26 Haziran 1940 CUMHURlYET Balkanlarda vaziyet Taymis gazetesi «bugünkü şerait içinde Hitler, Balkanlara bir tecavüz hareketinden çekinmektedir» diyor Londra 25 (a.a.) Reuter büdiri r » or: yor Times gazetesi, Balkanlardaki h u zursuzluğun, ne İtalyanın harbe gir mesi, ne de Fransadaki mukavemetin sona crmesile, azalmadığı fikrindedir. Gazete diyor ki: Balkanlardaki vaziyetin kararsızlığı <Jevam etmektedir. Bu g ü n k ü şerait içinde. Hitler, bir tecavüz h a r e k e t m d e n çekinmektedir. Buna sebeb de bühas8a, heyeti umumiyesi itibarile boyle bir hareketin, artık çok yıpranmış olan harb makinesinin halledebileceeinden daha çok meseleler meydana »etirebilmesidir. Bundan baska Sovyet Rıısyanın Balkanlar istikrarında hususî m e n faatleri vardır. İtalya, b u l a m k suda avhyan eski ananesine sıkı bir surette sadık kalmıştır. Muhasamatın. Avrupanm cenubu çarkisine genişleme^inde kimin kazancı olabilir? N e Macaristanın ne de diğer Balkan devletlerinin. Bu halin anlaşılması, Balkanların dahili k a r a n n d a en sağlam ümniye cl malı ve ihtılâfları bir hesab tesviyesine tâbi rutmak isteyenlerin cesaretıni kırmalıdır. I tesisinin bir sürpriz teşkil etmedi§İRİ, | b u n u n Yugoslavyanın yeni haricî poli Orta Avrupada Ve Balkanlarda fBaşmakalcdcn devam] tika veçhesinin bir neticesi olarak te lâkki edilmesi lâzım geldiğini yaznıaktadır. Senelerdenberi, Yugoslavya, Sovyetlerle dıplomatik münasebatta bu lunmıyan nadir devletlerden birisı idi. Maamafih, bu iki memleket arasmda hiç bir husumet mevcud değildi. Sovyet hükumeüle ticari münasebann yeniden tesisi, hükumetin. harb dolayı sile bloke edılen mahreclerin jerine haıicî tıcaretımize yeni bir mahrec açmak arzusundan mütevelliddir. Şimdi. aynı zamanda diplomatik münasebaîın da teessüsü, Yugoslavya haricî prlitikasının realist olduğunu bir kere dars; ispat eder. Sovyetler Birliğile nornaal münasebat tesis etmekle, Yugoslavya, Avrupanm bu kısmmda sulh po.ı'ıkasına bir kere daha hizmet etmiş o'a caktır. olan Balkan sükununu bozabilecek hareketlere müsaade edeceğini zannetmiyoruz. Bu itibarla Macaristan ve Bulgaristan millî emellerinin tahakkuku için daha bir müddet beklemeğe mecbur gorünüyorlar. Bu müddetin ne zaman hitam bulacaâmı Alman Ingiliz mücadelesi sona erdiği zaman anlayabileceğiz. Almanya galib geldiği takdirde. Versailles'la akrabalığı olan bütün diğer muahedelerin yeniden yapılması düşünülebilir. Böyle olursa Neuilly ve Trianon muahedelerinin de umumî bir sulh konferansında tashih edilmeleri mümkündür. Mütaleamızın bu kısmı bizi ikinci suale bağlıyor: Macar ve Bulgar emelleri ne dereceye kadar millî ve meşrudurlar? Bunların normal istek hududlarını aşmamasma hangi kuvvet nezaret edecektir? Biri orta Avrupada, diğeri cenubu şarkî Avrupada olmak üzere gerek Macaristan, gerek Bulgaristan iki mühim unsurdur. Bunların tatmin edilmiş homojen devletler halinde yaşamaları Avrupa muvazenesıne ancak kuvvet verir. Fakat Macaristanla Bulgaristanı tatmin edeyim derken, diğer milletler hesabına haksızlıklar yapmak Balkanları ateşe vermek demektir. Çünkii Avrupanm bu koşesinde oturan milletler arasında, istiklâlini bedava olarak verecek bir tanesi bile yoktur. Balkanlan birbirine katan bir ateşin, galib bir büyük devlet tarafından nasıl olsa söndürüleceği düşünülse bile bu sönüş muvakkat olacak. yangın enkazı üzerinde uçuşan dumanlar arasına, istikbalde filiz vermek üzere, yeni yeni kin, nefret ve intikam duyguları aşılanmış olacaktır. Bu günkü harb, o kadar çetin meseleler ortaya atmış bulunuyor ki, kim galib gelirse gelsin, yarın bütün muahedelerin gözden geçirileceğine biz emin bulunuyoruz. lngiltereye karşı giriştiği mücadeleden zaferle çıktığı takdirde Macaristanın ve Bulgaristanın emellerini frenleyecek olan Hitler'le Mussolini'dir. Ve Balkanlarda ahenkli bir sulhun idamesi, başlıca, bu iki devlet adamınm siyasî dirayetlerine bağlı olacaktır. Demokrasilerin iç düşmanları Demokrasilerin en zorlu düşmanlan totaliter devletler değildir. Rusyada Sovyetler idaresınin, İtslyada faşizmin ve Almanyada nasyonal sosyalizmin teşekkulünden çok evvel, geçen asrm başmdan bu güne kadar, demokrasilerin düşmanları kendi hududları içinde türedi. Bunlar yığın üstünde büyük bir telkin kudretine sahib, otoriteli ve şöhretli fıkir adamlandır. «Demokrasinin iflâsı» müellifi, büyük İngiliz tarihçisi H. G. Wells, bu harbin ilk aylarında bile davanın neticesinden ümidi olmadığını bir İngiliz mecmuasmda neşretmişti. Fransada Barres'lerden, Peguy lerden sonra Maurras'ın, Leon Daudet'nin, Tardieu'nün ve sağlı sollu birçok ideolojileri. Alrnan tanklarmdan ve ağır toplarından evvel demokrasinin bz prensipleririi yaylım ateş altına aldıkları ma lum. Tardieu. «Yeniden yapılacak inkılâb^ adlı dört cildlik meşhur eserinin bir fashnda. demokrasilere karşı seksen senedenberi yapılan hücumların bir hulâsasını yazar. Kendi bildiklerimizi de buna katmca ortaya çıkan liste, bu gün uğrunda harbedilen prensiplerin geçen f Fihir cephesi ~] Yazan: IHFM NAÜNA Akdeniz meydan muharebesi ıansada, 25 haziran peceyarısındanheri ateş kesildi. Bl] harbin bir safhası daha. Almanjanın ve harbin başındanberi, muhtelif şekillerde ona yardını eden İtalyanın lchine olarak kapandı. Şimdi, yeni bir safha baslıyor. Bu safhaya İngiliz matbuatı «Okyanuslar meydan muharebesi» diyor. Fakat. Okyanuslar meydan muharebesinden evvel, bir «Akdeniz meydan muharebesi» cere\an etmesi ihtimali kııvvetle mevcuddur. Bu meydan muharebesinin sartlanuı, bu giinden tayin etmek kabil değildir. Çünkü. ortada bazı meçhuller vardır. Bu meçhullerden biri ve en mühimmi, Fransız donanmasının, Fransız hava kuvvetlerinin ve Fransanın Afrika müstemlekelerinin alacakları \imyet tir. Eğer bu donanma ile müstemlekeler, resmî Fransız hükumetinin mutareke şartlarını kabul ederlerse, Ingüterenit» Akdeniz meydan muharebesini kaybe» deccğini kabul etmekte hata yoktur. Çünkü, dün, a.\rı bir yazımızda izah ettiğimiz gibi, Fransız ve İtalyan donanmaları müştereken İngilizlerin Ak' denizde bulundurabilecekleri deniz kuv» vetlerinden sayıca üstün olacaklardrr. Hava kuvvetleri bakımından da üstiinlük gene çelik pakt müttefiklerine aid olacakhr. Fransız donanması. Almanya ve İtaU yaya teslim olsa. bu devletlerin de mutareke ahkâmına tevfikan bu donan mayı kullanmadıklannı kabul etsek dahi. Fransanın Afrika müstemlekelerl mutavaat ederlerse, gene vaziyet İn gilizlerin aleyhine olur. Çünkü, Tunus, Cezair, Fas mürareke ahkâmına riayet edince, buralarda» ki üsler kâmilen İtalyanların eline geçecekfir. Libya müstemlekesindeki İtalyan kuv\etleri, Trablusgarbdan iler leyerek Tunusu, Cezairi ve Fası işgal edccekleri gibi. Almanlar da Lspanyanın müşterek müdahalesi veya sadece rızasile Cebelüttarıkı karadan muha sara edebilirler. Cebelüttankın tam karşısındaki Afrika topraklan da, İs panyol idaresindedir. Cebclüttank boğan, Söta'ya yerlestirilecek ağır topların ateşi altına alınacaktır. Cebelıittarık ıskat edildiği zaman, Akdenizin garh kapısı İngilizlere tamamile kapanacağı gibi buradan Rifc geçirilecek Alman kuvvetleri de, Fas, Cezair, Tunus ve Libya yolile. biraz uzun da olsa. Mısır hududuna dayanacaklardvr. Mısırdaki İngiliz kuvvetleri mahdud dur. Bunlar. gerçi Cenubî Afrika do minyonundan. Hindistandan, Avustral\adan. Yeni Zelandadan ve diğer İn « giliz müstemlekelerinden sevkedilecek ku\vetlerle takviye edilebilirlerse de, bunlar Cebelüttarık Boğazı tarikile mütemadiyen gelecek kuvTetleri mağlub edebilecek bir mevcuda çıkarüa mazlarsa, Almanya ile İtalja Mısın ve Siiveysi de zaptedebüirler. Bo>le bir va7İyette, İngiltere. Akdeniz meyılan muharebesini kaybederek Afrikaya cekilmek ve donanmasım da. evvelâ Kınldenize, sonra. Hind Okyanu^una çekmek mecburivetinde kalır. İnsrilterenin boyle bir vaziyete dü?memesi için, Simalî Afrikadaki FranMZ topraklannın Fransanın yaphğı miıt»rekeleri tanımamaM ve buralarını Libjadan ee'ecek İtalvan kuvvetlerine tcslim etmiyerek harbe devam etmtsi birinci sarttır. Aksi takdirde İnjfiltere, ergeç Akdeniz meydan muharebesini ka^betmeğe mahkumdur. İste bu se bebledir ki bütün dünyanın ROZÜ, Fransız donanmasma ve Şimalî Afri kadaki Fransız müstemlekelerine di kilmisrir. Bunlann su srünlerde taayyün edecek olan variyeti, harbin ycrd safhasının mukadderatını tayin cde cektir. Peyami Safa asırdanberi uğradıkları taarruzları canh bir fikir panoraması halinde gözonüne koyabilir. Ondokuzuncu asır Fransasınm Bonald ve J. de Maistre gibi mütefekkirlerine göre hurriyet, ^birliki ve «devam» fikirlerine meydan okumaktır; esasında «bolucü> dür ve tatbik edilince kargaşalık tohumlan eker. Alman metafiziği hurriyet fikrine karşı daha merhametsizdir. Hegel demokrasinin bu nev'inde hodkâm bir ferdciliğin ifadesini görür. Allahı temsıl eden devlet müşterek iradeyi ferdin hürriyetine hâkim kılmak içindir. Marksistlere göre iktısadî esaret altında yaşayan müstahsil smıfm hürriyeti, onu aldatmak için kurulmuş bir burjuva tuzağıdır. Pozitivist felsefesinden hukvık fikrini bile koğan meşhur Auguste Comte için de hürriyet bir anarsi kaynağı. nıüsavat bir valandı. İtalyan Yugoslav ticaret anlaşması Roma 25 (a a.) Son zamanlarda Britislava'da cereyan etmekte olan I talyan Yugoslav ticaret müzakereleri iki memleket ara^mdakı mübade'.elerın mahsus bir şekilde artırılmasım derpiş eden munzam bir protokolun imzasile nihayet bulmuştur. f Ankarada ilkbahar at yarışları J Sovyet Yugoslav dostluğunun mahiyeti Belgrad 25 (a.a.) Yugoslavya ile ayrıldılar Sovyetler Birliği a r a s m d a dıplomatik Belgrad 25 (a.a.) Macar İktısad munasebatm yeniden doğrudan doğrubelediye ya tesis edilmesi, Belgrad m a t b u a t ı n ı n Nazırı Varga ile Budapeşte misafirlikten bilhassa d i k k a t nazarını c e l b e t m e k t e birinci reisi Kerafiathr, dir. Nimresmî Vreme gazetesi, b u n o r sonra, sah günü saat 8 de Yugoslavya mal diplomatik m ü n a s e b a t ı n yeniden merkezi hukumetinden ayrılmışlardır. iıtMUiııııılllllllllllllllinillimillllllillllllllllinillllimmuı Macar nazırlan Belgraddan Çocuk Esirgeme Kurumu kongresi İsviçre hükumeti bir beyanname neşretti Dün Ankarada toplanan Hükumet, dahilî bir rökongre bir günde me nesans zamanının geldisaisini bitirdi ğine hükmetmektedir Ankara 25 (a a.) Çocuk Esirgeme kurumu umumî kongresi bu gün saat 10 da Ankarada Çocuk sarayında kurutnun vilâyetlerdeki 62 merkezinden seçilmiş murahhasların huzurile toplanmıştır. Çocuk Esiraeme kurumu umumî merkez reisi ve Kırklarelı meb'usu Dr. Fuad Umay tarafından kongre açılmış ve ekseriyet olduğunu kongrenin içtima edebilmesi için nizamname mucibince kongreye bir reis ve iki sekreter intihab edılmesinl teklif etti. Kongre riyasetine İstanbul meb'usu Şemseddin Günaltay ve sekreterliklere İsparta mebu?u Kemal Ünal ve İstanbul murahhası Dr Fethi seçilerek yerlerini aldılar. Kongre reisi umumî merkez raporunun ve senei âtiye bütcesile murakıb raporunun okunacaŞını bildirdi. Raporun okunmasından evvel büyüklerimize kongrenin tazimlerini ve kardeş cemiyetlere sevgilerinin bıldirilmesi teklifi alkışlarla kabul edildi. Bunu müteakıb beşer kişiden mürekkeb idare ve hesabat encümenleri intihabı yapıldı. Ve encümenlerin raporlarım ve tetkiklerini yapabilmesi için müzakereye fasıla verildi Müteakıben konğre reisi ve İstanbul meb'usu Şemseddin Günaltay tarafından celse açıldı. Evvelâ İdare encümeninin raporu okundu. Umumî merkez heyeti tarafından nizamnamede tadili istenilen maddeler hakkında müzakereler cereyan ettikten sonra maddeler ayrı ayrı reye konarak ittifakla kabul olundu. Hesabat encümeninin raporu müzakere edildikten sonra umumî merkez heyeti ibra ve senei âtiye bütçesi tasdık edildi. Bunu müteakıb umumî merkez heyeti intihabına geçilerek eski heyetten açılan üç aza yerine Denizli meb'asu Necib Ali Küçüka ve Bolu meb'usları Cemil ve Dr. Zihni intihab ve yedek azalıklara Muğla meb'usu Hüsnü Kitabcı ve murakıblıklara Isparta mebusu Kemal Ünal ve Hayreddin intihab edildi. Ve kongrece Atatürkun muvakkat kabrine tazim çelengi konmak üzere bir heyet ayrıldı. Ruznamede başka müzakere edilecek madde olmadığından umumî merkez hevetine muvaffakiyet ve başarılar temennilerile kongre sona erdi. Berne 25 (a.a.) D. N. B. bildiriyor: İsviçre hükumeti sah giınü öğleden sonra fransızca. almanca ve italyanca bir beyanname neşretmiştir. Bu beyanna mede deniliyor kı: Almanya ve İtalyanın Fransa ile ak dettıği mutareke Isviçrenin endişelcrini themmiyetli surette tahfif etmiştır. Zira bu üç devlet sulh yoluna girmişlerdir. Bununla beraber İsviçre milleti hayallerle kendisini avutmamalıdır. Hali, gjç ve çetm bir istikbal takib edecektır. Mazinin itiyadlarına dönmek mevzuu bahsolamıyacaktır. Mutareke, hiç şuphesız Isviçre ordusunun kısım kısım terhisini intac edecektir. Bu hâdıse iktısadî çeraiti esaslı surette değişmiş olan İsviçreye iktısadî vazifeler tahmil edecektir. Kalkınmayı düşünmeden evvel, Av rupa muvazenesıni bulmaya çalışacaktır. Şuphesiz bu ır.uvazene eski muvazene den çok başka ve başka esaslar üzerine istinad eden bir muvazene olacaktır. Fıkrî ve maddî olduğu kadar siyasî ve ıktısadi her sahada ve her tarafta, içti nabı muhal kalkmma için butün cnerjilere müracaat edilmesi ve bu enerjilerin, modası geçmis formuller haricinde faalıyetlerini genışletmeleri lâzım gelecektır. Bütun bunlar İsviçre milletinin de fedakârlığı olmadan yapılamıyacaktu". İsviçre iktıssdiyatı ve haricî ticaretınin jeni şeraite intıbak etmesi lâzım gele cektir. Yani bir sene evvel iktiharm ımkjnsız telâkki edilen müşkulâtın beıtaraf edilmesi mevzuubahstir. Uzunuzadıya münakaşa edemeden muhim kararlar almak ve bu kararları sür'atle tetkik ve anî olarak halletmek icab edecektir. isviçre hükumeti, dahilî bir rö'nesans zamanının geldiğine hükmetmektedir. Herkes yeni şeraite intıbak etmelidir. Düşünmek. istıhsal etmek, vermek ve münakaşa etmemek mevzuubahstir. Daha çok çalışmak ve daha az kalmış gelire kanaat etmek lâzımdır. Ankarada son hafta koşularında bulunanlardan bir grnp NADİR NADİ Ankara 25 (Hususî) İlkbahar at yarışları, bu pazar günü yapılan son koşularla bitmiş oldu. Cumhur Reisinıiz İsmet İnönü de Hipodroma gclerck koşııları soııuna kadar alâka ile takib etti. Sekiz haCtadır devam eden yarıslar. kcsif bir kalabalıği pazarları Hipodroma çekmekteydi. Koşular. aynı zamanda Ankaralı ba>anların itinalı ve zarif giyiniş tarzlarım gbstermelerine de bir ve!>ile ohnus. miışlerek ve çifte bahislerde her hafta pek çok rağbet görmüştür. Şehirde tatil günleıinin başlıca eğlencelerinden biri de pazardanberi ekMİmesine ıağmen. bu sene Ankara, geçen yıllarda görülmemiş derecede kalabalık bir >az Eeçirmektedir. Leibnitz iki su damlasınm bile müsavi olmadığını söylüyordu. Meşhur hukukçu Duguit insanların gayrimusavi olduğunu ve farklı muamelelere tâbi tutulmak lâzım geldiğini iddia etmişti. Charles Peguy topyekun müsavat kabul edildiği zaman insanlar arasmda servet farkından başka bir şey kalmıyacağını ve paranın hükümran olacağım anlattı. Demokrasilerin payandalarmdan biri de ekseriyet fikridir. Pek eski deviılerdenberi buna da hücum edilmiştir. Pascal soruyordu: 'Niçin ekseriyetin peşinde koşuluyor? Daha haklı olduğu için mi? Hayır! Daha kuvvetli olduğu içın.i Tarihte bir tek hakh adama karşı milyonlarca ekseriyetin aldandığı sık sık görülür. Meşhur Montesquieu, «Sayının hakimiyeti, kralların Allah namma ileri sürdükleri hakimiyetten farksızdır.s diyordu. Louis Blanc için de «halk bir sayıdan ibaret değildir.s Proudhon 1848 de rey veren 10 milyon Fransızdan dörtte üçünün kara cahil olduğunu ortaya koymuştu. Stuart Mill, kendi kendini idareden âciz adamların başkaları üstünde iktidar sahibi olmalarmı delilik telâkki ediyordu. Auguste Corate de, ekseriyete dayanan bir rejimde <zulnıün her yerde o'.duğunu ve mes'uliyetin hiç bir yerde olmadığını» yazıyor ve diyordu ki: tElime felsefenin kalemini aldığım günden, otuz senedenberi, müsavatın bir hile ve ekseriyet davasının en iğrenc bir yalan olduğunu ortaya koydum.» Herbert Spencer ihtirasların kaynadığı ekseriyet oyunlarmda çok defa deliliğin akla galib geldiğini iddia ediyordu. Carlyle demokrasinin kendi kendini tahrib ettiğine ve neticenin sıfıra sıfır elde var bir olduğuna kanidi. Montalembert demokrasinin ağır ağır, fakat mutlaka öldüren bir zehir olduğunu anlattı. Balzac da bu fikirdeydi ve Fransanın bu hakikati günün birinde pahalıya satın alarak öğreneceğini yazıyordu. Gustave Flaubert'in gözünde demokrasi insan zekâsı için en büyuk ayıbdı. Thiers bir memleket için sayıdan daha bü>Tİk tehlike görmüyordu. Maurice Barres, demokrasinin, küçük yasındanberi şımartılan arsız bir çocuk olduğunu, yirmi yaşına gelince sefahetten ve «zevkü safa*. dan başka hiç bir kıymet tanımadığını söylemişti. Ernest Renan demokrasi kuruntusunun tahammiil edilmez bür ahlâk sefaletile neticeleneceğini anlatmağa uğraşıyoıdu. Meşhur Alman iktısadcısı ZombarV «Alman sosyalizmi» adlı son eserinde liberal ekonominin yalnız maddî değil, mane%î ve ahlâkî bütün felâketli neticelerini de sayar. Charles Maurras'ın «Siyasî fikirlerim» ?dı altında çıkan son kitablarından birindeki makalelerinin hepsi demokrasinin üstüne ağır bombalar yağdırmıştır. Işte Fransa, yuz senedenberi en büyük fılozoflannın, muharrirlerinin. romancılarının kurşunlarile dehk deşık edilmiş prensiplerin mudafaası için harbe girdi, Daha doğrusu halk niçin harbe girdiğini bile ıyice anlayamamıştı. Muthiş bir iman krizi ortasında patlayan bu harfcde niçin olecekti? Allah için mi? Mil'et için mı? Sınıf içm mi? Danzig için mi? Hurriyet ve musavat için mi? Bilmi yordu. Fransada butun bu idealler, yuz senedenberi münakaşa ve rezıl edilmiştı. Allaha ınananlar sınıfa, EInıfa inananlar millete, millete inananlar hurriyete ve hurriyete inananîar millî birlığe, devlete inanmıyorlardı. Ko>lünün bu ideolojılerden haberı, genchğuı de bunlardan hiç biri üstur.de fikır ittifakı yoktu. Harbden bir kaç gun e\vel bir Paris gazetesinin yaphğı ankette koyluler «Danzig için harbetmo;iz% demişlerdı. >Pıs burjuvalar için harbetmeyız», «Yahudiler için harbetmeyiz!». «Papa cenabları için harbetmeyiz!» ilâh... diyenler de vardı. Harbin gayeleri için parlamentoda yapılan münakaşalar, halkm içindeki iman knzınin meclisteki tecellilerınden başka birşey değildi. Fransız demokrasisi, dışarıdaki totaliter düşmanlarımn taarruzlarmdan çok evvel, içerideki düşmanlarmın hücumıle çokmeğe başlamıştı. Dört sene içinde. bazan bir kaç gün hükumetsiz kalacak kadar. birduziye geçirdiği kabine buhranları. bu sayfada yüzlerce yazımla teşhisini kcymağa çahstığım bünye fesadınm açık işaretleriydi. Harb kabinesinin içinde bile, ilân edilen demokratik harb gayelerine hiç inanmıyan sosyalist nazırlar vardı. Mes'uliyetini müdrık olan hükumet. dahılde ve haricde vazifesini yapacaktır. Hükumet, vatandaşların kendisini rehber tanımaları için onlara müracaat eder. Ba rehber faaliyetinden dolayı her zaman izahat veremiyecektir. Beyanname. halkı sükuneti muhafaza ve hükumete itÛTud İsvıçre gazeteleri, silâhını bırakan etmeğe davet ederek bitmektedir. Fransa j'ollarmdakı sonu gelmez muhaİ cır kafilelerinin. İsviçre hududu boyunca İtalya yeni evrakı nakdiye arzettiği hazın manzarayı yazmakla bıBulgaristanın eski Ankara tiremiv orlar. çıkardı elçisi öldü Mütarekenin henüz müzakere safhaRoma 25 (a a.) D. N. B. ajansı bilSofya 25 (a.a.) Bulgar ajansı bilsında bulunduğu günlerde, isviçre ile diriyor: diriyor: Fransa arasmdaki hudud kasabalarında İtalyan devleti, bir ve iki liretlik evSon günlerde Sovyet hükumet merdolasan bir gaıetecinm intıbalarından şu kezinde vefat eden Moskova Bulgar se rakı nakdiye ihracına mezun kıhnmıştır. satırları alıyoruz. firi müteveffa Todor Christov'un cena Bu suretle nikel paraların mevkii tedaCure kasabasmda görülen manzara ze merasimi. Kralm mümessilleri. hüku vülden kaldırılması mümkün olacaktır. \ürek paralayıcıdır. Matem esvabları met erkânı. kordiplomatik ve bir çok İzmir Kız Enstitüsü binası gıj'miş kadınlar, kasabadan çıkarılıp edostlarımn huzurile yapılmıştır. İzmir 25 (a.E.) Vasıf Çınar bulva min bir yere gönderilecek olan çocukları Moskova sefaretine tayininden evvel rmda insa edilmekte olan Ege mmtakası yanlarında, bekleşıyorlar. Bunlar civar Christov, Bulgaristanm Ankara sefiri kız enstitüsü binasmın inşaatı tamam kasabalardan gelmişler ve kocalarmın. idi. lanmak üzeredir. Son masarif icin lâzım kardeşlerınin, oğullarının nerelerde ne Estonyada silâhlar toplanıyor olan otuz bin lira tah^isat da Maarif Ve halde bulunduklarmı bilmiyorlar. Çokâletinden göndprlimistir. cuklarınm peşinden kendileri de ' gıdip Riga 25 (a.a.) İctimaî İsler Nazırı. sivil muhafızların derhal silâhlarmdan Rumanyadaki Yahudiler ye gitmemckte mütereddid. Kalmak istemıyorlar, cünkü kasabaları olan Rou^^es, tecrid edilmelerine ve ahaliden silâhlarm ni fırkaya giremiyecekler iStilâ vukuunda, müdafaa edilmesi )â alınmasma karar vermistir. Bükreş 25 (a.a.) Rador ajansı bıl zım gelen bir mevki. gitmek de istemitsviçre seferberliği kaldırıyor diriyor: yorlar, çünkü jTivalarını, mallarım, Yeni mıllî parti tarafından nesredilen yüzustü bırakacaklar. Bekliyorlar, bu Bern 25 (a.a.) Federal meclis. İsviçre hükumetine hitab eden bir me bir tamime nazaran 21 yajşını bitiren her hale tahammulden başka çare bulamısai neşrehnistir. Bu mesajda bilhassa vatandaş şahsan vapacağı taleb üzerine jorlar ve hangi gunahm cezasını çektıkİsviçre hududunda muhasamatın 1atil partiye girebilecektir. Ekalliyetler hu lcrini düşünüyorlar. Yalnız, dudaklarınedilmesi dolayısile seferberliğin kısnıen susî deftere kaydedilecekler ve Yahudi dan. hiç bir şikâyet dökülmüyor. Bir kave derece derece kaldırılması hususu ler partiye kavdolunmıyacaklardır. dm: nun derpiş edilmekte olduğu bildiril Holandalı mülteciler mem Erkeklerimiz bizden fazla ıstırab mektedir. çekiyorlar, diyor. leketlerine döniiyorlar Bir ihtiyar kadm cevab veriyor: Seylâbdan hasara uğrıyan Lnhaye 25 (a.a.) D. N. B. ajansı bil Ya memleket! diriyor: köy Orada. iki koltuk değneğile yürüyen İşgal altında bulunan Holanda arazisi Kayseri 25 (a.a.) Son günlerde Alman komiseri ve holanda makamları. bir adam \ar. Geçen harbde iki bacağıysjan şiddetli yağmur ve doludan ha halen Fransada bulunan Holandalılarm nı birden kaybeden Rousses belediye resıl olan seylâbdan Ürgüb kasabasımn memlekete dönmesini tesri için tedbirler isi. Anlatıyor: üç köyünde 18 ev yıkılmıs, bir çocuk almıslardır. Bunun için. bir yüksek Al Dün gece, şuradan, önünüzdeki ?u boğulmuş ve bir çok mahsul hasara man subayının riyasetindeki Alman Lüyük ycldan 270 tane motorlü araba, Uğramıştır Develi kazasınm iki kö Hol&nrla heveti, Belçika ve Fransaya ha 150 tane top arabası, zırhh otomobilier. yünde de 200 baş koyun boğulmuştur. I reket etmiştir. ctobüsler, Amerikan seyyar hastaneleri, Fransanın harbe sahne olan yerlerinden kaçanların hali yürekler paralayıcı bir manzara arzediyor kamyonlar ve askerler geçti. Kimi ufak gruplar halinde. kimi teker teker Senegallıler, Annamhlar vardı ki ne gittikleri \eri biliyorlardı, ne de bulundukları mevkun neıesi olduğunun farkında idiler. Sonra, başlarında kumandanlarile muntazam kıt'alar da geçiyordu, fakat öyle yorgun, öyle yorgundular ki! Yedi gün, yedi gecedir uyku uyumamış as.kerler. O kadar uykusuz ki, uyumak arzjsunu bile kaybetmişler. Belediye reisine soruvoruz: Sivil muhacirler de var mı? Ne diyorsunuz? Gundüz, muhacir kafilesinin arkası kesilmedı. Dört bucaktan gelen bu kafılelerm perişanhğı gorulecek şeydi. Yaşı herhalde yüzden asağı olmıjan zavallı bir ihtiyar kadın gordum ki, bütün eşyasım bir zembıle doldurmuş, sürukliye sürükliye götüruyordu Bir hercumerc ki tarife sığar şey d%eğil! Bereket versin ki, bu zavallılar, henüz bombardımana uğramıyan yerlerden geçmişler ve şurada burada, karınlarmı doyurabilmişler. Fakat, ne sefalet!" Belediye reisi yammızdan ayrıhyor. Çocuklarını trene bindirmeğe gelen kadınlar görüyoruz. Mevki kumandanı, sevkiyatı büyük bir nezaketle ve otorite ile idare ediyor, bu biçarelerin yüregine bir parça su serpiyor. Çocuk analarına mevzii bir yer ayrılmış. Fransada kalmak veya İsviçreye geçmek kararı verinciye kadar, orada düsünecekler. Kumandan. onlara teselli ve cesaret veriyor, birinden ötekine giderek korkacak bir şey olmadığını, oğer bir tehlike zuhur ederse kendilerine derhal haber verileceğini, hemen teren binip çocuklarırun yanına gidebileceklerini soylüyor. Bu kadınlardan birinin yanında on dort çocuk var. Kendi çocukları ve cepheye giden erkek kardeşınuı çocukları. Hareket emri verılıyor. Çocuklar gıttiler. Kadınlar, biribirine tutunarak gelip tekrar yolun kenarına oturuyorlar. Buyuk bir isviçre bayrağının gösterdiği hudud hattının ötesinde Fransız gumruğünün boş binası gorülüyor. İçinde, bir tek komiser kalmış. Mevki kumandanı anlatıyor: Buradan geçen kıt'alar metanetli görünuyorlardı. Neıeye gittıklerini biJiyorlardı ve muntazam yürüj'orlardı. Yalnız, Annamlılar bitkin haldeydiler. Fakat, sivil muhacirlerin hali pek fecidi. Yanlarında çocuklarile hicret eden aileler gordum kı, yuz kilometreden fazla yol yürümüşlerdi. Vesoul'dan, bisiklete bınmiş bir adam geldi. Ayağında bir tayyare bomb&sından sıçramış bir parça vardı. Sonra. başka bir şey daha var, bu muhacir kafilelerinin manzarası ne kadar hazin olursa olsun, gene üzerlerinden kontrolu eksik etmemek lâzım. Aralarına, şüpheli ınsanlar karışması her an muhtemel. Beşinci kol, efrad arasına sokulmamış ama, sivıller için keyfıyet öyle değıl. Bu muhaceretin böyle devam edip etmiyeceğine dair fikrini soruyoruz. Hayır, diyor. Çünkü yola, iki noktada lâğım konmuştu, Fransız isühkâm bölükleri, bu gece onları berhava ettiler. Ikinci bir yol daha vardı. O da berhava edildi. Siz de uykusuzluktan ve yorgunluktan harab bir halde olsanız gerek, kumandan? Üç gecedir uyku uyumuyoruz. Fakat alışılıyor. Arasıra, başımızı bir torbaya yaslayıp bir saat kadar kestirıyoruz. uhaceret Windsor Dükü Londraya gidiyor Madrid 25 (a.a.) Dük ve Düşas de Windsor evvelki gece maiyetlerile beraber Madrid'e gelmişlerdir. Dük muvasalatını müteakıb İngiltere sefıri Sir Hoare ile görüşmüştür. Dük de Windsor'un hususî kâtibi binbası Phillips, Dük ve Düsesin bir kaç güne kadar lngiltereye gitmek üzere Madrid'i terkedeceklerini beyan Fransayı bu felâkete sokan, tanksızlık etmiştir. imansızlıktır. Fransızlar mıllî Eskişehirde ilk arpa mahsulü imanlarını kaybetmemiş olsalardı tank Eskişehir 25 (a.a.) Bu yıhn ilk yapmalarma ne mâni vardı? Fakat arpa mahsulü borsaya gelmiş ve tüc marksizm, insanlık ve liberalizm güllâç carlar arasmda mutad törenle satıl ları içinde yuttukları sulhçuluk afyonu, mıştır. Yeni yıl mahsulümüzün geçen Fransızlara millî şuurlarını kaybettir yıldan iki misli fazla olduğu anlaşü misti. PEYAMİ SAFA maktadır. f Dün akşam şehrimizde iki yangın oldu j İtfaiye, Sirkecideki yangını sondürüyor Dün akşam şehrimizde iki yangm olmuştur. Saat 19 da Sirkecıde Emniyet müdürlüğü binasmın bulunduğu sokağın yanındaki saatcı Mehmedin dukkânına bitişik sarraf Periklinin dükkânından ateş çıkmış ve sür'atle büyü müştür. Bu iki dükkân j'andıktan sonra ateş ust taraftaki dükkânla şapkacı Neş'etin dukkânlarına da Eİrayet etmiştir. Gelen itfaiye. bu iki dükkân kısmen yandıktan sonra ateşi söndürmüştür. Yangın etrafmda tahkikat yapılmaktadır. Bundan başka Galatada Fermenecilerde Miçonun boya fabrikasının çatısından da yangm çıkmış. üst kat yandıktan sonra ateş söndürülmüştür.