5 Haziran 193& CUMHURÎYET Tetkikler ve denemeler Mütehassıs meselesi Yazan: SAFAEDD1N KARANAKÇ1 Büyük Millet Meclisinde Ziraat Ve kâleti bütçesi müzakere edılirken söz alan Niğde meb'usu Cavid Ural, ziraat enstitülerine temas ederek Vekilden şu suali sormuştur: «Enstitülerde senelerdenberi bulundurulan ecnebi mütehassısı profe sörlerin yerlerini Türk mütehassıslan ne zaman alacaklardır?» Nığde meb'usunun bu sualini, çok yerinde ve çok faydalı buluyoruz. Evet, yabancı memleketlerden «mütehassıs» diye getirdiğimiz ecnebilerin yerlerini Türkler ne zaman alacaklar?.. Tekâmül etmek iddiasında bulunan içtimaî birliklerin daha ileri kültürlü cemiyetlerin müesseselerini kabul ve tatbik etmeleri kadar tabiî ve zarurî birşey tasavvur olunamaz. Reşid ve mümeyyiz olan cemiyetler, kendilerinden daha mütekâmil ve daha ileri kültürlü cemiyetlerin yürüyüşünü kendi seyirlerine değil, kendi yürüyüşlerini daha mütekâmil ve daha ileri kültürlü cemiyetlerin seyrine uyduranlardır. Cemiyet ve devlet işlerini bir makineye benzetecek olursak ferd ve memur birer işçiden başka birşey değillerdir. Bir makinenin ahenkli ve iyi randımanla işlemesi nasıl, ki makine aksamınm birbirine muntazam surette geçmiş olmasına ve bu aksam arasındaki iş bölümüne bağh ise, cemiyet ve devlet işlerinde de daha muntazam ve daha randımanlı netice alınması ferd ve memur arasındaki münasebetlerin güzellığine, mesaideki iş bölümüne ve nihayet ihtısasa bağlıdır. Makinede ayarı te min eden usta, cemiyet ve devlet işlerinde de ahengi ve muvaffakiyeti temin eden mütehassıstır. Bu itibarla bizim gibi garb medeniyetine intıbak etmeği şiar edinen cemiyetlerde, lüzum olan işlerimiz için garbdan getirilecek mütehassısların bilgisine karşı istiğna göstermesine imkân yoktur. Teceddüd tarihimizi tetkik edecek olursak görürüz, ki Üçüncü. Selim zamanından itıbaren garba doğru bir temayül vardır. Bu temayülde, Büyük Fransız ihtilâlinin tesirleri inkâr olunamaz. Onsekizinci asrın nihayetlerine doğru başlıyan, Mahmud Adlî ve Abdülâzizin saltanatları zamnında daha bariz bir hal alan bu teceddüd hareketleri devrinde memleketi mize garbdan birçok ecnebi mütehassıslar geldiğini biliyoruz. Bu mütehassıs akını 908 inkılâbını müteakıb da devam etmiş tir. îstihlâstan sonra, Lozan sulh muahedenamesine merbut 247923 tarıhli idarei adliyeye dair beyannameye müsteniden memleketimize ecnebi mütehassıs gelmiştir. Bu tarihten sonra yurdumuza ecnebi memleketlerden birçok mütehassıslar ge tirtilerek Adliye, Maarif, îktısad, Maliye, Ziraat Vekâletlerile hükmî şahsiyeti haiz bazı umum müdürlüklerde istihdam olunmuşlardır ve hâlen istihdam edilmekte dirler. Bazı işlerimiz için ecnebi memleket lerden mütehassıs getirtmeği bir zaruret olarak kabul edelim. Ancak bu zarurette kıstas ne olmalıdır? Ve getirdiğimiz mütehassıslardan ne suretle istifade etmeliyiz? Tesif ve tedviri muayyen bir ihtısasa bağh fabrika, köprü ve ilâh gibi teknikle alâkadar veya memleketimizde henüz bilinmiyen herhangi bir san'at veya usule müteallik işlerde mütehassıs istihdamı caizdir. Fakat istihdamdan gayemiz; mütehassısa herhangi birşeyi tesis veya bir işi tedvir ettirmekten ibaret olmamalı dır. Mütehassıs Türkiyede bulunduğu müddetçe mümasil şeyleri tesis veya işleri tedvir edebilecek kabiliyette usta yetiştirmeğe mecbur tutulmalı ve bu hususta mütehassıslarla akdolunan mukavelelere müeyyideler vazolunmalıdır. Ziraat tarzı bilinmiyen bazı nebatlar için büyük masraflar ihtiyarile mütehassıslar getirttik. Bu zevat bu işleri başarabilecek vatandaşlar yetiştirmişler midir? Mütehassıs celbinden maksad, herhangi bir vekâlet veya umum müdürlük şubesinin daha muntazam işlemesine inhisar etmemelidir. Bilâkis gaye, muayyen ihtısasa bağh işlerde ve muayyen bir zaman çerçevesi içinde hemşeri mütehassısı yetiştirmek olmalıdır. Memleketin içtimaî ve siyasî hayatile alâkalı müesseselerimiz için mütehassıs celbetmeğe esasen lüzum ve mahal gör müyoruz. Zira bir memleketin içtimaî ve siyasî müesseseleri o cemiyetin mahremiyetile, gizli temayüllerile yakmdan ve şiddetle alâkadardır. Bu itibarla bu gibi müesseseler için getirtilen mütehassıslardan tam bir istifade temin edilemez. Çünkü mütehassıs ecnebidir. Memleketin siyasî ve içtimaî hayatına nüfuz edemez. Halk arasında meknuz ve kütlenin hüviyetine taalluk eden vasıf ve cereyanları halk içinde yetişmiş bir vatandaş mütehassıs gibi ihata edemez. Bir müddet evvel Amerikadan Con Dovi isminde bir terbiye mütehassısı getirtilmişti. Usule müteallik aksamını istisna edecek olursak, terbiyenin cemiyete aid en mahrem ve en millî bir müessese olduğuna asla şüphe yoktur. Kalbi dolar için çarpan bir Amerikalınuı, Türk cemiyetinin temayüllerini ve bu temayüllere müteallik vasıfları bir Türk kadar anla yıp Amerikan terbiye usullerini tatbik etmesine imkân var mıdır? Bir Vekâletimiz için mütehassıs olarak getirtilen bir ecnebi «köylünün mahiyeti ve Türkiyede köylü iktısadlarının teşkıline aid temel hatlar» adlı bir kitab yazmıştır. Tetkik edılirse görülür, ki mütehassıs ecnebi bu ufak kitabında Türkiyeden fazla kendi memleketinden bahsetmiştir. Bu işin başka türlü olmasına da imkân yoktur. Zira asırların omuzlarına yüklettıği mihnet ve meşakkatler altında bile esra rengiz bir varlık, mistık bir kuvvet kaynağı olan Türk köylüsünü anlamak her babayitığin harcı değildir. Memleketimizin iktısadî ve içtimaî hayatına taalluk eden işler için ecnebi mütehassıs celb ve istihdam edilmesinde isabet görmüyoruz. Bugün inkâr edilemez, ki istihsal, istihlâk ve iştira münasebetleri millî bırer renk almıştır. Herhangi bir emtianm millî payasada yer bulması sadece klâsik iktısad üminin mütearife halini alan kanunlarile mukayyed değildir. Vatandaşm iştira, istihlâk ve istihsal kabiliyetleri memleketin iklimi ve hayat şartları, kültür seviyesi, mahallî ziraat mevsimi, millî sermayenin tedavülü, pazar günleri, yol vaziyetleri ve nihayet birbirine bağh binlerce hâdıse ve müessese ıle alâkadardır, ki bunları bilmeden Türkiyede mütehassıslık yapılamaz. Mütehassıs celbinde çok hassas dav ranmakhğımız lâzımdır. Fenne, teknığe aid hususlarda getirmeğe mustar kaldığımız mütehassıslar yanına bu işlerde istidadh vatandaşlar vererek mütehassıslan bu vatandaşları yetiştirmeğe icbar etmeliyiz.. Memleketin iktısadına, terbiyesine, maliyesine velhasıl cemiyetin binasına müteallik hususlarda ecnebi mütehassıs istihdamının pek faydalı olmadığını düşünmek teyim. Çünkü bu müesseseler cemiyetin bünyesile yakından ve mahrem olarak alâkadardır. Ecnebi mütehassıs cemiyetin temayüllerini, tarihî seyrini bilemez. Di ğer taraftan bugünkü harbler, cemiyetlerin bütün kuvvetleri çarpışması olduğuna göre ecnebi mütehassıs istihdamı bu bakımdan da mahzurlu sayılabilir. Ne yapacağız, garbin mütekâmil usullerini ihmal mi edeceğiz? Şüphesiz, hayır! Lüzumlu olduğuna kani bulunduğu muz işlerde, şiddetli müeyyideler altında Avrupa ve Amerikaya liyakatli memurlar göndermeliyiz. Bu hususta gayet hassas ve nefsimize itimadımız olması lâzımdır. «Askerler ilk hedefiniz Akdenizdir!» emri üzerine bir hamlede Egenin yeşil yamaclarma varan bu millet, insan tarihindc eşi bulunmıyan bu zaferi ecnebi mütehassıssız kazanmıştır. Bu millet, Lozanda hakkını gene ecnebi mütehassısı olamadan müdafaa etmış ve bütün dünyayı önünde iğilmeğe mecbur etmiştir. Bir çok işleri ecnebi mütehassıslara muhtac olmadan başaracak kadar reşid ve mümeyyiz bulunduğumuza inanalım. Siirdde yapılan yün battaniyeler Memleketin her taraf ında büyük rağbet görüyor Sovyetlerin cevabı [Baştaraft l inci sahtfede] teki kanaate göre bu devletler takdir hürriyetini ve kararlarm mes'uliyetini muhafaza etmek istememektedirler. Pariste, bununla beraber, meselenin tâli bir cephesi mevzuu bahsolduğu zira Sovyetler Birliğine karşı Baltık devletlen kanalile bir taarruzun sevkülceyş bakımmdan güç izah edilebıleceği zannedilmek tedir. Sovyetler Birliği tarafından ileri sürülen ihtirazî kayıdlarm tahakkuk etmiş o lan anlaşmanm esasmı müteessir etmedıği hassaten kaydediliyor. | Millî Şefin verdiği çay | J ziyafetinden intıbalar ^ Paris ve Londra kabineleri istişare edecek Paris 4 Sovyet cevabı dün akşam Parise gelmiş, Bonnet ve eksperler buna bu sabah vâkıf olmuşlardır. Cevabm nezaketine binaen Londra ve Paris kabinelerinin istişare etmeleri lâzım gelmektedir. Çemberlayn ve Lord Halifks Londraya pazartesi günü avdet edeceklerinden müzakerat ancak haftabaşı mümkün olacaktır. Sovyetlerin notasının tam metni saîıya bilinecektir. Bu cevab, mukabıl bir teklif mahiyetinde olmayıp Fransız İngiliz tekliflerinin tadili mahiyetindedir. Rusya bilhassa garantinin Baltık devletlerini ihtiva etmesini ve bu garantinin otomatik olmasını istemektedir. Maamafih Fransa ve İngiltere böyle bir garantiye taraftar değillerdir. Çünkü Estonyanın Paris sefiri memleketinin böyle bir ga ranti istemeden verilmesini lüzumsuz ad dettiğini bildirmektedir. Battaniye san'atını ortaya çıkaran usta: Dülger oğlu Mehmed Siird (Hususî) Millî sanayiimizin her yerde rağbet gören mamulâhndan biri de şüphesiz Sıird battaniyeleridir. Tiftık keçilerin yünlerinden yapılan ve içlerine başka birşey katılmamış sırf yün mamulâtımızdan olan bu battaniyeler Türkiyenin hemen her tarafında şöhret kazanmış, ecnebi memleketlerde rağbet görmekte bulunmuştur. Bugün başlı başına bir gelir teşkil eden batt3niyecdik 25 sene evvel Siirdde mutasarnf bulunan bir zahn tarif ve teşvikile yapılmıştır. O vakte kadar kilpek denilen bu keçi yünlerinden aba dedikleri yalnız bir nevi kumaş dokunurmuş. Millî sanayie kıymet ve. ehemmiyet veren mutasarnf dokuma tarzı şimdiki battaniyelere biraz müşabih olan bu abalardan biraz ıslah edılınce güzel battaniye ve hatta perdelik bile olabileceğini düşünmüş, o vakitki abacıların en meşhuru olan Dölgeroğlu Mehmedi nezdine çağırarak bizzat tarif etmek surelile bir battaniye ısmarlamıştır. Mahir bir dokumacı olan Mehmed tarifi hemen kavrayarak istenilen battaniyeyi meydana getirmiştir. Ancak o zamanın tezgâhlan dar olduğundan şimdıkl gibi bir enden olmayıp, üç parçadan yapılan bu battaniyeler memlekette herkesin takdir ve hatta hayretini mucib olmuştur. İlkönce Meclis odasında gören azalann başka memleket mamulâtından zannettikleri hâlâ söylenmektedir. Eskisine nazaran çok ıslah etmiş olduğu tezgâhmda çalışatak geçinmekte olan san'atkâr, kendisine battaniyeyi tarif eden zatı hürmetle yâd ederek, o zaman kendisine yirmi üç tane battaniye sipariş edip yaptırdığı ve bunları başka yerlerdeki zatlara göndermek suretile bu san'ati tanıtmış ve battaniyeden sonra perde yapılmasını da istiyerek müteaddid perdeler ısmarlamış ve hatta gene kendisi tarif ederek yünsüz bir kumaş da dokutup bizzat kendisine palto yaptırmak suretile de san'atin revacına hizmet etmiş olduğu lisanı minnetle söylenmektedir. Kış mevsimlerinde abacılık eden babasından bu san'ati öğrenmis olan Mehmed on sekiz yaşında usta çıkarak tabakhane civarında kendisine bir dükkân açmış ve orada abalar, diğer emsalinin çıkardıklanna pek ziyade faik olduğu için bunun mamulâtı daima üç misli fazla bedelle satıhrmış. Bugün Siirdde ne kadar battaniyeci varsa bu tipik san'atkâr hepsinin ustası sayılmaktadır. Şimdi memlekette altmış kadar tezgâh vardır. İstenildiği en ve boyda güzel battaniyeler yapılmaktadır. Ancak bu tezgâhların hepsi el tezgâhı olup yerleri gayrisıhhîdir. Ihalesi yapılmak üzere bulunan elektrik tesisatı yapılıp da şehir norma! elektriğe maz har olunca bu san'atin icrası da bol inkişafa mazhar olacağı şüphesiz bulunmaktadır. Memleket için büyük bir gelir mem baı olan bu san'atin inkişafı için bir kooperatif teşkil edilmesinin ilbaylıkça düşünülmekte olduğu memnuniyetle haber alınmıstır. Siirdin Şirnak, Varuh kazalarmda yerlik ve elbiselik kumaşîar r'a dokunmak ta ise de bunlar çok iptidaî vaziyettedir. Bununla beraber Ankara sofuna müşabih kumaş çıkanldığı gibi perdelik kumaş desenleri de fena değildir. Kadmlar tarafından idare edilmekte elan bu tezgâhlar da ıslah edilirse aynca gelir kaynağı olurlar. Kurulacak kooperatife bunların da alınması çok şayanı temennıdir. Fransız kabinesinin yapacağı içtima Paris 4 (a.a.) Nazırlar meclisi yarın Başvekil Daladye'nin reisliğinde ve salı günü de Reisicumhur Lebrun'un reisliğinde toplanacaktır. Pazartesi günkü toplantıda, millî müdafaayı alâkadar eden muhtelif kararnameler üzerinde görüşülecek ve Başvekil Daladye, siyasî meseleler hakkında izahat verecektir. Başvekil, sanıldığına göre, parlamentodan alınan salâhiyetlerin muhtemel surette uzatılması meselesile parlamento mesaisinin ruznamesi meselesini de mevzuu bahseyliyecektir. Salı günkü toplantıda ise bilhassa haricî siyaset görüşülecektir. Bonnet, haîen yapılınakta olan diplomatik müzakereler ve ezcümle Moskova ile görüşmeler hakkında izahat verecektir. Yeşilköy meydanında yaptırılacak bina Havayollan idaresi, Yeşilköy Hava meydanım büyültecek, bu meydanda bir kılometre murabbalık asfalt bir saha yaptıracaktır. Asfalt kısmm önüne büyük b'r istasyon binası inşa edılecektir. Bu binanın içinde. posta ve telgraf, polis ve gümrük bürolarile merasim salonu ve bir otel bulunacaktır. Alibey çiftliğinde de ay rıca bir uçuş nıeydanı ve birkaç hangar yaptınlacaktır. Alman eski muharibler kongresi Cassel 4 (a a ) Hıtler, Alman eski muhariblerinin kongresinde hazır bu lunmak üzere tayyare ile buraya gel mıştir. Cassel 4 (a a ) Alman eski muhariblerinin kongresinde hazır bulunan Italyan eski muharibler cemiyeti reisi Rossi, düşman devletlere karşı müşterek mü cadelenm galebe çalmak arzu ve lüzu mundan doğduğunu söylemiş: «Bütün müstakbel büyük kararlarda da muzaffer çıkacağız» demiştir. Söz alan General Quiepo da: « Bırleşmiş kaldığımız takdirde a dalet ve barışı elde edeceğiz> demiştir. SAFAEDHtN KARANAKÇI Belediyenin yerinde bir kararı İstanbulun bir derdi vardır. Bu derd, bilhassa kalabalık mahallelerde göze çarpmaktadır. Günün gayrimuayyen saatlerinde evlerin veya apartımanların balkonlanna çıkanlan halılar aşağı katta oturan veya bitişıkte bulunan komşular, sokaktan geçenler, düşünmeden silkilir. Zabıtai belediye talimatnamesindG bunun cezası vardır. Görülenler tecziyc edilmekle beraber, bu yolsuz hareketi yapanlann hepsini yakalıyarak te'cziye etmek imkânı tabiatile yoktur. Son zamanlarda belediye nizamlanna aykırı olan bu harekete, apartımanı bol muhitlerde sık sık tesadüf edildiği için Belediye. esaslı tedbirler almaya lüzum görmüştür. Bu maksadla, pencere ve balkonlardan halı silkilmesi sureti kat'iyede mene dılmiş, alâkadarlara bir tebliğ gönderılmiştır. Bundan sonra halılar, şehrin tenha ve boş arsalannda ve sabahlan halk sokağa çıkmadan evvel silkilebilecektir. Ârnavudluğa verilen yeni kanunu esasî! [Baştarajı 1 inci sahifede] Arnavudluk tahtı, Italya ve Arnavudluk Kralı ve Habeşistan Itnparatoru Üçüncü Victor Emmanuel hanedanına aid olup salik kanunu mucibince irsen intikal eder. Arnavudluk bayrağs, kırmızı olup iki başlı bir kartalı vardır. Resmî lisan arnavudcadır. Bütün dinlere hürmet olunur ve bütün mezheblere aid âyinlerın icrası oibabdaki kanunlara tevfikan zâman altına alınmıstır. Teşriî kuvvet, yüksek fasist ve koor» poratif meclisinin yardımile kral tarafmdan istimal olunur. İcraî kuvvet, krala aiddir. Adlî kuvvet, krala aid olup kral, bu kuvvetin istimali hususunda mahakıme niyabet verir. Arnavud faşist merkezi meclisi azasile koorporatif iktısad merkezi meclisi aza sından mürekkeb olduğu kaydedilmektedir. Yüksek faşist meclisinin birinci ve ikinci reısleri kral tarafından tayin olu nur. Meclisin içtimaları alenidir. Kral, meclis tarafından kabul edilen kanunları tasdıkten imtina ve yeniden müzakeresıni taleb edebılir. Yeni kanunu esasî, 4 hazirandan itibaren mer'ıyete girecektir. Arjantin Hariciye Nazırının beyanatı Prens Pol'un Berlindeki temasları Berlin 4 (a a ) Yugoslavya Naibi Prens Pol'la Prenses Olga, Dr. Göbbelsle çay içtikten soara Kaiserhof otelınde Von Ribbentrop tarafmdan şereflerine verilen ziyafette hazır bulunmuşlardır. Buenos Aires 4 (a.a.) Arjantin Hariciye Nazırı Cantılo, Razon gazetesme aşağıdaki beyanatta bulunmuştur: « Arjantin, Milletler Cem.yetine, prensipleri ayni olduğu ve politikası adalet ve harb ilânından evvel hüküm ve uzlaşmaya müstenid bulunduğu için girmiştir. Milletler Cemiyeti prestijinin bazı devletlerin hareketlerniden dolayı de ğişmiş olması, bu Cemiyetten aynlmaklığımız için bir sebeb değildir. Esasen Milletler Cemiyeti siyasî mahiyetini pey derpey kaybetmekte ise de entelektüel ve sosyal sahadakı telif ve tanzim ve teşriki mesai mahiyeti büyümektedir. Arjantinin s yasî istikameti, Lima konferansmda izah edılmiştir. Amerıka ile müşterek menfaatlerimiz vardır. FaHerkes için vacibül'icra olan kanun •kat Avrupa ile de bağımız mevcuddur ların tefsiri münhasıran teşrıî kuvvetin ve ona karşı yer alamayız. Bununla beraber, bütün Amerika lüzumunda ide salâhiyeti dahilindedir. Komün ve vilâyetlere aid müessesatın allerimize ve an'anelerımize muhalif her türlü müdahaleye mukabele etmeye a teşkili hususu, kanunla tayin olunur. made bulunmaktadır. Yüksek faşist ve koorporarif meclisin Diplomasi ve konsolosluk işleri Roma 4 (a.a.) Kont Ciano ile Arnavudluk Hariciye Nazırı Cemil Dino, ikı memleketin diplomasi ve konso losluk işleri mümessillerini tevhid eden bir itilâfname imzalamışlardır. Bu itilâfname mucibince, iki Italyan ve iki Arnavud azadan mürekkeb bir komisyon vücude getirilecektir. Bu komisyonun reyine bilhassa Arnavudluğu alâkadar eden meseleler mev zuu bahsolduğu zaman tnüracaat edile * cektir