15 Ağustos 193» CUMHTJRÎYET Bir tehdid suçlusu Sonbahara hazırlık Bir plâj kıyafeti Çocuğunu boğan kadına şerik olan Keriman mahkemeye verildi Beyoğlunda Cezaır sokağında oturan Şöhretin, arkadası Kerimanla birlikte, bir doktorun tavsiyesi üzerine, bir buçuk yasında bulunan erkek çocuğunu ağzına bir yastık tıkamak suretile boğduğunu yazmıştık. Zabıta iki kadını yakalamış ve çocuğun cesedinı Morga kaldırmıştı. Bunlardan Keriman serbest olduğu içın dün Sirkeciye giderek İskenderiye kah vesinde bulunan ve kendilerini ihbar eden İbrahimi aienî surette tahkir etmiştir. İbrahimin müracaati üzerine hakaretten cürmü meşhud mahkemesine getiril mistir. Keriman koridorlarda bağınp çağır mıs ve yerlere yatmak suretile ortalığı birbirine katmıştır. Müddeiumumilikte vaki olan isticva bmda ayni hakaretleri bir daha tekrar ettikten sonra bu sefer de Ibrahime «seni öldüreceğim, gözlerine kezzab dökerek kör edeceğım zaman yakındır» şeklinde tehdıdde bulunmuştur. Keriman, üçür.cü asliye mahkemesinde yapılan duruşmasmda, sorulan suai lere karşı demıstir ki: « Evet, ben ona bunları söyleditn. İnkâr etmiyorum. Zaten onun bu vasıfları poliste bıle müsecceldir. Ben yüksek bir ailenin kızı idim. Açbiilâc dolaşırken bu adam karşıma çıktı, kendini bana avukat diye tanıttı ve beni iğfal etti.» Gittikçe coşan Keriman hâkimin «hasta raısın?» sualine, âsabının bozuk olduğunu söyliyerek, muayenesini istemiştir. Mahkeme, keyfiyetin tespiti için mü sahede altına alınmak üzere Kerimanm Tıbbıadliye se'kine karar vermiştir. Medeniyet ve Kızılderililer Paraguaydaki Guayaki kabilesinin hayatı, cilâlı taş devri insanlarının hayatından farksızdır Cenubî Amerika, medeniyetlerle ırklar arasmda cereya neden mücadeleleri tetkik merakında olanlar için pek zengin bir sahadır. Peru fatihi Pızarre'in başladığı mücadele, o günden bugüne kadar durmadan devam etmiş, Garb kültürile muhtelif yerli kültürler arasında mütemadî bir savaş halinde sürüp gitmiştir. Mücadelenin bugünkü şekli kansız olmakla beraber, her tarafta, kızılderilinin mağlubiyetile neticelenmektedir. Amerika kıt'asınm ilk sahibleri olan kızılderililere karşı başlayan imha siyaset öyle âmansız ve öyle mahirane bir suret te tatbik edıliyordu kı, hükumet, tüken mek üzere bulunan bu neslın son ahfadını tıpkı nadırleşen bazı hayvanlar hakkında alınan tedbırlere benzer birtakım siyane yollarına müracaat ederek, tarıhe karış maktan korumak mecburiyetinde kalmış tır. Yalnız, cenubî Amerikada, mücadele, yerlınin lehine neticeler gösterdi. Bunun iki sebebi var: Biri, oradaki kızılderili ırkın daha kalabalık olması, ikincisi, tabia tin, yerlilerle medeniyet götürenler arasına koyduğu, balta girmemiş ormanlardan, mikrob yuvası bataklıkh araziden müteşekkil aşılmaz maniaların mevcudiye tidir. Bu sebeble, Venuzellâdan Ateş adası na kadar olan saha dahılınde, bugün hâlâ çok iptidaî şerait içinde yaşayan muhtelif kızılderili kabileleri vardır. Dallardan yapm damını hurma yapraklarile örttükle ri kulübelerde yaşayan bu yerli kabileler hemen hemen ayni kültüre sahibdırler. Medar mıntakasındakiler esvabın ne olduğu nu bılmezler. Pamuklu dokumadan elbise giyenler yalnız 5 a ko yerlileridir. Maişetlerini ziraatle, avla ve balık avile temin eden bu kızılderililerin ellerindeki âletler iptidaî kavimlerde olduğu gibi hâlâ tahtadan ve kemiktendir. Düşman başı kesmek gaye=ıle daimî bir harb halinde yaşarlar Kızılderililerin mümeyyiz vasıflarından biri de sihıre, büyüye karsı son derece büyük bir iman beslemeleri, İblisten ve ölüden son derece korkmalarıdır. Paraguay'daki Guayaki yerlilerinin yasayış tarzları, medeniyetin vahşet karsısındakı aczını büyük bir vuzuhla gösterir Guayaki kabilesi efradı, ne kendüerinden ba«ka kızılderililerle, ne de medenilerle temas ederler. Hayatları, tarihten öncek Cı'âlıtaş devri insanlarının hayatından fark Mzdır. Mesken tuttukları dağ tepesinde bakınca, geceleri Villa Rika'nın \e Buenos Ayres'e giden trenlerin elektrıklerin görürler. Medenıyete maddeten bu kadar yakın oldukları halde, ondan manen, fersah fersah uzakta yaşarlar. İçine sinip saklandıkları ormanda av et ve yaban arısı bah yiyerek yaşmağa çalışan bu adamların medeniyete karşı takındıkları bu aleyhtarlığın asıl sebebini korkuda aramak icab eder. Lâkin, Guayaki'ler bu mutlak infirad içinde ebedıyen yaşamak ımkânını, bir gün gelip kaybedeceklerdir Çünkü medeniyet, dura dinlene ve aheste aheste de olsa, şüphe yok ki ilerliyor. Onun, baltahk ağacları tedricen keserek, açılan araziyi ekıp biçerek attığı her ileri adım, Kızılderilinin ecdaddan kalma toprağını o nispette daralttıkça, Guayaki yerlisi, bu daralan ve fakirleşen topraktan gıdasını tedarıkte güçlük çekıyor. Meselâ, kış başlangıcında, ovadaki çiftliklerin müştemilâtına baskın yaparak, erzaktan ve mevasiden, ne kaldırabilirlerse götürmeleri âdeti teessüs etmiştir. Açlıktan kurtulmak için bundan başka çare bulamıyan kızılderili, bu soygunculuğu kahramanca bir hareket sayar. Fakat soyguna uğrayan ciftçiler, hemen daima mukabele bılmisilde bulunmağı ihmal etmezler. Çiftçinin yaptığı baskın da, her zaman, bütün bir kabile halkmın katliâmile neticelenir. Bu âmansız imha sıyaseti Guavaki nüfusunu, seneden seneye azaltıyor. Nispeten yakın bir tarihte, neslin tükeneceği muhakkaktır. Maamafıh, denilebilir ki, kızılderililer arasında Guayakıler derecsinde vahsisi hemen hemen voktur. Meselâ, Peru'daki Jivaro'îar, \ahşet!eri ve hunhârl'klarile meshur oldukları halde Guavakı'ye nazaran hem medenivete karsı daha yumuşak, hem yabancı ırkla daha kolay anlasır in^anlardır. Jivaro'îar da. muazzam ormanların himayesine sığınmış yaşarlar. Önce İnka'lar, sonra Ispanyollar ve misyonerler, çok geniş bir arazi üzerine yayılmıs bulunan bu inadcı kabileleri medeniyete vaklastırmağa cahsmıslar, fakat daima, siddetli bir istikIâl azmile karsı'ajm^lardır. Jivaro'îar, çok an'aneperest ve bu sebeble çok muhafazakâr bir kavimdır. Gerçi, gündelik işlerinde kendilerine daha Kalın tüvidden spor oir tayör. Kumaşın dokumasını teşkil eden iplik]er mavi ve gridir. Ceketi açık mavi yünlüdendir. Şort ise beyaz zemin üzerine mavi çizgilidir. Aile saadeti Karı koca arasmda daimî aşk nasıl temin edilebilir ? Herşeyden evvel intizam Kadın, aile yuvasındaki şefkat disiplini ve olur temin etmekle aradaki muhabbet kaynağım kurutmamış Londra yeraltı treninde yanğın Londra, 14 (a.a.) Yeraltı treni bütün sür'atile giderken yoldan çıkmış ve iki vagon ateş almıştır. Birçoğu ağır olmak üzere 20 yarah vardır. Birbirile sevişen çiftîerden herbirl yek•liğerine ancak iyi taraflarını gösterir. Meziyetlerini meydana kor, kusurların: saklar. Onun için sevilen erkek ve kadın birbirlerine dünya güzeli ve ayni zamanda melek huylu görünürler. Her ikisinde kan iyi dolaşır, gözler parlar, harekât nazikleşir. Buna kasden takınılan ince likler de ilâve olunur. Sevilen bir mahlukun huzurunda bu tecellileri göstermek hakikî askın inkişaf etmekte olduğuna en büyük bir delıldır. Fakat evlenilip de beraber yaşanmaya başlanmca iş değişir. Olur a, sabahleyin bey kalktığı halde hanım hâlâ yatakta dır. Akşam yemek iyi pişmemiştir. Ha nım kıymettar bir vazoyu kazaen kırnııştır. Bey geç kahr, hanımın ısmarlamış olduğu şeyi almayı unutur. Iste size yüz lerce ihtilâf mevzuundan birkaç tanesi.. Eğer bu çift lâalettayin bir bağlılıkla yekdiğerlerine merbut olarak evlenmişlerse bu kusurlar her ik: tarafın da pek o kadar gücüne gıtmez. Fakat hakikî aşkla sevişerek izdivac ettüerse iş berbaddır. Her jki taraf da yekdiğerini affetmez. Karı koca birbirlerine: Senin bana lâyık bir mahluk olduğunu zannetmıstım. Sözleri teati edilmeğe başlamr. Eğer bu hal devam ederse vaktıle teessüs et miş olan hakikî aşk, yavaş yavaş azal maya yüz tutacağı gibi bir arada yaşa mak bile zorlaşır. Buna nasıl mâni olunabilir? Mesele zannedildiği kadar basit değildir. Gerek kadının gerekse eTkeğin müthiş fedakârlıklara katlanmalan zamanlan hulul etmiştir. Her ikı taraf bir kere yekdiğcrinin başlıca zıddına giden hatalanm tashihe, sinirine dokunan fena itiyadlarını terke hazırlanmalıdırlar. Eğer iki taraf kendiliğinden bunu yapacnıyorsa öteki taraf karşısındakine açık kalbÜlikle vaziyeti izah etmelıdir. Herhâlde birbirini vaktile kuvvetli askla sevmis olanlann böyle bir izah ve ihtarı hüsnütelâkki edecekleri şüphesizdir. Yoksa. her iki tarafın yekdığerinın zıddına harekette devam etmesi ve fedakârlığ, kendıliğinden yapmaya kalkısmasını beklemesi ekseriya bağhîı moda takunya altlı avakkabıların üstü kruse ile örülmüs veni ve ğın çözülmesine hatt? aile yuvasının yı orijinal bir nümunesi, plâjlarda şortkılmasma sebebiyet verebilir. larla çok iyi gider. kes intizamsızhğa sebebiyet vermeyi birbirine yükletmeğe calısır, hayatın tadı bozulur, kavgalar s.klaşır. İntizamsızlık, ayni zamanda bos yere birçok para serfedilmeshe =ebeb olur. Zamanında taır.ir edilmiyen elbiseler, fena ütülenmış çamasırlar, usulı'înde yıkanmamiîjıavlular cabuk eskir ve yerlerine yemlerinı almak lâzım gelir. Sonra intizamperver olmaya ayni zamanda terbiye ve nezaket ncktasından da rnecburuz. Gelen mısafırı toplanmamıs bir yatakla, üzerindeki yemek artıkları kaldınlminnş bir masa ile karsılaştırmak, kcza gelen kım olursa olsun onun yanına darmadağınık saçlarla, şıpıtık terlıkierle çıkmak inti zamsızhğa delâlet ettiği kadar terbiye ve nezaket noksanlığını da gösterir. Eski \e fakirane giyinmek ayıb değildir. Fakat lekeli, düğmesiz, yırtık elbise giymek ayıbdır. Bircok genc kv.lar, yeni e\lenmiş kadınlar yuvalannda ve kendüeri üze rınde ıntizamı temin edemedikleri icin kayınpederlerinin, kaynanalarının, hatta kocalarınm teveccühlerini kaybetmişlerdir. Bir evde intizam. asağı yukarı sunlarmefhumlarına tekabül dan çekinmekle temin olunabilir. Dolabzanma ve neş e ların, büfelere, masaların kapaklarını, eder. çekmelerini açık bırakmamak.. Yemek Dünyanın en güzel mobilyaları kao sız kitablar, yırtılmış kâğıdlar, devrilmis' masasının üzerinde artıklar bırakmamak.. . Lı l j • ı• r ıt ! Düğmesiz, burusuk, yırtık elbise sçivmetablalar arasında ıse bir seralet manza, ." . . ı. ıı r> i ı. ' mek.. Bövle elbiseler varsa ertesi eüne bırası arzetmekten gerı kalmaz. Bir ıoltu: , , ", .. ,. , . ı ı • vrakmadan hemen o gun tamır edıvermek. ga oturmak ıstıyorsunuz degıl mı? L'ze V , . . . . , . . ,....,. . . ! Her sabah kahvaltıdan ve ogle yemek'erıne askısı ters donmus bir panta on atı • j L J r •L t H j rınden sonra bırer deia evı bastanasagıya dinlenmek hevesi geçer. Bakın beyin koi toplayıp yerlerine yerleştirmek. Bir yermışsa, onu kaldırıncıya kadar sizdeki dolasmak ve ötye beriye atılmıs sevleri luk düğmeleri açıkta sallanıyor, han'mm den gelindiâi zaman sapka veya mantogecelik elbisesi sandalyanın arkalı^ında, yu rasgele yere fırlatmamak vesaire veçiçekli şapkası etajerin üstünde.. Böyle saıre.. Bunlara her kadın evinde dikkat etmebir ev insana tiksintı verir. Bu vazivet bir aile yuvasında kronik bir şekil aldığı za sı ıcab eden bir sürü vaziyetleri pekâlâ kendıliğinden ilâve edebilir. Aile yu\aman emin olun gözlere olduğu kadar sisında disiplini temin etmekle ayni zamannirlere de büvük bir rahatsızlık verir, mü da ask ve şefkat kaynağım da kurutmanakaşalara, mücadelelere yol açar, her mıs olur. Bir evdeki intızamsızlık nedir? Meselâ yırtık çamasırlar, yanmıs örtLİer, delinmiş peçtteler, lekelı mendüler, buruşuk sofra örtüleri, daha ne bileyim, bunlara kıyas edi'ecek binlerce kusurlar ve hafalar.. Halbuki bir aile yuvas'îfıda böyle şeylerın olmaması lâzımdır ve bunu temin edecek yegâne amil de kadındır. Bazan fazla ıntizamı sevenlerle alav edilir. Evet, eğer ıntızampener kadın bu esası, bir hastalık halinde teceili ertirerek herkesi taciz edecek bir tarza dökmüş ıse alay yerindedır. Değilse, intizam ev kadınının en büyük faz, etidir. İntizamperver kadınlar, alelâde bir elbiseyi seneierce giymiş oldukları halde bazan karsılarındakine onu henüz sırtma geçirmis gibi görünürler. Halbuki, intizamdan na=ibi olmıyan kadın o elbiseye verilen paranm birkaç mislini sarfederek tuvalet yapt.nr da halinde tavrında yataktan yeni kalkmış gibi bir hal sezilmekten geri kal maz. Elbiseler için olduğu kadar e\in dahıli için de ayni dava variddir. Bir evde intizam; güzellik, ekonomi, vakit ka «Uçan deliler» den haber yok Londra, 14 (a.a.) 20 saatte İrlandaya gitmek üzere cuma günü Saint Peters'ten yeni İskoçyaya eski bir tayyare ile hareket eden ve o zamandanben bir haber ahnmıyan Alex Loes ve Die Decker ismindeki Nevyorklu tayyarecilerin âkıbe* tinden endişe edılmektedir. «Ucan deliler» ismini alan bu tayyareciler, 2 saatte havada kalabilecek mıktarda benzin almıslardı. Fakat hareketlerindenberi 50 saat gecmistir. Denizde telsiz telgraf cıhazı olmıyan bir vapur tarafından kurtarıldıkları veya münakalâtın pek mİHkül serait altında yapıld'ğı simalî İrlandanın ıssız bir mıntakasında karaya indık'eri ümid edilmektedir. Tayyare, tek satıhh ve tek motörlüdür. TfU; z tplqrafı voktur. müfid olduğunu gördükleri modern âlât ve edevatı kullanmakta, meselâ ellerindeki okları bırakıp tüfek istimalinde tereddüd etmezler. Ama, buna rağmen, ne yaşayış tarzlarından, ne âdetlerinden ve ananelerinden, zerre kadar fedakârlığa razı edemezsiniz, Medeniyetin, bu balta girmemiş orman sakinleri üzerinde en ufak bir nüfuz ve tesir yapamamasının belli başlı sebebi fakirliktir. Jivaro o kadar fakirdir ve fakirliğe, yoksulluğa öyle alışmıştır ki, mevcudla ıktifa etmek ve fazlasını aramamak onda asıl olmuştur. Jivaro'nun medeniyeti benimsememesi sebebi nasıl fakirlikse, neslinin yavaş yavaş tükenmesi sebebi de gene ondan başka bir şey değildir. Bir taraftan nesil seneden seneye zâfa düşüyor ve Jivaro çocukları arasında ölüm arttıkça artıyor. Diğer taraftan, medeniyet götüren insanlar, ormanları devirerek içerıde gitgide daha fazla sokuluyorlar ve yerliyi «ya medeniyet, ya ölüm» tehdidi karşısında bırakıyorlar. Medenileşmemeği tercih eden yerli, ölüyor. Şıli kızılderilileri olan Arokan'lar, büsbütün başka bir ırkin çocuklarıdır. Sağlam bir içtimaî bünyeye sahıb eski bir kavım olan Arokan'lar, bakir ormanlarda oturan kızılderililere nazaran, çok daha fazl a inkişaf etmiş bir medeniyete ermişlerdir. Amerıkanın zaptı esnasında yarım milyona yakın bir nüfusa malık bulunan bu kavım son derece muharib insanlardan müteşekkil olduğu için müstevliyi daima kanh hezimetlere uğratan çarpışmalarla kendini müdafaa ede ede bugüne kadar yaşamıştır. Maamfih, bugün, Arokan'lar, Şili hükuetinin 1852 de başlayıp itisaf derecesine kadar yükselen nüfuz ve istilâ siyasetine, 1880 senesinde, bir gece içinde şehirleri ve çiftlikleri hep birden kana ve ate şe boğan mukabele bilmisilleri neticesinde siirüldükleri çorak topraklar ortasmda, sayısı elli bine inen sefil, pejmürde, biçare bir nüfus halinde sürünür dururlar. Bu münasebetle, ırklar arasındaki müsavatsızlığı ve irsiyet kanunlarının değismez hükümlerini tekzıb eden bir hakikat ifade edeceğirn. Arokan'ların tedricen yenilen inadı, kız ve erkek çoculkarının, mekteblerde beyaz ırka mensub çocuklarla bir arada okutulması teşebbüsüne karşı gelmemiştir. Bugün, ayni sınıfta okuyan beyaz bir çocukla bir Arokan yavrusu, ne ders, ne terbiye bakımmdan, binbirinden farklı evsaf göstermiyor. İçlerinde doktor, avukat çıkanlar, meb'us olanlar, hatta papaslığa süluk edenler görülmüştür. Yalnız, bir nokta var. Medeniyetle ölüm arasında bir tercih yapmağa mecbur kalan kızılderili, beyazlarm medeniyetini kabul etmek veya nesli tükenmek suretile benliğini kavbederken, kültürü de tarihe kansacak mı? Vâkıalar, bu suale menfi cevab veriyor. Ispanyoilarla kızılderililerin ihtılâtından doğan Paraguay yerlisi, hem fizik görünüste, hem seciyesinde, kızılderili ecdadının bütün evsafını muhafaza etmiştir. Guarani den>ien v e r l i dili bütün canlıhğile yasıyor. Paraguavın hüzünlü şarkiları, •uarani'dn mü'hemdir. Yalnız Paraguavda d^e'1. cenubî Amerikanın bütün şe•ırlermde bu va7İ ye t avnen mevcuddur. Bevazlar, teknik'erini medeniyete hâs usullerle, cebren kabul ettirmislerdir. Fakat kızılderili, daha vavas, daha yumusak, daha kurna7ca, ruhları teshir etmiştir. Kızıl^rilinin kültürü, icme girdisi muhit kendi reng'ni ven'vor. düsünü« tarzlarına varava Vad^r k^"^in; gö=ten"vOr. Kızılde•ih'Jik ölümden bu suretle kurtulmuş ve erd V^''n^A Uikonirse, külHir halinde ya;amak imkânını bu sure*1» ^"'rnustur. Eden İngiliz manevralarında kumandanlık ediyor C Londra, 14 (a.a.) Anthony Eden, ihtiyat ordusunun manevralarına iştirak etmek üzere Beaulieu kampına gelmis olan «Kıngs Royal Rifle Corps» taburunun kumandanlığını dün aksam deruhde etmiştir. Eski Hariciye Nazırı, taburun mevcudu olan 600 kisi ile birhkte öğleden sonra trenle I nndr=tdan hareket etmistir. \ Dünkü vapur kazası } \ Plâj ayakkabısı Dün sabah şayanı dikkat bir hâdise o'TAT Herhangi birseyi ötülürken ütüyü muş, yolunu alamıvan Kalamış vapuru elektrik cereyanua dsimî bir tarzda mer köprüye çarparak hasara uğratmıstır. Adalardan 7 poslasını yapan vapur but bırakmak doğru değildir. Kumaşı Köprüde ıskeleye yanasırken yolunu keyakmaya sebeb olur. Zaman zaman ütü sememis ve sularm da tesirınden kurtulayü cereyandan ayırmak icab eder. Hele mıyarak Köprü dubasına çarpıp parçalaipek ve yünlü kumasbr doğrudan doğm! mış ve bu sadme üzerine içeriye çökt'ir ya ütü ile temas ederlerse çabuk kavru 1 müstür. Bu vazıyet köprünün seviyesine lacaklarından bunları mutlaka ıslak ütü tesir yaptığından halkm buradan geçmes' bezi ile örtmeği unutmamalıdır. Eğer ütü menolunmus ve hemen suyun tulumba ile alınmasına baslanmıstır. ıle yalnız kücücük bir yer ütülenecekse Süvari kabahatın makinede olduaunu o zaman ıslak bez yerine ipek kâğıd; da iddia etmektedır. Resim, Köprü dubalakullanılabilir. rının zedelenmiş şeklini göstermektedir. Ev kadını H. BILG1Ç