CUMtiURlYET Küçük hikâye Ipek şemsiye Göklerin namütenahî ufuklarını aşan bir şerefe... Ülkelerin karlı dağını saran bir şöhrete sahib olan PAEAMUNT FİLM ŞİRKETİ Ş E K Z A D E B A Ş I Rükneddin, Cudinin koluna girmiş ni içmeden şaklabanlığa başladı. GüldüŞehzadebaşı caddesinden geçiyorlardı. rücü hikâyeler, hoşa gidecek fıkralar yekAralarında sahne hayatına aid bır miina diğerlerini takib ediyordu. Mütemadiyen kaşa cereyan ediyoıdu. Çünkü Cudi ar söylüyor, söylüyordu. Bu güzel mahluk tıst geçinir, Rükneddin de gazetelere, karşısında ruhuna sonsuz ve sayısız ilmecmualara yazı yazar, edebiyatla, tiyat hamlar doğuyordu. Dimağmda yeni ufuklar açılmıştı. Fitro ile uğraşmasını sever görünürdü. Birden durdular. Karşıki kaldırımda nat gülmekten kmlıyor, belki de bu kadar sıçraya sıçraya giden, büyük yeşil gözlü, nüktedan bir genci şimdiye kadar tanımatatlı yüzlü bir genc kadın Cudiye işaret e dığı için teessüf ediyordu. Fakat kadımn diyordu. Artist hemen koştu. Rükneddin güzel yüzünün muntazam çizgilerinde, yalnız kaldığı iki üç dakika içerisinde ne pembe dudaklarının yakıcı kıvrunlannda, ince bir fırçanın ucu dokunarak geçmiş ler düşünmedi, ne hayaller kurmadı. İki aydır Fitnatı tanımak, onunla gö zannını veren kaşlarının arasıra oynayışmda gizli bir elemin mütereddid izleri serüşmek arzu ve ihtirasile çırpınıyordu. ziliyordu. Cudi sandalyesinde rahatsız oNe mes'ud tesadüf.. Demek, Cudi, genc kadınla, kendisini böyle uzaktan ça turuyormuş gibi mütemadiyen vaziyetini ğıracak kadar sıkı fıkı kanuşuyordu. Oyİe değiştiriyordu. Rükneddin birden sordu: Ne o Cudi, galiba canm sıkıldı? ise dileği pek az bir zamanda yerine ge Hayır, cancağızım.. Şurada, yakınlecek demekti. Zira, Cudi, kıskanclık nedir bilmez, herkese iyilik yapmaktan çe da yarım saatlik kadar bir işim var da.. Aflarını dilerim, ben, hanımefendikinmez, samimi bir gencdi. Artist, neşeli bir çehre ile, fakat biraz lâkayd tekrar nin müsaadelerini suiistimal ederek sonarkadaşının yanına dönüp geldiği zaman suz bir gevezeliğe daldım da.. İstağfirullah efendim.. Rükneddin kalbi çarparak boğazı kuruBu sefer Cudi öğrenmek istedi: yarak, nefesi darlaşarak: Peki, siz burada mı kalacaksınız.. Cudiciğim, dedi, maşallah Fintnatla Isterseniz Beyoğluna çıkın.. O zamana kaaran nekadar iyi.. Artist birden cevab vermedi. İki üç dar ben size yetişirim.. Tokathyanda budakika düşünür gibi bir vaziyet aldı. Son luşalım!.. Rükneddin Fitnatla başbaşa kalacakra sordu: larını düşünerek içi içine sığmadığı için Sen tanımaz mısınî Uzaktan tanırım ama, henüz kendi arkadaşının sözlerinin ne olduğuna pek sile görüşüp konuşamadım. lltifatına maz ehemmiyet vermeden baş sallamakla ikhar olmak tabiî isterim.. Çok beğendiğim tifa ediyordu. Fakat demindenberi anlatbir tip.. Ne olur, lutfet de bizi tanıştır.. tıklannı iltifat ve kahkaha ile karşılayan, kendisine pek çok ümidler vermiş olan Cudi filozofça güldü: Canım, dedi, böyle şeylerin lâklrdısı Fitnat bundan memnun görünmüyordu. Cudi, sen ayrılma da beraber gidemı olur, Allahaşkınal Peki beni ne vakit takdim edersin? lim! Artist bu sefer biraz sert ve âmirane Artist yüzünü buruşturdu, gözlerini cevab verdi: kırptı: Olmaz Fitnat, işim var!. Bugün ne?... Rükneddin bir an düşündü: Perşembe, değil mi? llk tahminimde yanılmışım.. Arala O halde, cumartesi günü Galatadalarındaki münasebet sade dostluk ve ahki «Tokatlı» ya gell. pablık bağlılığından ibaret degil galiba.. Rükneddin sevincinden Cudinin ellerine sarıldı. Etrafta fazla kalabalık ol Fakat Cudinin hesabsız fedakârlık ve lutufkârlığına ne mana vermeli, bilmem! masaydı belki boynuna atılıp yüzünü göArtist gitmeğe hazırlanırken Rüknedzünü öpecekti. dinin elinden şemsiyesini aldı: Artist yapacagı iyilikten fazla gurur Nasırım gene büyümüş, kundura ve iftihar duymuyor, çok mütevazı görüayağımı sıkıyor, yolda dayanınm! dedi. nüyordu. Yalnız o aralık Rükneddinin eEdebiyatçı, iki gün evvel vermig oldulindeki yepyeni, kemik saph, istendiği zağu sözü hatırladı. man sert kılıfı içinde baston gibi kullanı*** labilen ipek şemsiyeye baktı: Yalnız kalmışlardı. Rükneddinin neşe Riîknü, dedi, şemsiyen çok hoşuma si, gevezeliği bir kat daha arttı. Halbuki, gidiyor.. demin güler yüzlülükte hiç de hasis dav Cancağızım istersen hediye ederanmıyan Fitnat şimdi somurtmaya başlayim!. mıştı. Edebiyatçı, o ana kadar aşka dair Bugün hava güzel yavrum.. Eğer yazmış olduğu bütün mensur şiirleTe hahcumartesi yağışlı olursa alırım.. zasında geçid resmi yaptırarak içlerinden Vefaya inen sokağın köşesinde sebilin en iyisini seçti. Yavaş ve tatlı bir »esle önünde aynldılar. Artist Kovacılardaki Fitnatm kulağına fısıldadı. Sonra da: evıne gitti. Edebiyatçı döndü, Beyazıda Sizi, dedi, çıldırasıya seviyorum. doğru yürüdü. Fîthat ayaga kalkmış, inte kaşlarım hep1 r'itnaİt^auşTınrkefcre1 geÇı/tIî.p&nu('\İBÜ Teessüf ederim Rükneddin Bey, digörüyor, ismini biliyordu. Fakat kimdi? ye cevab verdi, bir arkadaşınızrn karısına Kimin nesi idi, öğrenememişti. fena gözle bakmaktan çekinmiyorsunuz! Arasıra, demin arkadaşının saptığı soEdebiyatçı hayret içinde geriledi: kakta tesadüf ettiğine bakılırsa Cudinin Anhyamadım hanımefendi, dedi, komşusu olmak ihtımali vardı. Kurnaz arkadaşımın kanst mı, hangi arkadaşımın oğlan, hemen de nasıl girer, sokulur, kansı ? ahpablık ederdi. Kendisinin ricasını te Demek benim kim olduğumu bilmireddüdsüz kabul etmesi herhalde arala yorsunuz!.. rında dostluktan başka bir alâkanın mev Hayır.. cud olmadığını gösteriyordu. Oh.. Ne âlâ O halde söyleyeyim.. Ben, Cudinin etmişti ki Cudi ile o gün buluşmuştu. karısıyım.. Gencliğinin en hararetli emellerinden biGenc adam, olduğu yerde sallandı. rine kavuşuyordu. Duvardaki aynalar, yerdeki masalar, ta«Tokatlı» nın sağ taraftaki kapısından vandaki lâmbalar birbİTİne karıştı: telâş ve heyecan içerisinde girdi. Cudi ile Siz ha.. Fitnat Hanım.. Cudinin kaFitnat en dibdeki masaya çekilmişler, rısısınız! Fakat tanışmamızı, görüşmemikarşı karşıya oturmuşlardı. Pek teklifsiz zi en ziyade isteyen de o idi. Fitnat birden önündeki mermer masace konuşuyorlardı. nın üstüne kapandı. Hazin ve sessiz ağlaCudi ayağa kalktı. Fitnat, çok uzun kirpikli büyük gözlerini kırpıştırarak ede mağa koyuldu. •** biyatçıyı baştan ayağa kadar süzdü. GaRükneddin, Cudiye ilk rasgelişinde kenliba Cudi birşeyler anlatmıştı. Genc kadın bir hürmetkânmn, daha doğrusu pe disinden aldığı ipek şemsiyeyi elinden restişkârının böyle halecanlı ve mahcub kaptı, sapını kafasında paraladı, fakat kendisile karşılaşmasından büyük bir guparçalarım ihtimamla yerden toplayıp rur duyuyor gibiydi. Arkalığna yaslandı sakladı. ğı hasır koltuktaki vaziyetini bozmıyarak Fitnat bugün Rükneddinin kansıdır. sağ elini ihmalkârane uzattı: Zezc ve zevce zaman zaman kendilerini tanıştırmaya ve birleştirmeye vesile olan Rükneddin Bey, Fitnat Hanım.. ipek şemsiyenin camekânın içindeki par Şerefyab oldum hanımefendi.. Memnun oldum Rükneddin Bey.. çalarım mukaddes bir timsal gibi, tavaf Edebiyatçı, gül tırnakh küçük ve zarif ederek o aziz hatırayı hürmetle anıyoreli parmaklarının bütün ateşile sıkmış bir lar. koltuk çekerek oturmuştu. Daha kahvesiAHMED HIDAYET GüzelİSAMİRANDA Sevimli Ray Milland'ın kudretile bütün dünyayı takdirle yerinden sarsan: Her PERŞEMBE Her CUMA Güntt Hususî Balkon Birinci Mevki Paradi T U R A N 15 sinemasında 5 OTEL EMPERYALI Yarattılar Bu şaheseri göstermekle şeref rekorunu kırıyor ve bu eşsiz filmi salonlarmda göstermekle zaferlerine yeni bir zafcr daha ilâve ediyor. Programa ilâve: 1) En veni diinya haberleri... Cihanın gözü ve kulâğı PARAMUNT JURNAL. L A L E 1KARAR GECESİ 2BAR KADINI Polonya Sinema yıldızı POLA NEGRİ ve İVAN PETROVİTCH M İ C H E L M O R G A N Matineler 11 den itibaren başlar. Tel. 22127 Bu hafta iki büyük film birden 1 0 Cezair Batakhaneleri Jean Gabln ve Mlrellle Balln Beşiktaş S U A D P A R K Bağdad Bülbülü Şehzadebaşı sinemasında 2) Renk'i MİKİ WALT DİSNEY Suare için numaralı koltukların evvelden aldırılması rica olunur. Telefon: 43595 TUrkçe sözlU 2,30 ve 8,30 da 2 filim birden Seanslar 7 de Cezair Batakhaneleri Telefon : 43143 ( ASKERLİK İŞLERİ Halk Opereti ÇEMBERLITAŞ Sinemasında Miinir Nureddin K O NS E R î Tel : 22513 10 Şubat Cumartesi akşamı Bu akşam 9 da Büyük operet LA MASKOT Müzik: Odron Çeviren: Yusuf Süruri lzmirde Esad ihsan Küçük Sahlebçioğlu Han Cumhuriyet gazetesinin ve bütün neşriyatımn îzmir başbayiliğidir. Eminönü Askerlik şubesinden: Şubede kayıdlı yedek veteriner asteğmen (244624) Yusuf oğlu 1309 doğumlu Isma Zıyanın kısa bir müddet zarfında şvibey müracaati. *** Üsküdar Askerlik şubesinden: Şubemizde yerli kayıdlı henüz silâh al tına alınmamış deniz sınıfına mensub 33 doğumlular dahil erlerin şubatın on beşinc: gününe kadar nüfus cüzdanlarile birliktt şubeye müracaatle ikamet adreslerlni kay dettirmeleri. Gelmiyenler hakkında kanu nun 93 üncü maddesi ahkâmı tatbik ee&i ilân olunur. FERAH BUGÜN YARIN Sinemada, Telefon: 21359 ( Her Perşembe ve Cuma ) Yeni tenzilâtii aiie HENÜZ GÖREMEMİŞ YÜZLERCE KİŞİNİN SARAY SİNENASI MÜDÜRİYETİ ve MADELINE VAKİ TALEB VE ISRARI UMUMÎ ÜZERİNE 2 kişi 3 kişi 4 kişi Mevki 25 35 45 Balkon 40 50 60 Ehemmiyetle nazarı dikkate: Sinemamız yalnız gelenleri gişe önünde bekletmeden hemen müşteri grupu teminini ve tenzilâttan istifade ettirmeği teaahhüt eder KOMBİNE BiLETLERİ VICTOR FRANCEN OZERAY'ın yaratüklan C Ü \ GÜN BATARKEN B A T A R K E N Filmine ilâve olarak BUGÜNDEN itibaren C E B E L Ü T T A R I K C A S U S U Fransızca nüshası filmini de tekrar gösterecektir. Bu müstesna programın seans saatleri 1 CEBELÜTTARIK CASUSU SAAT: 4,25 ve 8 de Saat 2,30 6,20 ve 9,45 te H H M H ^ İ ^ H H SUARE SAAT SEKİZDE HER İKİ FİLM BİRDEN. Mİ^MHMI^MH^Hİ MERAKLI ve ÇOK HEYECANLI MEVZU SİZİ SARACAK... HARİKULÂDE ŞAHESERLERİ SİZİ KENDİSİNE BAĞLAYACAK MUAZZAM BİR ŞAHESER BU AKŞAM Bayan ve halk günleri gibi sinemamızın icad ettiği «kombine biletler günü» ne: Gösterilen rağbet her türlü tarifin fevkindedir. İstanbulun her semtinden si. nemamıza görülmemiş bir müşteri akını adeta mubalâğasız hücum ediyor. İPEK Sinemasında E S I R TÜCCARLARI Robert Taylor On binlerce figüran Görülmemiş Baş rollerde: derecede heyecanlı ve canlı sahneler FLORENCE RICE WALLACE BERRY Yarmki CUMA günü Matînelerden itibaren Ferah Sineması HUrmet ve saygılarla teşekkürler eder. Intizam ve ucuzluktan ayni zamanda son sistem makinelerle göstermekte olduğumuz birinci sınıf filimlere ve kombine biletler i buluşumuzdan dolayı genclik, talebelerin, aile reislerinin tebrik ve takdirlerine, TARZAN ADASI ve Hududlar Tehlikede Gelecek program : Bugün saat 11,15 ten itibaren devamlı seanslarda: T AKSİM SİNENASI KORSAN İNTİKANI Şaheserini takdim ediyor. Baş rollerde: Korsanlann hayatma ve aşklarma dair muazzam bir film Hurmalar Altında Cemile Diin Akşam CIRO VERATTI ve SILVANA GIACHİNO (EROLL FLYNN ve OLIVIA HAVILLAND'ın Avrupalı rakibleri ) Büvük macera... Kahramanca aşklar... Alevler içinde gemiler... Servet, şeref ve aşk için deniz muharebeleri... Sahnelerini tasvir eden milyonlara mal olmuş bir film... ^••^^•^•^^^M^MB S ÜM E R Sinemasını baştan başa dolduran ve derinlere iniyorum. Baş döndürücü bir killenmeyen, bu başka şeyi fazla kurcanum. ve Tavanın yaldızlı şekilleri arasmda do sukutla, sonsuz bir uçuruma yuvarlandı lamağa cesaret edemiyorum. laşmaktan yorulan gözlerimi, oradan pen ğım hissi var. Bir yere tutunmak, tutunup Bu güne kadar hayatı bana sevdiren cereye çeviriyonım ve ruhumun muaye kalmak istiyorum. Hissediyorum ki, durşeylerin zehirli bir nefesle solup ölen çi tarafından yaratılan emsalsiz nesine devam ediyorum. madan, hızla kayıyorum... Dik bir yo çekler gibi, ruhumda birer birer ölmüş! Canım sıkılıyor. Meyusum. Hayat, göz kuştan, yıldırım hızile kayıyorum... Te Onları öldürüp yerlerini alan, onlardan lerime, kapkaranlık görünüyor ve gözle kerlenmeğe pek benzeyen bu kayma, be daha iyi mi acaba? Tefrika No. 20 rim daima yaşlı. Bu yaşlann hiç bir aebe ni uzaklara, çok uzaklara götürüyor... Aramağa, görmeğe, anlamağa korku Şimdiye kadar sevdiğim, bütün mevcudi yorum. Kendi kendime: «Bırak, Leylâ bi yok. Bu teşhis hiç hoşuma gitmedi. Soğuk tığını halinden anlayorum. Bunu büyük anneme niçin söyliyemi yetimle bağlandığım şeylerin hepsinden diyorum. Ruhunu fazla kurcalama. Hatta, Şayani hayret bir aşk filmi 1 algınlığının bizim evdeki manasını biliHaklı. Hastalığım, şimdiye kadar gö yonım? Söylesem belki, soğukalgınhğı uzağa.... beğenildi ve alkışlandı. • mevcudiyetini hissettiğin, o seni korku rim: Kırmız denilen o biberli, şekerli, rülmemiş neviden bir şey. Kırmızlarla, ih ma olduğu gibi buna da bir ilâc bulur. Üâveten: EKLER JURNAL en son I Acaba doğru mu görüyorum? Gözle tan şeyi görüp anlamak değil, ondan kur kurşun gibi ağır ilâcdan başlayıp ihla lamurlarla yenilecek cinsten değil... Fakat imkânı yok. Korkuya benzer, rim, irademden aldıkları cür'ete güvenıp tulmağa bak. Kafanın içindeki bu delilik harb ve dünya havadisleri | #** murda biten bir sürü soğuklu sıcaklı mautanmaya benzer bir his mâni oluyor. fazla ileri mi gidiyorlar? Hasta vücudü büyürse.... Kalbine kadar sokulursa... Onyüe mide doldurduktan sonra, kâfurulu Bu gece, uykusuz gözlerimi tavaıun Ruhumdaki hastalığı büyük anneme sö> * mün humması, hakikati aşıp beni heze dan bir daha kurtulamazsın!» Konferans ve temsiller ispirtolara bulanıp yorgan altında bunal yaldızlı oymalarında gezdirirken, soğuk lemek, pek mühim bir sırrı ele vermek yan âlemine götürmüş olmasın? Evet, kurtulamazsın... Fakat acaba Eminönü Halkevinden: mak! algmhğı olmadığını anladığım hastahğı gibi mühim görünüyor bana. Kalbimin gizli, karanlık köşelerinde, kalbime henüz girmedi mi bu delilik? ma, kendimce bir teşhis koymağa çalışEvimizin Cağaloğlundaki merkez salo Sonra, başka bir şey daha var. Derdi itirafı müşkül, kendimden bile saklamak Bilmiyorum... Bilemiyorum... öğren unda: Bu gün, odama kapanıp fincan fincan tım. min ne olduğunu kendim bildikten son istediğim bir takım arzular kımıldayor. mekten de korkuyorum... ihlamur içmeğe başladığımın üçüncü gü1 8/2/940 perşembe günü saat 17,30 da Vücudümde ağn, sızı yok. Haraıetim ra, belki başkasına açılmağa lüzum bile *** Bu arzulann üstünden, onlan sıkı sıkı Jniversi^ İktısad Fakültesi doçentlerinden nü. Fakat, büyükannemin kuvvetli ilâc normal. Rahatsızlığım, bozuk midenin a kalmadan, irademi üzerinde biraz tazyik iyaeddin Fahri Fmdıkoğlu tarafından (Bu ları karşısında, iki günden fazla uayana ğızda bıraktığı acılığa benzeyor. Her yi yaparak, silkinip kurtulmak, bu ruh ten örtmeğe yeltenen çocukluk hulyalarımın, Bu sabah, uykudan uyandığım zaman, mıyan soğuk algmhğı, bu sefer bütün ina yip içtiğini acı, kekremsi bulan bir ağız belliğinden sıynlmak da kabildir. Lâkin, genc kızlık hayallerimi süsleyen yığın yı oda kapımın önünde bir konuşma vardı. ;ünkü Rusya) mevzulu bir konferans veridile yakama yapıştı, gitmiyor. Hiç bir iyi gibi, muhitimde her şeyi, hayatın her te bu hamleyi yapamıyorum. Hatta, kalbim" ğın projenin; sonra, ölünceye kadar Yas Sonra ses kesildi, dadım içeriye girdi. ecektir. 2 Türkiye San'at mektebleri mezun lik, hiç bir değişiklik hissetmiyorum. ferrüatını tadsız, yavan, acımtırak bulu de yerleşen, mateme benzer bu ağırlığı, sıkaya köşkünden aynlmamak, büyük Bana, yeni sağılmış bir bardak taze süt an cemiyetinin seri konferanslarından annemin dizleri dibinde yaşamak emel getiriyordu. İyi değilim, fakat soğuk algınlığının her yorum. bütün hüznü ve bütün acısile muhafaza kincisi, 9/2/940 cuma günü saat 18 de muzamanki baş ağrısı, diz ağrısı, vücud kırİrademi zorladım; gözlerime, g'örecek etmek, bana marazî bir zevk veriyor. lerinin, zedelenen bir kelebek kanadın Kapının önünde konuşan sen miy ıllim Ragıb Akyürek tarafından verilecekgınlığı gibi rahatsızlıklarını da duymu leri hakikati, ne kadar korkunc < lursa ol Yüreğimi doldurup taşıran bu sebebsiz daki yaldızlı tozlar gibi elenip döküldd din, dadı? diye sordum. ;ir. Mevzuu (İstiklâl Savaşı ve Türk kaî yorum. cmması) dır. sun, aldatıcı şekillere sokmamalan için melânkolide, uzun aynlık yıllarından ğünü görüyorum. Evet, yavrum, bendim. Bunu büyükannem de anlayınca, ilâc cesaret verdim ve derinlere doğru indim. sonra birleşenlerin sevinc gözyaşlarındaRuhumun içini araştıran gözlerim, bu 3 Evimiz Gösterit şubesi 9/2/940 cu Kiminle konuşuyordun dadı? ma ve 10/2/940 cumartesi akşamları saat larından vaz geçti. Yavaş yavaş, içine bir Daldığım ruh derinliklerinin karanlığı ki acı lezzet var. O lezzete mi bağlanıp emelleri artık göremiyor. Onlar, çok Selim Beyle kızım. uzaklara, çok derinlere gitmiş. merak, bir endişe düştüğünü görüyorum. na gözlerim alışmca, hastalığımın, vücu kahyorum? Selim Bey bu kadar erken kalkıyoı 20,30 da (Haydi Suna) piyesmi temsil edeektir. Hastalığımm meTak edilecek bir şey ol dümde olmadığını anladım. Ruhumun daha karanlık köşelerine Yerlerine gelen başka bir şey var. Iş mu dadı? Konferanslar serbesttir. Temsil için damadığını söyleyerek beni teselliye çabşBozukluk, maneviyatımda. Bunu îtiraf uzaklaştıkça manzara değişiyor. Gözleri te bu başka şeyin ne olduğunu iyiden etiye'erin Ev bürosundan alınması rica {Arkast var) rnasına rağmen, bu endişesinin gitgide art, edecek cesareti bulduğuma çok nıemnu,mi kapayorum, derinlere, gitgide daha iyiye göremiyorum. Henüz tamamile şe. lun ur. CHARLES BOYER DUNNE IRENE Nakleden: HAMDİ VAROGLU Sabahsix Bir Aşk Cecesi