CUMHURİYET 14 Şubat 1941 Coştukça şu âlemdeki yangın Mademki için her şeye dargın; Mademki canın herkese her gün daha küskün Koştukça, kudurdukça bütün selleri zulmün... Mademki bugün sen, Efsâne ve Târih ile Şi'rin üzerinden Urpermedesin şöyle bakıp engine karşı Bir kan dolu kağtil denizin rengine karşı... Mademki melâlin, Mademki senin sisli için, paslı hayâlin Durmaz kırılır, parçalanır tatlara karşı Yalçın kayalardan da donuk başlara karşı... Mademki şu zihnin llmin de geniş kabrini şüpheyle kazar da, Ancak kuru bir kelleye çarpar o mezarda; Kızgın gibi varhktaki sarhoşluğa karşı Niyçin dövünüp durmadasın loşluğa karşı Haykırmak için boşluğa karşı?.. Mademki bugün sen, Her sevgine, her sezgine, her bilgine rağmen Geçmişleri tırnakla eşer de Hep cîfe görürsün şu felâketli beşerde; Kalmış gibisin başbaşa zindanla, geceyle Yâdmdaki bir yaslı heceyle!.. Lâkin neye hâlâ Ruhunda açan bir sürü hulya Yatmakta semanın eşiğinde? Bilmem neye mihnetli hayatın bile hattâ Sallanmada her türlü muhâlin beşiğinde? Niyçin atılırsm nece rüyalara bâzı Karsmda açıkken ademin kapkara ağzı? Korkuyla ışıklar sönerek dünde, yarında Zulmetler ulur şimdi ölüm mağralarında! Milyonla cinayet yugurup toprağı sanki Matemlere gömmekte bütün hilkati küller! Lâkin bunu sen bil ve inan ki Mutlak açacaktır gene güller! l Mademki... Fuat Şemsiye İDoğru değil mi? Gencler, talebe ve barlar ŞehJr Meclisi, yeni belediye zabıtası talimatnamesini hazırlarken sinemalar, tiyatrolar, eğlence yerleri ve barlar hakkında bazı yeni esaslar koydu. Bu arada on iki yaşından aşağı çocukların barlara ve içkili eğlence yerlerine kabul edilmesini ve on sekiz yaşından aşağı genclere de oralarda içki verilmesini menettl. Bu, hlç şüphesiz çok takdir olunacak bir karardır. Hatta, biz Şehir Meclisinin takyidatuıda biraz hafif davrandığı fikrindeyiz. çünkü diğer taraftan talebenin barlara, içkili eğlence yerlerine girmelerini kat'î surette men' tesebbüsüne girişen Maarif Vekâletinin bu yasağm tatbikatında, oralara talebenin devam edip etmediğini kontrol keyfiyetinde müşkülât çektiği pek açık görülüyor. Binaenaieyh belediye zabıtası talimatnamesinin bu maddesi on sekiz yaşından aşağı genclerin barlara ve içkili eğlence yerlerine kabullerine toptan mâni olacak şekilde tadil edilirse Maari: Vekâletinin emrinin de hakkile yerine getirümesl imkân dahiline girer ve zaten talebe olsun, olmasm on sekiz yaşından aşağı genclerin böyle yerlere girmelerinin yasak edilmesi hiç bir suretle zarar değU, bilâkis büyük faydalar temin eder, diyoruz, f Şehir ve Memleket Haberleri J Üniversitede sömestr tatili Yeni muamele Çocuk düşüren vergisi kanunu bir doktor IHEM D NALINA MIHINA Bu da, bir ihtimal! O spanyol diktatörü General Franko, hiı, belkenmiyen bir zamanda, ansızın ve accle, iki büyük hamisi ve \ eliııimetinden biri olan Sinyor Mussolini'yi ziyaret edip döndü. Diktatörler arasmda vuku bulan bu gibi mülâkatlar, daima şüpheli oldıı>u için Franko Mussolini görüşmesi do bir sürü dedikoduya mevzu oldu. Yalnız, bizim Ankara Radyo gazetesi, evvelki akşamki neşrijatında beş şayia saydı ve sonra şu mütaleayı ilâve etti: «General Franko'nun ne yapmış olduğu malum değildir; fakat yapmıyacağı muhakkak olan birşey varsa, o da mihverin müttefiki olarak harbe girmektir.» Filhakika, İngilterenin en sıkışık zamanı olan geçen senenin haziran birinciteşrin devresinde harbi göze aldıramıjan Franko'nun, İngiliz Nil ordusunun Libyadaki İtaljanlan temizlediği şu sırada, mücadeleye atılacağını akıl ve mantık almaz. Fakat bugünkü sar'ah siyaset ve harb hareketlerinin hangisinde akıl ve mantığın yeri var ki... Eğer akıl ve mantık hâkira olsaydı, harbe karışmadığı aylarda, rahat rahat milyarlar kazanıp duran İtalya, «Kurbağa ile öküz» masahnı andıran bir düşünce ile büyük imparatorluk kurmak sevdasına kapıhp başını belâya sokar ve bugünkü vaziyete düşer miydi? Akıl ve mantığı bir tarafa bırakm.ık lüzumunu kabul edince, Franko'nun da, her türlü yardımlarla kendisini bugünkü ikbal mevkiine çıkaran efendüerine hem bir hizmet ederek borcunu ödemek. hem de ayni zamanda Akdenizin garb kapısını ele geçirmek için, Cebelüttanğa salsırması ihtimali, pek de 'yabana atılamaz. Bu takdirde. mihver, îngiltere. yerine İngiliz imparatorluğuna karşı Akdeniz» de taarruza geçmek karannı vermiş olabilir. İngiliz Imparotlnığu denilen muazzam devin kafası Büyük Britanya adasında ise kalbi de Akdenizdedir. Gerçi, bu kalb, bir insan yüreği gibi göğüs tahtasmın bir kaç sanrimetre arkasında ve kolayca yaralanması kabil, bir vaziyette değilse de, gene mühim ve nazik bir uzuvdur. Almanya, Büyük Britanya adası denilen kalenin derin ve geniş su hendeğini ve bu hendeğin arkasındaki sed ve surları yıkamıyacağını anladı ise. çizmesi ayağını fena halde sıkmağa baslayan müttefiki ve kendilerine efendilik ettiği İspanya ve Bulgaristanla beraber, bütün Akdeniz havzasmda, merkezden, garbdan ve aşrktan umumî bir taarruza geçmek fikrine kapılmış olabilir. Alınan kara ve hava ordulan. ayni zamanda, hem İngiltereve. hem de Akdenizde taarruza geçecek kadar boldur ve Akdenİ7de i<=in ağırlıçını Almanya değil. müttefiklerî yüklenecektir. Bövle bir Akdeniz taarnızu Almanyayı 7afere götürür mü? O. baska bir ba« histir: pötünnese dahi Almanya, Akde» nİ7de mağlub edilemez ya... Bununla beraber Franko'nun kendisine MnssoHni tarafından Tanılmış olması muhtemel böyle Mr teklifi kabul ederek barbe Rİrmesi İhtimali pek layıftır. Çünkü, böyle hlr «ey vapacak olsaydı, geçen yaz yapardı Yalnız yukanda da söylediŞimia ınbi. bn diktatörlprin görüşmelerinden «hayır» dan zivade «ser, çiktığı İçin, ileri sürîi'en Wr sürü ibrimaller arasmda, bn da aklımıza geldi. Rektör Üniversitenin Defterdar mükellef Düşürülen çocuğun anasile beraber faaliyeti hakkında leri tenvir ediyor İstanbul Defterdarı Şevket Adalan bir tevkil^edildi izahat verdi muharririmize şu beyanatta bulunmuşÜm\ ersitede sömestr tatili dün başlaınıştır Rektör Cemil Bilsel, dün kendisüe görüşen bir muharririmize, birinci sömestrde üniversite faali/eiile talebe çaylarmdan alınan intıbalar hakkında aşağıdaki izahatı vermiştir: € Her sene olduğu gibi bu sene de birinci sömestr nihayetinde üniversite mezuniyet sınıfı talebeleri ile pek iyi terfi oden veya pek iyi yazılanlarla görüştüm. Bu görüşmeler, her yıl takib ettiğim birinci gaye, üniversitelileri çalısmaya teşvik ve sömestr tatilini va kalan günlerini imtihan için iyi iyi kullannıağa sevketmektir. Bundan başka, üniversitelileri umumî toplanmalarda ölçü ile düşündüklerini söylemeğe hazıılama, üniversite değerlerinı bu kabiliyetlerile tanıma, ihtiyaçları etrafında kendilerini dinleme ve tikirlerinden istifade maksadlarını takib ediyorum: Bu toplantılarda talebenin, çok iyi konuşmalarma şahid oldum. Bunları yarın içüı memleket adına büyük itimad duyarak ifade ediyorum. Bir üniversite postanesi açmak, bir üniversite marşı yaptırmak, İsianbul şehrini tarihî, bediî, tabiî bakımlardan tanıtmak, üniversite civarındaki içki yeılerinin önüne geçmek. Postane için, İstanbul Posta Telgraf başmüdürlüğü alâkadar olup benimle gelip görüşmüşlerdir. Üniveısite kapı sında Maarif Vekâleti kitab satış yerinin karşısındaki yeri postaneye tahsis ediyomz. İkinci sömestre yetiştirmeğe çalışıyoruz. Üniversite marşının güftesi ve bestesi için salâhiyetlilere müracaat edıîecektir. Üniversite bayrağı yaptınlmaktadır. Bu suretle üniversiteliler, her hangi bir toplantıda kendi bayraklarını taşımak ve kendi marşlarını söylemek imkânma nail olacaklardır. İlk yıldanberi tekrar edilen bir kı sım şikâyetler vardır. Bunların her yıl tekrarlanması ayni mahiyette değildir. Meselâ: Kitab şikâyeti; ilk yıllara nis petle elbet de çok değişmiştir. Şimdiye kadar üniversitenin ve Vekâletin bastırdığı kitabların sayısı 200 ü bulmaktadır. Profesörlerin kendi hesablanna basfırdıklan kitablar da buna yakındır. Ayrıca 60 kitabın da basılmasına devam olunmak tadır. Bilinmelidir ki, kitab şikâyeti otuz sene sonra da üniversitede gene işitilecektir. Çünkü memleketin kitab iştiy.akı nispetinde ihtiyacı da büyüktür. tur: « Yeni muamele vergisi kanunu, bilumum smaî müessese ve imalâthaneleri vergiye tâbi tutmuştur. Ancak istihdam ettiği işçi sayısı müessese sahibi dalıil obnak üzere beşi tecavüz etmiyen ve muharrik kuvvet kullananlar da mu harrik kuvveti de iki beygiri geçmiyen küçük san'at müesseseleri bazı kayıd ve şartlar altında vergiden muaf tutul muştur. Küçük san'at müesseselerinin bu muafiyetten istifade edebilmeleri için İs tanbulda Galata Balıkpazarmda muamele ve istihlâk vergileri Merkez Ta hakkuk şefliğine müracaat ederek bedava verilmekte olan bir (muafiyet karnesi) almalan lâzımdır. 22/1/941 tarihli yevmî gazetelerin hemen hepsinde ilân edildiği veçhile bunun için bir ayhk müddet verilmiştir. Bu müddet mezkur ilân tarihinden başlamışür. ve 22 şubat 941 günü hitama erecektir. Müesseselere bir kolayhk olmak üzere muafiyet istidaları tabolunarak şubece istiyenlere verildiğinden ayrıca istida yazdırmağa da hacet kalmamaktadır. Fatihte oturan Dikran kızı 18 yaşlarmda Anjel ve Tünelbaşuıda doktor Saib Ali çocuk düşürme suçundan dün adliyeye verilmişler ve birinci sulhcezada yapılan sorguyu müteakıb tevkif edilmişlerdir. İddiaya göre, Anjel, kocası Ariften olan çocugunu düşürtmek için doktor AU Saibe müracaat etmiştir. Doktor da 15 lira mukabilinde çocuğu almışür. Fakat fazla kan kaybeden Anjelin hastaneye kaldırılmasına lüzum görülmüş ve hâdise de bu suretle meydana çıkmışbr. ADLİYEDE Muhakeme edilen ihtikâr maznunları Yüz kuruşluk boyunbağmı 175 kuruşa satan Kapalıçarşıda 130 numarada tuhafiyeci Yeşoa Baharın muhakemesine dün asliye ikinci cezada başlanmıştır. Mahkeme, Yeşoa Baharın tevkifine ve şahid olarak Rafael ve Kâmilin celbine karar vererek celseyi talik etmiştir. Diğer muhtekirler Üsküdarda Hâkimiyetimilliye cad desinde 41 numarada sütçü Dimltri tereyağını 220 kuruşa satarak ihtikâr yapmaktan, Taksimde Cumhuriyet caddesinde 17 numarada lâstik ticareti yapan Kamhinin bir adanu ihtikâr yapmaktan ve Muiz Gündoğanla Vitali Levatan kâğıd ihtikârmdan Cumhuriyet Müddeiumumillğine verilmişlerdir. İhtiyar kadının parasını almak istiyenler Kasımpaşa civannda oturan 80 yaşlarmda Behice adında ihtiyar bir kadının kiracısı Salim, bir gün ev sahibesinin odasmdaki bir çekmecede yüz lira kadar para görmüs. ve parayı arkadaşı Nlyazi adında bir sabıkalıya haber vermiştlr. Niyazi, münasib bir zamanda eve girerek ihtiyar kadıncağızın ayakla rını ve ağzını bağladıktan sonra çekmeceyi bulmuş, fakat içinden bir şey çıkmamıştır. Bilâhare yakalanan Niyazi ve arkadaşı Salimin muhakemelerine dün birinci Ağırcezada başlanmıştır. Dünkü celsede Niyazi ve Sallm suçlarını tamamen inkâr etmişlerse de, ihtiyar ev sahibi kadm Niyaziyi tanımıştır. Kadıncağız bir hlssi kâblelvuku o günü parayı çekmeceden alarak koynuna koyduğunu !lâve etmiştir. Muhakeme bazı şahldlerin celbi İçin talik edilmistir. Doğru değil mi ? Et meselesi Murakabe komisyonu dün de bu işi konuştu Fiat Murakabe komisyonu dün Mıntaka Ticaret müdürlüğünde Vali muavini Ahmed Kınıkın riyaseti gltında toplanmış ve başta et meselesi olmak üzere bir çok işleri tetkik ederek kararlar vermiştir. Et işi üzerinden Kasablar Cetniyetinin yapüğı teklif Ticaret Vekâleti tarafmdan da esas itibarile muvafık görülmüş, yalmz buna aid esbabı mucibe Fiat Murakabe komisyonundan istenmiştir. Dün komisyon Vekâlete gönderilecek raporu/ hazırlamış, bu arada komisyona gelen Kasablar Cemiyeti umumî kâtibi Ömer Koç da şarkta kasablık hayvan vaziyeti ve şehirle civardaki stoklar üzerinde izahat vermiştir. Halen İstanbula kasablık hayvan gönderen şark vilâyetlerinde yaylım hayvanlan bitmiş gibidir. Eesi hayvanları sahibleri de bu hayvanlar masraflı olduğundan bugünkü fiattan idare etmediğini ileri sürmektedirler. Diğer taraftan bu sene şarktan hayvan ihracatı mahdud olmuştur. Fakat buna mukabil muhtelif ihtiyaclar için külliyetli kavurma yapıldığmdan İstanbula gelmesi lâzım gelen kasablık hayvanlara tesir yapmıştır. Komisyonda bütün bu cihetler tetkik olunmustur. Bu hususta son karar Vekâlete aid olacaktır. Fiat Murakabe komisyonunun dünkü içtimaında ayrıca çivi fiatlarile çivi ihtiyacı üzerinde görüsmeler yapılmıştır. Bu hususta da Vekâlete malumat verileoektir. FAZIL AHMED AYKAÇ Tashih ve itizar: Son çıkan (Öbür dünyadan) ünvaaüı eserimde bir tertip sehvi kalmıştır. Yanlışlı beytin doğnısu şöyle olacaktır. Fakülteler; bülöf yaptı gene zayıf bir kentle Nece nârin prof esör ve yalınkat doçentle F. A. Sehrin içinden Zaruretlere uyalım Paristen tuvalet eşyası gelmezse ne olur? Kendi malımızı kullanıverelim! Yazan: Avrupanın bu kanlı hercümerci içinde hâlâ normal devirlerin hayatını tam tertib yaşa roak isteyenlerimiz" var. Fevkalâde vaayetin icablanna bir türlü uyamadık. Evet biliyoruz. Dışardan mal geldiği sıralarda kimsenin başını çevirip bakmadığı bir çok eşya ateş pahasına çıktı: Taban köselesinden makara ipliğine kadar!. Şu aranıyor, bulunanuyor, bu aranıyor, bulunanuyor. Ama, ne yapmalı efendim. Arabın dediği gibi zaruretler, mahzurlan mubah küarmış. Dün öyle idi, bugün de böylc. En büyük hüner, insanlann; bulunduklan devrin şartianna intıbak edebilmelerindedir. Meselâ, geçende pek kısa süren bir kahve darlığı oldu. Bir kaç kurukahveci, dükkânlarmı kapatınca gazeteler ferv?dı kopardılar: . Kahve buhram var!.. Aranan yerlerde kahve bulunamıyor!.. Peki ama, kahve dediğimiz nesne de Tubâ ağacının yemişi değil ya.. Onu bırakır, ihlamura başlarız. «Bir kere alışmış bulunduk!. Diyenlere de cevabım hazır: Kahveye alıştığuuz gibi, çok geçmez kahvesizliğe de alışırsuuz.. Bi rinci sene alışmakla ikinci sene alış maK arasmda sanki bir fark mı var sani' ouıız?. irakat ah, şu ufak itiyadlarırmz... Hürrıyetlerini hiç bir şeye feda etnııyen insanların çoğu, bu küçük itiyad'.ardan bir veya bir kaçmm mutlaka esareti aiundadırlar Tanıdüılarımdan kerliferli bir zat, dün bana yana yakıla piyasada Fransız eıniyesi bulamadığından şikâyet edi yordu. Başında ateş yanan Fransadan kavuğu tutuşmuş yeniçeriye .Ağam.. Şuradan bir lülclik ateş ver!» diyen düşüncesizin vaziyetine düşmedıkçe bir tutam enfiye getirilemiyeceğini insan düşünemez mi? Halbuki harb uzayatak olursa, daha kimbilir ne mahrumiyetlere katlanmamız icab edecek?. Otomobil, bir tarafta dursun .tramvay arabası bulamadığımız günler olacak belki de Her halde bir takım küçük kaprislerimizi feda etmenin sırası çoktan geldi. Süse meraklı kadınlarunız arasında bir telâştır gidiyor: Artık Paristen tuvalet eşyası gelraez olmuş! Gelmeyiversin efendim. Falan ya bancı memleketin falan markah esansını sürünmeyiverelim. Falan fabrikanın malı bulunmuyorsa, yerli fabrikaları raızın mahnı kullanıverelim. O da olmazsa kendi kokumuz kendimize yetiversin! Nargile meraklılan, Asfahan tömbeMsinin boşu boşuna hasretini çeke ceklerine yerli tömbeki ile doldurulmuş nargiielerini çekseler daha iyi ederler. Dünyanın bu kadar korkunc bir kâbus geçirdiği bir devirde, zevk ve huzurumuzdan bir nebze de biz fedakârlık etsek sanki ne çıkar? Gayet tabiî şartlar altında yaşıyor gibi bazan öyle entipüften şeyleri şikâyet mevzuu ya pıyor. böyle hiçten sebebler icad ede rek kendimizi üzüyoruz ki, farkına varmadan adeta gülünc oluyoruz. Mpselâ radyo meraklısı bir arkadaşım, bir haftadanberi, teessüründen uyku uyuyamıyor Sebebini mümkün değil keşfedemezsiniz. Piyasada radyosu için lâmba bulamamış! Ne olacak benim halim? diyor da bir daha demiyor. En kestirme çareyi söyledim: Çalmayıverirsin canım!.. Büstütün canı sıkıldı ve onu, bütün Sdyretime rağmen, içinde yaşadığımız eünlerin bir radvo ahizesinden mahrum kalmaktan çok daha ağır mahrumiyet'eri de olabileceğine bir türlü ikna edemedim. Tabiî zamanlarda yaşamadığımızm Fırtına, yahud her hanği bir ârıza ne vfikit farkma varacagız bilmem!. yüziinden iskelede on dakika vapur beklemeğe bile tahammülümüz yok. Mekrubumuz, kazara bir gün fazla postada kalsa, belediye, sokağımıza lâmba asmayi biraz geciktirecek olsa hemen sinirleniyonız. Bayınuz aradığı taksiyi şıpmişi bulamaymca basıyor feryadı.. Küçük bir tramvay seyahatini Rüyük muasır serisinden ayakta yaptığı günün akşanu, bayanda Boris Savinkov makalesi nırat bir karışL • ŞEHIR İŞLERİ Çöp müteahhidine ceza kesildi İstanbul çöplerinl denize dökmek isıni üzerine almış olan müteahhid bunları Hayırsızada açıklarına dökmek mecburiyetinde olduğu halde Sarayburnu açıklarmdan denize bıraktığı görülerek kendisine 2,000 11ra ceza kesümiştlr. Belediye temizük müdürlüğü temizlik amelesi bulmakta müşkülât çektiğindeu bunlarm aylıklarını on beş liradan yirmi liraya çıkarmağa karajr vermiş ve bu sebeble bu seneki temizlik bütçesini 43,999 lira fazlasile teklif etmiştir. Temizlik müdürlüğü bundan maada Kadı köyünde modern bir çöp fırını ile iki amele gamizonu tesisine karar vermişti. Fakat tahsisat bulunamadığı için bu sene bundan vazgeçilmiştir. Salâhaddin Gungör 'ı r mukabü 2225 kişi aldık. Bu suretle Üniversite talebesi çoğaldıkça yer .levazım ve tedris unsurları, o nispette de artmadıkça şikâyet beklememek gayritabiî olur. Ümid veren cihet şudur ki geçen •• Çift numaralı taksilerin nöbet* yıl Üniversiteye 170 pek iyi yazılmışü. te bulunduğu gün çalışan 2401 nuBu sene bunlarm sayısı 340 ı bulmuşKoskadaki istimlâk işi tur ve bütün yeni yazılanlarda bariz iyi maralı otomobilin şoförü Cemal, dün asliye ikinci cezada bu suçtan bitirildi likler vardır. Bu, liselerimizin gittikçe Koska istimlâk sahasmdaki bina bize daha iyi talebe gönderdiğine bir de 50 lira para cezasına mahkum edilmistir. ların lstimlâki işi ikmal edilmistir. Bunun için 320,000 lira sarfedilmiş lildir. Rektörler ile hasbıhal eden bütün •k Ticaret Vekâleti, beyaz peynir tir. Yalnız bu saha dahilindeki ta talebeden memnunum. Bütün profesör fiatlarma yapılan zammı tasvib etrihî hamam muhafaza edilecek, en lere, çaylara çağırdığun ve çağıramadı miş, fakat bu fiattan piyasada halkaz yığını süratle temizlenerek mey ğım talebelere sömestr tatiünde iyi din km daima peynir bulmasmın temilenmeler ve serbest çahşmalar dilerim.» ni için direktifler vermiştir. dan genişletilecektir. Bu müddet zarfında (muafiyet karnesi) almıyanlar işçi kullanmasalar ve motörleri bulunmasa bile vergiye tâbi tutulacaklardır. İstanbulda muafiyetten istifade edecek: Kalaycı, demirci, dökümcü, bakırcı, muslukçu, mücellid, çinkograf; hâkkâk, saatçi, kuyumcu, tenekeci, çilingir, tesviyeci, tornacı, marangoz, doğramacı, kutucu, sandıkçı, parmakçı, kürekçi, kafes, korniş, oyuncak gibi ufak tahta işi yapanlar, dokumacı, çorabcı, kon fekslyoncu, terzi, çanta ve saraciye amilleri, kunduracı ve kundura, mücevherat, radyo, elektrik, araba, elbise tamircileri ile bunlara mümasil imalâthane, atölye ve tamirhane işletenler gibi pek çok küçük san.at erbabı vardır. Şimdiye kadar müracaat edenlerin miktarından bu ufak san'at erbabının vergiden muaf olabilmeleri için mutlaka bir muafiyet karnesi almalan icab edeceğini henüz bilmedikleri anlaşılmaktadır. Bu yüzden bir çok vatandaşlar ileride miışkül bir vaziyete düşerek sırf karne almamış olmaları dolayısile vergi ödemek mecburiyetinde kalabilirler. Buna ma, hal kalmamak üzere alâkadar san'at erbabı ve ufak san'at müesseselerinin kanunî müddet zarfında yani 22 şubat 1941 tarihine kadar behemehal müracaatte b'ilunarak karne almayı unutmamaları lâzımdır. Bu hususta vatandaşların arzu Terim meselesine gelince. fakültele ettikleri fazla izahat ve tafsilât muamele rin her birinde terim komisyonlan ça ve istihlâk vergileri müdürlüğile şubelışmalarına devam etmektedirler. Edebi since verilmektedir.» yat fakültesinin hazırladığı büyük ra porun basılması bir iki güne kadar bitecektir. Üniversite heyeti bundan sonMAARİFTE ra müşterek esaslar üzerinde tenkid'eriııi bildirecektir. Tıb fakültesi bu yolda fa Talebe nasıl selâm verecek? aliyete dahi geçmiştir. Maarif Vekâleti, talebelerin, Türk Şikâyetlerin bir kısmı da yersizliktir. sancağmı, cenazeyi, büyüklerini ve Meselâ: Coğrafyacıların 150 kişi alabi arkadaşlarını ne suretle selâmlıyalecek bir dershaneye 400 kişi sığdırıl cağını tespit ederek mekteblere ması hakkındaki şikâyetleri yenidir. E bildirmiştir. Bu esaslara göre, erkek debiyat fakültemizin bu zümresi geçen talebeler, başlarmda şapka bulun sene ve bu sene birdenbire kabarmıştır. duğu zaman sağ ellerini şapkala Sebebi tarih, felsefe ve Türkoloji züm rının viziyeirne götürmek, kız tarelerinde eski dille yazılmış eserierde lebeler de hafifçe başlarını eğmek araştırma yapabilmenin güçlüğüdür. suretile selâm vazifelerini ifa edeCoğrafya derslerinin merkezde yeni ceklerdir. Bayrak çekme merasimyaptırılan dershanede okutulabilmesi lerinde, talebeler büyük bir hür selâmhyacaklardır. imkânları temin edilmistir. Programlarm metle bayrağı ihtiyaca göre tertib edilmesi de fakül Toplu vaziyette ve teftişlerde bü yükleri tarafmdan hatırlan sorultece göz önünde bulundurulacaktır. Umumî olarak diyebilirim ki yedi se duğu zaman hep bir ağızdan <sağ nedenberi talebemiz biraz daha artıyor. ol> diye cevab vereceklerdir. MaaBugün talebe mevcudu açılışmın 3 bu rif Vekâleti talebenin bu esasları çuk misli olmuştur. Yersizliğin doğurdu itiyad haline getirmesi için, mekteb ğu şikâyetlerin devamı pek tabiidir. Ge idarelerinin ehemmivetle üzerinde çen yıl 700 kadar mezun verdik, buna durmalarmı bildirmiştir. Çöp arabasma yılan atmıs Bir kaç ay evvel Kumkapıda Talebe Yurdu önündeki çöpleri top lıyan çöpçü Yusufun arabasına o civ^rdaki bakkal Ahmed bir paket atmıştır. Yusuf, biraz ileride toplanan çöpîeri arabasma atmak üzere araba kapağını açtığı zaman bakkalın attığı paket içinden çıkan büyükçe bir yılan çöpçüyü ısırmıştır. Yusuf derhal Cerrahpasa hastanesine kaldınlarak tedavi altma alınmıştır. Bu vak'aya aid muhakeme, dün asliye altıncı cezada neticelenmiş ve bakkal Ahmed, üç gün hapse ve çöpçüye beş lira tazminat vermeğe mahkum edilmiştir. MÜTEFERRtK Ticaret müdürü Ankaraya gitti Mıntaka Ticaret müdürü Said Rauf Sarper, Ticaret Vekâletile temasta buluıımak üzere Ankaraya gitmistir. Mıntaka Ticaret müdürü bilhassa İstanbulda tekâsüf etmii olan Ihracat Işlerinin sühuletle yapılabilmesi, lisans meseleleri, tounun yanıbaşmda ithalâtta kolayhk mevzuları üzerinde Vekâletle temaa edip bazı temennilerde bulunacaktır. Bu meyanda Fiat Murakabe ko* misyonunun çalışmalarına aid bazı hususlar da vardır. Ticaret müdürü, ithalât maddelerinin tevzil işleri üzerinde Vekâlete izahat verecektir. Yeni gelen 500 otomobil lâstiğinin süratle tevzii de istenecektir. Bir polis mahkum oldu Şişhanede arabacı Yaşardan fazla yük aldığını bahane ederek üç lira rüşvet alan polis Talâtm mu hakemesi dün asliye 8 inci cezada netlcelemnlştir. Suçu sabit görülen Talât iki sene üç ay hapse mahkum olmuştur. Kısa Haberler Bir hırsızın mahkumiyeti Mahmudpaşada Mehmedin ara basmdan bir top pijamalık kumaş çalarak kaçarken yakalanan sabı kalı Diyamandi, dün birinci sulh cezada yapılan muhakemeyi mütea kıb diğer suçlarınm da içtimaile bir sene üç ay 18 gün hapse mahkum edilmiştir. gibi odadan fırladı. Yarım saat sonra Bürhanuı karşısında haykırıycrdu: Niçin bana yalan söyledin.. Bürhan şaşkuıdı. Emeli kandırmağa, ikna etmeğe çalıştı. Nafile.. Nihayet hakikati anlarb: Almcnyada bir arkadaşla tanış mıştım. Çok yaman bir hokkaba'îdı. Seninle ilk tanışmak istediğim zaman yardımını rica ettim.. Bildiğin gibi oyunlar oynadık.. Senin bunlardan hoşlandığını gördükçe devam ettik.. Artık bitti.. Görüyorsun ki hokkabaz değilim» Çok fena ruhlu bir çocuksun ama.. Neden Emel?. Benı kandırdın.. Ben seni öyle iken çok seviyordum. Şimdi gözümde yoksun. Seni sevemem artık anıayor musun?. Hıçkıra hıçkıra ağhyordu. Sözlerini güçlükle bitirdi™ Bundan sonra beni unut.. Hem şunu da iyi bil ki, bir kadın işinde başkasınm yardımmı bekliyen erkekleri kadnı hoş görmez.. Böylelerine «Pısırık» derler. Beni artık sevgimle bırak.. Ben onun yalnız masahnı onacağım artık.. Allahs ısmarladık.. Emel çıkü, gitti. Çok yalvardılar. Çok zorladılar. Bürhanın göz yaşları boşa gitti. Şimdi Emel eski Emel değil. Tanınmıyacak kadar değişti, durgunlaştı.. Gecelı gündüzlü masahnı heceliyor.. Kızı isteğine bırakırsan ya davulcuya, ya zurnaaya varır derler.. Ne doğru!n Otelciler cemiyetinin kongresi Otelciler cemiyeti kongresi dürî Türbede cemiyetler merkezinde yapümıştır. Kongreyi reis Şevket A« sım açmış ve riyaset divanı seçil • dikten sonra idare heyeti rapora okunmuştur. Raporda cemiyetin geçen sene içinde otelcilik ve otellerimizin ıslahı mevzuu üzerinde Belediye ile yaptığı temaslar zikro :unmakta. bundan sonra Hava Kurumuna yapılan t^berru ve esnaf hastanesine verilen yardım parasl hakkında izahat verilmekte idi. Raporun ve bütçenin kabulün den sonra nısfınm müddeti biten idare heveti azaları yerine yenileri seçilmiştir. Yarın Büyük Muasırlar Emel biçki yurduna devam ettiği sıralarda onu tanımıştı.. Otobüste, tram vayda, vapurda, trende, nerede olursa onun güler yüzile karşılaşırdı. Bürha nın iri siyah gözleri, kıvırcık kirpikleri, tatlı bakışları vardı. Boyu he uzun. ne de kısa idi. O halde ortadır, diyeceksiniz.. hayu.. Hiç de öyle değil işte.. Bir erkek için kısa, fakat bir kadın için de uzun denemezdi. Çünkü Emelin boyundan yedi, sekiz santim farkhydı. Sözü şdyle bir toparlayahm da keselim.. Boyları, posları uygundu onların... Emel güzeldi. Gözleri Haktan rimelli, yanakları yaradıhşta pembe, dudakları küçüktenberi nar çiçeği kırmızısındadu. Babasınm cömerdligi, annesinin inceliği ile göze çarpacak kadar da temiz giyi nirdi. Bürhan tahsiUni ve doktorasını Avrupada yapmış. İstanbula dönünce bir kaç ay istirahat etmeyi tasarlamıştı. Fakat Emele rastladıktan sonradır ki altı ay olmuş henüz dinlenememişti. Ük tesadüfleri garibdir.. Emel tram vayda bilet parasını çıkaracak kadar kısa bir zaman çantasını açmış, fakat bir az sonra patronlarınm tomarile Bürhanın parmakları arasmda dolaştığım hayretle görmüştür.. Bürhanm, özür dileyerek bunlan geri verişi Emelin içinde takdir hissi uyandırmıştı. ikinci tesadüf de birincinin eşi oldu. Bu sefer Emel çantasını açmadan evvelce şeridini düşürmüştü.. Bulan da Bürhandı. KUçUk hlkâye ızın istediği Leman Ahıskal Bir cumartesi günü idi.. Emel gene yurddan çıktı. Pazarı Kadıköyündeki teyzesinin yanında geçirmek üzere gidecekti. İskeleye geldi. Kişeler kalsbahktı. Araya girdi. Sırasını bekledi ve tam bilet alacağı zaman çantasmın bomboş olduğunu gördü. Yavaşça bir kenara çekildi Her tarafını aradı. Nafile.. On parası yoktu. Beş lira parasının yerinde yeller esiyordu. En ümidsiz kaldığı bir sırada Bürhan çıktı.. Elinde iki bilet vardı. Emel ses çıkarmadı. Bu tesadüfe memnun oldu.. Kadıköyüne kadar tatlı tatlı konuştular.. Emel vapurun bu kadar çabuk ilerlediğinin hiç farkında olmamıştı. Ayrıldıklan zaman Emelin gözü Bürhanm arkasından takıldı kaldı. Yürümeğe başladı. Merak ederek bir daha para çantasını yokladı. Hayret.. Paralan olduğu gibi yerinde duruyordu.. Dişlerini gıcırdattı. Bu oyunu mutlak su rette Bürhan oynadı, diye söylendi. Bürhan da Kadıköyünde bir akıabasmda kalacak ve pazartesi sabahı gene beraberce İstanbula döneceklerdi. Pa zartesi buluştular. Emel Bürhanm parmak oynatışını bile gözetliyor ve yeni bir oyun oynamasına ürsat bırakmıyor du. Köprüye geldikleri zaman ayrıldı lar. Emel tramvaya binerek yurda geldi. İçeri gireceği sırada kapıcı yolunu kesti: Affedersiniz Bayan.. Size aid olan bu makası biraz evvel bir Bay getirdi. Evde unutmuşsunuz. Selâmlan var... Emel çıldıracaktı... Fakat Bürhana karşı da içinde bir takdir hissinın uyandıjnnı ve bunun daha çeşidli duygulara ycl açtığını seziyordu. Günler geçti. Hâdiseler devam etti.. Emelle Bürhan tam bir anlaşma içinde duyuşlarını ailelerine açtılar ve işin ciddi olduğunu anlattılar» İki anne konuştu. Söz kestiler. O akşam annesi Emele: Kızun, Bürhan hakkında malumat aldım, dedi. Emel sabırsızhkla bekliyordu.. Acaba Bürhan hangi işi yaptığını, hayatını nasıl kazandığını anlatmıştı... Asıi müspet haberler annesinde idi.. Annesi devam etti: Bürhan Almanyada yüksek inşaat mühendisliği tahsil etmiş, doktorasını vermiş bir gene. İntihabından dolayı seni takdir ediyorum yavrum.. Bv ana kadar onun yolunda can veren Emel birdenbiıe durakladı ve yıldınm Kongreye davet Kızılay cemiyeti Beşiktaş şubesınden: Umumî nizamname hükümlerine tevfikan kaza şubemizin yıllık kongresi 22 subat 941 cumartesi günü saat 15 te Beşiktaşta Akaretlerda Halkevi saîonunda akdedüecektir. Bütün azanm teşrifleri rica olunur. CUMHURİYET Nüshası 5 fcuruştur. Türklye Barlc için için 1400 Kr. 2700 Kr. Senelik 750 . 1450 . Altı avhk 400 . 800 » Üç aylık 150 . Yoktur. Bir avlık leraiîi Gazetemize gönderileo evrab ve razilar oeşredilsin edilmesin lade edilmeı va riyaından mes'uliyet kabol olunmaz. Dikkat