CUMHURİYET 11 Mart 1941 |Doğru değil mi?| { Şehir ve Memleket Haberleri J Gümrüklerde bulunan Alman malları Manifaturalarm çıkarılması için hazırlık yapılıyor Hükumet gümrüklerde bulunan bîl kısırn Alman manifatura eşyasınm çı1 karılması üzerinde hazırlık yapmaktadır. Bu manifatura eşyası sun'î punıuk karışık olan mallardır. Gümrüklerde uzun müddettenberi bulunan bu malların miktan 300.000 liralık kadardır. Bugünkü şartlar içinde piyasanın büyük mikyasta ihtiyacını karşılayacak olan bu manifatura eşyasınm şimdiye kadar gümrükte kalmasına sebeb bunların eümrük tarifesinde yeri olmaması ve doğrudan doğruya halis pamuktan mamul mensucat pozisyonuna ithal edilmesidir. Halbuki bunlar ucuz cinsterı mensucat olduğundan bu gümrük resmi asll kıymetlerinden fazl» olmaktadır Evvelce bu şekilde gelmiş olan sun'î yünlü kumaşlar Ticaret Vekâletinın kararile hususî bir tarife ile ve az resimle ithal olunmuştu. Halbuki ştfndi Ticaret Vekâletinin bu »alâhiyeti yoktur Ticaret Vekâleti bu vaziyetl, bir taraftan ihtiyac. diğer taraftan iktısadi faydalarını gözönünde tutarak bu malların ithalini temin için teşebbüsler yapmıştır. Bu husus yenl vergiler tadilâtile derpiş edilmiş ise de bu işin gecikeceği gözönünde rutulmuş ve yeııi bazı imkânlar araştırılması için faaliyete geçilmiştir. Tasarruf tedbirleri Hükumeümiz, memlekette un stokunu artırabibnek için francala sarfiyatım tahdid etmek isteyor. Çok yerinde bir tedbir. «Millî İktısad» cemiyeti gazetelerle, radyo ile vatandaşlara şeker, yağ ve et sarfiyatmda ekonomiye riayet edilmesini, yamalı elbise, pençeli kundura Ue gezilmesinin bir ayıb sayılmıyacağını anlatmaya çalışıyor. Faydalı bir propaganda. Fakat tasarruf tedbirleri alınırken ilk akla gelen birçok noktalar daha var. Şekerci dükkânlannda çeşid çeşid, renk renk şekerlemeler, pastacı dükkânlannda bin bir şekilde pahah hamur işi tathlar, pastalar, kekler, bisküiler, pötibörler camekânlardan taştyor. Tuhafiye mağazalarında 8.5 liraya kravatlar, 13,5 liraya pijamalar, 75 liraya kadın çantaları, metresi 30 liraya kadm kumaşları süs ve ziynet düşkünlerinin hırs ve iştihasını kabartıp duruyor. Bunlardan her biri gerek gıda, gerekse kıyafet bakımından kat'î birer ihtiyac teşkil etmedikleri halde iradesi zayıfların iktısad ve tasarruf mefhumunu hiç hatıriamadan onları satm almaktan çekinmemeleri, neticede bir taraftan gıdâ stoklannın, bir taraftan milll servetin istihlAkine sebebiyet veriyor. Binaenaleyh tasarruf hususunda ahnacak ilk tedbirler meyanrnda lüks gıda ve giyim maddelerinin setışlan da menedilmese bile tahdid olunmahdır, diyoruz; Yazan: W. Churchil! tngiltere Başvekili Asquith (Askuit) öyle bir adamdı ki, hayatta faangi vaziyet ve şartlar altında olursa olsun, neyin nereden çıkabileceğini ve akıbetini kestirmekte harikulâde bir zekâya sahihdi. Tetebbü sabasında, politikada, felsefede, hukukta, din mesailinde değişmcz kanaatler Jıasıl etmiş ve onlara sadık kalmış bir adaındı. Bu mevzular üzerine fikir veya mütalea yiirütmek icab ettiği zaman azun uzun diişünmeğe, öiekine berikine sorgu sual sormağa ve hele tereddüde düşmeğe asla tenezzül edecek vaziyeHe değildi. Belki, ondan dun bir mevkide ve ona nazaran daha tecriibesiz olduğnra için bana öyle gelirdi ki. her hangi bir mesele etrafında kanaHiıcıini izhar ettiği dakikadan itibaren bıınlar değişmez ve kat'î kararlar olarak üzerimde tesir bırakırdl. Ve bazan bu kanaatler, başkaiarınmkile bir tezad teşkil ettiği xanıan, Asquith gülümser, (akat inad etmez ve sadece kendi kanaatlerinin değişraiyeceğinl söyler susardı. Oir nevi istihza ile de gülümseyip, hiç aöz söylemediği de olurdu. Francala sarfiyatını azaltmak için D Fırınlara verilmekte olan francalalık unlar dünden itibaren tahdid edildi Dün Belediye Reis muavini Lutfi Aksojruıı riyasetinde toprak ofisi umum müdür muavini Hâmid Kuray, İstanbul şubesi müdürü Sadi ile fırıncılar cemiyeti reisi Ahmed Rızadan mürekkeb bir toplantı yapılmıştır. Değirmenlerin ofis eline geçmiş bulunması dolayısile un fiatını teşkil eden anasır üzerinde durulmuş, değirmencilerle fırıncılar arasında çuval mubadele şekli görüşülmüştür. Değirmenlerden fırmlara verilecek unlar için lüzumlu olan çuval mubadele işinin bir müteahhide verilmesi düşünülmektedir. Bu toplantıda un stoku yapılması işi de görüşülmüştür. Şehrin muhtelif semtlerinde depolar hazırlanacaktır. Ofis, değirmenleri bizzat işletmekte olduğundan un fiatımn bugünkü nispetinden daha aşağı düşmemesine çaîışacaktu. 12 kuruş 30 paraya inen ekmek narkı bir müddet tecrübeden sonra yeniden tenzilât imkânlan aranacaktır. Diğer taraftan Belediye, fınnlan kontrola devam etmektedir. Umumi netice İstanbulda yeni çeşni ekmeğin diğer vilâyetlerden daha iyi çıktığıdır. Belediye, yumuşak ve sert buğdaylarm bir nispet dahilinde verilmesini istemektedir. Francala ve makarnacılar Belediyeye müracaat ederek toprak mahsulleri ofisinden verilecek unun günlük miktarmm tayinini istemişlerdir. İktısad müdürlüğünün yaptığı tetkiklere göre fırancalacılar günde 180 200, makarnacılar 250 300, pastacılar 100 120 çuval un sarfetmektedirler. Bu miktarlar ofise bildirilecek, ofis buna göre tertibat alacaktır. Maamafih hükumet yeni çeşninin tatbikı üzerine bazı kimselerin fırancalayı tercih ettiklerini görerek bu hareketi doğru buhnamış, zengm, fakir hastalar müstesna herkesin çok güzel lezzetli ve mugaddi bir tip olan yeni çeşni ekmeğin satın alınması için bazı tedbirler ittihazına karar vermiştir. Bu cümleden olmak üzere evvelki gün fırancala fırınlarına verilmiş olan 250 çuval un dün 186 çuvala indirilmiştir. Bu miktar gittikçe azaltılacak, fırancala imali tahdid edilecektir. Fırancala imal eden fınnlardan bazılan da Belediyeye müracaatle ufak fırınlara fazla fırancala unu verilip büyük fırınlara ayni nisoette verilmediğinden sikâyet etmişlerdir. IHEM NAUNA MIHINAİ Ucuz zaferler Lord Asquith insan evlâdı Büyük çapda bir Hiç kimse, onun fikirlerine, kararlarına itiraz edemezdi Belki bu bir nevi vüs'ati nazar nvahrumiyetine delâlet ederdi. Cihan, tabiat ve beşer makine tarzında hareket etmezler. Tabiat isüsnalar yaratmıştır. Şartlar bazan o kadar sür'atle değişmekte, vak'alar o kadar nagchzuhur olmakta ve tecrübeler birbirine öyle tezadlar teşkil etmektedir ki bir Başvekilin evsafı arasmda biraz da hos görürliik ve tevazu ve hiikümlerinde hiç olmazsa bir nebze zahirî elâstikiyet bulunraalıdır. Fakat Mister Asquith"ın daha gencliğinde bile bu nmde ve kanaatler adeta tuncdan bir halde teşekkül etmiş bulunmakta idi. Vâsi ınalumat, çahşkanlık, derin düşünürlük onun tab'ına nakşolmuş hasletlerdendi. Ve bayatında başkalarının fikirlerine tebaiyet, başkalarının çizdiği yol üzerinde yürümek veya hadisat zorile hattı hareket değiştirmek icab ettiği zaman. Mister Asquith bunlara karşı miithiş bir isyan duyardı. Mister Asquith iki Izdivacdan doğan çocuklarına da hasletlerinden birçoğunu miras bırakmıştır. İkinci erkek evlâdı Büyük Harbde ikinci mülâTİmlik rütbesinden tuğgeneralliğe kadar yükselmlş; iki kere de tehlikeli surette yaralanmıştı. Büyük oğlu Raymond ise, tamamen babasının hasletlerine tcvarüs etmişti. Ve Raymond, Oxford Üniversitesinde babası gibi birincilikle temayüz etmişti. Şürde olsun, nesirde olsun, edebiyatta ve felsefede tamanıile babası gibi muvaffak olmuştu. Ve daha garibi de, Raymond'un oğlu da üçüncü Asquith nesli olarak mektebde gene aynı derecede muvaffak olmaktadır. Raymond'a bu kadar kolay gelen tahsil ve ilim, cephede ölümü istihkar edişile de sabittir ki; o doğuşta büyük çapta bir insan evlâdı idi. 1915 yılının birinci ve ikindteşrin aylannda onunla, cephede buluşmuştuk. Islak bir gömlek gibi insanın sırtuıa yapışan rutubet ve hatta zamanma göre su içinde geçen bu hayat sanki, hiç de nâz ve naim içinde büyümemiş bir insan gibi ona hiç tesir etmiyordu. İnsan sanırdı ki, Raymond tabiate ve tabiatin tehlikelerine karşı sihirli bir ası ile muafiyet kesbetmişti. Birçoklan için büyük bir fedakârlık olan harb onun ne maneviyatına, ne de et ve kemiğine asla tesir icra etmiyordu. Grenadier alayı Som taarruzunda süngü hücumuna kalkıştığı zaman, Raymond gene bu runta, gene bu imanla ölümü sanki en tabiî bir hâdise imiş' gibi ve aynı gülümser çehre ile karşılamıştı. Ve biz hepimizin imanımız vardır ki, eğer babası, bu anda İngiltere İmparatorluğunun en mes'ul makamını işgal etmeyip de oğlunun yanıbaşında olmuş olsaydı, onun da aynı secaat ve metanetle ölüme doğru yürüdüğü görülecekti. Asquith'i ilk tanıdığım zaman. o şöh ret ve kudretinin en üst tabakasinda Hııhmuyordu. Kendisine gerek parlamento, gerekse bütün mem leketin kahir bir ekseriyeti muzahir bulunujerdu. Aleyhdarları ise eski ve kuvvetli bir parti olan mııhafa7akârlardı. Bir yandan dahilAe jünricn güne küvvet kulan muhalefet, diğer cepheden haricdeki vakayı büyümekte ve neslimiri tehdid edecek şekilde tehlikeli bir manzara arzetnıekte idi. Öyle kl Brifanya. hex taraftan karaniık bulutlarla muhattı. Mister Asqul(h bana karşı daima vefakâr kalmış ve fikirlerlme hürmeikâr davranmıştır. Hizmetlmde daima dikkatli ve en ufak teferrüata kadar iyi hazırlanmak iiiyadında oldıığum için, anlarım ve raporlarım onun üzerinde daima hüsnü tesir icra ederdi. Ve ben kaniira ki, umutni hsyattaki nisb! muvaffakiyet ve Irad etmiş oldıığum nutnklardan ziyade, hazırladığım raporPolise ateş etmiş lar beni sür'atle terfl ettirmek hııstıİzmir (Hususl) Tepecikte Sürmeli snnds Mister Asqulth üzerinde müessokağa giren ve sarhoş oldugu görülen sif olmnşlu. hüviyeti maruf bir zatın, ayni zamanKabine tçtimalannda, meeburiyet ha da tabanca taşıdığının da farkına vasıl olmadıkça ağzını açmak itivadında rılmış, zabıtaya haber verilmiştir. BuImıyan Asquith, hususl hayatında be nun üzerine polis gelmiş, fakat bu zat. nimle saatlerce konuşur, tnüzakere eder, tabancasım çekerek polisin göğsüne dafakat münakaşadan hoşlanmazdı. Ken yamış ve birdenbire geriye çekilerek disi kabinede daima hâkimi mutlak va polise 1 el ateş etmiştir. Polis te muziyetinde kalmayı tercih eder, nıüna kabele etmiş ve yedi kurşun sıkmıştır. Fakat kurşunların hepsi de boşa gitkaşa en son raddeye gelmedikçe fikir miştir. Vak'a kahramanı yakalanmıştır. beyan etmezdi. Ve son olarak fikir beyan ettiği, mevzuu bütün cephelerden Dünkü ihracat mütalea ve kararım bildirdiği zaman da Dün çehrindzden 300,000 liralık artık Idmsede onu eerhedecek, ona itiraz edecek mecal ve mantık kalmaz, o ihracat yapılmıştır. Mısıra halı, Amerikaya dcrı, Almanyaya yaprak nun dediği olur ve kabul olunurdu. tütün ve fındık içi ihrac oiunrouş(Arkası var) tur. Do^rn değil n i ! Cüzel bir iş Cenaze çelenkleri Hava Kurumuna teberru ediliyor Cenazelere gönderilen çelenklerin bedellerinin Hava Kunımu ve Kızılay gibi menafii umumiyeye hâdim cemiyetlere verilmesi usulü son günlerde taammüm etmeğe başlamıştır. Bir kaç gün evvel vefat eden Diyanet Işleri Reisi Rifat Börekçinin vasiyeti üzerine mezarına çelenk konulmamış ve çelenk paraları kummlara tediye edilmiştir, Hariciye Vekılimiz. kardeşi Rüştü Saracoğlunun vasiyeti dolayısile çelenk bedelini Hava Kurumuna vermiştir. Kurum, kendisine bir teşekkür mektubu göndermiştir. Bu suretle her iki kuruma yatınlan çelenk parası 700 lirayı bulmuştur. Halkımızın, bu kayda şayan hareketmi gözönünde tutan, Hava Kurumu İstanbul şubesi cenazelere gönderilmek üzere madenî çelenkler yaptırmak tasavvurundadır. Çelenk göndermek isteyenler kuruma bedelini yatırmak suretile bu çelenkleri muvakkaten alacaklar ve bilâhare iade edeceklerdir. Tek bilct Tramvaylarda yeni er»Hi tatbikma baslandı istanbul tramvaylarında dünden itibaren yeni bilet tarifesinin tatbikına başlanmıştır. Kıt'a farkı gözetilmeksizin birinci mevki biletlerden 7, ikinci mevki biletlerden 5 kuruş alınmaktadır. Bu suretle şimdiye kadar tramvay arabalarında kavga ve gürültüye mev7U teşkil eden ufaklık para gürültüsünün önüne geçilmiş olduğu gibi biletçi de daha sür'atle bilet kesmekte, para bozmak İçin vakit kaybetmemektedir. Bütün kondüktörler bundan memnun görünmektedirler Nisanm beşinden ltibaren aktarma biletlerin tatbikı için hazırlıklar yapılmaktadır. Aktarma biletler bir gün için nıuteber olacak ve aktarma merkezlerini gösteren işaretle gösterilecektir. Aktarma merkezleri tramvay iltisak noktaları ile diğer bir hattın münteha yerleri olacak tır. Taksim, Beyazıd, Harbiye, FerlkSy, Eminönü, Aksaray, Fatih aktarma noktaları olarak tespit edilmiştir. Aylık pasolar resimli ve pullu olacaktır. Bunlar yalnız hamili tarafından kullanılacaktır. Pasolar her ayın dördünden diğer ayın dördüne kadar muteber olacaktır. Esası bir aylık olmak üzere pasolar altı aylık olarak hazırlanmaktadır. Avhk pasolarda yolculann günde dört defa seyahatleri gözönünde tutularak hazulanmışhr. Bunlar birinci mevki 840, ikinci mevki 600 kuruş olmak üzere halka satılaraktır. Kayış ve bandaj »iparîşleri Hükumetin İsveçle yeni bir ticaret anlaşması yapmasından istifade ederek tramvay ve tünel kayışları ve bandaj getirtilmesi için müracaatte bulunulmustur. Bir çift kayıs İsveçe, bir çift te İngiltereye sipariş edilecektir. Eğer bu kayışlar kısa bir zamanda celbediürse tünel seferlerinin tahdidine lüzum kalmıyacaktır. İhtikâr davaları Klîosu 50 kunışa latılması lftzım gelen beyaz peyniri 60 kuruştan sattıkları iddıa olunan Beşiktaşta «Aıie kilem bakkaliye mağazası sahibi Osmanla tezkâhtarı Kerim aleyhine, mıllî korunma kanununa muhalif hareketten dava açılmıştı. İstanbul İkinci Asliye Ceza mahke. mesinde dün muhakemeleri başlamıştır. Mahkeme, her ikisi hakkında da tevkif müzekkeresi kesmlştir. Muhakemenin devamı, Beşikta? merkezi komiserinin »ahid olarak cağırılması için, 17 mart pazartesi 15 e bırakılmıştır. Tahkikata göre, Beşiktaşta bir apartımanda oturan Naime ile Behice. bu bakkal dökkânına gltmişler, 250 gram peynir istemişlerdir. Maanuilar, üzerinde c50 kuruş» etiketi bulunan beyaz peynir için «bu peynir sîze yaramaz; biz, itimad ettiğimiz müşterileret lçeriden iyi pey. nir veriyoruz. Fakât fiatı 60 kuruştur.> demisler Ye ?50 gram peynir icin 15 kuruş almışlardır. Bu suretle de ihtikâr yapmışlardır. Sultanhamammda Sakaçeşmesinde 44 numarada kravatçı Yako Baharın, Beyoğlunda Hayim Motolaya tellâl Alber Mitrani delâletıle sattığı kravat, gömlek, pijama yapılmağa clverlşli kumaş için, kumasm vastmı, cinsini tayin eder tarzda fatura vermediği iddia olu. nuyordu. Ayni mahkenjede bu davaya aid muhakeme de başlamış ve karara bağlanmıştır. Mahkeme, faturayı usulüne uygun görmemiş, kravatçı Yako Baharın 25 lira para cez^sı 200 kuruş muhakeme masrafı ödeme&ine karar venniştir. *** Ferah sineması yandı Evvelki gece sabaha karşı çıkan yangın esnasmda bu binada oturanlar müşkülâtla kurtarıldı Evvelki gece sabaha karşı saat 4,11 de Şehzadebaşındaki Ferah sinemasmdan yangın çıkmış, bina ve altındaki fotografçı dükkânı tamamen ve mahallebici dükkânı da kısmen yandıktan sonra ateş söndürülebilmiştir. Ates, itfaiyeye geç haber verildiğinden ve bina da eski ahşab ve yağlıboyalı olduğundan sür'atle genişlemiştir. Bu suretle binanın içi 15 dakika kadar kısa bir müddet zarfında alevlerle sarılmıştır. Vak'a mahalline gelen itfaiye, genişlemiş bir yangınla karşılaşmıştır. Derhal faaliyete geçerek ve uzun müddet alevler içinde çahşmak mecburiyetinde kalarak yangını mevzjî bırakmağa muvaffak olmuştur. Maamafih bu müddet zarfında Ferah sinemasile Hayıka aid fotografçı dükkânı tamamen ve Fazıla aid mahallebici dükkânı da kısmen yanmıştır. Yangının sinema gişesindeki elektrik tesisatının kontak yaproesı üzerine vukua geldiği zannedilmektedir. Binanın içi eski ve kurumuş ahşab olması ve aynı zamanda yağhboyalı bulunması ateşi kısa bir müddet zarfında genşletmiş, ve binanın İ kısmı bir çıra gibi Ç bütün şiddeüle yanmağa başlamıştır. Ateş bir an içinde sinemanın üstündeki odalan da tehdide başlamıştır. Uykudan uyanan kiracilar etraflanru ateşler içinde görmüşler ve feryada başlamışlardır. İtfaiye, bunlann kurtarılması için faaliyete geçmiş, kiracılann ekserist ip merdivenlerden indirilmek ve bir kısmı da çadır bezlerine atlamak suretile kurtarılmışlardır. Yalnız kiracılardan Kefise ve Ersevil isminde iki kadın binayı terkederken muhtelif yerlerinden yaralanmışlar, tedavi altına alınmışlardır. Binanın 15 bin liraya, sinema makiYeni harblerde ileri hat cephesindeki döğüşme kadar, geri cephelerde, sebirlerde casuslarla olan mücadelenin ro' oynadığını hepimiz biliriz. İşte polis hafiyesi Jim Egan, dillerde dolaşan büyük şöhretini bu sahada kazanmıştı. Fakat gene gazeteci John Smith onu tanıdığı zaman büyük bir sukutu hayale uğradı. Ve şimdi basit bir Londra otelinin rutubetli koridorlarında (Egan) ı takib ederken, onun romanlarda ve filimlerde görülen meşhur hafiye tiplerine hiç ben. zemediğini düşünüyordu Bu, kan ter içinde soluyan, göbekli ve buruşuk elbiseli adam bir hafiyeden ziyade, istirahate çekilmis bir yağ tüccan manzarasıru arzediyordu. Egan, otelin altıncı katında çok sade şekilde döşenmiş olan ve hiç bir esrar havası taşımıyan küçük bir odada oturuyordu. Beraberce merdivenleri tırmamrken Egan başmı çevirerek: Tamamile inldsan hayale uğradınız dostum, dedi. Doğru söyleyin, siz beni ince, uzunboylu, her cebinde bir tabanca ve koltuğu altında bıçakla dolaşan bir insan olarak tasavvur ediyordunuz, değil mi? Ve benimle tanışarak bir röportaj yapmak istediniz. Çünkü gencsiniz, heyecanh, merakh şeyler yazarak alâka uyandırmak istersiniz. Ha.'buki lâalettayin bir barda alelâde bir gece geçirdik, ve röportajmıza yazmak için enteresan bir vak'aya şahid olamadınız Sadece, telefonda kısa bir muhavere vaptım ve bar dönüşü odamda bir randevu verdim. Bu da yazmağa değer bir O ngilizler, harbde, daima az zayiatla büyük işler görmenin ve ucuz zaferler kazanmanın sırruıı bilmişlerdir. Onlar, yalnız, Büyük Harbde kan ve can tasarrufu prensipine riayet edememişlerdir. Çünkü, o harbde, İngiliz generaUeri, az zayiatla muzaffer olmanın birinci kaidesini teşkil eden «baskın. prensipine önceleri hiç riayet etmemişler, otomatik silâhların müthiş ateş kudreti karşısmda, yalnız piyadenin sinesi ve süngüsile bu piyade nekadar kahraman olursa olsun muvaffakiyet kazanmanın imkânsızlığını uzun müddet kavrayamamışlardır. Baskuı prensipine riayet etmeden siperlere «aldırılan hücum dalgalan bir orak makinesinin ekinleri biçişi gibi, makinelitüfekler tarafmdan biçiUniştir. Nihayet, makinelitüfeğe karşı pervasız yürüyen tank icad edilmişür. Ve mağara devri insanlarının Uk doğüşmeğe başladıklan karaniık zamanlardanberi bir muvaffakiyet amili olan .baskuı» a tekrar kıymet ve ehemmiyet verilmiştir. Fakat, Büyük harb İngiüz ordulanna, o zamana kadar görmedikleri, hatta harbe gircrken tahayyül bile etmedikleri kadar müthiş kan ve cana mal obnuştur. 7,675,000 kişiye baliğ olan İngiliz ordularmın verdikleri insan zayiatı 908,371 ölü ve 2,090^12 yaralıya baliğ olmuştur. Bu müthiş zayiat bilânçosu, az kan dökerek çok iş görmeğe alışmış olan İngiliz milletini o kadar yıldırmıştır ki her sınıf halk arasında, harbe karşı urnumî bir nefret hasü obnuştur. İngilterede bir müddet esen ve fikrimizce bugünkü çetin harbi hazulayan sulhperestUk ve gevşeklik havasının amillerinden biri de, bu kanlı zayiat olmuştur. İngilterede, bir daha böyle kanlı bir harbe ginnemeğe tövbe edenler pek çoktu. Meşhur askerî muharriri yiizbaşı liddell Hart da bunlar arasmda idi. Senelerce gazetelerde yazdığı makalelerle neşrettiği kitablarda, İngiliz milletinin, artık bir Avrupa harbine, çok pahalıya mal olan büyük bir kara ordusile iştirak etmeme» si fikrini ileriye surdü. Bu kıymetli askerî muharrire göre, İngiltere, sadec» donanması ve hava ordusile harbetmeH, kara ordusu ise, birkaç yüz bin kişiden ibaret kalmah idi. Yüzbaşı liddeîl Hart'ın nekadar yanlış düşündüğünii vakayi ispat etmiştir; fakat, bu meşhur askerî mütefekkiri, daha Hitler'in Versay muahedenamesinin askeri ahkâmmı yırttığı gün yanlışlığt meydana çıkmıs olan fikrinde ısrar etüren sebeb, hep Büyük Harbin kanlı zayiatı idi. İngiltereyi idare eden siyasî ve askerî rical de, Fransız başkumandanlığı gibi, harbin başında, hep bu kan ve can tasarrufu endişesile gayet ihtiyatiı, hareketsiz ve pasif bir sevkülceyş takib ettiler. Büyük Harbin, ağır zayiarmdan içtinab edibnek isteniliyordu. Bu da, yıllarca devam eden matemlerin ve bn matemlerden ilham alan neşriyatm, IngiBs milletinde uyandırdığı aksülâmel karşısmda, harbin idaresinden mes'ul olanların, halkın arzusuna uymak mecburiyetini duymalarmdan ileri geliyordu. Az zayiat vermek pahasına çok hareketsiz kalındı ve Fransanın mağlubiyetinde bu kan dökmekten kaçınmak endişesi de amil oldu. Fakat, İngiltere, az zayiatla büyük işler görmek fikıinden vaz geçmedi; icab edince taarruz lüzumunu kabul etmekle beraber, taarruzun insan kanı bakımından mümkün olduğu kadar ucuza mal olması için bütün tedbirlere başvurdu. Baskın yapmak, gayet dikkatli ve itinalı hazırlanmak, azamî ateş kudreti temin etmek, orduyu hava silâhlaruım motörlü ve zırhh vasıtalann en mükemmellerile teçhiz etmek, bunlan en iyi ve en müessir şekilde kullanmak, sevkülceyş ve tabiye bakımından en yüksek sevk ve idareyi temin ederek 191418 harbinin sürü sürü hatalarına düşmemek, talim ve terblyesi noksan birlikleri tecriibesiz snbaylae elinde, vakitsiz ateşe sürmemek, bilâkis kıt'aları yapacaklan vazifeye göre iyîce yetiştirip hazırlamak gibi tedbirler, ingiliz ordusuna, eski an'anesine uygun olarak ucuz zaferler kazandırmak imkânını verdi. Bu sayededir ki birindkânun basmdan 11 subata kadar, Iibyada verdikleri zajiat 438 makrul, 1774 yaralıdan İbaret kalmış. kocaman bir İtalyan ordusu imha edilerek 133 bin esir ahnmışhr. Somalide yapılan hareketler de böyle ucuza mal olmuştur. İngilizler, orada da 21,000 den fazla esir aldıklan ve düşmanı çilyavrusu gibi dağıttıklan halde, yalnız 150200 kadar maktul vermişlerdir. MÜTEFERRİK 19 Mayıs bayramına hazırlık Ferah sinemasının > andıktan sonraki manzarası nesinin de beş bin liraya Reasürans şirketine sigortalı olması, aynı zamanda binanın ipotek edilmiş bulunması, yangın etrafında sıkı bir tahkikata yol açmış bulunmaktadır. Bir taraftan Müddeiumumî muavinlerinden Orhan Köni, diğer taraftan zabıta, yangının bir tesadüf eseri mi veya bir kasid neticesi mi vukua geldiği etrafında tahkikata başlamışlardır. Lise ve orta mekteblerle san'at ve nıuallim mektebleri beden terbiye.«i muallimleri dün Maarif Mü dürlüğünde mudür Tevfik Kot'un riyasetinde bir toplantı yapmışlardır. Bu toplantıda 19 mayıs genclik b&yramı programuıın tanzimi gö rüşülmüş, bu sene de hareketlerin i'ki yerde yapılmasına karar verilmiştir. Bu karara göre, liseler, muallim ve san'at mekteblerile enstitüler Fener, ort^ı mektebler ise Beşiktaş Şeref stadyomunda yapılacak hareketlere iştirak edeceklerdir. Kadıköy ve Erenköy semtlerlnde Hareket birllğini temin etmek üzere 16, Eminönünde 2, Beyoğlunda 5 muallimler arasından bir komite dükkân pazarlıksız satış kanununa seçilmiştir. muhalif hareketlerinden dolayı Be. İstanbul borsası Kamyondan düşien şoför lediye daimî encümenl tarafından Bundan üç sene evvel muvakkamuhtelif surette cezalandırılmışlar ten kapatılaıı İstanbul kampiyo, es. muavini dır. Bunlar ikinci defa kanuna mu ham ve tahvilât borsasının yeniden Kum müteahhidl Mustafanuı işinde halif harekctlerinde bir hafta müd açılması Ü7«rinde tetklkler yapan çalışan şoför Niyazi ve muavini Mus detle tccziye edileceklerdir. Ankara borsası komiseri İhsan Ri tafa dün Küçükcekmecede kamvonu fat ve menkul kıymetler şubesi mü boşalttıktan sonra öğle yemeği yedürü Hakk* Beşe yarm Ankaraya mişler ve bir miktar da içmişler16 Mart ihtifali döneceklerdir. Öğrendigimize göre dir. Dönüşte Mustafa kamyonun 16 mart İstanbulun işgalinde şe sehrimizde yapılan tetkiklerde yeni üstünde otuımayı tercih etmiştir. hid diişen kahraman askerlerimiz borsanm gene Dördüncü Vakıf ha Kamyon Bakırköyüne gelirken sü için yapılacak ihtifale aid proğra nın bir kati kiralanara'k açılması ratle bir viraj dönmüş, bu sırada muvazenesini k.aybeden Musüafa mın hazırianmasına başlanmıştır. muvafık göıülmüştür. Eyübde Bahariye caddesi üzerindeİstanbul kambiyo, esham ve tah kamyondan düşmüştür. Ağır surette ki şehidlikte yapılacak olan ihtlfal vil.it borsasmın yeniden açıimasına yaralanan Mustafa, götürüldüğü hastanesinde biraz morasiminl Eyüb Halkevi idare ede aid kararnamenin bu günlerde neş Cerrahpaşa sonra ölmüştür. cektir. ri beklenmektedir. ve daha hızla kapı vuruldu. Jim Egan sakin sordu: Şimdi ne yapmak fikrindesiniz? Şayed cevab vermezsem daha fazla beklemeden girerler. Kapı kilidi değil, zaten onlar tabanca kullanmakta tereddüd etmezler. Çasus sarardı. Küçük adıınlarla pencereye kadar geriledi. Serbest elile camı açtı ve bir bacağını dışan ath. Onları derhal geri gönder, dedi. Ben balkonda bekliyeceğim. Hem acele et, aksi takdirde atej eder ve evvelâ seni yakarun. Bir üçüncü defa kapı vuruldu ve dışarıdan seslendiler: Mister Egan! Bir elinde tabancası oldugu halde diğerile pencereye tutunarak muvazene temin etmeğe çalışan Maks öteki bacağını da dışan atü ve kayboldu. Kapı açılırken hava cereyanı camı hızla kapattı. Dışannın zifiri karaniığı pencereyi kaplayordu. Kapuım eşiğinde gene bir garson belirdi. Elindeki tepside bir şişe ve bir kadeh vardı. İşte konyağınız bayım! Gazeteci hayretler içinde idi. Heyecanlı bir sesle sordu: Peki ama, hani polis?.. Egan konyağını içerek: Polis gelmiyecek, dedi. Ben bu küçüğü bekliyordum. Her gece ayni saatte ayni konyaktan içerim. Peki, ya Maks Şimdi geri gelecek.. Egan gülümsedi: Merak etmeyin dostum, o bir daha geri gelemez.. Çünkü r>enceremin altında balkon yoktur! Çeviren: Jale GARAN Tevkif edilen ve mahkutn olanlar Tahtakalede Aydının sergisinden bir çift ay&kkabı aşırdığı iddia olvnan Hüsniı. Sultanahmed Üçüncü Salh Cezada muhakeme edilerek, bir ay, on beş gün hapsine karar verilmiştir. Ayni zamanda tevkif o. lunmuştur• Şehzadebaşında Mehmedin dükkâmııdo. çalışan çırak Nejad, dükkândan bir otomobil lâstiği a şırmaktun Şazi isminde bir gene, Galatada Kalafat yerindeki bir ardiyeden bir çuval yun çalmaktan İbrahim Halu adlı bir hamal da Sırkecide Kâmile aid iki ton demiri çaJmağa teşebbüsten adliyeye gön drrümışierdir. Ayrı ayrı her üçü nün de Sultanahmed Birinci Sulh Ceza mahkemesinde sorguları ya pılmış \e tevkifleri karar altına alıamıştır. • Beyoğlunda bir barda sarhoş lukla kadm meselesinden kavga çıkararak, bar mensublarından Ahmedi sustalı çakı ile yaralıyan İzzet Öztengiz Sultanahmed Üçüncü Sulh Ceza mahkemesine geti f rilm >5. tevkif edilmiştir. •fc Karaşümrükte bir kahvenin önünde alacak meselesinden cıkan •kavgada Sükrü ile kardesi Sabahı kama ile varalivan İbrahim de avnl mahkemede sorguya çekilmis, onun da tevkifine karar verilmiştir. KUçUk hlkâye hâdise olmasa gerek... Siz beklediniz ki, esrarengiz bakışlı güzel kadınlar bana gizlice, dörde bükülmüş puslalar versinler^ve korkunc yüzlü adamlar anlaşılmaz işaretlerle etrafımda dolaşsınlar. Bunların hiçbirini göremediğiniz için çok canınız sıkıldı ve doğrusu gecenize yazık oldu. İşte meraklı olmanın cezası!.. *** Egan odasmın kapısını açtıktan sonra gene gazeteciye yol açmak için biraz geriledi. Sonra devam etti: Buna rağmen büsbütün bedbin olmaym. Birkaç dakikaya kadar bana bir rapor getirecekler, bir mektebli kopyası kadar basit bir kâğıd parçası.. Fakat emin olun, onu elde etmek için bir cok insanlar hayatlarını tehlikeye koydular. Çünkü bu basit kâğıd birkaç güne kadar tarihin seyrine yeni bir istikame! verebilir. Jim Egan konuşurken elile elektrik düğmesini arıyordu. Hemen ayni anda oda aydınlandı. İşte o zaman John Smith karşısma bakar bakmaz ilk sürprizle karşılaştı. Odanın ortasında siyahlar giyinmiş, paltosunun yakası kalkık bir adam onlara doğru bir tabanca rutuyordu. Egan önce havret eder gibi görundü Ne o Maks sen misin? Yarabbi dünya ne kücük.. Ben serü İsviçrtde ^^ Geceyarısı ziyareti • zannediyordum. Şimdi söyle bakalım, 1 Balkon yandaki odaya aid.. Fakat benim odamda ne arıyorsun? penceremin altına kadar uzanıyor. Maks ince ve uzunca boylu idi ve yüVe gazeteciye dönerek izahat verdi: zünün çizgilerinde bir tilkd kurnazlıgı Vaktile bu iki daire bir büyük oda seziliyordu. Bununla beraber elindeki imiş.. Sonra araya bir duvar örerek tabancadan başka halinde hiç bir şey ikiye bölmüşler. Yalnız balkon olduğu tehdid edici değildi. gibi kalmış. Şimdi boş olan yan odadan Dişleri arasından kesik bir sesle: kolayca benimkine geçiyorlar. Halbuki Rapor için geldim, diye homurdandı. otelin sahibi iki pencere arasına sivri Biraz sonra onu size getirecekierini bili demirler koydurtmağı vadetmişü. Onunyorum. la bu hususta tekrar görüşmeliyim. Maks gazeteciye tabancasile bir sanSustu, sonra müstehzi, ilâve etti: Alman tahtelbahirlerinin sırnnı if dalye işaret ederek: Oturunuz bayım, dedi. Çünkü daha şa eden bu şifrenin bir İngilizin elinde bulunmasına ne lüzum var. Onu geldiği otuz dakika bekliyeceğiz. Egan söze kanştı: Hayır, tam otuz yere göndersen daha iyi olmaz mı? Egan başka düşüncelerle meşgul gibi bir dakika bekliyeceğiz. Randevu yarımdalgm adımlarla yürüdü. Sonra bir kol dadu:. Şimdi biraz dostça konuşahm Maks.. Söyleyin, bu raporun mevcudituğa çöktü: Doğrusu arbk kızmağa başlayo yetini nasıl haber aldınız?. Öteki gülümsedi: Benim de merak rum, dedi. Bir ay içinde ikinci defadu şu mahud baikondan odama girip beni ettiğim bir şey var, dedi. Bu rapor Almanyadan nasıl çıktı? Neyse çok şükür, rahatsız ediyorlar. Gazeteci gayriihtiyarî pencereye hak tam zamanında yetiştim.. Ne o, ne var? O ana kadar sakin oturan gazeteci tı. Dışarıda yalnız gecenin karanhğını sandalyesi yaylanmış gibi yerinden fırpörebildi. Maks haykırdı: Ne dedin, balkon ladı: Kapı vuruluyordu. Egan: Polistir, dedi ve gülümsedi. mu? Hayır ben balVondan gelmedim; maymuncuğum vardı. Bir balkon oldu Bu kadar mühim bir evrakın hususî bir ğunu bilseydim, saa*leıce kapı ile uğ H»naveye ihtiyan vardır, diye düşünnüştüm. raşır mıydım? Maks hiddetle dudağıru ısırdı. Tekrar İngiliz hafiyesi tasluh etti: Zaten İngilizceden p \ Hariciye Vekilimiz Ankaraya gitti Biraderinin cenazesinde hazır buluıımak üzere şehrimize gelmiş olan Hariciye Vekilimiz Şükrü Saracoğlu, dün öğleden sonra Park Otelde bazı ziyaretler kabul etmiştir.. Hiriciye Vekilimiz bir aralık dişçisine de uğradıktan sonra akşam saat 19 da, ekspresle Ankaraya avdet eylemiştir. Şükrü Saracoğlu Haydarpaşa istasyonunda Vali Lutfi Kırdar ve şehrimizde bulunan hariciye erkânı ve dostları tarafuıdan teşyi edilmiş. tir. CUMHURİYET Nüshası 5 kuruştur. Haric icın 1400 Kr. 2700 Kr. 750 • 1450 » 400 > 800 > 150 » Yoktur. Abone şeraifi Türkive icin Senelik Alü avlık Üc avlık Bir avhk Dikkat Gazetemize eönderilen evrak ve vanlat nesredilsin edilmesin iade edilme7 ve zlyaından mes'uliyet kabul olunmaz.