9 Ağustos 1939 CUMHURtYET SON H A Amerika, Çine yardım etmeğe karar verdi Japon kabinesi dün fevkalâde bir toplantı yaptı, fakat Almanya ve İtalya ile askerî ittifaka girtnek hususunda bir karar veremedi Vaşington 8 (a.a.) İyi haber alan mahfillerde söylendiğine göre Amerika Maliye Nezareti altı milyon onsluk Çin gümüşü almağı taahhüd etmiştir. Gümüş fiatı teslim edildiği günkü rayice göre tespit edilecektir. Ons başma 35 cent olan şimdiki fi atla Çin hükumetinin eline iki milyon dolardan fazla para geçecektir. Maliye Nezaretinin bu kararı siyasî mahfillerde Amerikanın Çinin Japonla.ra karşı mukavecnetini artırmak maksadile Çin gümüşü mubayaası siyasetine dur madan devam etmek azminde bulundııgu şeklinde tefsir edilmektedir. Bu gibi mubayaalar, resmen gizli tu tulmakta olduğundan Maliye bu husustaki haberler hakında tefsirde bulunınaktan içtinab eylemektedir. fından Uzakşarkta ticaret ve siyaset vadisinde husule getirilen keşmekeşi lâyıkı veçhile takdir ettikten sonra Japonya ile ticaret muahedesini feshettiğini kaydey lemiştir. Japonyanın Avrupada oynadığı mühim rol [Başmakaleden devam'l i U V7a 1| V^T* U Mekteblerde lâtinceden ve yunancadan evvel Yazan; PEYAM1 Maarif Şurasında «ümanizma» dan bahsedılmış. Gazetelerımizde de arada bir görünüp kaybolan bu tabır, dalgalı denizde batıp çıkan limon kabuğu gibi rüzgârın emrındedir. Bazan bir dalga onu gözlerimizin hizasına çıkarıyor, bazan da suyun dibine göçürüyor. Şimdilik onu en adi manasında kullanıyoruz: Mekteblerde yunanca, lâtince okutulsun mu, okutulmasm mı? Yükselen sesler, Türk kültürünün en büyük meselelerinden bırine lâyık şiddette değil. Çünkü Humanisme taraftarları bile, onun lüzumunu ilmî veya mantıkî bir istidlâl yolile anlıyorlar, fakat Greko Lâtin denilen kültürü sevmiyorlar. Itiraf edelim: Sevmiyoruz. Bizde hiçbir Yunan şairi tercüme edilmiş değildir. Homiros pırasa gibi doğrandı. Parça parça bir iki küçük tercümesi kütübhane depolarında sürünüyor. Bunun sebebleri üstünde iyice düşünmeden bir Humanisme (ümanizm veya ümanizma) davası kavranamaz. Mekteblere yunancayı ve lâtinceyi soksak bile klâsik kültürle aramızdaki soğukluğu artırmaktan başka netice alamayız. Bu kültüre ısmmamız, millî kültürümüze vereceğimiz umumî istikamete bağlı. Akdeniz çocukları olduğumuz halde klâsik kültürün yatağmdan niçin uzaklaştığımızı ben Türk inkılâbına aid kitabımda izah etmeği denedim. Düşünce an'anemizin kökleri üstünde maarifçilerimizin bir kanaat sahibi olduklannı belirtecekleri günü bekliyorum. Şimdilik orta malı fikirler şunlar: İslâmî kültür çerçevesi içinden çıkıp garb kültürü çerçevesi içine giriyoruz. Garb kültürü Greko Lâtindir. Oyleyse çocuklarımıza arabca ve acemce yerine lâtince ve yunanca öğretelim. Ben de, şimal tesirlerinin galebesi hakkındaki iddialara rağmen, Avrupa kafasının, hıristiyanhğa borclu bir vahdetle, Akdenizden doğduğunu izaha çahşmışfım. Fakat zamanımız Avrupasında Greko Lâtm kültürünün tenkidıne veya artık devrini geçirmiş olduğuna aid iddiaları kaydedip geçmekle kaldım. Bu nokta ayrıca etüd edilmeğe değer; fakat netice bizim kararımızı değiştiremez. Biz kültürümüzün köklerinde Akdenizliyiz. İslâm ve Türk medeniyeti en büyük ilhamını oradan aldı, fakat klâsik denizden uzaklaşması nispetinde inhitata uğradı. Uzakşark ve İran tesirleri meş'um olmuştur. Gazali ile İbni Rüşd arasındaki meşhur Tehafüt münakaşasında islâm şarkın korkunc bahtı hazırlanır. İmanın akla galebesini ilân eden cereyan, Fatihten ve zamanının âlimlerinden de yüz buldu. Kültürümüz gitgide arkasını Oklid medeniyetine çevirir. Buna, pek yanlış olarak skolâstik diyoruz. Çünkü ortaçağ İslâmTürk düşüncesi, Avrupa Rönesansını hazırlıyan klâsik kültürün bütün dünyada ilk yeniden diriliş hamlelerile doludur. Bu hamleleri sakathyan ve bugüne kadar düşünce sistemimize hâkim olan tesirler, |HEMMIHÎNA| Danzig tehlikesi anzig tehlikesi, arasıra buhranları nük.edeıı müzmin bir hasalık halini aldı. Şimdi tekrar bir nöbet geçireceği anlaşılıyor. Filvaki, Almanya, kaç zamandır, takib ettiği sisttm daıresınde yeni bir hamle yapacak gibi görünüyor. Almanyanın usulü maium dur: Talım ve manevra bahanesıle bırçok askeri silâh altına alarak tendidie yola getirmek istediği memleket hududuna yığmak, sonra, 24 saat mühletli bır ültimatom vermek, yahud da ültimatomla beraber hududu geçmek. Şimdiye kadar, bu usul defalarla muvaffak oldu ve Hitler'e, tek kurşun atmadan memleketler ve dünya kadar ganaim kazandırdı. II ikinciteşrin 19i8 mütarekesile Müttefiklere, ordunun silâh ve malzemesının yarı?mdan fazlasmı, donanmanın dörtte üçünü, bütün denızaitı gemilerıni ve tayyarelerini teslim eden, hesabsız lokomotıf ve vagon veren Ai manya, 1939 martında ÇekoSlovakyanın nesi var, nesi yoksa hepsini alarak eski zararlarını telâfi etti. Çok mal düşkünü olan Almanlar, şimdi de Danzi^'i ele geçirmek, Polonyayı da ÇekoSlovakjv,ya benzetmek istiyorlar. Bunun için de her hazırîığı yaptılar. Alman istihbaratı çalıştı; Alman propagandası işledı. A! man ordusu rivayete göre Leh hududlarında bir buçuk miiyon süngü hazıriamıştır. Politika kâhinleri, ağustosun 15 inde, Meryem Ana yortusu günü, Aînidnyanın Danzig'i zorla almağa teşebbus edeceğini söylüyorlar. Arada çok zaman kalmadı, bir hafta sonra, bu kehanrt.n nekadar doğru çıkacağını görürüz. Aİ manlar, taarruz edeceklerse, onun şçününü yalnız Hitler'le bazı arkadaşlan ve Alman ordusu kumandanları bilir. îş günden ziyade Almanyanın Danzig için umumî bir harbi göze aldırıp aldırmıyacağındadır. Filvaki, Leh başkumandanı, Lehistanın icab ederse Danzig için harbedeceğini söylüyor. Lehistan canla başla harbedince İngiltere ile Fransa da harbe gıreceklerdir. Danzig meselesindeki büyük tehüke şuradan geliyor: Hitler, Avusturyamn ilhakı, Südetlerın işgali ÇekoSlovakyanın zaptı meselelerinde olduğu gibi, sadece bir silâh şakırtısile, yani korkutma yolile işi kansız halledebileceğine kani olur da, geri dönemiyecek kadar ileri giderse, bu yüzden harb patlıyabilir. Çünkü, sınirler son haddine kadar gerilnu= tir; ordular seferberdir; Avrupa memleketlerınin çoğu bir cepanelik halini almıştır. Mihver devietleri, zaman bakımın dan son fırsatın da geçmek üzere oiduğunu düşünüyorlar; diktatörler, şahsan kemal devirlerinin bittiğini ve zevallerir.m başladığını görüyorlar. Demokrasiler de, artık fedakârlık, feragat ve ric'at haddinin sonuna davandılar. Bir adım daha geri atarlarsa, bu defa da harbden korktuklarını ispat etmiş ve totaliterlerin cesaret ve cür'etini artırarak kaçmdıkları harbe gene sebebıyet vermış olacaklar.nı biliyorlar; onun için, mihver devletlerinın kuvvete dayanan hareketlerine mukavemet etmeğe karar vermiş görünüyorlar. Şimdiye kadar kendi isteklerini karşiMndakilere cebren kabul ettiren Hitler, tam ve kat'î bir mukavemet karşısında kal'îsa geri çekilmeği de becerebilecek midir? Bir blöf ve tehdidle Danzig'i alamadığı takdırde, mahırane bir ric'at yapamozsa harbden içtinab edilemez. işte bütün bu sebeblerdir ki Danzig, akılh adamlar icın tamamile bır cınnet ve cinayet olan harbin patlamasına sebeb olabilir. Hitler, mutlaka harbe karar vermişse mesele yoktur; fakat karar ver«nemı«se, artık silâh şakırtısıie korkutma dev:;nin geçtiğini anlayıp cna göre davranmahdır. Japon kabinesi bir türlii karar veremiyor Tokyo 8 (a.a.) Beş nazırlar kon feransı, bugün öğleden sonra Başvekilin riyasetinde toplanmıştır. Bu fevkalâde toplantı, mslum olduğu üzere, «yeni Avrupa vaziyeti karşısında Japon siyasetinin mühim bir meselesini müzakere için» Harbiye Nazın Tagai nin ısran üzerine vukua gelmiştir. Domei Ajansına göre, salâhiyettar müşahidler, beş nazırın bugünkü toplantıda bir karar aldığını sanmamakta ve Japon siyasetinin istikbaldeki seyri üzerinde kat'î Amerikan gazeielerine karşı tedbir bir tesir icra edecek bir karara varmak Hongkong 8 (a.a.) Chekiai aiansı için bu konferansm bir iki toplantı daha bildiriyor: Japon Amerikan muahede yapacağını söylemektedir. sinin feshi hakkında haberler veren ve Bu müşahidlerin ilâve ettiklerine göre, tefsirlerde bulunan «North China Star» Japon kabinesi, Avrupaya karşı siyasetini ismindeki Amerikan gazetesinin satışı 28 son defa olarak 5 haziranda tespit etmiştemmuzdanberi Japonlar tarafından men ti. Hatırlardadır ki, o zaman Japon hükuedilmiştir. Bu gazetenin imtiyaz mınta meti, Roma ve Berlin nezdinde antiko kası haricine gönderiien bütiin niishaları mintern paktmın kuvvetlendirilmesi için musadere edilmiştir. tekliflerde bulunmuştu. Halbuki o zaman Çin Hariciye Nazırımn beyanatı Chungkiang 8 (a.a.) Chekiai a jansı bildiriyor: Son günlerin mühim hâdisesi hakkında tefsirlerde bulunan Çin ^Hariciye Nazın Dr. \VangChungHui, beyanatta bulunarak demiştir ki: « Japon Amerikan ticaret ve seyrisefain muahedesinin feshi Amerikanm Büyük Okyanusta vaziyeti ve şerefıni muhafaza etmeğe azmettiğini gösîen'r. Amerikanın bir adım daha atarak bey nelmilel anarşiyi izale ve mütekabil sulh ve emniyeti yen.den tesis edeceğini kuvvetle iimid ediyoruz.» Dr. WangChungHui, Amerikanın harbe girmeden Uzakşarkta veya dünyanın herhangi bir kısmında sulh üzerinde ciddî bir şekilde müessir olamıyacağını ilâve etmiştir. Çin milletinin Amerikan milletine sarsılmaz bir emniyeti olduğunu tebarüz eitirdikten sonra Dr. WangChungH>ii, Amerikanın, Japonya askerî ricali tara danberi Avrupada yeni bir vaziyet mev cuddur. Nişi Nişi diyor ki: «Harbiye Nazırı İtagaki, beşler kon feransının toplantıya çağırılmasını Başvekilden taleb ederken ordunun tezini izah eyîemişti. Ordunun tezinin esası şudur: «Japonyanın yeni Avrupa vaziyeti karşısındaki politikası ki hükumetin bunun hakkında bir karar vermesi icab eder Çin hâdisesinin tasfiyesi için elzem şarttır.» Matem günü Hongkong 8 (a.a.) Chekiai aiansı bildiriyor: Tientsin'deki Çinliler Tientsin mmtakasmın düşman eline geçmesinin ikinci yıldönümü münasebetile bir matem günü tertib etmişlerdir. İngiliz ve Fransız imtiyaz mıntaka larındaki bütün tiyatrolar ve eğlence mahalleri kapanmış ve gündelik Çin gazeteleri hususî nüshalar neşretmişlerdir. Tiroldaki Almanlar müşkül vaziyette İtalyanlar, köylülere karşı cebir ve şiddet kullanıyor Londra 8 (a.a.) Londra gazete lerinin yazdıklarına göre, İtalyan Tiro lundaki Alman halkın Almanyaya nakli kuvvetli güçlüklerle karşılaşmakta ve Avusturya Tirol'lulannm takbihini mucib olan cebir ve şiddet hareketlerini tahrik eylemektedir. Nevvs Chronicle gazetesi, Viyana muhabirinden aldığı aşağıdaki maluraatı vermektedir: «Muhaceretleri organize edilen yedi bin köylüden, dilini konuştukları metn lekette hizmet etmek üzere evlerini ve barklarını terkten imtina eylemekte bu lunanlar, cebir ve şiddete maruz kalmaktadır. Nazi sansürüne rağmen Avusturya halkı kısmen olan bitenleri öğrenmekte dir. Avusturyadaki derin infial ve takbih nazi rejimine sadık olanlar arasında daha gözle görülür vaziyettedir. Bu infial, bilhassa SaintGermain muahedesi mu cibince Avusturya vatandaşı olarak ka lan şinıal Tirolluları arasında bilhassa barizdir.» Sırb • Hırvat anlasması Meselenin hallinde yeniden birçok müşkülât çıktı Belgrad 8 (a.a.) Başvekil Tsvetkoviç, dün Hırvatistanda VukovaGcrska'da Maçek ile bir görüşmede buiun muştur. Umumıyetle sanıldığına gore Kral Naibi Prens Paul da pek yakmda Hırvat liderini kabul edecektir. Belgrad'da, bir Sırb Hırvat aniaş masınm pek yakında yapılabileceği hakkında nikbın mahiyette tahminlerde bulunulmaktadır. Gene müşkülât çıktı Belgrad 8 (a.a.) Yugoslav Naibi Prens Paul bugün Lerdo sarayında Başvekil Tsevetkovıç'i kabul etmiştir. Başvekilin, dün Hırvat lideri Maçek'le yaptığı mülâkat hakkında izahat verdiği tahmin ediliyor. Bugün Belgradda dolaşan şayialara göre H.'rvat meselesinin hallinde yeniden bazı müşkülât ortaya çıkmıştır. Salâhiyettar mehafilde muhafaza edilen sıkı ketu miyete binaen bu şayiaları tevsik etmek imkânı olamamıştır. îtalyanlar vaziyeti nasıl izah ediyor? Roma 8 (a.a.) Almanya ile İtalya arasında geçenlerde akdedilmiş olan itilâfname ahkâmını tatbikan yapılmiş olan ve Yukarı Adige ahalisine mateallik bulunan kanun, cuma günü façyolar ve korporasyonlar meclisinin teşriî encüme ninin tasvibine arzedilecektir. Bu kanun, İtalyan tabiiyetini terket mek istiyen ecnebilerle Almanları htih daf etmektedir. Italyayı kat'î surette terkedecek olan kimselerin evvelâ prefektörlüğe müracaatle tabiiyet terki talebincle bulunmaları lâzım gelmektedir. Bu gibi eşhasm tekrar İtalyan tabiiyetini iktisab etmeleri kabul edilmiyecektir. İtalyan tabiiyetini terkeden kimseîf.rin karılarile resid olmıvan çocukları da kendilerile birlikte bu tabiiyeti zayi ederler. Malaya zırhhsı Çeşmeye uğradı İzmir 8 (a.a.) Pazar günü sabahı limanımızdan aynlmış olan Malaya zırhhsı saat 14 te Çeşmeye varmış ve kumandan Tovver beraberinde mihmandarı olduğu halde bir motörle karaya çıkmıştır. İskelede kaymakam, belediye reisi ve Parti baskanile büyük bir ha!k kütlesi tarafından karşılanan kumandan, otomobille plâja gitmiş ve orada bir rnüddet istirahatten sonra gemiye dönmüş tür. Malaya 16,30 da Çeşmeden ayrı! mıştır. Kral Zogo Versayda yerleşti Versay 8 (a.a.) Kral Zogo, ailec j ıp ifUit'.J^j zevatla birlikte bu sa bah Lamaye şatosuna gelmiştir. Teşkilâtlarını yeni cemiyetler kanununa uygun bir hale getirmek üzere beyanname ile İstanbul Vilâyetine müracaat eden YUNUS NADt muhtelif cemiyetlerle teşekküllerin vazi yetleri tetkik edilmektedir. Bir tngiliz gemisi buz «İstanbul Kulübü», «Beyoğlu kulü İzmitte kütlesine çarptı bü» gibi mıntaka ifade eden isimler kullaİzmit 8 (Telefonla) İktısad VekiLondra 8 (a.a.) Bir İngiliz gemi li Hüsnü Çakır, bugün şehrimize gelmiş nan teşekküllerin müracaatler; reddedil sinin Atlantik denizinde bir buz kütlesi tir. Vekil, yapılmakta olan sellüloz ve mektedir. ne çarptığı bildirilmektedir. Cemaat teşekkülleri ikinci kâğıd fabrikalarında uzun uzun Vapurun vaziyeti şimdilik tehlikeli meşgul oimuş, tetkiklerde bulunmuş ve Diğer taraftan, cemaatlere merbut tedeğildir. fabrikanın her tarafını gezerek kendisine şekküller tarafından vaki olan müracaat Ausonia ve «Montclar» ismindeki verilen izahatı alâka ile dinlemistir. Bil lerin tetkiki henüz ikmal edilmemiştir. Bu transatlantikler kazazede vapurun imda hassa işçi vaziyeti, imalât kapasitesi, yeni yüzden patrikhanelerle hahamhaneye merfabrikaların ne zaman faaliyete geçe but cismanî meclisler kanuna aykırı haredına gitmişlerdir. bileceği ve yurdun kâğıd ihtivacını karşı kette bulunmamak üzere faaliyetlerini taAlman manevraları layıp karşılamıyacağı, masrafları etrafın til etmiş bir vaziyettedirler. Mezkur te başladı da izahat almıştır. Vekil öğle yemeğini şekküller, kanun mevkıi mer'iyete girdiği Londra 8 (Hususî) Alman ordu Belediye lokantasında hususî olarak ye tarihten itibaren toplantı yapmamışlardır. su bugün büyük manevralarına başlamış miş, öğleden sonra teftışlerine devam etBuna mukabil kilise işlerini idare eden tır. Manevralar Dresden mıntakasmda miş ve yeni yapılacak klor fabrikası hakmütevelli heyetleri kemafissabık faaliyet yapılmaktadır. Bugünkü harekâta, Elbe kında plân üzerinde meşgul olmuştur. lerine devam etmektedirler. nehri üzerinde köprüler inşasile başlanHüsnü Çakır, aksam eksprese bağlanan Bu şerait altında müşevveş bir vaziyet mıştır. Berlindeki ecnebî askerî ataşeler hususî vaeonla Arkarava sitmistir. manevralarda hazır bulunmaya davet hasıl olmuş, mütevelli heyetlerinin faaliyeedilmışlerdir. Amiral Darlan îngiltereye tini kontrolla mükellef bulunan cismanî meclisler tatili faaliyet etmiştir. Fakat müBir îngiliz tayyaresi gitti parçalandı Paris 8 (a.a.) Nolta torpito muh tevelli heyetleri cemiyetler kanununun kendilerine şümulü olmadığını iddia edeLondra 8 (a.a.) İngiliz bombar ribi, Fransız filosu başkumandanı Amidıman tayyaresi Abukir de dalgakırana ra! Darlan'ı hâmil olduğu halde İngil rek vazifelerine devam etmektedirler. Bu çarparak parçalanmıştır. îçinde bulunan tereye hareket etmiştir. Amiral, İngiliz karışık vaziyete nihayet vermek üzere alâ" H i kişi az çok ağır surette yaralanmış filosunun Atlas Okvanusunda yapacağı kadar makamlar cemiyetlerın vazıyetlerinı inıanevıalarcla hazır bulunacakar. arız \e amık teıkıke başlamışjardır. tır. maksadına matuf idi. Eğer Japonya Çin istilâsile Asya hakimiyetini elde etmeğe hazırlanıyorsa bunu yalnız ve yalnız Avrupalılar arasındaki ihtilâfa borclu olduğünu pek iyi bilıyor. Avrupa devlet'.eri arasındaki ihtilâflarııı kuvvetlenmesı büyük mikyasta Japonyanın mihvercileıie beraber yürüyor ve yürüyecek gibi görünmesindeki manzaraya bağhdır. Halbuki Japonya bu işte bütün beyaz ırkı Uzakşarktan ve Asyadan koğmak gayesini gütmektedir. Dünya tarihinde sıyasetin bu kadar garib tecellisine ancak bu hâdisede tesadüf edilmiştir diyebiliriz. Danzig meselesinden dolayı Avrupa ihtılâfı en hâd safhalarından biri içmde bulunurkendoğrusu Japonya için en akılh değilse bile, halin icablarına en muvafık siyaset Avrupa ihtilâf ateşini körüklemekten ibaret olabilirdi. İşte Japonyada bilhassa askerî parti şımdi bu rolü oynamak ve hükumete de onu oynatmak istiyor. Japonyada hükumet kendisini askerî partinin düşüncelerini azçok nazarı dikkate almağa mecbur sayıyor. Hakikatte bu : di şünceler Japonyanın sözde mutedil sayılan şimdiki Hiranuma hükumetine dahi yabancı değildir. Şu kadar var ki zahirî parlaklığına rağmen düşüncelerin Japonya için de mühlik çıkabilecek neticelerden bütün bütün ari olduğu iddia olunamaz. Avrupa ihtilâfların'n hatta harben hallinden sonra Japonyadan da hesab sorulacak günler gelebilir, ve eğer bunu bütün bir beyaz ırk sormağa kalkışırsa Japonyanın vaziyeti çok müşkül olabilir. Japonyanın askerî bir ittifakta mihver devletlerine yapabileceği yardımm bellibaşlısı Uzakşarkta, Sovyetlere taarruz eylemesinden ibaret olabilir. Çinde çok geniş mikyash bir harble zaten meşgul olan Japonya Sovyetlerle dış Moğolistan hududlarmda zaten ve şimdiden çarpışmakta bulunuyor. Bunun haricinde Japonyadan pek yakın zamanda demokrasi devletlerine daha büyük mikyasta fenahklar gelebileceğini tasavvur etmek güçtür. Ortada Çin muharebesi varken Japonya Sovyetleri bütün kuvvetlerile şarkta uğraşmağa celbedemez. Buna rağmen askerî Japonyanın düşüncesi gayet açık ve kolay anlaşılır birşeydir: Avrupa devletleri biribirlerile bir kere harbe tutuşsunlar!.. Japonya bu işte galibi mağlubu düşünmiyerek yalnız Avrupanın böyle bir harbden bitab çıkacağını hesaba katar. Denebilir ki Japonyanın böyle bir harbde düşmanlığı Çinle beraber ve belki Çinden fazla Almanya ile İtalya haric olmaksızın bütün Avrupaya karşıdır. Avrupayı biribirine tutuşturmakla Japonya toptan Avrupayı mağlub etmek gayesini takib ediyor. Eğer Japonyanın mi'ıver devletlerile bir askerî ittifaka geçmesi mümkün olur ve bu ittifak da Avrupalılan kendi aralarında harbe sürüklemekte azçok tesir yaparsa o halde, hiç olmazsa şimdilik, muvafiak bir Japon plânı karşısında daha bulunacağız demek olur. Bununla beraber ilâve edelim ki bu plânın muvaffakiyeti zaten yolunu şaşırmış olan Avrupayı biraz daha şaşırtmaktan ibaret kalacak ve Avrupa işi biuikten sonra, yahud ayni zamanda, Uzakşarkla Asya meselesi de ayrıca halloiunacaktır. Ne yapılırsa yapılsın istiklâl ve hürriyeti uğrunda bu kadar kan döken koca Çin milletini dünya hartasından silip süpürmeğe imkân bulunamıyacağ; muhakkaktır. Millî hürriyet ve millî istiklâl için dökülen her damla kanda yepyeni ve alabildiğine kuvvetli bir âlemin tohumları sakhdır. SAFA bizim hâlâ Greko Lâtin kültürüne karşı sempatimızi geciktirmeğe devam ediyor. O. Spengler üç kültür tanır: «Öklid» kültürü, «büyü» kültürü, «Faust» kültürü. Oklid, yani Yunan; büyü, yani Arab; Faust, yani modem kültür. Bu tasnif eksik görünüyor, çünkü Uzakşarkın Brahmanizm ve Budizm kültürlerini dışarıda bırakıyor; fakat her tasnif gibi, tahlilî düşünceyi kolaylaştırmak bakımından bir kıvraklığı var. Arab kültürü, başlangıcında, Farabî ve İbni Sina gibi öz Türk filozoflarının cehdile, eski Yunan kültürünü Akdenizin şark kıyısından garb kıyısma, Endülüse yolladı. Bu kültür İspanyadan bütün Avrupaya yayıldı ve Rönesansı hazırladı. İslâm medenıyetinin ki bu, Avrupalıların zannettikleri gibi hâkim rengile Arab medeniyeti değildir Okiid kültürüne yan çizmesi, Uzakşark tesirlerinin Akdenıze vurmasından peyda olan nevfelâtunıye mektebının ıslâm şarkta galebesinden itibaren başlar. Gazaliyi ve Muhiddini Arabiyi akla karşı imanı müdafaa etmeğe iten bu cereyandır. Bir yandan Şeyh Ekber, bir yandan da Mevlâna tesirlerile Osmanlı kültürüne işliyen mistik cereyan, realist ve tabiatçi gnrüşünü kaybederek surî bir mantıkçılığa tereddi eden medrese kültürünün mukavemetine uğramamış değildir. Fakat kelâmcılık, bu mücadele içinde safiyetini tamamile kaybederek, son asırların melez ilâhiyatına yerini bırakmıştır. Yeni çağm başındanberi, Türk düşüncesi, biri Aristo'dan, öteki de Plotin'den gelen, akılcı ve mistik iki ayrı dünya görüşü arasında sıkışmanın dramını yaşamıştır. Aristo'nun ve Farabile İbni Sinanın getirdikleri tabiat görüşü, yıkıla yıkı!a, medresenin kaba mantıkçıhğına tereddi ettiği için, san'atkâr ve güzide ruhlarda mistik düşünce hâkim oldu. Bugün ayni dram içinde yaşıyoruz: Akhmızla Öklid kültürünün lüzumuna inanıyor, mistik an'anelerimizden kalma hassasiyetimizle bu kültüre hâlâ ısınamıyoruz. Bütün lisan, ıstılah, maarif buhranlarımızın kökü buradadır. Şimdiye kadar hiçbir maarifçimiz davayı bu cephesinden yoklamadı. Makineci garbla ruhçu rark arasında yeni bir ümanizmin terkıbine aid sırları, hem tarihî, hem de coğrafî bir im:iyazla elinde tutan Türkiyenin millî kültürüne aid prensipler ortaya konmadıkça, terbiyesine bu bakımdan istikamet verilmedikçe, mekteblere yunanca ve lâtince derslerinin konmasından hiçbir netice alınabileceğine kani değilim. Şimdiye kadar hiçbir eser, bu mevzuda maarifçilerimizin ne düşündüğünü de bize öğretmediği için, ümanizm tabirinin ateşböceği gibi aydınhk bırakmadan, parlayıp sönerek oradan oraya konduğunu ve kültürümüzü kaplayan son karanhğı, benek benek delmeğe savaştığını görüyoruz. PEYAMİ SAFA İktısad Vekili Mütevelli heyetleri Hüsnü Çakır, dün İzmit Yeni cemiyetler kanufabrikalarını gezdi ve nunun hükümleri bu teAnkaraya avdet etti şekküllere de şamil mi ? Bir müddettenberi şehrimizde bulunan İktısad Vekili Hüsnü Çakır, dün sabah İzmite hareket etmiştir. Oğrendiğimize göre, İzmit fabrikalarında tetkıkler yapacak olan İktısad Vekili, bir müddet sonra gene şehrimize gelecektir. Moskovaya Leh askerî heyeti gitmiyor Varşova 8 (a.a.) İyi haber alan mahfiller, Moskova'da yapılacak Sov yet ingiliz Fransız askerî görüşmeierine iştirak etmek üzere bir Polonya askerî heyetinin Moskova'ya gidecesini yalanlamakta, fakat ayni zamanda, Polonya ile Sovyetler Bırliği arasındaki miinasebetlerin iki tarafı memnun edecek bir tarzda inkişafta devam eylemekte bu lunduğunu da ilâve etmektedir. İ Doktor Göbbels Venedikte Venedik 8 (a.a.) Göbbels, beraberinde birçok Alman rıcalı ve başîıca Alman gazetelerinin hususî muhabirleri olduğu halde beynelmılel büyük sınema san'atı sergisinin küşad resminde hazır bulunmak üzere buraya gelmiştir. Mu maıleyh, istasyonda halk kültürü nazın Alfieri ile mahallî yüksek memurin ta rafından istikbal edilmiştir. Venedik halkı, Göbbels'e hararetii sempati tezahürleri yapmıştır.