19 Mart 1939 CUMHURÎYET TÜRK İNKILÂBI VE KADIN 4 Miliî karakterimiz Yazan: ÎFFET ORUZ Dünya ahvali yeniden karıştı IBasmakaleden devam] ce. Ne kaJar küçük olursa olsun hiçbir millet tasavvur olunamaz ki nekadar büyük olursa olsun herhangi bir taarruz önünde, bütün bütün yok olmak pahasına dahi olsa, kendi varlığmı canhevlile müdafaaya kalkışmasm. Tabiatin, varlığı muhafazadan ıbaret olan bu en basit kaidesi ÇekoSlovakyada harekete geçemedi. Herhangi millî varlık miskin bir uysallıkla galib kuvvetler önünde oyuncak haline gelmeğe muvafakat edemez ve etmemelidir. ÇekoSlovakya önünde sonunda kendini müdafaa etse en fena bir ihtimalle bundan başka bir netice çıkamazdı. Hal buki böyle yaparak ÇekoSlovakya müttefiklerinin sözlerine bağlılıkları derecesini dünyanm gözü önünde şiddetli bir imtihana tâbi tutmuş olur, ve ondan daha mühim olarak millî varlığımn müdafaası uğrunda en ileri fedakârlıklardan çekinmediğini göstermiş bulunurdu. Millî varlıklarm ve millî istiklâllerin manaları işte böyle hareketlerle sabit olur. Bu yolda söylenebilecek pek çok misallerden bir tanesini Ingilterenin cenubî Afrika muharebesinde görebiliriz. Üç buçuk kişilik Boer'ler orada koca îngiliz Imparatorluğuna karşı harbe girişmekten çekinmediler ve kendi cevherlerindeki istiklâl aşkile bunu uzunboylu idameye muvaffak olarak netice itibarile şimdi bu şerefli hareketlerile mütenasib bir istiklâle sahib bulunuyorlar. PAZARDAN Sür'at devri Sür'at de\Tİnde olduğumuzu şimdi öğreniyoruz. Bunu bize saatte beş yüz kilometre yapan otomobiller, bin kilometre yapan tayyareler değil, son gün lerin hâdiseleri öğretiyor. Orta Avrupa haritasını 48 saatte değiştiren hâdiseler!.. Bir memleketin haritasını hakikatte değil, kâğıd üzerinde değiştirmeğe ve yeniden bastırmağa kalksanız matbaada en az bir hafta uğraşırsınız. Fakat zamanımızın fatihleri, taze yumurta alan bir adamdan daha sür'atle koskoca memleketleri ele geçiriyorlar. Dünya haritası, denizin üstündeki bulut akisleri gibi îik sık ve çarçabuk değişmeğe başladı. Üç gün eline gazete almıyan bir adam, eline gazeteyi alınca, on sene sürmüş bir «ansefalit letarjik» uykusundan uyanmış gibi pek çok şeylerin değiştiğini görerek parmağı ağzında kalacak. DUYDUNUZMU PAZAPAI Çıplakların İki kardeş havgası Yirmi sene içerisinde ve inkılâb esas flerden faraza bu kamplarda liselerden larrmız arasmda kadın hamlesinin nasıl çıkan kadın ve erkekler adeta bir asker bir yer tuttuğunu gözden geçirmiş olduk. terbiyeden geçirilmektedirler. Bunlar Görülüyor ki bu hamle de, diğer hamle grup grup memleket içerisine dağılarak ler gibi dinamik ve aktif bir hamledır. kurdukları kamplarda bedenî hareketie1 Millî varlıktan özünü alır; millî esasa yaparlar, meşakkate idman ederler. Er medenî evsaf katılmak suretile bir mu kekler yol yapar, kadınlar tarlalarda işvaffakiyet elde edilmiştir. Münevver ka lerler, hayvanlara bakarlar. Bu kamplardınlıkla köylü kaduthğınra halitasından dan geçmiyenlere ise iş verilmez. Demek elde edilen bu muvaffakiyet bugün bir ki o zaman da medenî bir millet seviyesiinkılâb kadını tipini yaratmış bulunuyor. ne göre ve memleket bünyesinin icablaBu tipin köye bütün manasile aşılandığı, rına uyarak kadın işini organize etmişlerşehirlerde ise kozmopolit münevverin ta dir. Bugün bu icablar değişince veche de mamile yerine kaim olduğu gün, memle değismiştir. ket ideal kültür seviyesine erişmiş olacakTürkiyenin bu bakımdan ele almacak tır. Türk anası ki millî ve cinsî faziletin bünyesine gelince: Türkiyede bu kuruden aldığı kuvvetle Türk cemiyeti üze lus ve yapılış devrinde bir işsizlik mefhurinde her zaman müspet tesir yapmış bir munu iddia etmek çok yersiz olur. Bir unsurdur; bu unsura bugünkü manasile iki şehrin cazibesine kapilıp buralara akın disiplinli bir hürriyet ve istiklâl mefhumu etmek dahi bu memlekette işsizliği vücude aşılandıkça, elbette, camianın istifadesi getiremez. O kadar yapıcılık devıinde büyük olacaktır. yiz. İnsanlar ki iş ve hayat uğrunda Gerek Atatürkün değerli düşünceîe memleket memleket hicret etmişlerdir. rinden çıkarmağa çalıştığımız mana, ge Bizim anavatanımız baştanaşağı Türk rekse inkılâbın akışı içinde elde ettigimız münevverinin, Turk işçisinin hımmetine hakikatler bize gösterıyor ki, kadın hanı muhtacdır. İnsan yalnız Çoruh vilâyetin lemiz, hayalî bir ideal değildir. Bu ham dolaşsa, görür ki, köylünün elile yaptığı le memleketin bünyesine göre vücude mektebde kiremid ve camla beraber ek?ik getirıldiği gibi memleket menfaati icab olan muallimdir. Mekteb ki, daha köyde larındandır da. Böyle olmasa, ortada bir yüzde kaç nispetindedir? Bir de tarlayı insanî düşünce olduğunu farzetsek, fakat fabrikayı, limanı, maden ocağını, müesbu, bizim millî bünyemize uymasa; nite seseyi, köy ve şehir inşaatını, demiryolkim ilmî nazariyeler arasında hergün böy lannı, şoseleri, köprüleri ve saireyi düşülelerine raslamak mümkündür; bunlar re nelim. Bunun için bu memlekette kadını aliteye uymazlar; Türk anası tıpkı çocu yalnız analık vazifesinin başma bıraka ğu gibi sevdiği memleketi uğruna kaniim mayız. Bu vazifeyi hiç ihmal etmemek ki her fedakârhğı yapmağa razı olurdu. şartile, kadın çalışacaktır, hem pek çok Bu kanaat ise şüphesiz hürriyet ve istik çalışacaktır. Kadının bu çalış.malarında lâlden feragat gibi miskin bir kanaat de yardımcısı ise şüphesiz cemiyettir. Niteğil, memleket icablarma tebaiyet gibi va kim bütün medenî mem|eketlerde bu, böyle olmuştur. Bunun için 15 kanunlarını kur bir kanaat olurdu. Fakat bizim bünyemiz bilâkis kadra, gözden, şöyle sathî oîarak, geçirmek bile erkek ferdlerin çok faal olmasını ve menv hakikati bize gösterir. lekette yer doldurmasmı icab ettiriyor. Bunun için, evvelce kısaca bahsettiğimiz Hitler'cilik kadını cereyanının bizim bünyemizle hiçbir alâkası yoktur. Bunu memleketimiz için bir örnek veya dünya kadın hamlesi için bir gerileme olarak göstermek açıkça demagoji yapmaktır. Bu cereyan Alman camiası içinde yer almıştır. Bir memleket derdlerinc care ararken her tedbire başvurabilir. Almanya, işsizleri için çare ararken, kadını evinde ahkoymak gibi pasif bir tedbire başvurdu. Vaktaki harb sanayii inkişaf etti. O zaman eskisinden çok daha fazla olarak, kadınlar fabriklara girdiler. Bu suretle memleket iktısadiyatı iki taraflı bir inkişaf a doğru yöneldi. Demek en aşağı yarım asır için Türkiyede işsizlik bahse mevzu olamaz. Değil ki kadın ekseriyeti esasen müstahsildir. Değil ki inkılâbımızda sınıf ve imtiyaz tanımıyoruz. Kadın ve erkek bir tek varhk ve bir tek kütleyiz. Memleket