CUMBURrYEI: 15 Ağustos 1939 DUYDUNUZMU Sudan altın Fransızlar, Büyük İhtilâlde batan Telemak gemisinin, s.u dibmdeki enkazmda, bir müddettir defir.e arar dururlar. Kimi, gemide sandık sandık altın çubuğu, âltın sofra lakımları, para ve mücevherat bulundugunu iddia ediyor. Kimi, birşeyler yok, masaldan ibaret diyor. Hükumet Telemakı bir müteşebbiss ihale ettı. Arayıp bulması ondan. Ne çıkarsa yanyarıya. Bir müddettir devam eden araştnmalardan sonra, bı; iki s'un evvel, su ahında çalısan dalgıclar, nvayete göre enkaz arasında. sıra sıra fıçılar görmüştür. Enkazın deniz dibınde duruşu az buz zamandanberi değil. Fıçılar, belki el değdirilse dağılacak. Onun için gayet ıtinaîı, gayet dikkatli hareket etmek, fıçının kılına hata getirmtden yukarı çıkarmak lâzım. Bu işi üstüne alanlann şu günlerde çektikleri helecan: sormayın. Eğer fıç'iarda, umulan define hakikaten mevcud°a «toprak tut, altın olsun» sözüne bir darbı mesel daha ilâve edebiliriz: «Su tut, altın olsun!» . 3 eylulde büyük meraSaha istiyen, muallim istiyen birçok mıntaka simle kutlulanacak larımızın bu isteklerini yerine getirmek için Süleymaniye Spor Kulübü 29 uncu yıldönümünü 3 eylul pazar günü tes'id edeçalışma tarzımızı değiştirmek lâzımdır cektir. Memleketimizin en eski ve emektar Beden Terbiyesi Umumî Müdürlüğü! Federe olmıyan kulüblerin vaziyeti nün bir seneyi bulan mesaisı içınde yalnız İstanbulda teşkilât harici 78 kulüb varIstanbul mıntakasını alâkadar eden mese dır. Futbol Federasyonu bu kulübleri lelerın bellıbaşlılarını sıraladığımız zaman kuvvet esasına göre liklere ne şekilde ayıbirçok mühım ışıerın nasıl yüzüstü kalmış racağını tespit etmemiştir. Yakında lik olduğunu hayretle görürüz. maçları başlayacağına göre bu iş tahmın Bız burada, içınde bulunduğumuz İs edıldıği kadar kolay olmıyacaktır. tanbul mıntakasını ele alırken, diğer mınYukarıya sıraladığımız meselelerın bir takaların da bu kabıl halle muhtac birçok kısmı Beden Terbiyesi Umumî Müdürlüderdlerı olduğunu bılıyoruz. Spor işUn ğüne, bir kısmı da federasyonlar dairesine mızın çapraşık gıttiği sıralarda sık sık Is aid işlerdır. Bu meseleler halledilinceye ka tanbula gelen Umumî Müdürün, ancak bir dar bakalım ne kadar zaman geçecek ve kaç kulüb idare heyetini dmleyebildığini bunlan ne gibi meseleler takib edecektir? re eğer bütün kulüblerimizi yerinde tetkik İş işten geçtikten sonra ;decek olsa, ne kadar büyük meselelerle Beden Terbiyesi, Susporları Federasyoiarşılaşacağını tahmınde güçlük çekmiyonu, İstanbul mıntakasına gönderdıği bir uz. Hıç süphe yok ki İzmirın derdi İstanbuldan daha az olmadığı gibi, teşkılâta tebliğde, bundan böyle talebelerin, mekağlı 60 mıntakamn da teker teker tetkiki tebleri namına yüzme müsabakalarına giresnasında aynı derd, ayni ihtiyac ile kar melerini bildıimiştir. karşıya gelinmiş olacaktır. Saha isteyen, mualiim isteyen, malzeme isteyen birçok mıntakalarımızm bu iseklerini sür'atle yerine getirmek ve memeketin her köşesinde programh bir faaliyet surmak için, bugünkü mesai tarzımızın değıştırılmesı lâzımdır. Beynelmilel nizam ve kaideleri kendi mantığımıza feda ettikten başka, senelerdenberi tecrübe etmiş olduğumuz bütün bir faaliyeti hiçe saymak cesaretinde bulunmam:z neticesidir ki, iki dakikalık bir işi lylar geçtiği halde halletmek imkânım buamıyoruz. İstanbul mıntakasının halle muhtac bir çok işlerile karşı karşıya kaldığımızı söyediğimiz zaman aşağıya sıralayacağımız bazı meselelerın daha uzun müddet halledılemiyeceğine kat'iyyen emın bulunduğumuzu gİ71emeğe lüzum bile görmüyoruz. ulüblerinden biri olan Süleymaniye; senelerdenberi spor tarihmizde rol oynamış kıymetli bir kulübdür. Kulüb, 29 uncu yıldönümü için zengin bir program hazırlamıştır. Üç eylul pazar günü saat on ikide, kulübün Veznecilerdeki merkezinde Matbuat takımı, Fenerbahçe birinci takımı ve mıntaka erkânile kulübün idare heyeti ve birinci takımı ve kulüb müessislerıne bir ziyafet verilecektir. Saat 16 da kulübün Şehreminindeki sahasında Matbuat takımile Süleymaniye tekaüdleri arasında bir dostluk maçı yapılacaktır. Saat 1 7 de Fenerbahçe Süleymaniye takımları arasında hususî bir maç yapılacaktır. Süleymaniye kulübü sahadaki intizamı temin maksadile biletleri numaralı yapmış ve satışa çıkarılan biletler mıktarında sahada yer avrılmıstır. Malum olduğu üzere, îstanbul SusporBiletler Zeki Rıza ve Saban Toptop ları Ajanhğı tarafından tertib edılen teşspor m^azalarında satılmaktadır. vik müsabakalarile, İstanbul yüzme birinHakem komitesi ilk cilikleri nihayete ermiştir. Talebelerin müsabakalara iştirak edememeleri yüzünden toplantısını yaptı hemen hemen rakibsiz bir şekilde yapılan Yeni kurulan İstanbul hakem heyeti yürme müsabakalarının ne kadar sönük dün ilk toplantısını yapmıştır. geçmiş oldn^unu def'atla yazmıştık. SuHakem heyetinin toplantısmda avu sporları Ferasyonunun müsabakalar kat Abdullah, Fenerbahçeden Cafer, İsprogramını takib bile etmemış olduğu, tanbul spordan Nuri Bosot bulunmuşınüsabakaların hitamından sonra gönder tur. Yeni hakem kursu eylul bidayetinde açılacaktır. Yüksek hakem komite v.°'ı bu tebliğden anlasılmaktadır. smin hakemlik için koyduğu şartlara Son dakıkada talebelerin mektebleri nauygun olmak üzere kulüblerden hakem mına müsabakalara girmesi hakkında ve namzedleri istenecektir. Bunlann en yarilen kararın, Türkiye birinciliklerile alâ km bir zamanda yetiştirilmesine çalışıkadar olduğu söylenmektedir. lacaktır. Ankara takımınm hemen hemen talebeLisanslı hakemîerin eylulden itibaren lerden te«kıl edılmış olması bu kararın ve haftada ıkı defa idman yapmaları mecrilme^inde âm;l olmuştur. Talebe hakkın burî olacaktıv. Hakemîerin kendi işleda böyle bir karar verilmediği takdirde An rini kolaylaştıracak bu karara samimi kara takımınm Türkiye bırıncılıklerıne ış vetle icabet edecekleri ümıd edilmektedır. tirakine imkân hasıl olamıyacağı anlaşılHakemîerin muntazam ve yeknasak mıştır. bir kıvafette sahaya çıkmaları için icab Ne garıb ve ne kadar gündelik kararlar. eden tedbir almacaktır. Türk sporu cıddî ve esaslı nizamlara, taHakem heyetinde vuku bulun iki limatnamelere ne vakit bağlanacak ve ne münhal dolayısile yüksek hakem komivakit bövle keyfî ve indî kararlarla yürü tesine müracaat edılecektir. Komıteden Rüştü İzmirde bulunmakmekten kurtulacak? tadır. Komite azasından Nuri Bosot da Kamyon ile tramvay çarpıştı hakemliği tercih ettiği için münhal olan iki azalık için namzed gösterilecektir. Şoför Saffetın idaresindeki İnhisarlar Hakem komitesi her hafta çarşamba ıdaresine aid 121 plâka numaralı kam günleri bir toplantı yapacaktır. yon Cumhurivet caddesinde geriye doğFuar maçlarına gidecek ru manevra yapmakta iken Kurtuluş îstanbul muhteliti Beyazıd arasında işlıyen 176 numaralı Tstanbul futbol heyetinden: tramvay arabasına çarpışmıştır. Çarpışmaİzmir Fuan dolayısile tertib olunan da otomobilin tamponu ve ön tarafı parfutbol müsabakalarına bölgemiz muhteçalanmıssa da ın^anca zayiat olmamıştır. litinin de iştiraki mukarrer bulundu Tramvay bir çocuğa çarptı ğundan vaziyetleri tespit olunmak üze8 yaşlarında bulunan Dimitri adında re isımleri aşağıda yazılı idmancılann 16 asjustos çarşamba günü akşamı saat bir çocuk dün İstiklâl caddesinden koşa18 de Cağaloğlunda bölge merkezinde rak karşı tarafa geçmek istediği sırada ajanlığımıza müracaatleri rica olunur. vatman Vedadm idaresindeki 57 numaCihad (Güneş), Hakkı (Vefa), Fikret ralı tramvay arabasının kapısına çarparak (Fenerbahçe). Mehmed Ali, Hüsnü, Hübaşından yaralanmıştır. Yaralı çocuk seyin. Hakkı. Şeref (Beşiktaş), Adnan. hastaneye kaldırılmıştır. Faruk. Musa, Buduri, Salâhaddin, Salim (Galatasaray). Yüzüstü kalan spor işlerimizden bazıları Süleymaniyelilerin 29 uncu yıldönümü Dalmaçya adasının yıllık bayramı: Kumpanija Zengin mazisi olan Blato şehri, her yi büyük ve muhteşem şenliklere sahne oluyo* Elato şenliklerinde yerlilerin rakıslarından iki görunuş Kumpanija; Adriyatik denizindeki Dalmaçya adaları sakinlerınin senede bir tesid ettikleri bir güne işarettir; bugün, bir bayram günüdür ve orta zamanda Dalmaçya sahillerile sahıle yakın olmak üzere serpılen Dalmaçya adalarına sık sık baskın yapan denız korsanlarına karşı kat'î zafer edinilen günü hatırlatır. Dalmaçyan:n bu kısmı ahalisinin hararetle tes'id ettıklerı bugünün tes'id yeri, bılhassa, zengın mazısı olan Blato şehridır. Bu eskı şehir, Korcula adasının ortasında, yüksek dağlar ve bol üzümlü bağlar arasındadır. Kalesi bulunan bir şehir daha vardır ki adanın ismıni taşır ve sık ormanlı olan bu ada, değişik siluetile Adriyatikten geçen her seyyahı, saatlerce hayran bırakır. Dalmaçya sahilıne çok yakın olan bu ada, senede bir gelen korsanlara karşı zafer bayramı gününde şenlenir, hele adanın şenliklere sahne olan şehri, yerlilerin tabiat manzaralarına uygun renk renk mahallî kıyafetlerile gözalıcı bir görünüşe bürünür. Adriyatik denizinin Dalmaçya sahiline en yakın bir adası olan Korcula adasının Blato şehrinde senede bir defa Kumpanija günü tes'ıd edilirken, bu yer, çok kaabalıktır. Sehrin hanları dolup taşar. Blato, bu vesileyle sadece o ada, civar adalar ve Dalmaçya sahilı ahalisinin zıyaret yerı olmakla kalmaz, artık ecnebi seyyahlann da uğrağıdır. Ve uzak yerlerden gelenler, en çok, bir zaman yerlılere bir haylı kan döktüren korsanlarla döğüşü temsıl yollu yapılan mahallî raksı görmek arzusıle gelirler. Bu raks, temposu, ritmik hareketlerile bir döğüşün temadısini gözönüne getîrir. Esasen Kumpanija raksı esnasında kılıc panltıları göze çarpar, kılıc şakırtıları kulağı hırpalar. Şenlik ve bilhassa bu raks faslı, nasıldır? Saha, tarihî kili«e ile Venedık hükumeti devrinden kalma tarihî bir bina arasına raslayan dört köşe bir yerdır. Ahali, bu dört köse etrafına sıralanır. Meydan boştur. Birdenbire davul, dümbelek, tulum, gayda sesleri işitilir. Önde bayrak, elde kılıc bir teviye ayak vura vura, sert adımlarla alay meydana yaklaşır, ortaya girer. ÖIçülü olarak hora tepe tepe önde yürüyen bir adam, diğerlerine rehberdir, kumanda eder ve onları eskiden mevcud, şımdi mefruz korsanlara karşı hücuma çağırır. Bu adam da arkadaşları gibi adalara üzüm yetiştiren bir bağcıdır. Yürüyüşte ve ortaya cıkışta, muayyen figürlü sahneler üstüste birkaç defa tekrarlanır. Orta zamanda olduğu gibi gümüş ve altın süslü, sırma işlemeli elbiseler giymiş olan adamların teşkil ettiği alay, meydana ayak basıncaya kadar şehrin başlıca sokaklarını bu sahneleri tekrarlaya tekrarlaya dolaşmış, bu suretle meydan etrafında yer bulamıyan kimselere de kendini göstermiştir. Önde yürüyen adamın elinde tuttuğu, boyuna bir sağa, bir sola salladığı uzun direkyıramıyarak: Afifle İclâl! dedi. li ve geniş bezli Kumpanija bayrağ'um izerinde bir çakal resmi vardır. Bu sembo, orada, görünmiyen bir düşman, yahud di bir av üzerine sıçrar vaziyette resmedlmiş bir çakaldır. İri davulun tokmaklaımasıle gaydanın temadisinden çıkan ss, monotondur, lâkin bu yeknesakhk, al.yı teşkil eden adamların canlı raksına reakat ederken, hususiyethdir. Hatta, buıu değme musıkıye değışmıyen yerlıler şöile dursun, öyle benimsemiyen ecnebi seyyanların kulakları bile pek öyle yadırgamz. Çünkü, alaj'i seyir sırasında gözleri reık renk kıyafetlerle ve böyle giyinenlerin içülü hareketlerile meşguldür. Hele bund.n sonrası, yerlıler için olduğu kadar, ecrtbiler için de tam manasile oyalayıcıdır. lte, sol el belde, sağ elde kılıc, delikanlılff karşı karşıya geçerek, teketek, kılıc kılıcı, raksh döğüşe başlamışlardır. Mahallî renc, mahallî ahenk, herkese muvakkat bir aman için bile olsa, herşeyi unutturan lısusiyetli bir temaşa olur. Rakslı döğüş kıvamını bulunca, Naplyon askerleri kıyafetinde biri, sağ elimeki kılıc ucunu kendi omzu yukarısına dçru tutarak, yalandan döğüşenlerin araarına girip oniarı ayırır. Bu, hakemdir. Hıkeme karşı gelmek yoktur, mübarizler, lemencecik uzun püsküllü, yayvan, yassı srpuşlarını çıkarır, bırıbırlerını selâmlar,omuz omuza. göğüs göğüse gelip öpüsürer ve bu suretle barış, görüşe varılır. Mülarizler, kılıclarını yere atar, sonra tekar ele alırlar ve Napolyon askeri kıyafeİdeki adamm önünde, bir kısmı iki saf, kaşı karşıya dîzflfr, eğılır, yere kılıc uzatır; H r kı^mı da. kıhclar üzerinden raksede ede tlarlar. Ondan sonra kendileri saf halie gelerek ayni aziyette eğıldıler ve kılıc ızattılar mı, geçis sırası, demin saf halincV kilerindir. Bütün mübarizler, bu darad ve mânnlı kılıc yolundan geçmek zoru.' dadırlar. Bunu kadın, erkek bir arada yapılî rakslar takib eder. Kadın erkek elele ttuşularak toplu bir halde yapılan halk* vari raks, hemen bütün o meydandaki ral sedenlerin iştiraklie yapılmak gerekti Korcula adasının bellenmiş rakıslarında biri de, Moreska denilen ve bir bakireni sipahî korsanlar tarafından kaçırılmasılı temsil eden rakstır. Numaralılar Bazı ecnebi isimieri var ki, meselâ bizdeki Ahmedle Mehmed kadar bol olması yüzünden şikâyet eden edene, Fransızların Düpon'u ve Düran'ı, Ingilizlerin Con'u, ve Smit'i, Almanların Hans'ı ve Müller'i gibi. Bir Ingiliz, şöyle bir teklif yapıyor: Bu isim bolluğunda bırbırımızı tanıyamaz olduk. Mektcblerdeki usulü tatbik edip herkese birer numara versek fena mı olur sankı!» Elhak doğru söz. İsim iltibası yü/ünden kâh çirkin, kâh şjülünc, kâh da feci ne hâdiseler oluyor. Bir çırpıda buniar:n önüne geçiliverecek. Olacak şey değil ya! Bir an için oMıiğunu farzedelim. Acaba isımden daha mı kolay akılda tutulur ve sahibini ddha mı kolay tanıtır? Meselâ, kısmetinize dokuz bin dokuz vüz doksan doKuz rakammın isabet eltiğini farzedin. Bu nefes tüketen nunaara ömrünüz oldukça başınızın belâsı kesilmez mi? Bu iste kazananlar da olmaz değil. «Sıfır» numaralarla «numarasızlar»! Sahalar ve tesisler işi ŞEHİR ÎŞLERİ Taksim kışlasmın ankazı Taksim kışlasının ankazına Belediye takdiri kıymet komisyonu 37 bin lira kıymet koymuştu. Maliye buna itiraz ettiğinden bu miktar 50 bin liraya çıkarüacaktır. Para Maliye veznesme yatı nldıktan sonra Belediye burayı hedme decektır. Beden Terbiyesi Umumî Müdürü İstanbulda yaptığı tetkiklerden sonra derhal ve sür'atle bazı sahaların yapılacağını bildırmişti. 1 Mecidiyeköyünde Galatasaraya saha, 2 Beykoz kulübünde kayıkhane, 3 Anadolu kulübüne saha, 4 Eyüb kulübüne saha, 5 Karagümrük, Davudpasa, Topkapı, Süleymaniye, Hilâl ve Beykoz kulüblerinin elinde bulunan sahalara yardım. Yakında lik maçları başlayacaktır. Buna rağmen, bu sahalann hıcbırinde bir faaliyet yoktur. Bu mesele henüz halledilmiş değı'dir. Millî küme şampiyonluğu Galatasarayla, Demirspor arasındaki macın âkıbeti malumdur. Federasyon Reisi, hakem komitesinden bir aza ile İstanbul mıntaka direktör vekilinin mürakabesi altmda cereyan eden maçın neticesı makkında hâlâ bir karar verilememistir. Lisanslı, lisanssız, talcbe, asker, Türk, Dün Vilâyet ve Belediyedeki bütün ecnebi atletlerin iştirakile yapılan İstanmemurlara gaz maskeleri tevzi edılmis bul Atletizm birinciliğıni hangi kulübün tir. Memurlar bunlan maaşlarından iki kazandığ; merakla belkenmektedir. şer lira kesilmek suretile üç ayda ödiyeMillî küme hasılatı ceklerdir. Millî küme talımatnamesine göre, maçlarda toplanacak hasılat, maçları müteaYeni bir otobüs servisi kıb 28 kuîübe taksim edılecekti. GalataBelediye Kadıköyle İçerenkb'y ara sında yeni bir otobüs servisi ihdas etmek sarayla, Demirspor arasında ihtilâf çıktı diye bu para hâlâ taksim edilmemiştir. tedir. Buraya 3 otobüs işletilecektir. Vilâyet ve Belediye memur larma maske dağıtıldı îstimle yanmışlar , İstanbul atletizm birincilikleri Heybeliada kampı sona erdi Heybelıada muallımler kampı bugun sona eımektedir. Bu ayın 22 sinde de, talebe kamplarının bitmesi dolayısile 500 çocuğun iştiraki ile Fener stadında bir jimnastik şenliği yapılacaktır. Bunun için kamp idaresi tarafından zengin bir program hazırlanmaktadır. Yataklı Vagonlar Şirketi İzmirde şube açtı Vagonli şirketi, memlekette serüseferin artması üzerine İstanbul ve Ankaradaki şubelerinden baska, İzmirde de bütün seyahat işlerini deruhde eden yeni bir acenta acmıstır. sıcaklık birbirine karışarak tek bir tesir halinde genc kızın içine doluyor, şampanyanın tesirile buluşuyordu. Uzun boylu genc, Kâmileyi masaya kadar getirdiği zaman Türkâna hatırlattı: Vâdinizi unutmuyorum. Türkânın gözleri, bir tesadüfle, gencin kulaklarına ilişti. Ne garib şey! Bir erkeğin kulaklarında küpe delikleri olabilir miydi? Uzun boylu genc uzaklaştıktan sonra Türkân bunu Kâmileye de anlattı ve gülmeye başladı. Her alkol aldığı zaman ona yapısan marazî kahkahalarla gülüyordu. İlkönce buna kimse dıkkat etmemişti. Fakat kahkahalar devam ettikçe ses, taze, keskin, uzun bir çınlayışla etrafa aksediyor, yavaş yavaş, perakende bütün dikkatleri kendisine çekiyordu. Türkân, yüzü kıpkırmızı olmuş, aözleri yaşlı, mendilini ağzına kapayarak boğulur gibi gülüyordu. Birdenbire elini kapıya uzattı: İşte, işte! dedi. Galatada Araboğlu sokağında 2 rnmarada oturan Artin Kormeryanın kaıyola fabrikasında çahşan İbrahim, karnak yapmaya mahsus karpit kazanınıa bulunan fazla istinıi boşaltmak üz<2 kazanın vıdasını gevşettıği bir sırada brdenbire çıkan alev kendisile ustabassı Dimitrinin yüzünü yakmıştır. Yaralıar tedavi edilmek üzere Beyoğlu hastanaine kaldırılmışlardır. Kâmile ona bakarken duyduğu krkuyu belli etmiyerek: ı. UÇURUMDA Roman: 56 Yazan : Server Bedi Barda kalabalık gittikçe artıyordu. Hokkabaz numaralarını bitirince bütün ışıklar yandı. Türkân, bara yeni gelenlerin yer bulmak için, ayakta, dörttarafa bakınmalarını seyrederken sıçradı ve «A!..» diye bağırdı. Kâmile sordu: Ne var? Afifle İclal. Hani? İşte! Şu sütunun önünde duranlar onlar değıl mı? Kâmile Türkânın kasdettiği tarafa baktı ve gülmekten kendini alamadı: Hayır, güzelim, benzese bari... Türkân bıraz evvçl de dansedenlerden bir çifti Afifle İclâle benzetmiş, birşey söylememis, fakat yanıldığını anlamakta gecikmemişti. Utandı. Kâmile onun Hatta bar kadınlarından biri Türkâ nın yanına geldi, müsaade istiyerek eği'di. saçlarına dikkatle baktı ve teşekkür er'°rek uzaklaştı. Kâmile gü'üyor: Kadın boyama mı sandı, nedir... dıyordu. Fakat onun saçları da çok güzel.. Onunki mutlaka boyamadır. Bir arahk şişman bir adam Kâmileye "aklaştı, hürmetle selâm verdi, kulağma bir sey söyîedi ve Kâmileden yalnız «cık» sesile bir ce\ab alarak uzaklaştı. Türkân sordu: Kım bu) Kâmile gülüyordu: Barın sahıbi, dedi. Ne istiyor) Hıç. Sonra anlatırım. İ I görünce: Haydi birer kadeh daha içelim, dedi. Masalarınm önünde ince uzun bir genc peyda oldu, Türkânın önünde ığıldı ve ona dans teklif etti. Genc kız, böyle b;r yerde, hiç tanımadığı bir insanla oynıyamazdı; fakat nasıl reddedileceğini de bilmiyordu; kızardı. Kâmile onu bakış'.arile teşvik ediyordu. Türkân, sinirli bir hareketle, başını silkeledi: Yorgunum... dedi, biraz sonra... Genc, teklifini Kâmileye tekrarladı ve beraber uzaklaştılar. Türkân gözlerini karşı duvardaki îspanyol dansözünün resmine dikti. İçınde onun gibi sıçramak, çılgınca bir hareketin rüzgân içinde savrulmak ıhtiyacı doğuyordu. Kadehini dudaklarına götürdü. Onun yalnız oturduğunu gören kemancı, yanına gelmış, romans mı, ne derler, hissî bir hava çalıyordu. Genc kız arkasına daha iyi yaslandı. Önüne baKfı ve gözlerini yarı kapadı. Bütün bu renk Ne var? ler, bu ışıklar, bu se'ler, bu musiki ve Gülmesı kesılen Türkân, dikkatten büalnının üstünü, şakaklarını, ensesini ılık yümüş gözlerini uzakta bir noktadan asu ile ıslanmış bir tülbend gibi saran bu Öyle ya, dedi, buraya eğlenmee Kâmile o tarafa baktı ve Türkânın gene yanıldığını anladı. Fakat bu alda geldik. Fakat hastalanmıyasın diye k>rnışın bir iyiliği olmuştu: Genc kızın kah kuyorum. kaha buhranına nihayet verdi. Kâmile Türkân omuzlarını silkti. artık ona şampanya vermek istemiyor, Gözlerinde ıslak bir bulut vardı. Mıhastalanmasından korkuyordu. Fakat bu sanın altında ayağını şiddetle sallıyr, defa Türkân, garsona bizzat emir verkollarıle lüzumsuz hareketler yapıyora. di: Omuzlanm tekrar kaldınp indirerk Şampanya getiriniz! Uzun boylu genc gene geldi ve Tür sordu: kâna sordu: Dinlendiniz mi? Genc kız bu defa ona hiç cevab vermedi. Gülmekten korktuğu için yüzüne de bakamıyordu. Kâmile de onun teklifini reddetti. Yüzü göze çarpacak kadar kızaran genc uzaklaştıktan sonra, Kâmile onun arkasından bakarak: Zavallı, pek bozuldu! dedi. Türkâ/ı da ona acımıştı. Sanki... niçin... dans etmek istemiyorum? dedi, nıçın buraya geldim?.. Artık öteki hayatta bir ümidim mi kaldı? Garsonun yeni doldurduğu bütün bir kadehi, bir ha\^lede sonuna kadar içti. Hastalanırsam ne olur? Ölürün, değil mi? Allah vermesin, neden öleceksi? Rahatsız olursun, İnsan o kadar çabk ölmez. Ölürüm, ölürüm... Farzet ki ölrüm... Şimdi ölmek o kadar hoşuma gdiyor ki... Bakışlan îspanyol dansözünün resmi ne gitti. Dudaklarının etrafında patlama ya namzed büyük heyecanların tekallu su vardı. Resme baktı, baktı. Sonra başını arkaya sahvererek, rüyî içinde sayıklar gibi dedi ki: lArkast var}