22 iN'isan 1945 jf TİYATRO HÂBERLERİ ] I HEM Zeytinyağı tevaiatı NALINA M1HINA Şehir Dram Tiyatrosunda ((Dördüncü Hanri)) temsili «Hacı Kaptana m kazandığı muvaffakıyet Muhsin Ertuğrul telif bir eserde sahneye çıkacak Handi: kil etmlştir. Dell burada, serbestçe yaşamaktadır. Şehir tiyatrosu dram kısmmda tanınBu sırada «Hanri IV» ün yeğeni, bir Hiış Italyan edibi Luigi Pirandello'nun dcktor ve dayısmm eski sevgüisile kızı, «Dördüncü Hanxi> isimli piyesi devam «deli» yi ziyarete gelirler. Dördüncü etmektedir. Eser üç perdedir ve türk H^nri onlara gayet imalı lâflar sövler, çeye Şemseddin Talib tarafmdan tercü alay eder. Misafirler gittikten sonra me edilmiştir. anlaşılır ki ?deli» akıllılarla alay et«Dördüncü Hanri» Pirandello'nun, mektedir. On sene kadar evvel iyileşŞehir tiyatrosunda oynanan dördüncü tiği halde, deli rolü oynamakta devam piyesidir. 192728 mevsiminde «Altı şa etmiş, bu suretle daha rahat bir hayat hıs muharririni arıyor>, 193031 de geçirmiçtir. «Aptal>, 193738 da <Size öyle geüyorGelen doktor, Dördüncü Hanrinin sksa» temsil edilmiştir. Buna göre Türk lını başma getirmek için bir sahne terseyircisinin, pek çok kimsenin «garib» tib etmiştir. Halbuki ziyaretçiler, cgizli sıfatını vermekte tereddüd etmediği müşavirler» den, «deli» nin, deli oîmadı Italyan muharririne yabancı olmaması ğını anlarlar. Çıkan bir münakaşada gerekir. Dördüncü Hanri, eski sevgilisinin âşıPirandellonun hemen ekseri eserinl ğım kılıcla ö'.dürür. Artık ebediyen iransızcaya çeviren Benjamin Cremi Almanyanın «bedbaht imparatoru» oneust'nün müellifinin hayatına dair larak kalmağa mahkurr.dur. verdiği izahata göre edib 1867 senesinPirandello'nun ele aldığı kahraman de Sicilyada doğmustur. Babası tüccar görülüyor ki, tek hayatında, iki şahsm ' dır ve oğlunun ticarete atıimasını iste varlığım yaşamiftır. Hangisi onun hamistir. Faka; Luigi liseye devam etmis kikî hayatıdır? Meçhul. At kazasından ' ve babasını, kendisinl Palermoya gön evı.el fazla heyecanlandığı zamanlar dermeğe kandırmıstır. Edeblyat tahsüi birden kendine gelerek ?aşıran, kayboni Roma Üniversitesinde yapan delilan eamimiyetin yerine bir şeyler koykanb, 1888 d« Almanyaya geçerek mak için çırpınan bu adam, deliliŞi Bonn Üniversltesine girmiş, 1891 de felgeçtikten sonr* cemiyetin karşısma çıksefe doktoru unvanlle merun olmuştur. mağa korkmuştur. Zira pek iyi bilmekPlrandello ilk eserini 1889 da, siirle tedir ki, hastalığı tamamile iyileştiŞi rinl «Neşeli acı> altmda toplamak «u halde hemcinslerinin karşısmda daima retlle vermiştir. Bunu «Toprak Paskal «Dördüncü Hanri» olarak kalacaktır. yası» lsimll şllr kitabı takib etmiştlr. O halde bizim hayatımızı kim düzenli1891 <k Romaya dBndüğünde, Sicil yor? Adetlerile, ananelerile cemiyet yah romancı Luigi Capuana'nrn tavsi Bu fikir Ibsenin de fikridir. Fakat yeri üzerine blr roman yanmştır: «Ce Brandlar, Noralar o cemiyete karsı kamiyet Harici>. Bu yanhş yer« fahişe fa tutarken, Pirandellonun kahramanı liklt itham edilerek sosyete dısı editen çeküdiği köşesinde insanlarla için için bir kadımn, fcendine hakikaten â?ık eslenmeği tercih etmiştir. Bu, onlarm bularak yeniden oemiyete kabulünün «yaşama gururlarına> karşı acı bir ishikftyesidtr. Romanı hiç bir tâbi satın tihzadır. •lmamış, nihayet 1893 te «La Tribuna» Piyesin temsillnde DBrdüncü Hanri gazetesi tefrika halindt nesri kabul etrolünü H. Kemal Gürmen yapmaktadır miftir. ve tek bir kelime ile harikulâdedir. Hk jneşbur romanı «Müteveîfa Öteki roller pek ufaktır. Doktor MahMathias Pascal» m yazıldığı sene olan mud Morahdır, Hanri'nin yeğenl Kâni 1904 de kadar Pirandello bir kaç eser Kıpçaktır, eski sevgilisl Neclâ Serteldir, daha kaleme almışbr. Bunlarda kuv km Nevin Sevaldır, yeni âsığı da Sami vetli bir septisizmin, yaşama gururuna Ayanoğludur. karşı duyulan gerds merhametin izleri Eser Cahid Safîet Irgat tarafmdan görülür. sahneye konmustur. Tiyatro mecmua«Müteveffa Mathias Pascal» muhar smda, Pirandelloya dair nesrettiği blr ririn hayat görüşünü gayet iyi aksettiren yan genc sahne vazsının edib hakkmda bir romandır. Bunda, bir insanın, cemi epeyce araştırma yaptığını ispat etyet kendisinde bir varlık kabul ettikçe mektedir. yaşadığı; cebinde hüviyet varakası ol Hacı Kaptant V maymca, hiç bir şey yapamıyacagı oriŞehir Tiyatrosu kom*<K kısmında C«jinal bir tarzda beîirtilmiştir. Demek ki vad Fehminin «Haa Kaptan» ı, mevslhayat ve hakikat nisbidir. min son eseri olarak ve muvaffakıyetBu romanın kazandığı büyük muvafle devam etmektedir. Bir çilepte geçen fakıyetten sonra Pirandello'nun şöheglenceli mevzuunu evvelce yazdığımız reti gün geçükçe artmıştır. Buna rağpiyes h.alkm büyük alâka ve aempatimen münekkidler bu «acayib> dehaya sini çekmektedir. O kadar ki, temsmerkarşı çekingen davranmakta devam etde yer rnılmak »deta müşküldür. mişler, bu arada 1913 te yazdıgı «Ovti«Hacı Kaptan» bir şaheser olmak Hyarlar ve gencler> göze çarpmamıştır. dlasmda değildir. Fakat müellif, haîkın Edib, harb müddetince faaliyetini hoçuna giden noktalan buhnus ve bunazaltmamıştır. Bir çok romanlar yaratlan piyesine dahil etmek meharetini mış, 1917 den sonra da kendlni tiyatroya göstermiştir. Aynı hüküm «Yayla Karvakfetmişür. Şöhretini dünyaya yayan talı» için de verilebillr. zaten piyesleri olmuştur. Fakat muharŞehir Tiyatrosu artistlerl «ıeri çok rir, romancılığını da asla bırakmamışgüzel oynamakUdırlar. Vasfi, Bedia, •far. Bizde oynanan «Size 3yle gellyorMehmed, Necdrt ve diğer »anatkârlar sa> 1918 de yarılmıştır, «Altı sahı« muhemen hemen kusursuzdurlar. harririni arıyor> 1921 mahsulüdür. Bir adam yaratmakt «Dördüncü Hanri> 1922 yılının eseridlr. Pirandello ayru sene «Çıplaklan giy" Sİuhsln Ertuğruî "ba yıl Emekli dirmek> i yazmıştır. «Sana veTdiğim Sahne Sanatkârları Yurdu menfaatine hayat», «Kendini bulmak>, «Nasıl ol veriîecek müsamerede bir telif eser duğu meçhul>, «Benl istedlğin gibi» oynamağa karar vennistir. Bu münasehep harb sonrasınm söhret kazanmış betle »air Necib Fanl Kısaküreğin «Bir plyesleridir. Bütün bunlarda hâkim olan adam yarahnak» adlı plyeai •eçilmiştir. fikir hemen hemen aynıdır. Eser bundan yedi sene evvel Şehir Bu flkrin n« olduğunu, sündl Şehir Tiyatrosunda terasil edilmisti. Tiyatrosunda oynanan «Dördüncü Han Antigonet ri» yi incelemekte göreblllriz. Evvelâ Amerikan koîeji talebelerl, aralannpiyesin mevzuunu cle alalım: Bundan senelerce evvel, maskeli Wr dan Melihln yapüğı güzel bir dekorun at geıintiai esnasında Almanya impa içinde Sofoklesin «AnÜgone» Bİni oynaratoru Hanri IV kılığına giren blri bey dılar. Eseri, Şehir Tiyatrosu artistleringird«n düşerek, kafasını yere çarpmıs den Hâdi Hün «ahneye koyraustu. Bu tır. O zamandanberi, kendisinl hakika münasebetle, amatör temsillerinde gBze ten Hanri IV zannetmektedir. Ailesi çarpan blr hususiyeti belirtelim: Kızzengin olduğundan bir kSşkü, impera lar, hemen dalma erkeklerden daha olmaktadırlar. tor aarayı gibi döşetmlş ve para ile fazla muvaffak adamlar tutarak bir maiyet erkanı t e ı Metin TOKER Dördüncü flyiik MÎ1H ŞeAraMa <Bk öğrerimm yeni yılr» baoh&ını zti ta«ıyan ve bllhasaa son krsmı bir şaheser olan yanlannu» fftyle bir cümlo var: Geçen yıl clduğu gibi önftmüzdeki senelerde de köylerde ve bucaklarda lf yerine 8zür bulan bh" çok marlf»tlil*re rasgelineoektir. Bunlartn •avsatmalarına, yerinde görmege yeriserei kestB bir »urette sed çekmek lâzımdır.» Ticaret Bakanlığı mayısm i!k 1945 yılının 14 ni «••^••••^••••IM^I Y a z a n : f miş ba tablolar karEn bftyuğümüz, bn sSzlerile blr yaraşısında: «Ah, ne gügünlerinde tevziat yapıla san cumartesi günü, ya daha parmak basaoş olayerlar: Bn, zel olmuş! Nasıl oyeni bir ifade ve is görme yerine öritr buhna hasiabğıluyor da bu tarada cağını bildirdi görüş imkanları adır. Ve bilhassa harb yıllan içtnd», «a blr yapıs hiç »klrmı rıyarak çalışınayı hfid r e tlddetll sekUn* Tarmif; haris za. gelm!yor> diye îstanbuldaki zeytinyağı ve sade yağı en büyük zevk müzmlnleşmiştir. Her yarmı kalmıs; durumu Ticaret Bakanlığma bilJiril edinmiş bir sanat şahsiyetinin ade sa biıe ya siyasî veya popüler tesirlerle içlerini çektiklerini gördüm. Işte sanat eksik, yanlış ve fena yapılmıs; basarımiştir. Bakanhk, lâzım ge!en tedbirle ta bir sürpriz yaparak, kendisine dır; bu da ancak muvakkat ^>ir zanıan ve sanatta muvaffakıyet budur. Estetik lenıamış ve gerl brrakıhnış is karaınnrin alındığını ve mayısm ilk günlerinde hâs eserlerile bizi kucakladığı l i r için oiabilir. Bu itibarla hakikî sanat heyecan verecek bir tazelik ve yenilik da kalır da, tenkid ve sikâyet edernekarne ile halka zeytinyağı tevziine gündıi: Fahrünnisamn ilk sergLini tenkidinin muvaffakıyeti duyuş ve ifa olmadıkça nekadar ustalık gösterilir ve niz, sn kliie mazeret önnnüse çıkart başlanılacağını ilgililere bildirmiştir. görüyorduk. Üç salonu dclduran 172 delcrin estetiklerindeki tazelik ve ye tabiate benzerlik temin edilirse edilsin «Ahvall hazıra dolayısile...» Bn kH»« nihayet iyi bir kopya veya blnîeroe eşi Tîcaret Bakanlığı, ilân ettiği kararda parça eserin ortasında bir abide ihtişa niliği görmeğe bağhdır. bu'.unan alelâde beylik bir resim yapıl her beceriksizin, her ihmalcrnin, r » her Işte Fahrünnisanm eserleri karçısmgelenlcri karşılıyan sanatkâr, asid derecesi sekizden aşağı olan zey mile mış olur. Zaten gözün yanmda duyşu ehllyetsizln sanldığı cankurtaran ıtrtıttinyağların yemek'.ikte. bundan yukarı atölye reçetelerini ve akademik ölçü da yapılacak hakikî tenkid ve takdir de dl olmuştnr. «Harb yüıiinden» v» cAhancak bu mahiyette olursa bir şey yap ve muhayyelemiz de çalısmaz va bir sınm da imalâtta kullanılacağını biîdir lerle ekol bağlantılarını kendi duygu şahsiyetimiz olmazsa bundan fazla bir vnll hazrra dolnyıslle» mazereflerinrn, mişti. Konserve imal eden fabrikalar ve denemelerine feda etmek cesareti mış sayılabilir. Ressamlarımızın araycı şey yapılamaz. Gözün ve aklm görüs ve kimbilir, yüzde kaçı hakikî çareslzllğin Vilâyete müracaatle bu vaziyet karşı nin seyircilerde bırakabileceği intıba öncülerini bir araya toplamak gayesüe ifadesi değildir. Harb, bir ayıb Srten teşekkül eden D grupunun geçen ay mantığı yanmda fahsiyetimizin başlıca sında mÜFkal duruma düştüklerini, ların lıayaline içten içe dalgın olduğu iktidarlarım te^kil eden duygu ve mu olmuştur. kendüerinin sekizden yv.karı asidli zey halde nezaket ve zarafetile gene bir seramik ve dekorasyon sanatkârı Ismail îstiklâl harblcde bn «ahvall hanra hayyelemizin, hattâ iptidaî zihniyetiıniztinyağı kuüanarr.ıyacaklarını bildir tüy kadar hafif ve mesud görünüyordu. Hakkınm atölyesinde açılan resim Rergisine Fahrünnisa imzasile esılan iki den kalma düşünüş ve görüşlerimizin dolayısile» mazereti her îşte karşımıra mişlerdir. Bakar.iığm gıda maddeîeri Çünkü bütün şahsiyetini resim ihtirası de birer mantıkları ve kendilerine göre çıkan bir engel olsaydı, o harlkayı basanayiinde kullanılan zeytinyağlarımn sarmış, hayatır.m en aziz zevkmı bu tabloyu en kuvvetli ressamlarımız araşarmak kabil olamazdı. iht ; rasta bulmuştu. E^erlerinin çokluğu, sında bulunan Cemal Tollu ile seyre bir ifadeleri vardır. Hakikî ressam bu az asidli olmasma müsaade edecegi anBnvarıcı ve yaratıcı olanlar, ehHyet v» derken: «Bu tablolara baktıkça alışıyo ruH kuvvetlerimizin bütünile çalışan tek bir ruh, bir zevk ve bir üslubîa yalaşılmaktadır. pılmış olmaları da bunu gösteriyordu. rum, ilk görüşte üzerimde biraz garib bir şahsiyettir. Resmin bütün istedikle hakikî lhtı«as sahrbleri, harbln doğurBazı müesseseler, kenii memur ve ve şaşırtıcı bir tesir yapmışîardı. Fakat rini sadece tabiatte bulacağma inanarak duğu gtiçltikler karşısmda yılmamıslar, amelesinin iaşesi için zeytinyağı getirt Yalnız bu eserler nasıl karşılanacMk? şimdi beni gitgide çok çekiyorlar» dedi «abahtan akşama kadar «tabiî gürel» çahşmı?lar ve hn'jarmrşlardır. Harb, en Sanatkârlarla profanlar sergiden nasıl mişlerdir. Bunlar, Bakanhkça tevzi ediğini, aynı zamanda Ismail Hakkı ve avcılığı peçinde koşanlar, hakikî res çok beceriksizliklere, hanra konmafm lecek zeytinyağı miktarı te^bit edildik bir lntıbala ayrılacaklardı? muhterem refikalarmm da buna iştirak samlarm hiçbiri tarafmdan takib edil alışnus olanlara çelme takmıs; onlan ten sonra bu memurların ellerindeki Tabiat karşısmda veya onun vesile ettiğini görünce, ahşkanlığın bütün fa miyen, ve artık safdil ve hükmü geçmis boyunlarnu bükerek ve eUerlnl n t o s karneler mukabilinde zeytinyağı sarfe sile duyulmuş estetik bir heyecanm aliyetlerd* vasıtaları gayeye kal^et bir r.azariye olarak kalan blr realizmln turarak «Ahvali hanra dolayısile» madebileceklerdir. timsali olan sanat eseri yalnız ak:l veya mekten, nekadar hoşlandığım bildiglm kurbanlarıd'rlar. Sanat hiçbir zeman zeretinin kalkanı altına llticaya ievHususî şahıslar tarafından kendl ih zekâ ile takdir edilecek bir meta de için, birbirlerinden çok ayrı zevk ve sadece tabiati kopya etmek, doğru gör ketmiştir. tiyacları için getirtilmiş olan zeytinyağ ğildir. Böyle olduğu halde takdirleri şahsiyetlerde olan bu sanat adamlarmm mek ve doğru yapmakla kalmış değiHir; Ban işlerde, belkl raevznatın ve forlar hakkmda da bunların miktarma mizin hükümlerini daha çok bunlara kendilerini unutarak başka bir zevk ve aynı zamanda bir de «marifet» Ister; malitelerin doğurdnğu kırtasiyccilik göre bir karar verilecektir. dayanarak vermek temayüîündeyiz. sahsiyeti duymaları ve bunu açık bir eğer heyecan veren estetik bir marifet sedleri, harb kadar, ahvall hazıra kaYalnız bu kadar da değii! Ne tabiatte, yürekle söylemeleri beni çok mütehas yoksa sanat da yoktur. Tabiatin iyi, dar. yeni vaziyetler karşısında yeni tedhattâ güzel bir tasvirini sanatın aksnsı birler almmasmı önlemlşdr. Fakat tnevBelgrad elçimiz ne de onun üstünde örnek olabilecek sis etti. Çünkü bu duyuş ve açık yürek sananlar sanat dünyasına henüz ayak Belgrad elçlllğlmla musSeşan C*:&1 Kft mutlak bir güzel olmadıgı halde kendi ruat da, formaHteler de, kırtaslyecllik hakikî sanat tenkidinin basmamış olanlardır. r&sapan dün akşamil trenle Yugoslavyaya güzeHrnizi mutlak blr güzellik örne^i le söyleyişte de el sürübneı ve degürlrileme» kutsnl en samimî sesi vardı. Orijinal ressamhareket etmlştîr. «leyler değildir. Bunlar da değisürilebisa>Tnak bize tabiî bir bedahet gibi ge larm bekledikleri tenkid de ancak böyTevfik Kamll:n riyaaetlndett «lçUlk erYazımı bitirirken aziz dostum res lir. Bnnlara snnsıkı bağlanıp kalmak ve kanımıı da on beş gün sonra TMİfrterl tm liyor. Vakıâ her sanatta olduğu gibi le bir ruhla yapılan tenkidlerdir. Bun sam Şeref Akdik sergi dönü?ü büyük aksayan tarsüannı kanunî ve nizanıi resimde de adeta kamınlaştırılmı» ve ları göremezlerse ne alkıs, ne de anla;ma gldfceklerdlr. böylece ressamlara yükletilmiş katrle sılma beklemedikleri için bildiklerine bir heyecanla bana da uğradı. Ona ken yollardan dttzelrmemek, iptidal insanlaBelediye ve hususî idare di intîbalarımı söyledikten (onra bu rm kendl yaptıkla T i potlara kendilerlnın ve hünerler vardır. Yalnız bunların hiç memurlanna ikramiyeleri veriliyor birisi tabiat kanunlan gibi objektif de devam eder, yahıız kalmaktan kork yazımı da okudum: Bana bütün sami tapmalanna benzer blr hareket olur. mazlar. mlyetile sunları söyledi: «Fikirleriniîe Eeledlye muhascbeclliğl, lâzım felen tah ğildir, surî ve «übjektif olduklarından Çalışma prensipimiz, En BüyüğümüBana kalırsa Fahrünnisa, resmin srr tamamile İştirak ediyorum. Çok iyi slsatı temln ettlğlnden Te llîlll bakanlıfckat'î olmaklan tamamile •uzaktırlar. «ün lşaret boynrdnklan glbl, «Maıeret larla temaslarda bulundufundan »alı gürının doğru görme ve doğru ifade et görmüşsünüz. Hattâ kıskanclık duydubulmak değil, ls görmek» olmahdır. nOnden ltlbaren Beledlje memvırlarlle Hu Eğ«r kat'î olsalardı bütün sanat eserleri melerde olmaktan ziyade şahs! bir esğum resimler gördüğümü itiraf ederm. Herhangl yapılmıyan veya yarıra yatusl Mjhasebeden ma&t »lan memur ve tek bir teknik, bir zevk ve bir estetik tetik ve duyuşla olan görüş ve lfadede Fahrünnisa, kefenl yırtmış, ben daha mualllırJerln blrer aylık lfcramljelerinln havası içinde gelişen bir alem olacaktı. pılan blr lş için, erbabı, blr değll, bin oîduğunu kuvvetle sezmiştir ve bunun tfd'.yeslne başlıyacaJctır, Halbuki sanatın yaşaması daima mü tecrübelerini büyük bir ihtirasla yasa yırtamadım. Onun en büyük muvaffa m»7eret bulur. Fakat, devletin de, ferrlkıyeti kefenl yırterak kendine blr çığır lerin de yapılmasını beklediğl hizmctTerkot borulannın patladıgı temadi bir Mvk, estetik ve hattâ tek maktan son derece zevkalmaktadır. nihayet anlaşıldı nik tazelenmeleri sayeîinde oluyor. Şahsiyetinin orijinalliğini bir çok fev açıp burada ilerlemesi ve bütün eserle ler ve işler, mazeretle yapıJmar, çalışma rinde aynı yolda yürümek muvaffakı ve rorlııklan yenme ile yapılır. Bunı.n Istanbul semtlne blr kaç gündenberl BU Bunun için de hakikî sanat tenkidleri kalâde bir muvaffakıyetle göstermiştir. yetini göstermesidir; onun için n« yaverllmedlğlnl yazmıştık. Aynl dunım dün bilhassa yeni zevkleri, yeni estetik ve çaresinl de gene Mülî Şcfimiz, yukariri Hattâ bunlardan bir kaçı resim müzede devam etrclj arasıra bazı yfrlere BU sözierinde gösteriyorlar. Herkesten rcaifadeleri görüp ar.lama r e anlatma işi mizde kalacak eserlerdir. Nekadar ls zılsa azdır.» gelmlşse d« blr türlü devamlı blr hal a'.a. Samimiyet ve kıymetine emln oldu zeret yerine lş Istemek ve devlet vaıimamiftır. Evvelce tfe yardıSırmz glbl 8u olmuştur. Bunun dışında yapılan bü lenmiş olursa olsun hazır, basmakalrp, lar Idareel, bu durumun, mevslm dolayı tün tenkidler, cemlyetlerin llerleme, olmus bitmiş ifadelerden çok uzak olan ğum bir dostun da benlmle hemfikir ve fe ve hiımetlerinin en küçüğünden en «lle iu Mtrflyatın'iı «trtmaiinın tabll blr durgunluk ve gerileme vaziyetlerine sanatkâr, tabiatten ve diğer sanat eser kanaat olduğunu görmek beni sevin biiyüğüne kadar, devamlı ve sıkı blr »onucıı oldugu yolunda flklr btldlrmlsae de göre sanatm görmesi lâzım gelen lçtimal teftiş ve murakabe kormak; başaranları lerinden aldıgı intıbalan kendl sahsiye dirdl. Artık Fahrünnisanın, ihtlrasla dün yapılan ineelemelerden »u galerl^incle hizmetler hakkmda sadeoe nasihatçilik tinde yuğurarak orijinal bir hale getir sevdiği resirr.de kendine hâs blr çığırm takdir ve tebrik beceriksizleıi tekdir ve sakatl'.k meydana geldlğ^ hatta Beyazıd tecziye etmek. Yokw lş yerine özar meydan'.mn altından geçen ^"0 mlümet etmekten ibaret kalır ki sanat adamları meden tuala geçirmediğini hemen bü kudretli bir hâkiml ve resim tarlhimizin bulan blr çok marifetlilere dalma rasgcrellk blr ajıa borunun da patlaması yVt da nasihatçi münekkidler kadar olsun tün eserleri gösteriyor. Bunlardan hep ölmeı bir siması olarak kalacagından linecoktir. etlnden suîarın kayboldı.*u anlaşılmıştır. cemiyetin halini duyan ve hattâ sevinc sinde aynı muvaffakıyeti arıyacak d« hiç «üphe etmiyorum. Anrftnın nceyd&na çıkmaeı Uzerlne gereken ve acılarını daha derinden sezen kimse ğiliz. Fakat blr çok eserlerinde kıskaProf. M. Şekib TUNC onarmaya başlanmiîtur, nılacak kadar muvaffakıyetler gostenrüs lerdir. Turing Te Otomobll kulübunün Kaldı ki hangi Içtlmaf şartlar lçlrde bulunuyor. Isveç gemui gitti Un tevuah kongresi Memleketlmlzde enteme edUen Almanlarla vücııde gelirse gelsin bir eserin sanat Dar t»llrlllerle ha'.ka. 25 ntaandan ltlbaBunlan gören ve teslim eden yalruz Tiîrklye Turlng ve Otorr.obll kurumunun eseri olarak dsğer kazanması herşeyrten ren ekmek kamelerlndekl P kuponu Ue kl lhraoat eşyamızı götürecek olan «Drottnlng. m kllo holm» gomlat dun taat 14,45 te lmanımız. seneUk kOKgresl dün Beyoğlu Halkevlnde önce şahsi bir estetik, sahsî bir üslub ben değilim. Kıymetli iki genc ressa loeu 49,5 lnırujtan nttfuı baf » tjan aynluilfUr, Oecnlrrtn nhtımdan aynlı. mımızın boya ve çini mürekkeble yapıl beyac un Terllecektlr. yapılmıştır. Kongrede Vall ve Beledlye ve hassasiyete tercüman olmasma bağç:nd* I»v1çre eenrl T» Isveç konsoloslu* «rBaskanı Dr. Lut'l Kırdar> Partl Idare hekAnı has:r ye« relsl Tevflk Flkret Sıla^ Belctör Tev lıdır. Bütün sanat tarihinde bunun tek 23 Nisan Bayramı münacebetile flk Sağlam ve kulüb öyelerl'hazır bulun bir istisnası bile yoktur ve olamaz. 01 İftihar edilecek bir resim se Prof. M. Şehih Tunc yerine ozur muştur. Kongre rlyas«tln« Hamdullah Suphl TanrıOver «eçlldlkten. aonraj İdare heyetl başkanı Bcşld Saffet Atablnen İdare raporunu oSumuştur. Bapor aynen kabu! olunm'js İdare neyetl lpka «dllmlştlr, 2 kıymetli şiir kitabı çıktı Kadıkoytlnde cturan ve lyl blr alleye mensub bulunan Kaya admda blr genc, Cevad Te Rasln admda lkl arkadası İle yanlanna blr mlittar ylyecek aldıktan ıonra geo« glzl'.oe Drottnlngholra tamlll Isreç vapunına glderek salüanmiîlardır, 8 l*n'ı kendllertnl g5ren!er tar»fından ymkalanmışlardır. Mactra. meraklıeı gencltr, Hollywooda gltmek» gayeslle hareket «ttlklerlTil söylemlçlerdlr. J Hollywood'a gideceklermiş! GAR1P En son şiirlerinin flâvesile hazırianan ikinci baskısı çıktı. 1 lira. ÖLMEZ ESERLEB YAYINEVİ O R H A N V E L 1 NİLLÎ ŞEF İNÖNÜ'ye ŞİİRLER Şairlerimlzin Millî Şef înönü hakkmda yazdıklan siirler öğretmen ve şair All Ertan tarafmdan derlenerek çok güzel bir kapak içinde yaymlanmıştır. Flaü: 1 llradır. bu BAYRAM ŞİİRLERİ 5îTn<Pden tedbirR davratvrp, anzal» radyonum ıteıyemJzd» «arrrtr «• «uar •rttrtnb. TCKNfK Bayramlarda, törenlerde mekteb çocuklarının okuyacağı «o güzel ve •eçkin fiirler bu kltabda derlenmlştir. Flab: 50 kuruştur. • UĞUR Kitabevi lstanbul Ankara caddesi • AHŞAB YAPİLARI HESABLAMA TABLOLARI ANTON GATTNAR'ın yazdığı y t yftksek mühendls mlmar ORHAN ALSAÇ'ın dilimize kazandırdığı bu eser, kerestenin yapıda en büyük tesir derecesile kullanılması, yapı parçalarınm her birinin mukavemetinden mümkün olduğu kadar çok istifade edilmek suretile yapmrn dayanıklılıgına halel gelmeden mümkün olduğu kadar az kereste «arfedilmesi yollaruıı göstermektedir. Fiatı 175 kuruştur. Ü N İ V E E S t T E KİIABEThıİB teknik serisinden sirr.diye kadar nesrolunan eserler: 1 PRATİK BETONARME, yüksek mühendis Zihnl Arısoy. 200 Krş. II TEMEL İNŞAATI, Prof. Dr. NecaÜ Engez. 500 » i n ÇATI İNŞAATI, yüksek mühendis Zihni An«oy, 325 > IV KAVİSLERİN PİKETAJI, Krohnke. 200 > TUKK ANSİKLOPEDİSİ VAZANı Edsbiyatta, Sanatta, Harbde, Politikada ve her tahada şöhret kazanmış olan Türklerin hayatları ve eserleri. YEDİGİTN neşrîyatından olan bu eser, her ayın birinde 32 sahifelik resîmli fasikül halinde çıkacak ve 12 fasikülde, yani bir senede tamar.îls'.ıacaktır. İlk fasikül 1 mayısta çıkıyor. Fîatı yalnız 50 kuruştur. ken Batf Kânunusaninln oattı. cak olduğu günlerde idi, iki arkadaş Am&n Raü*! Ne bir akçam benl bir v&pryoraun? Reaü yere götürdüler. İçolacagız. kill lokanU. Onlar Ne mi yapıyo içecek ben de yiyerum.. TJlan ben erceğim. Sarhoş mekeglm, erkek! Kanlesl yemeyi neden lara meydan c*uyobllmem pek a«vf Herifler klmî rum Küıbrk herü".. Raif, şöyle bir silkindi.. rim. Amerikalılar.. Günde yflr kilomet Hakkm var bilâder. Bu k a n kısBen kajai oklııın Doğrusunu söylemek lâzun gelirse iki re gidiyorlarmı*.. Dehşet! Bitiyor kumının tahakkümü de çekilir şey değil kazak... Aaaayt karada kaçan, deryada arkadaşın beni götürdükleri bu içkili tum. Bu muharebe gelecek hafta biter. dir yani. Hani ben acıyorum, acıyorum uçan, karısına ağız agtırmıyan Maçka lokanta, daha ziyade bir yemekli meyRaif daha septik adamdır.. ama.. Başıma çıktı.. (Başladı ağlamağa). köleleri... Allah.. Bumuma kan kokuhane idi. Her masa başında en az üç Sonbahara biterse öp de basma böyle seninkl gibi huysux bir karısı Ne rahat var, ne huzur yahu! Çorabım yor, kan! kişi başbaşa vermişler, yüz ifadeleri koy.. Sussss, Raif, susl Rezil olduk.. vardL Etliye sütlüye karısır.. Adamm delinir, kavga! Paltonun düğmesi koaşırı bir belâgatle hislerini anlatıyor Bırakm su muharebe lâfmı yahu! canma tak dedi. Günün birinde.. Anla par, kavga.. Sofra örtüsüne yemek dam Pencerelerden baktılar.. Bereket hava lardı. Biz de garsonun elindekl gri Daha bir eğlenceli sey yok muT lar, kavga.. Hava açar, kavga, yağmur bozuk.. Dışarıda kirase yok.. Sokak da dın mı bastı deyağı karıyapaçavra ile silerek buyur ettigi bir mayağar, kavga.. Illâllah be!. Ulan ben ne loş! Kapıyı çaldık. O bizden iki kat yu Dümbüllü Ismail var.. Hımbılhk saya çöktük. Herkes palto ve lapkasile Sua be! hımbıl, sünepe adammışım be.. (Bağıra karıda oturur. Asansöre bindik. Hâlâ oturuyordu. Anlasılan vtatiyer yok. etme! Münevver, adamîarın olandan bi Vallahl de bestı, blllâhl de.» rak) garson.. Getir bir rakı daha.. Sana söyleniyordu. tenden haberleri olmalı.. Hamallar Dostlar birbirine sordular. Sonra mahkemeye?.. söylüyorum ulan.. kâhyası rnısın mübarek? Analar ne doğuruyormus bakalım.. Ne içeceğiz? Hangi mahkeme.. Kuzu oldu ku Ma pasam.. Ben.. Ben hep ayni bira bardağı 5nunde zum, kuzu! Sen de öyle yap! Bir gün Ulan hâlâ söylüyor. Sana rakı dl (At martini Debreli Hasan, dağlar inBen hemen ilerlkl teklifleri Snlemek pinekliyorum, onlar üçüncü dubleyi lesin!) için: yuvarladılar. Tabil Ispirto yankısını şöyle hanı bir huysuzluk ettigi zaman yorum... Ge... Ben eve girdim.. O da kendl elaal eline biraz oksayıver. Bak ne olu Raif müdahale etti. Bira içerim.. dedlm. gösterdL. Tekelin.en keskin içkisi biiresine gitti.. Soyunuyordum.. Ust katta yor?. Hele bir kadeh daha.. Ha?. Raif.. ötekiler rakı istediler. Size tarutma zimkilerin kafalarmı tüssüledi. Erkek Dur be kuzum.. Hızmı elln blçare bir bağırtı, bir ses.. Anlaşıldı ki Raif dım galiba.. Arkadaşlardan biri Züh lik, kabadayılık lâfları başladı.. Gözler Sen dediğime bak!.. sinden mi alacaksın.. dayanamadı. Bu akşam tatbikata geçti.. Zühtüden bu nasihati aldıktan sonra tü komüsyonou. Amerikadan davul boşluğa bakar oldu. tşte sarhoşun en Bana bak Zühtü.. Ben sahiden sü Sesler arttı. feryadlar başiadı. Vay hain tozu getiriyor. Buradan da minare göl kötü devri budur. Bu sıra belâ çıkarır, Raif biraz cesaretlendi. Bir sigara yak nepe imişim be! Ulan bu devirde karı vay.. Insan da karısını bu kadar döver gesl gönderiyor. Yani bu çeşid bir iş bu sıra taşkmlık, sululuk eder. Bundan tı, derin derin çekti.. Zühtü anlattı: baskısîna girer mi insan.. Ben erkek mi?. Diye düşünürken merdivenden bir Anladın mı âşık? Dayımın yolun oldum yahu, erkek.. Sen beni erkek yapıyor. Ne kazanıyor bilmem; fakat sonra gelen devre sızmarun başlangıeıayak sesi pat pat pat... indi Derken bigeçiniyor öteki Raife gelince o 50 dır. Zil zurna, fitil, lom hep sarhoşlu dan gltl yaptm! Ver elini! Öpücağam.. Valls'ii zim lıapı çalındı.. Koştum, açtım.. Raif, Ne söylüyorcuk, oldum bittim talihsizdir. Neye el ğun muhtelif devreleridir. Tam bu n öpücağam.. (Elini öper) yanağındm da.. yakası açık.. Paltosunun bir kolu jıksun yabu! attıysa kurudu. Inanmazsmıı. Bir ke rada Raif ayağa kalktL. Şap! Hah şöyle.. Sen de beni öp.. Ulan mış.. Şapkasız Suratı karmakarışık re bizim bahçeye gelmisti. Incir toplabu akşamdan tezi yok. İntikam... Vay içeri girdi... Ne söyllyeceZühtü atıldı: mak için üstüne çıktığı ağaç ertesi sene anasını be! On dört senedir istibdad.. ğtml Bir baiıane bu Nereye yahu! Kapıyı kapa! Aya*ını öpeyim. su^ kurudu. Dahası var. Terkos idaresine Hey kuzum hey! Bakalım Raif neymiş?. kapıyı kapa! dedi.. Hemen kapadım.. lur verirsin aopayı Eve.. Bizim ev usağı bekler.. müfetti? yazıldıktan bir gün sonra meşHıhı!.. blr daha sana, kaYukarıdan ağzma geleni söyliyen bir Kirn o, ev uşağı?.. hur galeri yıkmtım vukua geldi. tstannsmai Rakı geldl.. Onu da çekti.. Saat da ksdm feryad edip duruyordu. Bizimkl yahu! Bizim ktdın. bul susuz kaldı. Son ramanlarda zeyon biri bulmuştu. Zühtü: Raif içeri girer girmeı oradaki kol Beklesin be! Ne olur? Sus be. On dört tinyağı işl yapmak istiyordu. Nühuseti Olmaz kuzum.. Yapamara.. Evimiz senelife... Haydi kalkalım.. Diyince hep dav tuğa çöktü. Elile burnunu sildi.. Ve kan kendini gösterdi. Ama kendisl şeker barkımız dağıln.. randık... Paraları Zühtü verdi.. Taksime bulaşan avcuna baktı. Ben sordum... Aldırmaaa! Sen beni dinle.. gibi çocuktur. Çocuk dersem kırktan Ne o, hayrcla! Raif bu ne hal?. Ulan amma da kılıbıksrn Raif! Yapamam.. Bar bar bağırır, rezil kadar yilrürken Raif hep şiirler okuycr, yukarı.. Ayni apartımanda otururuî.. Hiç bizimkile konuşurken b'jrnum kendi kendine söyleniyordu. Taksimde Handiyse karmm çantasma gireceksin. oluruz.. Içkiler gelci. Zühtü garsonun kırk Aldırma kuzum.. Bak bana. Gece gide Dur! Beni dinle!. Şimdi yarın ak Zühtü bizden ayrıldı.. Biz de tramvaya kanadı da.. yıllık arkadası imiş gibi: rim, gündüz giderlm, ne soran var, ne şam seninle burada buluşuruz. Felek de bindik.. Raif az kalsm bilotçiyi döv^ Burnuma kan kokusu gellyor, <rlcekti... iki defa bilet sormuş: Bana bak. Yani kuzum. Sen bizi sual eden Anladın mı? Biraz genis ol.. gelir.. yordun ya! biraz gözet, bak bakalım, söyle soğuk, Ulan görmüyor musun?. Raif tekrar oturdu. Evet, lâkin şu geçmişi kmalı Zühtü Bana bakmayın! tçtimaım var. köfte falan.. Kardeş, benimki sizinki gibi de Al bir kılıbık daha! Hayır bayım, hani almıyorlar da yok mu?. Alacağı olsun onun.. Sen Sindi pasam.. bana bu akşam şuracıkta bir yatak yap ğil.. Kıyameti koparır yahu! Bana ha Yok be kuzum. Içtimaım var da aldım diyorlar. Raif de cebinden bir kâğıd fıstık çı yatı zehir eder.. Başka türlü bir şeydir. ondan.. Hemşeri! Onu sen değil, senin di ta.. Yarm... kardı, ortaya koydıı. Ben fıstığı h<=m Hani kadındır, hamarattır, neme lâzım. Arlaşıldı.. Bitkin bir halde •olan Raif Ulan bu da içtima budalası.. Gar rektorun da söyliyemez. Sen bana bak! Beverim, hem sevmem.. Lezzetli şeydir. iki elim yanıma gelecek ama çavuştur son.. Doldur şunları.. Anladın mı ku Ben senin on beş kuruşuna tenezzül o geceyi bizde geçirdi.. Uç. dört defa Lâkin insanın turnaklarını acıtır. Hele ha! Biraz geç gelsem ağzma geleni. zum! Seninle burada buluşuruz. Biraz etmem.. Ar.ladm mı?. On beş ürana da, ü=t krltan müracaat ettüerse de mülteşirr.dikl fıstıklar iyi çatlatılmadığı için Anlaşıldı. sen hapı yutmuşsun.. kafayı çekeısin! Malum ya, aslan sü*ü on beş lirana da.. Sen iyi bak bana!. ci'i vcrırcdık.. Ertesi sabah.. sulh müdaha müşkül yeniyor. Başladık ianuş Dayımm yaptığı gibi yap da bak ne lâzım. Akşam eve geç git.. Ondan sonra Yoksa ben adamm... zakareleri başladı.. Raif kapitülâsyunmağa.. Eh ne konuşulur? Ya muhare oluyor? efendim.. Başladı mı çıkışmağa.. Al eli Bllstçiye işaret ettim.. Herif başın: ları kabul etti, karısüe barıştı. Karısiln beden, ya piyasadan.. Zühtü başladı: I Kim dayın? ba'ıştı, lâkin Zühtile darıldı. ne! Başla okşamsğa.. Bir defa dersini iki tarafa sallıyarak lâhavle çekti... Yahu herifler yürüyor bel J Biz Karacienizliyiz. Dayımm da alırsa artık rahat edersin... Anladın mı? Istasyonda indik.. Apartımana gelirB. FELEK "KAN KOKUYOR!,, Yazan: Burhan Felek