18 Haziran 1939 CUMHURİYET ŞEHRİN DIŞINDAN Uzakşarkta vaziyet [Baştarafı 1 inci sahıfeüe] îngiliz Japon anlaşmasının feshi ile Japon mallarına karşı yüksek tarife tatbıkı derpiş edılmiştir. Diğer taraftan, Japonlara karşı takıb edilecek hattı hareket hakkında İngiltere ile Fransa arasında tam bir anlaşma hasıl olmuştur. Bu sabah çıkan gazeteler Tientsin'de Japonlar tarfmdan takib edilen gayenin Garb devletlerini Çinden tamamile çekilmeğe icbar etmekten ibaret olduğunu yazmaktadırlar. Gazeteler Tokyo hükumetinin Tientsin'deki Japon makamlannm kararlanna muzaheret ettiğini ilâve eylemektedirler. Gardenbar yıkılıyor Tuzla içmeleri Müessesenin doktoru: «Bilhassa büyük içmenin karaciğer taşlarını eritip düşürmek hususundaki hizmetleri inkâr edilemez» diyor Yazan: SALÂHADDİN GONGÖR Çindeki imtiyazlı mıntaka büyük ihtilâflara yol Birçok servetlerin heba olmasına sebeb olan açıyor, İngiltere, mukabil tedbirler almak üzere bu eğlence mahalli de tarihe karıştı Amerikanın vaziyeti İçmelerin membaında bardak bardak su içenlerden bir grup Sen kaç bardak içtin? Daha bu dokuzuncu..a Ağır gidiyorsun, ağır.. Ne yapayım.. Içemiyorum. Gelirken biraz kabakçekirdeği alay dın!... Alacaktım ama, korktum: Yasakmış.. Kulak asma... Hekim bilir, bir.. Ben bilırim bin bir.. Hemen doldurup içmeğe bak..^, Bu muhavere, Tuzlanm içme suyu başında oluyor. Herkesin elinde bir koca bardak... Çok lezzetli birşey içer gibi, ağızlarını şapırdatarak, üç beş yudumda gövdeye indiriyorlar. Ben onları seyrederken membaın hususî doktoru da yanımıza geldi. Yaşlıca bir kadm, onu görünce, suç üzerinde yakalanmış gibi hafifçe kızarmıştı. Doktor, bu sefer bana dönerek: « Meram anlatamjyoruz ki., Tm dtvt derd yandı. Bir gündeT Kirk barâafakadar su içip karınlannı kip gibi^ şîştrenler var! Böyle çocuk lalası gibi arkalarından koşmalı!.. Fazla sudaî, fayda yerine zarar geleceğini düşünemiyorlar. Günde üç bardaktan başlayarak tedricen on, on iki bardağa kadar çıkılabilir. Fakat, onlar on beş günlük tedaviyi, bir günün içine sığdırmak istiyorlar. Bazı tansiyonu yüksek hastalan, hele suya haris olduklannı anlarsak, derhal geri göndermeğe mecbur oluyoruz.» O sırada şişman bir kadın, paytak bir yürüyüşle, usul usul yanımıza sokuldu. Doktorun hangimiz olduğunu ilk gelişi idi belki de kestiremedıği için; kâh onun, kâh benim yüzüme bakarak, fikir danıştı: On dört bardaktayım. Daha bir tesirini göremedim! Doktorun canı sıkıldı: Oldu mu ya... Ben, size iki bardaktan fazlasına müsaade etmemiştim! Bazı hastalar, membaın yanıbaşındaki büvetten içmeğe de kanamıyarak, asıl membadan, nasıl olup da su alabiliriz, diye parmaklıkların üstüne abanıyorlar. Oradan akan su sanki baska imiş... Birkaç dakika için hastaların başmdan ayrılmağa razı olan doktor, bana evvelâ içme yerindeki oteli gezdirdi: Otuz beş, kırk yataklı, kiicük, şirin bir bina... Esaslı bir kür yapmak istevenler, bu otelde, on, on beş gün kadar kalıyorlarmış. 1lerde, daha ucuz fiatla, meselâ elli altmıs kuruşa gecelenebilecek bir paviyon inşa edilecek olursa, Tuzladan istifade edenlerin miktan çoğalacağı muhakkaktır. Otelin tek yataklı odaları yüz yirmi beş kuruşa... Ayrıca tabldot usulü yemek de veriliyor. içmelerin manzarasma gelince: Meyva ağaclarile kuşatılmış nefis bir denizin etekleri dibinde yeşil bir tabiat parçası... Membaın hemen karşısında mini mini bir ada ve mını mini bir göl, biraz ilerde zengin bir çiftlik... Kayıga atla... git! Yoğurdun, sütün âlâsmı bol bol ye... Fakat şimdilik Tuzla ziyaretçılpp'. bu nimetlerden istifad*» edemivorlar. Nefis bir plâj olmak istidadile yaratılmıs engin bir kum dünyası. güneş altında cıvıl cıvıl kavnasıyor da semtine uğravan vok. Halbuki bu emsalsiz sahil. kücük bir himmetle. nice zevk düskünü insanı, kafilp'°r halinde. kendine cekebilirdi! Doktor, otel ziyaretinden dönüstc. bana odasını da aösterdi ve elile duvarlarda sıralan^n cam kavanozlan isaret ederek: Işte, dedı, bizim müzemiz... Bir içme suvu membaının rnüzesindp neler bulunabilpcesini merak ederek, duvarın yanına sokuldum. Cam kavano7İarın içinde; Tuzla suyunun her hassasmdan bir ayrı eser vardı: Mesaneden düşmüş fındık iriliğinde taşlar, karaciğerden dökülmüş kum taneleri.. Sonra çeşid çeşid soğulcanlar, tenyalar, kurtlar.. Taşlardan hele bir tanesi o kadar iri idi ki, geçerken idrar yolunu nasıl olup da parçalamadığına hayret etmemek kabil d«ğildi. Doktor izahat veriyordu: Bunlan düşüren hastalanmızın isimleri birer birer kayıdlıdır. Meselâ, bu koca taş, geçen sene on sekiz yaşında bir kızın mesanesinden düştü. Şu tenyayı görüyor musunuz? Gıdasmı, on ki yaşlarında bir çocuğun bağırsaklarından alıp bu boya gel mis bir parazit hayvandır. İçme suyunun, bilhassa büyük içmenin, karaciğer taşlarını eritip düşürmek hususunda hizmeti inkâr edilemez. Birçok bünyevî hastalıkların Tuzla suyu ile tedavi neticesinde, zail oldukları görülmüştür.» Dokjpr,, h^n^buoları anlatırken, gayıiihtiyarî akluna Evliya Çelebi geldi: Hazret, «evsafı âbı müshili içme» hakkında pek mübalâğa etmemiş galiba... dedim. Ve eve gelince, ilk işim; seyyahatnamenin Iznikmit seferine aid kısmına göz gezdirmek oldu. Koca Evliya, içme suyunu, şöyîe anlatıyor: Evsafı âbı müshili içme «Her sene, kiraz mevsiminde, İstanbuldan ve saır beldelerden, buraya binl«Tce âdemler birikip çadırlar kurarak bir saz ve söz ve bir işü nuş olur ki, kırk gün, kırk gece sürer. Oyle tüfek ve fişek şadımanlıklan olur ki dille tarif olunmaz. Ehliderd olup, ahlâtı fâside (?) marazına müptelâ olanlar burada üç gün üç gece içme suyundan nuş ederler. Biemrillâh kimi istifrağ edip sarı yeşil safra, sevda, (?) ahlât (?) çıkarırlar ki âdem rayihai habisesinden helâk mertebesine varır. Bazıları aşağısından safra, sevda, balgam, ahlât, kara balgam, gazbor ( ? ) , seyrenme (?) nam emrazı muhtelifeyi çıkararak yeniden hayat bulur. Ba zısında lâteşbih tespih tanesi gibi dürülmüş, çıkınca çıkınca şeyler çıkıp kırk ellişer boğum bağırsak gibi çıkıları çalılara sererler. Gelip gidenler temaşa ederler. Acayib hik mettir ki bazıları çıkıları yardıklarında içinden binlerce siyah başlı kurdlar, kelebek gibi haşerat çıkar. Bu su, yalçın kayadan çıkıp kaynar. Berrak, lâtif bir su ise de sörcedir!» Evliya, içme suyunun içim şartlarmı da şu satırlarla hulâsa ediyor: «İçen kimse evvelâ üç gün asla tuzlu ve ziruh kısmı yemeyip perhiz ede! Dördüncü gün sabah ve akşam birer fincan su içe.. Amma, kendüyi sıcak tuta... Üç gün, bu halile vücudü haberdar ede. Sonra, üç gün dahi üç nöbet sudan içip piliç meslukası suyu içe! Tamam on beş amel ettikten sonra, fevkanî ve tahtanî amelini kat' ede.» Cild: 2 sahife: 61. Bu izahatı dinledikten sonra, Tuzla suyundan meded bekleyenlerin Evliya Çelebi devrinde yaşamadıklarına şükretmek lâzım geliyor. İlk rÖportaj muharririmizin nasihatlerile «amel» etmeğe kalkışacak olsak, yamandı halimiz.. Üç gün müddetle açlığa idman... Dördüncü gün, sabah, ak şam, birer fincan tuzlu su! Tekrar üç gün, perhiz ve suya devam... Neden sonra, bir tabak piliç haşlaması... Bugünkü Tuzla tedavisinde bereket versin böyle kavıdlar yok. Yalnız sabahları, birşey yemeden gelmek lâzım .. Içmelerden dönerken, trende bir tanıdık sordu: Nereden bu geliş? Vaşington, 17 (a.a.)Alâkadar müşahidlerin kanaatine göre Hariciye Nezaretinin Çin hâdiseleri karşısında takib ettiği azimkâr, fakat uysal siyasetin hedefi Japonyayı İtalya ve Almanya ile ittifaka sevketmemekten ibarettir. Bu siyaset ayni zamanda böyle bir ittifaka muarız bulunan mutedil elemanlann nüfuzuna karşı eğer nüfuzları henüz baki ise müşkülâl göstermemeği istihdaf eyletnektedir. Bununla beraber Tokyo, Berlini takib ettiği takdirde Amerikanın efkân umumiyeye dayanarak mükabele bilmisil tedbirleri ıttihaz edeceğinden şüphe edilmemektedir. Japonyanın bu şekilde bir tarzı hareket ittihaz etmesi bilhassa Bloom tarafından tevdi edılmiş olan bitaraflık projesinin kabulünü kolaylaştıracaktır. Simdiki halde Hariciye Nezareti Tokyoya bir protesto notası gönderilmesini veya resmî teşebbüslere girişilmesini muhik gösterecek mahıyette bir haber almamıştır. Bununla beraber Nezaret vaziyetin inkişafını büyük bir dıkkatle takib etaıekte ve Japonyanın dokuz devlet paktını imza eden devletlere Çinin kapılarını kapamak hususunda kat'î bir karar verip vermediğini araştırmaktadır. Japonyanın eski Vaşington elçilerinden birinin cenazesini «iyi bir komşu» sıfatile bir kruvazörle memleketine göndermek ve bütün Amerika fılosunu Atlantikten Büyük Okyanusa geçirmek suretile Ruzvelt tarafından yapılan jest, Japonyayı daha mutedil bir siyaset takib etmeğe teşvik etmesi itibarile pek mühim idi. Tientsin meselesınde Amerikanın gösterdıği sıyasî faaliyet şimdiye kadar Japonların Tientsin imtiyaz mıntakalarmda Amerikalıların hayat ve mallarına rıayet edileceği ümidini izhar eden bir teşebbüsten ibaret kalmıştır. Tientsin'de Amerıkan tebeasmdan birini alâkadar edecek mahiyette bir hâdise cereyan ettiğine dair Hariciye Nezaretine şimdiye kadar hiçbir haber gelmennştir. Yalnız Amerıkalı bir fotografçı tevkıf edılmiştir ki bu hâdise Amerika mümessillerile mahallî Japon makamları arasında şimdi yapılmakta olan müzakerelerin mevzuunu teşki. eylemektedir. İngilterenin noktai nazart Londra 17 (a.a.) Times gazetesi yazıyor: «İngiltere hükumetinin tarzı hareketi açık ve sarihtir. Hükumet muhtelit bir mahkeme teşkili hususundaki teklifinde ısrar etmekte ve bu mahkemenin vereceği kararı, bu karar ne olursa olsun kabul etmektedır. Fakat Tientsin'deki Japon askerî makamları beynelmilel mmtakalarda istedikleri gibi hareket etmeğe çalışırlarsa o zaman mukabelebilmisil tedbiıleri alınacaktır. Gardenbarın yıkıldıktan sonraki hali Tepebaşındaki Gardenbar binasının bu esnada barın üzerine bir ecnebi bayyıkılması ışi bitmek üzeredir. Bu binanın rağı da çekilmiştir. yıkılması, İstanbulun eğlence hayatı nokNikolaki de bldükten sonra kardeş çotasından tetkike değer bir hâdisedir. Bu cuğu olan Koço işı ele almıştır. Fakat onbinada birçok hâdıseler cereyan etmiş ve [ dan evvel Leman Taksim bahçesinı ve birçok servetler heba olmuştur. Garden nihayet Maksım'ı de bar halıne getirmişbar, hemen hemen memleketimizde ilk tir. teessüs eden avrupai bır eğlence yeridir. Gardenbar, ayni zamanda ufak, büYıkılmakta olan ahşab barın yerinde ev yük bazı hâdıselere de sahne olmuştur. velce ufak salaş bır bina bulunmaktaydı. Bunlarm en mühimmı bir Amerikalı zaBeyoğlunda Konkordıya denilen eğlence bitın ölümüdür. Mütareke yıllarında fazia mahallinde garsonluk eden Jül Leman, içki içmiş bir Amerıkan deniz zabitinin bu mesleğin para getirir bir iş olduğunu barın sahnesinde şarkı söyleyip oynadığı anlayınca Harbi Umumide buraya, şim ve aşağı ınmesı hakkında vakı ıhtarlara di yıkılmakta olan ban yaptırmıştır. İş ıtaat etmedığı Amerıkan zabıtasına habilir bir adam olan Leman, barın inşasm; ber verılmiş, bır başçavuş kumandasında müteakıb maruf artist Miloviç'i getirtmış, iki Amerıkan devriyesi gelerek bu zabıti Harbi Umumî zenginleri, havadan ka sahneden ındırmeğe çalışmışlardır. Bu zandıkları paranın bir kısmını burada emre itaat etmeyen zabıt, ayni zamanda yemişlerdir. Burada Miloviç'ın sigarasını çavusa bir yumruk sallayınca, çavuş eîinyüzer liralık banknotlarla yakanlar ol deki kırbacı bu adamın kulak tozuna ınmuştur. dirmiş ve kısa bir müddet sonra zabit ölGardenbann fazla para kazandnğmı1 müstür. gören Jül Leman bilâhare barın lokanta Bundan başka Gardenbarda diğer kısmını da inşa ettirmiştir. bazı dayak hâdiseleri de cereyan etmişBilâhare Jül Leman vefat etmiş ve tir. Harbi Umuminin nihayet bulması üzerine Simdi Belediye Asrî sinemanın arka Fransadaki askerlik vazifesinden dönen sında daha güzel bir bar binası inşa ettiNikolaki Leman işi ele almıştır. Hatta recektır. Le Temps'ın mütaleası Paris 17 (a.a.) Tienstin meselesinden bahseden Petıt Parisıen diyor ki: «Paris, devletlerin Uzakşarktaki haklarına hürmet ettirmek belgesinde kulla nılacak en iyi tedbirler üzerinde Londra ile tamamile anlaşmış bulunmaktadır. İngiltere ve Fransa, esasen Vaşingtonun kendi noktai nazarlarına iştirak ettığinden ve mahallî mahiyetteki bu hâdisenin va him bir anlaşmazlığa tahavvül elmemesi için Tokyo nezdinde nüfuzunu kullana cağından emindir. Japon mahfilleri, Tientsin hâdiseleri nin Avrupadaki enternasyonal vaziyette hiçbir alâkası olmadığını ve Tokyonun totaliter devletlerle bir ittifak politikasına girmemiş bulunduğunu temin ediyorlar. Eğer cidden böyle ise, Japon zimamdarları, Alman usullerine müracaatten vaz geçerek ve Çindeki Japon menfaatlerini diğer devletlerin menfaatlerile imtizac ettirerek bunu ispat edebilirler.» Temps'in mütaleası Paris 17 (a.a.) Le Temps gazetesi, Tientsin meselesinde garb devletleri nin gösterdiği tesanüde işaret ettikten sonra Japonyanın halihazırda hareketini yalnız İngiltereye tevcih etmek ve Amerika ile Fransanın menfaatlerine dokunmamak suretile bu devletleri birbirinden ayırmağa çalıştığını kaydetmektedir. Fakat Tokyonun bu gayretleri beyhudedir. Çünkü bu mesele Uzakşarkta mühim menfaatleri olan bütün devletleri alâkadar etmektedir. Londra, Paris ve Vaşington hüku metlerinin, menfaatleri tehlikeli bir şekilde tehdid edildiği takdirde alınacak tedbirleri kararlaşhrmak üzere istisarelerde bulunurlarsa buna hayret etmemelidir. Japonyanın taleblerini tefsir eden Le Temps şunları ilâve eylemektedir: «Mesele mahallî bir hâdisenin hududlarını aşmaktadır. İmtiyazlar sisteminde ve muahedelerle ihdas edilmiş olan ka nunî vaziyete karşı yapılan genıs bir siyasî taarruz karşısındayız. Tientsin hâdise sinin Avrupada demokrasilerle mihver arasında bir gerginlik mevcud olduğu ve İngiltere, Fransa ve Sovyetler Birliğile mühim müzakereler cereyan ettiği bir sırada vukua gelmesi sadece bir tesadüf mahıyetinde de telâkki edilebilir. Fakat görünüşe göre Japonların hareketi Avru pada mihver devletleri tarafından takib edilen umumî sivasete bir yardımdan başka birşey değildir.» Mısır Hariciye Nazırı, dün akşam şehrimize geldi Amerıkan matbuatının neşriyatı Vaşington, 17 (a.a.) Tientsin'detri vaziyete tahsis ettiği başmakalesinde Vaşington Post gazetesi, Amerikanın bu meseleye karşı alâkasızlık göstermıyeceğıni yazmakta ve Amerikalıların büyük bır kısnunın hükumetin müspet bir harekette bulunması taraftan olduğunu ilâve eylemektedir. Gazete, ezcümle şöyle yazmaktadır: «İngiltere ile Fransa Tientsin'de boyun eğmeğe mecbur kalırlar, İngiliz ve Fransız imtfyaz mıntakalarma konan ablukanm kaldınlmasına mukabil Japon makamlarının taleblerini kabul ederlerse şümulü fevkalâde büyük bir masebak vücude getirmiş olurlar. Bu inkiyad Japon kararlarının bütün Uzakşarkta kanun hükmüne geçtiği ve ecnebilerin ıstikbalde ancak Japonların müsaadesile Çinde ikamet ve alış Japonların yeni tedbirleri veriş edebilecekleri manasını tazammun eTientsin 17 (a.a.) Japonlar erzader. Dokuz devlet muahedesini imza eden bütün memleketler, mütesaniddir ve kın girmesine mâni olmak için imtiyaz bunların müştereken mukavemet etmeleri mıntakasının hududuna yeni nezaret postaları ikame etmişlerdir. Yiyecek getiren lâzimdır.» yüzlerce köylü bütün gece beklemişlerse «Tıentsin'in abluka edilmesi bir harb de imtiyaz mmtakasma girmek için izin hareketidir» diyen Nevyork Tribune gaalamamıslardır. zetesi şunları ilâve ediyor: «Müsellâh kuvvetlerle Çinde beynelmilel bir cemaate karşı alınan tedbirlere ve Kulangsu'da yapılan deniz hareketine 14 aylık bir yavru, su dolu harb tedbirlerınden baska birsev deniletenekeye düşerek boğuldu miyeceâini Japonvaya bildirmek süphesiz Amerikanın vazifesidir. Amerikanın kenTopkapıda Pazartekke sokağında otudisine karşı harb açan bir devletle dosta ran dokumacı Salihin 14 aylık kızı Cene diplomatik ve ticarî münasebetler ida mile, annesi mutfakta mesgulken Terkos me etmek âdeti olmadıühnı Jatx>nyaya musluğu altında bulunan su dolu olan bir kat'î bir lisanla bildirmek lâzimdır.» tenekenin içine düserek boğulmuştur. Valı, mısatirimizi karşılıyor IBaştarafı l inci sahifede] ^,«™' Muhterem misafirin teşekkürü Ekselâns Abdülfettah Paşa İstanbul Valisine teşekkür ederek demiştir ki: « Bana karşı gösterdiğiniz fevkalâde hüsnü kabulden dolayı son derece mütehassisim.» Kardeş milletin Hariciye Nazırı, Türkiyeyi ziyaretinden dolayı büyük bir memnuniyet duyduğunu ilâve etmiştir. Muhterem mifafirimiz, Perapalas o*elinde bir müddet istirahat ettikten sonra otomobille Boğaziçinde bir gezinti yap mış ve geç vakit otele dönerek, Mısır el çisi tarafından şereflerine verilen ziyafette bulunmuştur. Ekselâns Yahyaya Paşaya, Mısır Hariciye Nezareti umum kâtibi Abdülhalik Hassuna Beyle, Mısırın maruf hukuku düvel mütehassıslarından Abdülhamid Bedevî Paşa ve Hariciye Nezareti kalemi mahsus müdürü refakat etmektedirler. Kahire büyük elçimiz General Meh med Ali Sevki de Yahya Paşa i'e birlikte şehrimize gelmiştir. Zavallı çocuk! Mısır Hariciye Nazırı Abdülfettah Yahya Paşa mesai teminine muvaffak olacakîanna muhakkak nazarile bakılmaktadır. Muhterem misafirimize, Mısırın en maruf hukukçularından Abdülhamid Bedevî Paşanın refakat etmesi, Arkaıada cereyan edecek müzakerelerin ehemrniyetine delil addedılmektedir. Ekselâns Yahya Paşanın Ankaradan sonra Balkan merkezlenni ziyarete karar vermiş olması da Ankara temaslarına ayrı bir kıymet vermektedır. Bütün bu hâdi seler, şarkî Akdenizle Balkanlarda sulh lehıne umumî yeni ve mes'ud bir faaliyetın bariz delılleri addedilmektedır. Türkiye ile Mısır arasında ihtılâflı hiç bır mesele mevcud olmadığına nazaran, Ankarada iki kardeş mıllet münnessilleri arasında her sahada tam bir noktai nazar birliği ve sıkı bir teşriki mesai arzusu müşahede edileceği tabiî görülmektedir Cumhur Reisimizi ziyaret İçmeden!.. Hayret eder göründü: Erken değil mi?.. Neden erken olsun, dedim, tam vakti... Şaşkınhğı bir kat daha artmıştı: Dokunmaz mı?.. Dokunmuş olsa, hekim tavsiye etmezdi! Bu sefer de: Aman o hekimin adresini bana ver.. demez mi? Içmeyı tavsiye eden hekimin, bana hangi içmeyi tavsiye ettiğini anlatıncaya kadar zavallı akşamcı, epeyce heyecan geçir Müddeiumumilik, hâdise etrafında tahkikata baslamıstır. Kaburga kemikleri kırıldı di. Emırgân yolunda çalışan ve Baltalı manmda oturan 14 yaşlarında Abdüş, dün sabah yol inşaatına aid kamyonun arkasına asılmak suretile işine giderken, Tiirk Mısır münasebatt Boyacıköy civarında kamyonla elektrik Ekselâns Abdülfettah Yahva Pasa dıreği arasma sıkışmış, kaburga kemik nin Türkiye ziyaretine büyük bir ehemleri kınlarak ağır surette yaralanmıştır. miyet atfedilmektedir. Bir taraftan Mı Bulgaristanın çilek ihracatı sınn İngiltereve müttefık bulunması, di ğer taraftan îngiltere ile aram.zda bir Sofya (Hususî) Bulgaristandan bugüne kadar harice 400 vagon çilek ihrac paktın mevcudiyeti bu ziyaretin ehemmiedıldi. Bu sene Almanya 10,000 vagon yetini bir kat daha artırmaktadır. Ayrı yaş üzüm ithali için Bulgarıstana kon ayrı anlaşmalarla îngiltere ile bağlı bulutenjan verdi. İspanyaya yumurta ihracı nan iki kardeş milletin bu anlasma çerçevesi dahilinde Ankarada tam bir teşriki Salâhaddİn GÜNGÖR na başlandı. Muhterem misafirimiz bugün Yalovada Cumhur Reisimiz İsmet İnönü tarafından kabul edilecek ve varın Haricive Vekili Sükrü Saracoğlu ile birlikte Anka raya hareket edecektir. Ekselâns Yahya Paşa Ankarada üç gün kald'ktan sonra İstanbul yolile Sofyaya sidecek ve ora dan Bükreşle Belgradı da ziyaretle Atinaya usravacaktır. " J