Kâr nisbeti Murakabe komisyonu dün kat'î kararı verdi hi tefrika: Fiat murakabe komisyonu dün mıntaka ticaret müdurlüğünde iç ticaret umum müdürünün iştirakile toplanarak Mıllî Korunma Kanununun verdiği salâhiyetlere istinaden başlıca gıda maddelerinin satış fiatlarınm tayinine medar olmak üzere maliyet fiatlarına gayri safi kâr olarak yapılabilecek azamî yüzdeleri kat'î şeklile tespit etmiştir. Bu esaslara göre zeytinyağı satan tacirlerden toptancılar malum olan zeytinyağı fiatlarına yüzde bes. yarı toptancılar yüzde altı. perakendeciler yüzde on. sadeyağcılar kezalik yüzde beş, yarı toptancılar yüzde altı, perakendeciler yüzde on beş, sabuncular toptancı ve yarı toptancılar yüzde beş, perakendeciler yüzde on beş, pirincciler; top+ancılar yüzde dort. yarı tpotoncı'ar yüzde dort. perakendeciler yüzde 1012. Diğer zahire ve kuru sebzelerin sahşlarmda kâr nispeti de pirinc satışlarına esas olan fiatlardır. Komisyon, dün. son zamanlarda üzerinde ihtikâr yapılan limon fiatlarını da tespit etmiş ve bu günden itibaren muteber olmak üzere 490 lık sandıklar dan çıkan limonun tanesinin yiiz paradan ve 420 lik sandıklann limonla rımn iki kurus otuz paradan satılmasına karar verilmiştir. Çiğ kahve yarı toptancı taraf;ndnn 145. perakerdeci tarafmdan 155 ve kavrulmuş kahve perakendeci tarafındaıı 190 kurustan satılacaktır. Yazan: ZJYAJAKIR Sefir fena halde sasırdı Yaptığı blöflerin Türkleri korkutarak kendisile müzakereye girişileceğini sanmıştı Sefirin bu sözleri, çarçabuk saray naricine taştı. Halk arasına yayıldı. Kınmı bir türlü unutanuyan aha'i arasında: Mademki Prusya Kralı, bö>le haber göndermiştir. İngiliz elçisi de bizi harbe teşvik etmektedir. Sadrıâzam Taşa ise, esasen muharebe taraftarıdır. Şu halde, ne oturup duruyoruz?.. Diye, bir galeyan başladı. Bu sırada Çariçe Katerin. Kırıma bir seyahat icra etti. Bu seyahatten maksad. tantanalı bir nümayişten ibaretti. Nitekim, Kırıma girerken, üzerinde Rum harflerile (İstanbul yolumın kapısı) yazılmış olan bir zafer takının altından geçti. Bu seyahat, bütün teferrüatile İstanbula akseder etmez, büyük bir heyecan husule getirdi. Adeta, Çariçe tarafından kasden yapılmış olan bir husumet eseri telâkki edildi. Daha bu seyahatin ilk günlerinde, Sadrıâzam Yusuf Paşa fena halde kuşkulandı. İngiliz sef.rini Aynalıkavak sarayma çağırttı. Bü\ ük bir heyecan ile, şöylece konuşmağa başladı: Dostum elçi bey!.. Seninle, senelerdenberi dostluğumuz ve hukukunuz vardır. Şimdi, Sadrıâzamlık ile elçüiği bir tarafa bırakalım. Biribirine sadık iki dost gibi konuşalım... Malum ya, Rusya imparatoriçesinin Kırım seyahati tahakkuk etti. Bu münasebetle, hududlarımıZa elli, altmış bin askerin gelmekte olduğuna dair de bazı havadisler işitildi. Tabiidir ki bu kadar asker, dostluk için hududa gelmez. Her halde Çariçenin meramı, bizimle bir muhsıebe açmak olsa gerek. Şüphesiz ki bu babda sizin de bir hayli işittikleriniz vardır. Eğer bir tehlike varsa, bize açıkça söyleyin de, biz de ona göre hareket edclim. Elçi Bey!.. Kmm'ı hemen bize reddeder misiniz, yoksa ne dersiniz?.. Sefir, bu sert sual karşısmda bocaladı. Kıvrandı: Buna, ben nasıl cevab verebilirim? Müsaade ediniz; Çariçeme yazayım... İstizan edeyim. Dedi. Sadrıâzam, artık öfkesini zaptedemedi: Bak. çelebi'.. Şimdiyedek, ne edip ne isledinse, cümlesi malumumuzdur. Vakıâ Çariçeniz. bizim memleketimize haristir. Fakat eğer sen isteseydin, ona âkilâne nasıhatler verir: iki komsu devlet arasmda sulh ve müsalemeti idame edebılirdin. Halbuki sen, vazifeni dostluk ve hakkaniyetle ifa etmedin Dedikten sonra: Kaldırın şunu... Diye çavuşlara emir verdi. Sefir Bolçanofla bastercüman Pizani derhal tevkif edildi. Bir arabaya bindirilerek, doğruca Yedıkuleye gönderildi f Arkası var] Demir fiatlarında ihtikâr yaptıkları iddia olunan iki tacir tevkif edilerek dün akşam mahkemeye verildi Zabıtaya Kantarcılarda Kıbleçeşme caddesi 21 numarada demir tüccarı Prodromos Yusifidisin yüksek fiatla demir sattığı ihbar olunmustur. Bunun üzerine dün bir demir deposunda müstahdem kıyafetine giren iki zabıta memuru bu deponun Ali isminde bir şahsa kilosunu 38 kurustan sattığı demiri almağa geldiklerini söyleyerek, bir de fatura istemişlerdir. Prodromos Yusifidis tereddüd etmeden 38 kurustan bir fatura doldurmus. memurlara vermiş ve hazırlanmış olan demirleri göstermiştir. Bunun üzerine memurlar hüviyetlerini söyleyip. vaziyeti tespit etmislerdir. Bu sırada. Prodromos Yusifidis bu demirleri 35 kurustan Unkapanı Karakolarkası sokağı 22 numarada demir tüccan Garo Mehteryandan aldığını söyleyin ce, zabıta memurları ajTii şekilde tekrar faaliyete geçerek Mehteryandan da Yusifıdise kilosu 35 kuruştan 486 kilo demır satarken bir meşhud suç yapmıslardır. Bunu müteakıb öğleden sonra emniyet müdürlüğüne getirilen iki tacir. haklarında icab eden muamele yapıldıktan sonra akşam üstu nöbetçi müddeinmumiliğine yollanmışlardır. Saat on dokuz buçuktan yirmi bire kadar süren muhakemeye. meshud suç nöbetçisi İstanbul Sekizinci Asliye Ceza mehkemesinde mevkufen başlanmıştır. Prodromos. Garodan 35 kuruşa aldı ihtikarla mflcadele CUMHURİYET 22 Hazîran 1940 Siyasî icmal Almanyamn şartları t Ric 'ate yardım eden düşman Yazan : YAPRAKLAR Bekir Subaşı Bağ dad Beylerbeyi Yusuf Paşayı muhasara etti ve öldürttü; sonra henüz tahtına Dedi. çıkmış olan, on iki Dörduncü Murada mektub İngiltere sefiri, bu bulunmaz fırsatı yaşındaki yazarak Bağdad vahliğini istedi. kaçırmadı: Sadrıâzam Merre Huseyin Paşa Di Hay. hay... Sizi en küçük bir tehlikeden bile ikaz etmeği, dostluğun en ysrbakır valiliğinden azledilmiş olan Sufeyman Paşayl Bağdada tayin etli. büyük vazifesi bilirim. Diye, söze başladıktan sonra, bütün Suîeyman Paşa mutemed adaır.larından işittiklerini ve hissettiklerini uzun uza Aİ! Ağayı mütesellim olaıak Bağdada . Bekir Subaşı ora: dıya ve inceden inceye anlattı. Bize Paşanın liizumu yok! Sadrıâzam, elçinin bu uzun irahstını Dedi ve koğdu. büyük bir dikkatle dinlt>di. Scnra: Burmn üzerina Pekâlâ, dostum.. Buna çare?.. Hafız Paşa ktıvvetıi Dedi. bir ordıı ile Bağdad İngiliz sefiri, bu çareyi de şöylece üzerine } uıümek ve gösterdi: asiyi tedıb etmek i Çare, derhal orduyu ve donanmayı çin enir aldı: yola hazırlamak.. Hem Rusyaya ve hem Açıktı. Tarihçi İbravusturyaya karşı bir nümayiş < apmak... him Peçevî o sırada Ya bu nümayiş harbe dayanırsa?.. Diyarbakır defterda Malum ya, Şevketlu Efendimiz harb :srı bulunuyordu. Ha temiyor. Korkmaymız. Ne Rusya ve ne de fız Ahmed Paşaya dedi ki: Devletlum, şiddet göstermek fayda Avusturya, her ikisi de harbe girişecek vaziyette değillerdir. Onların maksadla verir mi ? Bağdad halkının çoğu şiidir rı da, bir gosterişle sizi sindirerek mem Şehir kapılarını İran Şaiıına açuıaları leketlerinizi taksim etmektir... Siz, der mümkürıdür. Üzerlerıne vanUrasa ve hal harekete geçiniz. Onlara, kâfi de tedbir ile yola getirılseler daha mu.'afjk recede telâş veriniz. O zaman ben, clur! Fakat Hafız Paşa kısa bir ce\ao verdi: Fransız sefirile beraber araya girerim. Bu mümkün değildir. Türkiyeye uzun zaman rahat ve emniBununla beraber Bekir Subaşı henüz yet bahşedecek olan bir sulh teminine kat'î kararını veremiyordu. Eğer Hafız tavassut ederim. İngiliz sefirinin bu teminatile, Ay Paşayı r a n ederse Bağdada bir Beylernalıkavak saraymdaki bu gizli konuş beyi göndermelermi ve Osmanlı idarema hitama erdi. Bir iki gün sonra, sinde kalmasını tercih ediyordu. Hafız Prusya elçisi de bir münasebetle Sad Paşaya bu fıkrini bildirdi. AJTIİ zamannazamı ziyaret ederek, İngiliz sefirinin da kabul edilmemesi ihtimalini de düşünerek üç yüz İran atlısmı gizlice şehsözlerini teyid etti. Babıâli, birdenbire öyle bir hazırlığa re aldı. Bekir Subaşı, adam beğenmiyordu; başladı ki, bunu haber alan bütün Avrupa devletlerinde büyük bir hayret en sonra: Beylerbeyi isterim. Caizse beni Vauyandı. İşte, bütün Avrupada: Türkler, uyur bir aslana benzer li yapın! Diyordu. Bir kıler. Onu uyandırmaya gelmez. sım İranlıların şimSözleri, o zamandan kaldı. İngiliz sefirinin tavsiyeleri, cidden işe diden şehirde olyaradı... Bu büyük hazırlık başlar baş duklan, Karçgay Ha lamaz, Rusya ve Avusturya sefirleri nın da otuz bin ath Kırıma koştular. Orada, tantanalı me ile gelmekte oldurasimlerle halkın gözlerini kamaştır ğu öğrenildi. Teklibaşka makta olan Çariçeye meseleyi anlat fi kabulden çıkar yol yoktu Bu sırada Karçgay Haülar. nm bir elçisi geldi; bir mektub getirdi: Katerin, ne yapacağını şaşırdı. Çün Bekir Han Şaha sığınmıstır. Sulkü; bir taraftan butun muhitine şevket ve haşmet saçarken, diğer taraftan ha aykın hareket etmemiş olmak için da başmda mühim gaileler vardı... Bi Bağdaddan göçüp gitmelisiniz! Yoksa rincisi, bütün Rusyada dehşetli bir kıt sulh bozulur. deniliyordu. Hafız Paşa kızdı: lık hüküm sürüyor ve halk açlıktan Biz onlarm ülkelerinde değiliz; pakırıhyordu. İkincisi, büyük oğlu Grandük Pol, açıktan açığa kendisini tehdid disahm bir kulu asi oldu: hakkından ediyor, Çarlık tacını bizzat giymek için gelmeğe geldik; sulh neye bozulacak? Bekir Subaşı Şahtan yardım istemütemadiyen sabırsızhk gösteriyordu... Müttefik Avusturyaya gelince, bu ara di. Bir kuş bir çalıya sığınsa korunur. lık oradan da bir yardım beklemek Bu ise Acem Şahıdır!. mümkün değildi. Çünkü Avusturyada Şimdi o kuş bizim kafesimizdedir. da dahili vaziyet bozulmuş, bütün mem Eğer kurtulup sizin çalmıza vanrsa leket bir anarşi ve ihtilâl içinde idi. hıfzedin: biz de istemiyelim. Vallahi sözün doğnısu şudur ki. Türkler, kanları pahasına aldıkları memleketleri taksime yeltenenlerin kar ya kalkar gidersiniz, yahud Hanlar Har şısında, öfkeli bir aslan gibi şahlanmıs nı Karçgay ctuz bin kişi ile üzerini' .e lardı. İngiliz sefirinin tavsiyesile başla gelmek mukarrerdir: halen Şehirbana dıkları hazırlığı sadece bir nümayi^le gelmistir; vaktinize hazır olunuz! durdurmak istemiyorlar; bu hızla, hu Onlar sullıu bozarlarsa Osmanlılar dudlara kadar dayanmayı düşünüyor karşılık vermekten âciz değillerdir; celar dı. 7a1arını eörürler!. •*• Bekir Suba^ıva Paşahk verildi. Sofu Kulu Han zaten süpheienmiştr Maamafih, bu düşünüşte de haksız Bize kat'î bir cevab versin! değillerdi. İstanbulda bulunan Rus seDiye elciler gönderdi. Bekir Paşanın firi Bolçakof, birdenbire harekete geçen Türkleri sindirmek için gene bir cevabı şu oldu: takım tafrafuruşane hareketlere teşeb Şahm ve Hanın ömürleri artsın! büs etmişti. Fakat Sadrıâzam Yusuf Bizi Osmanlılardan kurtardınız. AramızPaşa artık son kararmı vermişti. Her daki komşuluk hakkını biliriz. Komşuşeyi göze aldırarak Çariçenin azame jTa yardım padişahların şanmdandır. Biz tine mutlaka bir darbe indirecekti. Ni Şahın kııllarıyız. Fakirane hediyeleritekim onun bu kararmı, Padişah Bi mizi ve hazinemizi götürünüz, kullurinci Abdülhamid bile tebdil edemedi. ğumıızu arzediniz! Babıâlide ve halkta gördüğii heyecan Bekir Paşa bir taraftan Valiliğini halüzerine, artık o da harb fikrine iştirak ka ilân. bir taraftan da Hafız Paşaya etti. hedis'eler göndererek Bağdaddan uzak(1201 1787 senesi zilkade ayının 3 laşmasını rica etti. Hafız Paşa ertesi gün iincü perşembe günU) Çariçenin sefiri şimale doğru yola çıktı. Babıâliye davet edildi. Bir müddet miFakat hurma ve yıldız ülkesindeki safir odasında oturtulduktan sonra. dev dram bu kadarla bitmiyor; belki de helet erkâmnın toplandığı büyük salona nüz başlayordu. Çünkü Hafız Paşa uçağırılarak yapılan hareketler hakkında fukta kaybolduktan bir az sonra Karçizahat istenildi gay Han otuz bin atlı ile göründü. BeSefir. fena halde şaşırdı. Çünkü o, kir Paşaya bir mektub gönderdi. Bunyaptığı blöflerin Türkleri korkutarak da Bağdadın yeni Valisine İranlıların kendisile müzakereye girişileceğini san taktıkları yeni isimle hitab ediyordu. mıştı. Fakat nihayet Sadrıazamm şu Çünkü siiler €Bekir> adından hoşlankat'î sualüe karşılaşmıştı: mıyorlardı: Kadircan Kafli «Cenabı Emaretmeab Ata Han, dame devletuhu, mukaddema güzelce Şa ha adamınız gelip, Bağdadı size veririm adam gönderiniz demekle, bizi tayin eyledi; hâlâ geldik, üzerinize Âli Osmandan gelen asker dahi bizim geleceğimizi haber alıp, havfımızdan kalkıp firar etmişler. Gelip bizimle müserref olup Bağdadı teslim edesiz!» Bekir, vaktile Sofu Kulu Hanın elçilerine söylediğini tekrarladı ve ilâve etti: Yol masrafınız olarak on kantar deve ve on bin kuruş veririm, lâkin on Acem Şah' çelse Bağdadı vermem! Şehrin kulelerinden atılan toplar İranhları bir az uzaklaştırdı. İşte Bağ dad etraftndaki kar deş kavgası böylece kızıştı. Şah Abbas da büyük bir 6rdu ile şehrin karşısına kondu. Hafız Paşanın gönderdiği erzak on dan ev\'el içeri alınmıştı. Fakat Hafız Paşa ayak sürüdü. Bekir Paşanın oğlu Mehmed babasmı Şaha sattı: Şah onu zift ile dolu bir sandalm içine bağladı; tutuşturdu ve Diclenin sularına bırakü. Çünkü eski Beylerbeyi Yusuf Paşanın kethudası Mehmed Ağa ile iki oğlunu da o böyle öldürmüştü. Padişahla Şah dehset yarışı yapıyorlardı. Fakat bu düşmanlığı Türk ve İran askerleri arasında gormek mümkün değildi. Ordu dağınık bir halde çekiliyordu; birçok eşya orada bırakılıyordu. Bu sırada İran ve Osmanlı askerleri birbirlerile görüşüyorlar; dostça konuşuyorlardı. Hatta o kadar ki İran askerleri Osmanlılara, eşyalarını toplamalan için yardım ediyorlardı. Bazı Tüvk çadırlarına girerler .orada buldukları şeyleri göstererek sorarlardı: Tarihî dava Galata rıhtımındaki arsaların kime aid olduğu yakında anlaşılacak Galata rıhümında, şimdi üzerinde muhtelif binaların bulunduğu bazı arsaların aidiyeti etrafındaki tarihî ihtilâftan çıkan eski davaya, İstanbul üçüncü Asliye Hukuk mahkemesinde bakılmıştır. Karagöz Abdullah Ağa varislerile Evkafın. Manizadelerin ve Maliyenın tarafları teşkil ettigi bu davada, mahkeme, \ukuf ehli tetkikatı yapılmasma karar vermi^ti. Dünkü celsede, üç vukuf ehli tarafmdan hazırlanan mufassal rapoıun birer sureti, taraflann ve killerine tebliğ olunmuşrur. Vekiller, bu raporu tetkik ederek, itirazı olanlar. 12 femmıız saat 14 te açılacak celsede söyleyeceklerdir. Rapor, netice olarak. dava mevzuu arsaTârTn' vHSPSMlfcğtf^it^haatlnî belîrt nıektedir. Bu rapurun hazırlanmaBi için, ii yapıl mıs ve vesfkalar üzerinde tetkikatta bulunulmak üzere de on iki defa celse halinde toplanılmıştır. Bütün bu celseler. hararetli münakaşalarla geçtiği gibi. celselerden her biri saatlerce sürmüştür. Davanın, adlivenin 20 temrmızda başlayarak 5 eylule kadar sürecek yaz tatilitıden e\"vel karara bağlanması icin calışılmakta ise de. bunun mümkün olup olmıyacağı belli değildir. Imanya Fransaya mütareke şartlarını bildirdi. 22 sene ev\el Fransanın müttefiklerile birlikte Almanyaya mütareke şartlarını tebliğ etmiş olduğu Compiegne ormanmda ve buraya Paristeki müzeden celbedilen tren vagonunda bizzat Führer beraberinde umum müdafaa kuvvetleri başkumandanı General von Keitel, Alman ordusu başkunıar.daru General Brauchitsch ve Hariciye Na a n von Ribbentrop olduğu halde şartlarını Fransız murahhaslanna bejaıı eylemiştir. Neşredilen resmî tebliğe göre Führer Fransız ordusunun gösterdiği kahra • manca müdafaa yı takdir ederek Fransaya sereüni ihlâl etmek istemediği mukaddemesini yaptıktan sonra su üç şartı dermeyan etmiştir; bu şartlar: 1 Muhasamatın tatiline ve 2 Ingiltereye karşı Ahnanyanın devam edeceği harbin Almanya lehine neticelenmesıni temin eylemesine Fransanın yadımda bulunmasına ve 3 22 sene evvel Almanyaya yapılan haksızlıklarm tamir ve telâfisine aiddir. Zâhirde şartlar gayet müsaiddir. Ağır olup olmaması bu şartların tetsirine bağlıdır. Meselâ İngiltereye karşı harbi neücclendirmek için Alnıaına nın Fransadan isteyeceği yardun her seyi ihtiva edebilir. Gene Alraanya>a yapılan haksızlıklarm tamiri istenecek Maznun demir tacirleri Emniyet Müdürlüğünden Adliyeye sevkediliyor olursa Fransaya altından çıkamıj acak ğı demiri 38 den satmakla üç kuruşluk cu, Kemal Gelçelman şahid olarak din bir yük tahmil edilmiş olur. Almanyamn bütün hedefi İngiltcreyi bir kâr yapmanın ihtikâr olmadığını lenilmişler, tertibat ve tahkikatı anGaro da, hükumetin verdiği kararın A latmıslardu*. Muhakeme edilenler, bun amana getirmek ve bu uğurda her vasıtadan istifade etmek olduğuna göre merıkadan gelen demirlere münhasır larm ifadelerine i'ıraz etmemişlerdir. olduğunu. bu demirlerin onlardon olmaNeticede, mahallen tetkıkat yapılarak Fransayı canla başla işbirliğini yap dığını soyledikten sonra, şahidler din demirlerin ölçülmesi, defterlerin gözden mağa sevk için kendisine şartlaruı alenilmiştir. Kaçakçıiık bürosuna ihbar geçirilmesi, lâalettayin üç demir tacirinin zami şümulünü yükletmek istemije da bulunan Ali ile kıyafet tebdiiile ter mütalealarına müracaat edilmesi, tetki cektir. tibat alan ve meşhud suç yapan emni katın çarşambaya yapılması. muhakemeSulh talebinin eibabını Başvekil ve yet müdürlüğü kaçakçıiık bürosu me nin de perşembeye bıraküması karar al Başkumaııdan Marrsal Petain izah etmurlarından Reşad. Erpençe, Said Ok tına almmıştır. miştir. Birinci sebeb Fransanın l'raumî Harbde olduğu kadar asker çıkarmamış olmasıdır. İkinci sebeb Uınuml Harbde Fransız ordusuna 85 İngiliz fırkası yardım ettiği halde bu defa ancak on İngiliz fırkası Fransızlaruı yanında yer almış olmasıdır. Üçüncü * İtalyamn Ankara sefiri, De Peppo sebeb ve belki de en mühimmi geçen dün sabah Ankaradan şehrimize gel harbin zafer neş'esile Fransız milleümiştir. Istanbulun Anadolu sahillerine elek nin «zevku safa» ya dalmış ve fe • * Belediyenin eski senelerden halka 300,000 lira istimlâk borcu vardır. Bu trik cereyanı veren beş ana kablodan dakârlık ve gayreti gevşetmiş olmasısene bu borcdan 40,000 lira ödenecektir. bir tanesi Sarayburnu ile Salacak ara dır. Kısa Haberler Elektrik kablosu Anadolu yakasına cereyan veren kablolar değiştiriliyor ADLtYEDE Tevkif edildiler Mesihpaşada marangoz Kurinin dükkân kapısım kuarak içeriden tornavida asırdığı iddia olunan Kadri ile Karabükten bir bavul çalarak tstanbula kactığı iddia olunan Nuri, dün Müd deiumumiliğe gönderilmişler, Sultan ahmed birinci sulh ceza mahkemesinde tevkif edilmişlerdir. Tediyata yakında başlanacaktır. * Belediyenin bu seneki bütçesile inşa ettireceği 400,000 Uralık yollarm inşasına talib çıkmadığından bunlar parça parça münakasaya çıkarılacaktır. * Tophanede Çukurcuma mahallesinde Altıpatlar sokağında dikime\inde amelelik yapan Hüseynin orurduğu evde dün gece anî bir çöküntü olmuş ve evde misafir bulunan Mehmed Dısan adında biri ayaklarından yaralanmıştır. = Beş, altı mahkumiyeti bulunan saK bıkalı esrar satıcılarmdan Elâzığlı Kürd Mehmed. dün Zeyrek yançın yerinde yakalanmış ve üzerinde 1,5 kilb esrar buhınmuştur. Mehmedin Tavukpazarmdaki «vmde yapılan arastırmada da 1 kilo esrar bulunmuştur. Suçlu hakkında tanzim edilen evrakla beraber dün akşam Adliyeye verilmiştir. * Denirvolları idaresi yeniden tamir olunan Tırhan vapurunu İTmir postalarına, Konva vapurunu da Bandırma seferlerine tahsis etmiştir. * Cenub vilâyetleri sert buğdavından yamlacak olan yeni ekmek iein bir tecrübe yanılacakrır. Bu tecrübe için un hazırlatılmaktadır. MVTEFFRR1K Demir silepi hakkında malumat geldi E\rvelki gün Marsilya limanında battığı şayi olan Sosyete Şilepin cDsmir» şilepinin batmamış olduğu dün gelen bir telgraftan öğrenilmiştir. Bu tel grafta Demirin Marsilya limanmdan ayr^TTiıs olduğu bildirilmek'dır. Fransa hükumeti İtalya ile de ay rıca mütareke ve sulh akdetmek istediğinden İtalya hükumeti İspanyn \a« sıtasile Fransadan murahhasiaruu ta • yin eylemesini istemiştir. Fransanın mihver devletlerile sulh akdcdeceği artık bir hakikat sajnlabilir. Fakat bununla harb bitecek değildir. İngiltereye karşı gerek Almanya gerek İtalya kıyasıya harbe devam edeceklerdir. İngiltere dahi bunu biliyor. Sür'atle ordu seferberliğini ilerlet mektedir. Temmuzun sonunda silâh altındaki İngiliz askerlcrinin mikları dört milyonu bulacaktır. Şu kadar var ki harb şarka sirayct etmekten uzaktır. Bunun son bir delili ^Iısı? Bayvekili tarafmdan parlamcntonun kararına tevfikan bu de\letin harbe sürük" lenmemesi için icab eden tedhirlerin alınmış olmasıdır. Şöyle ki Binçazi hududundaki cepehede bulunan Mısır ordusuna geri çekilmesi için emir vermistir. Burada harbi yalnız İngiliz Bu doğiştirme sırasında da Anadolu kuvvetleri yapacaklardır. vakasının cereyanı temin edilmektedir. Muharrem Fevzi TOGAY Elektrik işlerini ârızava uğratmadıktan başka her türlü teknik zorlukları da Şehrimize gelen mülteciler kendi millî vasıtaları ve mütehassıslarile Almanyadan kaçan eski Polonyall basaran Elektrik idaresinin bu muvaf muharibîerden 60 kişilik bir mülteci fakiyetini takdir ve tebrik ederiz. grupu, Suriyeye gecmek üzere, dün sındadır. Bu kablo senelerce bir çok kazalara maruz kalmış, vapur zincirlerine ve demirlerine çarparak paralanmış, altı yerinden eklenmesine lüzum hasıl olmustu. Üç sene evvel. yani ecnebi şirket zamanmda. eskijini değiştirmek için Aİ nıanyadan yeni bir kablo getirtilmişti. Fakat şirketin ihmali yüzünden kablo bir türlü değiştirilemedi. Elektrik işleri millî idaremize geçtikten sonra Avrupadan bir mütehassıs getirtilerek kablonun değiştirilmesi düsünülmüş, fakat ahval buna da müsaid görülmemiştir. Büyük bir memnuniyetle öğreniyoruz ki, Elektrik idaresi bu meseleyi kendi vasıtalarile halletmenin yolunu bulmuş, günler uzadığı için elektrik istihsalinin asgariye indiği, bu hafta içinde kabloyu değiştirmeğe başlamıştır. Eski kablo on dört günde çıkarılarak yerine yenisi yirmi günde konacaktır. Eski kablonun işe yarayabilen kısmı Beykoz Tarabya arasında kullanılacaktır. Ticaret Vekilinin dünkü tetkİkleri Şehrimizde bulunan Ticaret Vekili Nezmi Topçoğlu dün de öğleden cvvel Ticaret Vekâleti Başkontrolörlük da iresinde meşgul ohnuş, tifük ve yapağı ihracat tacirlerile diğer bazı ihracat tacirlerini kabul etmiştir. Tiftik ve yapağı ihracat tacirleri V*>kil tarafmdan kabul edildikten sonra Standardizasyon müdürünün riyaseti altmda bir toplanfı yaparak Rutnan yaya ihrac olunacak tiftiklere aid kat'î mukaveleyi imzalamışlardır. Ankara İstanbul hava seferleri Devlet Havavollan idaresinin geçen hafta şimdilik kaydile tatil o^anan İstanbul Izmir Ankara Tıava seferlerinden sonra görülen lünjm üzerine İstanbul Ankara ve istanbul Adana hava seferlerinin de pazartesi gününden itibaren tatiline karar vcı i'mistir Bu tatil keyfiyeti için bir ay müddet knnulmustur. Havayollarınm Ankara Adar.a tayvare seferleri devam edecektir. Gazi. şunu aparır mısan?.. Goturürüm. Pes apar, apar!.. Ya munu aparır mısan? Bana gerekmez... Senln olsun! Pes munu men aparirem, ziyade bâd!.. iran askeri onu sırtlayor, daha başka çadırlara da uğrayarak Şahm ordugâhmı boyluyordu. Bilirsiniz, çocuklarm ruhları ve benlıklerı çok defa buyüklerin manevî mevcudiyetlerınden daha fazla sırlarla doludur. Onların muamma hazinesi kalblerine nüfuz etmek bazan çok güç ve hatta imkânsızdır. Tanıdığım bir ihtiyar gene kız var. Ellisini aşmıştır. Otuz seneye yakındır ilkmekteb öğretmenliği yapıyor. Hayatta butun zevki miniırıinilerle haşir ve neşir olmak, onlaruı olçusüz hareketlerıle neş'elenmek, bu muhıtte mıüi varhğın, bütün insaniyetin istıkbalini keşfe çalışmaktur. Galibe Hanım beni ne zaman ziyarete gelse konuşma mevzuumuz mutlaka küçüklerdir. Onlann yaramazlıklarını, kendisini üzüşlerini bile sonsuz bir sevgi ve haz içerisinde anlatır. Geçenlerde gene derdleşiyorduk: Ah dedi, belki sizi alâkadar etmiyen bir takım hâdiselerle başınızı ağrıtıyorum ama, kusuruma bakmaym. Çünkü benim için bir başka dunya yoktur. Küçüklerimin beceriksizce muziblikleri, en basit şeylere akıllarının ermemezhkleri, tasavrur edemezsiniz. beni ne kadar eğlendirir... Fakat sunu da ilâve edeyim ki bu minyatür üısan nümuneleri arasında da tıpkı biz yetişmişlerin âlemindeki gibi kıskanclıklar, dedi kodular, biribirlerinden şüpheler, yekdiğeri aleyhinde kurulmuş tuzaklar da mevcuddur. Evet, o ufacık şirin kafalarm içini de öyle kurdlar kemirir ki sormayın! Galibe Hanımm hâlâ renklerini ve güzelliklerini muhafaza etmekten geri kalmamış gözlerinin derinliklerinde hazin gölgeler peyda oldu. Yüzünün kuru ve buruşuk derisi hafifçe renklendi: Fakat dedi, bir tanesi şu günlerde beni müthiş sinirlendiriyor. trenle şehrimize gelmişlerdir. Diğer taraftan Bulaaristan TürklerinŞirketi Hayriye yeni yaz tarifesini den altı muhacir Sofyadan, İtalvadaki hazırlamıştır. Bu sene geçen senelere Polonyall Musevilerden dört kişi de nazaran çok rağbet gören Boğaziçi için Triveste'den gelmişlerdir. hazırlanan yeni yaz tarifesine geçen yaz mevsimlerinden çok fazla posta konulmuştur. Boğaziçinde Küçüksuda Şirketi HayNüshası 5 kuruşrur. riypnin geçen sene kurdıığu plâj ve kazino da bu günden itibaren açıla caktır. Vapur biletile beraber kazinoda ç ç yemek ve plâjda banjo ücreti dahil o Senelik 1400 Kr. 2700 Kr. lar?k sirket tarafmdan ucuz kombme Altı ayhk 750 » 1450 » biletler ihdas edilmiştir. BoS^zm bir Üç ayhk 400 > 800 » çok mesireleri de yanndan itibaren aBir ayhk 150 > Yoktur. çılacaktır. Denizyolları id^resi âc yeni vaz ta rifesini hazırlamış ve Münakile Vekâ Gazetemize gönderilen evrak ve yazıiar letinin tasdikına arzedilmiştir. Bu ta neşredilsin, edilmesin iade edilraeı ve rife de 1 temmuzdan itibaren tatbik zıyaından mes'uliyet kabul olunmaz. edilecektir. Yaz tarif eleri CUMHURİYET lllıonepiti! ™ r » r Dikkat KUçük hikây Türkân ve Hasan Galibe hanım, dedim. Ben de size kendi başımdan geçmiş bir vak'ayı anlatacağım. Tüıkânm macerasının hemen hemen ayni bir vak'a... Vaktile ben de hocalık ettım, biliyorsunuz. Henüz lıseden yeni çıkmıştım. On dokuz yaşında tccrübesiz bir gencdim. Romantik benliğim hayatın praük sahalarından ziyade nazariyeler diyarında dolaşıyordu. Beşiktaşta bir mektebin kücük sınıflaıında tuıkçe okutuyordum. Hasan ismindeki bir talebem elinin altına her ne tesadüf ederse çalmaktan çekinmiyordu. Yakalamp ayıbı yüzüne vnırulduğu andenberi bu fena huyun uçurunıana büsbürün yuvarlanmış, utanma ve sıkıln a kabihyetini kaybetmişti. Ben de sizin gibi muhtelif usullere müracaat ettim. Heyhat. hiçbiri tesir göstermedi. Kn nil.ayet söyle bir plân tertib ettim Günlerden bir perşembe... O vakit tatil günü cuma idi. Perşembe de öğlevin mokteb kapanıyordu. Son derste bütün sınıfa hitaben: Çocuklar, dedim, ben bu gün evime değil, bir baska yere gideceğim Yamjnda evrak ve kitab çantamı götüremiyeceğim. Görüyorsunuz, eskimeğe yüz tutmuş bu çantayı satsanız belki pck az para eder. İçindeki kitablar da o kadar kıymetli şeyler değil. Fakat. çanta babamın yadigârıdır. Onun için bence manevî değeri büyüktür. Mektebde kaybolması ihtimali bulundugu için bırakamıyacağım. İçinizden birine verece Yazan: Hadıye lctâl ğim, cumartesi gunü bana tekrar geürip teslim edecek. Dikilen başlara, dikkatle