7 Birtncîkâniin 1939 CUMHURİYET Üstad HÜSEYİN RAHMİ'nin Makalesi Mecliste dünkü müzakereler {Baştaraft 1 inci sahifede) Ali Cemal öldü uharrirler asıl Merhum Sadeddin Derse başlama saaileri Maarif Şurası dersleri öğleden evvel yapmağı ve öğleden sonra bir buçuk saati müzakereye hasretmeği muvafık buldu. Biz de bu kararı senebaşından itibaren tatbika başladık. Tatbik edilen yeni rejimin iki cephesi vardır: a. Biri öğleye kadar dersleri yapıp bitirebilmek için ilk dersirı başlangıc zamanile ders ve teneffüs saatlerinin müddeti, b. Diğeri öğleden sonraki müzakerelerin tanzimi. Derse başlama saalinin tespitinde Izmir ve tstanbul gibi büyük şehirlerdeki münakale vasıtaları dolayısile vaktinde yetişmek meselesi, ehemmiyetle dikkate aldığımız bir cihet oldu. Münakale Vekilliğinin şimendifer tarifelerinde yaptığı esaslı değişme ve ilâveler, Istanbul vilâyetinin vapur ve tramvay gibi mahallî nakil vasıtalarınm tanziminde sarfettiği dikkat, derse yetişme imkânlannı, ders senesinin daha ilk günlerinde temin etmiştir. Bazı uzak yerlerden gelecek talebenin pek erken kalkmak zaruretinde kaldıkları muhakkaktır. Bu istisnaî ahvali yüzde doksan dokuzluk büyük bir ekseriyetin hesabına dikkate almamağı doğru gördük ve günün üç dört saatini yollarda geçirmeğe mecbur olan talebenin para ve vakit bakımından ziyanlarmı başka surette telâfi ederek tahsillerine devam etmelerini daha muvafık bulduk. Bu mevzuda Aydın ve lzmir vilâyetlerile temas halindeyiz. Istanbul için şu kadar söyliyevim ki Tuzla ve Gebzeden Erenköy ve Haydarpaşaya gelen talebe gibi daha uzaklardan da gelecekler zuhur ederse bunların derse yetişebilmelerini temin için tedrisata başlama zamanım öğleye doğru almak icab edecektir. Bunun da imkânsızlığı meydanda değil midir? 7 Merhum M. Agâh ler. Komisyon azasından bir profesörü müzün öğleden sonraki müzakerelere gayrisıhhidir hükmile lüzum olmadığını Üniver&itede verdiği bir konferansta söylemiş olduğu doğru değildir. Bu yanlış tefsir, profesörün talebe, kendi kendini idare edecek, veliler çocuklannı tam bir nezaret altında bulunduracak vaziyette oldukları zaman öğleden sonraki müzakerelerin meselâ Almanyada olduğu gibi ya ihtıyarî yapılmasım veya büsbütün kaldırılabileceğini ilerı bir gaye olarak söylemiş olmasından doğmuştur. Verdi ğimiz emirde dışarıda hayatını kazanmak mecburiyetinde bulunan talebeye zaten müsaade etmiştik, müzakereleri ihtiyarî yapamamamızın sebebi çocuklarımızı öğleden sonra sokaklarda aylak dolaşır hale getirmemek ve çalışma için onlara imkân vermektir. gözden kaçmış olan cihetler tashih ediliyor demektir. Kitablarımızın yüzde yüz mükemmelliği iddia edilemez. Fakat, sarfedilen emekler, canlı ve cansız bütün vasıtalardan azamî istifade ile gösterilen ihtimamlar, ayni suretle mükemmeliyete doğru yüründüğünü de inkâr etmek hakkını kimseye veremez. Daha iyiye ve daha doğruya yürünüp yürünmediğini gösterecek en şaşmaz miyar, mukayesedir. Eski kitablarla yeniler kolayca karşılaştınlabilir. Hangileri daha iyidir ? Bu sualin cevabını irfan ve vicdan sahiblerine bırakırım. İstikrar meselesi Sayın arkadaşlanm, Uçüncü dava programlardaki istikrar meselesidir. İikokul programlarından başlayalım. Cumhuriyet devrinde iikokul programları birinci defa 1924 te değiştirilmiştir. Bu değişmenin sebebi, ilkokullarda tahsil müddetinin altı seneden beşe indirilmesi ve derslerin Cumhuriyet rejimine intıbak ettirilmesidir. Bundan sonraki değişme 1926 senesine tesadüf eder. Bu değişme, programın ruhunda ve öğretim usulünde yapılan yenilikten doğmuştur, bu yenilikler, talebeyi şahsî faaliyete sevketmek, yakm muhitle alâkalı bir suretle tedrisatta bulunmak ve deısleri hayat bilgisi etrafında toplamak gibi hususlardır. Bu program tam 10 yıl tufbik edildi. 1936 da yapılan değişme, partimizin programında maarif işlerine aid olmak üzere verilen direktifleri tedrisata tatbik etmek ve 10 yıl içinde elde edilen tecrübelere nazaran bazı rötüşler yapmaktan neş'et etmiştir. O zamandanberi iikokul programlannda belîi başlı bir tahavvül olmamıştır. Bazan bir eli kalemde, bir eli kadehte.. Onların irtihallerîne en ziyade ağlayanlar alacakhlandır Muharrirlerin martiroloji listcsine bizden de kayda şayan meslek kurbanlannın adlarını sıralayacağım. Onlan bulmak için geçmiş asırların karanlıklanna fener tutmaya lüzum yok. Bizimkilerin içinde henüz mezarlarında ot bitmemiş, olanları var. Feci sönüşlerini dünkü hâdiselerin taze sütunlan arasında bulabiliıiz. Muharrirler nasıl ölürler? Bazan bir eli kalemde, bir eli kadehte... Onların irtihallerine en ziyade ağlayanlar alacakhlandır. Bir türlü banşamadıklan hakikî, maddî âlemden yüzlerini sun'î cennetlere çevirirler.. Zehirin katil neşesile toprağa çökerlerken san'atın şahikasına yükseldikleri vehmine düşerler. Fransız edebiyatı bu ağulu şaheserlerle hayli zengindir. (Verlaine) nin, (Baudelaire) in, (Rimbaud) nun alkolik, mefluc, mecnun, hezeyanlar içinde ölüşleri millî san'at yiiksekliğinin birer iftihan sayılıyorsa bu alanda bizim de öğünülecek aan'at fedailerimiz yok değildir. •** Kırk beş yıl öncenin külünü karıştır maktan başhyorum: Mektebi Harbiye fransızca muallimi, Ikdam gazetesi roman, makale mütercimi Mehmed Halid Bey... Ahmed Cevdetle hergiin aralannda hikâyelerinin tutulmadığı davası sürer, zavallı mütercim bazan nezaket haddini geçen şikâyetlere muhatab olurdu. Bu ye'sine alkolizm de kanşan muharrir nihayet bir gün kendini petrola bular, kibriti verir. Cayır cayır yanar, edebiyatta da âşık Kereme bir zevl yaratmış olur. Sargılar içindeki şiş bacakları ağır vücudünü güç taşıyan şair * Atftlelib mola verdiği meyhanelerde kadehler devirdikten sonra yerinden kalkamaz^ir hale gelmişti. Işıklar söndürülünce bu gedikliyi hamallarla dışanya çıkarabilmek patronları üzen bir mesele olmuştu. Artık hiçbir içki evine kabul olunmuyor, kapılardan başı görününce hemen dışanya itiliyordu. Kabarelerden kovulan bu derdli bülbülün yanık nağmelerini nihayet toprak örttü. Mehcure müellifi Vecihiyi bir gece meyhane dönüşünde diri bindiği arabadan ölii indirdiler. Yazdığı acıklı romanlarının son sahifesi bu facia ile kapandı. Refail mütercimi Nuri Şeyda Sirkeci ahçı dükkânlanndan birinin üstündeki odada veremden öldü. Şair Mehmed Celâl işret iptilâsile tazallümi hezeyana tutuldu: Bu hastalığa doktorlar (Delirium tremens) teşhisini koydular. Şair bu tabirden istiare çıkararak: «Deliriyorum teres» narasım attı. Son yıllarında Mehmed Raufıın zarureti içler acısı bir hal almıştı. Bir gün elinde bir yazı tomarile tbrahim Hilmi Kitab evine geldi. Asabî bir inadla eserinin mutlak satm alınması ısrannı tutturdu. Yazıya bakan tâbi: Bu bir piyes... Tiyatro kitablan satılmıyor, basamam.. diyince muharrir ağlamaya benzer bir gülümseme ile: Ya öyle mi? Onun romana çevıilmesi yarım saat bile sürmez. Cevabile bir köşeye çekildi. Alâminüt kalem darbelerile piyese çarçabuk bir roman kisvesi giydirdi. Bir gün sokakta rasladım ona.. Gıda sızlıktan kaşeksiye tutulmuş güneş görmiyen meyva tarah gibi o pembe yÜ7Ü kehribar kesilmişti. Mecalsiz adımlarla güç yürüyor, ne olduğunu soranlara sinirlerinin bütün bozukluğile küfür ediyordu. Onda işret iptilâsı yoktu. Allah hepimizi bir kusurla yaratıyor. Rauf genc kadın müptelâsı idi. Cinsî sempati şiddetinden birkaç defa intiharlar atlattı. Niha^ et içinde ölmek için bir hastane karyolasını güç buldu. Rakı, öldürdüklerini şehadet rütbesine erdiriyorsa emekli Cumhuriyet muharriri merhum Agâhın bu mertebeye istihkakım kim reddedebilir? Beybaba Bedreddin hergün sütunlar dolusu yazdıklannın yorgunluğunu mey hane köşelerinde dinlendirirdi. Bir kadeh rakı verdiği marazî neşe mukabilinde sıhhatimizden neler eksiltiyor? Halkı tenvir için yazıp çizenler bu istifhamın önünde kendi hesablanna biraz düşünmeyi bilselerdi, nihayet Bedri de pek ihtiyar denemiyecek bir yaşta bütün bütün dinlendi. Kokainoman Sadeddin... Bu genci harb yıllarında Ikdam matbaasında tanıdım. Bu iptilâ mahmurluğile gözleri daima süzgündü. Bu halim, sempatik çocuğa acıyarak bazan sorardım: Ne o Sadeddin galiba gene ha? O ince bir gülümseme ile suçunu itiraftan çekinmezdi. Daha dün aramızdan eksilen müverrih Ahmed Refik kış günü paltosuz yufka ceketle geziyordu. Ispirtodan aldığı yüksek kalori zavallıyı soğuklaıjn »ühlik tosirinden kurtaramadı. Midesi rakıdan yanarken vücudü titriyerek öldü. Bu saydıklanm daha dünküler. Meykede, mey, rakı, ırak, bade, sagarla dolu edebiyatımızm gelmiş, geçmiş işret kurbanlarına hep ayrı ayrı fatiha ihdasma vaktim yok. Bu asırlık mezarlann külleıini karıştırmıyacağım.. Fakat aranıizda bu şehadete namzed dirilerin sayısı da epey yekun tutar. Şu satırlanmm arasında bu gediklilerin adlannı çıtlatmak başıma kıyameti koparmaktır. Yalnız şu kadarını söyliyeyim ki ben onların yuvarladıkları kadehlerin sayısını yazılannın gündelik kalitesinden anlanm.. Ha derim. Bugün filânca edib falza kaçırmış. Bazan fazla neşe buharile dimağları gıdıklayan. ölçüden aşkın fikir hokkabazlıkları yaparlar. Bu da şenliklerinin okuyuculara sirayeti itibarile mazur görülebilir ama bu neşenin zevkine değmez son bir himarı vardır. Ha bre ha zekâlannı zehirliyerek san'at ışığına yükselmek isterken nihayet karanlıklara dalan bizim de Verlen'lerimiz, Budler'lerimiz, Renbolarımız yok değildir. Bunların destanlannı şimdilik amarkeye bırakıyorum. Benim ömrüm vefa etmese de bu kadeh kurbanlan için birer (elegie) yazacak elbette hayırsever kalemler bulunur, gene herhalde rabbim uürler zun omur Çocuklar nasıl karşıladılâr? Seneler sonra bu imkân kendiliğinden tahassü! edince o vaziyete göre tedbir ahnması gayet tabiidir. Rahat ve gürültüsüz çahşmayı temin için bugün her sınıfa bir öğretmen vermiş bulunuyoruz. Emi nim ki çocuklarımız, bu itiyadı kazana caklar ve kendi kendilerine kaldıkları zamanlarda bile bu itiyadlannı bozmayacak hale geleceklerdir. Yaratılışında kanı gibi ahlâkı da temiz olan evlâdlarımız, kendilerine karşı gösterdiğimiz bu ihtimamı severek ve benimseyerek karşılamışlar dır. Hatta müzakere saatlerinin uzatılmasını istıyenler çok olmuştur. Talebemize ve öğretmenlerimize vazife hususunda derin bir itimad beslemekteyim. Müzakere saatlerine istirak etmek istemeyen lerin sayısı pek azdır. İstanbuldaki 32,000 orta tahsil talebesinden bu ar zuyu izhar edenler mekteb, mekteb yaptığımız tetkiklerden aldığımız rakamlara göre ancak elli kadardır. Ressam Ali Cemal merhum. Senelerce Türk gazetelerinde çalışmış, denize ve askerliğe aid kıymetli resimleri ve tablolarile büyük bir şöhret kazanmış olan ressam Ali Cemalin, Mersinde vefat ettiğini teessürle haber aldık. Ali Cemal, bahriyeden yetişmiş, sonra kara ordusu hizmetinde çalışmış ve nihayet tekaüd olduktan sonra, matbuata intisab etmiş, çizgilerinin ku\"veti itibarile en kıymetli ressamlarımızdan biri idi. Onun Umumî Harbde ve Mütarekede, gazete sütunlannda çıkan resimleri, ayrıca gene bu mevzuda yaptığı büyük yağlıboya tablolar, hep orduya aid güzel, dasitanî eserlerdi. Çanakkalede, ilk ihrac günü 19 uncu fırkanın Ebedî Şefin kumandasında Arıburnunda yaptığı hücumu tasvir eden tablosu bir şaheserdir. Ne yazık ki renkli kartpostallan basılmak üzere Viyana • ya gönderilmiş olan bu tablo, Mütareke karışıklıklan arasında orada kalmış ve galiba kaybolmuştur. Lise programları Orta okul ve liselerde proğramlar 1924 te değiştirildi. 1923 te ilân edilen cumhuriyet rejimine tedrisatın intibakı ve orta tahsil müddetinin ilk ile beraber 1 2 seneden I 1 seneye i^'Un'mesi bu dr"i*meğe amil olmuştur. Üç sene sonra 1927 de tarih proğramlan değiştirildi. Bunun da sebebi Türk tarihini, mihver yaparak tedrisatta bulunmaktı. Büyük değişme, 1929 da oldu. Yeni Türk harflerinin kabulü ve liselerden arabca ile farsçanın kaldınlması, orta okul ve liselerde türkçe ve edebiyat proğramlannm değişmesini zarurî kılmıştır. Bundan bir sene sonra, İ930 da tarih programNrı, Ebedî Şefimiz Atatürkün emrile Türk Tarih kurumunun yazdığı dört cildlık tarih kitablanna göre değiştirildi. Ayni zamanda orta okul yurd bilgisi programları da ya zılan yurd bilgisi kitablanna göre tanzim edildi. Kararlardan db'nülmüyor Büyük şehirlerde vaziyet Başlama zamanlarının tespitinde her türlü ihtimali düşünerek «a ve b» olmak üzere iki tip kabul edilmişti. Derse sekizfle başladığı takdirde talebenin ekseriyeti için güçlük bulunan okullann daha geç başlamalarına imkân verildı. Ve bu, bazılarmın dediği gibi yeni değil, daha evvel düşünülerek okullar aç>!madan verilmiş olan emir ve tebliğin içerisinde vardı. Her tarafta pazartesi günleri neşredilen Maarif Vekilliği Tebliğler dergisi bunun yazılı delilidir. Istanbul ve lzmir gibi büyük şehirlerin dışındaki vilâyetlerimizde esasen çocuklanmız, saat 7 ve 7,5 ta mektebe gelirler, kapılar açılmadığı için karda kışta ders zamanına kadar oynamakla vakit geçirirlerdi. Bu böyle idi. Çünkü memleketimizin pek büyük bir kısmında, diğer ileri memleketlerde olduğu gibi hayat erken başlar vs^ıalkımızm t>ây ak kl Aseriye<i erken yatar, erken kalkar. Erken yatıp erken kalkmak talebe ^ m , dahagtabiî gög. rülmelidir. Bu, cümlece malum 've müsellem bir harekettir. Eıken yatıp erken kalkma itiyadını henüz aJmıyanları, bu me denî ve verimli yaşama tarzına ahştırmak için cehd sarfetmeği, yeni nesilleri terbiye ile mükellef olanlara düşen bir vazife saymaz mısınız? Aksamalar olsa da... Universitelerde sekizde başlayan dersler varken, orta okul ve liselerimizde bütün medenî âlemin zıddına ve onlardan geç olarak bir saat kaybetme suretile işe başlamak doğru görülebilir mi? Kaldı ki senelerdenberi çift öğretim yapan okul. larımızda ders, sekize on kala başlamaktadır. Şimdiye kadar bundan, niçin kimse şikâyet etmiyordu? Bu hususta İstanbul için ileri sürülen güçlükler yeni mi zuhur etmiştir? Bundan önceki sene lerde hepimizin şahid olduğuınuz vesaiti nakliye izdihamı, bu sene hafiflemiş bile sayılabılir. Çünkü sabahın dokuzu, Istanbulun umumiyetle resmî ve bazı hususî müesseselerinin de işe başlama saatidir. Derslerin bundan bir saat önceye alın ması, şehir nakliyatını da kolaylaştırmıştır. Diğer taraftan îstanbuldaki okullarımızın sehrin muhtelif semtlerme dağılmış olması, işin daha kolay tanzimine imkân vermiştir. Daima temas halinde buluna duğumuz, îstanbul Valisi, Maarif mü dürü ve orada meşgul müfettişlerimiz, yapılan yeni vakit cetvellerinin ufak te fek aksamaları olsa da umumiyetle Istanbul için dahi tam ve kolayhkla tatbik edilmekte olduğunu ifade etmektedirler. Esasen İstanbuldaki ortaokul ve Hse lerimiz, diğer vilâyetlere nispetle daha çoktur. 63 vilâyetten Istanbuldan gayri yerlerde 31 lise ve 103 orta okulumuz varken yalnız tstanbul merkezinde 1 2 resmî lise ve 37 resmî orta okulumuz nıev cuddur. İçinde, talebesinin adedi 2500 e çıkanlar vardır. Bunlardan başka îs.tctn bulda Türk hususî ve ecnebi okullarının bulunduğunu da unutmamalıdır. Ecnebi okullarındaki ders saatleri seneler ve senelerdir bizim yeni tatbik ettiğimiz şekılde olduğu halde şimdiye kadar en küçük bir şikâyet mevzuu olmamıştır. Olmamıştır, çünkü, sekiz veya sekizi çeyrek geçe derse başlamak, Istanbul için de erken ve güç değildir. Hüseyin Rahmi GÜRPINAR İngiliz Bahriye Nazırı ÇurçiPin beyanatı Venedik Berlin hattındaki feci tayyare kazası Roma, 6 (a.a.) Venedik Berlin hattmda vukua gelen tayyare kazasına fır(Bcş taraft l inci sahifede) tmanın ve tayyareyi ağırlaştırarak Heiİngiliz bahriyesinde halen müda senstein yakmında arızalı bir toprağa zaiaa için teslih edilmiş 1000 ticaret rurî olarak inmesini mecburî kılan kesif vapuru mevcuddur ve bu miktar buz tabakasının sebebivet vermiş olduğu tasrih edilmektedir. 4 mürekkeb pek yakında 2000 olacakhr. Kafile olan Italyan mürettebatkişiden yolcu yaraile 7 ile seyahat usulü muntazam bir şe lanmışlardır. 4 yolcu telef olmuş, 2 yolkilde işlemekte ve Alman denizal\cu da sağ ve salim kurtulmuştur. tıları bitaraf gemilere taarruzu, /n Holanda su bendleri çok işe gillz gemilerine taarruzdan daha yarayacak kolay bulmahtadırlar.» Amsterdam 6 (a.a.) Holanda or Churchill bitaraf zayiatı nispeti dusu tarafından yapılan tecrübeler, su Vakit cetvellerinin sıhhî nin İngilizlerinkinden yüksek oldu hattınm her türlü taarruza karşı en iyi bir cephesi müdafaa teşkil ettiğini ispat etmiştir. ğunu kaydetmiş ve Almanyamn Aziz arkadaşlanm, Ordu, tanklarla ve motörlü parçalarla müracaat ettiği usulleri şiddetle tak tecrübeler yaptıktan sonra bugün ipomoMaarif Vekilliğimiz, yeni vakit cet vellerinin sıhhî cephesini de ihmal etmebih eylemiştir. bil bataryalarla tecrübe yapmıştır. miştir. Maarif Şurasında memleketin kıyGerek su altında gizlenen kanalların, Nazır sözlerine şu suretle devam metli tıb mümessilleri bulunduğu halde gerekse çamurlu toprağın arzettiği müşetmiştir: bununla da ıktifa etmiyerek Istanbul Ükülât geçilmez engeller şeklinde tebarüz « Alman ihracatı üzerine ko etmiştir. Atlar zorlukla kurtanlmış, top niversitesinden, ayni zamanda Âlî Sıhhat Şurası azasından olan profesörlerle ijiyen nulan ambargo tesirini göstermiş arabaları çamurlara saplanmıştır. ve çocuk bakımı profesörleri bir komis tir. İhrac edilecek mallar Alman yon halinde toplanmış ve bu mevzuda reyleri sorulmuştur. Verdikleri rapor, yarıhtım ve antrepolarında yığılıp ni safi zayiatı 60 bin tondur.» pılmış olan işin doğruluğunu tasdik eden kalmaktadır. ingiliz bahriyesi 340 Churchill bahriye parolasımn şu ilmî ve sıhhî bir vesikadır. Teneffüs zabin ton kayıp, buna mukabil 280 olduğunu hatırlatmıştır: «Azmede manları için bazı tadilât teklifinden başka bir cihette değişiklik istememektedirbin ton zapt veya inşa etmiştir. Ya lim ve korkmayalım.» Şunu da tebarüz ettireyim ki okulla rımızın maddî cephelerine taalluk eden hususlarda daima mahallî şartları çrözönün Ali Cemalin deniz muharebelerini tasde tutmaktayız. Onun için verdiğimiz vir eder. krokileri ve tabloları da çok güemirlerin muayyen hudud dahilinde olzeldir. Eserleri arasında Dobruca'da yamak üzere bu şartlara uyar olmasına ralı bir Rumen neferine bir Türk süvariitina gösteriyoruz. Alınmış tedbirlerin sinin su verişini tasvir eden «Civanmerd ufaktefek cihetlerinde ufaktefek aksamaMehmedcik» tablosu, Cumhuriyet idarelar olmuş diye verilmiş kararlardan dö hanesinde bulunan Istiklâl Harbinde, nülmesi asla mevzuubahs değildir. Ya Dumlupınar zaferile neticelenen Başkupacağımız şey bu aksayan cihetleri der mandan meydan muharebesinde «Kızılhal ve tam tashih ettirerek onları yüzde taş detesinde Türk süvarisi» tablosu, ge» yüz muvaffakiyetle tahakkuk ettirmektir. çen sene yaptığı Atatürkün Türk Mare Vakit cetveli işi de böyledir ve böyle olşalı kıyafetinde tabiî cesametteki tablosu muştur. Bütün öğretmenler ve idare a vardır. 1923 ten 1932 ye kadar «Cumdamlanmız iki aydanberi büyük bir itina huriyet» te de çalışmış olan merhum Ceve dikkatle bu husustaki emirlerimizi tatmalin kederli ailesine taziyetlerimizî bika çalışmışlardır. Kendilerine huzunı sunanz. nuzda teşekkür etmeği bir borc bilirim. lşini yapmamış olanların da mevzuat Bundan sonra orta mekteb ve lise proicablarına göre muamele görecekleri ta gramlarında yapılan değişiklikler esasta yeti ve bir milyonu geçen bir talebe küt biidir. olmaktan ziyade fizik, kimya, tabiat ve lesi, bu esaslara uyularak idare edil öğrenmelidir ki.j rrraternatiR Rifaölanrîın lalebenın sevıye mektedir. Bilmiy«nler Yanlış kitablar meselesi sine daha uygun bir hale getirilmesi ve Cumhuriyet maarifi, dıpdiri ve sağlar Sayın eıkadaşlanm, rmıhterena Rana Türk Dil Kurumunca teapit edilmiş olan dır. Türk hocası, seve seve ve isteye isteTarhanın ikinci suali kitab" meselesine ta terimlerle yazdınlması zaruretinden doğ ye mesîekî, vatanî Vazifesini yapmaktacfft Türk talebesi, hür ve şahsiyetlerinin inkialluk etmektedir. Bu mesele şu parçalara muştur. şafına müsaid bir inzibat havası içerisinde ayrılabilir: Birincisi okul kitablarını ha 1935' te, o zaman mevcud fizik, kim «dikkatli ve terbiyelı» çalışmaktadır. zırlamak ve yazdırmak, ikincisi okul ki ya, tabiat, matematik ve edebiyat ki Türk maarifinin daha kuvvetliye, daha tablarında görülen yanlışhklar. tablarının talebe seviyesinden yüksek Kitablar işi 2259 sayılı ve 3 / 1 1 / tafsilâtı ihtiva ettikleri dikkate alınarak bu mükemmele doğru gittiğini anlamak için 1933 tarihli kanun hükümlerine uyularak kitablardan hangi bahislerin çıkarılması şu anda, sıralarına oturup çalışmakta oidare edilmektedir. Bu kanun, kitab işini lâzım geleceğini tespit etmek üzere mü lan yüz binleıce Türk evlâdının teşkil etdevletleştirmiştir. Ondan önce, bir şehrin tehassıslardan mürekkeb kom^syonlar teş tiği muhteşem ve göğüs kabartan manzamuhtelif okullarında, bir okulun muhtelif kil edilmiş ve bu derslerin kitablan bu rayı düsünmek, kâfidir sanmm.» smınıflarında, hatta bir sınıfın müteaddid komisyonlarda kaleme alınan kılavuzlar. Ali Rana Tarhanın cevabı şubelerinde başka başka müelliflerin baş da yazılı esaslara göre okutulmuştur. GeMaarif Vekilini müteakıb kürsüye geka başka kitablarını başka başka fiatlar ne 1935 te Maarif Vekâletinin emrile len sual sahibi Ali Rana Tarhan «Istaı da ve seviyede olmak üzere okutmak te Üniversite profesÖTİerince garb memle bul» şu beyanatta bulunmuştur: şebbüsünden çocuklarımızı kurtardığı ketlerinde okutulmakta olan fizik. kim« Muhterem Maarif Vekilimiz su« için, bu kanun, kültür tarihimizde çok ha ya, matematik ve tabiat kitab serileri ayırh bir başlangıc sayılabilir.s» rasından mekteblerimize en uygun görü lin üç noktasmı tenvir buyurdular. Ke dilerine arzı teşekkür ederim. Mekteb Maarif Vekili, bundan sonra kitab mü lenleri seçilmiş ve bu seriler türkçeye ter lerde erken derse başlanmasına şahsan sabakalarından bahsetmiş, yanlış kitab cüme ve mekteblerimiz için adapte etti ben de taraftarım. Öğleden sonra saal rildiği eibi yeni terimlere göre lâzım gelen meselesine geçerek şunları söylemiştır: 16 ya kadar talebenin mektebde bulunde§i«iklikler de yapılmıştır. « Bir lise öğretmenimizin liseler için masını çok görenlerden de değilim. ÖğCumhuriyet devrinde bütün program leden sonra bir buçuk saat müzakereye 1 1 sene evvel yazılmış bir edebiyat kitâbı hakkında yazdığı tenkidlerle ortaya çı değişmeleri bundan ibarettir. tahsis edilmiştir. lleride hocalann adedi Aziz arkadaşlarım, kan bu meseleyi Vekilliğimiz daha önce müsaid olunca bu müzakere saatlerinin Yeni devletin kurulduğu gündenberi, tatbikat dersleri saatlerine tahvil edilmesi dikkate almış ve önümüzdeki sene yetiştirılmek üzere o kıtabın yeni ve musahhah geçen 1 7 sene içinde siyasî, fikrî ve içti. de faydalı olabilecektir. tab'ını yaptırmağa başlamıştı. Orta oku1 maî hayatımızdaki bahtiyar inkılâbların İkinci nokta hakkında verdikleri izahve lise türkçe ve edebiyat kitablarını tet maarifimize ve kültür hayahmıza inikâs lardan anlaşılıyor ki bazı mekteb kitab • kik için toplad)ğımız komisyona yeni tab etmemesi kabil miydi? Yeni kurulmuş bir | larında bazı yanlışhklar mevcuddur ve ının 12 formasını ve mutebaki müsved rejimin yeni hayatı, maarifinde de el bu yanlışhklarm tashihi için tedbirler abette yenilikler doğuracaktı. Doğurma delerini tevdi ettik. saydı gayritabiî olurdu. Şimdiye kadar hnmıştır. Yalnız mevcud olan yanhşlık Mevzuubahs kitab, kitab kanununun Cumhuriyet maarifini idare e'miş olanlar, lardan dolayı mes'ul ve muatab tutul • neşrinden önce kabul edilmiş ve kitaba bu tahavvülleri en az sarsmtı yaparak ye ması icab edenler varsa muhterem Maaesas olan prensiplerle fikirlerde ittihad ni nesle intikal ettirmek için eüerinden ge. rif Vekilinin bunlara müsamaha buyur görmemesinden yenisinin yazdınlması len bütün gayretleri sarfetmislerdir. Uzun mıyacaklarından eminim. Bu yanhşlan mümkün olamamıştır. Yanlışlar, bilhassa seneler içerisinde, nihayet üç kere de tashih edilio tashihli kitablar tevzi edi *. nazım kısmındadır. Yakın zamanlarda gişmiş olan bu proğramlan bir istikrar linceve kadar talebenin ellerinde bulu * yazıldığı halde dil bakımından eski olan sızlık nümunesi zannetmek doğru olabilir nan kitabîann yanhşlan Vekâlet tarafınbu eserler, müellifleri, metinleri yeni mi? Tarihimizi ba=k=darıpın gözile sröriip dan sahife ve satırları tasrih edilerek teharflere dökmekte müşküllere sokmakta göstermekten, dilimizi öz ha7Jr>elerinin min edilmek suretile talebeye sınıfta hodır. Mütehassıslar, tashih ve tenkid, te servetinden mahrum ve ba<=ka dillerin te ca'arının önünde mevcud yanlışlann tasşebbüsünde bulunanların da tashih eder siri altında bır?.krnaktan b ^ i k'.rtarmak is hih ettirilmesi zaruridir. ken yanlışa düştüklerini yazmış ve söyle teven hamleyi han^imiz irfan hayatımızda Bu >anlısların içinde müellifi olan homişlerdır. Bu anlatıyor ki senelerdenbe tahakkuk ef f irrf 1 l ''n prf' "'ız mfn»de canın dersine kifayetsizliğini gösteren ri büyük bir tahavvül geçirmekte olan dil bilirdik? Dcğru olduğuna, favdalı olduğu neviden bahis buyurmadılar. Bahis bu ve edebiyatımız, tedrisleri mevzuu bah na bütün verlıö'Tiızla inand'^ımız fikir ^ u'madıklarınclan doKvı ben de böyle solduğu zaman Maarif Vekilliğini zaten leri, terbivesi ellerimize vprılmis evlâd . bir va7ivetin mevcud olmadığı neticesine halledilmemiş bir mesele müvacehesinde lanmıza intikal ettiımemek kimin elin vanvorum. bırakmaktadır. den gelebiiirdi? Cumhuriyet maarifi bu Program'ardaki istikrar meselesine geBu mevzuda salâhiyetli gördüğümüz öğ nakil ve telkin vazife=ini yapmfktan bir lince: istikrarsızlık retmenleri topladık. Çahşmaktadırlar. E an geri kplmamı^tır. Buna Hakikî ihtiyaclann icab ettirdiği değidenivorsa bu istikrar«ı?'ı&ı h?'ar'Prı'z, geri sasen üç aydanberi Ankaradaki türkçe ve siklik'eri program'arda yapmak zaruri j edebiyat öğretmenlerini kendi reisüpimde ve küflenmiş karar ve ısrara tercih etrae dir. Bu takdirde lâzım olan, ders sene içtimaa davet ederek ayni mesele üzerin yiz? sinden evvel yeni kitAbların bulundurul de mesai sarfediyorum. Bu emekler neması. hocalann sımflar açılır acılmaz te Mss^ekte inzibat ticesinde şimdikinden daha sistemli ve Sayın arkadaşlar, muhterem Rana Tar reddü'Jsüz tedrisata başlayabilmesini v« ihtiyaca daha uygun bir hal tarzına varahanın suallerine cevablarımı bitirmeuen veni derslerin de talebenin eskiden öğ cağımıza emniyetim devam etmektedir. kaybettirmievvel kendimce mühim gördüğüm bir renrrs olduklan insicamı Şimdiye kadar arzettiğim kitaptan yü noktayı arzetmek isterim. Bütün medenî vecek surette verilmesinden ibaret olms rüyerek bütün okul kıtablarının kötü ve dünyada olduğu gibi bizde de maarif me. ' â ' " n ce'ecektir.» yanlış olduğunu söylemek doğru değildir. selesinın yüz cephesi varsa bunun ellisi Bu müzakereyi rrüteakıb ruznameye Müspet ilimlere aid kitablarda yanlış mev okutan ve okuyan kütlede tam bir inzı gecilerek Büyük Millet Meclisinin 1939j zuu bahsolamaz. Çünkü bunlar, salâhi battır. Maarifimizin aksayan ve noksan vılı eylul hesabı hakkındaki mazbata o* yetli kimselerin eserleri.ıden tercümedir. cihetlerini düzeltebilmek için ilk vazife kunarak tasvib ol'inmuş ve Türkiye Olsa olsa tercüme hataları veya dikkat miz bu intizam ve inzıbatm temini ola Estonya ticaret ve klering anlasmasma sizlikten, aceleden doğma tahrir ve ter caktır. Yüksek Meclisin verdiği direktif. müzevyel listede değişiklik yapılmasma tib yanlışlıkları bulunabilir. Vâki tenkid lere ve yaptığı kanunlann ruhuna uyarak mütedair protokolun tasdikma aid ka lerde hata diye gösterilen hususların bir bütün maarif teşkilâtını tam intizam ve nunun birinci müzakeresi yapılmıştır. kısmı bu kitabların ilk tabılarına aiddir. tam inzibat içinde calıştırmağa uğraşı Büyük Millet Meclisı cuma günü topŞu halde her yeni tabı yapıldıkça evvelce yoruz. Yirmi bes bine v&ıan bir talim helanacaktır.