26 Şubat 1940 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

26 Şubat 1940 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 26 Şubat 1940 [ Küçük hikâye Modern genc kız RADVO Junie Astor italyadan döndii Bugünkü program Fransız artisti Rornada «Her şey kadın için..» isminde bir film çevirdi ve bu vesile ile Alplerdeki kayak eğlencelerine iştirak etti • Beni çağırtmışsınız halacağım, der da beni görmekten hoşlanmadığını söyle Gözlerini odanın bir köşesine dikerek yaTÜRKİYE RADYODİFt'ZYON POSTALAEI hal koşup geldim, zaten ben de sizınle u di. Daha geçenlerde Belkisin kardeşi Ma vaşça: Dalga uzuniuğu: Babanın hakkı varmış diye, mırılzunboylu derdleşmek için günlerdir fırsat cid için bu çocukcağızın iyi bir mühendis Tnrkiye Radyosn 164S m. 182 Kc/s. 120 Kw. dandı. Anlayış farkı, sen başka bir âlemolup olmadığını biimem ama tango figürbekleyordum. Ankara » T. A. P. 31.70 m. 9465 Kc/s. 20 Kw. Genc kız güzel siyah gözleri hafif bir lerinde ve kadınları budalaca fıkralarla densin, Cemil başka bir âlemden.. Hem 12,30 Program, ve merrüeket saat ayarı, endişenin gölgeleri içinde halasının dizle güldürmekte birinci olduğu muhakkak, di onu zannettiğin kadar sevdiğin muhak12,35 Ajans ve meteoroloji haberleri, 12,50 rınin dibine sokulmuş, onun elini tutmuş yordu. Onun gibi nazik bir adama böyle kak mı? Şimdi ben bundan da pek emin Türk müziği: (Pl.) 13,30 14,00 Müzik: Kakonuşmak yakışır mı? Sonra medenî bir değilim. Çünkü seven insan, sevdiğinin tu. İhtiyar kadın: rışık muzık (Pl.) 18,00 Program ve memle Şefikacığım, dedi. Nişanlın hakkın insana yakışmıyacak kadar kıskanc, bü bütün arzularına zevkle boyun eğer. Ben ket saat ayarı, 18,05 Müzik: Radyo Caz Orda biraz konuşmak isteyordum yavrum. tiin erkek arkadaşlarımı bana âşık zan bövle bilirim. kestrası, 18,40 Konuşma (Umumî terbıye Genc kız boynunu bükmüştü: «Siz de ve beden terbiyesi) 18,55 Serbest saat, 19,10 Bugün onunla uzunboylu senden bahset nedivor. Kadmla erkeğin arkadaşlığından Cemil gibi mi düşünüyorsunuz! dedi. Ne Paristen yazılıyor: Memleket saat ayarı, ajans ve meteoroloji anlamazmış. Dans ettiğim zaman nasıl satik.. haberleri, 19,30 Türk muzıği: 20 kişilik radGenc kızın bakışları değişivermişti. ranp öfkelendığini görmelisin. Geçen gün kadar haksızsınız. İnanm bana Cemili çok Buradaki kadın artistlerden hemen ekyo saz heyeti konseri. 19,55 Türk müziği: ağzırdan kaçırdı. Dans erkeklerin herke seviyorum. Bütün bu sözleri ona söyle serisi harb dolayısile muhtelif Fransız asHiddetle: Yeni şarkılar. Çalanlar: Vecihe, Ruşen sin önünde kadınlarla kucaklaşması için mek isterdim. Fakat cesaret edemiyorum. kerî kıt'alarının «marraine» i seçildiler. Benden şikâyet mi etti? dedi. Kam, Cevdet Kozan. Okuyan: Sadi Hoşses. Onu kırmaktan, büsbütün kaybetmekten «Marraine» i türkçeye «cicianne» diye Halası doğrudan doğruya cevab vermi icad edilmiş bir maskaralıkmış. Oh bu 20,15 Konuşma (Fen ve tabiat bilgileri) kadarına tahammül edilir mi? Bununla korkuyorum.» yerek: tercüme edebiliriz. Gaby Morlay, Vivi20,30 Türk muziğı. Çalanlar: Kemal N. Seyİhtiyar kadın ağır bir hareketle ayağa ane Romance, Marie Glory. Louise Carberaber şimdiye kadar aramızdaki bütün Bilirsin seni nekadar sever.. hun, Fahri Kopuz, Refik Fersan. I Okumünakaşalar hiç bir zaman ciddî bir saf kalkmıstı. Genc kıza dikkatle baktı: Diye, gülümsedi. lo, Colette Darfeuille, Fransız askeri kıtyan: Azize Tozem. 1 Arif Bey Kürdilı Sana demin söylemedim, dedi. Fa aları «marraine» lerinin başında gelmekte Fakat kapı kapı dolaşıp derd yan haya girmemistir. Eğer onu bu kadar sevhicazkâr şarkı: (Sırma saçlı yâre kim hamağa başlarsa halimiz tamam olur hala mesenı tenkidlerine tahammül etmeme kat şimdi artık herşeyi söyleyebilirim. dirler. Bunlar zaman zaman o kıt'alara ber versin) 2 Artaki Kurdilihicazkâr Cemil kendisi hakkındaki düşüncelerini muhtelif hediyeler göndererek erlerin göcığım. Halbuki asıl ondan ben şikâyet et imkân mı vardır? Surası da garibdir. şarkı: (Dağlandı gonul) 3 Arif Bey Kendi arkadaslarını bana takdim etmek öğrenmeyi de pek merak ediyordu. Bu nüllerini alırlar. Kıt'aların koğuşlarında meliyim. Kurdilihicazkâr şarkı: (Düser mi şanına) Bunu söyledi. Ve birdenbire ayağa kal ten, hatta onlarla beni başbaşa bırak gün buraya geldiği zaman bana şöyle de da «cicianne» lerin resimleri asılıdır. ErII Okuyan: Semahat Ozdenses. 1 Sen:ha Kambay Nihavend sarkı: (Gönlümün karak odanm ortasında isyankâr bir ta maktan hiç bir zaman çekinmez. Onları di: «Şefikayı seviyorum. Fakat onun iz ler cephede, o manevî annelerin şefkat ebedî bir yaresi var) 2 Salâhaddin Pmardaima metheder. Bunlar hakikaten vaşını divacımızı uzattığının, garib bir tereddüd ve iltifatlannı yalnızlık ve hicranlarma vırla dimdik durdu. Nıhavend şarkı: (Hâlâ yaşıyor) 3 Nasiİhtiyar kadın da şimdi ciddileşmiş, du bssını almış aklı başında adamlar. Fakat ve endişe içinde bulunduğunun da farkın karşılık bir teselli sayarlar. dayım. Nesi var, niçin o kadar sinirli ve bin Mehmed Rast şarkı: (Oyle yaktın ki Junie Astor da bir Fransız askerî kıtdaklarındaki tebessüm silinmişti. Karşı hepsi ağır, durgun.. lnsan yüzlerine bakbeni) 4 Salâhaddin Pınar Rast şarkı: tığı zaman sovleyeceği şeyi saşmyor. Hem üzgün anlamalıyım. Fakat bütün bunlarl asının «cicianne» sidir. Pariste olmamasısındaki koltuğu işaret ederek: onunla konuşamam. Fazla çocuk tabiatli. na, Romada bulunmasına rağmen çocuk(Yalnız benim ol). 21,00 Türk müziği: Kaöyle geliyor ki onlar bana biraz istihza Otur, Şefika, dedi. Fazla heyecana Ne zaman böyle bir bahse girmek istesem radeniz havaîarı. Rizeü Hasan. 21,15 Mulüzum yok. Cemille aranızda bazı anlaşa ile bakıyorlar. Ben de Cemilin hatın için ürkek bir tavır alıyor. Sözü karıştırıyor. lannı unutmamış, onlara Italyadan, çok zik: Küçük Orkestra (Şef: Necib Askm), mamazlıklar olduğunu anlıyorum. Bana hu^urlarına tahammül ediyorum doğrusu. Onun niçin böyle değiştiğini anlamam memnun olacakları hediyeler göndermiş22,15 Memleket saat ayarı, ajans habertir. Junie Astor herşeyi açıkça anlat. Nişanlanmadan ev Buna rağmen o benim ahpablarım, dost için bana yardım etmelisiniz» Cemil buleri; zıraat, esham tahvilât, kambiyo ltalyanın sîyasî ve askerî vaziyeti he maklığıma sebebiyet verdi. Rolüm, cid nukud borsası (fiat) 22,30 Muzik: Cazband vel seviştiğiniz hepimizce malum. Şimdi larımla acı acı alay etmekten geri durmu nu söyledi ve bana birşey teklif etti. nüz tevazzuh etmemiş olmasma rağmen den güzel ve nefisti. Kadın hareketlerinin (Pl.) 23,25 23,30 Yarınki program ve kane o'du, araya ne gibi soğukluklar girdi? yor. Hatta benimle de.. Evet, benimle de Genc kız yerinden kalkmıstı. Merakla Fransa ile Italya arasındaki san'at münaBilmek isteyorum. Cemilin senden şikâyet gizli gizli alay ettiği muhakkak. Okuduhalasım dinleyordu. Halası hafif bir te sebeti çok sıkı bir rabıta ile bağlı bulun başında bulunan asrî bir amazonu temsil panış. etmediğine emin olabilirsin. Yalnız onu ğum kitabları çocukça bulur, fikirlerime ediyor, kadınların içtimaî mücadelelere biraz sükutî ve mahzun buldum. Nikâhın itiraz eder. Sık sık da benim fikren ol reddüd geçirdikten sonra kapıya doğru makta devam etmektedir. Son günlerde iştirakine mübalâğa ile taraftarlık eder göbakarak devam etti: Junie Astor, ltalyanın meşhur jönprömiMisafirlerinize biran evvel yapılması için delâlet etmemi gunlaşmam lâzım geldiğini söyler durur. Teklifi şuydu: Ben seni çağırtacak yesi ve «Beyaz müfreze» filminin kahra rünüyor, fakat neticede bir aşka mağlub ricaya gelmiş. Bir aralık senin son zaman Beni çok sevdiğine eminim, fakat yalnızolarak gene hakikî kadınlığıma dönüyolarda değiştiğini, kendisine karşı lâkayd ken o kadar ateşli bir âsık olduğu halde tım. lzdivac meselesini açacaktım. O yan manı Antonio Centa ile birlikte «Tutto rum. Filmin haricî sahneleri AlplaTda çevbir tavır aldığım ağzından kaçırdı. Maharicde, yanırnda nazik bir yabancı gibi daki salona geçecek ve kapıyı aralık bıra per la donna Her şey kadın icin» filmi rildi. Bu vesile ile orada tertib olunan kademki böyle olacaktı, daha evvel birbiri dir. Işte sinirlendiğim taraflanndan biri karak bizi dinleyecekti. Bu suretle senin ni çevirdiği gibi Tino Rossi ile MireiUe yak eğlencelerine iştirak ettim. Ayni zaikram ediniz. Balin de gene ItalyadaFiesta isminde bir manda italyancamı da kuvvetlendirdim ve nizi tanımaya çalışsaydınız da hiç birleş de bu.. Niçin aşkmı gizlemek lüzumunu fikirlerini de öğrenmiş olacaktı. Nasıl şimdi burada, bitişik salonda kordelâ vücude getirmek için hazırlan dağ sporlarmdaki meharetimi ziyadeleşduyuyor? Herkesin önünde sevişmek istemiypydiniz bari.. maktadırlar. Maamafih Mireille Balin'in tirdim. Şimdi bir müddet istirahat edecek Bu sözleri dinlerken evvelâ yüzü hid mezmiş. Bütün dostlarım bu halile onu mı? Genc kız bu suali gözleri hayretle bü bu eser, ltalyada ilk yapacağı bir film ve cephedeki manevî evlâdlanma yün detle bir gelincik gibi kızaran Şefika, ça bana karşı soğuk buluyorlar. Farkında deBeyoğlunda değildir. Altı ay evvel de «Venedik kar ceketler ve çorablar örmekle meşgul obuk kendine hâkim olmuştu. Halasının ğil. Kadın arkadaşlanmın yüzüne bak yüyerek sordu. Halası başını evet, demek ister gibi navalı» kordelâsında meşhur bir opera lacağım. Fransız tiyatrosunda karşısına geçip oturdu. Bir an düşündük maz. O nazik adam onları bozacak öyle saüayarak kapılardan birini işaret etmişti. artistinin kızı rolünü temsil etmiş, keza hareketler yapar, öyle sözler söyler ki ten sonra gayet makul ve sakin: ^ \Vallace Beery yeni çevirmekte ol diğer bir eserde «Un Mare di Guai Bir Halacığım, dedi, şimdi sırası gel hayrette kalırsınız. Daima da şunu ima Şefika onun işaret ettiği kapıya «Cemil» duğu «Atlas Okyanusundaki panik» fil kanşıklık okyanusu» adındaki komedide mişken sizin bir sözünüzü tekrar etmek ediyor: Evlenınce başbaşa kalmalı imişiz. diye, bağırarak atıldı. Fakat odaya gİTme de mühim bir rol" deruhte etmişti. minde evlâdlığı Caroll Ann'ın bir rol dersile çıkması bir olmuştu. Halasına doğru Yann akşam saat yirmi buçukta isteyorum: Aşkın beşiğinde sallanıyorduk. Sakin, tenha bir evimiz, kedilerimiz, köuhde etmesine muvafakat etmiştir. Bugün koşarak, yüzü sapsarı, gözleri akmaya «Her şey kadın için» filmini bitirdik sekiz yasına basmış olan Carol Ann vakÇocuk oyunları, çocuk şarkıları, çoSarhoştuk.. Birbirimizi tetkike vakit mi peklerimiz ve kitablarımız olacak. Dünyahazır yalşarla dolu: «Gitmiş, dedi, odada ten sonra geçen gün buraya dönmüş olan kaldı?. Zaten ben Cemili kaybetmek telâ dan elimizi eteğimizi çekip yaşayacağız. tile Clark Gable ile müteveffa Jean Harcuklar tarafından caz konseri, kıyyok!.» Gözleri halasının gözlerile karşışı içindeydim, babamı nişana razı edince Çocuklarımızı büyüteceğiz. Halbuki ben lasmca birdenbire olduğu yerde kaldı ve Junie Astor: low'un çevirmiş oldukları «Singapur'daki metli artistlerimizden Bedia, Hazım, Bu eser, dedi, benim ltalyada bü kadm» filminin temsiline figüran olarak ye kadar neler çektik, biliyorsunuz. «Ol hayatı, hareketi seviyorum. Hele çocuk sustu. Hakikati, nişanlısının bütün o sözVasfi tarafından temsil, monologlar, maz» diye tutturmuştu. Ne o, Cemil ben makinesi olmak niyetinde hiç değilim. Es leri dinledikten sonra bir daha dönmemek yük bir şöhret ve muvaffakiyet kazan iştirak etmişti. Eminönü Halkevi temsil kolu tarafınden on sekiz yaş büyükmüş. Düşünün kisi gibi kocamla şuraya buraya gidebil üzere gittiğini anlamıstı. Bunu daha evveldan komedi. Gregor ve arkadaşları. Cemil gibi yirmi yaşında gencleri bile göl meli, erkek, kadın bütün arkadaşlarımla den tahmin eden halası içini çekerek: Gttğlislerlnl vatanlarına siper eden blnlerce harblyelinln gede bırakacak kadar dinc, hoş, güzel bir görüşmeye devam etmeliyim. Salonum kahramanlıklarının destanı olan Böyle daha iyi oldu, diye, mınldanadam icin böyle şey söylenilir mi? Ne ise onlara açık olmalıdır. Bütün bunlar CemiHalk Opereti ben apladım, çırpındım, sizse Cemili tanı li sevmeme niçin mâni olsun? Bilâkis dı. Sen onun vüzüne karşı söyleyemiyeceBu akşam 9 da yordunuz, ona muhabbetiniz vardı. Araya Cemille hergün dizdize gözgöze olursak ğin şeyleri söyledin, o da belki yüzyüze olduğunuz zaman yapmağa cesaret edeBugUniin en bliyük Fransız askert fllml ZOZO Dalmasla pirdiniz, nişanlandık. Altı aydır nişanlıyız. belki birbirimizden pek daha çabuk usamiyeceği hareketi yaptı. Bu filim Fransanın Uroutn Şark ordularının iştirakile yapılmıştır. Biliyorsunuz ki Cemjl, nişanlandığımız nıp bıkarız. Buna da eminim. Bütün bunUç Kuyumcu ' Genc kız hıçkırarak: «Allahım ikimiz gündeııberi evlenelim, diyor. Fakat ben ları ona anlatmaya kalksam hakarete uğYazan: de birbirimizi o kadar sevdiğimiz halramış gibi irkileceğinden eminim. O isteuzstıyorum. de!» diye, söylendi. Ve kosup halasının Yusuf Süruri yor ki tamamile tahakkümü altına gire • ' İhtiyar kadın kaşlannı çatmıştı: yim, bütün arzularına boyun eğeyim. Fa göğsüne kapandı, ihtiyar kadm yeğeninin Niçin uzatıyorsun? gözyaslarını, kederini kısa bir zamanda Genc kız acı bir tebessümle içini çekti: kat biz artık erkek kadın ayni müsavi kendi muhitinden, kendi kafasında genc Çünkü korkuyorum, evet korkuyo haklara malik değil miyiz? Böyle gerı ka bir adamın dindireceğine emin telâşsız, Aşkın 7e sadakatin zaferi... Genclik ve güzellik fılmi.,. Emsalsiz derecede muazzam sahneler. rum. Neden mi? Bakın halacığım, bir ço falılık olur mu? Onun beni hareketlerim hevecansız onu teskine çalışıyordu. de serbest bırakması lâzım. O zaman aracuk tasavvur edin ki elde etmek istediği bir oyuncak vardır. Ona biran evvel sa mızda hiçbir anlaşamamazlık kalmıyacak. hıb olmak için çırpınır, didinir, haykırır. Halbuki şimdi korkuyorum, evet korku Yugoslavya kâğıd satmak istiyor Oyuncağı eline verdığiniz zaman ne yayorum. Cemilin evlendikten sonra daha par? Derhal susar, telâşı, heyecanı, göz mütehakkim bir koca olmıyacağı, beni Yugoslav kâğıd fabrikalan sanayii yaşları durulur ve elindeki şeyi sakin sa daha bir çok şeylerden mahrum etmiye umumî kâtibi doktor Ştonkaşifler'le mü kin tetkike başlar değil mi? İşte ben bir ceği ne malum?.. hendis Krenyard dün sabah şehrimize çok farklarla kendimi biraz bu çocuğa Genc kız derin bir nefes aldı. Ve işte gelmişlerdir. Bu zevat memleketimize her Bu filmin milyonlar harcanarak vilcude getirilen, gözleri kamaştıran benzetiyorum. Sakin, yanlış anlamayın. böyle demek ister gibi ellerini açarak ha nevi kâğıd vermek, mukabilinde yapağı Oyuncağı elde edip de kırıp köşeye atan lasına baktı. O düsünceli görünüyordu. almak üzere tesebbüsler yapacaklardır. muhteşem sahneler, tabi! renkli ve güzelliğin bir timsalidir. çocuğa demek istemiyorum. Şunu anlatNumaralı koltuklar bujfflnden aldırılabilir. Tel: 40868 mak istiyorum ki Cemille nişanlandıktan sonra kafamdaki fırtına oldukça duruldu. Kendime geldim. O kadar sevdiğim kocam olacak adama daha sükunetle bakPek yakında En bUyük Fransız yıldızlarının en giizell olan mağa başladım. Zaten dikkatimi çekecek hareketlerde bulunmaya başlayan o oldu. Kusurlarını anlat bakalım. Genc kız halasının sesindeki istihzanın JEAN CHEVRItR ve PltRRE LARQUEY farkına varmıyarak hararetle devam etti: Hayır, kusur demek istemiyorum. İle beraber yarattığı en son ve en muhteşem Cemil mükemel bir insandır. Bunu her zaman itiraf ederim. Yalnız acayib bir takım fikirleri; yalnız fikirleri değil, yapılmasında ısrar ettiği arzuları da var. Oh Sevimli ve kıvrak sesll siz benim nekadar müstakil, serbest yaşaFilmini takdim ediyor. Büyük BîR MAŞUKANIN ROMANI ... A Ş M A N mağa alışmış bir kız olduğumu bilirsiniz. KAÇAN KADIN ... BiR CiNAYETiN GuLGESiNDE BiR KADIN ... Cemil daha şimdiden beni bir takım şeylerden mahrum etmeğe kalkıyor. Evvelâ arkadaşlarımı tenkidle işe basladı. Nihayet bir gün bu deli dolu genclerin arasın Peride Celâl ÇİKOLAT CEMİL KARAMELA CEMİL Fevkalâde müsamere ÜC H A R B i Y E L ı Pek yakında L A L E sinemasında Önümüzdeki Çarşamba akşamı M E L E K JOAN GRAVFORD BEYAZ PERi JAMES STEVARD SÜMER ve TAKS1M Sinemalarmda Bu akşam S A R AY sinemasında EDWIGE FEUILLERES'in VATANSIZ KADIN Imperio Argentina Ilâveten : FOKS JURNAL dünya ve harb haberleri Tefrika No. 35 Yüzüme, bir maske gibi örttüğüm veda hüznü arkasında, bir türlü zaptedemediğim sevincimi gizleyerek Istanbuldan ayrıldım. Ve yarım günlük tren seyahati acaba beni nere>e götürüyor? Yassıkaya köşkünün loş koridorlarında, geniş odalarının duvarlarında, onun ciddî sesinden bir akis; bahçe yollarında, onun adımlarından bir iz bulacak mıyım ac?ba? Köşke gider gitmez, ilk işim selâmlık tarafını dolaşmak olacak. lstanbula gelirken yalnız kapısından bakmakla iktifa ettiğim o karpnlık koridorlu yeri, şimdi belki biraz daha ışıklı görürüm. Hakkımdaki sürgün kararınm verilmesine şahid olan o odalar, yüreğime aydınlık dolduran mektubun da yazıldığını gördü. Geçmiş şeyleri unutmak, yalnız, geleceği düşünmek isteyorum. Selim Sekban Beyin, bir zamanlar, benlığımi unutturacak derecede ileri gi Nakleden: HAMD1 VAROGLU den, huysuzluk diyebileceğim hallerini, haklı değilse bile, tazla şiddetli hüküm vermeğe değmez buluyorum. Bir parça insaflı düşününce, kendimi de büsbütün suçsuz göremiyorum. Unutmak iyi şey. Yürek rahatlığına kavuşmak için bundan iyi çare yok. Şu dakikada kalbim öyle ferah ki. Bir zamanlar beni üzüntüden harab eden o manasız düşünceler meğer ne kadar zararlıymış. Selim Sekban Beyi, kibir, gurur, hodbinlik telâkki ettiğim o kendine mahsus tabiî hallerinden ayrı muhakeme edince, onun, gördüğüm gibi fena bir adam olmadığını anlayorum. Onu şimdi Yassıkayada bulmayı ne kadar isterdim. Hakkında beslediğim kötii kanaatten dolayı kendisinden özür dilemek için sabırsızlanıyorum. Maalesef buna imkân yok. Mektub yazrnak imkânı bile yok. Evvelâ adresini bilmiyorum. Acaba adres bıraktı mı? Bıraktıysa bile, büyükannem bu adre sualimi cana minnet bilircesine memnun, Bahçedeki küçük gülistanım, bütün güzelsi gizli tutmıyacak mı? liğile gözümün önüne geldi. lhtiyarsız gülümsemeğe başlayan du cevab yetiştiriyor: Hepimiz iyiyiz, küçük hanım. KöşkBeşirle konuşurken, ara sıra demeti elidaklarıma, gene hararet çizgileri yerleşti. Gene bir sürü istifham karşısındayım. te hre şye, bildiğiniz gibi. Yalnız, siz git me alıyorum, yüzümü çiçeklerin muattar Belki hepsi de cevabsız kalmağa mah tikten sonra, köşk pek ıssızlandı. Herke yumuşaklığına gömerek, Yassıkayanm bu se bir kasvettir çöktü. canlı kokusunu ciğerlerime doldüruyokum sualler. Selim Bey buradaydı ya. Yalnız sa rum. Bana öyle geliyor ki, Yassıkaya topŞahsiyeti etrafma kalın bir esrar perraklarının özünü bağnnda taşıyan bu dedesi gerilen Selim Sekban Bey, elbette ki yılmazdınız. Evet ama o da sizden sonra çok meti koklarken, bütün köşkü, içindekilerYassıkayadan ayrılırken adres bırakmakalmadı, gitti. Bir iki hafta ancak otur le beraber kucaklayorum. mıştır. Bol güneşli bir hava var. Arabanın muYahud bırakmıştır da, büyükannemden du. Zaten, biliyorsunuz, misafirimiz pek öyle neş'eli bir adam değildi. Her zaman şamba perdeleri, bu yolu tersine olarak başka hiç kimse bunu bilmiyecektir. Her zaman olduğu gibi, gene hüsnüni dalgm, düsünceli... Hele sizden sonra geçtiğim o yağmurlu günkü gibi örtülü yetimi ispat imkânından mahrumum. Se büsbütün sesi sadası çıkmaz, yüzü gülmez değil. lim Sekban Bey, eğer Yassıkayaya bir oldu. Ruhumdaki genişlik mi tabiate siradaha avdet etmiyecekse, Istanbul tecrü Ya! Demek ben gittikten sonra bile yet etmiş; yoksa, gökten kırlara dökülen, besinin neticesi gibi, hakkındaki kanaat neş'esi gelmedi öyle mi? kırlardan semaya fışkıran bu ışık cümbülerimin uğradığı bu istihaleden de haber Ne münasebet! Eskisinden beter so şü mü yüreğimi aydınlıkla dolduruyor? siz kalacak. murttu. Bazan bahçede dolaşmağa çıkarNereye baksam gözlerime güzel şeyler Buna, kendi hesabıma çok teessüf edi dı da görürdüm. Elleri cebinde, başı ye aksediyor. re iğik gezer dururdu. Hasılı, sizin köşkBeşirin ara sıra şaklayan kamçısı; beyyorum. te bulunmadığınız besbelliydi. *** girlerin nal sesleri, tekerleklerin gürültüDaha Yassıkayaya varmadan, istasyona sü, adım adım Yassıkayaya yaklaştığımı Tren istasyona girdiği zaman, Beşir Ağanın orada beni beklediğini gördüm. ayak bastığım dakikada Beşirin ağzmdan haber veren bu müjdeciler, nazanmda gil Avdetimden duyduğu memnuniyet, yü dinlediğim bu sözler kalbimi birdenbire gide büyüyen kıymetler alıyorlar. ferahla doldurmuştu. zünün bütün çizgilerinde okunuyor. Istasyonla kasaba arasındaki uzun yolu Çantamı, kompartimanın filesinden kaSflim Sekban Beyin, beni köşkten u bitirip çarşıya girdiğimiz zaman, içimdeki parcasına alıp önden koşa koşa arabaya zaklaştırdıktan sonra, zaten pek az olan sevinci zaptedemiyecek bir hale geldim. götürürken, ihtiyar bacaklarına taptaze neş'esini büsbütün kaybetmesi, muhtac Tenha sokaklardaki insanların arasınbir kuvvet gelmiş gibi canlt adımlarla yü olduğum teselliyi bana fazlasile vermişti. da tesadüf ettiğim aşina çehrelerle göz rüyordu. Beşir, arabanın içine, bizim bahçeden göze geldikçe, elimi sallaî'ip uzaktan seKamçısını kolunun bütün kuvvetile topladığı çiçeklerden bir büyük demet lâmlamak, «Ben geldim! Benim işte! Geşaklatıp arabayı yürüttükten sonra, ko yerleştirmiş. ne aranıza döndüm!» diye bağırmak, senusmağa başladık. Gözüm o demete ilişir ilişmez, kendimi vincimi, saadetimi haykıımak isteyorGi'm Ben, durmadan sual aoruyorum, o her vuvama kavuşmug gibi mes'ud hisaettim. Beşir, bir saattenberi durmadan yol a lan hayvanları sulamak için çeşme başında mola verdiği zaman arabadan indirru Kasabanm girintili çıkıntılı taşları üzerinde, ayaklarımm uyuşukluğunu gideri mek için, beş on adım yürüdüm. Istanbulun caddelerine çabucak alışan gözlerim, kasabanın sokaklarmı şimdi öyle daracık görüyordu ki! Fakat dünyanın servetini verseler, bu dar sokaklan Istanbul caddelerine değişmezdim. Sokaklar gibî, o sokaklardan gelip geçen şu saf yüzlü, saf bakışlı, kimi çarıkh, kimi poturlu, sade giyinişli insanlan da; Istanbul mağazalarmın ancak vitrinleri genişliğindeki şu ufacık dükkânları da..* Bavulumda, Istanbuldan alınmış düzinelerle tuhafiye eşyası var. Fakat, ayaklarım, camekânı pembeli yeşilli yün çii lelerile; güneşten rengi solmuş pudra kutularının yanında irili ufaklı taş bebeklerle; hazırcı işi gelin entarilerile, ucuz lâvanta şişelerile süslü dükkâna doğru ilerleyor. Buradan, hiç ihtiyacım olmadığı halde bir sürü ufaktefek satm aldım. Bunlan belki hiç kullanmıyacağım, dolabımın bir köşesinde tozlanıp kalacak. Lâkin, bu sevincli günümde, kendi saadetimden herkese bir hisse ayırmak isteyorum. Alış verişi günde bir iki lirayı geçmiyen bu ufa' cık dükkân sahibinin yüzünü güldürmek beni bir kat daha mes'ud edivor. {Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: