21 tkracik&ntm 1941 1 Hitler Mussolini mülâkatı lmanya ile İtalya hükumet reislerinin bu sırada karsı karşıya gelerek vaziyeti konuşmalarını ve bir taknn kararlar vernıelerini icab ettirecek mühim sebebler bulunduğunu takdir etmemek mümkün değildir. Bu yüzden iki diktatürün «Avrupada bir mabal» de buluştuklarına dair gelen haberler, hayret uyandırmanııştır. Bilâkis iki diktatürün geçen leşrinievvelde Brenner'de, daha sonra Floransada buluşmalarındanberi vaziyetin çok mühim tahavvüller geçirmiş olduğu gayet sarihtir. Bu müddet zarfında İtalyaıun harbe girmesi, Fransanın yıkılması gibi hâdiseler vuku bulmuş, hatta bir aralık İngilterenin yıkılnıasına da ıamak kaldığı zannedilmiş, mihverin Akdenizde hakimiyeüni temin için İtalyanın kat'î bir takım harekâta girmesi beklenmiş, elhasıl Fransanın yıkılmasından sonra mihverin nihaî zafere yaklaşması omulduğn halde harbin uzayıp gittiği, hatta harb talihinin İnğiltereye tiuner gibi cilveler gösterdiği mülâhaza cdihniş, İtalyanm Yunanistana karşj açtığı sefer hüsranla neücelenıliği gibi Mısıra karşı açtığı sefer de aynı akıbete uğramıs, hatta Almanyanın dahi artık teşebbüs kabiliyetini kaybettiği göze çai'pmıstır. Vaziyet bu kadarla da kalmamış bulunuyor. Çünkü Ingiliere, yalnız kalmaktan çıkmıs, Amerikanın kat'î \aıdım ve muzaheretini lr^aıımı».; Aroeıika, demokrasilerin silâh imalâtbanesi olacağını göstermiştir. İtalyanın Akdenizde, Arnavudlukta ve Libyada uğradtğı mağlubiyetler, bu mağlubiyetlerin harbiu neticesi üzerinde yapacağı tesirler de var ve bütün bunlar iki diktatöriin tekrar karsdaşarak bir hattı faarcket kararlaştırmalannı icab ettirecek mahiyettedir. İngilterede hava < İş sigortası akınlarının İktısad Vekâieti bir kanun lâyihası zavallı kurbanları Geçen ay 3743 kişi öldü, 5 kişi yaralandı, ölenlerin üçte ikisi kadın ve çocuktur Londra 20 (aa.) DahU! Smniyet Nezaretinin tebliğine göre, kânunuevvel ayında İngiltre üzerine yapılan hava hücumları esnasında sivil kurbanlarm miktarı şudur: Ölü: 3.793. Hastaneye kaldırılan yaralı: 5.04". Ölenlerin 1.681 i erekek, 1.434 a kadın ve 521 i de 16 yaşından küjük çocuktur. Hastaneye kaldırılan yarahların 2562 si erkek, 1.775 i kadın ve 307 si 16 yaşından küçük çocuktur. 147 ölü, tasnif edilememiştir. Kânunuevvel aymdaki kurbanlar miktarı, eylulde başlanan şiddetli hava harbinin bundan evvelki üç ayı miktarlarına nazaran yeniden tenczzul göstermektedir. Bundan ev\'elki üç ay içindeki miktarlar şuniardır: Eylul: Ölü 6.954, yaralı 10.613. Teşrinievvel: Ölü 6.334, yaralı 8.695. Teşrinisani: Ölü 4.588, yarah 3.954. Eylulden kânunuevvel sonuna kadar dört ay içinde İngilterede hava hücumları esnasında ölen çocukların umumi yekunu 2.351, yaralıların umumî yekunu da 2.457 dir. hazırliyor Yahya Kemalin sesî Yazan: I Ruh Okycnusları önünde \ Türk filmleri ir kaç sene var, memleke» timizde ileri bir endüstrinin emeklemelerine şahid olu » yoruz; ÖUm çevriliyor. Filim çevirmek ve bunda muvaffak olmak dünyada pek mahdud ve ancak artist ve vesaiti bol memleketlere ııasib oluyor. Fakat bu o demek değildiı ki; diğer memleketler filim çevinni yorlaı. Bir kaç müteşebbis bizde de artisük ve teknik kıymeti pek mahdud filimler çevirtiBİşleT ve çevlrtiyorlar. Bu filimleri hep gördük ve kritik eltik. Çok defa beğenmedik. Hattâ içinıizde bunları acı acı yerenleriıniz de oldu. Sırf san'at bakımından hakh olan bu tenkldlerin tezyif şeklini almamasına | dikkat ettiğimiz kadar millî serınayenin velevki ufak da olsa, zarar giinnesine sebebiyet vermemeğe ve yahıız artistin veya rejinin bizde kabıli ıslah cibetlerini ikmale gayret edip bütün eseri çamura atmamaya itina eylemeliyiz. Bizim çevirdiğimiz filimleri dediğim gibi, ben de tenkid ediyorum. Lâkin cııların meselâ neden Mısır Blinıleri | derecesinde ohnadığını sorduğuın za' man bana: | Mısırda çe\TİIen filimler bütün Arab memleketlerinde, hattâ Hindde ve Cavada geçiyor. Bizim Türklye filimleri hududlarımız haricinde kimse aramıyor, dediler. Bizde çevrilen filimlere konabilecek sennaye, başka memleketlere nazaran 15 20 bin lira gibi gülünc miktardadır. Daha fazla sarfedilirse, kâr bırakmıyor. İşin fnkarahğı bir kere buradan başhyor. Kimse de zararma fium çe • virmek istemiyor. Denecek ki: Öyle ise çevirmiyelim efendin». Vallahi her şeyi böyle kökünden kesip atmak belki kolay bir usuldür. Fakat eğer bir şeye başlamak lâzım«a, arrJste, muharrire, makiniste. ses miihendisine, fiğürana iş bulmak gerckse bn subede bir takım hareketler yap mak zararlı bir i? olmaz. Çoğumuzun beğendiğimiz pek çok Türk filimleri var ki; pek az yabancı filmin mazhar olabildiği büyük bir rağbet kazanıyor. Bundan sunu anlayonız: Bütün kusurlanna rağmen bu filimler haikı siddetle alâkadar etmektedir. Halk kendi artiıtini kusurlu da olsa ne kıratta gormek istiyor. Bizzat san'at bundan dyan eder, Diyenleri de hakh bulmam. Bilâkis bu teerübelerle eski artisüerimiz kendi hatalaruu bizzat kendileri gorüp tashih etmek imkftnlarını bulduklan gibi yeni jeni istidadların da meydana çıkmasına vesileler banriannus oluyor. Unutmamalıyu ki; çok defa hayranı göründüğümüz yabancı artistleriıı on etmiyen bir sürü filimierini de görmemis değiliz. Kapitalist bir i«e para koyarken (Elit) dediğimiz müşkülpesend, güzkleler smıfım göz önünde tutarsa rilınini seyre geienlerin adedi bu seçmelerinki kadar mahdud olur. O, kütleye hiiab etmek ve onun alâkasını çekmek zaruretindedir ve bunda da haksız değildir. Hususî sermayelerle yapılmakta olan bo tesebbüsleri kıracak sözlerle değil, cjvik edici yazılarla takviye etmeyi daha müspet ve lüzumlu görmektcyim. Gene unutmamalıyız ki; eserlcrimiz enternasyonal hattâl/2 enternasyonal seviyeye varmıyor diye maddî ve manevî istihsalimizi kesmeyi esas olarak kabul edersek bunu yalnız filim çevirmeye değil, gtizel san'atlann diğer şubflerirıe, edebiyata, gazeteciliğe, mu Iıarrirliğe d« tesmil eylemeliyiz. Hal buki hiç birimizde böyle bir meylin eseri de bile meşhud değildir. A Ankara 20 (Telefonla) İlıhsad Vekâieti iş kazalarile meslekî hast^ıiıkifir ve amele sigortalarına dair olan kanun lâyihasını Meclise sevketmiştir. Vekâlet bu sigortalan tatbik edecek ohuı işçi «igortalar idarerinin teşkilât ve vazifelerine dair bir kanun lâyihası hazırlamaktadır. Lâyiha önümüzdeki günlerde son şeklini alacak ve en kısa bir zamanda Büyük Millet Meclisine sevkedecektir. Salâhaddin Güngör Otomobil lustikteri Satış ve tevzi şekli tespit olundu Ankara 20 (Telefonla) Ticaret Vekâieti yurda ithal edilen iç ve dış otomobil ve kamyon lâstiklerini tevzi şekli hakkında yeni bir karar ittihaz etmiştir. Bu karara göre, hali hazır vaziyeti dolayısile ihtiyaci nıspette mahdud mıktarda ithal edilebilen iç ve dıç otomobil ve kamyon lâstiklerinden serbert piyasaya arzolunacaklarm satıçlarında yolsuzluğa meydan vermemek üzere aşağıdaki tedbirler ittihaz olunmuştur: A Lâstiklerin azami satış fiatı tespit olunarak bildirilecektir. B Lâstiklerin son seneler sarfiyaü esa» alınarak vilâyetlerdeki lâstik a centeleri arasmda taksim ve tevzi edilecektir. C Aoenteler tarafından lâstik mahallrn en büyük tnülkiye memurundan alınacak ihtiyac vesikası ibraz edenlere tılacaktır. D Acent« otomobil ve kamyomın yılın raaliyet hanegine alman lâstik niktarını ve aldığı tarihi kaydedecektir. Münakale Vekili Ankaraya hareket etti ı1 1 .' * İzmir 20 (Telefonla) Münakalât Vekili, Afyon üzerinden Ankaraya hareket etmiştir. Vekil, Aycîın istasyonunun genişletilmesi için emir vermiştir. Aydında yenl Posta ve Tel.çrafhane İtalyayı kurtarmak meseîesi: inşa edileoektir. Fuarda da yeni bir Münakalât Vekâieti paviyonu kunılaVaziyet, mülâkatm vuknunu icab etcaktır. tircn bir mahiyet arzettiğine ve mulâkat bilfiil vaka babmış ve iki taraf arasında fikir mutabakatile neüceJennuş aluuğuna göre bu mülâkattan neler çıkınası muhtemel olduğunu teıkik edebiliriz. Ankara 20 (Telefonla) Haber veUer şeyden Önce Almanyanın İtalyarildiğıne göre hükumet aekere giden ya yardım ederek onu bugünkıi vaziköylümüzün Ziraat Bankasma olan borcjctten kurtannası meselesi vardır. lannm bazı kayıd ve şartlarU teoili hakAlmanyanın bunun için, Akdenizin en kınad bir kanun projesi hazırlarnaktadar noktasında hakimiyet tcsis ederek dır. şarki Akdenizle garbî Akdeniz arasında Üzum fiatlarına zam ıuuvasalayı kesmeyi düşündüğü tezahür Izmir 20 (Telefonla) Soa vaziyetetmiş bulunuyor. ler sebebile kuru meyvacılar, ihracatFakat bn işin, yalnu hava kmrveti çüar birliği üzüm fiatlarına her dns kullanmakla başanlması ihtimali çok mahsul üzerine yirmişer para zam yapsüphelidir ve İngUterenin Akdenizdeki mtşlır. hava kuvvetlerini arürarak, bilhassa Bir baba oglnnu oldurdü avcı kuvvetletini birkaç misline çıkaratzmlr 20 (Telefonla) Bergamanın ıak bu tehlikeden korunabileceği anlaKuaağa köyünde Osman Akın 19 yaşılmaktadır. Bıınunla beraber, Akdeniz hakimiye şındaki oğlu İsmaili meçhul bir tebebtini tenun için vuku bulacak mohare den çifte tüfeğile öldürmüştur. Bahkesir bekrin ancak neticesi, bu yolda kat'î vilâyeti dahilinde yakalanmıştır. Askerlerîn Zîraat Bankasına borçlan tecil edilecek İngilterenin Ana vatan ordasa ahnanlarla beraber 3 milyonu buldu Y«Mİ Londra 20 (a.a.) Dün kaydedilener de dahil olduğu halde İngilterede aakert hizmete alınmı; olanlann yekunu üe milyona baliğ olmaktadır. Dün yazılanların ekseriyetini 36 sınıfının ikinci kısmına mensub bulunanlar tefkil etmektedir. 37 ve 19 eeneleri gınıflanna mensub olan bir kısım müsteena ohnak üzere, bunlar geçen mayısta isdar edilen Kral emirnamesile silâh altına alınacak olnların sonuncıılarını teşkil etmektedir. Deniz türküsü... Yahya Kemalin dilinden anlayanlar bu engin şiirde sonsuzluğun bütün tadını bulacaklardır. Eln taze kelimeler: kullanarak kendi ahengimizden dökülmüş ruh katrelerini ummana kalbedebilrnek zatea ondan başka kimin harcıdır. Manzumenin tek kahramanı var: Bir yelkenli! Bu yelkenli, bir akşam saatinde yaşadığımız fani dünyanın sahilinden ayrılıyor. O uzaklaştıkça sükut büyümektedir. Nihayet mavi bir dünyanın adesesine girdiği zaman güneş batmağa başlayor. Gemi artık gecenin içindedir. Bu gece, siyah bir duvar gibi bizim dünyamızı, ertesi sabah şafakla beraber tecelli edecek olan diğer bir dünyadan ayınyor. Nihayet i|te sabah!.. Fakat bu yol, sonu olmıyan bir yoldur. Şair, burada yolcuya: • Artık dönme! Yürü... Sonuna kadar git!» diyor. Yalnız kalmış ve durmadan giden bir ruha gerçi ufuk korkunç bir uçunım gibi görünür. Lâkin, onun bize verdiği korku bir vâhimedir. Kendimizi ancak tabiatten ayn bir çey farzettiğimiz vakit yalnızlıktan korkuyoruz. Yoksa bizim de tabiatten bir parça olduğumuzu düşünerek onunla kendimizi ayni unsurdan hUseder, daha açıkçası gerek eski Yunanlıların, ve onlar gibi bütün ilk zaman insanlarının ve gerek şarkın, hattâ son zamanlara kadar nice kimseler tarafnıdan hissedilmiş olan tabi.it!e bir olmak felsefesine kapılırsak o vsklt bofluktan, tenhalıktan, sonsuzluktan niçin ürkeceğiz?« Işte manzumenin ihtiva ettiği bîrinci felsefe! İkinci felsefe ile manzumenin sonuna varıyoruz ki o da şudur: Hayal, fani v&rlığımızın en büyük kudretidir. Yalruz ferdler değil, cemiyetler de tahayyül ettikleri nispette yaşayabilirler, Tahayyül bittiği zaman artık haı f*y bitmiştir. Ben gene «Deniz Türküsü> ne dönüyorum: Dolu rüzgârla ufka giden yelkenlinin ardı sıra hayalmi bir fırtına :ıbı kofturan şair, «ömrünün geçtiği sahilden> uzaklaştıkça, dünyayı başka bir çerçeve içinde görmeğe başlayor. Artık her taraf mavidir: Üstünde gece vt altında derya! «Yolda geçen saatler, Ankara 20 (Telefonla) Maarif V«yıldızlarla başbaşa verilip dinlenılen bir masal kadar tatlı» dır. «Bu lezzetli kâleti talim v* terbiy* htyeti köy ilk uyku, bir encama vannca», chilkaUn okullannın birinci sinıilarına ım ve on bir yasındaki çocukların da kabul u gördüğü rüya» da biter. I*te o zaman, yani csom gOmflften için maarif müdürlüklerin* «alâhiyet dalgalar üzerinde ileri giderken», *a verilmesine karar verrniftir. Deniz 1 urkusu Dolu rüzgârla çıkıp ufka giden yelkenli! Gidişin seçtiğin akşam saatinden belli. ömrünün geçtiği sahilden uzaklaştıkça Ve hayâlinde doğan âleme yaklaştıkça, Dalga kıvrımları ardında büyür tenhâlık. Başka bir çerçevedir gitgide dünyâ artık. Daldığın mihveri gittikçe sarar başka zıya, Mâvidir her taraf, üstün gece, altın deryâ. Yoiia benzer hem uzun hem de güzel bir masala O saatler ki geçer başbaşa yıldızlarla. Lâkin az sonra lezîz uyku bir encâma varır Hilkatin gördüğü ruyâ biter. Etrâf ağarır. Som gümüşten sular üstünde giderken ileri Tâ uzaklarda şafak bir bir açar perdeleri; Musikîsiyle bir âlem kesilir çalkantı... Ve nihayet gürünür gök ve deniz saltanatı. GirJiğin aynada geçmiş gibi dîger küreye, Sorma! Bir saniye, şüpheyle sakın, yol nereye? Ayılıp neş'eni yükseltici sarhoşluktan, Yılma, korkunç uçurum zannedilen boşluktan. Duy tabiatte biraz sen de ilâh oldugunu ! Ruh erer varlığtntn zevkıne duymakla bunu. Çıktığın yolda bugün, yelken açık, yapyalmz, Cözlerin arkaya çeurilmiyerek, pervâstz, Yürü! hür mâviliğin bittiği son hadde kadar! tnsan âlemde nayâl ettiği müddetçe yaşenr. Yahya Kemal Köy mekteblerine 11 yaşında çocuklar da alınacak Hindiçini harbl İki taraf da zaf er iddia ediyor! Vichy 20 (aa.) Havas ajansı bildiriyor: Lamotte I*uqu«t kruvezörü ile dört avizo 17 ikincikânun günü Siam hukumetinin hemen hemen bütün deniz kuvvetlerini ünha etmif lerdir. Bu kuvvetler üç yeni torpito ile iyi teslih edilm^ ve zırhlı iki sahil muhafaza gtmisuıdeıı mürekkeb bulunuyordu. Fransızlar gerek insanoa ve gerek maddî hiçbir zayiata usramamıglardır. bir hiiküm venneğe yardım edecekür. Şu var ki bombardıman tayyaresinin zuhlılan iflâs ettirdiğine dair AlmnnUrın ileri «iirdükkri kanaat bilhassa DünKerk ric'ati esnasında bütün kıymetini kaybetmiş oldugunu ve Ingilizlerin o zar.ıan donanmalan sayesinde yiiz binıcıce askeri kurtarmağa muvaffak ol(tuklarını hatırlarsak, Akdeniz sahasında ;, ahuz bombardnnan tayyaresiain kat'i bir netice almasına jfV^i ka 1 t ı a fl'ğ l r " kabul etmek icab eder. Bıınunla beraber Almanlann, harbin siklet merkerini Akdenize nakletntek ni\eÜDde oldukları, İtalyan gazetelerinio neşriyatından anlaşılıyor. tahmine imkân yoktur. Mihver, Fransayı, sıkı^tıracak ve Fransaaın üslerini, donanmasını kullanmak için de ısrar edecek mi? Israr edene Mareşal Petain ne yapacak? Bu nokta meçhuldür. Yalnu Petain bükumetinin hâlâ muzakerelerle meşgul oüuğu bildiriüyor. Lavalln, Mareşal Petainie barışması belki 4e Fransız İmparatorluğunun Fransadan aynlmasına scbeb olacak hâdiselere ve inkişaflara vesile verecektir. Anadoluda zelzele Ankara 20 (a.a.) Bu «abah saat 6,15 ile 6,40 araanda Antakya, Kırşehir, ülukışla, Silifke ve Antalyada baa yerlerde şiddetlice ve bazı yerlerde de hafif olmak üzere yer sarsıntılan olmuştur. Bazı duvarlann çatl'amış bulunduğu Silifke müstesna olmak üzere diğer şebirierde hiç bir zarar olmamıştır. Balkanlara taarruz ihtimali: Mısır Rasadhanesinin tebliği Almanyanın iki cepheli harbi: Fakat İtalyan gaTetelerinden biri harbin bütün şiddetile Akdenize geçeceğiai s.iylediği halde diğer biri de Almanlaıııı önümüzdeki nisanın birinde de İngıltereyi istHâya girişecetini anlattığtna 1 akılırsa, bu neşriyatın daha fazla İtalv an nülletinin maneviyatını korumak enı.'.şesile yapüdığını sö'ytemek de ruümkıindür. Fakat bu neşriyat» «nlattığı bir haI, .kat de Almanların iki cejthede, yani h:r taraftan İnğiltereye karşı, diğer taıften Akdenizde harbe girijmiş oîduk;' ndır. İngilterenin Alman lıava kuvvetrini bu şekilde ikiye ayırmağa muvaffk ellnası, beüd «ie İnfiltere besabma ' r nuvaifakiyet sayılocakbr. Balkan meselesine gelince, ınihveria dujmanlannı artıracak ve yeni bir eephe açBiaana sebeb olacak bir maceraya girişnıek niyetinde olup olmadığı da beüi değildir. Mihverin kendisini yeniAnamurda zelzele den tai* ağratacak bir tecrubeye «laha Anamur 20 (Hususî) Saat G.37 de girişmesini, maııtık kabul etmiyebilir. 13 saniye orta şiddetli zelzele olm'js,tur. Fakat mihverin mantığı da kendiiM Hasar ehetnmtyetsîz, nüfus zayiatı yokmahsustur. tur. Kahire 20 (a.a.) Bu sabah saat 5,?8de Helvan rasadhanesi bir zelzele kaydetmiştir. Zelzelenin merkezi Helvanın 4600 kiiometre kadar şimali şarkisinde ve muhtemel olarak merkezî Anadoludadır. fak ta cuzaklarda blrer birer perdcUri açmağa» başlar. Şimdi manzara büsbüttin değljmiştir. Denizin çalkantısı, bu andan itibaren muazzam bir musiki âleminin ses çağıltılarır.dan ibarettir. Ve ufukta, mebde ve intihâsı o!mıyan büyük bir ülke belirmi§tir Gyk ve deniz saltanatı! Vakıâ, sonsuzluğa giden yolcu, enginde kaybolmak tehlikesile karşı karşıyadır. Fakat, bir an bile şüpheye düşüp <jrol nereye?» diye aormamak gerek.. «Nej'esini jrükselten «arhoşîuktan ayılıp, korkunc bir uçunım sannedilen bu boşluktan yılmamak», hnylı cesarete bağli bir if olsa bile yolcu, kendisinin de tabiatten gayri bir unsur olmadığınm farkına vanrsa elbette cesareti artacaktır. Şair funu demek istiyor: Sakın, dünyanın burada bittiğini zannetmeî. Ve kat'î surette bflmek lâzungelir ki: tİnsaa âlemde hayal ettiği müddetçe ya»ar> «Rindlerin Ölümii», «Açık Deniz», «Ses», «Deniz», «Vuslab, «Itrî», «MuhfiÇ TürküsÜ!> gibi en olgun ruh yemislerile susamış gönüllerimize öz (eksir) inden zaman zaman ziyafetler çeken büyük şair, soıısuzluğun esrarlı dünyasmı, bize asıl bu «Deniz Türküsü» nün aynası içinde seyrettiriyor. Manzumeyi bitirdikten sonra insan, gözlerini gayriihtiyarî kapayarak, kendini sonsuz bir denizin ortasında yapayalnız bulmaktadır. Yapayalruz... Fakat cesarett artmış olarak!.. Çünkü mısra hedefi göcteriyor: Posta ve telgraf müdürleri aratında Ankara 20 (Telefonl») UünhaJ Gümüşane posta telgraf telefon müdürlüğüne Diyarbakır posta telgraf telefon müdür muavini Hamdi Erien ve rnünhal Bitlis posta telgraf telefon müdürlüğüne posta telgraf telefon raurakıbı Sabit Akalın taym edflnıiîtir. Hasta olan talebelerin imtiham Ank%a 20 (Telefonla) Maarif Vekâieti imtihanlara hasta olduğu !ıa!de girdiklerini Mdia ederek tekrar imtihan edümelcrini istiyen talebelerin tekrar imtihan edilmiyeceklerini ve hasta olduğu belli talebelerin imtihan edi.'mem*ıi lâzımgeldiğini alâkadarlara bildirmiftir. objektif bir manzarayı tersim için kaleme alınmış gibi görunOrler. Fn.kat dikknt edilirse, bu manzaralar, şairin ya kalbinde, ya hayâlinde geçmiş birer vak'anm akisleridir. Mesela, «Rindlerin ÖlUmü» rahirde Şirazh Hafızın kabrlni enlatır. Fakat hakikatte, Yahya Kemal bütün rindlerin ölümlerinden sonra mEanların muhayyilesinde nasıl yaşadıklaruu tasvu etmek istemiftir. «Açık Deniz» de böyledir. Bu manzumedeki «Okyanuu», bizim coğrafya kitablarınd» okuduğumuz «Bahrimuhiti Atlâsî» değildir. Türk lrkının nsırUrca bir sahil arayarak atılifidır. Ve Yahya Kemal, o atılifi tevarüs etmiş olan Rumelili bir Türkün, ordularunız nıağlub olduklan bir devirde bile ırktmızın fatihlik «şiyme» sini unutamıyarak daima sahü aramıya koşan med dalgaları halinde, muztarib bir ruhla «sonsıızluk» u aradiğım göstennek arzusundadır. İlham kaynağını neredeı» alırsa alsm, bence Yahya Kemalin son d«fa neşrettiği şiirlerin hepsi de sadece 8z törkçenin ne kudrette bir lisan oldugunu anlatmak için yazılmıştır. Umumî Valinin tebliği Hanoi 20 (a.a.) Fransız Hiniiçinisi umumt valiıi Arairal Decoux tarafından nefredüen bir tebligde motörlü Fransız kıtaatının, Poipet'nin sarkında Siam ileri kuvvetlerini dagıttıgı btldirllmektedir. Hindiçini kuvvetleri Mekong nehri ÜMrinde ve Savannkhet'in 70 kilometre kadar cenubu şarkisinde bulunan Donesanot adasınt tcmizlemekl* mesguldür. 17/18 ktnunusani gecesi Fransız Hindiçinisi hava kuvvetlerine mensub tayymreier Thasakon, Kemmarat ve Naakhamı bombardıman etmislerdir, B. FELEK StamlıUrm iddialan Şu neticeye varıyoruz: Kud&ste de zelzele oldıı Kudüs 20 (a.a.) Bu sabah saat 6 İtalya hfikumeti, bugiinkü vaziyetten kurrulmak için mukadderatını Ahnan da Hayfada nispeten şiddetli bir yer yaya dahe sıkı bir tarzda bağlamak ıs sarnntısı olmuştur. Kudüs civarında trrarında kalmıştır. Fakat bu bağlantı bazı noktalarda da sarsıntılar hissedılnın İtalyayı kurtarması iotiuıali, çok miştir. şüphelidir. Çünkü mihverin Akdenizde muvaffak «lacağını, ymhud İngiltercyi istilâ edebileceğini gösteren deliller, en «Yürü! Hür mavfliğin bittiği son hadde tabirie, kafiyyen kuvvetB deAnkara 20 (Telefonla) İzmir Elekkadar...» trik. Tramvay ve Su şirketlerinin yaİtalya, imparatorluğundan kâmilen kmda hükumelçe mtıbayaasına başlaBilmem, btı engin jiirm eÖTÜkleyici '. ransanın vaziyeti: rnahrum almak yolunu tutnuıştur. Al nacağı haber verihaektedir. Bu şirket, ahengine kapıldıktan sonra, kendimizin Hitlerle Mussolini mülâkaünda Fran manya ise çıkmaza sapmamak için en Belç^kadan müzakereler etrafmda direk de <Tabiatte birer parça ilâh olduğuautif istemiştir. Direktif gelince, müza zu duymamıya» fankân var mı?. Kiıın vaziyeti Balkanlara taarrnz mese büyük gayrrti sarfetmektedir. ömer Rıza DOĞRUL J kerelere başlanacaktır. Yahya Kemalin manzumeleri, daima lesi hakkında nelere karar verildiğioi Izmîr Elektrik şirketinin mubayaası Öyleyse susmaya mecburdum. O hiç bir ı ray bilmiyecekü. Ne zamana kadar? Bunu da bilmiyordum. İbrahim Bey öğleden sonra üçe doğru ge'.di. Bu adamın niçin bizim eve girip rıkmak îstediğini, gözlerinden okumuş1 ım. Belki hoşuna gküyordum. Fakat c ha ziyade paramm hoşuna gittiği de r^uhakkaktı. Paraya, mevkie ne kadar rjris oldugunu anlamak i^in bir iki k're onunla konuşmak kâu idi. Bur.unla beraber benim için nihajet teVikesiz. bir kimseydL Ninemin onunla fazla alâkadar olmasma, bana münasib bir koca olarak görmesine rağmen n' s'em üzerimdeydi. Misafirimizi iyi karşıladım. Sevirnli, nazik bir ev sahibesi tavrile dostane koruştum. Zavalh adam sözü ne yapıp yapıp izdivac bahsine geüriyor; bana bir erkegin, maddî manevi sıfatlanndan bsiı>ediyordu. İlk tesadüfümüzde izdivacın aleyhinde konuştuğunu unutmuşa benzcyordu. Bense daima bu bahsi kapatmaya çahşarak bir takım saçma şeyler, gülünc hikâyeler anlatıyordum. Ninem arada sırada söze kanşıyor ve îbrahim Beye hitab ettiği îaman dudaklan üzerinde bu adama karşı duymakta oîdugu sempatiyi ifade eden tath bir tebessüm beüriyordu. Çaylarımızı bahçede, kameriyenin al i tında içmemizi teklif ettim. Ninem itiraz etti. «Bu saatte orası güneş içinde kaynar» diyordu. Bu biraz canımı sıktı, neş'em kaçar gibi oldu. Rizanın teiefon edeceğini biliyordum. Telefon salonda idi. İbrahim Beyin ve ninemin önünde konuşmanın güç olacağını düçünüyordum. Tahminun çtktı. Tam çaylanmıa içerken telefon çaldı. Çay fincanımn elinıde titrediğini farkettiler mi bîlmiyonım. Kalbim hey«jcanla çarpmaya başlamıştı. Onun sesini duyacağım için seviniyor ğunu, belki de bir daha dönaıiyeceğini dum. Fakat ninemle İbrahim Beyin düsünüyordum. Hiç değişmedim, dedim. önünde nasıl îronuşacaktım? Fazla konusmaktan korkuyordum. NiSükunetimi bozmadım. Fincanı yanımdaki küçük masaya bıraktım. Ağır, te nemle İbrahim Bey susmuşlardı. Beui lâ?sız bir hareketle kalktım. Telefomm dinledikleri muhakkaktu Telefonun ucundaki onun sesi: durdağu köşeye ilerledim. On'.ara er Yıllarca görmemiş gibi seni özlekamı dönmüştüm. Ahizeyi elime aldnn. dim, dedi, yann gelecek mısin? Teiin trcundan o sevgili ses: Evet, dedim, fazla uzun fiorüşemi Azize, dedi, yavrum sen misin? Evdekilerin bir şey anlamaması içîn yeceğim, misafirim var; beni mazur göriirsünüz değil mi? kısaca «Evet» dedim. Sesi biraz bozuk çıkü; Seni seviyorum, dedi, beni unut Rahatsız mı ediyorum? madm, beni sevmekte devam ediyorsun Hayır, yankş anlamayın, fakat... ya?.. Bütün geceyi nasıl geçirdîğimi Vaziyetimi anlamış olacak: Allah bilir... Büyük bir korku içinde Akşama kadar bekleyeceğim, dedi, bunaldım. Aklıma ne acayib şeyler geliyordu. Beni artık sevmediğini, hak AD.ahjm, ne kadar uzun! Ne yapalım, knnda fena hü3sumler vermekte oldu . sabırlı ve sakin olmaya CUMHURİYET » ÎN EDEBÎ ROMANI Yazan: Peride Celâl Sesi tekrar eski stcaklığıoı bulmustu. Tclefonu kapayıp yaniarına döndüğüm zaman ibrahim Beyin dudaklarında sinsi bir tebeseüm yakaladım. Ninem bir sey jormadi. Fakat tekrer durgunlasmifü. Kiminle konuftuğumu tahmin eunif olacakb? Her ikisioin voziyeti de «inirime dokundu. Delice bir sey yapıp. odayı öfkeyle terketmemek için kendimi giç tuttom. Çaylarımızı artık pek ac konuçarak içtik. Odaya «oguk bir hava dolmuçtu. İbrahim Bey konuemayı hararetlendirmek, eski nef'eyi tekrar getirmek için çok çalıştı. Fakat muvaffak olaouyacağn? hissedince kalktı; müsaade isteye Ankara 20 (Telefonla) Beden terbiyesi genel direktörlüğü merkez istişare heyeti bu gün öğleden sonra General Cenvil Tanerin reisliğinde Amiral Fahri Engin, General Zeki Soydemir, Adnan Menderes, Bürhan Felek ve 9 Vekâletin mümessilleri huzurile ilk içtimaıru akdetmiç, ruznamenin ilk maddesi olan Millî Müdafaa, Maarif, Dahiliye, Sıhhiye, Ticaret, Ziraat Nafıa, İktısad Vekâletlerinin şimdiye kadar beden terbiyesi kanun ve nizamname«inin tatbiki yolunda ne yapabildikleri izahatmı dinlemişlerdir . Heyet yann toplanmak üzere da«ılmıştır. Ruznamede genel direktörlüğün 941 bütçesi ve umumî faaliyet programı, federasyonlara verilecek tahsisat Salâh.ddtn GÜNGÖR ve bunların faaliyet programları, futbol hakem komiteleri talimatı ve yeni Erzufuna boyun eğmemi, budala, küçük cera talimatnamesine yapılacak ilâveler bir koz çocuğu gibi dİTinin dibinden vardır. ayrıitnamamı, bütün hareketierimm heEabım vermemi isteyor. Ve ona hafif bir ö&e büe duyuyordum. Sonra kendi kendime, «Beni seviyor, bir fenalık gelmesînden korkuyor» diyordum. O zaman * Ankara 20 (Telefonla) Eruh da içim çefkatle dolup tasıyordu. kaymakamı Nusret Ünlütürk görülon Ertesi sabah çok erken kalktun. Fa idarî lüzuma binaen Vekâlet emrine kat bir müddet yatağıradan çıkaıadım. alınmıştır. Evvelce yatağımdan çıkmayı geciktirdi•• Ankara 20 (Telefonla) Açık bu* ğim zamanlar ninem muhakkak odama lunaa Malatya vakıflar müdürlüğüne rek veda edip gitü. Yalnız kalınca ni uğrar, niçin kalkmadığımı öğrenmek is İçel eski vakıflar müdürü Hasan Tahsin nemin, kimin telefon etüğini soracağı terdi. îlk defa, odama uğramadı. Onun Tekin tsyin edilmiştir. nı tahmin etmiştim. Sormadı. Fakat kız yerine Gülsüm geldi. Biraz eonra da ir Lima 20 (aa.) Lord Willingçın tavruıı muhafaza ediyordu. Onu boy kahvaltımı »etirdi. İstahstz bir iki lok ton'un riyaseti altında cenubî Amerile gormekse beni sıkıyor, azab veriyor ma aldun. kada bulunan İngiliz ticaret heyeii dün du. Uzun zaman eve girmiyerek bahçeakşam Limaya muvasalat etmiştir. Q£\e yemeğir* kadar saatler pek sıde dolaştım. Akşam yemeğimizi iki yaİe Londra 20 (a.a.) Amiral Regikıntılı geçü. £vde derin bir sescizlik bancı gibi hiç konuşmadan yedik. Gece nald Pluneett'in yerine şimal filosu başvardı. Ninem hiç konusmuyordu. Odabir kıtab alarak köseme çekildim. Okukumandanlığına Visamiral Sir George dan odaya dolaşıp durdMm. Dolablanyamıyordum. Arada sırada gözlerimi saLyon'un tayini Kral tarafından tasdik rnı yerlestirdim. 6onra en alt kata, Ahedilmifür. tırlardan gizlice kaldırarak onu gfizlümed Afanın yanına indim. Yusuf kınljrordum. Yüzü ışığm altmda gündüzkünSir George Lyon, nisanda yeni vazimı? bir İskemle ayağmı yapıyormuş, den daha solgundu. Gözlerinde yorgun fesine başlıyacaktır. elinden elarak biraz uğraştım. Bazan bir mana vardı. Köşesinde ellerini diz* Şarkî Karahifiar 20 (a.a.) Kasaatler ne kadar uzayor! zamız dahilinde son günler içinde •"alerine bırakmış, hareltetsiz oturuyordu. Sofrada ninem şoförün yakında ev ğan karın irtifaı 25 santimetredir. Kar Fazla düşünceli görünüyordu. Bu hali leneceğini, muanıele ile meşgul olmak yağışı fasılalarla devam ediyor. Bu yüzbeni uzüyordu. için on gün kadar izin istediğmi soyledi. den Giresun Karahisar yolu kapan(Arkaa vaı> mı§ bulunmaktadır. müstebid oldu, diye düsünüyordum. Her i Singtpur 20 (a.a.) Siam konsolosluğu tarafından neşredilen bir tebligde 17 ikincikânun günü cereyan eden <leniz harbi esnasında Fransız knıvazörö Lamotte Piquetin Siam tayyarelerinm attıgı bombalarU hasar» ugradığı bildirilmektedir. Şimali sarld cephesinde SUm'm kuvvetlerinin daima ileri harekete devatn etüklen iddia edilmektedir. Siam kıt'alan hir miktsr eeh ve silâh ahnıslar ve düsman tarafından tahliye edilen bir mü>tahkem mevkii zaptetmislerdir. Tobliğde sark cephesindeki ileri hareketin de devam ettiği ve legion Etranlere mensub üç taburun ric'ate mecbur edildiği ve bunlan muhaıebe meydanında 200 ölü bıraktıklan ilave edilmektedir. Siam kuvvetleri silâh ve mühimmat yüklü kamyonlar zaptetmişler ve 10 e«ir almışlardır. Merkez istişare heyeti toplandı Kısa Haberler