baştanaşağı kurulduğu, nüfus miktarı kırk elli milyonu bulduğu gün dahi bu kütle, bütün ferdleri müsavi hür ve müstakil olarak bir ahenk yaratmakta müşkülât çekmiyecektir. Birlik müteaddid tezler, müteaddid cereyanlarla baltalanmak isteıiebilir. Onun için Ata ve Atatürkün arkasındakiler kadınlar da dahil olduğu halde bu memlekette süfrajet kadını cereyanından hoşlanmamışlar ve bu tezi baltalamışlardır. Bunun gibi dünyanm herhangi bir tarafındaki bir kadın cereyanı veya Türk inkılâbının benimsememiş olduğu bir düşünce tarzı bize birşey demez. Türkiyede Türk inkılâbcılığı geçer. İnkılâb esaslarırmzdan ise bir zerre dahi feda edeme(Bitti) Sür'at devri Hayret nidaları Bir terzimizin heyecanı Liste bekleyenler İki kardeş arasında Bazı gazeteler iki kardeşin birden namzed listesine giremiyeceğini haber veriyorlar. Bu haberde yanlışlık yoksa eksiklik var: Büyük karde=ler m'\ küçük kardesler mi listeye giremivecekler? Bu cihet tasrih edlmeli ki kardesler arasında, namzedliji geri almak için ihtılâf çıkmasın. 7 Nitekim, \ akit canibinden sı:an bir şayiaya göre Başmuharrir Asım Us, kardeşi Tarık Usa asabî tarizler yıpmağa başlamış: Namzedliğini son geri ıl. Benden daha küçüksün demiş. Tarık Us cevab vermiş: Ağabeyımsın, emredersia, fakat us (yani akıl) yaşta değil, baştıdır. Asım Us: Benim başım seninkinden daha büyük. Tarık Us: Mesele başın büyüklüğünde değil, içinde. Asım Us: Senin başının içinde ne var? Tarık Us: Us var. Asım Us: Benim başımm içinde us yokmu? Tarık Us: Elbette... Var, var ama... Daha uslu olmak lâzım. Asım Us: Ben yaramaz mıyım? Tarık Us: Baksana bağınyorsun, içeriden çocuklar işitiyorlar, öteki gazetelerin kulağına giderse yazarlar. Asım U s : Yazsınlar... Ben yalnız senin değil, bütün muharrirlerin büyüğüyüm. O sırada küçük kardeşleri Rasim Us içeri girmiş: Yoo...k, demiş, ikiniz de namzedlikten vaz geçin. Senelerdenberi hevesinizi aldınız, biraz da ben olayım! Ağabeyleri dinlememişler ve meseleyi halletmek için kur'a çekmeğe karar vermişler. Fakat bu ailevî kur'a neticesini öğrenemedik. Cıplaklar âleminde kavga var. Kahramanları Sally Rand v; Eleanor Holm iiimli iki kadın. İkiıi de, Amerikada oaşhyan çıplaklık modasını menfaat vasıtası yapmağa hakkile muvaffak olup bir hayli para ve bir o kadar da şöhret kazanmış. Sally Rand, geniş pijamalar giyip numaralar yapan artist kızlardan bir grupun başmda, San Fransısko sergısınde büyük bir muvaffakiyet kazanmışhr. Eleonor Holm, işi daha ileri götürüp, yarı çıplak kadın ve erkek yüzücülerden bir grup toplamış, Nevyork sergisinde, yüzme numaraları inhisarını almış. Şimdi, çıplaklık merakhlarından Eleonor Holm'ün çektiği para hadsiz ve hesabsız. Sally Rand kıskanclıktan ve öfkeden çathyacak hale gelmiş. Bu kadın, geçenlerde bir tiyatro sahnesinde, galiba birkaç kişiyi pataklamış, yüzünü gözünü yırtmıştı. Ele avuca sığmaz, tehlikeli bir mahluk. Rakibesıle arasında başlıyan bu hased böyle devam ederse, Nevyork sergisinin en cazib numarası, yan çıplak yüzücülerin manzarası yerine, saç saça, baş başa bir döğüş manzarası olmk ihtimali yok değildir. Hâdiseler, on günlük bir mesafeyi on saate indiren otomobillerden ve tayyarelerden daha hızlı koşmağa başladılar. Tarihte vukua gelmeleri en aşağı birkaç aya muhtac fetih ve istilâ hareketleri Umumî Harbde Sırbistan dünya har şimdi birkaç güne sığıyor. Otomobil ve tasından silinmiş olduğu halde kendi kül tayyare, bu hâdiselerin sür'ati yanında, lerinin canlanmasile yeniden vücud bulan manda arabası gibi kaldı. Hayret nidaları esatirî mahluk gibi millî varlık ve istiklâliEski Çeko Sloni daha geniş ve daha kuvvetli mikyasta vakya Cumhur Reelde etmiş olarak tekrar ortaya çıkmış bu^ isinin adı Haha'dır. unmadı mı? Amma bu netice, millî vary İki hayret edatından lık ve istiklâl uğrundaki emsalsiz feda' mürekkeb: H a ! ha! kârlıklara bağlıdır. Biri Çekya, öteBu mütalealan mutlaka ÇekoSlovakki de Slovakya adlı yanın ve Almanyanın aleyhine olarak irad iki muhtar eyalet etmiyoruz. Söylediğimiz millî varhkların haline indirilen bu yeni memleket isimleve istiklâllerin dayanması lâzım gelen rinin sonuna da iki hayret nidası var: Ya! bir prensip meselesidir. Kaide 5uya! dur: Millî varlığında ve millî istiklâlinFakat bazı gramer mütdhassıslan de taarruza uğrıyan her millet her ne paburadaki «ya» edatınm tekerrürünü, zahasına olursa olsun, hatta yok olmak pavallı ÇekoSlovakyanm miîlî müdafaa hasına dahi, kendini müdafaa etmek mecdavasında pek yaya kaldığına işaret saburiyetindedir. Bunun başka türlüsünü tayıyorlar. savvur etmek ihtimali yoktur. Muharrirlerimize, münevverlerimize ve tanınmış meslek adamlarına taksitle elbise yapan bir terzi bize itiraf etti: Meb'us listesini büyük bir merak ve heyecan içinde bekliyorum, dedi. Hayretle yüzüne baktım ve dedim ki: Memnun oldum, demek siz de namzedliğinizi koydunuz? Hayır! dedi, kendim namzedliğimi koysaydım bu kadar heyecana düşmezdim. Müşterilerimden otuz dokuz kişi namzedliğini koydu. Bakalım hangileri kazanacak ve birikmiş taksitlerini verecek? Güldüm ve: Hakkımz var! dedim. O da güldü ve ilâve etti: Sonra bakahm, kaç tane jaket Sonra Umumî Harb misalinde görülen ıarb şekli ondan evvelki harblere hiç ben atay yapacağ:m? Liste bekliyenler emiyen bir büyüklük ve genişlik arzetmişti. Bundan sonra olacak harbler daha Namzed listesini heyecanla btKİiyenahribkâr olacaktır. ler yalnız terziler olmasa gerek: Kim biEğer bugün bir takım milletler, hepsi lir taksitlerini alamıyan nice müesseseler, ıihayet bir asla irca olunabilecek ideolojik aylıklarını alamıyan ev sahibleri, hizmet)rensiplerle birşeyler yapmak için çare çiler, alacaklannı alamıyan bakkallar ve izlikler içinde uğraşıp duruyorlarsa ve diğer esnaflar ne sabırsızlıkla bu listeyi çekilen bütün sıkıntıların hulâsası Umumî bekliyorlar. Her halde birçok borclular alacakhlaHarbin yiyip bitirdiği servetlerden dolayı ktısadî zorluklarda toplanıyorsa bundan rmı şöyle savmağa başlamışlardır: Acelen ne be birader, daha liste sonra dünyayı bir daha kan ve ateş içinde üzdürecek daha dehşetli yeni bir umumî çıkmadı: Millet bize, biz de sana! ıarbden hangi hayır beklenebilir? Hiç şüphe yok ki böyle bir yeni umumî harb elde mevcud servet bakiyyelerini de mahvetmek suretile insanlığı daha fakir ve daha mustarib kılacaktır. Böyle bir yeni joğuşmadan sonra insanlığm yeni çaresiziklerden dolayı hangi korkunc rejimlerde tarar kılabileceğini düşünmek bile azçok şuur sahibi adamların tüylerini diken diken ürpertse gerektir. İşler böyle olmamak için milletlerin idaresi mes'uliyetlerini üzerlerine alanların derin derin düşünerek akıl ve mantığa avdet eimeleri ve kendi menfaatleri için dahi müstakar bir sulhu iltizam etmeleri lâzımdır. Bu akıl ve mantık devrinin hululüne intizaren her milletin kendi varlığı ve istiklâlini koruyacak veçhile kuvvetli olmağa, yani maddeten ve manen hergün daha ziyade silâhlanmağa ehemmiyet verÇocum (Hususî) Çocuk Esirgeme mesi bir zarurettir. Kurumu menfaarine, bir kıyafet balosu YUNUS NADt tertib edildi. Samimî bir hava içinde deYılda bir lira verip Çocxık Esir vam eden baloda çok eğlenceli ve neş/eli geme Kurumuna üye olursanız bir vakit geçirildi. joksul, balama muhtaç yavrulan Şimdilik 100 fakir yavruya sıcak öğkurtanmş oluruz. k yomeği yeren kurum, Çocuk haftası Bunu böyle yapmıyan milletler yalnız kendilerine zarar vermekle kalmıyarak dünyaya dahi fenalık etmiş olurlar. îşte nitekim ÇekoSlovak inhilâli Avrupanın kararsızlığını alabildiğine artırmış bulunuor. Bu vaziyette büyük küçük bütün miletlerin alacağı gayet ehemmiyetli ve gaet derin manalı bir ibret dersi vardır. Avrupanın kararsızlığı bu kıt'ada sakin milletleri ve giderek bütün dünyayı nereye götürebilir? Şimdiki gidişe göre büyük bir çarpışmaya. Böyk bir çarpışmadan ne ıkar? Yalnız sefalet ve iflâs!.. Hatta galib gelecekler için de hal aynen ve tamamen böyledir. 187071 muharebesi 1914 ü doğurdu mu? Büyük Harbin tohumları içinde Al>as Loren'e büyücek bir pay ayırmakta lata yoktur. Demek ki kendisinde her ıarb müstakbel yeni bir harbin tohumları1 taşır. 1 Bir canavar Hayfa limanına gelen bir bahkçı gemisi karaya bir «güneş balığı» çıkarmış. Akdenizde son derece nadir bulunur bir mahluk olan güleş balıgı 975 kilo gelmiş. Bir tona tam çeyrek kala. Boyu 2 metre 52 santim, yüksekliği bir metre 91. Ağzını ölçmüşler, açıklığını 25 santimetre bulmuşlar. Elli metre derinde ele geçirilen canavar tutulur tutulmaz Londradaki British Museum idaresine hemen bir telgraf çekilmiş. 5»ndi, müze idaresinin Filistindeki mümessilleri, âlimlerin «bashlula» adile andıklan güneş balığı üzerinde bir otopsi yapmakla meşguller. Hazırladıkj ları raporu Londraya gönderecekler. Denizin en karanlık yerinde yaşıyan ve hemcinslerine dünyayı zindan ettiğine hiç şüphe olmıyan bu biçimsiz mahluka' Bir lerzimizin he*"""ant SERVER BED1 Esasen harb sanayiinin inkişafmdan evvel de bu cereyana bir göz atacak olursak görürüz ki mesele, kadın mevzuunda irticaa taraftar olanlann düşüncelerini okşryacak $ekild« değildir. «Hitler kızlan» teşkilâtı, kamp usulü, diğer kadınlar teşkilâtı, memleket içindeki kadm yız. unsuru memleket îhtiyaclarına göre sevketmek için vücude getirilmiş müessese Anadan doğmamış! güneş isiminin nasıl yakıştınldığını anlıya j Hilkat garibesi olduğunu iddia eden soyguncu tekrar mahkum oldu Almanyada soygunculuk maksadile yaptığı bir baskından dolayı on bir sene hapse mahkum olarak hapisanede bulu nan bir adam, kendisinin «anadan doğmıyan bir hilkat garibesi» olduğu iddiasm dadır. Son günlerde hapisanesindeki hücresinde nezaretçi gardiyana bir elinde bir çatal, bir elinde ucu sivri taşla hücum etmiş, bu hareketinden dolayı MeerŞöberg ceza mahkemesine verilmiştir. Mahkemede hüviyeti sorulurken de «Ben, herkes gibi anadan doğmadım.' Bir hilkat gari besi olmak üzere, anadan doğmaksızın yeryüzüne geldim» demiştir. Bu iddiasına kendisinin de inanmadığı, mahkemeyi, cezaya ehliyeti olmadığına kna ederek, hâkimleri kandırmak maksadmı güttüğü sanılıyor. Aklî muvazenesi yerinde olduğuna rapor verildiğinden, iddiasına rağmen, gardiyana tecavüzden bir sene ceza verilerek, on bir sene mahkumiyet müddeti on iki seneye çıkarılmıştır. 1 madım. Hikmeti vücudü kadar zor akıl I erdirilir birşey. Olü mü, deli mi? Kutublarda me kân tutup tetkikat yapmağa ve tetkiklerinin neticesini mun tazaman bildirmeğe memur bir lelsizci, oradan memleketine şöyle bir telgraf gönderiyor: «Size, vefatımı haber vermekle müteellimim.» Bu telgrafın uyandırdığı hayreti ko layca tasavvur edebilirsiniz. Gidenin geri dönmediği ötekı dünyadan haber, gelse gelse, ruh davetçilerinin muhabere vasıtası olan masa ayağile gelir. Işin içinde akıl erdirilemiyen birşey var ama, acaba nedir ? Tahkikata başlıyorlar. Kutubda tahkikat yapmak kolay iş değil. Oraya kadar bir heyet göndermek lâzım. Gönde riyorlar. Mesele meydana çıkıyor. Sonu gelmez bir gece ortasında, kardan ve buzdan başka birşey görmeden yaşamak, Adamcağızın aklma dokunmuş. İn ve cin bulunmıyan bu buz diyarında kendisine eğlence aramış, bulmuş. Sağa sola, yalan yanlış haberler gönderip vakit geçiriyormuş. Tabiî, «Allah razı olsun» dememiş ler, yaptığı şakalara bir başka şaka iîe mukabele edip kendisini yirmi sene hapse; mahkum etmişler. Bıraksalar da, bu sefer bütün dünyaya son bir telsiz telgraf çekse. Çünkü asıl vefat haberini şimdi verırse doğru söylemiş olur. ÎFFET ORUZ Turgudlu, yeni binalarla süsleniyor J Turgudlu (Hususî) Şehrimizde emvali metrukeden bir Rum kılisesi var dır. istiklâl Harbinde, bu bina da yan mış ve yalnız iskeleti kalmıştı. Bu defa Belediyemiz, bu binanm enkazını mü zayede ile ortamektebi için almıştır. Banun yerinde hükumet binası he men yapılacak, enkazı da ortamektebini kuracatır. Civar kazalarda ortamektebin daha evvel inşasma başlanmış ve Turgudlu az geri kalmış görünürse de şehrimizde kurulacak ortamektebi, lise ihtiyacma cevab verecek bir şekilde vücude getirjleceğinden bu teahhur pek tabü görülmektedir. Gönderdiğim fotoğraf, artık tarihe karışan kırk senelik kilisenin yıkılmadan evvel sol tarafmdan almdığmı göster mektedir. c Çorumda millî kostümlü balo f Manisada köylü için bir depo yapılıyor J Darüşşefakalıların toplantısı Darüşşefaka Mezunları Cemiyetinden: Cemiyetimizin senelik kongresi 25/3/ 1939 cumartesı günü saat 14 te Cağaloğbayrammda giydİTeceği yavrularm çoklu lunda Halkevinde toplanacaktır. Arkadaşlanmızın o saatte bulunmalan. ğunu temin için icab eden tertüban almıştır. Gönderdiğim resrnı, baloya îştîrak cden millî kostümlü kadınları göstermekMilletimizin birlik kudreti, çok kuvvetli ve çok ümidlidir. Vatandaş meb'us seçiminde vereceğin reyle bu hakikati bir kere daha ispat edeceksin. Manisa (Hususî) Köylünün elde ettiği mahsulü şehire getirdiği vakit değer fiatını buluncaya kadar muhafaza edebilmesi için bir depoya ihtiyac vardı. Böyle bir depo yapılmasma karar verilmiş ve merasimle temeli atılmıştır. Merasimde, başta Vali olduğu halde hükumet erkânı, cemiyetler mümessilleri, bağcılar ve köylüler bulunmuştur. Gönderdiğim resim, temelatma merasiminde bulunanları gÖstermektedir. v