Ölüme sebeb olan ebe Tarihi tefrika: Yazan: Z1YA ŞAK1R Kadıköylü altı delikanlı Boğaz boğaza bir mücadeleyi müteakıb bir zabitle beş neferi esir aldılar 1 Fransa ^efiri Sebastiyani, derhal j di. Bu kayık, filoya yaklaştı. Nöbetçiler tarafından muhalefet görmediği için, hudud haricine çıkarılacak. 2 Bütün Türk donanması, müret gemiler arasında dolasmaya baslad'. O tebatlarımn altı ayhk erzakile, derhal gün, bir yortuya tesfdüf ediyordu. Aİngiltere filosu baş amiralma teslim o miral gemisinde. bütün zabitana bir ziyafet veriliyordu. lunacak. O sırada, gemilerin birinden bir san3 Çanakkale ve İstanbul boğazları. İngiliz harb gemilerinin serbest girjp da! ayrıldı. Amiral gemisine doğru ilerlemeğe basladı. Sandalda, genc bir zaçıkmalarma açık bırakılacak. 4 Eflâk, Buğdan eyaletlerile Tuna bitle on bir asker vardı. Kadıköylü delikanhlardan biri. birüzerindeki bütün Türk kaleleri ve müstahkem mevkiler Ruslara terkedilecek. denbire galeyara geldi: 5 Haşmetlu Çar Hazretlerine bir Şunları alıp götürebilir miyiz?.. heyet gönderüerek, terkedi'en arazi ve Dedi. Ötekiler bu teklifi derhal kakalelerin. mahza tarziye makammda ve bul etti. rildigi bildirilecek... Bu cür'etkâr delikanlılar. hançerlerini Görülüyor ki bu ültimatom, çok gü çekerek bir hamlede sandala yanaştılünc bir malıiyette idi. Türklerin. böyle ar. Boğaz boğaza cereyan eden kısa bir ültimatomu derhal kabul edebilme bir mücadeleden sonra, o genc zahitlp leri için, çok bunalmış bir vaziyette ol beş İngiliz neferini çekip kayıklarma maları icab ederdi. Halbuki şu anda Tu aldılar. Sahile doğru, küreklerine asıl1 na boylarmda 'nuvaffakiyetle rr.* ! edi maya başladılar. yorlar... İstanbulda da, İngiliz donan1 (Arkası var ) masının tehdidlerine top seslerile mukabele edecek derecede vaziyete hâkîm bulunuyorlardı. İngilizlerin bu taleblerine tek bir kelime ile cevab verilebilirdi. Fakat Türk diplomatlan, burada siyasî ve askerî bir meharet gösterdi. Bu taleblerin birdenbire reddedilmemesine, bilâkis müzakerelere girişilerek, kazanılacak vakit ile tahkimatm tamamile bitirilmesine karar verildi. Bu karar mucibince. İnşiliz ültimatomuna ancak ayın 23 üncü günü yuınuşak bir lisanla cevab verildi. Bu cevab, Babıâlinin oyalama siyasetini gösElime yarım asır evveUne aid bir Avteriyor ve takriben: (Taleb olunan maddeler, tadil edildi rupa haritası geçti; senelerdenberi hiç ği takdirde. müzakerata girişüebilir. An değişmiyen hududlar: Şarkta Rusya, cak, donanmanızın Çanakkaleden ceb Ural dağlanndan Baltık sahillerine kauzanmış bir yarım dünya... 0nun ren geçmesi ve Gelibolu limanında bu dar lunan donanmayı hümayunu kâmilen hemen bittiği yerde Almanya imparatahrib etmesi, halka son derecede he toıluk arazisi. Eski siyasî taksimat: yecan vermiştir. Şimdi, bu heyecanın Prusya Krallığı, Saksonya Krallığı, Bavteskinine gayret gösterilmektedir. Ma yera Krallığı, Bad Dükalığı.. Vutemamafih maksad, vaziyetin dostane bir berg Dükalığı.. Lihtenştayn Pıensliği... surette hal ve fashndan ibaretse, mü Şelzvig Holştayn Beyliği... Sonra Avusturya: Sağa sola attığı zakereye girişilmek için, tarafınızdan yumruklarla alabildiğine genişlemiş tübir heyet gönderilebilir.) redi bir imparatorluk! Deniliyordu. Galiçya, kısmen Lehistan, KarpatlaralSefir Sör Arbotnot, esasen hasta idi Vaviyetin bu derece vehamet kesbet tı Ukraynası, Bukovina, Hırvatistan, mesine kendi sebeb olduğu için daha Çekya, Bosna Hersek, Dalmaçya.. Her büyük mes'uliyetten içtinab ederek a biri birer koca iklim olan çeşidli milmiral gemisindeki kamarasına çekılnıiş, letlerle meskun bir sürü eyalet... Başıdiplomasi işlerini başamiral Dük Vort'a mı Tuna boyuııa çeviriyoıum: Dal gibi kameti bükülmüş bir Rumanya... Kendi havale etmişti. Amiral. Babıâlinin cevabî notasma yağı içinde kavrularak, bu fani Avrupa karşı ne yapacağım düşünüp dururken, haritasında geçinip gidiyor. Derken Balkanlar: Uzaktan kökü haİstanbul vaziyetini tarassuda memur ovada, ucu yerde bir havuca benzeyen ' lar Remiden bir rapor geldi. Bu raporda. İstanbulun son derecede sür'atle minimini Sırbistan! Arnavudluğun tetahkim edildiği, hatta sarayın duvarla pesinde, Prensinin ayağındaki çakşıTinda yeniden sekiz mazgal deliği açı ra varınca İstanbuldan giden bir şılarak top yerleştirildiği bildirilmekte idi. marık memleket karikatürü: Karadağ! Ve nihayet işte Bulgaristan: Yâveri Ancak bu rapor üzerine, Amiral Dük ekremi hazreti şehriyarî devletlu fehaVort hakikati anlayabildi: Türkler, bizi oyalayorlar. Muhabe metlu Prens Ferdinand Hazretlerinin ratla vakit geçirecekler. Bu müddet malikânesi... Atina etrafında ve Tsalya ovasında zarfında da, yaptıkları tahkimatı ikmal edecekler. Ondan sonra bize, top gülle üç beş kasaba ile denizlere serpilmiş irili ufaklı bir kaç ada: İşte elli sene evlerile cevab verecekler. velki Yunanistan! Dedi. Bir aıa, şimale dönüyorum: Belçika, Amiral, işi kısa kesmek için, ayın 24 üncü günü öğle vaktine doğru Babıâli Holanda, İsveç, Norveç, Isviçre... Buraye verdiği cevabda, şahsının masuni da, o zamanlar bu belli ki, dünyanın en yeti hükumet tarafından temin edildiği mes'ud insanları yaşardı. (Felemenk) i, takdirde donanmayı terkederek tayin ancak ,peynirinin rengi ve lezzetile taOİunacak yere bizzat geleceğini bildir nırdık. (İsveç) in ad», gazetelerde bile dikten sonra, iki gün zarfında müzake ayda yılda bir kere geçerdi. Norveç ise, reye başlamak meselesinin halledilmesi bize büsbütün meçhul bir iklimdi. Bl istedi. Ispanyadan. kulağımıza sadece gitara Fakat, aynı gün akşamı saat beşteve mandolin sesleri gelirdi. fikrini değiştirerek Babıâliye ikinci bir Topukları üstünde zillerini şakırdanota gönderdi. Bunda da, İstanbulun tarak fırıl fırıl dönen Arab kırması sür'atle tahkim edilmekte olduğundan rakkaseler.. Bütün İspanya, bizce bunfikiyet ederek, kendisine üç saat r.arlardan ibaretti. fında kat'î cevab verilmesini; aksi tak(Daha sonraları, Amerika ile harbe dirde, Marmara denizinde bulunan bütutuşunca kendisinden kısa bir müddet tün Türk gemilerini batıracağım bil için bahsettirmeğe muvaffak olmuştu). dirdi. Fransaya bakıyorum: Kahverengi boBabıâli, bu şiddetli notadan zerre ka yası içinde ne rahat, ne emniyetli bir dar telâs etmedi. Oyalama siyasetine yermiş!.. dair olan programım da degistirmedi Hele Paris: Dünyanın kalbi.. Beldei Ancak ertesi gün İngiliz amiralına cenur... Avrupa medeniyetinin merkezi, vab gönderdi. Ve bu cevabda da: çengüçegane, iyşünuş, zevkusfa di(Müzakereye bir an evvel başlamayı yarı... Babıâli de arzu etmektedir. Ve hüsnü Yarım asırhk İtalya haritasında parniyetine delil olmak üzere de, İngiliz donanmasına yakın olan Kadıkövde mağımı bir noktaya dokundurdum: VeMahmud Efendinin sahilhanesi, mülâ nedik! Mehtabı karşılarına alıp, yaruk kat ve müzakereyc tabsis edilmiştir. Ya şarkılar söyleye söyleye, (gondol) lar amiral cenabları veyahud tarafl arından içinde dolaşan genc kızlar... Ve onların tayin olunaeak sslshiyetli zevat, ora peşi sıra sularda sürüklenen derbeder âşıklar... yı tesrif buyursun.) Nigâr hakkmdaki karar yakında veriliyor Trakya Sürpik isminde bir kadınm ölümüne sebeb olmaktan muhakeme edilen Nigâr adlı ebenin muhakemeçi. İstanbul birinci Ağırceza mahkemesinde son safhasına gelmiştir. Müddeiumumi muavini Feridun Bagana, ebenin, ölen kadınm üç ayhk çocuğunu gayrifennî müdahale ile düşürdüğünü, rahmin deHnmesi neticesinde ölüm vukua gel diğini sabit görerek, tedbirsizlik. dik katsizlik. nizamlara riayetsizlikle ölüme sebeb olmaktan ceza istemiştir. Ebe Nigâr, müdafaasında, gayrifennî müdahalede bulunmadığını süylemiştir. Muhakeme, karar müzakera edilmek üzere kalmıştır. Ziraî vaziyet mükemmel köylülerine ziraat alâtı tevzi edildi, İstanbul mülhakatmda da faaliyet artıyor Ziraî istihsalâtın tezyidi için Trak yaya mühim miktarda orak makinesi gönderilmiştir. İstanbul Ziraat Odası da mubayaa ettiği bir kısım ziraat makinelerini köylülere dağırmıştır. Yeşiiköy Tohünı Islah İstasyonile Halkalı Ziraat mektebinin zeriyat işlerinde mühim vazifeler alarak bazı mıntakaların e'.dm işini kontrol ve zeriyatta köylüyıi irşad edecekleri haber alınmıştır. İstanbul, Trakya ve Marmara bölgesinde ziraî faaliyetlere nezaret edecek olan Trakya Genel Müfettişliği Ziraat müşaviri Şevket halen Trakyada mahsulün biçilmesi ve kalduı'ması işile meşgul olmaktadır. Dahiliye Vekâletinden Vilâyete gelen bir tamimde son zamanlarda askerî vazifelerini yapmak üzere köylerinden ayrılan çiftçilerin köylerindeki ekinleriBundan bir müddet e\"\ el millî ko nin alâkah köy halkı tarafından imece runma kanununun verdiği salâhiyetle suretile kaldınlması ve asker ailelerine Ticaret Vekâleti tarafından tespit edilmiş yardım edilmesi bildirilmiştir. olan demir fiatlarından fazla fiatlarla elindeki demiri satarken cürmü meşhud yapılan ve Cumhuriyet Müddeiumumiliğine tevdi edilen demir taciri Baki Tezcan aleyhine alâkadar makamlara yeniden bazı şikâyetler yapılmış ve aynı tacir dün gene mevcud fiatlardan yüksek fiatla satış yaparken yeni bir cürmü meş hud yapılmıştır. Bu yeni cürmü meş hudun evrakı dün Mıntaka Ticaret müMart ayında yapılması lâzım iken baa dürlüğüne tevdi olunmuştur. sebebler dolayısile şimdiye kadar teMAARtFTE ahhur eden Millî Arttırma ve Ekonomi kurumunun İstanbul şubesinin senelik kongresi dün yapılmıştır. Orta mekteb imtihanlarında Kongre riyaset divaru seçildikten sonkazananlar ra idare heyeti raporunun okunmasına Maarif Müdürlüğü, orta mekteb dev başlanmıştır. et imtihanlarında muvaffak olan taleRaporda on bir sene evvel Büyük Milbe miktarını tespit ederek Maarif Ve let Meclisinde o zaman Başvekil bulukâletine bildirmiştir. Yapılan Utatistiğe nan Millî Şefimizin irad buyurdukları göre imtihanlara 3092 talebe girmiş, bu tarihî nutukla teşekkül eden kurumun nun 1430 u kazanmıstır. kısa bir zamar sonra İstanbulda açılan şubesinin yerli malı ve tasarruf mevzuu Vilâyet ilk tedrisat kadrosu üzerinde durmadan çahştığı tebarüz ethazırlanıyor tirildikten ve gayelerle maksada ermek Maarif Vekâleti, ilk tedrisat kadrola için yapılan çalışmalar üzerinde izahat nnın ağustosun ilk haftasına kadar tan verildikten sonra İstanbul şubesinin nazim edilerek gönderilmesini istemiştir. sıl çahştığı üzerinde izahat verilmekte Bu sene İstanbul Vilâyeünin emrinde idi. Raporun tasvibinden sonra geçen setayinlerini bekleyen 100 kişi bulunmaktadır. Ayrıca yeni mezunlardan da 20 nenin hesab mizanlan heyeti umumiyemuallim Vilâyet emrine verilmişür. Has ye arzolunmuş ve bu da ittifakla kabul talık ve ailevî sebeblerden dolayı muh edilmiştir. Heyeti umumiye bundan sonra yeni telif semtlerdeki mekteblere nakillerini isteyen 400 muallim vardır. Bunların idare heyetini seçerek dağılmıştır. müracaatleri tetkik edilmeğe ba?lanmıştır. Maarif Vekâleti, kadrolan eylulün LIMANDA 15ine kadar alâkadarlara tebliğ edecek, ondan sonra yeni nakil ve tayin Rumanya vapurları tekrar yapılmıyacaktır. CUMHURlYET 13 Temmuz 1940 Siyasî icmal Mısır ve Irlanda rnnsa harb harici kaldıktan başka İnjjiltereye karşı resmen de» , ğilse de filen muhasamada bulunuyor. Bunun için İngiltere, Fransanın Avrupadaki ve şimalî Afrikadaki bütün yerlerinin ve adalarının abluka mıntakasına ithalini. donanma ve hava kuvvetlerile abluka işlerile meşgul makamlara emretıniştir. Fransa parlamentosu, demokrasinîn ilgasına ve devletin mııtlak otoritesi esası üzerine Almanya ve Italvadaki totaliter rejimlere benzer bir rejimi kabule karar vermckle büsbütün İngiltereden ayrılmıştır. İnffiltere, kendisini ve cihanşümul İmparatorluğuımn azim kudretine dajanarak sonu iki taraftan birinin mahvl olarak çetin harbe hazırlanmaktadır. Bunun için İngiltere kendi manzumesinin parçalarile münasebatını sarih esaslarla kıırmak istiyor. Son günlerde İrlanda serbest hükumetile Misir Kralllşı arasındaki münasebatı tavazzuh etmiştir. Şöyle ki: İrlanda, geçen Umumî Harbin sonuna kadar Avrupadaki İngiliz mülkünün mütemmim parçası idi. Malumdur ki, bu yerler Büyük Bıitanya adası, İrlanda adasından ve bunların arasında ve etrafında bulunan kücük adalardan mürek» kcbdir. Bunların arasındaki deniz o kadar dardır ki, iki ada. coğrafî vaziyet itibarile adeta birbirine bağlıdır. İngilizler bunu bildiklerinden kendilerinden olmıyan ve frarbî Avrupanın en eski halkı (Kelt) lerin bakiyeşi bulunan İıIandahları dört yüz sene İngiltereye bağlamaça çalıçmışlardı. Fakat buna imkân görmeyince Umumî Harbin sonunda İrlanda adasının canubile ortasına (serbest İrlanda hüUumeti) namı altında bir dominyon devlcti salâhiyetini vermiş lerdi. Lâkin İrlanda serbest hükumeti basına şimdiki Başvekil De Valera geldikten sonra bu hükumet İngiltere Krallığı ve parlamentosu ile her türlü alâkasını kestikten baska şimalî İrlandanın İn?iltereden ayrılarak serbest hükünıete ılahil olmasında ısrar etm'sti. Bundan baska bu hükumst şimdiki harbde bitarafhğını ilân ederek Almanya ile siyasî münasebatını kesmemiştir. Şimdi de İrlanda serbest hükumeti çimalî İrlandanın da kendisi gibi bitaraflığını ilân eylemesini istctniştir. Şimali İrlandanın İngiltereye tâbi mahallî hükumeti reisi bu teklifi reddertniştir. İrlanda hükumet şefi bitaraflıği hem İngiltereye, hem de Aimanyaya karşı rouhafaza için scferbcrlik ilân etmiştir. Almanların Büyük Britanyaya her taraftan hucıım yapmak üzere bulunduklan hik zamanda irlanda adası yarısından fazlası İngiliz davasmı tutmıyan ve bir kısmı da İngiltereye taraftar kalan iki zıd zümreye ayrılmış bulunuyor. Mısır, İngUiz imparatorluğuna dahil değilse de yalnız kendi topraklarının tahrik edilmeksizin bir taarruza maruz kalması ihtimali kaydile müttefiki bulunduğundan İngiliz siyasî manzumcsine Irak Krallığı gibi dahildir. Mısır parlamentosu aradaki ittifakın sarih maddeleri haricine rıkılmamasında ısrar etmiş olduğundnn hükumet yeni unsur ile takviye edilmiştir. Mısır doğrudan doğruya kendisine bir taarruz vaki olmadıp kin harb harici bulunduğundan ordusunun ^imdilik mübrem ihtiyacı buluntnıyan en modern silâhlaruun İngilizlere veriltnesi istenmistir. Ziraî vaziyetin tetkiki için mülhakata gitmiş olan vilâyet Ziruat nmdürü Tahsin şehrimize dönmüştür. Yapılan tetkiklere göre mülhakatta ziraî vaziyet mükemmeldir. Bılhassa Yalova kazasında mahsul hemen iki misline baliğ olmaktadır. Çocuk kampları Maarif müdürlüğü tarafından kurulan ilkmekteb çocuk kamobrı önü müzdeki pazartesi gününden itibaren açılacaktır. Kamplara aid bütün ha zırlıklar ikmal edilmiş ve kaydolan talebelerin sıhhî muayeneleri yapılmış tır. Bu sene, Pendik, Erenköy, Kızıltoprak ve Maltepede olmak üzere dört yerde kamp kunılacaktır. Erenköy kampma 77, Pendiğe 50. Mallapeye 125. Kızıltoprağa 135 talrbe iştirak edecektir. Heybeliada muallim kamp; bu »ene çok rağbet görmüş, 47 kadın, 15 erkek muallim kaydolunmuştur. Bir ay sürecek olan kamDİardan daha fazla istifade edebilmek için yeni bir program hazırlanmış ve mütehassıs muallimler tayin olunmu?tur. Sttçlo demir taciri On Polonyalı mültecinin muhakemesi Biri kadın, dokuzu erkek on Polonya mültecisi, muayyen zaman zarfında beyanname vermedikleri iddiasüe Adliyeye gonderilmişler, Sultanahmed birinci sulh cezasında muhakeme edilmişlerdir. Muhakeme sonunda, on beşer gün hapse konulmaları ve yirmi beşeı lira para cezası ödemelvi ve ancak bu cezaların tecili karar altına alınmıştır. Hazırlıklar bitti, pazar İkinci bir satış yaparken tesi günü 4 kamp açılıyor suç üstünde yakalandı Ekonomi kurumu Dün senelik toplantısını yaparak yeni idare heyetini seçti Şehrin içinden Hartalara baktıkça Özü ve rengi değişmiyen yalnız biz varız. Kendi misakı millî hududları içinde dipdiri bir Türkiye! kabuğu içine çekilmif! Arabın dediği gibi: Külli şeyin yerciu... Bu da bir ba;ka harita: Umumî Harbin muvakkat Avrupası... AJmanyanın bir kolu Varşovada, öteki koiu, iç Fransada... Karadenizde Alman bayrağı çekilmiş harb gemileri dolaşıyor. Baikan Zug trenine Hamburgdan bin! Adanada in!.. Rumanya, Sırbistan haritai âlemden silineli hani olmuşlar. Fakat, çok geçmiyor, devirle birlikte o devrin haritası da, buz üzerine yazılmış yazılar gibi sür'atle siliniyor. İşte bu da Versay Avrupası: Danzig koridoru ile ortasından bölünmüş bir Almanya! Bazı vilâyetleri elinden alınmış bir Rusya... Viyana ve hinterlanduıdan ibaret bü hükumet korkuluğu: Avusturya! İrıce uzun göğdesile Avrupanın göbeğine hançer gibi saplanmış bir memleket: ÇekoSlovakya... Şarkta otuz beş milyonluk bir Lehistan.. Daha şarkta orr.uz omuza yaslanmış Baltık devletçikleri: Finlandiya, Estonya, Letonya, litvanya. Rumanya, şiçkin göğdesile geniş bir ülke... Yugoslavya, zengiıı bir Avusturya mirasyedisi! Haritaya tekrar bakıyorum: Özü ve rengi değişmiyen yalnız biz varız. Kendi misakı millî hududları içinde dipdiri bir Türkiye! Irak, Suriye, Yemen ve daha şu bu... Bir çok ülkeler elimizden ahnmış ama, bu ayrıhklar ancak kendi topluluğumuzu temin etmeğe yaramış. Avrupa haritasını bir kenara bırakıp kendi kendifne düşünüyorum: Haritanın değişmesile milletlerin yerlerini değiştirmek kabil olmuyor. Versay Avrupasıru yıkan zihniyetle işe bajlanırsa, kurulacak yeni Avrupa da çok geçmeden yıkılmağa mahkumdur. Harita çizmekle dünyaya nizam vermek arasında, her halde, tarihi yazmakla tarihi yapmak kadar fark var! IKT1SAD Rumen heyetinin tetkikleri Şehrimizde bulunan Rumen heyetile Rumenlerin yapağı ve tiftik mubayaaü üzerinde bir anlaşmanın evvelki gün imzalandığını dün ban gazeteier yazmakta idi. Hakikatte yeni anlaşmanın ancak bu gün imzalanması ihtimali vardır. Rumen heyeti dün Ziraat Bankası depolarını gezerek Rumanya için ha zırlanan yapağı partilerini tetkik et miş, bundan sonra tüccarın tiftiklerini görmüştür. Manifatura stokları ve fiatlar tespit edilecek Fiat murakabe komisyonurun ver diği bir kararla bütün manitaturacı • lardan ellerinde bulunan stoklardan nümuneler, bu mallann fiatlnn ve stok miktarları acilen istenmistir. Bu ma lumat birer beyanname ile bu akşsma kadar bildirilecektir. Komisyon bu suretle satışa arzedilmiş olan bütün manifatura çeşidlerile stok miktarlarını öğrenmiş olacaktır. ŞEH1R lŞLERt Florya plâjı, bu pazartesi de ihale edilemezse. sefere basladı Florya plâj ve kazinosunu kiralayan zat, muayyen müddet zarfında itibarı ticariyi haiz kefil gösteremediğinden mukavelesı fesih ve yatırjığı dokuz bin lirahk teminat akçesi irad kaydedilerek plâj ve kazino pazartesi günü ECNEB1 MEHAFtLDE pazarlıkla ihale edilmek üzere münakasaya konulmustur. Florya plâj ve Fransanın Talin ve Helsinki kazinosu bu pazar da Belediye me konsolosları murları tarafından idare edilecektir. Çimento fiatları Pazartesi günü de talib zuhur etmezse Fransa hükumetinin Talin ve Hel Aybaşından itibaren çimento fiatlarıBelediye hususî bir teşkilât vücude sinki konsolosları, şehrimize gelmişlerna zam yapılmış olduğundan geçen agetirerek plâj ve kazinoyu işletecek dir. Talin konsolosunun refikası ve yın son gününe kadar yapılmış olan satir. kâtibi de beraberindedir. Hsr iki kontışlarla vücude getirilmiş bulunan *toksolos da buradan Fransaya gidecek ların eski fiat esastna göre satılması ilerdir. eab etmektedir. Bunlar için verilme«i Benzinin tahdidine doğru lâzım gelen beyannamelere verilen müh Hükumetin benzin sarfiyatını tahdid let bu aksama kadar bitmektedir. Ağac dalında oynarken... edeceğini yazmıştık. Buna dair henüz Belediyeye bir emir Üç metre boyunda bir tüccar Vilâyet veistanbul Belediyesi bu gel • Alemdar. mahallesi Vezir hanında omemistir. hu turan 14 yaşlarında İbrahim, o civarda«eldi susta hükumetin veıeceği direktif da ki bir ağacm üzerinde ojmarken dahn Dün sabahki A^Tupa ekspresile üç iresinde hareket edecektir. Ctobüsle kopması neticesi yere düşmüş ve barin şimendifer güzergâhmda işletilmi şmdan ve muhtelif yerlerinden ağıı sumetreye yakın uzun boylu bir Holan dah tacir şehrimize gelmiştir Trenden yeceği, taksilerin de çift ve tck numa rette yaralanmijtır. İbrahim, cankurtaikibüklüm çıkan bu zat 6 kişilik bir raya göre münavebe ile içietUsceği ranla Cerrahpaşa hastanesine kaldırılSalâhaddin GÜNGÖR taksiye güchal ohırabilmiştir. zannedilmektedir. mıçtır. Mütemadî surette tenpzzül etmekte olan altın fiatları. evvelki çünden itibaren yeniden yükselmeğe başlamış ve 23,40 kuruşa kadar çıkmıştır. Ancak a1tının eskisi gibi hararetli alıcısı olmadtğmdan bu yükselişin muvpkkat oli'vıSı ve fiatların tekrar düşeceği muhakkak addedilmektedir. Altın fiatları Rumanya Seyrisefain idaresi bir müddettenberi mevcud vaziyet dolayısile tatil etmiş olduğu Karadeniz Şarkî Akdeniz postalarına tekrar başlamışür. Dün ilk defa olarak Rumen bandıi'alı Recel Karol vapuru Köstenceden Umanımıza gelmiş ve Rumanyadan gelen ithalât e?yasmı çıkarmıştır. Rumen vapuru buradan Pireye gitmektedir. Muharrem Feyzi TOGAY CUMHURİYET Abone seraiti Senelik Altı ayhk Üç aylık Biı aylık Nüshası S kuruştur. Türkiye için 1400 Kr. 750 400 150 Harlc tçin 2700 Kr. 1450 > 800 * Dikkat Yoktur. Gazetemize gönderilen evrab ve yazılar neşredilsin. edilmesin iade edilmez ve zıyaınHan mes'ulivel kahul olunmaz. vardı bilmem.. Evvelâ komşular, doktorlar, sonra annem, babam geldiler. Benim sözlerime hiç ehemmiyet ver • mediler. Çılgmhğın lüzumu yok, dediier, bu senin kaç senelik kocan.. Sarışın, orta boylu, tatlı yüzlü adam da nereden çıkü. Böyle bir şeyden bizim katiyyen haberimiz yok!. Haykırdım, çırpındım. Zerre kadar aldıran olmadı. Bir ay kadar harab ve perişan sonsuz ıstırablar içinde kıv randım. Baktım ki, kimse derdimi anlamıyor.. Onların dediklerinı kabule mecbur oldum. Kendimden, hislerimin, muhakememin isabetinden süphelen meğe başladım. Bir kaç hafta sonra Yalçın yedi aylık ve gördüğünüz gibi yarı alil bir halde doğdu.. İşte sekiz dokuz senedir bu garib hayatı yaşıyorum. Mevcudiyetimle hiç bir alâkası olmıyan yabancıya kocam! diyorum.. Beni rahat bıraksa, ayrı yaşasak zarar yok, bu fedakârlığa razıyım.. Yalnız başıma kaldığım vakitler eski zevcimin hayalile başbaşa tatlı saatler geçiriyorum. Fakat beriki gö züme göründüğü anda şahidı olduğunuz buhranlar birbirini takib ediyor.. Şimdiye kadar bu sırrırm kimseye açmamıştım. Onu dünyada benden başka tek bilen sizsiniz!.. •»• Yalovadan ayrıldıkları andanberi ne Behire Hanımdan, ne de çocuğile ko casından bir haber alamadım. Zavalh kadıncağızın manyak olduğu muhak kaktı. Hastalığa tutulmazdan evvel sevdiği adamla hayalen yaşadığı da kikaları hakikat farzediyor, son vaziyetin hakikiliğini ise bir türlü kabul edemiyordu. Rahatsızlığı iyi ve sıkı bir tedaviye tâbi tutulursa geçebilirdi. Nitekim geçende tesadüfen öğren dim: Behire Hanım, Fahir Beyden ayrılmış, başka bir adamla evlenmiş. Bunu anlatan zat arkasından şu sözleri de ilâve etti Yalçını babası aldı. Behirenin maddî, manevî sıhhatine geiince.. Şu anda diyebilirim ki seninkinden ve benimkinden çok sağlamdır! Denildi. Bahsedilen Mahmud Efendi. İneiltere rıiikumeti nezdmp ilk defa olarak sefir Bönderilen Agâh \"ndinin kâtibi olan M?hmud Efendi idi. Bu zat, Londradan avdet ettikten ?onra Karadeniz boğazındaki kalelerin N^zırlığma tayin edilmiş, ingilizceyi mükemmelen öffrendift' icin kendisine 'İngiliz Mahmud Efendi^ lâVabı verilmişti. 3 üncü Selim. bu mühim mülâkat için bu dirayetli zatı bizzat seçmis, Radaret Ke^hüdası İbrahim Boc;im Efendiyi de aynı işe memur etmişti. Mahmud Efendi. sahsan bir mektub yazarak Amiral Dük Vort'a pönderdi Bu mektubda, T.ondrada bulundugı.ı müddet zarfında İn<*i1İ7Îerden gördüğü semnatiden bahsettikten sonra: (Bana tevdi ed'len bu vazifed^n. cok memnunum. Ve bu vazifoyi, gerek kendi hükumetimi ve gerek halisane bir muhabbetle sevdieim İngiliz hükAmet ve milletini memnun edecek bir surette ifa edeceğimi zannediyomm. Ayın 26 ncı günü, kat'î olarak müzakereye girişilecektir. Ve bu müzakereye istirak edecek zevatı almsk üzere. tarafınıza bir gemi gönderilecektir) Başımı haritanın yukarısına doğru çevirince, hâhzamın sisleri içinde kaybettiğim eski mağrur İngiltereyi gördüm. Çocukluğumuzda bize onun yaîıuz bir kaç meşhur ?ehrini belletmekle iktifa etmişlerdi. Günde beş defa elbise değiştiren Lordların ve Leydi'lerin memleketi, bütün dünyayı kendi hesabına çahştırmanm gururu ile yaşayan o eski İngiltere değil artık! Hayat, orada da emniyetli geçmiyor. Milyonlarca insan, bir ölüm dirim harbine aülmış olduklanru bilerek, derin bir hassasiyetle büyük millî dava ıçın son müdafaa hazırlıklarını yapıyorlar.» Şimdı. 1912 senesi içinde basılmış başka bir harita açıyorum: Avrupada değişiklik yok. Fakat Balkanlarda kopan fırtınanın serpintileri, bu haritada yer yer belli... Osmanlı Avrupası, Midyeden başlayıp İnoz'da nihayet buluyor. Bulgarlar, Adalardenizinde plâj safası yapmakla meşgul. Sırbistan Manastm, Üskübü alarak hayliden hayli şişmiş. Arnavudluk müstakil bir devlet olmuş. Karadağ bile vaziyetinden memnun... Fakat bir kaç ay sonraki haritada, rolleri gene değişmiş buluyoruz: Bulgaristan dünün galibleri arasında değil. Miras kavgasına düşmek neticesinde simalde Dobrucayı Rumenlerc, kaptırmış. Adalardenizini terkederek kendi Dedi •** İki sene kadar oluyor. Anî bir ro matizma buhranı beni Yalovada on beş gün kalmak mecburiyetinde bıraktı. Muayenehanemi bir arkadaşa emanet ederek memleketimizin yegâne modern su şehiinde hem sağ bacağımı tedaviye çaiıştım, hem de biraz din lendim. Temmuz sıcaklan başlamış olduğu için yukarıki büyük otelde ancak dört beş aile kalmıştı. Hastalardan bir tanesi, bir küçük çocuk beni herkesten ziyade alâkadar etmişti. Henüz sekiz dokuz yaşında görün mesine rağmen biçareyi romatizma hücumları alil bir vaziyete sokmuştu. Sıska ve bükük bacaklarm üzerinde katiyyen düz duramıyor, annesi onu a ğaclık ve gölgeli yerlerde bir el ara bası içinde gezdiriyordu. Tesadüf beni ana oğula oda komşusu yapmıştı. Yeni bir ailenin daha gel mesi üzerine metrdotel oniarın yemek salonundaki masasını köşeye çektirdi. O vakit masa komşusu da olduk. Boş zamanlarımızm fazlalığı Behire Hanımla aramızda sıkı bir dostluk ve derin bir samimiyet yaratmaya vesile oldu. İki üç gün içinde hal tercümelerini baştanaşağıya öğrendim: Maçkada oruruyorlardı. Yavrucak tabiatile mektebe gidemiyordu. Bir çok doktorlara, profesörlere gösterdikleri halde kü çük Yalçınm derdine çare bulunamamıştı. Rahatsızlığı doğduğu günden itibaren mevcuddu. Fakat ıstırablan bilhassa son zamanlarda çok artmıştı. Yalnız bir nokta bilhassa nazarı dik katimi celbetti. Parmağında plâtin bir evlilik halkası bulunduğu halde bana ne Behire Hanım zevcinden, ne de küçük Yalçm babasmdan bahsetmedi Onların sükutla geçiştirmek istedikleri bir mevzuu benim kurcalamaya kalk makhğım şüphe yok ki büyük bir münasebetsizlik olurdu. Merak ve tecessüsümün şahlanmasına imkân bı rakmamak için o hislerimm dizginlerine var kuvvetimle asıldım ve sabır ve tahammül göstermeği tercih ettim Bir gün öğle yemeğinde Behire Hanımla oğlunun masasında kırk yas!arında kadar, uzun boylu, yanık yüzlü bir adamm oturmakta olduîunu hay retle gördüm. Salondan çıkarken ka KüçUk hlkâye Yalovadaki kadın Bey heyecan ve endişe içerisinde: Doktor. diyordu, zevcem müthiş bir sinir buhranı geçiriyor. Lutfen odamıza kadar gelip onu biraz tesk>e çahşır mısınız? Kadını çok mustarib bir halde buldum. Başmı yastıkların arasma sok muş mütemadiyen inleyordu. Ağzından çıkan yalnız şu kelime idi: Hayır.. Hayır.. Hayır!.. Boş yere bir takım tedavi usullerine müracaat ettim durdum. F.ter kok'atUm, morfin şiringası yaptım. Şakak larına, boynuna soğuk kompresler tatbik ettim. Yan gözle mütemadiyen Fahir Beye bakmasından ve evvelce de zevcine karşı aldığı vaziyel ve tavırlardan şüphelendim. Affedersmiz beyefendi, dedim. zannederim ki hanımla aranırda kü çük bir münakaşa geçti. Belki bu krize o münakaşa sebebiyet vermiştir. Onur> için siz burada kaldıkça hastamızın âsabınm yatışmasına imkân yoktur. Lutfen biraz dısarıya çıkar, bizi yalnız bırakır mısınız? Fahir Bey meyus ve harab cevab verdi: Münakaşa filân etmedik ama, ben de buyurduğunuz ihtiyatî tedbire müracaatin pek muvafık olacaŞı fikrin deyün. Zevcem, uzunca bir aynhktan sonra ne zaman beni tekrar görse, başka hiç bir sebeb mevcud olmadan, böyle buhranlar geçirir.. Peld e\nnizde.. Beraber olduğumuz zaman yavaş yavaş rahatsızlığı azahr, aradan bir müddet geçince de büsbütün kaybo lur. Peki doktorlar ne divorlar? Kat'î bir »ey söylemiyorlar.. Fahir Bey dışan çıkınca Behire Hanımm kulağına doğru eğilip usulca: Gitti! Dedim. Bu sözüm hastanın üzerinde ani bir iksir tesirini gösterdi. Hemen yatakta doğruldu. Sağ elirü terden sırhir sıklam olmuş alnından geçirdi: Tekrar gelecek mi? Diye sordu. Hayır, gelmiyecek! Cevabmı verdim. Geniş bir nefes aldı ve tekrar başını yastığa koydu. Gözleri ağu" ağır kapandı. Nabzı munta zam atmaya başlamıştı. On dskika son ra derin bir uykuya dalmak*a gecik medi. Aşağıya indim. Fahir Beyi bııldum Karısile çocuğunun sıhhati namma fedakârlık yapmasını, onları bara ema • net ederek bir an evvel Yalovadan ayrılmasını rica ettim. **• O günden itibaren Fahir Eeye ver diğim sözü büyük bir sadakatle tut maya çaiıştım. Kendi rahatsiTİığımı unutarak küçük Yalçının ve Behire Hanımın hastalıklarile uğraşmaya koyuldum. Kadınm rahatsızlığı muhak kak ki, maddî olmaktan zivade ruhî idi. Za.aHının kalbinde müthiş bir sır sakhydı. Bu sırn bana çok geç ve çok güç ifşa etti. Yirmi iki yaşında iken. dedi, sevdiğim bir adamla evlenmiştim Kücüktenberi ailelerimiz tanışıyorlardı. Zevcim orta boylu, sarışın, tatlı yüzlü bir delikanlı idi. Çılgıncasına sevişiyorduk Aradan iki sene geçtifi halde aşkm ve saadetin sarhoşluğundan ayılamamış tık. Şişlide küçük bir apartımands yalnız başımıza oturuyor ve gCLeleri küçük bir karyolada yatıyorduk. Bir gece çok iyi hatırhyorum, sekiz, dokuz sene evvel 8 eylö! gece ciydi garib bir hisle uyandım. Ya nımda hiç de vücudüne ahşmadığım bir yabancının kımıldanmakta oldu ğuna dikkat ettim. Deli gibi yataktan sıçradım ve bağırmaya başladım. Ar kamdan o adam da doğruldu. Yanık yüzlü, uzun boylu korkunc bir tip.. Kocam neredeydi, bu benimle hiç a'âkası olmıyan heriün koynumda ne işi dın sanki bir kabahat yapıyormuş, bir yalan söylüyormuş gibi önüne baka rak, yüzü dalga dalga kızararak ve kekeleyerek: Sizi tanıştırayım, dedi, zevcim Fahir!. Sonra beni göstererek ilâve etti: Doktor Sabih Bey! Fahir, sokakta, vapurda, tramvayda hergün çok tesadüf ettiğimLz lâalettayin erkeklerden biriydi. Bahçede ge zinerekten şöyle beş on satır konuş tuk. Dünya ahvali hakkında gazetelerde okuduklarından fazla maîumata sahib değildi. İlim, fen. kültiir bahsinde pek boştu. Mektebde öğrendiklerini çoktan unutmuştu. Şişman gobeği. boş bakışlan umumî ve hususî hiç bir hâdiseyi fazla umurlamadığım, hiç bir şeye üzi'üp sıkılmadığını, hissi me selelere pek alâka göstermediğini açıkça ortaya koyan alâmetlerdendi. Ta nışmamızı takib eden günlerde Behire Hanımm kocasma ve Fahir Beyin karısına karşı takındıklan tavırlan uzaktan ve yakından sıkı bir tetkike tâbi tuttum. Adam daima zebun b:r ahenkle konuşuyor, affolunmuş bir mücrim gibi davranıyordu. Kadınm ise. Fahir Bey gelir gelmez çenesi tutulmuş. içtihası kaçmış, hareketleri garib şekillere girmişti. Eşyayı, vukuatı sisli bir bulutun arkasmdan, kahn bir tül tabakasının gerisinden iphaın içeri'inde görüyor gibiydi. Sanki yaşamıyor, o tunıp kalkışlarmı, yiylp içiş'crini dinleyip söyleyişlerini korkunc bir kâ bıısun içinde yapıyordu. Fahir Bey bazan birdenbire Behi re!» diye seslenince derin bir baygınIıktan uyanır gibi soluk soluğa kendine geliyordu. Kaç defa kocasının yüzüne bakarken sapsarı kesildiğjne dikkat ettim. Akşam yemeğinde aile erkânı salona inmediler. Yemekleri tepsi ile odalarına götürüldü. Geceyarısı kapıma vurulan telftşh darbelerle uyandım. Fa Fakat ayın 25 inci günü sabahı, müWm bir hâdise zuhur etti. Kadıköy halkından altı delikanlı, İngiliz gemilerini yakından görmek Jstemişler, bir kayığa DJnerek, donanmaya doğru üerleraijler Nuri REFİK