CL'MHl'HIYÎiT 1947 k Millî Değerler itniHiüMiliHIIStlTIIlllıillfllllIIIIHillüfilillIHliiffii HCrl Felıefe Yakiaş baVd':m, gözüm pek seçn.iyor sma bana yiVincı gelmiyarsun. İlim Her haMe tann'acaksın. Felsefe Görünce tanıır.az olur muMaşalkh çok, pek çok büyümüşsünüz. Dim Ya, hem büyüdüm, hem de her parmağım ayrı bir marifet oldu. Senden Beledıye da:mi komisj'onu dıin koyun emdiğim sütler de h i l i dEmarlarımda etinin ttatındsn 20. sığır fiatın<5ar. onar dolaşıyor. kuruş tenzille satış yapılmar.na ve kuFeisefe Aynı hamurdan yuğrullular büy\idügü içm aynca kjzu diye muş, aynı yolun yolcusu değil miyiz? r.yrı fiatîa satış yapılmamasma karar Biliyorsun ya, «kozmo|oni, ve bilhassa vermiştir. Bu karar yarından itibareıi «mitoloji> deniien çok güzel hayali ve tstbik ediîecek+ir. Buna mearan kivırdünya tasavvurîarının kemale cık 205. kaı?.man, dağhc, kuzu azaml erdiği bir muhitte dcğdum. Fakat ger200. sığa 170 kuruşa satılacaktır. Fakat çekler âlemi içinde »adece hayal ile yaiki gündenberi bir çok kasabîarda koyun şanamazdı. Kayalden hakikate doğru !70 kuruaı satılmaktadır. Bsledije bun gidilecekti. Bir yandan da tabiatm dührm kalıteynin düşüi olduğunu söyîe ğümlerini sihirle çözmeğe savaşaniar mektedir. vardı. Bunlar da doğrudan doğruya pratik bir gayeye varnıak istiycrlardı. Fakat her şeyden cnce bihnek, aynı zamarda ar.lamağa çahşmak lâzımdı. Ilim Bilmez olur muyum? insan denilen mahiuk hem yapıcı, hem de billatanbııl Balıkçılar Cetııyetı. Başb«k«nlıiU. mek isteyici olduktan sonra her ikisir.i Msliye ve tklis3d Bakan';klana telgrafla de fethptmek isteyecekti. Sadece kafa muhim bir murncaa.te bulunmustur. Pendik işlefin de el küt kalsın olamazdı. liavalisinde fra'a tsulilf bahk avlanmakta ve Felsefe Sihir adamlarmın elde etbu yüMİen baiık nesli Irnha edlldifeınden bu hale bir son veılm?«i ister.miş'.'r. Frata iL'iı mek istedikleri teknik iktidar hcrhalde Itle acık denizlcrde baJık »vlnndıiı haldc kolay bir «ey ohnıyacaktı. Karanlıkları bu USJI kıyıUra tatblk edîldigl vakit, bahk eökmedon sydınlığa çıkılamszdı. Gözün tarlaları kurumaktn, çelik »glar b»lık yuva görmesi, elin çalışması için etrafın aylarını tahrib etmekledir. Bu s«kilde bahk «vlaranafi, bomba ile bahk avlamaktan daha dınl?nması lâzımdı. tahribkâr olmakta. Pendik havaüsinin istaIlim Hiç bir zaman unutulmıyacak koz. barbunya, tekir yuvalan sönmektedır. ilk aydınhkları yaratan da sen oldun. BalıkçıLar Cemlyeti. yeptıjı müracaate henüx bir cevab a\amamıştır.Bizc "ernen ma Bu büyük himmetin unutuîacak gibi delumata görc bu çekildeki av devam etmekte. ğil. Yalnız çok açıilara gittin. bahk ne^li Imha olunmaktadır. Bu huvjsta Felsefe Ne japahm, bilmek ve aynı blz de »lakadarlirın diitkat naTirını ehemzamanda anlamak hevesıle başlandıktan miyetli «urette eelbederlz. sonra sonur.a kadar gitmek, her şeyi İtalyaya giden Fidanlık Müdürii geldi kavramağa çahşmak, açıklar bırakmaTetkikatts hulunmak üzere İtalyaya gitmiş ma'.ı gsrekti. olan Büyükdere Meyva Fidanhğı Müdürii 1bIlim Evet, derinlere gitmeden evvel rahim jehrimlze dönmü? ve kendisile görueirafa bakmak, olan biteni bir kuçbakışı }en bir muharririmiıe fu lzahatı vermlstlr: • ttalyada bahçecillk ve fidancılık ve her ile olsıın süzüp taramak lazımdı. Bu da nevi ajac jeüjürme usuüerinin inkijaf et bir uçuşta olacak gibi değildi. Bir çok miç oldugu Pistovya. Floransa, Siyenaya bol uçuşlar isterdi. Her uçu?tan bir dünya gelerinl gezdim. Bir tki gun de Pejya'ya git tasvirile döndünüz. Bunlan hep biliyor tlm. Bu tetkik hem maddeten, hem de ınanen faydah olımıştur. Bilhasıta Floransa'da haşe ve çok takdir ediyorum. rat ve hsstalıkla ilmî mücadele usullerindeki Felsefe Yaptığımız büyük bir ceyenilikieri gördük. Son senelerde ajı ve ağac saretti. Çok yayılmak ve alabildiğine teksir usiıllerinde birçok detlşiklikler olrauştur Varj'cteler. budamalar tizerir.de yeniliklçr gitmekle kuvvetimia dağıtıyorduk. Bumümaresemiz yspılmıştır. Z«y1in a*acı yeristirme usulle na rağmen her uçuşta rinde yeri pistemlpr tatbik edıliynr. Euradan artıyor, daha iyi ve etraflı gördükçe tohum \e bir kısım bahçe mal;cmeti gctirt düçüncelerimiz genişliyoa, muhakeme. meâe luzum vardir. Gördüklerimiıi fıdanlımiz kuvvetleniyordu. ğımııda tatbık edecegiz.» Ilim Etraflı görme ve genis dü?ünOtomobil alhnda kaldı me hakikaten bu sayede kazanıldı. DüŞoför Nazırnın ldaresındeki 2^6 plaka ?a çüncsîeri 6cr)\ toplu bir hale getirme yılı taksi, Akjarayda Millet caddsınden geç rnümareselerinin de bu sayede ustası mekte iken ansızın onune çıkan 15 yajında oldunur. Bu mümareseler clmssaydı Hayri adında bir çctuja çarpmıştır. Ağir sur»tte yaralanan çosuk Ha«eki Kastaııesıne dünya düşünmeyi kimbilir ne vakit öğkaldırılmıştır. renecekü? Yumurta ihracab Felsefe DüşünmeÜ H eşya ve Bir İngiUz vapııru ile İngiltereye 7.000 san tabiat bir takım mefhumlarla zihin plâdık yumurta ihrac edilmiştjr. Fılistın ve Eu nına alınmadan ne yapılabilirdi? Kafa riye yumurts istemektedir. lhr»c edllmek tkıe işlemeyince el ne kadar çalıçır? Çalışsa re bol miktarda jumurta Ftoku vardır. Diğer Uraftan penceıe camı ithaü mukabiKnde Bul da ne kadar ilerîer? gariitana yapağı ihrac edilmektedlr. Ilim Hakkm var. Bizde «faraziye» dediBimiz zihin plâmnda hazırlanmış Yeııi cadde ve sokak isimleri Bcledıje ve Emlâk Bankasir.m ortaklama provalar olmEdan, bir fikirden hareket yaptıracapı evlerin in;aat sahasmda plân mu etmeden tabiat kumaşma makas ça!acibince yenlden »çı'an «okaklara «Ortaklar mıyoıtız. Hattâ makas çaldıktan sonra caddesi», «Bahçelievler aokagia adı verilmesi bile kestiğimiz parçaları potsuz, pürüzt»kamlr etmictir. süz büleştirip <iikfbilmek için tabiat üTemizlik kamyonlanmn şoförleri zerinde kontrol provalan yapmak zode ram istiyor runda bulunuyoruz ve ancak bunlar İtfaiyeden soira Bçledıye temizlik kamyon birtikten sonradir ki eşya ve tabiate ollarmda dr. joför buhranı baflamıştır. Bu yuzden arezozierden ve çöp kamyonlarındsn jsti dukça uygun bir çry yapmamız kabil fade azalmıstır. Bunlar da fazla Ocret UteBtitün dünyada en kısa zamanda mektedirler. TT%A NALÎNA B96S0KSBMMHESI MIHINA Ebubekir Hâzım Tepeyran Yazaıı: Zahir Oüvestıfii Bir iki gün önce ölümünü acı duyarak ögrendiğimiz Ebubekir Kâzım Tepeyranla beraber eski devrin yetiştirdiği idare adamı örneklerinin pe'.c sayıh kalanlarmdan biri daha taribe karıştı. Ben, bugünün çocuğu olduğum için, yaşteşlarına ve meslek arkadaşlarına nisbstle çok daha tarafsız görebüecegimi S3n:iığım Tepeyranm, gözümüzde nasü bir insan örneği oîduğımu birkaç Sâtırla ifadelendirmek istedim. Üç ayn Ğevri kucakhyan gerek yıl, gerek faaiiyet itibarile zengin bir hazin* halindeki hayatile Tepeyran, hakikaten bugüaküler için meraka değer bir insandı. Yazık ki, onu seksen beş yıla yaklaşan ömrünün ancak son yıllarında tanımak ve tetkik etmek fırsatını buldum. Hâzım Tepeyranı ilk defa «İlk yazıları elli yıl önce neşredilmi? ya^arlar jübilesi> nde görmüştüm. Ünversitenin y:kılan konferans salomjnda hiç yer kalmadlğı için hitabet küreüsünün yanına bir sandalye atmışlar, orada oturuyordu. Bütün merasim esnasında yüzünün tek çizgisi kıpırdamadı desom yeridir. Dik ve vekarlı bir oturufla, haltkında söylenenleri dinledi, kalkti ve halkı selâmladı. Kılığı, Meşrutiyet devri kıyafetiydi; ki sonraları ne zaman bir ziyarette vey» aokakta gördümse aynı sert yaka, EVTU deri eldivenler ve bastonla gördüm. «Canlı Tarihler> isimli hatıralar seriginin hanrlartm dolayısile, Hâzım Tepeyranı çok daha yakından tanımak imkânı hasıl oldu. Toprak rengi bağlamış yüzünün b«r yanı çizgi içinde olmasına, yer yer mavi iğne vıcu gibi beneklerle bir maske halini kazanmasına rağır.en çok z*ki gözleri vardı. Yaşın vcrdiği titrek hareketlcri hâlâ kat'î olabiliyordu. Hafifçe hırıltılı bir sesle konuşur, mutlaka ve dnima şikâyet edecek bir şey bulurdu: Zamandan şikâyet, yalnızlıktan şikâyet, sonunun yaklaştığından şikâyet, imladan çikâyet, türkçeleşmedsn •ikâyet, hulâsa memnun o l ^ ^ ^ iatı veren her şeyden şikâyet... Eski idare âmiri için memnun olmaınak, pek parlak bir başarı karşısında kalmadıkça hiç değilse memnun görünmemck başhca siyayf evssftandı anlaşılan ki, artık karakteri billurlaşüğı için, rahroetli, bu hali gizjiyemez bir duruma gelmiçti. Bir gün, Mustafa Nihad Özönün edebiyat kitabmı bana gösterdi: «Çimdiki müellifler ne aeayib olmuşlar... Baksanıza, adamcağız, hem de kaç sene evvel, bana dair yazısında doğum tarihircden başka ölüm tarihimi de tesbit etmiş. Yani ben öleli birkaç yıl var> dediydi. Tepeyranm güldüğünü ilk defa o gün görtr.üstüm. Kanaatleri de karakteri gibi billurlasmiî olduğundan, Tepeyrana hiçbir şeyi kabul ettirmek mümlcün olmazdı. Kendi •ahasının ve çok geni? olan bilgisinin hiç değilse zaman itibarile sonraki devirlere aid olduğundan dışında bir çeyle karşılaşınca reddedemez, fakat kabul de etmez, susardı. Sebat, inad ve lsrar, takib fikri onun bellibaşh vasıflarır.dandı. Bilgisini daima akhn ve mantığm emrinde ve delâletinde ktıllanırdı. Evine ilk gittiğim gün, bir çocuk sevincini gizliyerek, vaktile yaptığı resimleri gösterdi. Bunlar, herhangi bir sanat kıymeti taşunaktan uzak, çoğu kopye edilmiş şeylerdi. Fakat, yapıldığı tarihler için oldukça iyi başarılar sayılırdı. Falan ve filân hocanın, hiç ders almadan bunları yaptığını öğrenince nasıl hayret ettiğini anlatırken, memnuniyetini gizlemek için Sdeta gayret sarfederdi. Bunlan söylerken, Tepeyranm kendine inancını, başarma ku\Tetine, ne isterse yapabileceğine imanmı göstermek istiyorum. Yoksa hakikaten mütevazı bir adamdı. Hele, halinden, temkin ve vekarına rağmen bütün o tarihî hâdiselere karışmış, onca işi başarmış olduğuna ihtimal vermezdiniz. [ alar yığını aras'.nîa sakh hakikatleri j şörmüyorlar. O vaScs.'lar y:*ınının anlaı t:lışında, Tepsyran'ın bütün çahsiyeti »ar. Mevzuda doğrudan doğruya beliren bu şahsıük, us'.ubda. tertibde itina, titizlik, bügi ve tasnif hususlannda yaearı tamamiîe ifadeye yetiyor. Hakiki bu au'odllscte olan Hâam TepeyrarTda teferrüat endışeM itina ve titîzlik, kuvveil: bir Bnsüücpsii maiiRiatı hep o kökbrden goliyordu. Rssin japması da. fransızca (Les Fleurs dâgörerees) adzle neşretüği şiirler yazm..sı da, roman ve hifcaye kitabı ne?retm?si cie hep o sonsuz merak ve tecessüsün eseridir. Kendi çsktigi fotDgraflar, bugünün teltnik mukpmmelliğine nazaran çocukça kalıyor. Fakat, yüzlerce resi.n vs crmdan. :'oıret o hazinenın nasıl bir tnrihi değer taşiüğını düşür.ünce, banyceundc.n karanlık odasının hazırlanışına kadr.r her şeymt Tspeyran'ın bizzat harırlad.ğı bu vesıkzlar yığınını, sene!rrle vakit bulr.p başarması, ziyan etmemesi karşısında insan hayranlık dujar. Kendi eektiŞi resimlerden bir altiunü Sultana takdim ederek sarayda b:r fotbgrafçılık msrakınm doğmss'.na ve bir memuriyefe tayin eoilmesine na.r.l imkân hazırlad:ğır.ı, blr kaç kere anlatmıştı. İdarl hayatında hiç b!r zaman adamı olmamıj, halk içinde deramlı bir harefcet ve fealiyet hallnde bulunmu?tu. Bu harckilik karakteri, son günlerine kadar devam eden bir neri ıztır&r halinl alınca, csef veriM kazalara se'oeb olmıya başladı. İki sene evvel, sık r.k sokaga çıktığı için, Kadıfcöyünde, 1 Bankası şubesinin önünde oynıyan iki küçük çocuktan blrini çignememek i?ti yen aeksenlik ihtiyar, çocuğun üzerinden atlayım derken düşerrk diz kapağım Mdeledi. Çok uzun bir müddet bağlı kaldı t e acısını çekti. O zamanlar, gözleri de «âfa uğradıği için, okuyamamaktar. büyük blr ıztırab duydugunu, her gidlşimde yana yakıla söylerdl. Sonra avaSıiyileştl .sıhhatine kavuştu. "âKavVerind* duTamıyan bir insan olduğu İçin, bu sefer buhçasind« gezerken düjmüş, kalçasına yakın yerden kemik kınlmasj hastsneye kaldhrılmif. Bunu öğrendtğimin üçüncü günü ölüm haberini okudum. Artık tekmil hayatı mazidsn ve hatıralarından ibaret kalmış olan TepejTan'ın bir anî sükuna kavuşmakla beraber, içindeki hayat cevhfrinin son günlerine kadar bu dünyaya kalnıak için nasıl mücadele ettiğ'ni düşündüm. Bütün ömrü istibdadla. cehaletle, idareçizlik ve yolsuzluklarla mücadeieden ibaret olan bu değerli devlet adamının dik ve ciddî ifdesi bir anda hareket.îiz ve jekilsiz bir hale gelebilmijti demek. Hcle onu hare ketriz tasav^Tir etmek çok güçtü. Hürmet gördüğü nisbette karfKmdakine hürmet rdeh ve «aygı telkin eden Tepeyran'm devrini çoktan tamamlam;} ol»n ömıü ancak bir canlı tarih oimak değerine sahibdi. Bununla beraber, onu her riyaret eden, yanmdan mutlaka bir şeyler öğrenmiş olarak nyrılır*. Bllhassa her şeji kendi kendinc bs'armanın sırrına âjina oimayı sezerek. Tepeyran, <Küçük Paça» i^imli romanını son zamanlarda sadeleştirmijti. Üslubu, iki bakımdan aTamızda münakaşa konuru oluıdu: KelimekTİnin eskiliği ve ciimJelerinin uzunluğj, resmî kitabetten gclme bir ciimle yepu=;ı vardı ki, mantık sağlamlığına rağmen, zihııen okunra bile insanda nefes daıljğı doğururdu. Hatıralarınm nejri sırasında, bu nokta üzeTİne hayli konuştuk. O da, Ahmed Reşid Rey gibi ayni itirazı yapaıdj; «Canım, eSen dim, bu kelime arabca diyorsunuz, istimalden sakit olmuştur diyorstınuz. Onu kullanmıyayım da ne kuilanayım? Maksadımı ancr.k o kelime' ifade e der!> Sonra, münasib ve konuşma diJlnde yaşıyan bir türkç» kelime söylenince c#jecck jey bulamaz, kabu! de edemez <rasıl isferseniz> diverek rahsî itimada döker, sözü uzstmak tan kaçmndu Cümlelerimn fcısaltıl 1 masma hjç bir zaman itiraz erm«ıni| tir. Yalnız dizgi yanlı^larma taham mül edemezdi. Türk kızlarının eserleri karşısmda Yazan: ProL oluyor. Oldukça uyğun diyorum: Çünkü ne de ol:a yaptığımız şey bir insan işidir Ihtiyacımıza. iktidar ve kabiliyetlerimize göre olacsktır. Bunları bile tam Eaymadığ!mız gibi, hele mutlak hiç Eaym'.yoruz. Fekefe Anhyorum. Tabiatf gerçeğe bcnzer bir surette adım adim fethetmek istiyorsunuz. Yolunuzda ilerledikçe, derinlere dsldıkça da buluşlarmızı mütemadıj"sn cüzeltmek. tamamlamak olduktan sonra bir diyecek yok. üirn Evet, öyle oluyor. Adeta bir nehir gibi akıyor, aktıkça da mütemadiyen tazelsniyoruz. Felsefe Harmanlannızda toplanan tanelere bakarak biı de tazelenmiyür değiiiz. Faktt buna rağmen geleneğimizde devam ediyoruz. Icimizde size uymak rareîerini arayanlar, hattâ bütün öiirüncelçrin «lojistik> adı altır.da cebir formüüeri halir.e getirümiş mantık mij'ai'larına vurularsk manasızlık ve tsnektızları göstcrecek bir duruma getirmek denemeleri yapanîar da var. Dim Mademki hakikat aranıyor, ve mademki insanların zekâ ve ksbiliyetleri bir olmuycr. Umulmadık, beklenmedik der.emeler de olacalt. Felsefe Ben de böyle düşünüyorum. Dim Nasıl ki sihir. siroya gibi şeylerle uğraşanlar, teknik kafarun ölçülerinden başka bir şey değilIerdi.Onları şimdi anhyoruz. Felsefe Oyle ya. Karanlıklarda sezilen bir şey, bilinmiyen bir şey olursa neler vehmedilmez ki!. Hattâ gözle görüp dille tasvir ettiğimiz ve buna göre bir mana ve mahiyet verdiğimiz şeyler bile tahlilden geçtikten sonra ne kadar başka görünüyor. Beyaz bir ışıltıdan ibret gibi görünen güneş huzmeleri bir menşurdan geçirilince kaç renk veriyor. Pamuk yumacıkları gibi görünen ufacık kar tane!eri mikroskop altmda birbirlerine hiç benzemiyen ne güzel, ne muntazam şekiîler gösteriyor. Dim Senden aynlmakla beraber gene senin gibi sistemli çalışıyor, bir çok kollarım olduğu halde tabiati bir tek birlikte toplamağa savaşıyorum. Feîsefe Yalnız keyfiyetleri de 81cmek gayesile kemiyetlere kalbeder t?ibi oluyorsunuz. îlim îşe evvelâ binnisbe daha basit olan maddeden başladığımız, daha doğrusu başlamağa mocbur oîduğumuz için onda muvaffakıyet temin eden ölçuyu di|er varlıklara da yarayacak ümidile devam ettirmek istiyoruz. Felsefe Ne çare ki keyfiyetler dediğimiz kıymetler âlemini de yaşıyor, hattâ bu uğurda can verdiğimiz bile oluyor. Dim Bu tenkidleriniz bizi de düşündürmüyor değil. Fakat tabiati kendisile açıklamak yolunu evvelâ siz açUnız, biz de devam ettiriyoruz. Hiç bir kelime ile ifade edilemiyecek kadar ağır bir yük altına girdiğirnizi eün geçün. Beyoğlu Alîşam Kur Sanat okulunun 194647 ders tikçe daha İyi anlıyılı elişleri sergisini gerrîim. yoruz. Yalnız kan, ter Milli Eğitim Bakanhğı Teknik Oğretim İçinde sürdügümüz i Müsteşarlığının himmctile Istanfculdi sapanlar, açtığım:z ı Akşam Sanat okullan ve buniaruı yeizîer küçümsenecek kın akrabasından kız enstitüleri olmak gibi olnruısa gerslt. üzere yedi roüessese vardır. Ayrsra Felsefe YalrJz ha^Tetlerimiz araBeyoğlunda gene aynı fasileden bir de sında büyük bir fcrk var. Bu yüzden de meselelerimiz ayrı. Sizin hayretiniz, bir Olsunlaştırma Enstitüsu vardır ki bu çok parçalara ayrılmış, sonra da bu müesseseye Kız Akşam Sanat okullariparçalarca seçtiğiniz hâdiseler üzerinde le Kız Fnstirülerinin yükssk tahçil mütoplanmış. Bütün meseleleriniz, bu essesesi veya üniversitesi füyebiliriz. Bütün bu müesseseler, Türk kıanı ev seçtiğiniz hâdiseler arasındaki münasebctleri aramak, daha az bilinen hâdise hanımı ve aytu zaınanda bir sanat sahive mürasebetleri daha çok bilinen bir bi olarak yetiştirmck için kurulmuştur. hale getirmekte toplanıyor. Bu okullar ve ensritülcr, Türk kızuım Ilim Gerisi de vakti gelince elbet bileğine bir altın bilezik takrr:a!; gaye?ini başarı He takib etmektediıler. Teryapılır. Feîsefe Kâir.at ile karşı karşıya rilik, şapkacıhk ve nakış gibi ranat!ar gelmiş. tabiati sigaya çekecek kadar u öğrenerek hayctlaıiıu kazonnırlc istivakti yanmış olan insanın kendi ker.dine olan j'en gCDc kızlardan başka, Ijali yerinde ohıp da herhangi bir sanat vehayreti bir kere başladıktan o n r a devam etmek, zamanla yürümekten daha ya ev işi öfrenmek istiyenler de bu müesseselerden faydalanmaktadırlar. iyi, ve daha vaktir.de ne yapılabilir? Ders'eri «rasmda pastacı!ık ve ahçıhk, Ilim Arada bir hayret farkı olduğu çocuk bakımı da vardır. Ben nice kenmuhakkak. Fakat bu fark düşünüş tipdi boylannda evlâd sahibi hnr.ımefcnlerinin ayrılığmdan geliyor. diîer biliynmn» ki bir Akşam Kız Sanat Feîsefe O halde düşünüş tiplerir.in okuhına devam ederek pastacıhk öğlabiî bir hakkı ve fonkîiyonu olmak lâ renc'iler ve davet günlerînde, misafirzim gelir, Felsefe de, şiir gibi kendi e l?rine tırnakları kızılcık renkli ve bin vinde yaşamalı. Eğer hayvanların tabiat ihrimama mazhar olmus rarif ellerile karşısındaki sakin, mü?terih nazarları hszırlatîıklan nefis pastaîan ikratn etbizde ds olsaydı ne felsefe, ne ilim, ne tiler. Bir Fransiz atslsr sönine uygun de şür olur. tabiatie kaynaşmsş bir hai obrak kocalannı midelerindsn rutmak de yaşar, onun gibi sessiz ve dilsiz bir iftiyen'er de, fcizim Gal?tasarayh ahcı sfcnks gibi susar, susan bir heyulâyı bası Ekrcm Muhiddin Yegenden ve ardile getirmeğe çalışmazdık. katia<<laruıdan ders alarak. artık nefis İîim Kusura bakma, senden hiç de sanatlar arasına girmiş balunan tabakopmuş değilim, yalnız kendi işlerimle hat bilrffinden yüksck derece ile dipuğraşmsktan seni aramağa pek vaktim loma Dİmışlardu1. olmuyor. Her sene der« vs imtihan sonn olan Felsefe Zarar yok, öıleyince ge bu mevsimde Aksam Kız Sanat oknllan lirsin. ve Kız Enstirültri, sergiler tertib elerDim Öyle ya, mEdemki sana VTÎ ler ve müdür b?yanlar, bu arada benl cud veren ve seni koruyan ancak üeri de davet etmek nezaketini gösterirler. medcniyetlerdir. Ben de onların içinde Bu lurufkâr davetler, öyle sanıyomm doğup büyüdüğüra için aynı iklimde ki benim sergilerdeki hepsi birbirinden yafiyor, aynı hava ile besleniyoruz, de zarif, hep<i birbirinden güzel işlerl an. mektir. ladığuna inandıklarmdan xiyade gazeFelsefe Doğru söylüyoratın. Yalnız teciligime htirmetendir. Gerçi kadın «pkatılıkbütün fikir ve düşüncelerimizin kökü, modalanndan, terzilikten, eşya ve hayatın kendisindedir. Bunlar tan, çicekçilikten, nakışlardan ve dijer da doğrudan doğruya ancak duyu ve bir çok elHerİDden pek anladığımı idduygularımızla tadılan şeylerdir. Halbu dia edemem amma herhaîde güzel şevki sende sadece umum! fikirler, tasnif leri tevkle seyrederim ve gördükleriml ler ve kanunlar var. Bunlarla ancak ba zevkle yazar, zcvkle methederim. Dün, Devlet Denirjollan müdiri nsiretimiz açılıyor, tekniğimiz ilerliyor; çok fsydalı şeyler vermenle beraber mumî mua^nlerinden Mustafa Nuri eğer şiir ve sanat olmasaydı. ben de a Anıim daveti ü^erine Amerikadan yenl ranızda bulunmasaydım, köklerinden u salın aldı?ımız Kars «remisinde Amerizaklaşmış çiçekler gibi pek çabuk sol kan tekniğinin yarattıği harikalan tetkik ettiken sonra, Beyoğlu Akşam Kız rr.az mıydık, bilmiyorum? tllm Bunlarla tamamlandığîmızı, Sanat okulu müdürii Bayan Suzan Süyetsinir olduğumuzu mu eöyîemek is atacın nazik daverine icabet ederek bo nkulıın sergisini gezdira. Ne gördüm«e tiyor sun? Felsçfe Öyle olsaydı hayat o kadar hepsi, Türk kınnın ve kadmınm jrüksek revkının. ince sanstkArlığmra, larif kıymetli olur muydu? ruhumın birer şaheseri iM. Kularımjnn M. Sekib TUNC r.uru dökerek yaptıklan işler eöt. lerimi nurlandırfı. Ne yazık W adım Toprak ba.vramma hazırlık ögrcnmefi unnttuğum reslm öğTetmeni Toprak Ksrunu hasiranın on blrinde kabul edilmiş ve bir ksnımla ayın on birini bayan, öyle güzel re>îimîer çitmişti ki takib eden ilk pazar jpır.ü toprak bayramı iftihar duvdum ve kcndisiri candan olcrak kabul edıimistir. Bu munasebetle bu tebrik ettim. Bir Paris. blr Londra, blr scne de eehrimizde koy'.ulerin içtiraküe bu NevrYork moda dereisinde de bu rebayram kutlanncak ve burun için bir tcrsn simlerden daha çüzeli ender bulunur. tertib cdilec?l;tir. Okııldan ayrılırken Kars gcmisinde pördüğüm Amerikan tekniğİHİn harika'arına benzer eserlerin eslerini Türk mühendislerinin ve teknisvenlerinin da yaratüklarını öbneden görmek tcmen. nisi oldu. Tak<"ir ve ha>Tanlık ifade edsn bu satırlar. yalnu Akşam Kız Sanat okulu için deçiî. hepsini a>Ti ayn riyaret edemiyeceğime müteessir olduğıım t e n ?eri müesseseleıin hepsi içindir. O Koyun 200 205, sığır 170 kuruşa satıîacak Balıkçılar OemlyetinİR miihim bir müraeaati Yalova safası için hazırlıklar Yalova kaphcalarıida tstbk edilecek e^'ence programını tesbit etmek ve blr Şifa Suyu Kraiiçesi leçilmesi hususunda .'laii.lık j.ın.mak uzere dun Terroal Lunited Şırketınde bir toplantl yapılmı;, tazı esaslar karariflştmlmıj ve bir Jüri heyeti Eeçjinılf; r. îstanbiıldan Y*lovaya kafile halinde uzun ı«yahatier tertib ettnek, Yaîo'.anın tirıhi ytrlertni nuıtehasjisiar marifetıîe. halka tanıtm.ik, orada yünne ve tenis maçları îertıb etıııek hususları kararlaştırılmıştır. Şehrim'ıin manıf muharrir, ressam, sanatkârlarından muteş»kkil bir jüri heyelı de Şifa Suvu Kralıcesini sececekür. Bu husustaki jartlar >akında Dân olunacaktır. en çok okunan; Muharririne en fazla para jretiren; Filmine en fazla masraf edilen BÜYÜK ŞAHESEH ROMAN HER •JCrK">>ÂV:.P*r UCUZ ÂVRUPA KETENLERI Kostümlük, ÇIKTI! robluk, tayyörlük, metresi §95 gömleklik k"™?1"»". PERAKENDE Ketenler, basma ve Aynca Işlemeük çarşaflık heı ende Niğdenin Tepeviran semtinde doğdugu için Tepeyran soy adını almıştı. Orada keîime halkm diünde bu hale gelmiş. Hfeîim Tepeyran her zaman halk için ve halk arasında yajadığından kelimenin bu şeklini tercih etmişti. Halk için ve halk arasında.. Ancak bir cildi ç:kmış olan hatıralannda zayıîın tarafını nasıl tuttuğu. hakkı kuvvete karşı. Onun bütün bu halleri, tek başma bütün yetkisini kullanaralc nasnl koru birer hâdise ohnak bakımından bdki duğu bütün tafsüâtile göriilür. Bu M değer ifade etmez. Fakat, artık ha tabı »necdotique olmakla kusurlu sa yattan çekildiğini, uzviyetinin muka yânlar, ya bilerek, ya bilmiyerek o vak Bir lirnan işçîsi öldü Yunan bandırah bir gemiden yük bcaaltmakta olan Mustafa adında genc bir arne'j, \incden kopan b!r fıçırın başına dMşreeslİB b«yni parçalanarak ölmüstür Kaza etrafında tshkiks'a devam edilmektedir. CUMKUEİYET N'üshası 10 kuruştur. vemetine v« hsyatiyetine rağmen za yAylardanberi butün dünya matbuatı romanla meşguldür, çünkü: man içinde geri knldığını, tarihleşti bu ğini gösteren en karakteristik misal «Amber» hem edebj ve tarihî kıyr.eti, hem bir aşk ve macera rcmaru ler bunlardır. Ebubekir Hâzira Tepeyran, zanne olması bakımından cmsalsiz bir eser derfan geçmişteki icraatı kadar,, ş şahsî olarak kabul edilmektedir. ç Kathleen Winsor • Vahdet Gültekin hayatı ve hususiyetlerile d« memleke300 kuruş Arif Bolat Kitabevi kadife döşemeîikler vardır. Tnptan ve Perakende Satıhr. Abone Şeraiti Bu aylık 0c «jlılt Altı a?lık Serıeiik Harit ICln SUO KLr. «00 » 1500 • 2SO0 • (KiC Kf. EMEK MSKİFATURA MAĞAZÂSI RARMt R Ö S E O Û L l Sultanhamam, Âşirefendi Cad. Kstırcıoğlu Han No. 77/3 D I R K A T evralı Vakit tamam! Bızim semtte bir serpriden çikmıştım. Cirrrn! dedi büetçl ama, çoför ril Orada gbrdügüm «güzel» şeylerin tesiri aitında agırbaçlı bir adam gib!, sesine aldırmadı. Otobüs olduğu yerde aŞır afır yüruyordum. Seviyyfcsinden dıımyor. Her zıle kulak asılsaydı bu kayairan sabarmış bir çini karo. kundura! dar kişinin karnı zil çahyor, ona aldırış nun ucuna tEkıldı. ffarîieledim ve dön eder'.erdi. Biletçi de saf bir adam olacum baktım. Bir parmak kadar kabar cak. Aram:zda saf adamlar çoğaldı, her nuş. O bile adamın ayağma aokunuyor. çpye inamyor. Bende de şimdi yeni bir Ya fa~la ksbaısa sinirine dokunmaz mı? tpsa peyda oldu. Her şeye inanırsam K?roya. kr.ldırıma, kunanrama ve bana sai diyecekJer dlye bir seyciklere kendime kızi;m. B?n tölcczlfdjğim za inanamıyorum. Evveli pek rahattım. peşke; ç*kıyomz. Taze geMl geldJ.. On:?n yanımdsn g?çenler halıme acımış Şimdi iş güçlsşti. çünkü efendim ha nun ardmdaki yere oturdu. olmah kı yüziime bakıp güldü'.er. Gıı yatta bir şey olmak dağil, bir şey olmuş Ne sana, ne bana! Ben güldüm. O liinr olm?ktın pek korkarım. 'cîpn'.erl gibi çörilnmek esastır. Ne züğürtler, r e da güldü. suraümı rEtını Ne yapalım? En rahat nıüflisler vardır ki âlem zengin sanır. Gidiyorua. Garaja geldik. Bir iki yolcu bu! Ve yürüyüşumu I Ne dalavereciler vardır ki âlem miirüv d2ha bindl. Bu sefer mutlaka bizim yerBu sırada rakibimiz olan ötekl yolcu n.zîend'rarak Nı^antası otobüs durağı!' etîi zanneder. Ne abdaîlar var<iır ki ler satılacak. ama, bakalım komşular na varıum. İki F.raba t3klıyor. Nereye ] zrki sanıhr. Ne zekiler abdal.. Vslhasıl kim? Bir erkek arkada bir yere çöktü. da ona dalgın dalgın bakıyor. Kadın işibsYA. Fakat nc zaman gMe şu otobüs kalkmıyor. Dört köşe kulübe Bir ya^lı kadın geçti öne oturdu. Bir ni bitirdi, çanUısım kapayacağı zaman.. merhııl. U/ı'i?panı volunu tercih' nin içindeki plântoa çalmaz oüdüğünü. lcplska saçlı mavi gözlü yosma ayakta efendim, $imdi gene hatırıma geldl. ctrim ve bıcdim. Benden başka bir yol Heıies kendi iç;ni bllir. Her yolcunun ona mı, bana mı? İkimiz de vaziyetinuza Gerrekten çok saygısız adamlar var. cu daha vsr. Derli tophı Wr adîm. istodiğini yaparL.rsa bu adamlarm da idrak ediyoruz. Yosma müteteddid. Bel Otobüs, tramvay, vapur Kendi evinde ki de ayakta durara'j dikkat nazariarını imis g!W pencereyi açıyor. cereyan mı Yalnız bir kusuru var. Tam btnim iste ha doğrusu yolrulann haü nire olur? Plantona göre daha üç dakikamız var. iistüne çekmek istiyor. Bu sırada biletçi var? Üşüyen, hasta olaa mı olur. düa:ğim yere ojirmuş. Ecn cie t?.m onun şünmüyarlax. İste otobüsteki k&dın da f^i yere oturdum Adamın Benim saat da öyle söylüyor. Nihayet imdadımıza yetiştl. tam çantasını kapayacağı sııdaa: l^ciamcağız kulübeden çıktı. Tanıdık blr Bayan I Boşyerler var .ottlrsanıza! Ben seni bilirim! diy?n küçük •ıe | çehre. Otobüsün açik ppncereleri önünc Hapşııuu! diye aksıraıaz mı? Bu Kadın yürüdü ve ... onun yanma obesiiim tnsarısı var. Ben de akiınş et şsHiğri zaman ssslendlm: turdu. Kısmet dejilmiş ne yapalım? fıziyolocya hâdlseslnin sesl blze, serpinmıyorum OTjiüf.ı. Utanacak bir şeyim Hemşerim gitmiyor muyuz? Baktım, beriki memnun. Guya dişarl tüeri de yandaki lıayran yolcuya düştü. yo'.; ;.i! Var.'in gülsün. Saf adamlar Gidiyor beyim .Haydi oğluml bakarken güliimsiyor. Haa! ünuttum BPII glUmekten kendiml alamadım. O bu hareketiml var. Kendılfrini hafta yazılar;mdaki eşVe araba hareket eUl. Ben gözümün söylemeyi. O. arabanın sancak tarafın kadar ki başkaları da hasa bennftiyorlar. Brnzet,s:nler. Ku ucu ile öteki yolcuya baktım. Bunda blr c!a yp.ni sağ tarafmda ber.cere önün seMiler. Onlar da gülümsedller. Nihaiünfur.un kim^pjc zîrarı yoktıır. Za zafer edası vardı. H=ıni «sen söylediğin | de, ban de iskeie tarafında yani sol ta yet inUkamım alınmıştı. O mendiile yümanîa tedavi cdıür. Hcrkes kendini bir ks'kmadı, b»?n söyledigim zaman rafta pcncere önünceyiz. Tabii bııgülum zunün nemlerini silerken, kadın da hasey zznneder. Ben bi'.e bir aralık ken kalktu seme?i. dışaiıda giden kirazcı hoşuna fif bir özür diledi ve bu beklenmedik d.mi n.Jharrir sanırdlm. Sonra sonra Adam çakfı. Gözünün ucu ile baaa glttigi için değil .benimle alay ediyor. h&diztain kabahatini oradaki açik pentşi anledım. I,4k:n «imdi: bskarken bir hafif lebs'îüm daha t«r « Nasıl b?kler miîin diiben? Avucunu cereye yüklemek için. Onun yanmdan .alktı, benim yamma oturdu. Allah bü Yr.hu! Aldanı.vcrsunuz! Ben mu tîbledi. Araba kalktıktan sonra birbiri yala! » ka'oilinden bir gıiiümseme! Dün|kalk Bu seter ben artık bütün di^lerimi iısrrir değiüm. diyem.yomm. Sonra her mizden ayrılrıic. O kendi âlemine. ben ya bu! J! E<?5 dakika dîha yüriicük. berıki yük. kes bana ne der. [kendi fclemime.. de y«ni kadın da hoş bir ş?y. Çsnta göstererek smttım. Bu netice onun da Be$ dakika geçtt. Otobüs kalicmıyor Osmanbey, Pangaltı.. Bir kaç yolcu. sını açtı .pudriyerinı çı'sardı. Burnunun hoşuna gitmiş olmalı kl o da gülümO benden dpha sabırsız bir adammı; Ikimizin yanianmız boş. Altınbakkaldi parlaklıgiKi alcii Duciak köşelerinl röcaş seal. Doğrusu centilmen adamm:ş. MağBiietçiye sordu: filozofçasına kabul ediyor j bir güzelce taze bindi. İkimizin de va etti. Dilini dudaklarınm üaerindsn ge Kıbiyeti Kaçta..kplkacak? I nııru boş deöım ya! Ben. b?nim yanım çirdi. Sonra duda&annı bır'oirıne e.ıı İGidiyoruz. Ban dTİendlm topîand:m. 15,16 da. rahîtîiz ;tmiysi;m dt lsa;rnasıa jiaki reri o da kendi yar.m<l2.£i yeıi O VE BE ' Yazan: Burhan Feleh Ama kısmet defiîmi?. Saraçhane başında alladı gitti. Ikiıniz de gene boçu7.. yani yarılarımız boş.. baka'.ra Allah ne kısmet edecek.. derken Atsaraydan bir hücum. Herhalde biza ce bir şevler düşeces.. he!e hele aman demeye kalmadı Benim yanıma eski bektaşi levhalanndaki çifte (ayın) lı ya Ali yazvsı gibi rastıklı kaşlı, etli canh. kırkbeşlik bir kadm blndJ.. but gibi kollan, kol gjbi parmakları var. Evlere şenlik.. herifi düşündüm, yani bu kadınm kocaiinı.. bununla nasıl geçinüir yahu diya içimden konuşurken hatun gert dedi bir de geyirdl. Ben artık öteki komşuya bakmıyorum. biliyorum ki gülmeden katılacak.. gözümün ucile baktım. Tahminimde aldanmamışım.. Hazret gülüyor, heın de nasıi? Ben de yanımdaki karıya nezan bakışj bakıyorum. Yani yangözle ve aşağıya doğıu. Karıda da fütur yok. Harıl harıl geyiriyor ve midsden gelen gazi «öfff!» diye bizim tarafa üflüyor. İşin tuhafı şu ki ben kadına içerlerken o bana bakıp gülü'nsüyor. Demek ho?una gitrnişim harunun. artık ben kendi halime acıyorum ki. Beyazıddan bir hücum dsha!.. Hor hor hor hor.. yolcular binıyor. A, Ayşe orava gitme, buraya gel Amaan sen de ne o'acak, gel şuraya oturalım.. falan filân, ben de merakla bakıynrum Acaha bizinı ahpi"T va'iına kim oturacak.. göreyün de.. uıtıkarc a layım. Lâkin benim durumum o kadar kbtü ki, başkasından intikam almak hstırıma gelmiyor... Anıa görelim bakalım.. vay efendim, sen roisin intikam i?tiyen, bebek gibi bîr gene kız gclip gelip de onun ysnına oturmaz mı? Ne buna can mı dayanır?. Fena olduaı. Bir bana bir de ona bakın! Boyle haksıziık olux mu?. Buna isyan etmemek kabil değil!. Ne olursa olsun, içi vurdumduymazhğa dökmeğe ve dönüp onun yanır.daki dilberi, inadıma dîdelemeve karar verdim.. sağıma döndüm ve yanımdr.ki gudübetln enssslnden süzüîen nafiz nazarîarla bakmağa başladım. Tabiî öteki farkmda değil, ama yar.ımdaki kan sinirlendi. Bana dik dik baktı. ben aldırış çtmedim. İşin tuhafı öteki yolcu da beniıM bu manevrama gülüyor. Böylece hiç değilse narari bir yakmlık tesisina rruvaffak olduğumu fandığını sıraria bitişik kıırul yani gudübet bana sordu: En?emde bir şey mi var, ne bakıyorsunuz?.. Kısık sesli de bir şey.. eskıden ebe yamaklığı, hamam natırlıği. kurşuncu karınm kızlığı gibi mahıem vazifalere girip çıkmış bir çey oldugiı ?özünden. sesinedn anlaşılıyor. uymüga gelmez. Bsn sizin ensenize bakrv.ıvorjm Nereye bakıyorsunuz öyle ife? Nereye baktığımı söylemeğe mecbur dpğilim. En5emde bir şey varsa «öyîevin! Sinirleniyorum. Bakacaksanız yüzjm* bakınız» Ben sizin yüzünüze bakmam. Neden bakmı>ormuşsur.uz? O baca düîmez, sizin erkeğir.Ue düşer. Benim erkeğım yokl Atlah havîTİı kısmet versin! Ne yapa'ım; jinadı otobüste yar.ıma otıır dunuz diye sizi dıkiz edecek değüina ya! Bu sırada arkasma dönerek: «ahpab» m yanır.daki tazeyi görüoce: Anbşıldı nereye bektığınız... Size yakışır mı .güierek siz yaşını başını almiş adanısmız. Neden yaşıru başır.ı almış adam olayım?.. Bu esnada bütün bize bakar.iar ?ülmeğe baş!acJ;lar. He^e bizirn a>.pab . Katılıyor gülfr^ekten. Görenler Allah için söyîesin. Siz kendi vaçınıza bakm! Hem siz nüfus memuru musunuz?. Hayır. ben haçhemşireyîm Mersi abİBCiğım.. Amsn da sevsinler a.uucuk bobek.. Herkes gü!üjor. bu sırada bizim ahpab dayanamadı. Ne çare beyefend;! Başs selen çeklîir.. dedi. ben de: Oyle efendim! dedim.. şüküı ki Türbe durağma varmiftık l'mur» i şetaret içinde arabic'an indim.. doğru Belediyeve.. içeri girerken Va^ü Rızaya raşİEdjm. Içi vsrmiş da yapmış, çıkjyormuş. Poni görünce güldü: N < > o, ayol? Sen ev mi oldun! Neden? Numîüalanmışşın da., Ne gibi? Ev gibi. baksana ?apk?na! Çıkarıp baktım. Ne göreyırr... CPrrideki vestiyerde çspkada taktıklsr; numara durrnijyor mu baiîmda!. E v a h ' îar o'ıîun.. rezil oimuşuz syo!.. Aa! Haf kaJtak hay.. bak söy'edigi lâfa! £iz yaçır.ızı, bBş:nıza ai.nı$sınızl dediğinin 'sebebini şimdi anlıyoruTn Nurnf.ra 52 idi.. artak şapka giyerVeı iyice evirip çeviriyorum.. B. FELEK