6 fkindteşrra 1939 CUMHURlYET Neler okutuyoruz Italya ve Balkanlar lBa§makaleden devaml Hareket kendiliğinden çok cazib ve çok sempatiktir. Türk efkârı umumiyesinın bu yeni İtalyan siyasetini haiz olduğu bütün kıymetle anlamakta ve öyle de karşılamakta olduğunu açıkça ifade edebiliriz. Türkiyenin garb demokrasilerile sulh :hinde yaptığı anlaşmalan hoş bulmıyan devletler görülmüştür. Fakat İtalyanın Balkanlarda takibine başladığı yeni siyaseti tasvib ederek şunu ispat etmiş oluyoruz ki biz Türklerin garb demokrasilerile anlaşmalarımız yalnız kendimizin ve çevremizin emnıyetini hedef tutan bir harekettir. Balkanlarda istikrarlı bir vaziyet teminine çalışan devlet, hangi devlet olursa olsun o bizim muhabbetimize hatta eğer lâzımsa muzaheretimize hak kazanır. Biz Baîkanlarda statükonun mahfuz kalmasını istiyoruz. Bu arzumuzun dünya sulhu bakımından nekadar büyük bir zaruret olduğu yeni Avrupa kargaşalığmm daha ilk ayından itibaren olanca vahametile anlaşılmıştır. Avrupanm garb cephesindeki harbden çıkabilecek neliceler, harbin Balkanlara sirayetile kopacak kıyamete nispetle solda sıfır kalır denilse hata olmaz. Avrupanm garb cephesindeki harb, bütün facialarına rağmen nihayet dünyayı yerinden sarsmıyan hâdiselere sahne olabilir. Fakat büyük devletler elile Balkanlara getirilecek harb bütün dünyayı yıkar ve yakar. İtalya Balkanlarda istikrarlı bir vaziyetin tahakkukuna yardım etmekle kendi menfaatine olduğu kadar insanhğın hayır ve seI^metine de hızmet ediyor demektir. Bunun neka^ır makul ise o kadar da şerefli bir siyaset olduğu meydandadır. Balkanlarda istikrarlı bir hareket hattı Itizam etmeğe başladığı görülen italyanın Türkiyeye karşı siyaseti nedir? Bunu bilmiyoruz. Bildiğimiz birşey vardır ki o da Balkanlardu ve onun istitalesi hükmündeki şarkî Akdenizde emniyet mahfuz kaldıkça Türk İtalyan dostluğunun bütün samimiyetile cereyanına hiçbir mâni oîmadığı hakikatidir. Eğer bu emniyetra muhafazas!, şimdi artık öyle tahmin olunabileceği veçhile, îtalyaca da lüzumlu bir kyfiyet ise bizim bu hususta müspet rol oynayacak bir mevkiin ve kuvvetin sahibi bulunduğumuz da hatırJatılabilir. Akdeniz devletlerinin dünyayı yakmağa başlıyan harb ateşinin kendi çevrelerini de yakmağa gelmegıesini temin îçin elbirliği elmelerinde şaşîiacak hiçbir dhet yoktnr. * •...»...«».. Almanyanm Rusyaya teklifleri (Baş tarafı 1 tnci sahijede) da, Von Ribbentrop'un Alman Rus paktının bilânçosunu Almanya lehine olarak değiştirmeğe çalıştığıdır. Çünkü hem dahilî hem de haricî bakımdan bir iflâs mahiyetindedir. Dahilde, yüksek nazi mehafilindeki hoşnudsuzluk o dereceyi bulmuştur ki, Himmler, bizzat Gostapoyu murakabe için bunun üstünde bir polis teşkilâtı vücude getirmeğe mecbur olmuştur. Rus siyasetinin Almanyadaki tesirleri şimdilik hesab edilemiyecek derecede ağırdır. Haricde ise, Von Ribben trop siyasetinin felâketli bilânçosu ma lumdur. Von Ribbentrop kendini müdafaa için Rusyanm yardımile İngiltereye aman dedirtmeğe muvaffak olacağını ve bu neticenin bugüne kadar Almanya tarafından tahmil edilen bütün maddî ve ideolojik fedakârlıkları muhik gösterdiğini iddia etmektedir. Almanya hükumeti, Asya ve Avrupada müşterek bir AlmanRus hareketini ihtiva etmek üzere Rus yaya geniş mikyasta bir mücadele plânı teklif etmiştir. Halihazırda bu plân Moskovada münakaşalara mevzu teşkil etmektedir. Almanyanm Moskova sefiri Kont Şulenhurg, bu müzakereler hakkında Hitler'e malumat vermek üzere Berline gelmiştir. Almanya, Avrupa kıt'asında yalnız Finlandiya ve îskandinavya devletlerini değil, fakat Rumanya, Bulgaristan ve Yunanistanı dahi Rusyanm nüfuzuna terketmektedir. Balkanlarda Almanya ka rışıklıklar çıkarmak suretile Rusyaya yardım edecektir. Bu maksadla Make donya ihtilâl komitası şefleri hizmete alınmıştır. Bu hareket ancak Sofyanın mü samahası sayesinde yürüyebileceği için Almanya hükumeti, Dobrucanın ve Selâniğe kadar Trakyanın Bulgaristana ilhakı vadine mukabil Makedonyalıların Bulgaristana avdeti müsaadesini elde etmeğe çalışmaktadır. Asyada, Rus Alman hareketi, Ef ganistan ve îran üzerinden Hindistana karşı tevcih edilmiş olacaktır. Makedon yalılara tatbik edilen usul, Hindistan, Efganistan ve îranın şimalindeki kabilelere de tatbik edilecektir. Bu maksadla şimdi den bu mıntakalarda bir çok ajanlar çalışmaktadır. Esasen bu plân nazi nazariyatçıları nezdinde senelerdenberi münakaşa mevzuu olmaktadır. Birkaç hafta evvel Hıtler, geçen sene Hindistana seyahat etmiş olan Doktor Şaht ile bu hususta uzun bir görüşmede bulunmuştur. Bu görüş meden sonra Doktor Şaht, Hindistanın vaziyeti hakkında bir muhtıra vermiştir. Şimdiye kadar Rusyanm Almanyaya yardım için askerî bir harekete girişmeğe hazır bulunduğunu gösterebilecek hiçbir emare yoktur. Alman hükumeti bu hususta mütemadiyen müracaatte bulunduğundan onu, kendi başının çaresine bakmak üzere yalnız bırakmakta Rusyanm menfaati vardır. Yanlış kitab Yazan: tSMAİL HABIB Garb cephesinde durgunluk (Baş tarafı 1 inci sahifede) Alman bataryalan bilhassa cephenin merkezinde faaliyet göstermiş ve başlıca hedef olarak da Forbach mıntakasını ele almıştır. Forbach şehri esasen bundan bir kaç gün evvel büyük çaplı toplarla dö vülmüştü. Düşman topçusu bu sarih hedefi bırakarak dün bu mevki etrafında hakikî bir harb ateşi açmıştır. Şeh^in şimalişarkî, cenubuşarkî ve cenub mıntakasına birçok ağır obüsler düşmüştür. Diğer taraftan Alman topçusu La Llies'in bir kolu olan East mıntakasile Sarre mıntakasmda da atışlarına devam etmiştir. Forbach yaylasmda, Sarrege mines ile Bitche arasında oldukça düz ve açık bir saha üzerinde imtidad eden Fransız gerilerine de Almanlar on iuı^tikluklarla elli kadar mermi atmışlardır Bu iki noktada Fransız topçusu derhal mukabelede bulunmuştur. Her iki tarafm gösterdiği müdafaa harbi bu suretle bir topçu düellosu şeklinde ağır ağır devam etmektedir. Fakat son günlerde vahimleşmek istidadını göstermeğe başlamıştır. Alman hatlarına topçu takviye kıtaatınm geldiği haber alınmıştır. kânsız bir hale gelmektedir. Meşhur bir askeri muharririn mütaleaları Londra 5 (a.a.) Meşhur askeE muharrir Garvvin, «Observer» gazetesin de yazdığı bir makalede diyor ki: «Askerî harekâtta bugün görülen dur gunluk münhasıran şundan ileri geliyor Almanlar, Polonya harbinden sonra bil hassa hava sahasmda hazırlıklarmı bitir meğe çalışıyorlar. Düşman duruyor. Fa> kat, bunu, daha iyi hazırlanmak için ya pıyor, başka birşey için değil. Düşmanı munzam kudreti artıyor. Hava harbin< gelince, bunda da tasarruf yapıyor, arl yor. Muamma olan herşey bir sır değildir, Binaenaleyh, bugünkü durgunluk man tıkî olarak başka türlü izah edilemezj Bu harbde de bütün harblerde en salâhiyettar bir tavsiye olarak kabul edilen şunu unutmıyalım: Herşeyi göze almış olan müthiş düşman hiçbir şeyden çekinmez. Bu düşman ümidsiz oyununa elinde ne varya koymuştur. Binaenaleyh nazileT, ingiltereye tevcih edecekleri muazzam darbeye daha büyük bir kuvvet ilâve etmek için hazırlıklarmı devam ettiriyor va hareketi geciktiriyor. Her an geniş bil Alman taarruzunu bekliyebiliriz. Bizim için şimdilik yapacak şey İngilterenin hava hakimiyetini temin eylemet tir.» 6 Türkçe kelimelerle yanlışlık: dir» denilmediği için gene mısra ortadan HaJis türkçe kelimelerde dahi, hem de her iki tabıda, ayni cins hatalar yapılıp duruyor: Bız türkçede «yalanla dolanla» deriz değil mi? Fakat Şinasi, tabiî vezin zaruretile, «yalan dolanla» demiş. Buna ne bakkı var? Müellif onu tashih ediyor! (S = 30, hamişte, M = 3 ; S = 29, sondan, M = 2) Yalanla dolanla çıkarmaktadır sudan keçesin Hem bu gayet dikkatli bir tashihten de geçirilmiş. Birinci tabıda mürettib hatası olarak «yalanda dolanla...» diye dizilen mısraı beş sene sonraki, ikinci tabıda «yalanla dolanla» diye tashih ediyor. Fakat her ikisinde de veznin gittiğini farketmiyerek. Nabizade Nazımın «Yaprak» şiirin den: (S = 102, M = 13, S = 79, sondan, M = 2) Bilmem fırtma yıklı mı meşeyi? «Bilmem» değil «bilemem» olacak. Müellif bu şiiri de o kadar dikkatli tashih etmiş ki birinci tabıda şairin ismi mürettib hatası olarak «Nebizade» diye dizildigi halde ikincide düzeltiliyor. Fakat her ikisinde de mısra gene vezinsiz olarak kalıyor. İsmail Safanın «Bir çocukluk hatırası» nda şiirin sonundan 3 üncü mısra (1 inci f, S = 104, 2 nci S = 81) «Atı üstünde gene Götürdüler evine». Hayır «götürürler.» Bu hem vezin, hem de tahkiye icabı böyle olacak. Ali Ekremin «Vasiyet» şürinden: kalkmış. (S = 62, M = 9; S = 55, sondan, M = 6) Bir de Cenabın şu beytini görelim: Cök olur bir büyük iklili münir Yer olur bir bağçei ezharı beşer İkinci mısrada «bir» kelimesi yoktur. Fakat müellif her iki tabıda dahi ( S = 149, sondan, M = 1 ; S = 115, sondan, M = 5) Şöyle düşünmüş olacak: Ilk mısra mademki «Gök olur bir» diye başlıyor, ikinci mısra da «Yer olur bir» olmalı. Tenazur bunu icab eder: Ah kaş yaparken göz çıkarmak! 8 Yanlış lugatler ve yanlış manalar: Bu gibi hatalarla vakıâ mısraların vezinleri bozulmuyor, fakat ya lugatler yanlış telâffuz olunuyor ,ya bu yanlış telâffuz yüzünden mana değişiyor, yahud da lugatlere kendilerinde olmıyan manalar veriliyor. Lugatleri yanlış okumak hataları: «Hıçkırık» manasına gelen «şehka» müteaddid kereler «şuhka» olarak yazıl Cebhelerdeki ataletin sebebleri rnış ( S = 141, M = 4 ; S = 107, M = 13) ve ( S = 144, M = 6 ; S = 110, M= 12) ve (S = 171. M = 17) Felek ve devran manasına gelen «gerdiş» kelimesi hiç «girdeş» diye çift hatalı olarak okunur mu? (S = 119, 2 nci gazel, M = 4) Hele «göl» manasına olan «buheyre» yi mükerreren «bahiyre» diye okumak: (S = 98, M = 4) ve (S = 100. M = 9) Sadullah Paşanın Lamartin'den tercüme edilmiş meşhur «Göl» manzumesinden : Elrafü seüahil, bahiyre Mısraın doğrusu şudur: Eiraf ü sevahil ~ i buheyre Şiir «gölün sahilleri ve etrafı» diyor; müellif ise: «etraf ve sevahil...» ve... «göl» de diyemiyor! Yahya Kemalin «Saki» gazelindeki «cennetler» manasına gelen «cinan» kelimesi de her iki tabıda «yürek» manasına gelen «cenan» diye dizilmîş (S = 185, M = 9; S = 145, sondan, M = 6) Hatalar daha koyulaşıyor. «Dağ» manasına olan «kuh» mükerreren «guh» diye yazılı: (S = 76, M = 10) ve (S = 107, M =» 10) Halbuki kelime böyle telâffuz edilince «necaset ve pislik» manasına gelir. Hele çocuklaruı bile bildiği «meria sin» kelimesini, her iki tabıda, hem de müteaddid kereler hep «muhasin» diye okumak: (S = 133. M = 16; S = 101, sondan, M = 6) ve (S = 163, sondan, M = 6; S = 126, sondan, M = I) ve (S = 164, sondan, M = 4, S = 128, M = 1) Güzelliğin cem'i ve binaenaleyh camiası olan zavallı mehasin! ( S = 1 6 I , M = 2 ; S = 124. M = 6) «Sular yeşil höyükün üstünü basmış aşmış» Hayır, «basmış» değil, «basıp». Gene ayni şairin «Böğürtlen» inden (S = 162, sondan M = 1 ; S = 126, sondan M = 1) «Hepsinde bir diken nigehbandır.» Hayır, «hepsinde» değil «hepsine». Yahya Kemalin «Şarkılar» şiirinin 6 ncı mısraı: (S = 183, S = 144) Kumral saçmın üstünde görürsen iki üç ak «Saçının» değil «saçın». Gene Yahya Kemalin en güzel şiirlerinden olan «Açık deniz»den: (S = 191, M = 11.S = 151. M = 13) Yelken vapur ne varsa kqçmış limanlara Yalnız yelken vapur değil, vezin de, şairin sesi de kaçıp gitmiş. Bunları üâçırmamak için «Kaçmış» ı «kaçışmış» okumak lâzımdı. 7 Kelimelerin yerlerini değiştiriş: Vezinden ve nazımdan anlamıyanların yaptıkları en tabiî hatalardan biri de mısralarda kelimelerin yerlerini değiştirmektir. Mana değişmediği için onlar neyin değiştiğinm farkma varmazlar. Halbuki bu değıştirme yüzünden mısralar vezin ve ses olmaktan çıkıp cümle haline gelmişler. Kime ne? Ziya Paşanın «Zafername» sinden: (S = 42,M = 2 ; S = 41.M = 5) Hoyreiindcn her biri aradı bir cayi penah «Her biri aradı» değil «aradı her biri» olacak. İsmail Safanın «Hazan» şiirinin 1 inci mısraı (S = 104) Evrakt düşüp yerlere gene kaldı uryan «Gene kaldı» deyince mısra kalmaz. «Kaîdı gene» denecek. Süleyman Nesib (Sami Bey merhum) un «Elhanı iltifat» ından: (S 168. M = 10; S= 130, M = 10) Omri hazinim betıim eyliyecekiir güzar «Benim eyliyecektir» değil, «eyliyecektir benim». Gedayinin «Divan» ından: (S = 255, sondan, M = 8; S = 197, sondan, M = 12) Ey felek iylikle bir dahi namına yâd etme' yim «Bir dahi namın» değil, «namın bir dahi.» Yahya Kemalin gene «Açık deniz» manzumesinden: Bir gün dcdim ki arlık islemem, ne yer ne yar «Artık istemem» değil «istemem arhV » Vezin ve nazım bilmeyince kelimelere de olmıyacak yerde edat ekler ve olacak yerde de kelimelerden edat atarsm: ( S = 119, M = 8; S = 89, M = 8) «Hikmet reva mıdır ki ola mehcuri tal'atin» Bu rada «ki» fazla. (S = 160, M = 8, S = 124, M = 8) « Babam nasıldır? Iyidir Çok şükür nasıl Eminem?» «Vasiyet» şiirinin bu mükâlemeli mısraında «nasıl» a «dır» eklemek yüzünden her iki tabıda manzum mükâleme mensur muhavere şekline girmiş. Aksilik bu ya «Vücudünüzle vücudüm değil mi şahid?» m'sraında da bir «dır» ilâvesile «değil mi(*) Arkadaşımız İsmail Habibin, profesör tlustafa Nihadm «Metinlerle Muasır Tıirk îdebiyatı Tarihi» isimli eserini tenkid eden ilk ki yazısı ) ve 5 teşrinisani tarihli Cumhuri'et'lerde çıkmıştır. Mantıksıziıklar içinde başlıyan yeni Avrupa harbi bütün dünyaya sirayetini ancak hezeyan şekillerile yapabilir. Âkılları başlarında milletlerin bu emsalsiz faciaya alet olmak şöyle dursun, onun önüne geçmek için eîlerinden geleni yapmaları icab edeceği çok aşikâr bir zarurettir. Bizim itikadımızca bugün bilhassa Balkanları derlitoplıı ve müstakar tutmak, bu Lisanımızda «mümkün olduğu kadar» hedefe götürecek gayret ve siyasetin temanasına gelen «mehmaemken» diye bir meltaşını teşkil ediyor. tabir vardır. Müellif bunu da her iki tabıYukarıki izahlar son zamanlarda Balda «mehmaimken» okuyor. (S = 103,son dan, M = 12.S = 81. M = 2) «İsa kanlara müleveccih İtalyan siyasetini ninefesliyim» manasına «Isa demin» vas çin takdir ettiğimizin mucib sebeblerini fı teribisi de «îsa demem» diye okunmuş göstermeğe kâfidir sanınz. (S = 107, M = 10) ve böyle okunduğu YUNUS NADÎ için Ali Ferruhun gazelindeki o beytin ne Düzeltme: Dünkü makalemizin ilk nüktesi, ne manası kalmış. cümlelerinden birinde (Nazmi TopçuoğKelimelere yanlış manalar vermek: lunun onu istihlâf ederek yer almasmdan) ibaresindeki (yer almasından) sözü Namık Kemalin: Ciüanmerdan ı milletle hazer kavgadan tertib yanlışlığile (ayrılmasından) şekey bidâd linde çıkmış. İtizarla düzeltiyoruz. Y.N. Erlr şemşir i zulmün âieş i hun u hamiyyeüen Beytindeki «civanmerdan» kelimesine Londra 5 a (.a.) Memberıcos aher iki tabıda dahi (S = 49, hamiş, sadında 5295 tonilâtoliık Yıuicn vapuru tır = 4; S = 47, hamiş, satır = 3) Sadece «cömerdler» manası verilir mi ve gülle iki infilâkı müteakıb batrriŞtır Bu vapur gibi gürleyen şiirin şiddeti bu kadar hiçe hübubat yüklü idi. Mürettebattan on ikisi bir Hjlanda vaindirilir mi? puru tarafından îngilterenin cerubuna ve Şinasinin Büyük Reşid Paşaya aid kadiğer on dördü de başka bir fngiliz lisidesindeki: Dehenin mucize gudur, sühanm sihr i nıanına çıkarılmıstır. Alman diplomasisin faaliyeti Batırılan vapurlar Paris 5 (a.a.) Berlinden Amsterdam'a gelen haberlere göre, City of Flintın Norveç limanına Alman mürettebatıle girmesi, bu geminin Norveç hükumeti tarafından Amerikaya teslimi ve Alman yanın Oslo'da Protestoda bulunması etrafında ecnebi memleketlerde yapılan müstehzi neşriyat Alman mehafilinde hoşnudsuzluk uyandırmıştır. Mezkur mehafil geminin insanî bir hareketle Norveç limanına girmesinin istihza mevzuu olmasından dolayı şikâyet etmektedir. Keza Alman protestosunun ciddî olduğu ve bunun tekrar edileceği söylenilmektedir. Amerikada silâh ambargosunun kaldırılması hususunda, Alman Hariciye Ne zareti bunun büyük bir siyasî ehemmiyetı olabileceği ve derin bir tetkike tâbi tutulması lâzım geldiği mütaleasındadır. Berlideki ecnebi müşahidlerin ittifakla kaydettiklerine göre, Berlinde son za manlarda gittikce artan bir kararsızlık hüküm sürmektedir. Filhakika nazi makamatı, Ingiliz Fransız siyaset oyununda Ankara muahedesile Amerikan hattı hareketinin iki mühim unsur teşkil ettiğini inkâr eylememektedir. Diğer taraftan Balkanlarda teressüm eden vaziyetten de endişe edilmektedir. Alman diplomasisi çok çetin iki işe koyulmuş gözüküyor. Biri, Balkanlarda ve şarkî Akdenizde İtalyan ve Rus menafiini telif etmek suretile Türk Fransız İngiliz paktını hükümsüz bırakmak ve diğeri de Uzakşarkta Japonya ile Rusyanm arasını bularak ambargonun kaldırılması esirlerini azaltmakhr. Bu iki hedef elde edilmiş olmaktan henüz çok uzaktır. Fakat Alman diplomasisinin bu hedeflerden kolay kolay vazgeçeceğini zannetmek hata olur. Balkanlara Sovyet nüfuzunun girmesinden kuşkulanan İtalyan vaziyeti Al manyayı çok endişeye düşürmektedir. Almanya şarkî Akdenizde eski İtalyan Türk rekabetini istismara çalışıyor. Ve İtalyaya idare edeceği bir Blkan bloku Londra 5 (a.a.) İki aydanberi harb başladığı halde Almanyanm hiçbir faaliyet göstermemesi siyasî Ingiliz mah fillerınde hayret uyandırmaktadır. Ayni mhfillerde bu ataletin sebebleri araştırıl makta ve şöyle denilmektedir: «Harbin uzaması iaşe ve mühimmat membaları mahdud olan Almanyanm zararına olduğu muhakkaktır. Almanyanm ümidlerı seri bir muvaffakiyete istinad ediyordu. Bilhassa Alman ordusu herşeyden evvel taarruz için hazırlanmıştır. Bununla beraber Hitler vakit kazanmak istiyor ve tereddüd ediyor.» Siyasî mahfillerde hâkim olan kanaate göre Hitler Alman ticaretine yeni mahrecler temin etmek maksadile büyük devletleri elde etmek ve küçükleri kor kutmak istemekte ve bunun için de bir dereceye kadar diplomasiye güvenmektedir. Fakat bütün bu mütalealar Almanlar tarafından gösterilen ataleti izah etmemektedir. Bitaraf memleketlerde faaliyette bulunan Alman propaganda teşkılâtının Almanyanın gizliden gizliye yeni şekilde harb hazırhkları yaptığma dair haberler işae ettiği ayni mahfillerde hatırlatılmakta, fakat balistik ve kimya sahasmda veni keşifler yapıldığına dair elde malumat mevcud oîmadığı ilâve edilmektedir. Bu şayiaların korku tevlid etmek maksadile çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Hitler müttefikleri usandırmak ve neticede bitaraf efkârı umumiyede sulh lehinde bir hareket vücude getirmek tamamile tedafüî bir tabiye mi kullanıyor, yoksa kışın yapılacak harekâtın faydasızlığmı müdrik olduğu için orta ve şarkî Avrupada giriştiği maceralara devam etmek mi istiyor? İngiliz mahfıllerı bu noktaları suale şayan bul maktadırlar. Herhalde kat'iyetle malum olan iki nokta vardır: Suların tngiliz sahillerine Alman cesedelri attığı Londra 5 (a.a.) Sular beş Alman bahriyelisinin cesedini Kent sahillerine atmıştır. Bu cesedlerin suda uzun müddet kalmadığı görülmüştür. Cesedlerin bir arıza yüzünden batan veya Ingiliz gemileri tarafından batınldığına kat'î kanaat hasıl oîmadığı halde batmış bulunan bir denizaltı gemisine aid olması muhtemeldir. Cesedlerin Goodvvin de boş olarak kuma oturmuş bulunan denizaltıya aid bulunması ihtimali çok kuvvetlidir. Fransa üzerinde bir hava harbi Brüksel 5 (a.a.) Bugün saat 11 e doğru Fransanın şimaline bir hava taar ruzu olmuştur. Bu taarruz Lille, Roubais ve Tourcoing mmtakalarında vukubul muştur. Belçika hududu civarında Fransız hava müdafaa bataryalarının ateşi açıkça işitilmi<=tir. Frctnstz tebliği Paris 5 (a.a.) 5 . 1 1 . 1 9 3 9 tebliği: Bugün sükunetle geçmiştir. akşam Alman tebliçi Berlin 5 (a.a.) Alman başkunu danlığının tebliği: Garb cephesinde mühim hiçbir faaliyet olmamıştır. Çörçil Pariste neler görüştü* Paris 5 (a.a.) İngiliz Bahriye Nazırı Churchill, 2 teşrinisan'den 5 teşrinisaniye kadar Pariste kalmif ve Daladier ile Harbiye Nazırı Campinch.:'ye mülâki olmuşrur. 1 Alman hava kuvvetlerinin kat'iyChurchill, donanma iumdndanı amîyen faik olduğunu iddia eden nazilerin bu ral Darlan ile uzun uzad.ya görüşmüş ve iddiaları boşa çıkmıştır. keza general Gamelin ve r*ava o>dusu ku2 Daha şimdiden Amerikadan teda mandanı general Vuilkiıin ile mülâkatrik ettiği malzemenin inzimamı ile hava iarda bulunmuştur. kuvvetlerini artıran İ.igilterenin bu yoldaki gayreti sayesinde Almanların hava Moskova ile Berlin arasında larda faik olmaları ihtimali gittikce im hava seferleri halal Mısraında geçen «sihri halâl» tabirine her iki tabıda (S 29, hamiş, satır = 3; S • 29, satır = 6) sadece «şiir» manası verilmiş. Hayır, o «şiir» değil, eskilerin çok kıymet verdiği bir edebî san'attır: Hem kendinden evvel gelen sözlere, hem de kendinden sonra geleceklere bağlanabilecek bir kelime ve bir tabir kullanmak san'atı. Meselâ Nacinin şu beytinde olduğu gibi: Tarih diyor ki bimuhaba Bir orduyu bir er etti tenkil. «Pervas:z» manasına gelen «bimuhaba» da «sihri halâl» vardır. Çünkü bu beyti hem «tarih hiç çekinmeksizin diyor ki: Bir er bir orduyu yendi.» diye de okuyabiliriz; hem de «tarih diyor ki: Bir er hiç çekinmeksizin bir orduyu yendi.» diye de okuyabilirsiniz. İşte bu mahiyette olan «sihri halâl» e sadece «şiir» demekle yalnız yanlış bir şey yapmış olmuyor, yalnız şiirin ruhunu da uçurmuş olmuyor, hatta şairin maksadını büsbütün tersine çevitmiş oluyoruz. Çünkü Şinasinin Reşid Paşaya «Senin, 11,000 tonluk bir Danimarka vapuruda battı Londra 5 (a.a.) Daıirna'kanın 11 bin tonluk Kanada vapuru bir irjfilâk neiscesinde batmıştır. Bu vapurun torpillendigî zannolunuyor. 60 klsıak rrürettebatı bir Ingiliz vapuru tarafmJdR kurtarılmıştır. sözün sihri halâldir.» demesi «Senin sözlerin hem evvele, yani maziye; hem sonraya, yani istikbale şamil olur.» nüktesini temin içindir. Reşid Paşaya yapılan methiyenin inceliği buradan çıkıyor. Yoksa öyle bir devlet adamına «Senin sözlerin şiirdir» deseydi bu. medih deeil tehzil olurdu. Çünkü şiir en ziyade hayal demektir. Ve malum Ziya Paşa «Zafername» de Âli Paşayı böyle tehzil etti. Kelimelere yanlış mana vermek; hiç aklınıza gelir mi? Iste bir rökor: (S = 47, hamiş, satır = 2) Kâbe «peygamberin mezarı olan yer» demekmiş! Evet öyle demekmiş, artık biz ne diyelim. ÎSMAİL HABİB Moskova 5 (a.a.) Moskova ile Herlın arasında doğrudan doğruya munnun teşkili teklif edilmektedir. Bu hususta Almanya bütün nüfuzunu kullanacak tazam hava seferleri içir: yakmda müve diğer taraftan da Rusyayı itidale da zakerelere başlanacağı ha^.er almmıştır. vet eyliyecektir. Fakat Rus Finlandiya Berlin, tekzib ediyor meselesinde Alman nüfuzunun MoskovaAmsterdam 5 (a.a.) Btrünin saı da müessir olmadığını gören İtalya, AlIrhiyettar mehafili, von Ribbentrop'un manyanm Balkanlar meselesinde de pek Moskova'ya ve Mareşal Gönng'in de muvaffak olabileceğine ihtimal vermiyor. Romaya, gideceği haberlerini tekzib eyBerlindeki ecnebi müşahidlerin umu lemektedir. miyetle kanaati şudur ki, siyasî muharebe henüz bitmiş değildir. Ve Almanya Avrupa kıt'asında bir kara ekonomisi vücuÖLÜM de getirmeğe de uğraşmaktadır. Bu suretAvukat Sırrı Celâl ve Ali Semihin bü| le Alman ticaretinin ablııka yüzünden yük yengeleri ve Metin Benkin büyük an i denizlerde kaybettiğinin telâfi edileceği nesi, merhum Kâmil Paşa haremi Ba| ümid ediliyor. Almanlar bu yeni sistemin ydn Muruvvet Benk, dünkü pazar güuzun sürmeden netice vereceği kanaatin nü sabah saat 5,10 da ruhu ebedıye? dedir. O vakte kadar da müşkül bir va intıkal etmiştir. Cenazesi, bugün Kadıköy, ModaJ ziyet hâdis olacağmdan bu, geniş mik Hacışükrü sokak 46 No.lı evinden kalJ yasta askerî harekâta imkân vermemektedırılıp Osmanağa camisinde öğle nai dir. mazına yetiştirilecek ve Karacaahj Geniş bir casus şekekesinin meddeki aile mezarlığma defnedılecektir. Bu ilânm davetname maka1 izi üzerinde mmda telâkkisi rica olunur. Amsterdam 5 (a.a.) Almanyays * * * Holanda üniformalarile geçmeğe teşab Galatasaraylılarca büs ederken vakalanan Abrink adındaki tanınmış ve sevilenc Holandalı, polisi vâsi bir casus şe miş bir sima olan mektebin eski serbekesinin izi üzerine koymuştur. Eftim Bu haberi veren Telegraph gazetesi di mubassırı Moskos vefat et yor ki: miştir. Mumahileyh «Araştırmalar bütün Holandaya teş vazifeşinas, dürüst mil olunmuştur. Ve tahkikat esnasında bir memur, talebetoplanan malumat Albrink işinin faal bir sinin hürmet ve casus şebekesinin meydana çıkarılmış ol muhabbetini kazanmış bir terbiyeci duğunu teyid eder mahiyettedir. Maa idi. Cenaze merasimi bugün saat 14 te mafih netice hakkında henüz malumat Bevoğlu Panavia kilisesinde yapılayoktur. caktır. c