21 Ekim 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

21 Ekim 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURfYET 21 ıtesrîn 1939 Bana maJum olur! Evet, beyefendi, her zaman haklıdır, ben de haksız... Beyefendi kat'iyen aldanmaz. Her şey ona malum olur. Pekâlâ... Madernki öyledir, ben de bu evd fazla oturamıyacağım. Zira tahammülüm kalmadı artık... Bir daha dönmemek üze re kalkıp gideceğim. Her şeyi evvelinden keşfeden zatı âlınız işte bunu hiçbir za man aklınıza getirmemiştiniz, değil mi? Şevkiye, darmadağın saçlannı toplamaya bile lüzum görmeden seri bir hareketle şapkasmı gıydı, mantosunu omuzuna attı. Derınden ıçını çekerek: Geçen hafta yer bulamayıp da dönen binlerce müşterilerimiz üzülmeyiniz. 1939 senesi Fransız filimlerinin baş tacı... Fransız san'abnın eşsiz harikası .... murlana müracaat etti, fakat onu bulmak dğil ya, izine tesadüf etmek ihtimali bütün rekorları kıran şaheseri Diyor k l : ni bileele geçiremedi. Bütün filimlerim arasrada en gü Binralık gazeteye ilân vermeyi düşünzel ve en mükemmeli ve hassaten dü. Hyhat... Bu, çok garib bir teşebbüs olacak Çünkü, şimdiye kadar gazeteler tercih ettiğim film: vasıtaıle annesini, babasmı, kardeşini, evlâdımarayana çok rasgelinmişti ama, kocasınıarayan zevceye, karısını arayan zevcehiç tesadüf edilmemişti. İlâve olarak : En son Metro Jurnal de harb haberlerl. Ank ona hayattan bir bıkkınlık, çaBugUn saat 1 ve 2.30 da tenzllâtlı halk matlnelerl hşmaan bir yorgunluk gelmişti. Tekaüd^ M ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H Telefon : 43595 dır. Musikinin... Teganninin... Gençliğin... Ve aşkın... Zafer ve lüğün. istida etti. Aldığı ikramiye ile Bosmuvaffakiyetidir. Önümüzdeki çarşatnba akşamı Bu erkekler, diye ilâve etti, ne tu tancıa küçük bir köşk yaptırdı. Birlikte Türk artist Rejısör Teknisyen Musikişinas ve GALA MÜSAMERE OLARAK haf şeyler... Insanı yalvarıp yakarıp alı başbaa verip konuştukları zaman bu, en muharrirlerinin yarattığı senenin ilk büyük Türk filmi yorlar, sonra da etmedıkleri eziyet, çek büyül mefkurelerini teşkil ediyordu. Ah.. şimdiyanmda olsaydı, kimbilir ne kadar tirmedikleri işkence kalmıyor!. Evet, Şeykiyenin sözleri doğru idi. sevincekti. Ucuz tutulmuş taşralı hizMecdi Bey, onunla evlenmek için sonsuz metcierin elinde sefil ve perişan yaşıyor, Her akşam BORSA kıraathanesinde: fedakârhklara katlanmış, saadetinin onun berelet versin bahçe ile uğraşmak meraEşsiz ve kıymetli iştirakile dudaklarının arasmdan çıkacak (evet) kı teelli bulması icin en mühim bir âmil, okuyucu Bayan iÇKİSiZ SAZ kelımesine muallâk olduğunu defalarca bir vtsıta hizmetini görüyordu. Ş<vkiyenin manevî varlığını daima Dinlemek isteyen musiki meraklıları, memleketin en güzide san'atkârla tekıar ettnişti. İyi, kötü, on senelik müştekenâsile birlikte hissedebilmek için çorının müntehab fasıllarını dinleyebilirler. rek bir hayat yaşamışlardı. cuka bazı işler yaptı. Yadigâr kalmış Mecdi Bey Şevkiyenin bu hiddet ve şapkılarından birini portmantoya astı. şiddeıini hiçbir şey söylemeksizin sakin ve ÖLÜM Baş rollerde: Vakile rengini hiç beğenmediğini söylemüsterih seyrediyordu. Karısının fevkalâTürbede Belediye karşısmda 19 diğikavuniçi yün kazağı kanapenin üstüMülga Barut İnhisan şirketi müfet de güzel bir Havva kızı olmadığını bilNo. lı Sinanağa dairelerinde yalne loydu. Tarağını, süımedanlığını kon tişi Yanya eşrafmdan Şeyh Kutbeddin diği iç'n onun bir aşk macerası peşinde nız zemin katında bir küçük ve soluı üzerinde mutena bir yere yerleştir zade merhum Bay Haşim Erim oğlu, koşmacığına emındi. ehven daire boştur. Dört oda, yeMusiki ve şarkılar : Bestekâr dı. Köşkün kapısının üstüne de küçük pi Arabzade Bay Hıkmetin hafıdi ve dokmek odası olarak kullanılan bir Şevkye, eli kapının kanadında: tor Necmeddin Erimin yeğeni Osmanlı SADEDDiN KAYNAK MUHLIS SABAHADDIN rinçbir levha mıhlattırdı: Şevkiye villası! hol, hamam, her türlü konfor. 8lne a a r lnda Allaha ısmarladık, dedi, bu evde Eh dünya bu... Malum ya, birçokları, Bankası Beyoğlu şubesi memurlarm dan ve Galatasaray denizcilerinden yaşanamyacağını bir daha tekrar ediyo yahani otlardan başka hiçbir çiçeğin buD r d e n HALK OPERETÎ rum. Batalım, görelim, bundan sonra hak unnadığı bahçelerini Güli«tan farzeder Zeyyad Erim duçar olduğu hastalıktan kurtulamıyarak genc yaşında vefat etsız ve rranasız yere kime çıkışacak, ye ler, ekseri insanlar benlıklerinin semtine Bu akşam saat (9) da miştir. Cenazesi Kuruçeşme caddesinPangaltı A K I N sinemasında raekte kine karşı dişlerini gıcırdatacaksın. uğrımamış meziyetleri kendilerinde mev(ÜÇ YILDIZ) de 8 No. lı yalıdan bugün saat 15 te kalHerblrl blrer harlka olan 2 flllm birden Bıktım, ısandım, peygamberlik, evliyahk cuu olduğunu tahayyüî ederler. Mecdi dınlarak Kuruçeşme camiinde ikindi Yazan: Yusuf Süruri Tamamen Renkll taslamanian... Bana malum olur, bana Bey de, mini mini köşkünü, elinden kaçır vakti namazı badeleda aile kabristanıYakında: M. Yesarinin malum our... Haydi olsun bakalım! dıgı karısının ismine izafe etmişti. na defnedilecektir. Merhuma rahmet (Kadınlann Beğendiği) *** ler, ailesine sabırlar dileriz. Mecdi Bey koltukta lâkaydane sigaraOperet Bedbaht fakat şerefli bir milletin *** şerefli tarihi; vatanını ve istiksını tüttürnekte devam ediyordu. Şevkiye İki sene mütemadî bir intizar ve sonsuz lâlini seven herkes bu filmi mukapıyı hı:la vurup dışarı çıkmış olması bir ıstırab içinde geçti. Bir akşam, kapı Merhum halı tüccan Bay îsmail HakRAŞID RIZA hakkak fförmelidir. r.a rağmeı yerinden kımıldamıyor, zihnin tuhaf bir şekilde çalındı. Bu, Şevkiyenin kının mahdumu, Ziraat Bankası istihGündüz 2.30 • 4.30 • 6 gece 8.45 de 2 filim birden E. SADÎ TEK den geçeı: ile basışına çok benziyordu. Hizmetçi barat servisinden Ahmed Hilmi Yeke TİYATROSU rin biraderi ve emekli gümrük memur BİBZ sonra db'nüp gelecek. den evvel Mecdi Bey koştu. Kanadı bizlarından Ibrahim Etem Argonun ka Bu gece îzmit Necati Bey Senenin en gUzel Fransız Düsünesile bıyık altından kıs kıs gülü zat kendısi açtı Az kaldı sevincinden dü yınbiraderi Hüseyin Sami Yeker uzun Halkevi salonunda filminl hazırlıyor. S I ne m a s ı yordu. Şevkiye, geçen sene de böyle bir şüp bayılacaktı. Sevgili karısı karşısına zamandanberi müptelâ olduğu hastalıkikinci temsil înünakaşa neticesi kaçıp gitmiş, kendisini durgun bir yüz ve utangaç bir tavırla di tan kurtulamıyarak 20/10/939 cuma ÜVEYBABAM Saraburniindan denize atacağı tehdidini kilmişti. Biraz zayıflamış, ve rengi sol günü Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Hasılatı Dikili felâketzedegânına de savurmuş, bıraz sonra nefes nefese göz muştu. Koc sını görünce gözyaşlarını zap Cenazesi bugün saat 10,30 da Aksaray teberru edilmiştir. CORINNE LUCHAIRE ANNIE DUCAUX Valide camii arkasında Çmgıraklıbos leri yaşh, kırşısırça dikilmişti. O zaman tedemedi. Hıçkırarak: biraz alay dı elmişti: Mecdi, dedi, beni affet... Çok bu tan sokağındaki 51 No. lı hanesinden kaldırılarak öğle namazı Eyübsultan Muazzam bir şaheserin son haftası ve son günleri Harumefendının soğuk sudan hoş dala bir kadınmışım... Yanmdaki rahatı camiinde kılmdıktan sonra aile kabrislajımadığım biliyordurr». Onun için fazla mı terkederek şunun bunun yanında ça tanma defnedilecektir. ışmayı tecrübe ettim. Kâh hizmetçilîk, nıerak ve endişeye düşmemiştim. Cenabı Haktan merhuma mağfiret ve Fakat bu sefer, Şevkiye dönmedı, Bir ışçılık, kâh dadılık ettim... Çok eziyet ailesi efradma da sabırlar dileriz. hafta, iki hafca... Mecdiye evde yapayal ektim... Kat'iyen mes'ud olamadım... Içnız kalmak e^velâ tuhaf geldi. Aradan bir lerinde çok nazik, çok zengin insanlar varEsbak Maliye Nazın Ragıb Bey mermüddet geçiıce fasılalı bir teessüre düş dı. fakat hiçbiri bana aile hayatmdaki sahumun refikası, sabık Maliye Başmü tü. Ondan scnra ıstırab: devamlı bir şek mimiyeti ve ferahhğı tattıramadılar. Onun fettişi Bay Nazım Ragıb Olçayto, İş !e girdi. Dokbda temiz çamaşır kalma çin pişman oldum. Döndüm, geldim. Bankası Milâs müdürü Bay Celâl 01 Mecdi Bey sesi titreyerek cevab verdi: mış, bütün odaları toz toprak kaplamış, çayto ve Ziraat Bankası memurlarm ucuz lokantaların yemekleri midesini tah Ben de seni çok aradım karıcığım! dan Bay Ali Galıb Olçaytonun valideBugün seanslar saat 1,30 4 6,30 ve 9 da • Bugün saat 1,30 matinesinde fiatlar tenzilâthdır. rib etmeğe baş'amıştı. Yavaş yavaş kansı Şevkiye içeriye girince sevincle etrafı leri ve Bay Bedri Gücsavın halası sali hakkındaki mütalealaıı değişiyordu: hatı nisvandan, :ıa bakmdı: 35 klşlllk saz heyetl • 40 klşillk koro 20 klşlllk Mehter BAYAN HATİCE NAKİYE Küllü ayıbile beraber, diyordu, Oh, dedi, yuvamız tam istediğim takımının İştirakile Şarkın fUsunkâr gUzelllklerl Içlnde vefat etmiştir. Cenabı Hak gariki rahŞevkiye çok iyi bir ev kadını idi! canlandırılan 1OO1 gece masallarının en gilzell bir tarzda yapılmış ve döşenmiş... met eyliye. Acaba nereye gitmişti? Bu hususu tah Kapının üstündeki levhayı gördün Sinemasında Cenazesi Bay Nazım Olçaytonun Ni kik etmekten de korkuyor ve utanıyordu. mü? şantaşmda Güzelbahçe sokağındaki haEvkaf idaresinde hiç kimse karısının kaç Gördüm. Hatta daha evvel de işit nesinden bugünkü cumartesi günü kaltığından haberdar değlidi. Aman Yarabtim. Amcazadem Mevhibe yanımızdaki dırılarak öğle namazı Teşvikiye camibı, onu bulmak için ne yapmalı bilmem? komşuya geldiği zaman dikkat etmiş... inde kılmdıktan sonra Edirnekapıda aBugün saat 1 ve 2.30 da O vakit, oturup buna biraz da kendisi Sormuş soruşturmuş, evin sahibinin sen ol ile makberesine defnedilecektir. tenzilâtlı matineler nin sebcbiyet verdiğini itiraf ediyordu: duğunu öğrenince hemen koşup bana ha Ah, bu bendeki her zaman haklı ber verdi. Böyle olmasaydı, seni bulmak görmez şaşırdın değil mi, Mecdi?. olduğumu iddia etmek saçmahğı yok a daha uzun müddet tereddüd edecekMecdi, uykunun ağırlığı altmda ezilen mu? Karşımda kadının zaman zaman ku dm. yan kapanmış gözlerini birden açarak: BugUn fevkalâde T JÇ/>, sinemasında büyUk muvaffaklyet durur gibi hiddetlendiğin' fark ettiğim hal Şevkiye kendimi dünyaya yeniden program: LJIIIC kazanan büyllk film : Eh, dedi, o kadar da fazla değil... de bir türlü sö'zümden dönmek fedakâr ;elmiş zannediyorum. Onümüz kış... YaErgeç dö'nüp gelceğine emindim. Biliyor1 . n P N İ 7 A I T l n 1 TUrkçe sttzlU Amerlka donanması lığını gösteremiyordum. Hatta bunu tec »ayalnız burada oturacağımı düşündükçe I • U C N I 6 H L I I U I sun ki, bana, her şey az çok malum olur! n ı n |9tiraklle rübe etmek arzusuna bile düşmüyordum. ;ime korkular basıyordu. Oh, ne iyi etPAT'OBRiEN GEORGE BRET Tekrar buluştuklan ilk gece aralarinSonra, ne vakittir kadıncağızı gezmeğe :in de tam zamanmda geldin karıcığım! 1 £ A D A A I A V Amerlkan Gangsterlerl korku ve dakı ebedî münakaşa yeniden başlamışgctürmemiştim. Onunki de can... Bu dünGüle oynaya yemek yediler. Geç vakte rV §+ n f\ İA lm fA J heyecan fllml yaya sade çamaşır yıkamaya, yemek pi :adar oturdular. Yatacaklan zaman Şev tı. HUMPHREY BOGART DIK FORAN Nakleden: şirmeğe gelmemişti ya! :iye sordu: llâveten : Haftalık METRO JURNAL dUnya haberlerl Hâdiye tclâl .Beni kapının basamağında görür Hususî surette bazı tanıdığ: zabıta meB ^ P ^ H H H B Gelecek hafta : KfcŞiF A A I Türkçe sözlü ^ ^ ^ ^ ^ L Y JEAN GABİN SÎMONE SİMON' un İLK UYANIŞ L En son çevirdiğim Fransızca sözlii HAYVANLAŞAN İNSAN J^ JJ^ J ^ | ^ Sinemasında Bu hafta da SÜMER SiNEMASINDA î MENŞURE J C Kiralık MÜNİR NUREDDİN HAZIM FERİHA TEVFİK BEHZAD HALİDE SAİD MUAMMER SUAVİ GÜLSEREN Pek yakında İPEK ve SARAY K A N DAVASI 7 POLOIMYANIN istiklâl Savaşı SİLVİYA SİDNEY MELEK ÇIKMAZ SOKAK I l I 1 II :: ; nüshası yalnız i P E K sinemasında MARİE ANTOİNETTE Gedikpaşa A Z A K sinemasında TAKSIM 2 nci Hafta GULNAZ SULTAN TÜRKÇE SÖZLÜ TÜRKÇE ŞARKILI t m 2 halinde işitmege başladı. Aklına garib lib, diye düşündü. Nur, Mehmed Münifi şeyler geliyordu. «Birdenbire kalksam, seviyor. İşte şu sarı saçlı, yakışıklı delionu tutup zorla buradan, şu budala, pa kanlı, bir müddet sonra onun kocası olara düşkünü güzel kuklanm yanından çe cak; senin de yapmağa mecbur olduğun kip alsam, götürsem, diye düşündü, ne birtakım vazifelerin var. Aklını başına yaparlar?» Nur, gelmek istemiyecekti. al.» Yazan : Peride Celâl Edebi roman : 5 3 Yanında hareketsiz, dalgın duran kızın, Naciye Hanım tekrar etmeğe mecbur Naciye Hanım düğünün çok iyi olması yüzü kızararak, kollarınm arasmdan kur olmuştu: Nes! var! diye söylendi. Bu yüz ona kücülmüş, zayıflamış gibi nı istiyordu. Halbuki Mehmed Münifin tulmak içi nçırpmışını gözünün önüne ge Siz ne dersiniz evlâdım? geliyordu. Dudaklann kenarında kırık fikri, düğünü sade yapıp derhal balayı tirdi. Büsbütün heyecanlandı. Bu, olmıŞaşırmış, mahçub, ihtiyar kadına bakçizgıler belirmisti. Gözler hüzünle dolu seyahatine çıkmaktı. Naciye Hanım: yacak, delice bir fikirdi. Fakat onu, ol tı. Ne soruyordu? Neyin cevabını bekli«Seyahat düğünden bir iki ay sonra» di muş gibi, şimdiden titretiyordu. Anadolu yordu? Neyse ki, Mehmed Münif atılidi. yordu. Burada damadile aralarında, işte dan bazan, gazetelere havadis halinde ak dı ve izah etti: Genc adam, korkak, cesaretsiz, ona doğru birkaç adım attı. Ancak o zaman küçük bir anlaşamamazhk çıkmıştı. Faseden kız kaçırma vak'alarını hatırladı... Şimdiden bir apartıman tutup Iskız, ağır bir hareketle kıpırdadı. Elini u kat Mehmed Münif vaziyeti gayet iyi Gece, karanlık bir yol ve bu yolda, sev tanbula inelim mi, yoksa teşrinievveli bekidare ediyor, kaynanasma gayet itaatkâr gilisini terkisine atmış giden, gözü kız lesek nasıl olur diye konuşuyorduk da... zattı: «Hoş geldiniz» dedi. mış âşık, gözünde canlandı. Belki bu, görünüyordu. Ah bu adamın sesi... Galib, bu sese taEli buz gibiydi. Söze hiç karışmıyan, sanki başkasma çok zalimane bir hareketti... Küstahlıktı. hammül edemiyeceğini anlıyordu. Sinirli Yanyana oturdular. Mehmed Münif, Fakat atın terkisindeki, bu kaçırılıştan sinirli yerinde kımıldadı. Gülümsemeğe her zamanki gibi, sözü kimseye bırakmı aid şeylerden konuşuluyormuş gibi lâmemnun... çalıştı: yarak konuşuyordu. Yavaş yavaş kayna kayd, dalgm dinliyen, Nurdu. Bu, GaAh, eğer Nur isteseydi... O zaman herlibin tuhafına gitti... Ona sık sık bakmak Vallahi bilmem ki... nasma nüfuz ettiği muhakkaktı. Kendisiistemiyor fakat gayriihtiyarî gözleri hep şeyi geride bırakıp, ne Şahende Hanımı, Nur, gene sesini çıkarmıyor, hep öyle ni Naciye Hanıma sevdirmişti. İhtiyar ne doğacak çocuğu, ne de Mehmed Mü dalgın ve hareketsiz, bazan bir hareket kadm ona bakarken gülümsüyor ve söz kızın üzerine çevriliyordu. Birkaç defa gözgöze geldiler. Galib, nifi kale almadan, onu alıp, arkasına ba yapmış olmak için tırnaklanna bakıyor, lerine ehemmiyet veriyordu. onunla bakışları karşılaştığı zaman, etra şını çevirmeden, şehirden kaçmaya, uzak elbisesinin eteğini düzeltiyor ve nişanlıMevzu, düğündü. Kâğıdlar asılalı bir hafta geçmişti. Bir fm, bütün diğer orada oturanların silindi lara gitmeğe razı idi. Fakat, Nur iste sına, yahud annesine gülümsüyordu. Galıb, ona döndü: iki hafta sonra nikâh yapılacakü. Nikâ ğini hissediyordu. Yalnız onun yeşil göz seydi... Siz ne dersiniz Galib Bey, oğlum? Nur Hanım ne fikirde? lerini görüyor, sesler bile sanki uzaklaşıhm gayet sade olmasına karar vermişlerSilkindi: «Saçmalıyorsun oğlum GaOnun konuşmasını öyle istiyordu ki... di. Düğün de birkaç ay sonra olacaktı. yordu. Bir aralık, konuşulanları uğultu Neden yüzüne bakmıyor sanki? Neden racaatle nikâh muamelesine başladı. Gödargın gibi!.. «Ben ne yaptım ona?» di rünüşe nazaran bütün metanetini tekrar ye düşündü. elde etmişe benziyordu; gene o, hareNur, başını çevirdi. Galibe baktı. Fa ketleri kat'î, dediğinden şaşmıyan, eski kat bu, öyle bir bakıştı ki, Galib ürperdi. Galib olmuştu. Buna, Müşfik bile şaşıOna hitab ettiğine pişman oldu. Kız: yordu. Bütün işleri, hiç telâşa düşmeden Benim için müsavi, dedi. Teşrini sükunetle yapıyordu. Yalnız, yüzünün evvelde, yahud şimdi inmişiz, farkı yok. hiç gülmediğini, pek az konuştuğunu ve Sonra yavaşça yerinden kalkarak ilâ geceleri pek geç uyuduğunu ilâve etmek lâzımdır. Şahende Hanıma gelince, artık ve etti: onu rahatsız etmiyordu. Zaten Galib iz Ben müsaadenizi istiyeceğim. Mehmedle İstanbula inecektik de... Gidip gi divac muamelesine başlar başlamaz genc kadının içi rahat etmiş ve derhal kuzu yinmek lâzım. Genc adamın, resmî bir tavırla elini gibi muti, yumuşak bir hal almıştı. GaHbi rahat bırakıyor ve yukarıda, kendi sıktı. Uzaklaştı. Naciye Hanım doğrulmuş, kızının so katında, izdivac için lâzım gelen hazırğuk muamelesini telâfi etmek ister gibi, lıklarla uğraşıyordu. hararetle konuşuyor, genc adama azamî iltifatı gösteriyor, gönlünü alacak şeyler söylüyordu. Fakat Galib: «Allahım, niçin bana böyle düşman muamelesi ediyor?» diye içini yiyerek, olduğu yerde kıvranmağa başlamıştı. Nihayet dayanamadı. Müsaadelerini istedi ve çıktı. Ancak sokakta geniş bir nefes alabildi. Boğaziçindeki yalıda da, nikâh yaklaştıkça faaliyet daha hummah bir vaziyet ahyordu. Nur, sık sık, herşeyin bir an evvel bitmesini söylüyordu. Bununla beraber, sevdiği adamla evlenmeyi bir gaye gibi takib edip de, saadetin basamağına ayağım atmak üzere bulunduğu şu günlerde hiç de fazla heyecanlı, hatta memnun görünmüyordu. Kendini bir sele III kaptırmış gibiydi... Ertesi gün genc adam Belediyeye mü(Arfcast var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: