3 Nisan 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

3 Nisan 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

3 Nisan 1939 CUMHURİYET Seyahat notları: 5[*J Iktısadî hareketler Kaput bezleri nizamnamesi Kaput bezlerinin tip ve vasıfları hakkmda bir müddettenberi üzerinde çalışılmakta olan nizamname mer'iyet mevkiine girmiş bulunuypor. Bu yeni standard nizamnamesi, bu sahada ilk adımı teşkil etmektedir. El tezgâhları mamulâtı şimdilik standard şartlanndan haric tutularak motörlü tezgâhlarla memleketimizde dokunan kaput bezleri bu nizamname hü kümlerine göre kontrol altına alınmış olmaktadır. Esasen bundan evvel kaput bezleri imalâtında cari olan bazı esaslar vardı. Şimdi bunlar baki kalmak üzere kontrolu temin edecek bazı kayıdlar konuluyor. Kaput bezi standard nizamnamesi, bizzat kaput bezi imal edenlerin duy dukları bir ihtiyacın ifadesi olmuştur. Filhakika bu fikri ilk ortaya atanlar sa nayicilerdır. Bükreş Operası Bir akşam Millî tiyatroya giderseniz tam saat sekîz buçukta herkesi yerli yerinde bulursunuz Yazan: SELtM SIRRI TARCAN DUYDUNUZMU Bir kalpazanlık İngilız zabıtası nın eski âmırı Sır Bazıl Tomson, bir kaç gün evvel öldü. Hayatı birçok hâdıselerle dolu olan bu zatın hatı ratı arasmda, sık sık anlattığı şu hikâye vardır. Bir tarihte, ya man bir kalpazan kumpanyasını ele geçırıp hapse tıkan Sir Bazıl Tomson, o zamanm Maliye Nazırmı, kalpazanların çalıştıklan yere götürüp, sahte paralan nasıl bastıkla nnı ona göstermek istemişti. Şu iki tane tabelâ makinesini görüyorsunuz ya. dedi İste bununla, şuradaki kâçdlara para basıvorlarmış. Gayet basıt bir iş. İsterseniz bizzat tecrübe ediniz. Bu teklif üzerine, dünva tarihinde ilk defa olarak, bir Maliye Nazırı, tatbikma kendi memur olduğu kanunun emrine karşı gelerek elini makmeve uzatmıs ve tıkır tıkır, taklid para basmağa başla mıştı. Fakat, bir mesele var. Maliye Nazırı, paralan mükemmelen bastıktan sonra bunlan cebine yerleştirmeden evvel, taze bakla var. kendi elile, arkalanna csahtedir» keliPatlıcan, henüz kendini dirhem dirhem mesini yazmağı ihmal etmemiş. satıyor. Domatesler, o kadar pahalı ki, Ne olur, ne olmaz. Dünyanm bin türarzettıkleri fiattan utanarak kızardıkları lü hali var! na hükmedilebilir. Geçen gün bir sebzeciden biberin fiaParıste. tavuk ketını öğrenmek gafletinde bulundum. Alser gibi adam bo dığım cevab küçük çocukların ağzına koğazlıyan Weıdman nulan biber gibi, bu yaşımda, benim için ısimli canavarın hede güzel bir ders oldu: Tanesi on iki busabı görülürken, bu çuk kuruşmuş!.. katılin soğukkanlıNe denır? Adamcağız biber değil, bilığı ve cınayetlerini berin müjdesini satıyor. anlatırken takındı Yedıkulede oturan bir ahpabım var ğı tabiî tavur, 1869 r dır. Bu sabah raslaştık. Ballandıra bal« • senesinde idama mahkum edilen bir başka katili hatır landıra: Aman gazeteye yaz ki, dedi, marul latıyor. Lathauwers adını taşıyan o katil, bir oda hizmetçisi idi ve on beş dasevenler şimdıden dişlerini bilesinler! kika zarfmda altı kişiyi öldürmüştü. Ne yazayım gazeteye?.. Halef ve selef, öldürdüklçri insanla Bostanlardakı marul bolluğunu... nn sayısı bakımından bırbırinin ayni Bu sene, İstanbullular dünyanın en nefis dir. O da altı kişiye kıymış, bu da. Yal«göbekli» lerjni yiyecekler... nız, selefin soğukkanlıhğı, haleften fazSonra izahat verdi: la. Bir iki misal: Hiçbir yıl, bu kadar marul fidesi Katil, cinayetlerini yaparken, evin ihtiyar efendisi, kötürüm koltuğunda oekilmediğini söylüyorlar! ruruyormuş. Oda hizmetçisi, işini bitirdikten ve altı kişiyi yere serdikten sonMarulu da severim amma, çirozbalığı ra, parmağını kıpırdatmağa muktedir kadar değiî. Mubarekler .nasıl da birden olamayan kötürümün karşısına geçip kebire bollandılar. Tereotunu içine doğra... mali hürmetle iğilmiş veSirke ile zeytinyağının içine yatır. Ondan Şu hizmetimden efendimiz mem sonra da yeme, yanında yat! nun oldular mı? diye sormuş. Bu kadar değil, Mahkemenin verdiği Ya, şerbetçilerin, bu ara keyiflerinidam kararı üçüncü Napoleon tarafınden nasıl ağzı kulaklarına vardığına dikkat etmiyor musunuz?.. Bir bardak soğuk dan müebbed küreğe tahvil edılince katil, oğlu ile gelini öldürdüğü kötürüm içkinin otuz iki dişe trampet çaldırmasına ihtiyara bir mektub yazmış ve: cMai henüz vakit varsa da, bu güneşli havalar yetinizde tam yirmi altı gün kemali sada, arada bir insana hararet basıyor. dakatle çalıştım. Lutfen ücretimi tediye Manifatura mağazalarına bakıyorum. ediniz Bir de yarım günlük ücret isterim Hep birden kalm kışlık eşyayı indirmiş Malum ya, cinayet öğleden sonra olmuşler. Onların yerinde, mevsimlik pınl pınl tu. Öğleye kadar olan hizmetimin ücreipek gömlekler... Ipek pijamalar... Kun tini almak hakkımdır» buyurmuş. Doğrusunu söylemek lâzım gelirse duracılarda açık renk iskarpinler... Weidman, selefinin kâbma varamadı. Baharla birlikte şehrin semt semt man Yeni standard nizamnamesinin kontrolunun da iyi yapılması takdirinde çok muvaffakiyetli neticeler vereceğinden Bükreş Operasının haricden görünüşü şüphe yoktur. Unutulmamalı ki, standarBükreş sefirimiz Hamdi Tanrıöverin vakit temsil edilen bu piyes üstadın en çok dize edılmekte olan madde, kaput bezi giDün, bir manav dükkânında çağlabaçok nazikâne bir davetile operaya gittim. muvaffak olduğu bestelerden biridir. bi, Türk köylüsünün ekseriya hemen yedemlerini seyrettım: Bu yeşil yemış ce Rumenler daha istiklâllerini kazanma Piyes (La dame aux Camelias) nın gâne giyim vasıtasını teşkil eden ve ka dan tiyatronun millet kültüründeki büyiik bir zübdesinden ıbarettir. zancının en mühim kısmmı yatırdığı mad nınleri daha doğmadan ınsan kursağına inmek için, acaba dallarında nasıl bir gürolünü takdir etmişler, bundan 110 sene Violetta âşıkı Rodolphe ile barlarda, dedir. nah işlediler? evvel millî tiyatrolarmı ve operalarını eğlence yerlerinde şatafath bir hayat geBu münasebetle kaput bezleri ve bu Elimi uzatıp içlerinden bir tanesini yakurmuşlardır. Bu terbiye yurdlannın iki çiriyor. Günün birinde delikanlının bamamulun ham maddesini teşkil eden pa kaladım. Onu şimdi daha yakından ıncesi de Rumenlerin dramatik ve lirik ihti bası evlâdmı bu karasevdadan geçirmek mukipliği üzerinde hâdis olan yeni bir va liyebıliyordum. Uç minımıni yaprağın ayaclannı temme kifayet ediyor. için genc kadına müracaat ediyor. Ona ziyete burada tekrar işaret etmeden geçe rasında, ne sabırlı, ne düşkün, ne zavallı Saat sekizi yirmi geçe otomobilimiz yalvarıyor. Kadm bu müşfik babanın hamiyeceğiz. Kaput bezleri ve pamukipliği bir duruşu vardı. Istersem, ben de başkaoperanın kapısmda durdu. Yolun orta line acıyor ve çok sevdiği Rodolphe'tan üzerinde iki senedenberi devam eden ları gibi, onun körpe vücudünü dişlerim smda iki polis gelen ve giden arabalara uzaklaşmağa karar veriyor. Bu büyük yol gösteriyordu. Bizden evvel gelenler aşkı unutmak için de kendini büsbütün narkı îktısad Vekâleti geçen ay çok ye arasma alıp çıtır çıtır ezebilirdim. Hiçbir indikr, süratle büyük kapıdan içeri gir sefahete atıyor. Sabahlara kadar içiyor, rinde bir kararla kaldırdı. Nitekim Millî kanunun ne ilâhî, ne beşerî suç saymakumar oynuyor ve hertürlü suiistimaller Şefin Kastamonu havalisinde yaptığı se dığı bu hareketi yapmaktan, beni alıkodiler. Biz de locamıza girip yerleştik. yahatlerinden temas ettiği hemen her va yan neydi?... Belki de, nisanın ilk kokuBeş on dakika içinde koltuklar, gale de bulunuyor. Bu hali, onu Rodolphe'un tandaş, kaput bezi ve pamukipliğine nar sunu kendisinden aldığım için ona kıyariler doldu. Herkes yerine yerleşti. Sağa gözünden düşürüyor ve ona candan bağkın konulmasından sonra ortaya çıkan mıyordum. baktım; sola baktım; önümüzdeki kol Iı olan âşıkı nihayet kendisini bırakıp gibuhran ve ihtikârdan acı acı derd yandı. Bahann bu nefis yüzgörümlüğüne aç tuklara baktım, kadınların büyük ekseri diyor. Bu ayrılık zavallı Violetta'yı hasŞimdi nark kalkmış bulunuyor; aradan bir kurt gibi saldırmaktan, ne çıkardı? ta ediyor, günden güne vücudden düsüyeti dekolte, erkekler ise ya frak, ya simokin giymişler... Erkeklerden bir tane ilâc rüyor ve günün birinde veretn yatağına bir aydan fazla bir zaman geçti. Ne Mümkün olsa da onu bir rozet gibi yakaiçin açık renk elbiseli yok... Rumenler seriyor. Bundan haberdar olan genc buhran var ,ne ihtikâr... Pamukipliği fiat arımıza taksak ve segiliden hatıra kalan anlaşıhyor ki etikete çok bağh insanlar âşık koşup sevdiğinin yanma tekrar geli larında çok küçük bir yükselme varsa da bir yeşil yaprak gibi, cüzdanlarımızda yor, fakat artık iş işten geçmiş olduğun mevsim icabıdır. saklasak.... dır. dan genc kadm sevgilisinin kottarında F.G. Orkestra başlarken ışıklar söndü. İlk yaz geliyor artık! Bize, bu mes'ud hayata gözlerini kapayor. Sesler kesildi. Seyirci kütlesini teşkil eden haberi veren çağlabademinden ibaret deîlk perdede koro heyetini bir bar âleğil: Ağac, çiçek, kuş, çimen, deniz ve bin kişi değil, sanki bir kişi! O ne derin minde görüyoruz. «Içelim dostlar...» negökyüzü, senenin en güzel olgunluk imtisükuttu, anlatamam. şidesini söylüyorlar. Burada süprano, hanını veriyorlar. Güneş dünden daha Evet! îlk perdede başlıyan bu siikut, kontraltolar gibi, bariton ve baslann çok sert bakışh, daha erkek... Kuşlar, dünden piyesin sonuna kadar ihlâl edilmedi. Ne Alaşehir (Hususî muhabirimizden) daha çevik ve daha civelek.. Toprak, muvaffakiyetli se» müziğini dinledık. konuşan, ne yemiş yiyen, ne d« öksüren Sonra Violetta rolü için Prag operasın Izmir Afyon demiryolunun güzergâ daha verimli ve çiçekler daha renkli... var. Konuşmamak veya birşey yemeden dan birkaç piyese iştirak etmek üzere ge hında Bozdağ silsilesinin eteklerine yasDün toprak altında sürünen haşere, durmak mümkün, fakat öksürük! Ma len kıymetli primadonnasının neşidesini, lanmış olan Alaşehir tren yolculanna bugün sırtına iki kanad takmış, etrafımızlumya kış mevsimindeyiz Bu bin kişinin daha sonra âşıkile birlikte söyledikleri yeşilliklere bürünmüş bir manzara ar da uçuşuyor. Ikibüklüm dallara, can geliçinde soğuk almış, nezle olmuş bir insan zeder. Kuvvetli ve münbit ovası, İzmir düettoyu dinledik. da yok mu?! Müzik çalarken, tenör vegibi lâtif bağlan iktısadî sahada Manisa di. Yosunlu suların aynasında, biribirleriIkinci perdede gene genc Şşık: «Her vilâyeti içinde müterakki ve mümtaz nin yeşilgözlerine âşık olan kurbağalar ya bariton bir neşide okurken ben gözlerimi seyircilerin üzerinde gezdirdim. O şeyim senin...» diye terennüme başlıyor. bir mevki temin eden bu verimli kazada ssız ovaları, şenlendirmeğe hazırlanıyorne dikkatli, ne alâkah dinleyiş. Halkın Sonra Violetta ile gencin babası karşı her gün şüurlu bir çalışmanm feyizli e ar. Çayırlarda, taraf taraf papatyeler avücudü değil, gözleri bile kıpırdamryor lıklı okuyor, daha sonra baba oğul teren serleri göze çarpmaktadır. Mart ayı için çıyor. Bayırlar, türlü desende çiçeklerle, nadide kumaşların teşhir" edildiği mağaza du. Bu bir azim, bir irade meselesidir mi nüm ediyorlar. Üçüncü perdede Çinge de îzmir ve Manisadan celbedilen muhnelerin eğlenceli hayatını seyrettik. Dör telif ağac fidanı, Burnova ziraat mekte vitrinlerini andırıyorlar. Gül, kendini büldiyeceksiniz; hayır! Aziz karilerim zandüncü perdede iki sevdazedenin çok do binden alınan çam fidanlan dikilmek büle beğendirmek için, koncalarınm eteğinederim bir terbiye meselesidir. kunakh ve muvaffakiyetli düettosunu din suretile çok canlı bir ağac bayramı ya ne renklerin en güzelinden nakışlar işli . Bir Rumen dostuma halkm operaya pılmış, Kemaliye ve Derbend köylerin yor ve bülbül güle karşı hasretini dikenli ledik. zarası da değişiyor. Tramvaylar, eskisinkarşı gösterdiği bu dindarane hürmetten deki hava tarassud kulelerinin etrafı yuvasınm içinde şimdi daha derin hisseSeksen şu kadar senedir Paris, Viyaden daha az kalabalık! Sinemalar, yavaş bahsediyordum. Bana cevaben: teşçir edilmiş ve Dereköyü civarında ye diyor. yavaş boşalmakta! Beyoğlu caddesi; he Azizim, Rumenler saza meftun na, Berlin, Roma ilâh.. operalarında tek ni yapılan 33 haneli göçmen köjünün rar edilip duran bu Traviata'yı biz de ilk dahiline iki bini mütecaviz ağac fidanı Deniz bile, bize kendinden birşeyler le pazar günleri şehrin yarı halkını, kendidurlar, bir operayı, bir senfonik konseri, vermeğe başladı. Bütün bir kış; yadırga ne çekiyor. Sokaklarda çamurun yerini hatta bir koroyu da ayni dikkat ve alâka defa dinliyor, ilk defa seyrediyor gibi da dikilmiştir. büyük bir zevk ve lezzetle seyrettik. toz aldı. Gene bazı semtlerden; rüzgârlı ile dinlerler ve bu alâka yalnız musikiye Vilâyet meclisi umumisi bütçeye orta yan bakışlarımızla, uzaktan temaşaya a1881 de bir devlet haline giren ve si okvl için iki bin liralık yardım tahsisatı ıştığımız bu engin tabiat köşesine, yaklaş havada, tozlan, perde gibi elimizle araladeğil, alelumum san'ata karşı gösterilir. madan, bir kaldınmdan öteki kaldırıma maktan artık çekinmiyoruz. Bir akşam Millî tiyatroya giderseniz yasî âlemde nihayet 58 senelik bir mev koymuştur. Vapurların düdğü bile, başka türlü ö geçemiyeceğiz. Kışın çamur, yazm toz... tam sekiz buçukta (Bükreşte tiyatrolar cudiyeti olan Rumenlerin az zaman içinAtatürk bülvarile Kule, Denizli ve sekiz buçukta başlıyor) herkesi yerli ye de medeniyet âleminde gösterdikleri bu Sangöl şoselerinin telâki noktasında a tüyor. Bu seste, bunalan ruhları, kısa İstanbulun bu ezelî iki nasibinden, birkaç rinde görürsünüz ve temaşa esnasında bir terakkiyi takdir etmemek ve halkm bu çılmakta olan Cumhuriyet meydanmm gezintilere davet eden tatlı bir ahenk var. sene zarfında, yeni Valimiz Lutfi KırdaUzerlerindeki etiketi olsun okuyarak kıy rın himmetile kurtulacağımızı umarım. çıt duymazsmız. Tiyatronun bir talim ve müzik kültürüne hayran olmamak müm taş istihzaratı ikmal edilmiştir. Bu yolun Sangöle giden kısmile San meti hakkında bir fikir edinemiyor musuSözü uzattım galiba... Hatta sade uterbiye yurdu olduğunu bilmiyen bir Ru kün değildir. Muhakkaktır ki Rumenler çalışıyor ve medeniyet sahasmda büyük kız köprüsü arasmdaki toprak tesviyesi nuz: Turfanda çilek çıktı!.. Fakat, ne zatmış olmadım biraz da mevsiminden evmen yoktur sanırım; dedi. de tamamlanmıştır. yazık ki, buna mukabil portakallarm su vel bahara girmiş bulundum. Bu akşam Traviata'yı seyredeccğiz. adımlarla ilerliyor. Killik, Deliler, Sangöl, Kemaliye köy yu çekildi. Her yemiş, mevsiminde kendiSelim Strrı TARCAN Ne yapayım: Kabahat bende değil. Traviata! (Verdi) nin bu ölmek bilerinin bu sene bütçelerine birer ebe ne düşen rolü bitirince, yerini yenisine ter Nisan o kadar güzel bir çehre ile görünmiyen eserini bilmiyen yok gibidir. Me1*1 Evvelki yazılar 6, 13, 17 ve 27 mart tahsisatı konmuş ve ilk mezunlardan kediyor: Tabiatin değişmez kaidelerin dü ki, daha bir aylık yoldan bahara denî âletnin bütün operalarında vakit, tarihli sayılarımızda intişar etmiştir. kabile gönderileceği Sıhhiye müdürlüden biri de bu... «hoş geldin!» demek, «nezaket icabı» olğünden bildirilmiştir. Derbend köyü ile du. Baş raflarda kurulan ıspanakla pırasaTepeköy mekteblerini nnoksanı ikmal eSalâhaddİn GÜNGÖR dilmiş ve Köseali köyünde müceddeden nın yerinde bir haftadanberi bezelye ile yapılmakta olan okul binasmm ikmali de kuvvei karibeye gelmiştir. Sobran dan Baklacı köy önündeki 6 7 kilometrelik mesafede Kocaçay mecrasına bir kanal açılarak bu civardaki halkm sıtmadan kurtarılması temin edilmiştir. Alaşehirle Salihli arasmdaki telefon hattmm bütün direkleri yenilenmiş, yağmurlar, Köseali, Keserler kövlerine ve Kemaliye ile Derbend köv>ri ara smdaki tarassud kulelerine telefon hatlan çekilmiştir. Beledivemiz. Belediyeler Bankasm dan 25 bin liralık bir istikraz yapmıştır. Bu para ile şehrin en mübrem ihtiyaclanndan olan mezbaha, lonca, asrî mezarlık