/"ITMUT TPÎVTT 19 Subat 1940 Küçük hikâye Tokat ^ = ^ Çeviren: Piraye = • Hulâsa edin olmaz mı üstad? tahfif etmek cazibesine kapılmamışızdır? Şayanı hiirmet bir adam olan mahke Buna mümasil hâdiseleri hâfızanızda canme reisi, bir aile geçimsizliği esnasında landırmak için, müteaddid hizmetçilerin karısını döğmekle müttehem Mösyö Por. tesadüfen şahid olduklan ahvali, bir kıgölar'm vekili avukat Kordone'ye hitab sım hususî hayata hürmetkâr bulunduediyordu. ğumdan burada zikretmek işime gelmez! Bu sözile vekilin ima ettiği, bizzat hâ Hulâsa edin, mahkeme bugün gekimin kendi ailevî ahenksizliği ve karısıne çok yiiklü... Yalnız mahkeme değil Bay Reis, nın geçimsizliği, samiinden bir kısmının ben de yüklüyüm, bir masumu müdafaa malumu olduğundan, simalarda gizli teetmek üzere mukaddes bir vazife ile... bessümler belirdi... Reis anlamamazlıkHakikati arzetmem için, heyeti hâkime tan geliyordu. Karısı, aralarında çıkan nin müsaadesile tasarruf edeceğim müd son kavgadan sonra annesinin evine gitdet lüzumu kadar tam ve kâfi gelecektir. tiğinden, altı haftadır kendisi tatlı, sakin Reis hafif tertib verilen derslerden bir bekâr hayatı yaşıyordu... Izdivac hakkındaki öz kinini bitarafane unutmak ishoşlanmadığından miistehzi bir tavırla: lyi ama siz de sözlerinizi israf et teyerek: miyenler meyanında değilsinizdir! Hakikati hiçbir şey aydınlatnnyor! Avukat sükunetle devam ederek: Diye söze başlamak istediği sırada sa Adlî ve psikolojik hâdiseleı karşi londa zuhur eden anî bir hâdise, lâkırdu sında, müfekkiremin başkalarina nazaran sını yarıda kesti: Heyecan ve mahcubidaha geniş mikyasta olduğuna bu bir de yetten Porguİar'a fenalık gelmişti. lil teşkil eder. R e i s : Pencereleri açm, bİT az ha Sözü uzatmanın orijinal tefsirleri va değişsin ve kendisile meşgul o!un. Bir hep şahsınıza miinhasırdır aziziml çeyrek sonra devam etmek üzere celseyı Şahsiyet ve ayni zamanda orijina tatil ediyorum. lite sahibi olduğumu itiraf etmenize müTam dışarı çıkmak üzere iken, elıne tesekkirim Bay Reis. Gelişi güzel bir söbir kart tutuşturdular. Müstacel bir şey zü mültefitane cezalandırmakla şökretşi görüşmek üzere bir madam küçük kabul ar tevazuunuzun nadim olacağı aşikârdır. salonunda kendisine intizar ediyordu. Reis ümidsiz bir tavırla mükerreren, Karta bakıyor: Karısı!... Hırstan, öfke muavinlerine dönerek: den kıpkırmızı kesilmiş, gözleri yerinden Bu böyle on sene devam edebilir; fırlamış bir halde kendisini karşılayor: diye mırıldanıp, yüksek sesle: Üç trenile geldim! Alâkasızlığın Mukaddime kâfi, sadede gelelim. hakkında düşündüklerimi söylemek için Saded basit bir mevzudu: Sakin, uyakşama kadar sabredemedim. Demek sal, geçimli bir adamcağız olan Porguİar böyle altı haftadır gaybubet edişim senı titiz, sert, huysuz bir kadınla evli idi. müteessir etmeyor? ! Iki satırla olsun avOnun haksız şirretliklerine, on beş sene det etmem için bir ricada bulunulamazdı sabırla mukabele etmişti. Fakat günün bi değil mi? Ama malum.. Bu müddet zarrinde canına yeterek karısının yüzüne bir fında, fırsattan bilistifade, mösyö mü tokat aşketti. Hem öyle muhkem bir silkemmel eğleniyorlar!.. Ne olacak zaten le ki, maruz olan ya afallayıp sersemler senin gibi hâkim taslağından ancak bu kalır, yahud da basar yaygarayı... Kadın tüılü adalet beklenir! intikam almağa yol açan ikinci şıkkı terBir rezalet çıkacağı endişesile fena cih ederek, şamatalı sinir buhranlarile halde üzülen reis: w komşuları, imdada çağırmış, kömürlük Sus Klemans! Sus kancıgım! Buramerdiveninden düştüğü günden kalma da sinirlenmenin lüzumu yok. Evde ançüriıkleri de yeni olmuş gibi göstermişti. . Biitün bunlar her kesi şayanı nefret koca laşırız... Sinir! Sinir! Kanlarınızın haklı şısınm aleyhine şehadete sevketmeğe kâfi kâyetlerini manasız ve gülünc bir mevkıe geldi. düşürmek için, bu hepinizin, bütün er Şahidlerin Porgular'ın evine girdikleri keklerin icad ettiğiniz kelime! Ustelik sen zaman onu, elinde muazzam bir süpürge beni hiç bir zaman sevmedin. Yalnız şohsopasile (sanki süpürge saplarının çapı a ret düşkünlüğünün tesirile, babam meclısı şağı yukan ayni değilmiş gibi) af ve mer. âyan azası olduğundan gayrete gelip, hamet taleb eden biçarenin üzerine hü mahkeme reisliğine üzendin ama... ılâh cum ederken gördüklerini iddia etmeleri Bütün bunlan adamcağızın yüzüne üzerine, reis Martinyon müstakim ve mü haykırıyordu. Sesi gitgide çatallanıyor, kemmel bir insan olmasına rağmen, avu lisanı da bozuluyordu. kat Kordone'nin nahoş münakaşasmdan Nihayet iradesini kaybeden reis, ehnı bizar olduğundan dolayı vekile karşı bağ kaldırarak bağırdı: ladiğı küçük garazın yükünü çektirmeğe Sus! Yoksa seni... niyet ettiğinden, kısa kesmek arzusile: Döğecek beni! Döğecek beni!... Dava dinlenildi mi? Döğdü beni! Davanm dinlenilmesi münasebetiFeryadmı basan kadın, kapıya atılale sıra beni dinlemenize geldi. İddia ede rak pürhiddet çıkıp gitti. rtm ki, hakkın küçüğü olmaz! Küçük hüÜç dakika sonra, beti benzi el'an yeküm ve küçük vicdan vardır... Mahkene rine gelmeyen reis, başındaki bir tara en ufak bir cürüm işleyene de, idam ce fa kaymış, mevkiine geçerken, acezasını hak eden kadar âdilâne davran le ile usulen azaların reyini aldıktan sonmağa mecburdur. Tahkikatla da sabit ol ra, sesinde acı bir ahenkle: Azizim Mösyö Porgular, geçirdiniz nazaran: Müekkilim M. Porguİar fevkalâde sa mi, nasılsınız? Geçmiş olsun... kin, geçimli, kimseye mazarratı dokunCelse devam ediyor. Taliktan evvel mıyan bir zattır. Kadınların (ebedî bir nerede kalmıştık? Ha! Evet.. Diyordum an'aneye tâbi olarak birbirlerine toz kr>n ki: Hakikati hiç bir şey aydınlatmayor durmamalan hasebile) şehadet ettikleri ve ilâve edecektim ki, önüne geçilmez gibi, aile hayatının on beş senelik mağdu bazı ahval karşısında; tokat, sinir buh riyetinin acısını çıkarmak üzere, süpürge ranlarını teskin edecek sıhhî bir hareketsopasmı asla âlet edinmemiştir. Yalnız bir tir. V'aziyet bunu gösteriyor.. Haydi Mösyö Porgular dönüp evinize tek tokat atmıştır. Bunu kendisi de itiraf ediyor. Sorarım size: Hangi birimiz in gidin ve tavsiye ederim: Ancak son çasanı şiddetle iz'aç eden, tahammül edil. reye baş vurmak icab ettiği takdirde bumez bir kadınm karşısında, küçük bir nu tekrarlarsınızl Çeviren: «darb» hareketile asabımızın gerginliğini Bütün Istanbul halkını alâkadar eden bir filim. Şimdiye kadar hiç bir benzeri gösterilmemiş emsalsiz şaheser, sinema tekniğinin en son harikaları ve en son icadı Yıldızlar Diyarında BAY TEKİN Estonya ve Lituanyada sinemacılık Birinde 78, diğerinde 52 sinema salonu mevcud olan bu iki memleket şimdilik ancak «Documentaire» filmler vücude getirmektedirler Ç Bugunku program) TÜBKIYE BADYODİFÜZYON POSTALAKI Dalga nzunlnğu: Tfirklye Radyosu 1648 m. 182 Kc/s. 120 Kw. Ankara . T. A. P. 31.70 m. 9465 Kc/s. 20 Kw. Baş rollerde: Hakikî Bay TEKİN filminin kahramanı BUSTER CRABBE'in en son fılmi Pek yakında ALKAZAR Sinemasının Şeref haftasma hazırlanımz. Dİkkat! Ta Pendiğe ve Boğaziçine kadar Şimdiye kadar Bütün Kadıköy halkı LUks ve konforlu sinema görmek için İstanbula gidiyorlardı... Halbuki pek yakında Bütün tstanbul halkı LOks ve konforlu sinema görmek için Kadıköyüne gîdecektir. ZiRA : Pek yakında Son Rus hücumlarına karşı gösterdiği kahramanca mukavemetle cihanın dikkat gözünü üzerine çekmiş olan Finlandiya daki sinemacılık faaliyetlerinden evvelce bahsetmiştik. Bu gün de Estonya ve Lituanyadaki çalışmaları anlatarak Baltık memleketleri serisini tamamlamak istiyoruz. Estonyada 78 ve Lituanyada 52 sinema salonu mevcud olduğu cihetle bu iki memleket henüz yalnız başlanna uzun filimler yapacak vaziyette değildirler. Hiç şüphesiz bu salonların getireceği varidat mahallî bir filimcilik endüstrisi tesis et mek imkânını veremez. Fakat bu mem leketlerden Amerikaya hicret etmiş milyonlarca muhacir memleketlerine aid filimler görmek istediklerini her zaman tekrar ederek böyle bir teşebbüs için lâzım gelen muavenette bulunacaklarını vadeylemektedirler. Estonya ve Lituanyada ecnebi filimlerî orijinal dilde geçmekte, mükâlemeler seyircilere yazılarla izah edilmektedir. Estonyada kültür filimleri ve Documentaire kordelâların çevrilmesi A. Peel namında bir zat tarafından idare edilmekte ve hükumet salonlara ecnebi filimlerle birlikte yüzde muayyen bir kısımda millî filim ( NİŞANLANMA "*) geçirilmesini mecburî kılmış olduğu için bu müessese beka bulabilmektedir. Diğer Estonyanın documentaire filmlerinde sık sık «Akşam» matbaası müdürü Kâzım bir kısım documentaire kordelâlar da, sık rol alan bir Estonyalt artist köylü kıyafetinde sık Fransaya seyahat ederek oradaki teŞinasi Dersanın kızı Selma Dersan ile rakkiyatı memleketteki müesseselere tat uzun uzadıya devam edecek mi? Orasını Riyaseticumhur sabık umumî kâtdbi Bay bik etmek hevesini gösteren Alexandre da halihazırdaki Avrupa harbinin neticesi Hasan Rıza Soyakın oğlu Enver Soyak: Pallo'nun eseridir. gösterecek. Sade Estonya ve Lituanya ile nişanlanmışlardır. Lituanyadaki filimcilik faaliyeti Motu oralardaki filimciliğin mukadderatı değil, Her iki aileyi tebrik eder, genc nişanzai kardeşlerin elindedir. Bunların idare bütün kıt'anın mukadderatı ona bağlı dehlara sıhhat ve saadet dileriz. ettiği müessese ayni zamanda hem Ame ğil mi? rikada hem de Kovnoda çalışmaktadır. Krikastai ismindeki filimleri epeyce miiteassıbane bir hıristiyanlığın hâkim ol duğu memleketteki muhtelif orijinal haç, Hak ve hürrlyet İçin çarpışan bir mllletln Istlklâl milcadeleistavroz nümunelerini tespit ederek bunsini gösteren büyUk bir AŞK ve KAHRAMANLIK fllmlnde lan gösterirken birlikte memleketin güzel köşelerini de seyrettirmektedir. Şimdilik Baltık sahilini süsleyen iki küçük memleketteki vaziyet budur. Son zamanlarda oralarda hâkim olmaya başlayan Sovyet Rusya nüfuzunun her iki taraftaki umumî hayat üzerinde vücude getireceği değişikliğin sinema sahasma da şamil olacağı şüphesizdir. Fakat bu şekil 12,30 Program ve memleket saat ayarı, 12,35 Ajans ve meteoroloji haberleri, 12,5013,30 Türk muzıği (Pl.) 14,00 Müzik.: Senfonik müzik (Pl.) 18,00 Program ve memleket saat ayarı, 18,05 Muzik: Radyo Caz Orkestrası. 18,40 Konuşma (Umumî terbiye ve beden terbiyesi) 18,55 Serbest saat. 19,10 Memleket saat ayarı, ajans ve meteoroloji haberleri, 19.30 Türk müziği: Geçid konsen (On okuyucu sıra ile) Çalanlar: Vecüıe, Ruşen Kam, Kemal Niyazi Seyhun, Cevdet Kozan, Cevdet Çağla, İzzeddin Okte. 20,15 Konuşma (Fen ve tabiat bilgileri) 20,30 Türk müziği. Çalanlar: Reşad Erer, Fahıre Fersan, Refik Fersan, Fahri Kopuz. I Okuyan: Mustafa Çağlar. 1 Suzinak peşrevi, 2 Arif Bey Suzinak şarkı: (Çekme elemü derdini) 3 Hafız Yusuf Suzinak şarkı: (Nedir bu devrü tegafül) 4 Rahmi Bey Suzinak şarkı: (Bir sihri tarab nağmei sazındaki tesir.) 5 Yesari Asım Suzinak şarkı: (Ayrı düştüm sevdığimden), II Okuyan: Müzeyyen Senar. 1 Dedenin usşak şarkı: (Ağlatırlar, güldürürler) 2 Uşşak şarkı: (Ahuzare düştüm). 3 Uşşak türku: (Girdim yârin bahçesine) 4 Uşşak turkü: (Söyleyin guneşe) 5 Gerdaniye türkü: (Yüce dağ basmda). 21,15 Müzik: Küçük orkestra. (Şef: Necib Aşkın) 22,15 Memleket saat ayarı, ajans haberleri, ziraat, esham tahvilât, kambiyo nukud borsası (fiat). 22,30 Müzik : Cazband (Pl.) 23,25 23,30 Yarınkl program ve kapanış. NELSON EDDY r ALEVŞARKISI Pek yakmda M E L E K sinemasında | Sinemasında "Kadıköy,, ünde Modern TUrk Sinema medeniyetinin en muhteşem abidesi olan Bu akşam OPERA Sinema sarayı açıhyor. Misafirlerinize LEW AYRES ve LIONEL ATWILL DOROTHY Slnemamn en güzel yıldızı ... LAMOUR'un AŞK ile beraber yarattıkları en hissî va müessir ve büyük mizansenli Aşk ve ihtiras filminin şayanı hayret kahramanı olacaktır. FIRTINÂSI DOr\ DOr\ Fransız sinemacılığının biriclk muvaffaklyeti ilâveten : YENi FOKS JURNAL son dUnya ve harb haberleri fl| Bngün Z A Z A filminin son matinesi f f Sinetna âleminin yeni güzel çifti PİRAYE Şarkıdan kavgaya ... Dansdan Boksa ... Neş'eden Hlcrana... Isyandan aşka akan en son flllmlerl GİNGER ROGERS JAMES STEWART ÇİKOLAr CEM1L KARAMELA CEMİL ikram etiiniz. HALK OPERETÎ Bu akşam 9 da (Leblebici Horhor) ZOZO DALMASLA Büyük operet Bestekârı: Meşhur Çukacıyan Telefon: 40574 Vera Korene Charles Vanel Roger Duchesne Çatlık rıısyasında ihtişam içinde geçen entrikalar, büyükharbin ilârı, aşk, intikam Hayatın aynasıdıı? Senenin en büyük filmidir. Bu filmi herkes görecek, Sevecelt alkışlayacaktır. KAZAKLARI KAZAKLARI Bu Perşembe akşamı L A L E SİnemaSinda ATEŞLi KADIN PARK : Beşiktaş SUAD DON KAZAKLARI s sinemasında ^ ımtlNiR I I Çar saıaylarının meşhur valsletını, balolarını gösterecek ve cihanşuojul DON KAZAKLARI korosunu dinliyecektir. I ALLAHIN I I İlâveten : GRAF Von SPEE zırhlısının Montevideo 10 7 ve 9 dadır a ^ J |^^ intiharı bütün teferrüatile, Seanslar : 2.30 4.30 r CENNET • NUREDDIN Limanına kaçması ve W IVIE IR i° e m a s ı n m za^er galası olacaktır. kucağa başımı yaslayıp hıçkırâ hıçkıra ağlayışımı ömrüm oldukça unutmıyacağım. Dadım, iki adım ötede, nereye koyacağmı şaşırdığı ellerini uğuşturarak bize bakıyordu. Beşir Ağa da oradaydı. Arabayı hazırlamış, beni istasyona götürmek için bfkliyordu. Büyük annem, boynuna asılıp kalan' kollarımı, yavaşça oradan ayırdı. Haydi yavrum, dedi, yolcu yolunda gerek. Güle güle git, güle güle gel. tstanbula gidince bütün bu üzüntüleSni jnutacaksın. Gez, eğlen, sakin yüreğini sıkma. Buraya döndüğün zaman bak na%ı\ değişmiş bulunacaksın. Haydi AUah «elâmet versinl On dakika sonra, yüreğimde ayrılığm taze sızısı, Yassıkayaya inen araba yolundaydım. Yağmur taneleri, arabanın iki tarafını örten muşamba perdeler üzerine, içimi ürperten pıtırdılarla dökülüyor. Atların nal sesleri; Beşirin, arasıra sak~ layan kamçısı ve bu yağmur tanelerinın korkak, sinsi şıpırtıları, hep bir arada, çok manalı bir anusiki parçasmdan farksız. Elim ayağım bağlı, sürüklenerek bir yere götürüldüğüm zehabı içindeyim. Hele bu yağmur taneleri! Hele onlar! Göz yaşına ne kadar de benziyorlar... {Arkası Loca ve numaralı koltukları şimdlden aldırınız. Tefrika No. 30 Nakleden: HAMDI VAROGLU Böyle şeylerde sebeb aranır mı? lecek halim yoktu. Sözüme devam eltim. Siz, uzaktan hissetmezsiniz elbette. Fakat Sonra, beni buradan uzaklaştırmak ben, Selim Sekban Beyin bana karşı bes aklına geldi... Buradan çıkar gidersem, lediği nefreti pekâlâ biliyorum. Meselâ, yeniden hastalanıp her kesi telâşa düşürilk zamanlar benimle konuşmaz, yüzüme meme, köşkün havasmı bulandırraama bakmaz, benim bulunduğum yerde otıır meydan kalmıyacaktı. Beyefendinin de mazdı. Sonra, birden bire hasta oldum. rahatı bozulmıyacaktı. Ne yaptı yaptı, sizi Bu hastahk, beyefendinin rahatını kaçır kandırdı. Ben gitmek istemeyince, bın dedı. Sizin üzüntıinüz, evin içinde mütema reden su getirdi, yaltaklandı, tatlı diller diyen konuşulan hastahk lâfı, bütün bu döktü, nihayet beni de razı etti. değişiklikler canını sıktığı için eski vazi Ya! Demek ki Selim Bey seninle yeti, yani kendi rahatını bir an evvel ia. bu işi konuştu öyle mi? de etmek arzusile, doktor getirilmesıni is Konuştu, tabiî! Hem de 'candırm^k tedi. Hatırlarsınız, büyük anne, doktor için neler söylemedi!.. çağınlmazsa Yassıkayadan derhal çıkıp Tekrar ağlamağa başladım ve bu sıragideceğini söylemişti. Bu tehdidini yı>rir.e da, büyük annemin gene ciddileşen se. getirmesine lüzum kalmadan hamdolsun sini işittim: ben iyileştim. Bunun üzerine, bana bir Üzülme Leylâ, diyordu. Selim Beparça dostluk gösterir gibi oldu... yin bu hareketinde, izzeti nefis mesalesi Bir parça değil, çok... yapılmağa değer bir şey yok. Muallimin, Size öyle geliyor. Bilâkis pek az... senin zannettiğin kadar kendi menfaatiZaten, her hangi bir kimseye karşı büyük ne düşkün bir adam değil. Nezaketsiz hiç bir dostluk beslemek kabiliyetinde bir a değil. Bana kalırsa, o, senin değil, benim dam değil. yaşlı gözlerimi görmemek için uzaklaştı. Büyük annem gülüyor, hem adeta kah Seninle vedalasırken yanımızda bulunursa kahalarla gülüyordu. Fakat benim, hiç gü belki sıkılırız diye düşünmüştür. Hem ben sana bir şey söyleyeyim mi! Mademki Se inandım ki senin Yassıkayadan bir az u >üz yüze gelmeğe cesaret edemiyen bir lim Sekban Beyi bu kadar fazla kusurlu zaklaşmanda fayda vardır. Selim B. haklı. hainin hareketine benzetiyorum. bir adam telâkki ediyorsun, onunla veda Muhit değiştirmeğe ihtiyacın var. *&* laşmadan gideceğine ne diye üzülüyoısun, Bakın, gene Selim Beyin fikri gaYassıkayadan yola çıkmama lAr saat anlamıyorum. Hazır, kendiliğinden git lib geliyor. Hep onun sözü oluyor. var. Seyahatimi geciktirmek ümidi Lamamiş, hiç meşgul olma. Hatta memnun ol, Onun fikrini beğenmiyor musun? men mahvolduktan sonra, bu bir saati, sıkıntıdan kurtuldun. Akıl yaşta değil, baştadır kızım. Vak^â hiç değilse sevdiklerimin son bir ziyareBüyük annem beni tekrar göğsüne Selim Bey genc ama, muhakemesi de ben tine hasredeyim. bastırdı, saçlarımı bkşadı: den kuvvetli, görüşü de... Köşkün içini bir kere daha, yukarıdan Bu manasız düşünceleri bırak da Büyük annem sustu. Hiç konuşmadan aşağı dolaştım. Her odadan, gözlerim bir sütünü iç, dedi. Bir az sonra yola çıkacak kahvaltı ettik. Lokmalar boğazımdan güç az daha nemli, yüreğim biraz daha burkularak çıktım. sın. Böyle ağlamış gözlerle mi gidecîk lükle geçiyordu. sin? Haydi kızım, gel seninle başbaşa Hava yağmurlu olduğu için bahçeye Selim Sekban Beyin fikirlerine, büyük kahvaltımızı edelim. Daha konuşacaği annemin bu kadar çabuk uyması bana çıkıp tavuklarımı, ıslak damlalar alnnda mız bir yığın şey var. hayret veriyordu. Beni Yassıkayadan u titreşen gül fidanlarımı ziyaret etmek ka. Gözlerimi sildim: zaklaştırmak için ağız birliği edilmiş, ka bil değil. Selim Sekban Beyin dairesine kadar Büyük anneciğim, dedi. Sizi ne ka rar verilmişti. Ne istiyorlardı benden? dar fazla sevdiğimi bilirsiniz. Mıisaade Muallim kıhğına bürünerek içimize ü;iren yürüdüm; fakat girmedim. Selâmlığa geetseniz de yanmızda bir kaç gün daha bu yabancı adam, büyük annemin üzerin çen koridorun yalnız kapısmı açıp bakkalsam... Bu sabah gitmek hiç istemiyo de nasıl efsunlu bir tesir yapmıştı da, bü tım. tün hayatımı içinde geçirdiğim bu yerde rum. Bu kapalı, kasvetli havada, o koriJor benim vücudümü lüzumsuz veya zararîı büsbütün karanlığa gömülmüş. Gelecek Büyük annem bu ricamı kabule hiç yagöstermişti? naşmadı: günlere doğru baktıkça gözlerimin önüne Bunu ne kadar düşünsem, bulamıya gerilen siyah perdeyi, işte bu karanlık ko Bugünkü işi yarına.bırakmağı sevmem, bilirsin, dedi. Bugün değilse yarın, caktım. Soramıyordum da. F.vvelâ, sor ridorda dokudular. öbür gün, nasıl olsa gideceksin. Uzat mağa cesaretim yoktu. Sonra da, asıl müİki renk, biribirinin ne kadar ayni. makta ne fayda var? Ayrılık her zaman him sebeb, böyle bir sual sormağı izzeti Yan açtığım bu kapıdan içerisine daha nefsime yediremiyordum. ayrıhktır. fazla bakamadım. Oraya baktıkça Selim Istenilmiyen bir insan, zorla sığınmağa Sekban Beyi hatırlıyorum, hmcım artıyor. Peki ama, beni buradan uzaklaştırÇok çabuk geçen bu son bir saatin nimağa sizi mecbur eden bir sebeb yok ki! çalışan bir tufeyli vaziyetinde kaldığımı Büyük annem, bu sözüme şiddetle iti düşündükçe, göz yaşlarımı zor zaptedi hayetinde, sokak kapısı önünde hüyük yordum. annemle vedalaşma ani, hayatımın saj'ilı raz etti: Selim Sekban Beyin bu sabah ortadan ve unutulmaz dakikalarından birı oldu. Hayır, hayır. Mutlaka gitmen lâsıvışmasını, kuyusunu kazdığı kimse ile Kendisinden ilk defa ayrıldığım bu ıl.k ı zım. Bilhassa bu gün ben daha kuvvetle