itcşrin 1939 CUMHURtYET Neler okutuyoruz Bursanın elektrik işi halledilemedi Belediye, Merinos fabrikasile bir anlaşma yapacak Bursa (Hususî) Şehrimizde elektrik fiatlarınm diğer şehirlere nispetle yüksek olduğu ve bu işin Belediyemizle Merinos fabrikası arasında yapılacak bir anlaşma neticesinde halk lehine halledilebileceği söylenmektedir. Yaptığım tahkikata nazaran henüz böyle bir anlaşma vuku bulmamıştır. Belediyemizin satm almış olduğu elektrik fabrikasındaki motörler eski tip ve mazot yakaa cinstendir. Halbuki Merinos fabrikasında mevcud üç büyük motör yalnız maden kömürile işliyen yepyeni tip ve sistemdedir. Şu halde, evvelâ Belediyemizin elektrik istihsal eden motörleri mazot yakmakla paramızı harice akıtmaktadır. Saniyen halka elektriğin kilovatını 18 kuruşa mal etmekle halk lehine olarak devletin takib ettiği ucuzluk siyasetine aykm bir harekette bulunuyor demektir. Çünkü Merinos fabrikası muazzam elektrik tesisatile Bursa gibi daha üç şehri aydınlatabilecek kabiliyeti haiz bulunduktan maada makinelerini millî malımız olan maden kömürile işletmek suretile ayni zamanda paramızı dahilde bırakan bir müessesedir. Bugün üç makinesinden yalnız birinin işlemesile temin ettiği elektrik takati saatte 1500 kilovattır. Bunun ancak 800 kilovatını sarfetmekte bulunan fabrika bu kudreti istihsal için bir makinesini tam randımanla çahştırmak mecburiyetindedir. Yani 700 kilovatlık bir kudret boşuna harcanmaktadır. Şu halde bu millî müessesemiz kendi mesaisinden artan bir kudret için ziyamna kömür yakmak zaruretinde kalıyor demektir ki bunu şehre verdiği takdirde ihtiyacın karşılanabileceği düşünülürse halka verilecek cereyamn maliyet fiatı azamî beş kuruşa düşeceği kuvvetle tahmin olunmaktadır. Binaenaleyh Belediyemizin böyle bir anlaşma yaparak hem bu millî müessesemizin hem de halkın istifadesi için bu işe yeni bir çehre verilmesi temenni edilmektedir. Yanlış kitab A Şiddetli bir hava muharebesi 27 Alman avcı tayyaresile harbe tutuşan Fransız hava kuvvetleri, 9 Alman tayyaresini düşürdüler lonva şehri bu suretle hudud mmtakasına dahil telâkki edilmektedir. Paris 6 (a.a.) «Reuter Ajansı bildiriyor» Cephedeki faaliyetin en hararetii kısmı, Forbach etrafında ve Sarregue mines'in şarkında cereyan etmektedir. Alman topçusu, birkaç gündenberi, For bach'ı mütemadiyen bombardıman et mektedir. Almanlar yeni bir tabiye tatbik etmekte, şehrin şımali şarkî, cenubu şarkî ve cenub kısımlarına, üzerinden bir tekerlek geçtiği takdirde patlıyacak neviden bommaları muhtevi dizi dizi kutular atmak tadırlar. Bunun hedefi, hiç şüphesiz münakalâtı ve Forbach ile civanndt ki Fransız mevzilerine mühimmat ve erzak sevkini müşkilleştirmektedir. Sehir, Alman hatlan içinde bir çıkmtı teşkil etmektedir. Almanlar Sarreguemines'in on mil şarkındaki Cohibach yaylasını da bombardıman etmekte ve 18,5 luk obüsler kullanmaktadırlar. Bu çapta ve 150 çapında mermiler atan toplar, modern nazarıyeye göre, hatların ötesindeki nokatlan bom bardıman etmek için en münasib silâhlardır. Bu obüsler, geçen harbde olduğun dan daha fazla tahrib kuvvetini haizdir. Sarre tarafmda da Alman topçusunun bazı hareketleri müşahede edilmiştir. Fakat bu hareketlerin manası kâfi derecede anlaşılamamaktadır. • Hava el'an yağmurlu olup tayyare faaliyetlerini asgarî hadde indirmektedir. [*] r* B. Millet Meclisînde dün encümenler intihab edildi (Baştarafı birinci sahifede) sun), kitabete Fatma Memik (Edirne). Millî Müdafaa encümeni. Riyasete General Kâzım Sevüktckin (Diyarbakır), mazbata muharrirliğine Sükrü Koçak (Erzurum), kitabete Vdhb: Bilgin (Konya). Maarif encümeni: Riyasete Rıdvan Nafiz Etgüer (Manisa), mazbata muharrirliğine İbrahim Alâeddin Gövsa (İstanbul), kitabete Şehime Yunus (İzmır). Meclis hesablan letk'V en~iimeni: Riyasete Mazhar Müfid Kansu (Çoruh), j mazbata muharrirli;'ne Ziyı Karamürsel (İstanbul), murakıbhğ'na Hckkı Ungan (Van), kitabete Rifat Arâz (Ankara). Dahiliye encümeni: Riyasetf Cemil Ünaydın (Tekirdağ), reis vekilliğine A j tıf Tüzün (Çoruh), ma^hatd muharrirliğine Edib Ergin (Mardin), kitabete Ziya Rakant (Yozgat). Arzuhal encümeni: Riyasete General İhsan Sökmen (Giresun). ınazbata muharrirliğine Hamdi Yalman (Ordu), kitabete Meliha Ulaş (Samsun). İktısad encümeni: Riyasete İ:mail Sabuncu (Giresun), mazbata muharrirliğine Dr. Besim Kalay (Niğdc), kitabete Hamza Erkan (Afyon) Ziraat encümeni: Riy^a'te Rahmi Köken (İzmir), mazbaU .Tuhırrirlığine Yaşar Özey (Manisa). kitabete Tevfik Karaman (Seyhan). Maliye encümeni: Riyasete Atıf Bayındır (İstanbul), mazbata muharrirliğine Kemaleddin Kâmi (Rize) kitabete Nasuhi Baydar (Malatya) Adliye encümeni: RiyaseL Münir Çağıl (Çorum), mazbata muharrirljğine Şinasi Devrin (Zonguldak), kitaLete Galib Gültekin (Konya) Teşkilâtı esasiye encümeni: Riyasete Receb Peker (Kütahya), n:.zbdta muharrirliğine Necib Ali Küçüka (Deniz li), kitabete Resai Erişkin (Tokad). Hariciye encümeni: Fi><ıs.ete Saffet Arıkan (Erzincan), mazbata muharrırliğine Muzaffer Göker (K^nva), kitabete Şükrü Esmer (İstanbul) »yrlmışlardır. Yeni intihabla teşkilâL esasiye encümeni şu azadan teşekkül ettı: İhsan Tav (Ağrı), General Kâzım Özalp, Fazıl Nazmi, Hüseyin Cahid, Necib Ali, Kâzım Karabekir, Celâl Bayar, Yunus Nadi, Yusuf Ziya, Mahmud Esad, Hüseyin Rauf Orbay, Receb Peker, Dr. Fuad Umay, Kenan Orer, Süleyman Necmi, Ali Münlf, Resai, Mehmed Emin Yurdakul. Yazan: tSMAlL HABİB 9 Fonetik ve folklor hataları: Tanzimatçılar ve Serveti Fünuncular da dahil olarak bütün aruzlu nazım dilimizde Türk fonetiği şiire girmedi. Yani kelimeleri Türk hançeresinin telâffuz ettiği gibi değil göz imlâsının ve kitabetin ıcab ettiği gibi yazdık. Kastamonu Valisi Galib Paşanın mizahî Divanı kaba bir tehzil olduğu için bu kaideye bir istisna misali olarak gösterilemez. Zannediyorum ki nazım dilimizde Türk hançeresini ilk defa merhum Ali Ekremin «Vasiyet» şürinde kullanılmış görüyoruz «Buzağı» yerine «buza» diyor. Fakat eski harflerde imlâ icabı o kelime şeklen gene «buzağı» olarak yazıldığı için «metinlere göre muasır Türk edebiyatı» her iki tabıda da onu «buzağı» şeklinde yazarak hem vezni uçuruyor; hem de nazım tekâmülümüzde mühim bir hâdise olan o mazhariyet ortadan kaldmlıyor: (S = 161, M = 10; S= 125, M = 3) Senin buzağı büyümüş gök ağac çîçek açmış. Ali Ekremin bu işi pek şuurlu olarak ve sistemli bir şekilde yapmadığı başka şiirlerinde bu esası takib etmemesile sabit olduğu gibi ayni «Vasiyet» şürinde Türk halkının «kanı» diye telâffuz ettiği iki tekerlekli köy arabasını «kağnı» diye ve ayni mısrada «buza» yı da gene göz imlâsile «buzağı» diye yazmasından bellidir. Fakat siz aksiliğe bakın. Müellif bu sefer de «kağnı» yı «kanı» diye yazarak gene hem vezni uçurmuş, hem de şairin elden kaçırdığı mazhariyeti haksız yere kendisine vermiş: (S 161, M = 20; S= 125, M = 13) Bir az ekin, buzağı, kanı, bir de sazlı dere Bütün manzumelerinde halk mükâlemeleri yaparken Türk hançeresinin sesine riayet etmeği şuurlu bir sistem haline getirmek şerefi Mehmed Akife aiddir. Bunu «Edebî yeniliğimiz» de bütün misallerile ortaya koymuştum. (1) Onun bu tarz mükâlemeli şiirlerinden Mustafa Nihad yalnız «Bayram» manzumesini almış. Orada da şair gene kelimeleri halk fonetiğine göre yazıyor; ve müellif de onları, her iki tabıda dahi, gene yanlış istinsah edıyor. Şair «ağa» yerine «a» dedi, müellif ise «ağa» diyor: (S = 196, M = Naciye kadar, Hâmidi, Kemali, Ekremi de dahil olarak ta baştanberi beş altı asır türkçe kelimelerin kısa hecelerini uzatmak caiz görülmüştü. Naci, hele eski tarz şiirlerinde, türkçe kelimelerin telâffuz istiklâline ilk dikkat eden şair oldu. Bunu sonra Tevfik Fikret büsbütün tekâmül ettirir. Böyle kelimeler koskoca «Rübabı Şikeste» de cımbızla aransa ancak iki üç tane bulunabilir: «Cenab» ı tasvir eden şürindeki «bir günün akşamında» derken «şa» yı uzatması; «Rübabın cevabı» nda da «Şarkın melek perisi, mubarek melikesi» derken «peri» nin «i» sini çekişi gibi. «Hân ı yağma» da «doyunca, tıksırınca, patlaymcaya kadar yiyin!» derken «patlayınca» kelimesinin «ca» sına fazla basması mısraa istihfaf kuvveti vermek için kasden yapılmıştır. Fakat Nacinin ve Fikretin bu husustaki bu mazhariyetlerine rağmen her ikisi de Akifin yaptığını yapamadılar ve Naci «âdem» yerine «adam» diyemedi. Görülüyor ki mesele yalnız mısralan vezinsiz bırakmak değil bütün bir edebiyat tarihi ve bütün bir nazım tekâmülü davasıdır. Bir Alman denizaltısı batırıldt Zürih 6 (a.a.) Alın<m haberlere göre, Bretnen'den ilk dcfa yıkıs yapan yeni bir Alman denizaltı gemisi. 4 teşrinisanide batmıştır. Müretf^bdt ölmüş ve cesedler gayet gizli clarak tctkı'k edilmiş ve gömülmüstür. Alman korsan gemileri edilecek imha Londra 6 (a.a.) Daily Express ve Daily Skeich gazetelerinin bı'Hirdiğine göre Pariste ikameti esnasnda Churchill, Fransız deniz makamlarile ırüttefik filolara Atlantik denizindeki A'maı» korsan gemilerini imha etmek imkî:.mı verecek bir plân hazırlıyacaktır Almanlar bir İsveç vapurunu musadere ettiler Stokholm 6 (a.a.) H^ber verildiğine göre, Riga Stokholm rasında muntazam seferler yapan bir İ«veç vapuru Almanlar tarafmdan »nusac^ere edilmiş ve on beş gün mevkuf tutulmak üzere Stettin'e götürülmüştür. Polonyah şahsiyetlere ve P^lonya tebeasına aid olup îsviçreve, İrpiltereye ve Filistine gönderilmekte oLn otomobîller ve ev eşyası musadere e^;lmi?tir. 10 Tahrifler ve . . . bir mana faciası: Melinlerdeki kelimeleri değiştirerek ya vezni, ya manayı veya her ikisini birden ihlâl eden tahriflere de bol bol tesadüf ediliyor. Cenabm «Temaşayı hazan» manzumesinden: (S = 146, M = 1; S = 112, M = 1) «Her taraf sisli, her taraf birden» mısraındaki son kelime «birden» değil «bizan> olacak. Böyle olmasa hem rapt, yani mana, hem de, daha aşağıdaki «girye nisar» ile olan kafiye kalmaz. Nacinin «Şair» inden: (S = 88, sondan, M = 6) «Bir beyne malikim ki bâlâdan haber verir» mısraında da «belâ» kelimesi «bâlâ» olunca vezin de, mana da gitmiş. Fransız tebliği Yahya Kemalin «lthaf» ındaki ikinci kıt'a «ritm» ve mistik sesin derinliğini aksettirmek itibarile harikulâde bir ahenk kemalidir. Fakat orada (S = 187, sondan, M = 12; S = 148, M = 1) «Bu şek bağrımda hergün kâü bigâh» mısrağeri Belçika hududundan geimekte idi. Alman tebliği ında «kâh bigâh» kelimelerinin arasına Müttefik askerî makamatı Alman pi Berlin 6 (a.a.) Yüksek kumanbir atıf «ü» sü konmak suretile mısraın •** •* (Ba3 thrâfı l tncf sahtf&t) lotlarının Belçika üzerinden uçuş yapma» «danlık tebliğ ediyor»» * > * . bÜtün sesi uçurulmuş ve diğer üç mısrala 19; S = 156, M = 19) Cephenin bazı nokttlarmda istikşaf olan ahengi ortadan kaldırılmış: Burada Istihbaratımıza nazaran, cemiyetimi ğı bir âdet haline getirdiklermi kaydedi Sımit mi isledin ağa? Y&kmtif on vakıâ vezin gene kalıyor, fakat şairin çıyorlar. Müttefikler, bitaraflığa riayet et* ünsurlaruS&jfaaliyeti göriibraJ^tür. Topzin bünyesini teşkil eden büyük müstabluğum dursun. kardığı ses katledilerek. faaliyeti az olmuştur. sil kütlemizin ve halkımızm iktısadî men tirmek hususunda çok büyük gayretler Şair «ayağına» değil «ayana» diyor; sarfeden bir memleket üzerinde uçuş yapBir Fransız tayyaresi. Sar/brütken yaMehmed Akifin «Bayram» manzu faatlerini herşyin fevkinde tutan Cumhumaktan, kendi tayyarecilerini menetmiş ve kınında bir Alman avcı tayyarcsi tarafmmüellif aksini söyler: (S = 199, sondan, mesinden, her iki tabıda, (S = 196, M = riyet hükumeti, siyasî vaziyetin aldığı son dan düşürülmüştür. bu hususta sıkı emirler vermişlerdir. M ^ 12, S = 158, sondan, M = 10) 7; S = 156, M = 7) «Japonyadan ge inkişafları gözönünde tuatarak, ihracı Ayağına gönderİyor rtzkın en mukemme Hava defi toplannın keşif ateşi dltınlen insan başlı bir canavar» mısraında da menedilen birçok toprak mahsullerile H Amerikadaki grev devam lini da, Alman tayyarelerinin ısrar etmiyerek vezinden eser yok: Çünkü «suratlı» yeri sansa tâbi tutulan mühim birçok ihrac kaçtıklannı kaydetmek lâzımdır. Yahya Kemal artistik cephesile maziediyor ne «başlı» denmiş. Gene Akifin ayni maddelerimiz üzerine mevzu fevkalâde nîn sesini verdiği zaman tabiî Divan edeNevyork 6 (a.a.) Kabotaj kumGece, cephenin heyeti umumiyesinde menzumesinde (S = 196, M = 14; S = tedbirlerin idamesine halen lüzum görmibiyatının hançeresile yazar; fakat muasır hava çok fena olmakla beraber zifiri ka panyalarının doker ve müstahdemlerının 156, M = 14) «Trapezlerden adam ek yerek müstahsil ve köylünün refahını da ses verdiği zaman, hatta kafiyelerine ka sik olmuyor...» mısraındaki birinci keli birinci derecede tutmak suretile: ranlıkta, keşif kollan pusu faaliyetleri ya perşembe sabahı başlddıklan gr*v devam dar en pürüzsüz türkçe kullanır. Onun me «terazilerden» olacaktır; böyle ol2/1 1869 sayılı kararnameye bağlı «1» pılmasma mâni olammamıştır. Almanlar, etmektedir. Grevin sebebi, patronlann, yevmiyeleri fazlalaştırmjık vı iş saatleriiçin bu tarz şiirlerinde Türk fonetiğine ri mazsa vezin kalmaz. Gene Akifin «Ça sayıh listeye dahil olan ve ihracı menedi ricat etmişlerdir. ayet ederek «mağara» demez «mara» nakkale» şiirinden: (S = 202, M = 16; len mahsullerden: Diğer taraftan, Rhin sahilinde bulu ni azaltmak taleblerini rcddetmelerıdir. der. Tabiî bunun da farkında olmıyan S = 160, M = 4) «Yıldırım yaylımı tuBezelya, nohud, fasulya, mercimek, nan mevziler efradı, sabahleyin, nehrin Yakında bir uzlaşma şekl bLİunabileceği müellif, her iki tabıda dahi mısraı berbad fanlar, lavdan seller» mısraındaki «lav» börülce, fiğ, burçak, dan, pamuk tohu ortasmdaki adacığm, Almanlaı tarafın sanılmamaktadır. Grev : bes bin dokere ediyor: kelimesi «alev» olacaktır. Evet belki lav mu, kepek, prinayağı, keçi kılı, zeytin dan işgal edilmiş bulunduğunu hayretle şamildir. Atlantik limanLrı ve Meksika Bin mağara ağzı açmış ulurken uzun uzun alevden daha kuvvetli. Ne yapalım ki şi yağı, kendir, ketentohumu, hernevi kon görmüşlerdir. MüfrezelerİTiİTİn ateşi al körfezi limanlarına işlemckte olan yetEski harflerde bütün bu kelimeler, yazı irin aslı öyledir ve şair, müellif gibi, mısraı serve, kerestelerden yalnız fırınlanmış tma alman Almanlar kursunlt'rld delık miş kadar yolcu ve eşya vapuru bu yüzimlâsı icabı olarak hep «ağa, ayağına, vezinsiz yazamazdı! kayın ve katran kerestelerile lisan deşik edilmiş olan teknelerine binip telâş den işlememektedir. mağara» diye yazılıyorlardı. Fakat okusa tâbi tutulan ve «2» numaralı listeye la uzaklaşmışlardır; Esrar içerken yakalandı Hepsini bırakalım. Tahrif denilen şey dahil bulunan tiftik, barsak, balmumu, nuşları hep «a, ayana, mara» dır. Vezin Kolonya şehri harb mıntakası Tophanede Çubukçular caddesinde bilmiyenler ve nazımdan anlamıyanlar deki şu faciaya bakınız. Cenab Şehabed küçük baş hayvan derileri, yumurta, zeydahiline girdi bir mezarlıkta Salih isminde birisinin onlan, gözlerine aldanarak, yanlış okuya din «Temaşayı sabah» manzumesıne şu tin tanesi, susam, bakla ve soya fasulyaKolonya 6 (a.a.) Rhin nehrinin Hindistancevizi içinde esrar içmekte olkıt'a ile başlar: sının, bilirler. Fakat bir edebiyat tarihi müellifi bütün sol sahili bundan böyle, zabıtanın duğu görülmüş, yakalanarak Adliyeye Bir neşide nasıl eylerse zuhur, mi okumalı? 2/7005 sayılı kararnamenin «1», «2» daha sıkı kontrolu altına alınmıştır. Ko verilmistir. ve «4» üncü maddesi hükümlerinden isMadalyanın bir de öteki tarafını çevi Bir karanlık nazar ı hulyadan. tifade eden memleketlere ihracınm ser /elim: Tanzimat edebiyatı içinde «türkçe Oyle doğdu bu güzel belde • i nur, Sine i târ ı şeb i yeldâdan. best bırakılması ve bu üç sınıf memleket ses» e en uzakta kalan Recaizade EkremGüzel değil mi? Şair bir şehirde sabah haricindeki yerlere ihracınm lisans usu dir. O çok koyu osmanılca imlâsile yazdı. «Sahhaf» yerine «sahaf» demek onun fe oluştınu anlatmak için: «Bir şairin karan lüne tâbi tutulması takarrür etmiştir. sahat telâkkisince bir küfür sayılır. Hal lık rayali içinden bir şiir nasıl doğarsa bu Ingiltere harb istikrazı buki, evvelce 4 üncü maddede başka vesi nurlu belde de uzun gecenin karanlık siyapıyor le iîe işaret ettik, müellif ona «sahaf» de nesi içinden öyle doğdu» diyor. Halbuki Paris 6 (a.a.) İngiltere parlamendirtiyor: (S = 59, M = 4) «Cari sahafa son mısraı bizim müellif, hem de her iki arzedip eseri.» Gene Recaizade imkân tabida, (S = 148, sondan, M = 5; S = tosu, bu hafta, âmme menfjatini alâkadar eden bazı tedbirleri mÜ7akere edeyok «Mehemmet» yerine «memet» diye 114, sondan, M = 9) şöyle yazıyor: cek, ezcümle bazı gıda nvddelerinin tevmezdi. Halbuki 5 inci maddede «ismi Sinei nareşidi yeldâdan zii, bir istikraz hazırlığı hakkında tetkihaslar» dan bahsederken gördük, müellif «Canım, belki bir yanlışığa gelmistir.» katta bulunacaktır. her iki tabıda dahi «Kırmızı merkuplar» demeyiniz. Her iki sahifenin altında luBu haberi veren Daily Ma'l gazetesi, şiirinin tam sekiz mısraında onu «Memet gatlerin manalarını izah eden hamiş kıyakında, yüz elli milyon İngih'z liralık onbaşı» diye yazdı. Eğer Recaizade busımlarında «nareşid: Reşid olmıyan» dibir harb istikrazının ilân edüeceğini bilnu yapabilseydi ona «türkçülük ve türkçeke kelime ayrıca tasrih ediliyor. Hatta, dirmektedir. cilik cereyanı» bahsinde şerefli bir mevki beş senelik tecrübeden sonra basılan vkinverirdik. Halbuki o ismi «Memet» diye ci tabıda belki «reşid» in ne demek oldu Belçika Almanyayı protesto telâffuz ederek o şerefe eren, bir daha ğunu bilmiyenler olur diye kelimenin yaetti tekrar edelim ki, Mehmed Akiftir; o nına bir de «büluğ» ilâve olunmuş: «NaBrüksel 6 (a.a.) Belçika hüku«Köse Imam» şirinde şöyle der: reşid: Yani baliğ olmıyan» Şiirin manas: meti, Berlindeki elçisine talimat vererek Memet ânm evi akmış onu aktarmak için ne oluyor? «Uzun karanlık gece» yerine dün Alman tayyarelerinin Belçika üzeGörülüyor ki yapılan hata Recaizade «gecenin büluğa ermemiş sinesi!» rinde yaptıklan uçuşlan protesto etmiş yi Mehmed Akif yapmak kadar büyükAmerikan hastanesinin yeni binasından bir görünüş Kalemim şaşkınlıktan birşey diyemi tir. tür. Bu karar, tayyarelerin Alman tayyayor, varsın artık okuyanlar şaşırsın. Geçen sene Vaşingtonda vefat eden [susî ve sade bir merasimle küşad edilGene Muallim Nacinin «Oduncu ile resi olduklan anlaşıldıktan sonra ittihaz Amerikalı Amiral Bristol'ün 1919 da İs miştir. Küşadı müteakıb hastane müdüİSMAİL HABİB edilmiştir. Azrail» manzumesinde «âdem» kelimesi tanbulda bulunduğu sıralarda ilk müte rü Dr. Shepard Başvekilimiz Dr. Refik Not: «adam» diye okunmuş (S = 90, M = vazi şeklinde tesis ettiği «Amerikan Saydama bir teşekkür telgrafı çekmiş «Sözün neticesi» başlıkh son yazı yaSevgi ve şefkata muhtaç hastanesi» ömrünün sonuna kadar ken ve Başvekilimiz kendisine telgrafla mu15) rınki nüshamızda. kabelede bulunmuştur. yavrular Der ki: «Adam, ne şekveperversin.» dine bu işi gaye edinen müteveffa AmiHastaneyi senelerdenben muvaffaki(•) Arkadaşımız İsmail Habibin profesör Şen ve mes'ud yavrularınızın bayramlık(1) «Edebî Yenihgimiz., tsmail Habib, (1 ln Mustafa Nıhadın «Metinlerle Muasır Turk larını hazırlarken Çocıık Esirgeme Kurıımu rahn gayretleri ve teşebbüslerile bu de yetle idare eden değerli doktorlara yecl tabı, 2 nci cıld) Devlet matbaası, li^o, S = Edebiyatı Tanhı, isımli eserıni tenkıd eden nun koruduğu yavrtılan da sevindinnentzl fa yeni ve modern bir binaya sahib olni binalarında yeni muvaffakiyetler te279 279. 3 uncü tabı: Remzı kütübhanesi, yazılan 4, 5, 6 teşrlnisani tarihli Cumhuriyet Kurum saygıyla dller. muştur. Yeni «Amerikan hastanesi» hu menni ederiz. İstanbul 1938, S = 343 344. te Hükumetîn mühim bir kararı Paris 6 (a.a.) Bu sAı^h tarihli Tayyarelerin faaliyeti Fransız resmî tebliği: Paris 6 (a.a.) «Havas Ajansı bilCephenin bazı noktaLınnda mahallî diriyor» Havanın güzelliğinden istıfade topçu faaliyeti olmuştur eden Fransız ve Ingiliz keşif tayyareleri Alman arazisi üzerinde uzaklara kadar Fransız aksam tebliği uçuşlar yapmışlar ve değerli fotoğraflar Paris 6 (a.a.) 6/11/939 akşam ve vesikalarla avdet etmişlerdir. Ayni tebliği: zamanda, Almanlar da Fransız arazisi Her iki taraf hava kuvvetleri büyük bir üzerinde uçmakta, fakat daha az uzakla faaliyet göstermiştir. Şiddetli bir hava ra kadar gidebilmekte idiler. Bu keşif u muharebesi esnasında 9 Fransız avcı tayçuşlarından bellibaşlı Fransanın şimal yaresi 27 Alman avcı tayyaresine taar mıntakalarında, mütevali alert vaziyeti ruz etmiş ve bunlardan yedisi hatlanmız hdas etmiştir. üzerinde olmak üzere dokuzunu düşür Üç Alman tayyaresi, Tourcoing ve müştür. Tayyarelerimiz kâmilen hiçbir zayiat banliyösü üzerinde buluşn»uşl ırdır. Bu vermeksizin dönmüştür. tayyarelerden biri Şimal denizinden, di Yugoslavyadaki Alman ekalliyeti Belgrad 6 (a.a.) Yugoslavyada bulunan Alman ekalliyetlerinin bugünkü kongresinde naziler, bütün teşkilâta el koymalarına imkân veren bir ekseriyeti temine muvaffak olmuşlardır. Kör bir kıza tecavüz etmiş Bursa (Hususî) Atlas köyünden ü gözü kör ve 28 yaşlarında Emme adındaki kız, gece Mevlid okutan komşusunun evine geçmiş, orada Fatma isminde bir kadm: Nişanlm gelmiş Emine' Seni gör mek istiyormuş. Süleyman seni nışanlın Eşrefin yanına götürmek üzere dışanda bekliyor! demiştir. Kör kızcağız nişanlımla görüşeceğim! sevincile hemen Mevlidi terketmiş, evine gidip bil hayli süslendikten sonra dışan çıkmı tır. Kendisini, nişanlısı Eşrefin yanır götürecek olan Süleymanla birlikte la koyulmuşlardır. Bir orman kenant geldikleri zaman Süleyman kıza hita ben: İşte nişanlın karşıda! Bizi gördiLj Ben artık gidiyorum' diye kızın yamn* dan aynlmış, biraz sonra kendisine kı« zın nişanlısı Eşref süsünü vererek ya nına sokulmustur. Emine, yanına ni şanhsının geldiğini zannedeıek hemenl onunla sevişmeye başlamıştır. Bu sıra, da Süleyman kıza tecavüz ve onu berbad etmiştir. Bu yanhşlığm farkına vaJ ran biçare Emine, Süleymam sımsıklj vakalamış, beraberce köye götürmüş tür. Vak'ayı haber alan zabıta Süley* manı yakalıyarak Adliyeve vermiştir.ı Sorgu hâkimi İh^an her ikisini isticvab| dan sonra Süleymam tevkif ettirmiştir.'' ( Amerikan hastanesinin veni binası açıldı J Rüşvet alan kâtib Samatyada bir Belediye muhasebe kâtibi, rüşvet alırken yakalanmış, Adliyeye verilmi?tir. Halk bekletilmiyecek Adliye Vekâleti, her davada muha keme saatinin kat'î olarak tayinini, hal kın saatlerce mahkeme koridorlannda intizarda bırakılmamasmı istemistir. Gökten gelecek tehllkeye karşı lyl hazırlanmak mllletin bütUn ferdleıinl ayrı ayrı düşUndiiren bir davadır. Bu mevzua hiçbir TUrk vatahdaşı kayıdsız kalamaz.