9 Aralık 1941 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

9 Aralık 1941 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 9 Birîncîkânun 1941 Sehir Yeni anlaşmaya dair haberleri lâyjh.ayı encümenler Türk Alman ticareti ÜNÜN MEVZUU J IHEM NALINA MIH1NAİ svib ettiler AfyonJ'iheb'usu Berc Türker, her nevi Doktor Lutfi Kırdarın, gıda tnaddelerinin memleketimizde kal Ankaradaki temasları masınm^muvafık olacağını müdafaa etti hakkında verdiği Ankara 8 (Telefonla) Türkiye ile Almanya arasmda ticarî mübadeie ve tedıyeleri tanzım eden son ıki anlaşma ile bu anlaşmaya bağh protokol ve mektubların tasdikına dair lâyihanın Meclis encümenlerinde müzakere ve kabul edildığini bıldirmiştim. Encümenlere, hükumet tarafından verilen izahata göre, Almanya ile aramızdaki 25 temmuz İÖ38 tarihli ticaret ve tediye anlaşmalan 31 ağustos 1939 da hıtama erdikten sonra muhtelif sebeblerden dolayı ayni mahıyette yeni biı anlaşma akdi miimkün olamamış ve o vakıttenberi iki mem leket arasmdaki ticarî münasebetler büyuk müşkulâtla karşılaşmış ve bir vakitler adeta durmuştur. 25 temmuz 1940 ta akdedilen hususî anlaşma, evvelemirde 1938 ticaret ve tediye anlaşmalan hükümlerine göre akdedilmiş rnukavelelerin tasfiyesi mahiyetini arzetmiş ve bunun haricinde esasen pek az yeni bir muamele derpış eden bu muahede ile büyük bir ticarî mübadeie yapıimamıştır. Yeni anlaşmalar ise iki nıahsul devresini ihtiva etmekte ve 36 milyonluk ithalât ve ihracatı derpiş etmektedir. Bu anlasmaların esasları şöylece hulâsa edilebilir: 1 Gerek Türk ve gerekse Alman mallan her iki memleket için ehemınıyetieri nazarı itibara ahnarak para ile ifade edilen kıymet bakımından mübadeie edilecektir. Bazı mahdud ve her ıki taraf için fevkalâde ehemmiyet arzeden tnaddelerde miktar tespit edilmiş olnıası hususu m'istesna, mübadeie edilecek ır>.alların para kıymetleri üade edilmiş rriktarları zikredilmemiştir. 2 İthalât filen yapıldıktan sonra Ihracat yapılacaktır. 3 Her iki taraf da jhracatı temın etmekle mükellef değildır, sadece ihracat lisanslarııu vermeği ve kolaylık göstermeği taahhüd etmişlerdir. 4 Prensip, ithalâtla ıhracatın tevaziinü olduğu halde Alman mallarının ithalinden sonra ihracatı temin maksadile muayyen bir marj kabui edılmiştir. 5 Alman gümrük havzası tarif edünıiştir. Bu havza şunları ihtiva etmektedir: Almanya, Alsas Loren, Open Mahnedy, Bohemya ve Moravya protektorası, Polonyadan Abnanyaya ilhak olunan ara2i ve serbest limanlar. 6 Üçüncü bir memleketten Almanyaya gelen mallarm Türkiyeye ihracı temin edilmiştir. Türkiye tekrar ihracı kabul etmemiştir. 7 Hususî mukaveleler muteber olmak çartile ithal olunan mal bedelleri gümrüklenmelerinden itibaren azaml bir ay zarfında ödenecektir. Ticarî teamüllere uymak şartile avans suretile tediye lecek müşküllerin kolayca halli temin edilecektir. 9 25 temmuz 940 anlaşması tasfiye edilecek ve bunun bakiyyesi yeni anlaşnanın B hesabına geçirilecektir. 10 1941 de akdedilmiş olan tütün, kimyevî maddeler ve kâğıd takasları mucibince muameleler yürüyecek ve bunlar mucibince ithalât ve ihracat devam edecektir. 11 Iki memleket arasındaki mübadeie, tanzim edilmiş olan listelere söre mütenazır bir scyir takib edecektir. Bu anlaşmaya bağlı listelerin bariz vasfı mübadeie edilecek malların her iki memleketteki ehemmiyetlerine göıe sınıflara ayrılmış olması ve birinci sınıf ehemmiyetini haiz mallarımıza mukabıl birinci derecede mühim her mal ithal edeceğimizdir. Gerek Hariciye, gerek Octısad encüırıenleri anlaşmaları memleketimuın yüksek menfaatlerine uygun görerek fcsdik etmişlerdir. Sadece İktısad encümeninde müzakere sırasuıda Afyon nıeb'usu Berç Türker, şu mütaleada buiıuımuştur ki, mazbata ile birlikte bu itiraz da umumî heyete sevkolunmuştur: « Türk Alman anlaşması iktısadi ve ticarî bir muvaffakıyet olduğu oibi iki dost memlekeün harıcî siyaseti üzeiinde de hüsnü tesir edıci mahiyttte olan mühim bir muameledir. Bu anlaşma ticarî mübadeie esaslarma bağldır ve yüz milyon lira gibı büyük bir rneblâğı ihtiva edıyor. Bu alışverişe gbre nıcmleketimizden mütenevvi mallar Almanyaya ihrac edilecektir; encak dünya harbi devam ederken ve haric memleketlerde mevaddı gıdaiyenin nedreli lıissolunurken ihracı derpiş edilen mevad meyamnda zeytinyağı, fasulye, nohııd, mercimek, bakla, yumurta ve saire gibi birinci derece gıda maddelerinin de dahil bulunduğunu gördüm. Memleketımızde alelumum zahırenin ve her nevi yemek yağlannın fiatı yükselmiş ve yükselmekte olduğu aşikâr iken bilhassa önümüzdeki kış mevsiminde hatkımızın eşeddi ihtyiacı olan yukarıda zikrettığim gıda mevaddının memleketimizde kalması daha muvafık olacaşı mÜTaleasmdayım ve mütaleanu teyiden ilâve etmek isterim ki atide mevaddı gıdaıye mevcudumuzun himayesi için istihlâki tahdid etrnek lüzumu da hasıl olabilir.» Vali Ankaradan avdet ctti 56 şubat 1904 Japoıtlar ilk baskınlarda A muvaffak oldular ,•» ••••>,! Yazan Bu, ne biçim matbuat hürriyeti? izahat Vali ve Belediye Reisi Lutfi Kırdar, dünkü trenle Ankaradan şehrlmize avdet etmiş ve Haydarpaşa istasyonunda Vali ve Belediye Rfcis muavinlerile vilâyet ve belediye erkânı tarafından karşılanmıştır. Lutfi Kırdar, dün makamında kabul ettiği bir arkadaşımıza, vilâyet ve belediyeyi alâkadar eden muhtelif meseleler hakkında Ankarada temaslarda b u . lunduğunu ve yeni iaşe kararnamesinin tatbikatı etrafında evvelce verdiği izahata ilâve edecek yeni bir şey olmadığını söyledikten sonra demiştir ki: < Evvelce de haber verdiğim gibi, İstanbulda bir İaşe Mıntaka Müdürlüğü ihdas edilmiştir. Bu mıntaka müdürünün idaresi altında yeni bir iaşe teşkilâtı kurulacaktır. Yeni mıntaka müdürlüğünün kadrosu, tasdik edilmiş ve Vekiller Heyetinden çıkmıştır. Bugün, yann tebliğ edileceğini ümid ediyorum. Mıntaka müdürlüğüne kimin geürileceği henüz kat'î olarak belli değildir.» İstanbul Belediyesi, bellibaşh şehir meseleleri ve bu arada odun işile esaslı surette meşgul olmaktadır. Yapılan tetkiklerden, motörlere mazut tevzi etmek. le odun sıkıntısının önüne geçüebilmesi mümkün olamadığı neticesine varıltnıştır. Çünkü bir kısm motörcüler, dışanda daha kârlı iş bulunca, şehre odun getirmekten vazgecmektedirler. Belediye, şehrin odun İhtiyacını karsılamak için yeniden bazı mühim tedbirler alacaktır. Bulutlu ve karanlık bir gece. Saat geceyarısını 20 dakıka geçiyor. PortArthur'ün dış limanında Uzakşarktakı Rus filosunun büyük kısmı; demır ustunde yatıyor. Projektörler fasılalı bir surctte denızi tanyor. 1 inci Japon muhrıb filotıllâsıru teşkil eden 4 gemi, karanhklar içinde, birer hayalet gibı, yakiaşıyorlar. Abidin Daver fll avlanmışlardır. Amerika zırhlılarından West Virginia batmış ve Oklahoma da yanmağa başlamışür. 300 kişi ölmüştür. Böylece Amerikan Japon harbi de, Rus Japon harbi gibi Japonların muvaffak bir gece baskınile başlamışar. Bir habere göre de West Virginia Filipin sularuıda hasara uğramıştır. Pearl Harbour, Büyük Okyanusun ortasındadır. Japonyamn Yokohama limanından 3400 mü, Amerikanın garb kıî*ı]arındaki San Fransisko'dan 2090 mil uzaktadır. Fakat Pearl Harbour'a hüare cum eden Japon t a y y gemisi, daha yakın bir yerden, geçen harbde Almanlara aidken Japon mandasuıa verilmiş olan Marşal adalarından gelmiş olsa gerektir. Bu adalann Amerikan üssüne mesafesi, Yokohama'dan olan mesafenin takriben yarısı keradır. Japon gemisinin veya filosunun bu 1200 1300 mili görünmeden katetmiş olması, Japonlar hesabına büyük bir muvaffakiyetür. Amerikan donanmasının denizaltılar, kruvazörler ve tayyareler vasıtasile, Pearl Harbour etrafında sıkı uzak keşifler yapmadıkları anlaşılıyor. Yoksa, Japonları görürler ve böyle bir baskına uğramazladı. Amerikan denizcileri hesabına bu başlangıc fena bir nottur. Japonların, bir baskınla harbe başlamak usulünü ortaya koydukları 37 yıldanberi malumdu. Bu harbin esas prensiplerinden biri de harb ilân etmeden baskın yapmak olduğu iki seneden fazla zamandanberi müteaddid tecrübelerle sabit olmuştu. Bu bakımdan Amerikalıların daima tetikte bulunmaları ve ne yapıp yapıp baskına uğramamaları lâzımdı. Aradaki geniş messfe ve gizlenme imkânı vermiyen açık denizde bu uyanık'ı^ın iyi netice vermesine çok müsaiddi. Öy\ı olduğu halde, Amerikalılar gafil avlanmışlardır. *** Battığı haber verilen Amerikan zırhlısı V ost Verginia. Amerikamn büyük Kasablann yemini Kasabların. bundan sonra İstanbulun et ihtiyacını tamamen karşılayacaklan ve ihtikâr yapmıyacaklan hakkındaki yeminleri esnasında İstanbulda bulun mıyan yedi celeb de telgTafla yemine iştlrak etmişlerdir. Altın fiatı Altın fiatlan hafta başı olan dün de tekrar yükselmeğe devam etmiş ve bir Reşad altım 2775, 24 ayar bir gram altın da 385 kuruşa yükselmiştir. Mersine külliyetli ithalât eşyası geldi Şehrimize gelen malumata göre Mersine Amerıka ve İngiltereden külliyetli miktarda ithalât malı gelmiştır. Bu malların bir buçuk milyon liraya yakın bir İhtikâr suçundan mahkum kıymette olduğu anaşılmaktadır. Gelen tnallar çok çeşidlidir ve bilhassa yünlü olanlar ve pamuklu mensucat, manifatura, çay. Dün Asliye İkinci Cezada ihtikâr EU elektrik malzemesi, jüt mensucat, müçundan iki klşi tevkil ve altı kişt mah him miktarda pamuk iplıği, ve makina kum edilmiştir. aksamı vardır. Bir çok tacirler mallannın çekümesi Tesis davası için Mersine gıtmişlerdir. CEİZ olacaktır. Ziya Gün tesis heyetinin tesçil da8 Bu anlaşmanm tatbikatile meş vasına dün Üçüncü Hukukta bakılmış Plâtin vapurunun kira bedeli gul olunmak üzere Ankarada ve Ber ve muhakeme. salâhiyet meselesi üzerinİçindeki ticarî eşya geçen gün İzmir linde birer hükumet komisyonu teşkil de bir karar vermek üzere talık edilmiş limanmda tutuşan Plâtin vapurunun olunacak ve bu suretle tahaddüs edebi tir.. Devlet DemiryoIIarı İdaresince 200 bın liraya kiralandığı yazılmıştı. Dün idareden aldığımız bir mektubda, geminin 200 bin liraya değıl; îskenderun İzmirİstanbul arasmda eşya nakliyatı yapmak üzere ve Koordinasyon Heyeti kararile yalnız günde 435 lira ticretle tutulmuş olduğu bildirilmektedir. Tavzih ederiz. Gemiler tam yolla Rus donanmasının teşkil ettiği hattı doğudan Isatıya doğru bordahyorlar. Birkaç kısa kumanda. Dort gemıden sekız torpido, zıfiri kararıık denize fırlıyor. Japon torpidobotları, donüp karanlığa dalıyorlar. baat geceyarısıru 28 dakika geçe, üç :nfilâk, gecenin scssizliğj içinde patlıyor Daha bu infilâkların akisleri kaybolmadan 2 nci Japon filotillâsı ki gece karanlığında bir tek gemiden ibaret kaİTiıştı hücum edip torpidolarım atıyor. Sonra tam yolla cenuba doğru kaçıyor. Şimdi, artık Rus donanması, bütün projektörlerini yakmış ve küçuk, orta toplarıle müthiş bir ateş açmıştı. 3 üncü Japon filctillâsmın üç gemisi de, projektorlere ve top ateşlerine doğru tam yolla geliyor; altı torpido savurduktan sonra, gen dönüyorlar. Saat gece yansını 4S dakika geçiyor. Yanlışh.da süıüden ayrılmış olan üçüncü filoallânın bir gemisi de yalnızbaşına hücuma kalkıyor. Saat 1,25 te Rus filosunun ortasına doğru iki torpido atıyor. Saat 1,45 te 2 nci filotillâdan Oboro muhıibi de, karanhkta bir arkadaşile çarpışalak yaralanmış ve sür'atini kaybetmiş olmasına rağmen, Rus gemilerine hücum ediyor ve Bayan kruvazörüne doğru bir torpido salhyor ve saat 0,28 denberi devam eden şiddetli Rus ateşine rağmen, geri dönmeğe muvaffak oluyor. Hücuma iştirak eden 9 Japon muhribinin hepsi de tek isabet almadan •"i tek adam kaybeLmeden geri donerlerken Rus donanmasından Çarviç ve Retvizan, iskele taraflarından aldıkları torpil yaralarile bir tarafa yatmış bulunuyorlar. PaUada zırhlı kruvazörü de tam ortasmdan b ; r isabet almış, kömürlüklerinde açılan büyük rahneye rağmen, tehlikede değildir. İki zırhlı, iç limana girmeğe çahşırlarken karaya oturuyorlar ve liman methalini diğer gemilerin geçmesine mâni olacak surette tıkıyorlar. PaUada zırhk kruvazörü de liman methalinin batısında karaya oturuyor. Atılan İS Japon torpidosur.dan üçü tam isabet temin etmiş ve 7 zırhlı, 6 kruvazöıden mürekkeb PortArthur Rus filosunun üç büyük gemisini ağır hasara uğratTIIŞ, iç limana giden geçidin kapanmasına sebeb olmuştur. Novik kruvazötü, ıstim kaldırarak Japon muhriblerini kovalamağa çıkıyor; fakat atı alan Ü^küdarı geçmiştir; hiç bir düşman gemisme rsshyamıyor. Rus donanmasında 31 ölü. 8 ağır yaralı vardır. îşte 19041905 Rus Japon harbi, harb i'ân edilmeden yapılan muvaffak bir Japon baskınile başlamışür. Bu daıbe, gafil avlanan Rus donanmasını yalnız r.ıaddî hasara uğratmakla kabnamış; caneviyatım da kırmıştır. O kadar ki bütün harb müddetince Rus denizcileri kendilerini tophyamamışlardır. Rus Anııralı Alekseyef'in söylediğine göre, eğer Japonlar, o gece Port Arthur civarına bir tümen asker çıkarmış olsalardı, bu harb limanını zaptetmeleri işfen bile değildi. İşte 19041905 Rus Japon harbi böyle başlamışü, lılarrndan biri idi. 1920 de ınşasma baş lenan ve 1923 ün son aymda hizmete giren bu gemi 31,800 trndu. Sür'ati '21 milden bıraz fazla idi. 8 tane 406 lık ağır 12 tane 127 lik orta top, 8 tane 127 iık ve 12 tane 40 lık tayyare karşıkoyma topu, 4 tane 57 lik küçük top, bir çok makinehtüfek, 2 katapült, 3 tayyare taşır. Mürettebatı 73 subay, 1287 erdir. Zırh güverteleri 63 ve 89, zırh kuşağı 203406, kumanda kulesi 406, ağır top taretleri 457 milimetre kalınlığında zırhlarla örtülmü;tür. Büyük toplarmm azamî menzili 30,000 metredir. Oklahoma zırhhsma gelince, 1912 de ınşasına başlanmış, 1916 da hizmete girmiştir. 1929 da esaslı tamir görmüştüı. 29,000 tondur; sür'ati 20 mildir. 10 tane 356 lık ağır ve 12 tane 127 lık orta top. 8 tane 127 lik ve 8 tane de 40 lık tayyare karşıkoyma topu, bir çok makineli tüfek, 2 katapült, 3 tayyare taşır. Müreitebatı 78 subay. 1213 erdir. Zırh güvertesi 76129 milimetre, zııh kuşağı 203342, kumanda kulesi 406, ağır topçusu 457 milimetre kalınlığmda zırhlanmıstu, Ağır toplarmm azamî menzili 31 500 metredir. Iğer, Amerikan donanması, ilk hamlede, hakikaten bu ;ki nrhlıyı kaybetnıisse, büvük zıyaa uğramış; mevcud 17 zırhhsı 15 e inmiş demektir. Bir Japon tayyare gemisinin battığı da bildirihyorsa da ismi meçhul kaldığı için, ondan b^hsetmedik. ABtDÎN DAVER Sinemasında I merika. Japonya ile dündenberi harb halinde bir memlekettir; fakat, düne gelinci>e kadar da yarı yarıya harb halindeydi. Bu devletin elbette bir değil; birkaç harb plânı olmak lâzım gelir. Bunların gizli tutıılması, devletin harbe karışmasını istiyen ve istemiyen her Amerikalı yurddaşm en esaslı, millî vazifelerinden biridir; yalnız casuslar müstesna. Onlar da, bu işi açıktan açığa değil, gizli gizli yaparlar. Fakat hayretie gbıdük ki ve bütün dünya hayretie gördü ki iki Amerikan gazetesi, bir harb arifesinde, Amerika Birleşik devletlerinin sımsıkı gizledikleri plânlan kâğıdının rengine varıncıya kadar, neşrettiler. Amerika gazetelerinin adeta ifriharla itşa ettikleri bu gizli plânların uydurma olması ihtimali yok değildir. Fakat M. Ruzvelt'in kâtibi Stephen Early, «Ordu vc Donanma Muhtelit Komisyonu tarafından verilen gizli bir raporda 1943 yılı temmuzuna doğru Almanyaya karşı taarruzî bir harekette buluıımak üzere 5 milyon kişilik bir Amerikan seferî ordusunun teşkili derpiş edihniş olduğuna dair Amer kan gazeteler'n;le çıkan yazının menşei üzerinde hükumetçe tahkikat yapılacağını» söylediçine gore, demek ki bu plânlar uydurma değildir. Çünkü uydurma plânın menşei aranmaz. Amerikanın zayıf taraflanndan biri, işte bu sonsuz hürriyettir. Demokrasiuin ve beşer hukukunun en güzel prensiplerinden biri olan hürriyet Amerikada, bazan, böyle millet ve devlete karşı bir suikasd silâhı olarak lcuHanılıyor. Amerikanın, Atlas ükyanusunda silâh kullandığı ve Büyük Okyanu^ta harbe girmek üzere bulunduğu buhranlı bir anda, grevler, ifsalar. kasden yapılan >angmlar ve infilâklar birbirini kovalıyordu. Daha geçenlerde. âyandan biri devlet matbaalarından birinde bastırdığı tnilyonlarca kartpostah dağıtarak Amerikan ordusunu açıkça isyana teşvik etmemiş miydi? Geçen harbde, Fransaya gelen Amerika ordusunda 50,000 hafiye kullanıldığının sebeb ve hikmetini, şimdi daha iyi anlıyorıız. Bu gidişe göre, Amerikan gazetecîleri, donanma genelkurmayınm kalm kasalannda saklanan Japonyaya karşı hareket plânım ele geçirirse. fotograflarile beraber neşretmekten kaçuımıyacak ve gazetecilik balamından bu fevkalâde marifeö yaptıklanndan dolayı da iftihar ve gurur duyacaklardı. Amerikada «vatan hiyaneti» uin adı adeta «matbuat hürriyeti» olmuştu; fakat, artık Japonyamn taarruzu üzerine harbe girmek mecburiyetinde kalmış olan Amerikanın bu çesid ihanetlere karşı da topyekun harb ilân etmiş olması lâzım gelir. Bundan sonra, basta Undberg ve gizli harb plânlan neşreden pek açıksöz gazeteciler olmak üzere, bütün infiradcılara da ağızlsnnı kapajıp silâha sanlmak vazifesi düşer. Amerikalılar, böyle yapmazlarsa harbi kazanmak ümidine şimdiden veda etmelidirler. MAGDA SCHEIDER'ın SEVMEK HAKKI Büyük muvaffakiyetle devam ediyor. FİLM.» AŞK^ Emsalsiz temsili 1941 senesinde Amerikada yapılan en mükemmel SÜPER HATIKASINI ASLA rMJTAMIYACAĞINlZ NEFİS BİR 1000 filmde 1 görülebilen yüksek SAN'AT KtJDRETİ... Vaterlo KöprUsü Vivian LEIGH Robert Orijinal Filmin baş rollerinde «RÜZGÂR GİBİ GEÇTİ. filmini jraratan. ve RÜZGÂR GİBİ GEÇTİ, filminin yarattığı büyük artist... İlâhi kadın TÂYLOR n ü s h a s ı Y ARIN n ü shası T ü r k ç e MELEK'te İPEK'te DİKKAT: Numaralı koltuklar bugünden aldırılmahdır. Denizlerle çarpısan.. Dalgalarla boy öölçüsen yeğitlerin Okyannslara meydan okuyan fen mucizesirun yarattığı büyük film AKŞAM PERŞEMBE AKŞAMI ÜSTÜNLOĞÜ ve DÜŞKÜNLÜĞÜ (Avrupanın İkbali) fçinde Osnnanu İmparatorluğmıun yükseliş ve alçalışı en büyük mevH tntan bu kitab, her Türk münevverinin dikkatle okuyacagı bir eserdir. Yeni çıkmıştır. Tevzi yeri Cnmhnriyet Matbaasıdır. Fiatı 100 kuruş. Bu GUMA akşamı Sinemasında Bu PERŞEMBE akşamı ZARAH YÜKSEK, DEHAKÂR in en büyük temsili LEANDER GALA MÜSAMERESİ VE KUVVETLİ YTLDIZ Basın azasını davet Türk Basın Birligi İst. bölgesi reisliğinden: Dil işlerimiz üzerinde meslekdaşlarile konuşmak üzere, Turk Basm Birligi Merkez Heyeti reisi Falih Rıfkı Atay, Anadolu Ajansı Umuml müdürü Muvaffak Menemer.cioğlu ile şehrimize gelmiştir. 10/12 941 çarşamba günü saat 15 te Birlık Merkezinde yapılacak toplantıyı şereflendirmelerini bütün azalanmızdan rica ederiz. akşam Köprüden Kidıköyü^ ^ n e altıda kalkan vapur gene her zamanki gibi tıklım tıkhmdı. Tam son dakikada, iskeleler alınacağı bir sırada içeriye girmiş olduğum için oturacak bir yer bulmak İmkânını tabiî aklımdan geçirmiyordum. Fakat hiç olmazsa rüzgâr cereysnmdan, tütün dumanmdan uzak bir köşeye sığınıp orada serbestçe ayakta durabilmek istiycrdum. Orta merdiveni tırmanıp güvertede, sonradan kapatılmış kısma doğru yürüdüm. Bir de baktım, sağ taraftaki dar kanapenin birinden bana ol sallıyan biri var. A... Bizim Necdet! Necdet lisede sınıf arkadaşımdı. Zengın bir ailenin çocuğuydu. Lâkin okumaya, öğrenmeğe hiç istidadı yoktu. Hocalann, hatta biraz da benim gayretime rağmen orta kısmı bile bitiremedi. Mektebi terketti. B^basmdan kalma paraları budalacasınq bir takım kiralık kadınlarla har vurup harman savurdu. Nihayet güç halle şirketlerin birlne kapılandı. Mütevazı bir memur hayatı yaşamaya mecbur ksldı. O da Kadıköyünde oturduğu için ara sıra buhışuyorduk. Kendisine doğru yürüdüm. Selâmlaştık. Yanını göstererek: Burada küçük bir yer var. dcdi, istersen ilişiver!., Teklif tabiî hoşuma gitmişti. Fakst, o srranın iki kişi için mi, yoksa üç kişi için mi yapılmış olduğu pek belli değildi. Sağ tarafında da uzun boylu, geniş vücudlü, karanhk yüzlü. gözleri kanh. dev gibi korkune bir adam oturuyordu. Arkadaşımm bana göstermek istediği nezaketin farkmda olduğu halde küçük bir hareket yapıp derlenip toplanrrası şöyle durrun ikimizi de hiddetli nazarlarla süzüyordu. Necdet, yapmak arzusuna düştüğü iyiliğin hasıl ola LÂLE DOUGLAS FA1RBANKS GEORGES SİNENASINDÂ Jr. MARGARET LOCKWOOD BANCROFT'un yarattığı CUMHURİYET Nüshası 5 56 ilkkânun 1941 Abone şeraiti Senelik Alb avlık Üc avhk Bir ayhk KADIN SEVİNCE Filminin ilk iraesi şerefine Bu akşam S U M E R Sinemasında Edebî bir şaheser... Emsalsiz bir film olan ve Geceyansından sonra, saat 3. 150 Japon tayyaresi, Amerikalıların Havay adalarındaki büyük deniz üs ve harb limanı Pearl Harbour'a hücum ediyorlar. Amerikan donanmasile tayyare msydanını bombahyorlar. Bu satırların yazıHığı saate kadar gelen haberlere göre J&pon baskmı, bu defa da, muvaffak olmus: Ruslar pibı Amerikahlar da p? DENİZ KARTALI İ Aşjctan yaratılan.. Heyecanla ateşlenen.. Fcdakârlıktan şeref alan en güzel filmdir. n;u kurustur. Haric Türkiye için için 1400 Kr. 2700 Kr. 1450 » 750 » 800 > 400 > Yokttır. 150 » Gazetemize eönderilen evrak ve vazılar neşredilsin edilmesin iade edilmes ve zivaından mes'ulivet kabul olunmaz. KUçUk hikâye LESLIE H O W A R D ve VYENDY HILLER tarafından harikulâde bir tarıda yaratılan ve BERNARD SHAW'ın eserinden İktibas edilen Kadıköy vapurunda... Galiba, dedi, herifin şapkasının üstüne oturmuşum!.. Hay Ailah müstahakkını versin. Şimdi hiç yoktan bir belâ çıkar mı çıkar. Çünkü mübarek zaten bize kızgm, bunu ıntikam almak için pek güzel bir vesile yapabilir! Bir muddet, hiç lâkırdı etmeden. cyle düşündük, durduk. Nihayet. sesimi mümkün olduğu kadar alçaltarak: Yahu Necdet, dedim, en iyisi kusurunu ona açıkça İüraf etn3n ve kendisinden nezaketle af dilemend'r. O da demindenberi zihninde aşağı yukan buna karar vermiş olacak kl hemen yerinden kalkiı. Altında yarr.yassı olmuş şapkayı sol elinin üstünde dümdüz bir tepsi gibi tutarak o koca vücudün sol cephesinden ileriye doğru uzattı, baş eğip geraan kırarakr Acele ile dıkkat etmemişim, beni mazur görünüz! dedi. Dev adam, boynunu güçlükle döndürebilen vahşi bir hayvan gibi başını bizden tarafa çevirdi. Şapkaya, aşına olmaktan ziyade yabancı ve mütereddıd gözlerle bakarak haykırdı: Mahsus yaptın, değil mi? Necdet, yassı şapkayı bir garsonun tabağa gösterdiği ihtımamdan ziyade bir dikkatle tutmakta devam ederek gen geri çekildi: Yoo... Bana böyle bir isnadda bulunmaya nasıl cesaret ediyorsunuz, dedi, şaştım, doğrusu! O vakit dev adam. hırsla kanapeden BİR KADIN Filminin ilk iraesi mönasebetile Ş E R E F G A L A S I Bu akşam için yerlerin evvelden aldırılması rica olunur. Yaratttm (PYGMALION) SİZİ E Ğ L E N D İ R E C E K . . . . SİNEMANIN mCİSİ OLAN BİR FLM . . . . HANS RUHMANN ve HERTHA FEILER Birlesen Kalbler ( Hauptsache glücklich ) in oynadığı PEK YAKINDA Sinemasının yeni Ş A muvaffakiyeti R K olacaktır. mıyaeağından korkan insanlara mahsus bir telâşla sıra komsusuna döndü: Affedersiniz, dedi, acaba beyi buraya alamaz mıyız? Karanhk yüzlü, kanlı gözlü, dev gibi adamrn çehresi büsbütün karanlıklaştı, gözleri biraz daha kızardı. Yeniden İkimize hain hain baktı. Zoraki bir kımıldamşla hafifçe yerinden oynadı. Necdet de ona doğru süründü. Bana, ancak tek kalçamı sığdırabilecek büyüklükte bir gedik açılmıştı. Doğrusunu isterseniz, saatlerce ayakta durmayı o şekilde oturmaya bin kere tercih edabılirdim. Suf arkadaşımm hatırını kırmamak için o cendereye sıkışmayı göze slrruştım. Vücudümün siklet morkezi ka napeden ziyade yere dayanmıs sol bacağıma istinad edivordu. Necdet, ortamızda güçlükle nefes alabiliyordıı. Yüzü karanhk, gözü kanh dev gibi adamın ıse çehresini gürmüyordum ama, horrurdanmalarının gi'tikçe arttığını pek İyi duyuyordum. Fakat Necdet, eski mekteb hatıralarmı kurcaladı. Taflı tatlı konuşuyor, ara sıra da ge\Tek gevrek kahkahalar atıyorduk. Aşağı yukarı yolculuk sıkmtısını unutur gibi olmuştuk. Vapur da «Kızkulesi» hizalannı geçiyordu. Eh. artık maksud menzi'imize yaklaşmıştık. Derken .arkaHaşım birdenbire sustu ve yerinden fırladı. Bize arkssı dönük dev gibi adama cakıngen \e korkak bir nazar fırlattıktan sonra tekrar yerine döndü. Kulağıma İğildi yavaşça: nedi, çiğnedi, sonra da ancak usta bir futbolcunun çekebileceği güzel bir şütle denize yolladı. Artık onunla da, bizimle de deminkl geniş alâkadan eser kalmamıştı. Çünkü vapur iskeleye yanaşrnış, herkes tramvaylarda birer yer bulabilmek için yekkalktı, arkadaşımm üzerine yürüdü: diğerinden daha evvcl çıkmak hevesi Cesaret de ne kelime, diye bağır ne düşmüştü. dı, senden çekinecek miyim sanıyorsun? Necdetle göz göze bakıştık, hâlâ mıAman yarabbi, korktuğumuz, nihayet nldanıp duran dev adamm on sekiz, başımıza gelmişti. İkisi müthiş b'r ağız yirmi liralık şapkasının acısile dısarıda dalaşma girişmişlerdi. Biraz sonra el peşbize yeniden çatması ihtimalini önlemek revinin de başlıyacağı muhakkaktı. Lâkin İçin en sonra çıkmaya karar verdik, herif o kadar güçlü kuv\'etliydi ki sade Güvertede yolcular seyrekleşmeğe arkadasımı değil. ikimizi de birhkte der ler toplar, kolaylıkla denize fırlatabi başlayınca orada da yalnız kalmanın lirdi. Onun için işe karısmakta biraz tehlikesini akıl ederek davrandık. Dev recikiyor. büt'";n güverte halkile birlikte adam, bizden daha telâşlı ve aceleci hareket etti. Kolruklarmı kabartıp koltesebbüse girismek istiyordum. larını gererek ve yüz elli kiloluk vüOteden, beriden: cudür.ün azametini etrafa gururıa teş Yapmayın!.. hir ederek önümüzden geçti, gitti. Etmeyin!.. Tam üst iskeleye ayak atacağımız za Ayıbdır!.. man Necdet: Sesleri yükselince benim de kalbime Aman, dedi, ya benim şapkam?.. kuvvet geldi Karşı sırada ohnvnlarla Sinirden etrafıma bakamadım ki... Orabçraber aralarma girdik.. Tatlı lâkırda unutmuş olacağım. dılarla ikisini de yumuşatmıyn çalı^tık. Döndük, orurdıığumuz yerde yoktu. Necdet, cılız ve yumurtasız bir ramaKanapenin altında da yoktu. Hiç biı zan pidesi gibi incelmiş şapkayı hâlâ yerde yoktu. Söyle bir düşündüm: elinde tutmakta devam ediyordu. Dev Yahu, dedim, pek iyi dikkat etmesdamm, arkadaşımdan hırsmı alamadim ama, herifin giderken ya elinde, yadığı için, hmcını cıkaracak baska bir hud da başında bir sapka vardı zsnneşey aradığı muhakkaktı. Göz'eri, evlediyorum. o almış olmasın! rinden dışarıya uğıamış, hiç durmadan Necdet bir saniye derin bir dalgınlık sağa sola oynayıp duruyordu. Hah, nigeçirdi: hayet İntikam ahna.ak bir şey b ^ m u ş Hayır, hayır. dedi, ah bu serse« tu. Birden Necdetin elinden şapkayı hafa... Adamın çiğneyip çiğneyip denfza kapü: Artık. dedi. bundan sonra onu gi fırlattıâı ördek bası tavşan tüyü biı şapka değil miydi? Tamam. benim şapyenin!.. kam, kendi şapkam! Ördek başı renginde güzel tavşan tüNuri Refik yü şapkayı ayaklarınır. altına ahp, çiğ Nuri Refik •=£}

Bu sayıdan diğer sayfalar: