12 fkuıciteşrin 1939 Macera Romanı: 4 [ Şehir ve Memleket Haberleri ] Orta tedrisatta Avrupada okuyan talebeler gidiyor Bu gencler, bayramertesi hareket edecekler Harb vaziyeti dolayısile Avrupadan dönen talebelerin tahsillerine devam etmeleri için tekrar geldikleri memlekctlere gönderilmesine karar verildiğinden Maarif Vekâleti, icab eden muamelenin yapıl ması hususunda alâkadarlara emir ver miştir. Maarif Vekâleti hesabına okuyanların adresleri yüksek tedrisat umum müdür • lüğüne gönderilmektedir. Gitmek istiyen talebeler arasmda kendi hesabına okuyan talebeler de vardır. Devlet hesabına okuyan 650 talebenin ekserisi Almanyada fen tahsili yapmaktadır. Bu talebelerin hepsi de gönderilecektir. Şimdiye kadar Üniversitenin muhtelif fakültelerine ve mühendis mektebine yazılan talebelerden istiyenler evrakını alacaklardır. Bayram tatilinden sonra talebeler gerek mekteb ve gerekse pasaport vize muamelelerini tekemmül ettirerek hareket edeceklerdir. Almanyaya gidecek talebelere de vize verilecektir. Siyasî icmal Balkanda sulh ve sükun vrupanın garbında harb bütün şiddet ve dehşetile devam etmek istidadını gösterdiği ve bitaraf memleketleri de bu badireye sürükliyeceği bir zamanda harb tehlikesi Balkanlardan uzaklaşmış ve bu mıntakada sulh ve sükun istikrar bulmağa yüz tut muştur. Bunun en yeni delili, Bulgarista* nın birkaç ay evvel silâh altına davet eylediği ihtiyat sınıflarını terhis etmiş olmasıdır. Arnavudluk hududundaki Italyan ve Yunan kuvvetlerinin geriye çekilmesi ve Rumanyanın garb hududundaki kuvvetlerini Macaristanla karşılıklı olarak geriye almış olması da bu istikran temin eden unsurlardan biridir. Ayni zamanda Türkiyenin de bazı ihtiyatlarım terhıs etmeğe karar vermesi Balkanlarda sükun ve emniyetin avdet ettiğini ve Akdenizin şark havzasında dahi harb tehlikesi kalmadığım mukni bir surette ispat etmiştir. Terhis kararmın Ingiltere ve Fransa ile Ankarada imzaladığımız muahedenin tasdikı gününe tesadüf eylemesi Türkiyenin böyle bir anlaşmadan yegâne gayesinin sulh ve sükunun biran evvel yerleşmesi gibi gayet halisane bir niyet takib etmekte olduğunu bütün dünyaya anlatmıştır. Bundan en ziyade memnun olan devletlerden biri de îtalyadır. îtalya, bida yette Ankara muahedesini Türkiyenin harb çerçevesi içine girdiğine bir delil olarak telâkki etmişti. Fakat ahvalin inki şafı ve bahusus Sovyetler Birliğinin Bal kanlarda da orta Avrupada olduğu gibi bir rol oynamak için Finlandiya i!e başlanmış olan müzakerelerin neticesine intizar eylediğine dair yapılan tahminler, İtalyayı her ne pahasına olursa olsun Balkanlarda sulh ve sükunun istikrar b'ilmasına ve bitaraflık arzusile kuvvetli bir blok teşekkül ederek harbin sirayetine karşı Avrupanın cenubu garbisinde sağ lam ve sarsılmaz bir sed vücud bulmasına taraftar olmağa sevketmiştir. Balkanlann, baştanbaşa ateş içinde kalan Avrupa kıt'asının tabiî hayalı bo zulmamış ve sulh ve sükunu muhafaza etmiş bir adası hükmünde bulunmasına menun olan devlet yalnız Îtalya değildir. îngilterenin de bu vaziyetten çok mem nun olduğunu Londra matbuatının neşriyatı gösteriyor. Almanyanm menfaati, garbda Ingilteve Fransa gibi dünyanın en büyük iki devletile hayat memat mücadelesinc girişmiş bulunduğu bir sırada kuvvetlerini dağıdatacak ikinci bir cephenin vücude gelmemesinde olduğuna göre Avrupanın cenubu şarkisinde tabiî vaziyetin bozuîma • masından müteessir olacağına hükmedilemez. Balkan devletlerinin bugüne kadar hep bir araya gelerek yekpare bir kütle teşkil elmelerine şimdiye kadar yegâne engel Bulgaristandı. Bu memleket, yarımadanın sınesine yaslanmış olduğundan sevkülceyş cihetinden mühim bir mevkide bulunmaktadır. Bulgaristanın ikinci Balkan har binden ve Umumî Harbden mağlub çık ması Bulgar efkân umumiyesinde büyük bir tezebzüb husule getirmiş ve diğer komşularile hemahenk yürümesine mâni olmuştu. Fakat Balkanlann, Balkanlı olmıyan muhtelif büyük devletlerin hedefi olma sından Bulgaristanın da komşuları kadar zarar göreceğini idrak eden Bulgaristan Kralı Boris ve Başvekil Köseivancf kabinede yaptıklan değişiklikle cezrî bir siyaset takibine imkân hazırlamışlardır. Bu siyasetin ilk müspet neticesi, silâh altındaki ihtiyatların terhisi ve Bulgaristan'.n gerek komşularile kendi arasındaki hususî meselelerin, gerek bitaraf bir blokun teş kili için müzakerelere başlamasma müsaid bir hava yaratılmış olmasıdır. Kömür meselesi İhtiyacı temin için mühim kararlar verildi tktısad Vekâleti, îstanbulun sömikok ihtiyacını temin için bazı mühim kararlar ittihaz etmiştir. Sömikok fabrikasının istihsalâtınm şimdiye kadar yarısı îstanbula, yarısı Ankaraya sevkedilmekte idi. Mezkur fabrika istihsalâtınm kâmilen îstanbula sevki için emir verildiği gibi Karabük fabrikası istihsalâtından 1500 ton kömür de îstanbula sevkedilmek üzere bir müteahhide verilmiştir. Sömikok istihsalâtı ayda 4000 4500 ton tutmaktadır. Bu istihsalâtın 2200 tonu tstanbula sevkedilmiştir. Zonguldaktan 1400 küsur ton gelmiştir. Bayram olmasma rağmen 5000 ton kömürün vapura tahmiline devam cdile cek, bu vapur derhal îstanbula hareket edecektir. Diğer taraftan havagazi fabrika'an da istihsallerini piyasaya sevketmektediıler. Suzan kaşlarını kaldırarak: Hayır! dedi, dlşünüyorum. Birdenbire ümidlenen Walter hafifçe sıçramaktan kendini a;amadı. Cenevrede yepyeni bir spor arabam var, onu da size hedi>e edeceğim, dedi. Suzan ayağa kalkti ve siyah gözlerinin karanhğını arttıran bir müphemiyetle: Düşüneceğim, Mösyö Walter, dedi. N e zamana kadar, madam? Bilmiyorum. Ağır ağır uzaklaştı. Bu adama hakikati niçin söylemediğini de bilmiyordu. Ne ümid etmişti? Balmumile kapatılmış bir zarftan haberi yoktu. Yalnız, bütün tahminlerine yaklaşan bir hakikat karşısındaydı. Walter teklifini yaparken, Suzan bu zarfa ve bu servete sahibmiş gibi bir his duydu. Kamarasına giden merdivenleri inerken başı garib bir humma içindeydi. Hakikati Walter'e açmak ve onunla beraber çalışmak da mümkündü. Eğer bu zarf, bu vapurun içindeyse... Oh... Herşey mümkün. Başına birdenbire sıcaklık doldugu için geriye döndü ve güverteye çıktı. Iskemlesine uzandı. Limanm kalabahğı ve gürültüsü onu hiç çekmiyordu. Kulağında Walter'in sesi: İki milyon frank. Ve gözlerinin önünde bir yeni otomobil silueti. Oh, bu imkân bir anda iki milyon kilometre uzaklaşıyor, sonra 1 7 ve 18 rakamların arasındaki komşuluk kadar yaklaşıyordu. Bütün mesele artık şundan ibaretti: Zarf o hastanın çantasında mı, değil mi? Ne tuhaf bir macera! Suzan, hâlâ, ne sabahleyin kamarada gördüğüne, ne de biraz evvel duyduklanna inanabiliyordu. \Valter'in şahsiyeti de bir efsane uçukluğu bağlamıştı. Kimdi bu adam? Suzan daha onun hangi milletten olduğunu da bilmiyordu. Walter ismini hangi milletler kullanır? îngiliz... Alman... Belçikah?... Nedim Bey onun hakkmda bir şeyler bildiğini söylemişti. Nerede Nedim Bey? O da vapurdan çıktı mı acaba? Fakat bundan daha ehemmiyetli olan şey, zarftı. Suzan titreyerek içini çekti: «Hiih.. Akhma neler geliyor!» dedi. Fakat niçin? Bunda bir ahlâk meselesi yoktu. Bu işleri yapanların hepsi müsavi ahlâkta insanlar değiller miydi? Mesele şuydu: Cesaret ve meharet. Hasta kadınırr günde bir defa kamarasından dışarı çıktığını düşündü. Hangi saatte? Suzan bunu hizmetçiye sormağa cesaret edememişti. Sordu diyelim. Öğrendi ki filân saatte. Ve o yokken Suzan kamarasına girdi. Çantayı nasıl açacak? Açtı diyelim. Ya zarf orada değilse? Ya birdenbire karı geliverirse? Tuvalet 18 numaradan uzakta. Hasta kadın, koltuk değneğile gidip gelinceye kadar Suzan işini bitirebilir. Fakat zarf orada değilse ne nafile ve... ne tehlikcli zahmet! Zarf oradaysa ne olacak? Çalındığı anlaşılmca müthiş bir kıyamet kopmaz mı? Püüf... Bundan ötesini Walter düşünsün. Belki de kadın vapurda hiç farkına varmaz. O...ff! Müthiş bir şey! Bu işi Walter'in yardımile yapmak daha kolay değil mi? Hayır... Her türlüsü de zor... Bunu artık düşünmemeli bile... Yalnız, Nedim Bey vapurda olsaydı, Suzan ondan Walter'e dair malumat isteyecekti. Önünden geçen bir garsona seslendi: Nedim Beyi tanıyorsunuz, değil mi? Evet, madam. Acaba vapurdan çıktı mı? Çıktı, madam. Hoş, Walter hakkında öğreneceği şeylerin ne faydası vardı? Bu adam, aradığı zarf kendisine teslim edilirse büyük b'r ehemmiyet kazanacaktı? Yoksa, bugünkü halile, belki intihara kadar gidecek bir zavallıdan başka bir şey değildi. Suzanın zihni ondan ziyade aşağıda yatan hasta kadına takıldı. Yüzünü hizmetçisinden başka vapurda kimsenin görme Lgi bu mahluk, bir casus hikâyesinin tipi olmağa çok lâyıktı. Kamarasını değiştirmesinde de bir maksad yok muydu? Bütün bunlar Walter'e anlatılsa, belki herif yaptığı hatanın farkına varacak, zarfı ele geçirmeğe yeniden çahşacaktı. Onun yapacağı şeyi Suzan yapamaz mıydı? Döne dolaşa meselenin ucu hep buraya geliyordu: Hasta kadının odasmı aramak! Zarfı ele geçirebilirse bir anda zengin olacaktı. Suzan derin bir nefes aldı. lçine girdiği bu macera ona hiç olmanv.ş, b;r tenbellik saatinde arkaüstü uzanılarak sadece tahayyül edilmiş gibi görünüyordu. Hâtıralarını kontrol etti: Sabahtanberi olan biten şeylerin hepsi muhakkaktı. Walter'in sesi hâlâ kulağında ilk tazeliğıle duruyordu. Evvelce okuduğu casus romanlannda daha ne harikulâdelikler vardı. Suzan hiçbirine inanmamıştı. İçinde yasamağa başladığı, gözile gördüğü, kulağile duyduğu halde bu kadarına büe şaşıyordu. Hem de, vapurun içinde, Walter gibi bir adamı ve arkadaşlarını âciz bı rakan, tek başına bir kadmdı. Suzan onun yüzünü çok merak ediyordu. Bir bahaneyle, şimdi, kamarasına giriverse ne çıkardı? Bir yanlışlık olmuş gibi girer, pardon diyip dönerdi. Aklına türlli şeyler geliyordu: Kadının yanma gitse, Walter'in teklif ettiği parayı onunla paylaşmağa hazır olduğunu söylese, onu kandırmağa çalışsa ne cevab alırdı? Walter bazı işlerin yüksek duygularla yapıldığını söylemişti. Casusluk bunların başmda geliyor. Öyle olmasa her casusun karşı tarafça satm alınması ne kolay şeyd! Suzan sıkıntılı bir nefes daha alıo bıraktı. Ne boğucu vaziyet! Düşünmemek kabil değil; düşününce içinden çıkmak kabil değil. Kabil, belki, kabil, fakat cesaret mi lâzım, meharet mi, nedir, hangisi?.. Ahlâk meselesi de var mıyd.? însan yok zanneder, fakat eski itiyadla dizlerinin bağını çözer. Suzan, yeni baştan ve daha intizamla şu sahneyi gözünün önüne getirdi: Hasta kadının tuvalete çıktığı saati öğrenecekti. Kamarası bojaluıca kapmın önüne kadar gidecekti. Koridorun iki tarafına da bir göz atacaktı. Kimseler yoksa, hemencecik içeri giriverecekti. Zarf nerede olabilir? Ya çantanm içinde, ya dolabın gözünde, yahud da yatağın, yastığın altmda. Yatağı ve yastığı kaldırmak iki dakikalık bir iştı. Falcat çanta, yahud dolabm gözü kilidliyse ve anahtar kadının üstündeyse ne yapacaktı? Hiç. Bunu anlamak da iki da'dkalık bir iş. Suzan kolayca geri dünebilirdi. Yahud... Walter'in yaptığı gibi elinde bir deste anahtarla giderdi. Çanta ve dolab anahtarlan birbirine çok uyar... Vekâlet, numara sistemini gene değiştiriyor Maarif Vekâleti orta tedrisat mües seselerinde iki üç sene evvel kabul edilen numara sistemini tekrar değiştirmeğe karar vermiştir. Halihazırda bu müesseselerde tam numara 10 dur. Talebenin çalışma vaziyetine göre tam numara kısımlara aynlmıştır. Bu taksime göre 910 pek iyi, 78 iyi, 56 orta derecededir. Bundan aşağı olan zayıf ve pek zayıf dereceleri alan »alebeler sınıf geçememektedirler. Yeni karara göre, ilkmekteblerde ol duğu gibi, lise ve ortamekteblerde de tam numara 5 olacaktır. 5 pek iyi, 4 iyi, 3 orta, 2 zayıf, 1 de fena nottur. Yeni numara usulünün bu ders senesinden itibaren tatbik edilmesi için yakında mekteblere tebligat yapıla caktır. Tasarruf haftası Taksimde iki açık hava sergisi açılacak Ekmek fiatı On para zam yapılmasına lüzum ^örülmedi Fınncılar, Belediyeye müracaatle kendilerine un veren değirmencilerin çuval buhranını bahane ederek un fiatlanna zam paytıklannı söylemişler ve değirmencilerin bu tarzı hareketleri devam ederse kendilerinin de ekmeğe on para zam yapmak mecburiyetinde kalacaklarını bildirmişlerdi. 12 kânunuevvel, tasarruf haftasının başladığı gündür. Hafta, Başvekilin bir nutkile açılacaktır. Tasarruf ve îktısad cemiyeti reisi sanayi müfettişi Daniş dün Vali ve Belediye Reisi Lutfi Kırdarı zi yaretle tasarruf haftası hakkında yapılacak hazırlıklar etrafında görüşmüştür. Tasarruf ve İktısad haftasının bu sene daha geniş mikyasta tes'idine çalışılacaktır. Suzan ürperdi. Amann... O ne heleBir çok yerlerde hazırlıklar yapılacağı can! Ya kadın geliverirse?. «Pardon' gibi Taksim meydanında iki açık hava Yanlış girmişim...» diyebilir. Ama, ya ö sergisi acılması kararlasmıstır. nünde ağzı açık bir çanta varsa?.. Tıpkı ŞEHİR İŞLERİ Walter'in hali... Suzan gülümsedi. Hasta kadını fotograf çekmek bahanesile oyatstimlâke sarfedilecek para lamak da kabil değil. Istanbul Belediyesinin Belediyeler Bir de... Hizmetçile ortak olmak varBankasından istikraz ettiği beş milyon lidı. Ona her şeyi açıkça anlatmak, beraradan şimdiye kadar 1,100,000 lira alı ber çalışmak, serveti paylaşmak... Suzan narak bankaya yatmlmıştır. Bu, Eminöbirdenbire iki avucunu da yüzüne kapanü Unkapanı ve Azabkapı istimlâkine mak ihtiyacını duydu. Neler düşünüyordu! Bütün bunları akıldan geçlrmekle sarfedilecektir. Meclis Reisile bazı Vekiller dün geldiler yapmak arasmda büyük bir ahlâk fa.kı var mıydı? Y.exinden kalkü «e sinirhMurkaç adıın attı. Güvertede tek tük bir kaç yolcu vardı. Suzan kamarasına indi. Artık uzanmak istemiyordu. Biıaz çikolata yemek için küçük dolabın üst gözünü açtı. Kutunun yanında beyaz eldivenin teki duruyordu. Baktı, öteki yol'.Lu. Merak ederek her yeri aradı, bulamadı. Acaba 18 numarada mı kalmıştı? Zile bastı ve hizmetçiye sordu: Bu eldivenimin tekini bulamıvorum. Eşyam bitişik kamaradan taşınırken burıya düşmüş olmasm? Kabil değil. Her gün biz temîzliyoruz. Görürdük mutlaka. Zararı yok, bir yerden çıku. Suzan şeker kutusunu hizmetyiye uzattı: Bir kaç tane alınız. Teşekkür ederim. Hasta nasıl? Fena. Deniz dokunuyor. Ağrıları arttı. Bu sabah, onu kolumda tuvalete götürünceye kadar neler çektim. Zavallı, kimseye görünmemek için, sabahın beşinde kamaradan çıkabiliyor. Sürüne sürüne, inleye inleye yürüyor. Yarım saat kalıyor, orada. Ne zahmetli hastalık! Bütün gün kamarada... İçi sıkılmıyor mu? Okuyor, hep okuyor... Gazete, kitab... Vapur Pireye gelince bana bir yığın gazete aldırdı. Fransızca mı? Dört lisandan gazete: Almanci, italyanca, fransızca, ingilizce... On blı tane gazete aldırdı. Suzan birdenbire hatırladı. Dün Madam Girval, sofrada ilk tanıştıkları zaman, ona demişti ki: «Ne güzel fransızca konuşuyorsunuz! Tıpkı bir Parisli gibi... Türkler ecnebi Iisanını çok çabuk öğrenirlermiş. Hatta birkaçını birden...» Suzan Pariste doğduğunu ve annesinin Fransız olduğunu söylememişti. Fakat, almanca ve ingilizceyi bildiğini de anlatınca, Madam Girval, kocasma bakarak: «Türk çeyle beraber dört lisan!» demişti. *Devam ediyor» Memba suları talimatnamesi Belediye memba sulannın satış şeklini gösteren bir talimatname hazırlıyarak tasdik edilmek üzere Sıhhat ve Muaveneti Içtimaiye Vekâletine göndermişti. Ve kâlet, talimatname hakkında Belediyeden bazı hususatı sormuştur. Elektrik, Tramvay ve Tünelin ıslah programı Elektrik, tramvay ve tünel işlerinin tanzimi için beş senelik bir ıslah programı hazırlanmıştır. Esasen bu program idare Nafıaya geçmeden evvel Nafıa Vekâleti tarafından hazırlanmış, tatbikına da mezkur idarelerin Belediyeye devri hakkındaki kanunda lüzum gösterilmiştir. KÜLTÜR ÎŞLERÎ Ikametgâh olarak kullanılan binalar Maarif Vekâleti tarafından yapılan son tetkiklerde bazı mekteb idarecile rinin mekteblerde oturmakta olduklan anlaşılmıştır. Vekâlet, bundan sonra ne suretle olursa olsun Maarife aid binaların ikamete tahsisini kat'î surette menetmiş tir. Mekteb binasmdan ayn bulunan kısımlarda da keza oturulamıyacaktır. İlkmekteblerin ikmal imtihanları İlkmekteblerin ikmal imtihanları şimdiye kadar mezuniyet imtihanlan tamamlandıktan bir hafta sonra başla makta idi. Aradaki müddetin kısa ol masından dolayı istenilen neticenin elde edilmediği anlaşılmıştır. Bu imti hanlar, ders senesi sonunda umumî imtihanlardan on beş gün sonra yapıla caktır. Bayram tatilini şehrimizde geçirmek üzere Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Abdülhalik Renda ile Adliye Vekili Fethi Okyar, Maliye Vekili Fuad Ağralı, Ticaret Vekili Nazmi Topçuoğlu, ıkBelediye tktısad müdürlüğü değirmenbsad Vekili Hüsnü Çakır şehrimize gel cilerle temasa girişmiş, hükumetin son almislerdir. dığı iktısadî tedbirlerle ithalâtın artacağı ADLİYEDE muhakkak olduğuna göre çuval buhranı nın varid olamıyacağını, binaenaleyh eköteberi çalanlar meğe zam yapılmasına lüzum kalmıyacaLâleli, Samatya, Fatih ve civannda ğını bildirmiştir. muhtelif yerlere girip çıkarak öteberi aMÜTEFERRİK şırdığı iddiasile Istanbul asliye dördüncü ceza mahkemesine gönderilen Ibrahimle Dünkü ihrac muameleleri bu işte iştiraki olmaktan arkadaşı Kâmilin Muhtelif maddeler üzerinde dün de muhakemelerine dün sabah devam e dilmiş, bazı şahidler, bu arada ikinci şu ihracat yapılmıştır. Yunanistan, Bulgarisbede komiser muavini Fahrile Etyemet tan, ftalya, Mısır ve Rumanyaya yapjan camii müezzini Mustafa, dinlenilmişler ihracatı, tuzlubalık, kabuklu kabuksuz diı. Daha başka şahidler de dinlenilmek fındıkj zeytin ve zeytinyağı teşkîl etmiştir. üzere, muhakemenin devamı bayram erLimanımıza gelen Holanda bandıralı tesiye kalmıştır. Dekkalyon ve Rumanya bandıralı Transilvanya vapurları, makine aksamı, muhMuhtelif yerlerinden yara telif içkiler, demir eşya, boya, asfdlt ve lanan kadınlar sekiz yüz sandık kadar tıbbî ve kimyevî Alibey köyünde oturan thsanın araba müstahzarat getirmişlerdir. sürücüsü on yedi yaşında Necib, sürdüğü arabanın atları ürkünce, bir kazaya sebeb Kolundan yaralandı olmuştur. Münzevi kışlası caddesinden Beşiktaşta Muradiye mahallesinde Der geçen Hatice ile Dilber, arabanın çarpmasile muhtelif yerlerinden yaralanmışlar gâh sokağında iki sayılı evde oturan Ahdır. Hatice ile Dilberin tedavilerine baş med kızı Nadireye, Beyoğlunda şoför lanılmış, sürücü Necib hakkında da taki îsmail Puladın idaresindeki 1991 sayılı bata girişilmiştir. otomobil çarpmıştır. Nadire, kolundan hafifçe yaralanmıştır. Şoför hakkında taBir ihtiyar mangala düştü kibat yapılıyor. Kumkapıda Kalaycı sokağında on dokuz numaralı evde oturan yetmiş dört Yaralanan çocuk yaşmda Mehmed Güc, hasta yatarken Galatasaray lisesi önünden karşı tarakaryolası kaymış, mangala düşmüş, vücudünün muhtelif yerleri yanmıştır. Cer fa geçmek isteyen kunduracı çırağı on dört yaşında Petro, beş yüz elli bir nurahpaşa hastanesine yatmlmıştır. ^ I• I ^ maralı vatmanm sürdüğü Mecidiyeköyü Çifte atmış! tramvay arabasının sademesine uğrayarak Süleymaniyede Sahende sokağında do dizinden hafifçe yaralanmıştır. Tahkikakuz numaralı evde oturan araba koşucusu ta başlanmıştır. Cemile, kullandığı arabanın beygiri çifte atmış, çifte, Cemilin sol ayağına raslamışTramvaydan düştü tır. Yarası hafiftir. Beyoğlu hastanesine Topkapıdan Sirkeciye gitmekte olan gönderilmiştir. 18 numaralı tramvay arabasının arka Dolmabahçe Bebek yolu kapısma asılan İsmail oğlu 12 yaşmda Şehircilik mütehassısı Prost, Dolma Ekrem, muvazenesini kaybederek düşbahçe Bebek yolunun tafsilât plânlarını müş, yaralanmış, Cerrahpaşa hastane sine kaldınlmıstır. hazırlamaktadır. Muharrem Feyzi TOGAY Ayağı taşa takılınca... Eminönünden gitmekte olan Meh med oğlu yetmiş bir yaşmda Ali, ihtiyarlığı dolayısile yolda sendelemiş, ayağı bir taşa takılarak düşmüştür. Yüzünden hafifçe yaralanmış, yarası bir eczanede sanldıktan sonra evine yollanmıştır. Matematik dersleri nasıl okutulacak? Maarif Vekâleti liselerin matematik derslerinin nasıl okutulacağı hakkında yeni kararlar vermiştir. Yeni müfredat programına göre, liselerin son sınıf fen kollarmda haftada yedi saat matematik okutulacaktır. Bunun bir saati astronomiye, mütebaki altı saati de geometri ve cebire aynla caktır. c Sirkeci Rıhtımı önündeki temizlik J Balya altında kaldı Limanda şamandırada duran İngiliz bandıralı Trintina vapurunun tahmil ve tahliye işinde çalışan işçilerden Halil oğlu Ferid, mavnadan vapura nakledilirken devrilen bir tiftik balyası altında kalmış, yüzünden ve kolundan ha fifce varalanrmştır. Kalenin üzerinden aşağıya yuvarlandı Yedikulede İmrahor mahallesinde Kâğıdhane sokağmda 9 numaralı evde oturan 16 yaşmda Ahmed, güneşte hava almak üzere kale duvarı üzerine çıkmış, dalgmlıkla boşluğa basmış, aşağı yuvarlanmıştır Vücudü zedelenmiş, hastaneye yatmlmıştır. Ramazan 3O Pazar O?le kindi AUsatn Yatsı Imsak S. D. S. D. b. D. S. D. S. D. l 34 12 07 | Ezanî 7 : q 42 12 1 Zevalî 11 5? 14 38 16 54 1 f> 28 5 0 2 Cumhuriyet Evvelce yazıldığı gibi, Sirkeci rıhtımı önündeki temizlik ameliyesi devam ediyor. Denizde bulunan motör, enkaz ve madenî parçalan çıkarmak için dalgıçlar da çalısmaktadırlar. Yukarıdaki resim, dalgıç gemisini göstermektedir Nüshası 5 knrnstnt Türkive Haric fcîn iciD Senelik 14(Hi Rr. 2700 Kr. Alb avlık 750 » 145» • üc avhk 400 • 800 • BU ayUk 150 » Yoktta Bayram namazı Ezanî : 2 , 3 9 Zevalî: 7 , 3 2 \ Abone şeraıtı