yaptırılacaktır Beledivemiz memleketin en büyük ihtiyacı olan içme suyunu temin için de esaslı teşeb Samsun (Hususî) Son yıllarda, şehrimizde göze çarpan bir imar ha büslere girişmiş bulunuyor. reketi başlamıştır. Bu hareket, binaları olmıyan resmî dairelerde görülmekAlaşehrin meşhur olan Sankız maden Bandırma (Hususî) Keşif bedeli seksen bin lira olarak, iki bin tediı. Bu kabilden olmak üzere Posta ve Telgraf İdaresi Bankalar cadde suyu ve kaplıcasmın büyük rağbet görmetre murabbaı bir saha üzerine yapılmakta bulunan Halkevi binasmm temel sinde 60 bin liraya güzel bir bina yaptırmıştır. Tayyare Cemiyeti de gene düğünü nazarı dikkate alan Belediye ayni caddede bir bina yaptırmaktadır. Merkez ve Ziraat Bankalan da bu miz ve kaplıca müsteciri bu sene tenez ve bodrum kısmı on iki bin lira sarfile ikmal edilmiştir. Halkevi binası asrî cadde üzerinde ayrı ayrı iki büyük bina yaptıracaktır. Bu güzel binalaı züh trenlerile gelecek olan misafirleri ve çok cazib bir şekilde olacak, İçinde müteaddid odaları ve sekiz yüz kişi Samsunumuzu bir kat daha mamur bir hale getirecektir. Gönderdiğim resim daha ziyade memnun etmek için şimdi istiab edecek sineması ve temsil salonu bulunacaktır. Resmimiz Halkevi binasmm maketini göstermektedir. den esaslı tedbirler almaktadırlar. Posta ve Telgraf idaresine aid binayı göstermektedir. Gözüme ilişen ilk çağlabademini yemeye kıyamıyorum. Mümkün olsa da onu bir rozet gibi yakamıza taksak ve sevgiliden hatıra kalan bir yeşil yaprak gibi cüzdanlarımızda saklasak... Halef ve selef Alaşehirde feyizli çalışmalar Bahk hastanest ! Samsunda yapılan yeni binalar J Bandırmanın yeni Halkevi binası J Pıtsburg'da bir balık hastanesi açılmış. Gayesi, damızhk, kıymetli bahklan tedavi e^ mek Tatlı su bal1 ğmı üretmek iç ; ' damızlık diye kullanılan nadir bulunur cınsten balıklar içinde hastalanan olursa, balık esntitüsü, bunları doğru hastaneve sevkediyor. Orada, bin bir itina ile tedavi görüyorlar ve iyi oluyorlar. Yapılan tecrübeler neticesinde, yor gun tatlı su balıklarmın tedaviyi takib eden bir deniz suvu banvosundan sonra, büsbütün iyileştikleri, kendilerine geldikleri görülmüş. Hatta. tuzlu su banyosunu, bir çağanoza tatbik etmişler. onun üzerinde de şifalı tesiri görülmüş. Bir, Pitsburg'un bu nazü naim içinde yaşıyan talihli bahklarını, bir de bizim, lodosta gevsedikten sonra povrazdan baska ilâc. Balıkpazanndaki çavalva dan gavri banvo vüzü pönniven kalender bahklan düsündüm Ne valan sövliyeyim, onlar he^abına berikilere hased ettim ve icim acıdı. Sağ bileırinden yaralandı Bostanbaşmda Dalgıç sokağmda oturan Abdullah oğlu Havri evinde otururken sarhoşlukla elini cama çarptı 5 ı ndan sağ bileğinden varalanarak Beyoğlu hastanesine kaldınlmıstır Üzerinde esrar bulundu Küçükpazarda Onluk sokas;ında oturan Hasan oğlu Hamdi nammda bır =ahsın üzerinde yapılan araştırmada 20 santigram esrar bulundu»nndan vakalanarak tahkikata bşlanmıstır. Tüberküloz Cemiyeti toplantısı Tüberküloz Cemiveti mutad aylık toplantısını 5 nisan çarşamba günü saat altı buçukta İstanbul Etıbba odasında yapacaktır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: