Sehir haberlerî Ah su münekkidler! Sen bilir misin, dünyada en zor ve en faydaaız iş nedir? İhtikârla mücadele. Yok canım sen de, o hiç bir şey değil!.. Ben meslek soruyorum; hangi sanat, ehline yalnız zahmet verir ve menınasa o unvanı takınaniardan yüzde dokfaat temin etmez? sam yazı yazmağa naul cür'et edebüir Hangisi acaba? di? Fakat münekkid bu imtiyazdan isti Münekkidlik! fade edemez. Şair, romancı, tiyatrocu is Neden öyle? Çünkü, münakkidlik öyle bir dava îediği kadar imiâ, gramer ve nahiv yandır ki insandan bin türlü külfet ister. Bu iışı yapsın ehemmiyeti yoktur; o artistnun mukabilinde ise hiç bir nimet ver tir dener. Lâkin nedense asıi öz eseri ıntz. Haydi çakstın, çabaladın; bazı şey yapanlar hakkında bu kadar yumusak ler öğrendin diyelim; iş biter mi sanıyor oavranabilen kimseler, münekkidin hiç, bir tahtaya yan basışıru affetmez. Kımsun? Asla!!.. bilir, ayıbımızı yüzümüze vuranlara kar Nİçin? Şumın için ki o vaziyette bile (at fi, jçimizde gizli bir hınc mı laklıdır, nedir; behemehal onlan da kusurlu görvar meydan yok) demektir. mekten hem bir intikam şehveti duya Anlıyamıyorum, açık söyle.. Birader, münekkid dediğin kirase, ıız, hem de suçluyu eski ceza kanumı«noktai hendesiye> gibi «bu'di mücer nun dediği gibi «teşhiri alenl> cezasırid> içinde mevhum bir şey degil ki!. na çarptırmak isteriz. İnsanlık hali! Desene zavallı Nurullahın hali yaMünekkidin de bütün insanlar gibi sevdıği, sevmediği bir çok şey ve adara var man! Hele zavallı romatizmaya tutuldukdır; onun da herkes gibi bir çok ihtiyacları ve zaafları mevcuddur, şudur bu tan sonral. dur. Eğer zavallı tutup bildiğini yazsa Yazıcılanmızm bir garibliğini daha bir sürü kişi kızar ve tuhaftır ki mü görürüz! Edebiyatımızdan bahsederJer, nekkidin en büyük düşmanları, en yakın hem altı ayda bir (anketler) yaparak ahpablarıdır. Zira, bunlar jsterler ki niçin bizde eser yok; neden her yazılan kendileri saçma saçma kitablar yazsırı değersİE?» filân tarzında sorgular sorarve münekkid de bunları durraadan met lar; hem de basılan en ehemmiyetsiz kihetsin.. Şayed o biçaıe yazılarında şah tablar münasebetile «şaheser!>, «fevkaEİ fikirlerini feda edip, arkadaslarını lâde!>, «dahiyane!» kelirneleri gibi iaşmemnun etmeğe kalksa bu sefer karjı kın sıfatlar kulUrurlar, hasılı fikrî varEina kariler dikilir ve hepsi birden hğımız, hem senede beş on defa nefise«dalkavuk!» demeğe başlar. lerle dolar, hem de her vakit tamtakır Canım bu kadar ince eleyip sık do bir boş ambar vaziyetinde gösterilir.. kunulur mu? Münekkid, bazı daireler Bu gülünc hal, zihin piyasamızda şs=akadar da mı olamıyor? «İdarei maslahat» rak ragladığım bir edebi siyasettir! Bir siyaset ki hikmetine aklım ermez! tesine kâfi değil? Halbuki ben nekadar başka türlü Edemez ki! Zira o müellif denilen ve yüzde doksanı beş para etmiyen mahluk, düşünürdüm. Tenkidi, her zaman, her ne kendini beğenmiş bir insaf yoksulu yerde en faydah blr zekâ zabıtası saydıdur bilsen!.. İnsan mektebdeki karalama ğım için (münekkid) denilen kimseye defterlerini bile bir kere bastırmaya pek büyük ehemmiyet verirdim. Onda görsün! Alelâde bir kaç sahife bır kere çok yüksek vasıflar arardım. Meşhur matbaaya, müretriblerin eline gidip kâ Sentböv ve «onra cırasile Brüntiyer, ğıd üzerine geldi mi; artık bitti! Bun Fage, Lömetr, Dögurmon ve Tibole fiların sahibi kendini ebediyete namzed lân gibi tenkidciler, bana bu san'at haksayar. Eski Babıali yokuşunun yan so kında başka türlü fikirler vermişlerdi. kaklarında, yahud yaymacı işportalarm Hele Anatol Frans'ın «Münekkid, bir da gördüğün soluk benizli risalecikler çok şaheser ortasında ruhunun geçirdiği yok mu?. Bunların hepsi ebediyet seya maceraları anlatan adamdır» sözü gayet hatine çıkarak yolda sakatlanmış taUh hoşuma giderdi. Demek ki... yarahlarıdır. Edebiyat Nuhun gemisine Onlann dediği doğnı. Ancak kendi benzer. İçinde her türlü mahlukattan memleketleri için... Ben bizden bahsedibirer çift bulunur... Fakat işin garibi yorum. Bizim memlekette münekkidler bütün o yaratıkların kendilerini güver biraz Lânga bostancılarmı hatırlatır. cin sanışlarıdır. Bunlar nisyanın okya Zira zavallılann ruhu şaheserler arasınnusunu akıllarınca aşacaklar ve ölmezUk da değil, sayısız zerzevat kabuğu arasınfidanmdan ellerine birer yeşil yaprak da geçer! Hele bunlardan bazılarınm, alıp döneceklerdir. Bununla beraber... bizzat kendilerine faydaları yoktur ama Henüz şimdiye kadar gidenlerden edebiyata zararları güç inkâr edilebilir! Sebeb? bir haber yok değil mi? Hemen hemen!.. Gelelim blz mü Sebeb meydanda. İsteseler de istenekkide... Bil ki bu mesleği tutmak ta meseler de bir çok süprüntüyü methetlihsizliğine uğramış insanların hali acık mek ve bir takım kıymetli eserlerin alıdır. Zira münekkidlik bizde bir nevi leyhinde bulunmak mecburiyetinde kadöğüşkenliktir. O sebeble tenkidcileri lırlar... Halbuki gerçek bir münekkid mizde sık sık bir horozlanma hali görü herşeyden ziyade fena kitaba düşmanyoruz ya! Fakat biçareler ne yapsm? dır. O ister ki böyle yazılara karşı eskiAdam dövemiyen kabadayı, çantası boş lerin dediği gibi «fisebilullah» bir gaza BVCI, gol yapamıyan futbolcu ne ise, açsın. Ne çare ki gazete sahibleri, kikimseye saldıramıyan münekkid de ayni tabcılar, tâbiler, basılan romanları, şürşey demektir. Hele gencler arasında? ieri, tiyatroları filân, estetik değer kayMünekkid bilginmiş, samimî ve kavra gısile değil, sırf başka bakımlardan müyışiı imiş; bunun ehemmiyeti yoktur. talea eder... Hatta bazı muhitlerde, mecÇünkü böyle yüksek meziyetleri ancak mua sahiblerinin, matbaacılann zavallı ; bir azlık anlar. Onun da kuru kalabalık münekkidler üstünde en kötü bir ist .barasında yeri olmaz. Düşün ki zavalh dad rejimi tatbik ettiklerl sık duyulan münekkid bütün bu vaziyetleri idare et rivayetlerdendir. Onun için yalnız okumek zorundadır. Bir gün evvel meselâ duğumuz kitablar hakkında değil, görFikret için teçhel, adi, pörsümüz!» diyen düğümüz tenkid eserleri hakkında da bir ateşli tenkidci, bir gün sonra herhan ihtiyatlı ve dikkatli olmak zarureti var* gi bir çocuk hakkında, «Genc üstad! dır... Büyük dâhi!» filân gibi kelimeler savuBütün şu söylediklerinden çıkanlaracak kadar ölçüsüz olmak gerektir. cak amelî bir netice var mı? Böyle olmadığı takdirde, corijinal» sayıl Var ve gayet basit; eğer yaalann maz. Öyle sayılmayınca da ekseriyeü hakkında münekkidler, insafU olmazsa kuran hafif kafalılar arasında parlak yer hiç ütülme ve demindenberi anlattığım tutamz! Bir şey daha var.... vaziyetleri düsünerek «en o bedbahtlara CUMHURÎYET 11 tkincîteşrin 1941 Şark cephesinden Yazan Faztt Ahmed Millî esham ve tahvilât fiatlarının artması, malî itibarımızın ne kadar kuvvetli olduğunu göstermektedir üksek tahsil gencliği, uzun zamandanberi, bir talebe yurdu istiyordu ve bu istek pek yerinde, pek haklı idi. Gerçi, talebe yurdu hiç yok değildi; fakat mevcud yurdlar memleketin uzak yerlerinden Üniversiteye gelen ve gittikçe sayısı ar22 haziran 1941 de büyük ve mun tan talebeye yetişmiyordu. Yurdsuzluk, de şark cephesin tazamdı. Sağımızda ona muhtac olan talebcyi âvare ediyorde başlıyan harb yüksek tepeleri kar du; onlan mnzır tesirlere maruz bııakadar geniş ve büla örtülü olan Bal layordu. Bakınız, İnkılâba Genclik gayük bir harbi inkaniar gittikçe bü zetesi, muhterem Başvekil Befik Saydasanlık henüz göryüyüp yükseliyor ve ma hitaben neşrettiği «Yurd, yurd, yurd memiştir. Bununla beraber, Hitler'in mıza koyduğumuz için pen'anenin gü kütieleşiyordu. Makinemiz Balkanlarla istiyonız> başlıkh açık mektubda, yurdnutkuna göre, siyasî, içtimaî ve iktısadi rültüsünü az duyuyorduk. nemen ayni bir yükseklikten uçuyordu. suzluğun zararlannı nasıl anlatıyordu: zaruretlerden çıkan bu harbden ictinab Birbirimize hayırlı seyahatler temen Nisbeten az yüksek olan tepelerin ve bo«Yiiksek tahsil gençleri gayri sthhî, mümkünsüzdü. Eğer Almanya 22 hazi nisinden sonra şımdi General Fuad Er yunların üzerinden şimalî Bulgaristanı gaj/riiçtirjvaî ve gayrimüli pansiyonlarda, ran 1941 de Sovyet Rusyaya taarruz ka denle İstanbulun o doyulmaz, eşsiz gü da görüyorduk. evlerde ve viran hanelerde Mesih bekler rsrında bulunmasaydı bu kararı er veya zelliklerini seyıediyorduk. İstanbulun General Er*den şakadan «Tuna gözü gibi ümitlerle beMemektedirler. Son günlerde İstanbul Borsasında millî geç Sovyet Rusya verecekti. İki asır biraz yüksekten manzarası aşağıdan göküyor» dedi ve beni içinde bulunduİstanbulun korkunç, se/il ve hazin esham ve istıkraz tahvilierinde kuvvetli danberi menfaat ve siyasetleri aledde rünüşlerine nazaran birkaç kat daha ğum dalgınlıktan uyandırarak bu mu hayatım lâmler bümez .' Gayri Türk ve bir >ükselme göze çarpmaktadır. Millî vam tezad halinde bulunan Almanlarla güzeldir. Fakat ne yazık ki Yeşilköybarek eski Türk ırmağını uzaklardan gayri Müslimlerin her türlü fesat ve ahvarlık ve mali itibarımızın kuvveti ve Rusların 27 yıl evvel olduğu gibi bu yıl den Kadıköyüne birkaç dakikada gelisezebilmek için biraz uğraşürdı. Tuna lâkî zararlanna maruz, jarfctan ve garphalkın emniyetinin en büyük bürhanı da da çarpışmaları mukadderdi. Buna verdik ve oradan Şüeye ayni sür'atle gözükmüyordu fakat göz alabildiğina tan kopup gelen her türlü, bozçuncu ve olan bu yükselişler, İktısadî mehafilde hiçbir muahede, hiçbir tesviye tarzı ve yollandık. Uçağımız, General Erdenin görüyordu. Şimdi Şıpka boğazının hi zehirleyici tesir ve temayüllere iniidaehemmiyetle kaydolunmaktadır. ya tâli bir mülâhaza mâni olamazdı. dediği gibi makul bir yükseklikten yani zalartndan uçuyorduk. Filibe ovasına faasiz, apaçık duran bu şehirde, en geniş Halen bütün milli esham, itibari kıyİste bu suretle, bir tarafta 170 milyon yerdeki arızaların ancak 2550 metre gelmiştik. Bulgaristanın havasına gir ve ke*if Türk gencliği kitlesinin, hirnaye metlerinin fevkinde bulunmaktadır. ve diğer cihette yüz küsur milyon nü üstünden uçtuğu için şehrin, denizin, diğimizdenberi işlenmiş tarlalar, sık yolsiz ve müdafaasız bir suretie, geceler Yüzde 70 i tediye olunmuş Merkez Ban fusa ve rakamlarla ifade olunamaz de kurların bütün tafsilât ve renklerini ıar, temiz ve muntazam köyler dikkati boyunca sefih ve rezil edici tehlikelerle kası senedleri 130 liraya yükselmiş, İş recede geniş ve kuvvetli bir harb sana iyice görmek kabil olmuştu. çekiyordu. Bulgaristan ziraate ve köy başbaşa ve karşı fearştya bıraJcıImast kaBankası hisse senedieri ise çimdiye ka yiine istinad ederek harbe tutuşan SovFakat Erden için uçaklarda bu ka cüîükte muhakkak muvaffak olmuştu. dar, Türk gençliği için tasavvur edüedar hiç görülmemiş bir fiata, 12,60 li yet Rusya ile Almanyanın milyonlardan dar terakki yetmezdi. Onların yerin bir Balkanları parlak bir havada bütün büecek bedbahthk ve talisizlik var mıraya çıkmıştır. Tabıî fiatlan 3840 olan mürekkeb dev ordularının çarpıştığt metre üstünde durabilmeleri lâzundı heybetile, dere ve uçurumlarile yakındır? Ve olabüir mi? Anadolu Demiryolu tahvilleri 46 liradır. alanların bir kısmını olsun görmek ve ki inmek için meydan istemesinler. dan ve bütün teferrüatile görüp tetkik Anadolunun temiz koynundan koşarah Bilhassa millî istikraz tahvilleri çok Alman ordusunu bir daha tanıyarak o İleride anlatacağımız gibi cephede ley etmek ne güzel bir şeydi. Bu kadar gelen yüzde yüz Türk ahlâklı Anadolu yüksektir. Ergani tahvilleri 20,60 lira nun harekâtını yakından takib etmek lek demek olan Storch adlı tek mo güzellikleri görmek için böyle bir hava çocuklannı kaçınılmaz tehlikeler kovatörlü öyle hafif uçaklar gördük ki da böyle bir uçakta günlerle kalabilir lıyor, hayatlan sefil oluyor, stnı/larınt ya, Sıvas 20,50 liraya çıkmıştır. Irak ve bize kısmet oluverdi. İran hududuna gidecek demiryollarına Şark cephesi tetkik seyahatt benim bunlar generalin istediği gibi henüz dim. Fakat dünyada her şey her zaman tekrar tekrar dönerek 'ıstikballeri perisarfolunacak yeni tahviller henüz sa için, ayni zamanda bir askeri meslek sta yerin bir metre üstünde duramıyor insanların istediği gibi olmaz ve haki fan oTuyor.» tış halmdedir ve Borsa kotuna dahil jı olacaktı. Bunun için pek memnun olu larsa da hiç bir hususi meydana ihti kat en güzel hayallere son verecek kaBu, yurdsuzluktan ıstırab çekenlerin yac göstermiyorlar ve 10 metrelik her dar insafsızdır. değildir. Fakat beş gün sonra Borsada yordum. kendi ifadesidir. muamele görür görmez prim vereceğine Solumuzda Rodoplar arük bütün kara Hele devlet dairelerinde, artık yükseh Berlinden her hafta salı gfinü öğle düzlüğe inip buradan yükselebüiyorşüphe edilmemektedir. den evvel İstanbula gelen ve ayni gün lar. Bunlar generallerin ilerideki mu koyu renklerile uzanıyorlardı. Sofyaya tahsil gencliğine vazife verilmemesi kaöğle vakti Yeşilköyden hareket eden harebe yerlerine ve kıt'alara sür'atle yaklaşıyorduk Bulgaristanın güzel ve rarlaştırüdıktan sonra Üniversite tahsili gidip istedikleri her yere inmelerine temiz Başkendine artık yaklaşıyordui Ekmekçi fırınlarından kaçak A'man kuriye uçağile eylul nihayetinde yaradıklan için «General Uçarı» adını Ve yaklaştıkça da dağlık bir arazi böl ancak maddî variyeti müsaid olaulara münhasır bir hal almak tehlikesi baş Sofyaya uçacak, buradan Bükreşe degesine girdiğimizi görüyorduk. Pilotu göstermişti. Cumhuriyet rejimi, yüksek satılan unlar miryolu veya otomobille giderek şark da almışlardır. Şimdi Şileden doğruca (Ahtapolu) ya muz Sofyaya 15 dakika kaldığmı söy tahsili, yalnız zengin ve ortaha'.li genccephesinin cenub kısmını ziyaret seyaSon günletde şehrin bazı semtlerinhatine oradan başlıyacaktık. Fakat şark yollandık. Karadenizin 400500 metre ledi. Bu haber, hazırlanmak içindi. Ni lere inhisar ettiremezdi. Talebe yurdu, deki fıruılarda gene ekmek buhranı hiscephesinin yalnız merkezinde bir çok üstünden tıçuyoruz. Bulgaristan sahil hayet saat 16 dan biraz evvel yani 3 büsbütün zarurî bir ihtiyac olmuştu. sedilmekte olduğu gibi yapılan teftişler Muhterem Başvekilimiz, yüksek tahsil Rus ordularının Wiyasma ve Brjansk'ta lerine saat 14 te vardık. Artık Balkan saatlik bir uçuşla Sofyanın 30 kilometre sırasında bir kısım fınnların da alınan muvazi olarak batıya uzağında çok muntazam ve büyük bir gencliğinin bu ihtiyacım tatmin etmeğe ihata edilerek imha edilmelerile netice silsilesine bütün tedbirlere rağmen unlarından bir harar vermiştir. Bunu, yalnız genclik lenen büyük ölçüde askerî hareketler doğru saatte takriben iki yüz on kilo uçuş meydanına İnmiş bulunuyorduk. kısmını simidci ve börekçilere satmış ol(Devam edecek) değil, bütün mernleket şükranla karsılabaşlamış bulunuyordu. Ayni zamanda metre sür'atle ilerliyoruz. Burgazdan duklan anlaşılmışür. Kontrollann azaH. E. ERKİLET mıştır. İrfan namına, disiplinli, sağlam bizim gideceğimiz yer olan cenubda da sonra Yanboluyu geçtik. Her İki şehir mî dereceye çıkarılması ve bu gibiler viicudlü, sağlam karakterli bir yüksek Rusların sarktan garba, Melitopol istikahakkında şiddet takib edilmesi husutahril gencliği yetiştirmek ülküsü namımetine yaptıkları bir taarruz başlamışAFRİKANTN ATEŞLİ ÇÖLLERİNDE.. KAN.. MÜCADELE, sunda alâkadarlara emirler verilmiştir. na, bu karardan büyük sevinc dnyduğutı. Bu esnada cenub Alman ordular gruİSYAN.. HARB.. ARKADAŞLIK ve FEDAKARLIK. muzn söylerken talebe yurdunnu biran punun sağ cenahı 23 ve 24 eylulde zaptstanbul İaşe müdürlüğü evvel açılmasını rica etmeği bir vazife tolunan Kırım berzahınm Perekop (Or) AVBUrAMN LÜKS SALONLARINDA İHTİRASLI BİR AŞK.. addediyoruz. lâğvedilecek mevziinin ve batta bunun cenubundaki HEYECAN... KISKANÇUK X% DÜŞMANLIK. . İaşe işlerinin yeniden tanzimi ve Fîat Armjansk'ın yani Ermeni pazarının da Murakabe teşkilâtınln tevsii için yeni daha cenubunda bulunuyordu. Borsada fiatlar çok yükseldi İntıba v Görüşler e Istanbuldan ayrılış NALINA MIHINA Bir ihtiyacın tatmini r Yazan: Eaekli General H. Emir Erhilet f " I bir kanun projesi hazırlanmıştır. Bu proje ile İaşe Müsteşarlığı teşkilâtı şimdiye kadarki tatbikattan elde edilen neticelere göre kurulacaktır. Bu meyanda İstanbul İaşe Müdürlüğü lâğvedilmekte ve bunun yerine yeni bir teşkilât kunılmaktadır. Bu teşkilât bir umum müdürlük şekiinde olacaktır. Cehalet herkes İçin «mubah» hatta edibler için «vacib» dir. Zaten böyle ol karşı munsıf ol! Fazıi Ahmed AYKAC Daima en fevkalâde, en mükemmel TÜRKÇE fihnleri sayın İstanbul halkına takdim ile şb'hret bulaa TAKSİN Sinemasında Bugün Matinelerden İtibaren Kahire'de 24. İskenderiye'de, Port Saifde 15, İsmailiye'de 16. Beyrut'ta 11. Haleb'de 6 hafta coşkun rağbet, taşkın heyecanlara, misihiz takdirlere ma^har olan: 1 9 uncu Rus ordusunun bu taarruzunu karşılamak için, Almanlar Kuım yarımadasuun berzahında muharebe ederek vardıkları en son mevzide müdafaada kaldılar. Gerek buradan Azak sahili boyunca ve gerek Dinyeperopetrovsk şarkî dolaylarından Azak denizi istikametinde harekete getirdikleri kıjvvetkrle de, malum oiduğu üzere, sözü geMedenî kanunumuzun çen Rus ordusunu hem Melitopol'da nıağlub ettiler ve hem de ricatini kese15 inci yıldönümü rek 67 fırkasını bu şehrin şarkında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi, ihata ettiler. Bu harb hareketleri eyluMedenî kanunumuzun 15 inci meriyet lün ortalarına doğru devam etti. bu seyılı münasebetile büyük bir eser hazır fceble Ibizim hareketimiz de tabiatile lamaktadır. geciktirildi. Fakülte dekanı Ord. profesör Ali Fuad Nihayet 14 eylul salı günü Alman Başgü, Ebül'ula Mardin, Samim Gö kuriye uçağile hareketimiz takarrür etnensay, Şvarz, Hirsch ve doçent Hıfzı mişti. Fakat bu defa hava o kadar bozTimur'dan mürekkeb blr komisyon faadu ki bizi götürecek olan üç motörlü liyete geçmiş bulunmaktadır. Yunkers nakliye makinesi ancak çarHukuki inkılâbımızın büyük bir âbide şamba öğ!eden biraz evvel Yeşilköye si olan bu kanunun 15 yıllık tatbikattan gelebildi ve bir saat sonra yani saat sonra gerek heyeti umumiyesi, gerekse 12.50 de bizi içine alarak kalktı. mühim bazı bahisleri hakkında proUçakla seyahate çıkanlan teşyi etmek fesör ve doçentlerin yazılarını lhtiva edecek esere, Ankara Hukuk Fakültesi vapur veya trenle gidenleri uğurlamağa profesörlerinin ve Temyiz Mahkemesln hiç benzemez; çünkü pervaneler hızla den ilgili azalann iştiraki rica edilmiş dönmeğe başlar başlamaz, makine süratle harekete geçiyor ve dolayısile ne ve cevablar alınmağa başlanmıştır. güverteden, ne pencereden sarkıp bakMemleketimizin hukuk kütübhanesini zenginleştirecek ve 15 yıllık tecrübenin malar. ne de uzun uzun mendil veya mahsulünü ortaya koyacak olan bu ese el sallamalar vaki olamıyor. Uçağımız, rin blr an e\vel neşrine çahşılmaktadır. bir sülün gibi başı yukanda ve kuyrugu yprde kısa bir müddet yerde sevrettikYardımseverler Cemiyetinin ten sonra havalanarak YeşikÖy üzerinden Kadıköyüne sür'atle yol aldığı faaliyeti için bizi teşyie gelen sevdiklerimizi pek Yardımseverler Cemiyeti Adalar §u çabuk gözden kaybetmiştik. Nazik ve besi, Büyükadada 250 kişiye bulgur ve kibar olduğu kadar usta olan pilotufasulye dağıtmıştır. Önümüzdeki hafta, muzun bize küçük ve şeffaf bir kâğıd diğer adalarda da tevziat yapılactTtır. zarf içinde verdiği pamuğu kulakları BEYAZ TABUR Önümüzdeki PERSEMBE aksamı T U R K Ç E S Ö Z L Ü nüshası Valimiz bugün geliyor Fiat Murakabe Bürosu tamamen İaşe teşkilâtmdan ayn olarak kalacaktır. Belediyeye aid bazı işler ve bu arada Fıat Mujakabe Teşkilâtının genişletilmesi hakkında alâkadar makamlarla temaslarda bulunmak üzere geçenlerde Ankaraya gitmiş olan Vali ve Beledlye Reisi Dr. Lutfi Kırdar bu gün şehrimize avdet edecekür. İPEK'te SON GÜNXERDEN SARAY Sinemasında İSTİFADE EDİNİZ FRANSIZCA nüshası 1914 teıı sonra Türkçe ELHAMRA'da Tuzlada feci bir cinayet İzmit (Hususi) Izmitli bostancı Salih isminde bir şahıs, Tuzlada gene bostancılık eden Ahmedle beraber geceyarılarına kadar devam eden bir içki âleminde kavga ederek birbirine girmişlerdir. Ahmed eline geçirdiği keserle Salihi, kafatasuu parçalamak ve koparmak suretile öldürmüştür. Bilâhare cesedi omuzlıyarak götürüp denize atmıştır. Gebze Müddeıumumisi katil Ahmedi tevkif etaıiştir. MADAM LUNA En fazla danslı musiki.. En cazdb ve güzel şarlular. Baş rollerde: Berlin Opereü Yıldm Senenin en şen.. Ve en zengin filmini görmeğe. dinlemeğe ve candan alkışlamaga hazırlanınız. Ağlatırcasına güldürecek neşeli operet filmi LİZZİ WALDMÜLLER THEOLINGEN PAUL KEMP Ve sinemanın en güzel kadınlan CUNHURIYET Nüshası S kuruştnr. Abone şeraiti xi c S y e Senelik Alü aviık Üç ayhk Bir ayük Bu Cuma aksamı 1400 Kr. 2700 Kr 750 1450 > 400 800 » 150 Yoktur. Sinemasında Dikkat Gazetemize cönderilen evrak ve yanlaı neşredilsin edilmesin iade edilmez ve ziyamdan mes'aliyet kabul olunmaz. de hanım inmiyor mu? Kadın telâş ve heyecan içinde avaz avaz haykırdı: Mecdi bu ne hal? Belmanın sırtma hafif bir yumruk indirdim. Genc kız bu sefer nişanUsını buakıp Nesibe Hanımın boynuna atıldı: Hanımefendi, dedi, beni affediniz, Şimdiye kadar sizi ve Mecdiyi ne kadar sevdiğimi huzurunuzda itiraf edemedim. Bu cesaretsizliğimi mahcubiyetime bağışlayınjz, Nesibe Hanım, yüzünün iki yanında dudak boyasmdan ince hilâllerle karşısında çok komik bir vaziyette duran oğluna bakınca gülmekten kendini alamadı. Mecdi de gözlerini annesinin çehresindeki ayni lekelere dikmiş, gülmekten katılıyordu. Nesibe Hanım: Yavrum, dedi, artık bana hanımefendi tabirile hitab etme. Doğrudan doğruya anne, de. Yaşlı kadın, yanaklarını ıslatan sevinc gözyaşlannı koynundan çektiği küçük beyaz mendille kurutmaya çahşıyordu. *** Eve döndüğümüz zaman portmantonun yanında kollarımı açarak durdum: Belma, dedim, zannederim ki şimdi sıra benim. Yeğenim sonsuz bir neş'e ve sevinc içinde beni de sımsıkı kucakladı. Yüzüme kondurduğu öpücükler sade sevgi değil, ayni zamanda birer teşekkür ve minnet buseleriydi. . Koridorun köşesinden başını uzatan karım: Ayol, diyordu, amca yeğen bu ne muhabbet? Kıskandım doğrusu. Ben kahkahayı basarak cevab verdim: Biz bu gün ne işler yapük bilsen. Biraz şöyle soyunup dökünüp dinlenelim; hepsini anlatırız! Şark sinemacılık âleminin 2 nci zafer tacı KADIN KALBİ (Türkçe sözlü Arabca şarkıh) Cihanşümul romanlann serefrazi «DEMİRHANE MÜDÜRÜ» saheserinden adapte edilen bu muazzam filmin baş rollerinden: Aşkm Göz Yaşları filminin H İ L M İ ' s i Mısır sahneler yıldızı dilberler dilberi SÜLEYMAN NECİB EMİNE RIZZIK = K \DI\ KALBI = Hatırası ilelebed hafızanızda menkuş kalacak en büyük hayat romanı. aşk ve ıstırab destanıdır. Bütün kalblerde aşkın ateşini, bütün gönüllerde sevginin kudsiyet ve ülviyetini terennüm edecek olan bu ibret verici his ve ıstırab romanını sayın müşterilerimize hararetle tavsiye ederiz İlk defa olarak muhteşem Fransız filmi HİCRAN PIRANDELLO'nun meşhur YOLU eserinden Isa Miranda Pierre Blanchar Persembe aksamı ELHAMRA'da Denim bir yeğenim var... Ama, çok şükür, merhurn Ahmed Hikmetinki gibi erkek değil. Tekrar, bin kere şükür, Avrupaya tahsile gidip ocağımıza incir de dikmedi. Lise mezunu, yetişmiş bir kızcağız. Kumral saçları, beyaz duru bir teni, tatlı bakışlı kojnı kesO sırada karım içeriye girdi. BelmaKızcağız kızardı: tane rengi gözleri var... Adeta güzel. o gündenberi surat asıyor. Sonra bili Hayır efendim, diye cevab verdl, Adeta değil, pekâiâ güzel. Yalnız bu kız yorsun, Mecdi ile nişanh gibiyiz. İlk ya hafif bir göz işareti yaptım. Aldırcağızın, haydi ismini de söyleyivere fırsatta evlenmek istiyoruz. Fakat an madı. Usulca ayağını dürttüm. Kız, yaylı utanıyordum da ondan. Tavsiye ettiğiyim, Belmanın bir kusuru var: Asrî nesi izdivacımıza mâni olmak için elin bir bebek gibi hemen yerinden fırladı, niz ilâcuı ilk günlerde tesirini görmebir «nâşad» ruhu taşıyor. Yani. sizin den geleni yapıyor. Her gördüğü yerde refikayı sıkı ; sıkı kucakladı. İki yana diğim için size teşekkür edecek yerde anlıyacağmız, halinden memnun değil. beni istiskal ediyor... Hatta kendi evin ğına gürültü ü birer buse kondurdu. sitem etmiştim, Fakat, sonra öyle iyi Kadıncağız şaşırmışü. Fakat kendisine geldi ki sormayın! Almgan, sinirli, mütereddid, çekingen de bile. Peki Belmacığım, ona karşı sen gösterilen bu derin muhabbet eserine ve korkak. Geçen gün bize gelmişti. Gözlüklü, kır saçlı adam bana döneyabancı durmak istemedi. O da Bel rek: Odada yalnız kaldığımız zaman yüzü nasıl hareket ediyorsun? Ne yapacağım, ben de soğuk dav mayı öperek: me bakmaya cesaret edemiyerek, sesiıı Galiba, dedi, Belma Hanım akraranıyorum. Kucağına atıhp boynuna sade derin bir ihtiraz ve ihtizazla; Yavrucuğum, dedi, vallahi senin banız. rılacak, yüzsüz kediler gibi sırnaşacak, beni bu kadar sevdiğini kat'iyyen bil Evet efendim, yeğenimdir. Amcacığım, dedi, demin antrede yaltaklanacak değilim ya. raiyor ve ümid etmiyordum; onun için çantamda bir şey ararken yengcmin Yüzünüze söylemek gibi olmasın; Hayır. Belma, haksızsın. Her ne ben de muhteriz davranıyordum. Ara bankada bir tanedir. Çalışkan, haluk... açıkça aleyhimde bulunduğunu duydum. tAman, diyordu, bu kızdan da bıktım. vaziyette olursa olsun müstakbel kay mızdaki münasebetsiz uçurumun böyle *** Vakit, zaman nedir bilmez, sık sık ba nanana hürmet ve nezaket göstermeğe birdenbire dolduğuna ne kadar memMademki bir iyilik yapmaya karar nun oldum, tasavvur edemezsin. Çıkar şımıza ekşir. Allah vere de bari yeme mecbursun! Mademki, bütün etrafındavermiştim; onu tamamlamak icab e diğe kalmasa.» Halbuki ben şimdiye ka kilerin seni sevmediklerini, sana düş şu mantonu, serüe serpile otur. Hem yordu. Akşamüstü tatil zamaru bankadar yengeme daima hürmet gösterdim, man oiduklarınr iddia ediyorsun; buna öğle yaklaşıyor, yemeğe de kalırsm. ya uğrayıp Belmayı aldım. Bir tramhiç bir fenalık yapmadım. Niçin bana karşı bir çare bulmaya çalışmalısm. O Öyle nefis bir çerkestavuğu yaptım ki. vaya atladık: doğru Mecdinin evıne... 1 düşman, bilmem. Ama, sade o mu? çare de güler yüz, tatlı sözdür. Hatta *** Allahtan, delikanh daha evvel gelyaşhlardan kimler senden hoşlanmıyorHerkes bana fena nazarla bakıyor. Yemekten sonra Eminönüne beraber mişti. Çünkü kapıyı bize o açtı. Hem Derdini iyice dökmesi, içini tam bo larsa onların ellerini, arkadaşlarından indik. Yenicami kemerinin altmdan sevinmiş, hem de şaşırmışü. Ne yapaşaltması için cevab vermedim, sustum. kimler seni çekemiyorlarsa onların yüz geçerken Uzaktan bankadaki şefi gözü cağını bilmez bir tavırla: lerini şapır şapır öpmelisin. O, devam etti: rcüze ilişmez mi? Belma, derhal: O, Belma, dedi, hoş geldin! Belma hafifçe gülerek ve kırıtarak: Bankada da böyle. Geçen gün hiç Amcacığım, dedi, gidip onun da Sonra bana hitab etü: Lâtife ediyorsun, değil mi, amca boynuna sarılayım mı? yoktan şefimle aramız bozuldu. Müthiş Aifedersiniz amca bey, bu saatte nezle olmuştum. Bana bir ilâc tavsiye cığım, dedi, bu gün maşallah keyüniz Yoook, diye cevab verdim, bu usulü beklemiyordum da^, yerinde. • etti. erkekler İçin tavsiye etmedim. Yanına Hemen yiğenimin kolunu dürttüm. O, îyi geldi mi bari? Vallahi değil kızım, gayet ciddî yaklaş, nezaketle seiâm ver, elini sık. alnında terler ve yanaklarında güller: Ne gezer, büsbütün azdırdı. söylüyorum. Bak, bir İki kişide tecrü Zemin ve zamana münasib bir iki lâ Amcacığım, dedi, Mecdi de erkek Belki yanlış kullanmışsındır... Ya bet et... Eğer tesirini görmezsen gel ba kırdı söyle, gönülü al. değil mi? hud da aksi tesir yapmıştır. Bununla na istediğini söyle, yap Her türlü ceBirlikte adımlarımızı sıklaştırdık. Ye Erkek ama, o senin nişanhn! beraber ona teşekkür etmeliydin. zaya razıyım. ğenim, gözlüklü, kır saçlı adamı, kar Nişanlım ama, vallahi yapamam! Amcacığım, bilirsin ki ben yalan Amcacığım, bu işi kabil değil, yal şısına yeçip eğilerek selâmladı ve hür Ya vâdin? cılık edemem. Hiç bir faydasını görme nız başıma beceremsm. Onun için bana metle elini sıktı. Kalın bir ıes: Mecdi an! bir hücuma uğradı. İki diğim halde mürailik etmeyi lüzumsuz yardım edeceksin... Hiç olmazsa ilk za Vay Beima, dedi, artık odama uğ genc sarmaş dolaş oldular. Bir de bakbuldum... Hakikati olduğu «ibi sövledim. manlarda. ramaz oldun, darguı mıyız yahutım, merdivenden tıkır takır kayınvali 5= KUçük hikâye Güleryüz, tatlısöz.. Ahm«d Hidavet* Ahmed HİDAVET