parlayan göz( lere, sanki hakikaten bir intihab yapıyormuşum gibi, ağır ağır nazariariDU gezdirdım. İkismın, üçunün üzermde durur gibi oldum. Sonra birden: Hasan, dedim, çantam sana emanet.. Onu güzel güzel eve gotüı, karıştırmadan olduğu gibi gene getir!. Netice, dıyeceksiniz?.. Netice tevkalâde oldu. Hasan cumartesi günü çantamı büyük bir gazeteye sarılmış paket halinde bana teslim etti. Kirlenrnemesi, çizilnıenıesi için böyle bir itına ve ihtiyata da lüzum görmüş. Ne dersiniz, o günden itibaren Hasan bir daha hırsızlık etmedi ve hayatta böyle bir kuçüklüğe ebedıyen tenezzül edeceğini de zannetmiyorum. Çünkü, bu hareketimle ben onun izzeti nefsini atıldığı çamurlu çukurdsn çıkarmış, çiğnenmiş gururunu yerden ahp temizleyerek kendisme iade etmiştim. *** On beş gün sonra Galibe Hanımı vazifesinin başmda ben ziyaret eltim. Tereffüs zamanına tesadüf etmiştim. Bütün talebe küçük gruplar halinde bahçenin gölge kısımlarında toplnnmışlar, koşup oynuyor, bağırıp çağırıyorlardı. Bir aralık erkek ve kız bir çok çocugun tek âhenk halinde bağınştıklannı işittinv Türkâr Türkân, al topıı sana atı Sesini kısarak devam etti: Son sınıfta aylardanberi kitab, defter, kalem, lâstik gibi şeyler esrarlı şekilde kaybolup duruyordu. Ben bunu evvelâ sahiblerinin intizamsızlık, karışıklık ve lâkaydlık yüzünden öteye beıiye athklarına, sonra da unutup gitüklerine hükmettim. Hatta bir kaç tanesini de cezalandırdım. Lâkin uç gün e\"vel bütün bu işleri becerenin Tiukân olduğu apaşikâr meydana çıktı. İki açık göz tuzak kurup onu eli çekmecede, suç üzerinde yakalamazlar mı ? Kır saLİarla kaplı başmı meyvısane önüne iğdi: Asıl üzüldüğüm nokta Türkânm mahcub olup hırsızlıktan vazgeçeceği yerde faaliyetine eskisinden daha fazla bir hararetle devam etmesidir. Evvelce, kendisine lüzumlu olduğuna kanaat getirdiği, hoşuna giden şeyleri çalıp saklaıken şimdi bunları gene aşırıyor. fakat muhafaza ttnüyor, aramp bulunmaları kabil olmıyacak yerlere kaldırıp atıyor. Bu suretle sanki ona hakaret edenlerden intikam almak isteyor. Çünkü hırsızhğı keşfolunahdanberi kimse Türkânla ojTiamak değil, konuşmuyorlar bile! Ben onu, zaman zaman tenhada bir köşeye çekiyor. Elimdeki bütün vasıtalarla yola getirmeğe çalışıyordum Tatlı sövledim olmadı. azarladım hiçbir faydası görülmedi. Ne yapacağımı bilmiyorum, şaşrrdım kaldım doğrusu! Birden zihnimde canlanan eski bir hatıra ile yerimden doğruldum: •uz! ^ & n d l !ip vatavım artık, Kendi kendime: Muhakkak, dedim, bu Türkân Galibe Hanımm bana anlattığı kız olacak. Arkadaşlarınm sade onunla yeniden konuşmağa başlamakla kalmıyarak kendisine bu derece ehemmiyet verir göıünmelerine bakılacak olursa bizim uEUI gene tesirini gösterdi. Şeyvan kız muhakkak hırsızlıktan vazgeçt. O aralık Galibe Hanım koşarak yanıma geldi: Çok teşekkür ederim, dedi. Tarif ettiğiniz yolda yürüdüm. Gururanu oksayarak kızcağızı hastalığmdan kurtardım. Durun, size onu tanıtayım. Bir az sonra on iki yaşlarında kadar, tıknaz vücudlü, sevımli yüzlü, kara kaş kara gözlü bir yavrucakla yanıma geldi. Mektebimizin en çalışkan. en iyi huylu talebesmden Türkânı takdim ederim. dedi. Yavrucak elimi sıkarken dizlerini de hafifçe kırdı. Gülmeğe çalışırken kızardı ve önüne baktı. Bir konuşnıa vesiıesi olrrası için sordum: Yavrum. baban neci senin? Şoför, efendim. Adı ne? Hasan, efendim... Birdenbire sendeledim. «Acaba? Acaba?» diye be>Tiimin içinde bir çok ıstifham işaretleri peyda oldu. Tıirkân, benim o eski talebem Hasanın kızı mı idi? Yoksa bu iki ismin bü yere gelmesi bir tesadüften mi ibaretti? Tetkikimi genişletmeğe lüzum görmedim. Çünkü hakikaten baba kız olup olmamalarının büyük bir ehemmiyeti yoktu. Böyle huyları, ahlâklaıa yekdiğerlerine benzeyen biribirüıin manevî evlödı ve babası nice Türkânlar ve Hasanlar mevcuddu. Hadiye İCLÂL