraat manzarası göstermiyor artık. Bütün bu bilgileri adeta demir aîtında Son yıllarda bu toplantılar bir kat Bilâkis, Yakınşarkın en kuvyetli sana dövüle dövüle öğrendik. Bilhassa, harb kadar alevler bütün evi ve merdivenleri daha tekemmül etmiş, 6000 memur ve yi memleketi manzarasını gösteriyor. yıllarında yalnızbaşına kalmamız bun sarmış, apartımariin üçüncü katında o25.000 işçi ile yürütülen devlet sanîyi Türkiyenin bu bünye değişmesini, 1933 da çok amil olmuştur. Hiç bir şey bize turan Miço, 4 yasındaki kiza Zoiço ve inin aksar taraflarını düzeltmeğe, ona te Türk tarihinde ilk defa esen büyük bu harb yıllarında kendi başımıza kal akrabalanndan 14 yaşmdaki Aleksi, kaçıp kurtulrcağa muvaffak olamıyarak dümen vazifesi görmeğe yarayan mümamız kadar olgunluk vermemiştir. tesis fırtınasına borcluyuz. alevlerin içinde kalıp feci bir şekilde essir vasıta haline gelmiştir. Son modelde mensucat fabrikalarmölmüşlerdir. Bu alle efradından yalnız * * * dan, modern çelik izabe ocaklarma ka. Güç bir işe girmiş bulunuyoruz. Bu Mıçonun kansı Tasula, binanın çıkıntıSümerbank fabrikalarının büyük da dar bu memlekete lüzumlu görü'.en güçlük bitmiyecektir. Bunu müdrikiz. larına tutunarak yandaki 22 numaralı vaları nedir? Her fabrikanın belki bin bellibaşlı sanayii memleketin dört ta. Türk sanayünin hesab ve işletme işle apartımana geçip hayatmı kuriarabllgörmekten duyulan rinin, Batmın ileri fikirlerile biraz gal miştir. Tasulanın da vücudünün muhmeselesi var. Fakat bunları şu altı rafına serpilmiş grupta toplamak mümkündür: Fabri haz, bu sanayiin başında münhas'.rar. vanize olmakla yürütülecek işlerden telif yerleri alevlerin tesiri ile yanmışkasyon, hesab, sosyal, alım, satım, fi Türk uzmanlarını görmekle artar. Bun olmadığını biliyoruz. Işlerin künhünü tır. nansman meselelerini. Finansman, doğ dan on yıl önce açılan bir fabriiada, öğrenmeğe mecburuz. Bu öğrenişler Beyoğlu ttfaiyesi saat 4,25 te yangın rudan doğruya bankanın Ankara mer bize, frenklerin bir tabirile söylivelirn, elbette bize pahalıya mal olacaktır, mahalline gelerek faaliyete geçmig ve kezi tarafından temin olunuyor. Fabri yazılmamiş bir sahife gibi gelen o fab Ne yapalım ki, geriliğimizin ödenecek Fatih İtfaiye grupundan da yardım 5skaların malî işlerini Ankara merkezi rikayı işletmek için, 150 ye yakm ecne ceremeleri vardır ve daha da olacaktır temek zonında kaimıştır. Derhal yola hallediyor. Bu merkez adeta bir (malî bi uzmanı kullandığımızı unutacak ka Tesellimiz, şu harbden azalmadan çık çıkan Fatih İtfaiyesi, Atatürk Köprüsükliring) evi gibidir. Alımlar özel teş dar zaman geçmedi. Bugün, o fabrika mamızdadır. Bir çok yabancı memle nün açık olması yüzünden geri kilâtla güdülmektedir. Satım işlerini de daki yabancılarm sayısı onu geçmez. ketlerin şehirlerinde dolaşanlar, hâîâ ye dönerek Galata Körüsüne gelmiş, faönce Yerli Mallar görüyordu, şimdi Onlar da ikinci derecede işlerdedir. camları kırık virane sokaklardan g(?çi kat bu köprünün de açık olması yüzünbunlar memlekete dağılmış, 16 satış Görülüyor ki, fırsat verilirse, sabanı yor. Oralarda iktisad altüst olmuştur. bir müddet bektemek zorunda kaldeposunda toptan görülüyor. Böylece, yüzyıllarca kullanmakta mahir bir in Cepheden dönen insanlarda, eski kapive yangtn yerine pek tabil olarafe fabrika müdürlerine sade fabrikasyon, san kümesi, kısa bir alışmadan sonra, talist dünyaya hâs çalışma gerginliğı geç gelmiştir. hesab ve sosyal işleri kalıyor. Bu ayır modern dünyanın ince aletlerinden sa kalmamıştır. Makineler tamire muhtac, Alevler, binanın ahşab olan bütün damadan maksad, bilhassa fabrika başın yılan buhar türbini, elektrik motörü, yenilerinin imali zamana bağhdır. Bizde da bulunanların işlerini hafifletmektir. çelik ocağı ve yüksek fırına ahşabüi ise, böyle problemler yok. Bizim prob hili kısmını tamamen yaktıktan sonra Batı fabrikalarında müdürler işlerin yor. İş ki, o insan kümesinde fıtrî ya îemlerimiz, elimizdeki cihazları daha sondürülmüştür. Yangın kurbanlanntekmilini görürler. Fakat biz sanayide tıkhk olsun. Yabancılarm da şehadet iyi işletmek, lüzumlu yenilerini çoğalt dan Zoiço ile Aleksinin kömür haline gelmiş olan cesedleri saat 9 da yangıa yeniyiz. Çalışmalarımızı işletmede tek ettikleri gibi, o fıtrî şartlar bu memle mak gibi bir kaç noktada toplanıyor. enkazı arasında bulunmuşsa da Miçosife mecburuz. Bu ana fikirden hare ket insanlarında vardır. nun cesedi dün geç vakte kadar buluket ederek, bir kaç yıl önce, Meclise Sağa sola çarpmadan düz yoldan şaş namajnıştır. 4 yasındaki Zoiço Ue Alek*** yeni bir Sümerbank kanunu tasarısı maz, önümüzü açık görürsek, kestirme. sinin cesedleri birer torbaya konularaJc Onümüzde geniş bir rekabet devresi getirildi. Bunda, Sümerbankı açıkça yi bulacağız. Bunun için, iradeyi kayikiye bölüp bankacıhk ve fabrikacılık açılıyor. Dünya, herb sarsınüsından betmemek, mevcud birinci smıf ele Beyoğlu hastanesine gönderilmijtlr. yapacak iki ayrı organ kurulmak isten kurtulacaktır. O zaman, (maliyet fiatı) manlarımıza bıkmadan ferahla çalışma Yangımn sebebi kat'l olarak tesbit di. Birbirine benzemiyen (para) ve denilen ejder mesele, daha korkunc çe imkânlarını vermek ve onların sayı ve edilememekle beraber iki türlü ihtlmal Harbden (teknik) işlerini ayıran bu proje Mec kilde karşımıza çıkacaktır. kalitesini arttırmak, esaslı işlerimiz mevcuddur. Bunlardan biricdsl, yangıliste kaldı. Mümkündür ki, önümüzde önceki kalın gümrük duvarları ve harb dendir. Bugünlerde devam eden Sü mn, binanın altında. bulunan Yavakos ki sulh yıllarında bu ayrılma nazariye. yıllarında milletlerin ayrı adalar hamerbank kongresindeki sessiz ve müte Demirogluna aid marangoz dükkânınsi, tartışma masasına tekrar gelsin. linde birbirinden uzak durmaları devazı çalışmalar bu bakımlardan ümid dan, ikiclsi iae merdiven altmda buluFakat, her ne hal olursa olsun, Sümer virleri geçti. Şimdi, dünya kongrelerinvericidir. Bizce, bir gün bu çahşmala nan petrol tenekelerine tesadüfen etıbankın, bu memleketin bundan on beş ce gümrükleri indirmek, eşya fiatlarını rm tarihî değeri açığa vurulacaktır. lan bir sigara veya kıvılcımdan çıkügıyıl önceki 1933 durumuna göre düşü düşürmek konuşuluyor. Istesek, istedır. nülen kuruluş temel fikirlerini, değişen mesek biz de, bu dünya ticaretine ser Zira, dünya fen âleminin kapısmdan Pansiyon haünde kullanılan bu binailk defa girmeğe hazırlanıyorur ve madünya şartlarına ve farkına varmadan best yol verme hareketinin tesiri altınnın 1, 2 ve 4 numaralan boş olduğu içta çabuk aştığımız dile kolay gelen tjenU dayız. Gümrüklerin ve fiatların dünya alesef sona kalanlardanız, mesafelerden sonra vardığımız şimdiki gidişine biz de uyacağız. Dr. Nizameddin ÂH SAV insanca başka zayiat olmarüiştır. Yukarıda da bellrttigirrüz sibl ahçab mer^. durumumuza uygun bir revisicnlan Genc sanayiimizi yıkılmaktan korudivenlerden yukan dogru çıkan alevler, Sıcaklar fazlalaştı geçirmek, bu memleketin faydasına o mak için, bugüne kadar güttüğümüz. lacaktır. ' ~ İki gündenberi şehrimiz bu ienento en sı ev sakinleri için yegine kuıtulus yolunu Alman iktisadcısı List'e izafetle List cak günlerlni yaşamaktadır. Sıcaklık gölgede kapatmıştır. fiatları denen alışma devirlerine mün36 dereceye kadar çıkmısür. Kallavi sokağındakl 20 nuro&raU bu. *** hasır yüksek fiat politikasından siyrıl. evin yarı hissesi Evkafa, yan hissefii de Yol vergisi mamız lâzımdır. Fiatlarımız esaslı oAçtığımiz mesafeler bilhassa elemanŞehir Meclisi yakında ffvkaiâde bir tap Flkret adında bir şahsa aM olup Dogan larda görülüyor. Bugün Almariya, Fran larak iki sebebden yüksektir: Fabrikalantıya davet edilerek miktarl 18 liraya çıfc Sigorta şirketine 10 bin'Braya slgortaü sa, Amerika, İngiltere ve Isviçrede ye ları işletme yetkimizin derecesinden tığını yazdığımız yol vergisine aid taünıat bulunmakta idi. tişen bir hayli teknik unsur Sümjrban bir, memleketimizin fabrika dışı 6ayı nameyi tetkik ve bu paranın rnahani sarfını Yangın faciasma Savd yardımcılaka katılmıştır. Zaten SümerbarUc bun lan nakliyat, tahmil ve tahliye, istih tesbit edecektir. Bununla şehir dışı bircok rından Ali Rıza Könutku el koyarflS larm bir kısmmı kendi yetiştiriyor barat, merkez bankası faizi gibi yar \eni yollar yapılacak veya tamlr edilecektir. Meselâ bugün, Sümerbankın Batı mem dımcı müesseselerimizin yetersizliğin Aynı toplantıda, Yeşilköy Ta>'jare Alanına ahkikata başlamıştrr. yakın yapılması teklif edilen benzin depoleketlerinde tahsilde 140 ögrencisi den iki. Sümerbank, fabrika içi fiatU ları işi de görüjülecektir. Bir dergi hakkında takibat rını indirmeğe sistematik olarak çalışıTren altında kalan genc dün öldü «Ergenekon» derglsinln 6ncı »ayısında çlyor. Bazı başarıları da vardır. Fakat, Yenikapı ile Kumkapı arasında tren sl :an «Lânet olsun» başhklı ve Fahriye Yıonun elinde olmıyan fabrika dışı yar.anhoğlu imzalı bir yazı, tnündericatı ltlbadımcı'arin da bollanması ve ucuzlaması tında kalarak iki bacağı birden kesilen Ka rile hükumetin manevl sahsiyetlni tahklr v» ragümrüklü Ali Âşık adında bir genc, kallâzımdır. dırıldığı Cerrahpaşa Hastanesinde dün öl .•zyif mahiyetinde görülerek Savcılık Basm Bürosunca bazırlık soruşturmasına geçilmisHer memlekette bu yardımcı vasıta müstür. tir. Yazı sahibi Fahriye Yılanlıoğlu Ue galar iktisadla, bilhassa sanayile gelişretenin «ahibi ve yazı işleri müdürü Numiştir. İngiltere böyledir, Amerika. AlTEŞEKKÜR ullah Barıman, Basın Bürosuna çağırılarak manya, Fransa böyledir. Bizdcki bu Geçirdigim çok mühim hastalığın teshis, ;üro sefi Hicabi Dinç tarafından ifadeleri yardımcı vasıtalar basit ziraatiınizle ameliyat ve tedavisinde yüksek lutuf ve ınmiştır. aynı seviyede ve aynı ayarda durakla zahmetlerini esirgemiyen, muhterem hoca ve Bartın vapunı mış kalmıştır. Halbuki, on beş yıldır meslektaşlarımdan Prof. Âkil Muhtar Özden, Marmara adasında karaya oturaa Bartır Mim Kemal Öke, Dr. Mehmed Kâmil apuru, kazaya uğradığı mahalden kurtartyeni bir iktisad çığırı açtık. Lâzımdır Prof. Berk, Dr. Ali Esref Gürsele, büyük ihtimam ki, tekmil yardımcı vasıtalarımız, zira ve vukufla ameliyatımı yapıp beni yeıüden larak, hâdise mahalline yakın kumluk bb atimizden çok yüksek seviyede olan ıhhatime kavuşturan sevgili ve değerli erka sahaya alınmıstır Geminin kaza neticestndı •kneslnde açılan bütün gedikler kapatılmaksanayiimize uysun. Bu lüzumu bugün daş ve meslektaşım Prof. Behçet Sabit Er .Jdır. Denizyollan İdaresinde, Bartın vapuBeyoğlunda. Sıraselvi Meşelik soşiddetle duj'uyoruz. Hattâ, sanayiimizin âurana derin minnet ve şükranlarımı bildir runun 15 güne kadar ümammıza geleceği meyi bir vicdan borcu bilirim. kağmda Hrisovergi apartımanının 9 iylenmektedir. yaşaması bu şarta bağhdır. Biz demir Tedavi edilmekte oldugum Nişantaşı Sıhhat numarah dairesi yaz aylan için kisanayii yapabiliriz. Fakat, 1000 kilo Yurdu Müdireüi sayın Bayan Seniye Santuraya verilecektir. metreden gelen demir cevherini taşıya run sonsuz şefkat ve Hıtimamlarına ve >Tir7 oda, telefon, radyo, mükemmel cak vagon olmaz, fabrika yavaş au dun daimi doktorlarına ve Bay Abdi Sanrnobilye ve bütün konforu vardır. ralenti çalışırsa veya mamulü Zongul tura, hastabakıcılarına, has'slığım müddeNüshası 10 kuruştur. bizzat ve bilvasıta natırımı sormak İçindekilere müraeaat. dakta tahliye ve tahmil edecek limanı tınce suretile yakın alâka ve do^tluklarını ızhar "Jmiz yoksa ve bu yüzden hayale sığmaz buyuran meslektaş, tanıdık ve akrabalarıma, AboneŞeraiti ^ 300 Kr. 600 Ki masraflara girersek, fabrikanın zah Etıbba Odası Başkanile Türk Hekimleri Dost Eir avhlc 800 • 1600 • luk ve Yardım Cemiyeti Başkanına, Üroloji Cc aylıtc metleri boşa gider. 1500 • (900 * Cemiyeti erkânına. Beyoğlu Kızılay merkez Altı a.v)ık Açıklıyabiliriz ki, Sümerbankın ma heyetile Halkevi müdürüne candan teşekkür Yepyeni, her türlü teçhizata 280C • WX » orta balon; Baker marka bir bisiklet liyetleri, başîangıc yillardaki maliyet ve minnet hislerimin iblâğına eayın gazeteD İ K K A İ nizin tavassutunu dilerim. satılıktır. Her gün Beşiktaşta Spor Cad. lere göre, daha sıkı ve sistemli muhaGazetemize gönderllen evraK v* yazılat r sebe tekniğine tâbidir. Nerede o gün!e Ürolog Dr. Bahaeddin Lutfi Varnalı de olıınmn? No. 96 da görülebilir. Dr. Nîzamcddin Âli Sav YAKINDA ÇIKIYOR. KİRALIK APARTIMAN CÜMHURİYET SATILIK BİSİKLET Pasteur'ün Acıklı bir ölüm ruhuna ithaf Bayan Uzma Yenen eşi, Bilge ve Oya Yenenin babası, Mehmed Yenen, Feridun Yenen, merhum Safa Yenen ve Perihan Seydinin kardeşi, Osman Edib Seydinin kayınbiraderi, Ali Sarım Kibarın bacanağı. merhum Dr. İbrahim Zati Ögetin damadı tüccardan ADNAN YEXEN Hakkm rahmetine ka^'^ışmuşru^. Cenazesi 25 haziran 947 tarihine tesadüf eden çarşamba günü Maçkada Atiye sokağmda Nelli Apartımanının 3 numaralı dairesinden kaldırılacaktır. Cenaze namazı öğle namazını müteakıb Teşvikiye camiinde kıhndıktan sonra Asrî Mezarhktaki ebedî istirahatgâhına tevdi edilecektir. Bundan yüz yirmi beş sene evvel Fransada dünyaya gelen Pasteur, yetmiş beş yaşmda hayata gözlerini yumduğu zaman, beşeriyeti, en ıstırabh ölümle biten en korkunc hastalığm pençesinden kurtarmış olmanm verdiği derin vicdan hazzına erişmiş bulunuyordu. Ölümünden yarım asır sonra, medenî dünyanın herhangi bir bölgesinde, hâlâ kuduz köpekler tarafından ısırılıp kudurarak ölen insanlar bulunacağını o zaman kendisine bir söyliyen olsaydı, Pasteur bunu bir kâbus zanneder, uyanmak. bu kâbusun ağırlığından kurtulmak için kendisini çimdiklerdi. Gazetelerde okuduk. Mersinde bir adamcağızı kuduz bir köpek ısırmış. Tedavi altına almışlar. İğneler, seromlar filân... derken, günün birinde, hasta kuduruvermiş, göz göre göre ölmüş. Seroma rağmen, ısırılan âdam kudurur mu? Elele veren fen ve Pasteur buna «asla!» diyor. Diyor ama. Mersin hastanelerindeki kuduz aşılarının, fennin bütün icablanna riayet edilerek hazırlanmış, sahiden aşı olmalan şartile! Hasta kudumnca iş tahkik edilmiş, a?ınm bayat, eksik gedik bir şey olduğu, hssıh a»ı denUecek yeri bulunmadığı anlaşılmış. Mızrak çuvala sığmaz, ama, Mersinde lâboratuar yoktur, kuduz aşısı İstanbulda ve Ankarada hazırlanır filân gibi svdan mazeretler tümen tümen. Arada, ısrrılan ravallı tantuna gitmiş. siz ona bsJcın. Mikroblarla savaş flminin babası Pasteur'le bütün beşeriyet övünürken, biz Mersinde. Pasteur aşısile adam kudurtuyoruz. Öfkeden kudurmak işten değil. { Yazan : ^ Yeni dünyaya doğru Son günlerde, atom bahsi gene canlandı. Dünya fizikçileri, Japonyaya atılan atom bombasının modası geçmiş, eskimiş bir silâh olduğunda ittifak ediyorlar, daha şiddetli, daha şümullü bir şey arıyorlarmış. Arasmlar bakalım. Dünya, yağmurdan kaçarken doluya tutulduğunu gören bir şEşkın gibi, zaten boynunu bükmüş, akıbetini bekliyor. Her yediği silleye «beterin beteri vardır» tesellisile eyvallah demeğe alıştı. Tepesinde patbyacak atomun büyüklüğünü küçüklüğünü ölçeoek halde değil. Türkçesi, kabak, Yirminci asrın başına patladı. Fizik ulemasından biri, ilmin rakamlı, l'arfli, zaidli, nâkıslı çetrefil dilile yazdığı bir makalede, atom bombasmdan çıkan şııaların, insantn iliklerine, saniyenin bilmem !<aç binde kaçı kadar hızla işîeyip Azraili utandıracak bir gayretle miljionîarca infanı bir çırpıda nasü biçtiğini tatlı tatlı anlatırken, âdeta böbürlene böbürlene: «Bu bir şey değil, gelecek harbdeki bombalar, bir an içinde, koskoca NewYork şehrini yok edecek derecede kuvvetli olacaktır» diyor. Bu rizikçinin dediğine bakılusa, şimdiye YAŞLILARA vcACEMİLERE MÜJDEj Dünyantn en meşhur yazı üstadı Kayışzade Hattat Hafız Osman merhumun yazdığı Büyük Kurânı Kerim Maarif Kitaphanesi tarafından fotoğrafla alınarak çok nefîs bir surette 25 santim boyunda basılmıştır. Hediyesi kalın beyaz kâğıtlı 700. kalın kaymak kâğıtlı 820 kuruştur; küçük boyları da vardır. Ortaboy 200, Büyiicek boy 350, daha büyük boy 450 kuruştur. Yeryüzünde eşi ve emsali olmıyan bu Kur'ânı Kerimin sonunda Kayışzade Hafız Osman adile Maarif Kitaphanesi adresine dikkat etmelidir. POBU ucreti alınıaaz.. kadar kullanılan enerji maddesi yerine, o maddeyi kapsül derekesine indiren bir başkası kullanılacakmış. Vakıâ, tecrübeler henüz pek muvaffakıyetli olmuyormuş ama, sonunda; başarı muhakkakmış Bilgin, ilmin; tabiat unsuru kadar kör; cellâd kadar insafş.z dilile bunları aniatırken, öyle b^r ifade kullanıyor ki «Merak etmeyin, yakında o da olacak inşallah» der gibi, müjde verirbir hal) var. Atom, çocuktan beter haşarı eşrefi mahlukatın şimdiye kadar karıştırıp bozduğu oyuncaklarm en tehlikelisi. Beş on sene evvel, lâboratuarların kekremsi kokuları arasında, simyagerlik oynamağa başladığı zaman «karıştırma yavrtım içinde öcü var!» diyenler çok oldu. Bizim eşrefi mahlukat efendi hiç oralı değil. Nihayet, dedikleri oldu, öcü çıktı Hem öyle bir ö;ü ki, böh! demekle kalmıyor, sahiden çarpıyo.r^ Bir patladı mıydı, yakayı kurtarmak kabil ^değil. Ya kül ediyor, ya kömür. Mucize îîabilinden kurtulanların dölü de. hilkat garibesi dediğimiz. gözü tepesinde, kolu karnında, bacağı belinde, beberuhiler o!acakmış. Keenne, kübist, fütürist resim üstadlarınm tablolarından fırlamış şaheEşrefi mahlukat dediğimiz insana «be serler. şikten mezara kadar ilim peşinde koş» *** tavsiyesi boşuna değil. Zira insan, beTüfek icad edildiği zaman, sahici kahşikten mezara kadar çocuk kalması mukadder bir varlık. Eşrefi mahlukatm eli ramanlar «delikli demir çıkah, kabadane geçen dünya, çocuğun eüne kazara yılık kalktı» demişler. Uzaktan atılan sigeçiveren saate benziyor. Âdemoğlu, lâhla vuruşmak kahpeliktir demenin doğdu doğalı, dünyayı ha kurcalar, ha başka türlüsü. Ama. yeryüzündeki inkurcalar. «Bırak oğlum, kıracaksm» di san kalabalığı, ürkütmeden sayılamıyayenleri dinlese, kendisi de rahat edecek, cak kadar artınca, herkes, sığışabilmek âîem de. Ama, çocuk işte! Düşünmez ki, için, sürüye serpme stıp boş kalan yere karıştırıp durduğu şey, ya zçmberegi l;edi çöreklsnme usulü aramaya başladı. canhıraş bir zırıltı ile gevşeyip zınk Er meydanında yeke yek dövüşülen, | Hamdi Yaroglu [ diye dııracak bir kurgulu yapıdır; ya harradan parlayıp eteğinden tutuşturacak ateş konservesi bir kutul *** oklu, mızraklı devirlere doğru başdöadürücü bir hızla gitmiyor muyuz acaba? Atom bu te'mpoyu mvıhafaza eder de. iş yarışa binerse köhne yer yuvarlağî nm üstü yumurte yuvarlamağa müsa'd bir düzlük haline ge lecek, o zaman; eli lobutlu ye'cüc me'cücler, yeke yek savaşlarile, yeni bir kahramanlık çağı açacaklardır. *** Dünyanın bana.. benim dünyaya çok emjeğimiz gegti. Sağdan soldan kui?klara , çarpan kötü tefe'ülleri işittikçe, içüh, den «hakkını helâl et» diyesim geliyor,.' Ama. karina, fırtmasına; zelzelesine, kasırgasına; soğuğuna, sıcağma rağmen, gene de sevimü olan bu emektara b5y!e acı acı veda etmeğe dilim varmıyor; içimde, bir teşyici hüznü duyuyorum. Sesimi işittirebilsem. bütün dünyamn {izikçilerine şöyle demek istiyonıfnî «Ömrünüzü uğrunda tükoftiğiniz tabiatten öc alır gibi, nedir bu yaptığınız? Onu zerre zerre parçalarken. lâboratuarınızın buzlu camlarının gerisir.e, fabrikanızm kalm duvarları arkasma gizlenroayin. Açık havada bir teorübe vapm. Başınızı kaldırıp mavi semayh; gözleririzi etrafta dolaştırıp yeşil yapraklara bakın: kulağınızm pasını bir saniye si*» lip kuşlarm cıvıltısuıı, pınarlarm zem«» zemesini. rüzgârın içli fısıltısmı dinîe" vin. Parçalamağa hazırlandığımz zerre" nin bunlardan birer parçacık olduğunta hatırlaym. O zaman, lâboratusrınızı ki'j MdJevip. fabrikanızı örümceklere eman«| etmezseniz, şaşarım.>