26 Mart 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

26 Mart 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURlYET 26 Mart 1939 Marmarada bir motörün Henüz yıkılmıyan duvar Yeni bütçe, Encümenden Fabrika, yirmi dört saat bilâ fasıla çalıştığı kısım kısım çıkıyor daha battığı anlaşılıyor lar tehlikeli vaziyette... halde siparişleri karşılıyamam^ktadır Belediyenm yeni sene bütçesinin hazırDevlet meteoroloji istasyonu, dün Deniz Ticareti Müdürlüğile limanlara Karadenizde şjmalden, Marmara ve Akdenizde cenubdan bir fırtına başlamak üzere olduğu haber vermiştir. Bahçekapı yangın sahasında Müddeiumumilikçe kat'î keşif yapılmamıs ol makla beraber yangın sahasında bulunan Yenişark berberinden itibaren ekspertiz ve tahliyeye başlanmasına Müddeiumumilik tarafmdan müsaade edilmişti. Fakat buradaki kazma işleri esnas'nda henüz yıkılmıyan duvarlar tehlikeli bir vaziyet arzettiğinden dün sabah Eminönü kaymakamlığı yangın sahasma girilmesini ve civardan geçilmesini menetmiştir. Adliyece yapılacak keşfe zarar vermezse tehlikeli kısımlar yıktırılacaktır. lığına dün de devam edilmiştir. Yen bütçe, encümenden, kısım kısım çıkmaktadır. Bu sene daha ziyade yol inşaatma ehemmiyet verilecektir. Vali ve Belediye Reisi Lutfi Kırda;. dün öğle üzeri Belediyeye gelerek bir müddet belediye işlerile meşgul olmuştur. Merinos fabrikasının C Şehir ve Memleket Haberlerl ) Belediye bütçesi Denizlerde fırtına Bahçekapı yangını tevsii düşünülüyor • Siyasî icmal Almanya ve komşuları edi milyon Çekin yaşamakta olduğu Bohemya ve Moravyaya aid hududların beşte dördü Almanya ile olduğundan bu memleket & • deta Almanyanın içine gömülmüş gibiydi. Yeni Almanya, haricdeki büyük Slav âlemile sıkı irtibatı olan ve PanSlavizmi yaratan ve Rumelinin Türklerin elinden çıkmasmda bile manevî cihetten başlıca âmil olan bir yabancı ve canlı unsunra müstakil olarak Alman milletinin kalbgâhında yaşamasına siyasî coğrafya zaruretlerini ileri sürerek müsaade etmek istememiştir. Nasıl eski büyük Almanya împaratorlukları da her zaman Çekistanı istiklâlden mahrum ederek ancak Alman camiası içinde bir millî varlık olarak yaşatmışlardı. Vaziyeti bu şekilde görmiyea ingiltere ile Fransa ise, Almanyanın yalnız coğrafî noktadan içinde bulunan değil, yakın ve uzak yabancı milletlerden olan komşu memleketleri de ayni suretle zapt ve ilhak edeceğine hüİcmederek bütün dünyayı Almanya aleyhine kaldırmağa çalışmışlardı. Marmarada bir facia daha... Son fırtına yüzünden iki gün evvel, Marmarada bir facianın daha cereyan ettiği anlaşılmıştrr. Büyükçekmeceden kum yüklü olarak gelen Namazgâh motörünün üç gündenberi meydanda olmayışı merak uyandırmıştır. Dün sabah Çekmece sahillerinde Namazgâha aid bir yeke ve bazı paraçalar bulunmuş, Namazgâhın fırtına tesirile battığı anlaşılmıştır. Civar limanlardan malumat istenmiştir. Öğrendiğimize göre, Namazgâh motöründe bir kaptan ve iki tayfa olmak üzere üç kişi vardı. Malzeme laboratuart Âsık mevkuf! Sevgilisine Tevkifaneden tehdid mektubları göndermiş! Sevdiği Bedia isimli bir kıza T\vkifaneden tehdid mektubu gönderdıği iddiasile Sultanahmed birinci sulh seza mahkemesine verilen mevkuflardan Mukadder Teker, dün sabah muhakeme edilmiş, sorgusu yapılmıştır. Bu mevkuf genc, Bediaya Tevkifaneden aşk mektubları gönderdiği doğru olduğunu, lâkin tehdid mektubunu kendısi göndermediğini söylemiştir. Hâkim Reşid Nomer, yapılan istiktabda tehdid mektubunun kendi el yazısile olduğu anlaşıldığından bahsedince de, «ben yazmadım> diye ifadesinde ısrar etmiştir. Mevkuf genc, hâkimin müsaadesile dosyadaki mektubları birer birer eline almış, mahkeme salonunda sesi titriyerek okumuştur. Bu mektublarda, Bediaya aşağı yukarı cseni hatırladıkça yanıp tutuşuyorum. Gece sabahlara kadar seni düşünüyorum. Sen beni sevmezsen de, zararı yok, arada bir karşıma çık, yanıma yaklaş da yüzünü göreyim. Bana bu kadarı da kâfidir. Bu suretle teselli bulurum. Bugün mevkufum, lâkin yarın ben de dört duvar arasmdan kurtulacak, senin gibi hürriyetime kavuşacağım. O zaman seni doya doya seyre derim. Şimdilik insaf et de, kadınların ziyaret günlerinde Tevkifanede beni ziy'â'rete' gâ\, muhakeme1 edildîğim gtinterde de Adliye koridorlannda dolaş> diyor, kadınların ziyaret gün ve saatinj, muhakeme gün ve saatini kaydediyordu. Genc, mektublardan birini okurken kızardı ve yutkundu: Devam edeyim mi? dedi. Hâkim: Yeter, dedi, şimdi tehdid mektubuna dair izahat ver. Hâkim sordu: Mektublardan birine üzerine ok saplanmış, bir kalb resmi çizmiş ve ayrıca bir de kınından sıyrılmış kılıc resmi yapmışsm, bunların manası nedir? Bunlan ben yapmadım ki! Yapan, söylesin! Yapan kim? Kimbilir; Tevkifanede bütün arkadaşlarım benim Bediaya olan aşkım yüzünden gece sabahlara kadar gözler.me uyku girmediğini biliyorlar. Onlar alay olsun diye böyle bir mektub hazırla mışlardır, ihtimal! Sen bu Bediayı nereden, tanıyor sun? Ben evvelce <Ferah» sinemasmda makinisttim. Bu kız da orya filim seyretmeğe gelirdi. Lâkin hep annesile beraber geldiğinden, kendisile konuşa mazdım. Mektub yazar, sinema başla yınca bir aralık fırsat bulur, aşağıya iner, kızın oturduğu yerin arkasmda boş bir yer bulunca sokulur, mektubu o farkına varmadan usulcacık cebine yerleştirirdim. Lâkin, Bedia mektublarıma hiç mukabele etmiş degildir! O halde, sana yüz vermiyen bir kızla neden bu kadar alâkadar oluyorsun? Delikanlı sustu. Hâkim Reşid Nomer. maznunun evvelce her hangi bir işten cezalandırılıp cezalandınlmadığını öğ renmek üzere, muhakemenin devamını başka güne bıraktı. Belediyenin bir malzeme laboratuarı kurması kararlaştırılmıştır. Bu laboratuarda Belediyenin yaptıracağı inşaata aid malzeme muayene olunacak, muvafık görüldüğü takdirde kabul edilecektir. Bu suretle bir takım fena malzemenin kullanılmasının önüne geçilmiş olacaktır. Sadıkzade vapuru Merinos fabrikasının içinden bir görünüş Bursa (Hususî muhabirîmizden) 1935 te İsmet înönünün uğurlu elile temeli atılan ve 1938 şubatında Ebedî Şefimiz Atatürk tarafmdan altın anahtarla kapısı açılan Merinos fabrikası, son zamanlarda imalâtmı sür'atle çoğaltmak lüzumunu hissetmiş bulunuyor. Çünkü, memleket ihtiyacı günden güne artmaktadır. 934935 senelerindeki istihlâk miktarma göre hesablanarak yapılmış olan fabrikanm yüzde yüz tevsii dahi mukarrer bulunuyor. Bir taraftan memlekette artan yün ve kamgarn ipliği ihtiyacmi karşılamak, bir taraftan da maliyet fiatlarmı düşürerek, devletin yaratmak istediği ucuzluk davasında fabrikanm uhdesine düşen vazifeyi başarması için 2000 işçiden mürekkeb üç posta ile yirmi dört saat fasılasız surette çalışması icab etmektedir. Devlerin sanayî programi prensipleri arasında Merinos fabrikasının hususî bir vaziyeti vardır. Bu fabrika; memlekette çok fazla istihlâk olunan, buna mukabıl iptidaî maddesi memlekette bulunmıyan bir metaı, yani Merinos yünü ipliğini yapmaktadır. Devletin burada kurduğu fabrika, bu bakımdan, memleketin yünlü ihtiyacını karşıladığı kadar iptidaî maddesini de dahilde istihsal için müstahsili teşvik etmektedir. Fabrika bu prensipe birinci sık üzerinde tamamen intıbak etmiş ve Türkiyenin umumî ihtiyacım asgarî yüzde seksen beş nispetinde karşılamağa başlamıştır. îkinci şıkka gelince; fabrika, Merinos yü\inün müstahsilden dogrudan doğruya alıcısı olmak sıfatile bu maksada da hizmet etmektedir. Ancak şurasını da keydetmelidir ki; bugün fabrikanm dahilden satın aldığı yün miktan bir haftalık işçiliğine dahi kâfi gelememektedir. Üst tarafı tamamen haricden satın almmaktadır. Bu itibarla yerli koyunları Merinoslaştırma yolunda daha*uzun zaman çahşmak lâzım geldiği anlaşılmaktadır. Zira, fabrikasyon yürüyüşile Merinos yetiştirmesinin bir hamlede adım uydurmalanna imkân pek güçtür. Fabrika imalâtmı sür'atle çoğaltabildiği halde Merinos koyunlan ayni sür'atte üretilememektedir. Binaenaleyh îktısad ve Ziraat Vekâletlerinin bu davayı müştereken ele alarak, yünleri dünya piyasasından çok daha yüksek bir bedelle alman yerli Merinoslan mümkün olduğu kadar sür'atle artırmanm her çaresine baş vurulmalıdır. Maamafih haricden yün satın almamız asla bizi yeise düşürecek bir vaziyet degildir. Zira bu ilk maddeyi haricden alıp f abrikasmda işliyen millet yalnız biz değiliz. Almanya, İngiltere, İtalya ve Fransanın bizden hiç farkı yoktur. Onlar da yünlerini Avustralyadan almaktadırlar. Hatta, bizim onlara tefevvuk ettiğimiz iki nokta bile vardır: Onların fabrikaları hem eski sistem, hem de iklimleri Merinos yetiştirmeğe müsaid degildir. Halbuki, bizim iklimimiz bu ırkın yetiştirilmesine pek müsaid olduğu gibi, fabrikamız da en son sistem ve modern tekemmülâtm her vasfını haiz ve camidir. Fabrikamızda yün ipliğimizi kendimiz yapmakla şimdiye kadar harice verdiğimiz işçilik parasını dahilde bırakmış, ayni zamanda on on beş bin yurddaşı geçindiren 2000 kişiyi iş sahibi etmiş, ayrıca bu işin bütün teknik elemanlarını kendi içimizden yetiştirmeğe muvaffak olmuş bulunuyoruz. Şimdi harice verdiğimiz para, yalnız Merinos zürramın yününe verilen paradır. lşte o kadar... Merinos fabrikasının haziran 1938 deki imalâtile 939 martı arasmdaki nispet yüzde kırk kadar bir yükselme kaydetmektedir. Gelecek aylarda bu imalâtın ayda yüz tondan aşağı düşmiyeceği takarrür etmiş bulunmaktadır. Fabrikanm yüzde yüz tevsii projesinin tatbikı halinde Karabükten sonra büyük endüstri sahasmda memleketin en büyük fabrikası olacaktır. Merinos fabrikasının işçilik sahasmdaki tekâmül merhaleleri de cidden kayda şayandır. Önceleri yabancı memleketlerden alınan mallarm nümuneleri verilerek bunlara göre mal sipariş edilirken, bugün bizzat fabrikanm yapıp piyasaya çıkardığı nümuneler sipariş edilmektedir. Demek ki Merinos mamulâtı artık piyasa tipi halini almıştır. Katle teşebbüs Hüseyin Çengelin muhakemesi son safhaya girdi Denizbank, vak'a mahalline iki müfettiş gönderdi Finike cîvarmda karaya oturan Denizbankın Sadıkzade vapurunun tahlisi için icabeden muayene ve ameliyeye dünden itibaren başlanmıştır. Vak'a mahalline kazaya aid tahkikatla meşgul olmak üzere iki müfettiş gönderilmiştir. Sadıkzadenin bir kısım yolculannı alan Anafarta vapuru, îzmire uğnyarak limanımıza gelmek üzere oradan aynlmıştır. Tıpkı Almanyadaki kamgarn fabrikaBir kısım yolcular da Mersin vapurile ları gibi memleketin umumî yün ve kamgelecektir. garn ipliği piyasasının nâzımı olan MeFırtına dolayısile Adramsan feneri cirinos fabrikası, haricin memleketimize varına iltica etmiş olan Dumlupmar vateklif ettiği iplik fiatmda Bursa fabrikasının fiatını esas tutturmaktadır. Bu se puru yoluna devam edecektir. bebledir ki muhtelif Avrupa fabrikaları yüzde yirmi beş hatta otuz nispetinde fiat tenziline mecbur kalmış, binaenaleyh Merinos fabrikası da kuruluşundaki maksadlardan en mühimmini yerine getirmiştir. Yalnız Merinos fabrikası memlekette himayesiz çalışan yegâne fabrikamız olmak itibarile bir başka bakımdan da hususî bir vaziyete sahibdir. Meselâ mümasil ecnebi mamulâtından fazla resim ve takas primi vermektedir ki haricden gelen emtia Merinos fabrikasmdan daha az gümrük ve resim veriyor demektir. Bilhassa bu nokta, ehemmiyetle kayda değer. Diyebilirim ki Merinos fabrikası, içtimaî cepheden de örnek bir fabrika olmuştur. Meselâ zengin bir spor kulübü vardır. Hemen her spor şubesi bu kulübde faal bir vaziyettedir. Kantinde her gün beş yüz ameleye iki tabak yemekle ekmek 10 kuruşa verilmektedir. Ölçülmüş kalorili gıda olduğu için bir işçi hiç olmazsa bir günlük öğününü muntazam surette ve yüksek kalorili olarak yiyebilmektedir. Bir amele yardım sandığı da teşkil edilmektedir. Ayrıca, fabrikamn kooperatifi, işçilere kredi açmaktadır. lşçiler, fabrika bakkaliyesinden istediklerini birer fişle alıyor, aybaşında ödüyorlar. Amelenin sıhhî vaziyetile çok sıkı bir alâka mevcuddur. Fabrikada modern bir dersihane vardır. Bir yenisi de buna ilâve olunmaktadır. Bu dershanelerde kabiliyetli işçiler, fabrikanm muıhtelif şubelerinde tam birer ihtisas sahibi haline getirileceklerdir. Hulâsa bu fabrika, hem mekteb, hem de fabrika vasfmı taşımaktadır. Yani, onda çalışanlar, ayni zamanda onda yetişenlerdir. Fabrikanm en büyük derdi şehirle olan nakil vasıtası irtibatınm (bir asfalt yol mevcud olmasma rağmen) azlığıdır. Sekiz on bin kişinin maişetine medar olan ve içinde 2000 kişi çalışan bir fabrikaya otubüs şirketi pek az sefer tahsis etmiştir. Fabrikanm içine kadar alınan Mudanya Bursa hattmm bir ucu şehre temdid edilse de amele trenle şehre gönderilse, hiç de fena olmıyacak. ŞEHÎR tSLERt Çam ağaclarına ârız olan tırtıllar Çamlarda çok fena tahribat yapan çam kese tırtıllarile sıkı mücadeleye başlanmıştır. Şimdiye kadar Bakırköy ve Yeşılköy mıntakasmda 550. Sarıyer ve civannda devlete aid 4200 ve eşhasa aid 1650, Üsküdar ve Kadıköy bölgele rinde gene eşhasa aid olmak üzere 7001 çam ağacındaki tırtıl keseleri toplatUnlmıştır. ^ , ır f \ Pazarlıksız satış işî Pazırlıksız satış kanununun tatbika tile yakından alâkadar olması için İk tısad Vekâleti, şehrimiz kontrol şefi Hakkı Nez:hiye emir vermiştir. Bu alâka. Belediye ile. kanunun maksad ve şümulü içinde teşriki mesai su retile olacak ve kanunun tatbikatına azamî hız verilmesini mümkün kılacak tır. Vekâletin bu emri, dün Vilâyete ve îhracatı Kontrol dairesine tebliğ olun muştur. Pamuk ihracat lisansî Buğday, kömür ve madenler gibi pamuk ihracatmın da lisansa tâbi tutul duğunu yazmıştık. Gelen mütemmim malumata göre, buğday, kömür ve ma denlerin 1000 liralıktan aşağı kıymette olan ihracatı lisansa tâbi olmadığı halde ihrac olunacak pamuklar için, her ne kıymette olursa olsun, lisans almak mec buriyeti vardır. Mersin köylerine dağıtılan meyva fidanlari Mersin (Hususî) Köylülere dağıtılmak üzere, vilâyetimiz Ziraat müdür lüğü mevya aşı kalemleri ve ipek böceği tohumu getirtmiştir. Bilhassa Niğdenin Amasya cinsi elma aşılarile Bursamn meşhur şeftali aşı kalemleri ve Bursa İpek Böcekçiliği Enstitüsünün hazırla dığı on altı kutu ipek böceği tohumu bu meyandadır. Merkez ziraat muallimi Ziya Işm bu ası kalemlerinin nasıl tatb:k edilmesi lâzım geleceğıni köylüye öğret meğe memur edilmiştir. Vilâjreti mizde yepyeni bir ziraat mevzuu olan bu yeni aşı ve ipek böceklerinin çok müsaid şartlar içinde tahakkuk ve inkişaf edeceği umulmaktadır. Aşı kalemleri ve ipek böcegi tohumlan köylülere parasız dağıtılacaktır. Musa Ataş Basın kurumu balosu dün gece verildi İstanbul Basm kurumu balosu, dün Adanada hayırsever bir akşam Maksim salonlannda verilmiş, fabrikator güzide davetlilerin iştirak ettiği top Adana (Hususî) Fabrikator Nuri, lantı, neş'e içinde sabaha kadar devam ilkmekteblerden birine beş yüz met etmiştir. relik bir arsa hediye etmiş, aynca ilkYumurta ihracatında inkişaf mekteb talebelerinden üç yüz çocuğa da Yumurta ihracatı, son haftalarda bü elbise yaptırmıştır. Millî Mensucat fabyük bir inkişaf göstermeğe başlamıştır. rikası da Ankara Çocuk Esirgeme Ku Bu inkişafın daha artacağı ve bu seneki rumu himayesindeki çocuklardan sekumumî ihracatın büyük bir rakama ba sen üç çocuğu, fabrikada iş sahibi yapmak icin himavesine almıştır. liğ olacağı muhakkak sayılmaktadır. tktısad Vekâleti, ihracatı kontrol daYılda yalnız bir lira iresinin her gün kontrol ettiği yumurta miktan, 500 600 büyük sandıktan aşaVerip Çocuk Esirgeme Kurumuna ğı düşmemektedir. Bu miktar, evvel üye olursanız kimessiz yavrulann ce ancak bir hafta içinde ihrac edilen sağhğına ulaşmış olursunuz! sandık adedine muadildir. Fakat Almanyanın komşusu olan dev/etler böyle bir endişeye kapılmamışlar ve birbirini müteakıb az bir zamanda Almanya ile esaslı surette anlaşarak ikÖldürmek kasdile silâh atmak ve mes:ısadî ve siyasî ihtilâflı bir mesele bırakken masuniyetini bozmak mevzulu bir madıklanndan aralarında devamlı ve sağdava, dün sabah îstanbul Ağırceza mahlam iş birliği teessüs etmiştir. kemesinde son safhasına gelmiştir. Şöyle ki, Romanya, kendisinin mebMüddeiumumî muavini Feridun Ba :ul petrol, alüminyom, krom, manganez gana, suçlu Hüseyin Çengelm üç kere öldürmeğe tam teşebbüsten cezalandı ve emsali ham maddeleri, büyük bir kısnlmasmı, ayni zamanda mesken masu mı motörlü olan Alman ordusunun ihtiniyetini bozmaktan da tecziyesini iste yacını, harb sanayiini ve umumî san'at miştir. Evvelce' Arnavudköyünde polis hayatmı tatmin edecek miktarda vermek olan, sonra polislikten çıkan ve bakkal ve toprağı Avrupanın Rusyadan sonra dükkânı açan Hüseyin Çengelin, Orta n büyük erzak ambarı olan memleketiköyde, kendisile beraber oturmasını tek nin mahsulünü Alman milletinin yiyecelif ettiği Aliyenin bu teklifi reddetmesi ;ini temine tahsis eylemek suretile, geniş üzerine, kadına ayrı ayrı zamanlarda bir anlaşma yapmıştır. kurşun sıktığını ve üçüncü defasmda da Almanya dahi, bu ham maddelerin Aliyeyi ararken karşısma çıkan Fethiye 'e hububatın istihsalini tezyid edecek !eadh bir kadına ateş ettiğini anlatmış, 'azım ve tesisatı temin etmeği taahhüd ölümle neticelenebilecek olan bu teşebetmiş, Romanyanın vaktile Çeko Slobüslerinin öldürmeğe tam teşebbüs maakya harb sanayii tarafmdan temin ehiyetinde olduğunu uzun uzadıya izahdilen esliha ve mühimmat ihtiyacım şimla, beyanatına kadmlann ölüm tehlikesini nasıl atlattıklarını ilâve etmiştir. di Almanya kendisi taahhüd etmiştir. İngiltere, bu anlaşma ile sulhun tarsin Ceza isteği, altmış dokuzuncu, dört yüz edilmiş olması cihetinden siyaseten memkırk sekizinci maddelerle yüz doksan üçüncü rşadde.nuı birinci fıkrasma uy nun kalmışsa da Ingılız sermayesinin ve gundur. İstenilen ceza, aşağı yukarı ticaretinin mühim bir piyasasını kay&et:iğinden iktısadî noktadan hayli sıkılmışyirmi sene kadar hapis cezasıdır. nr. Muhakemenin devamı, Hüseyin ÇenAlmanya, Romanya ile yaptığı anlaşgelin müdafaası yapılmak üzere, bıra manın akabinde, şarkî Prusyanın komşukılmıştır. su olan ve Romanya gibi Almanya ile ADLtYEDE Sovyetler Birliği arasmda bulunan Litvanya ile de, arazi, emniyet ve iktısadî Neşriyat dolandırıcılığı Neşriyat dolandırıcılığmdan suçlu şler hakkında mühim bir muahede imzaMahmud Saim Altmdağın muhakeme amıştır. Bu muahede ile Litvanya 150,000 nüsinde, İstanbul asliye dördüncü ceza mahkemesi dün sabah kararmı bildire Fus ve 2,848 kilometre mesahası bulucekti. Celse açıldı, Mahmud Saim Altm nan Memel arazisini Almanyaya terketdağ müdafaasım yazılı olarak verdi ve miş, bu suretle Almanyanın mesahası mahkeme heyeti kısa bir müzakereyi 72,000 kilometre murabbaına ve nüfumüteakıb, suçlunun evvelce vaki bir su da 92 milyona baliğ olmuştur. Almahkumiyeti hakkında istilâmda bulumanya Litvanyaya Memel limanmda bir nulduktan sonra karar verilmek üzere, icarî serbest mmtaka göstermiştir. muhakemeyi başka güne bıraktı. Ayni zamanda Almanya, mesahası Melânkoliye müptelâ imi§! 55,670 kilometre murabbaı ve nüfusu Beyoğlunda, bir müddet kendisile ya iki buçuk milyon olup toprağınm beşte şıyan Sabahati, büsbütün kendisine dört buçuğu ziraî istihsale mahsus olan hasretmek istiyen ve sonra rovelverle Litvanyanın haricî emniyetini de tekeföldüren celeb Rahim, îstanbul Ağırceza fül etmiştir. Şöyle ki, Almanya, Litvanmahkemesinde meşhud suç kanununa aya karşı cebir ve kuvvet istimal etmegöre muhakeme edilirken, vekili «mümeyi taahhüd ettiği gibi, üçüncü bir dev•kkilim, aşkî melânkoliye müptelâdır» demiş, kendisinin müşahede altma alm letin Litvanyaya yapacağı taarruz ve temasmı iştemişti. Müşahedeye ve ayni cavüze de yardım etmiyecektir. Litvanzamanda bazı müdafaa şahidlerinin ça a da Alrrtenyanın düşmanlanna yardım etmemeği üzerine almıştır. ğınlmasma karar verilmişti. Memel arazisi şarkî Prusyadan gelen Dün sabahki muhakemede, bu müdaAlman askerî kuvvetleri tarafmdan işgal faa şahidleri gelmiş, lâkin celeb Rahi min Adlî Tıbda müsahedesi daha bitme dilmiş ve Hitler bir zırhlile denizden ;elerek Almanyaya ilhak edilen bu yeni diği anlaşılmıs, muhakeme kalmıştır. memleketi de ziyaret eylemiştir. On şahid dinlenecek Slovakyanın müstakil bir devlet olarak Samatyada Mehmed Emin adlı biri ;inin iki yüz lirasmı dolandırdığı iddia Almanyanın himaye ve muzaheretini ka;dilen lokantacı Mahmud Celâlin mu bul eylediğine aid 23 martta Berlinde imzalanan muahedenin metni neşredilhakemesine dün sabah başlanmıştır. Davacı Mehmed Emin, dava ettiği a miştir. Bu vesikanın birinci maddesüe damm kendisile bir gün Çeşmemeyda Almanya Bohemyaya yakm cesamette nmda konuştuğunu. «şurada İngiliz sa bulunan 50,000 kilometre murabbaı ve raymm yanmda küçük, lâkin güzel bir iki buçuk milyon nüfusu olan Slovakyaev var, üç yüz liraya satın almanı temin nın siyasî istiklâlini ve mülkî tamamiyeMÜZELERDE edebilirim> dediğini, bir simsar vasıta tinin muhafazasını kendi himayesi altına sile kendisine dısarıdan bir bina gös Eski taksimi meyah mühen terttiğini, sonra kaparo olarak iki yüz almıştır. disliğinin kıymetli örneği lira aldığını, <sened getireceğim» dedi Bu muahedenin ilk tesiri derhal görülmüştür. Karpat Ukraynasının işgalini taBüyükdere ve Sultan Mahmud sula ği halde sened vermediğini ve para almamlıyan Macar ordusu kıtaatı hududun rının toplanarak dağıtıldığı taksim dığını da sonradan inkâr ettiğini söyle belli olmamasmdan şarkî Slovakyanın da mahzenlerinde, bazı arızalar görülmüş, miştir. Buna karşı Mahmud Celâl, arada böy işgaline başlamıştı. Muahedenin akdi matamire başlanmıştır. Tamir ameliyesine devam ederken, Müzeler idaresine mah le bir muamele geçtiğinin ve davacıdan lum olur olmaz Macar kuvvetleri geri çezenlerin cephesi üzerine çimentodan bir para aldığınm aslı, esası olmadıgı ceva kilmiştir. bordur çekildiği, bu suretle tarihî eserin bını vermiş, mahkeme, gösterilen on Muharrem Feyzi TOGAY çehresinin değiştirildiği haber veril şahidin dinlenmesi kararile, muhakememiştir. b b]| t ] nin devamım Müzeler miman, inşaat mahalline giC. H. PARTtStNDE derek yapılan işleri tetkik etmiş, eski Nüshası 5 kuraştnı. Türkiye Haric Türk taksimi meyah mühendisliğinin Parti başkanhkları valilerden icîn icin kıymetli örneklerinden olup bugün mev alınıyor 1400 Kr. 2700 Ki. Senelik cud kalan bu eserin tadilen muhafazası 750 > 1450 » Vilâyet ve kazalarda Parti başkanlık Alb aylık lâzım geleceği hakkında bir rapor tan 40ü > 800 » zim ederek eski eserleri koruma encü larınm vali ve kaymakamlardan alm Üç aylık 150 * Yoktur Bit aylık ması kat'î surette takarrür etmigtir, Cumhu r iyet Abone şeraiti:

Bu sayıdan diğer sayfalar: