CUMHURlYET 2 Marf 1939 Futbol hakem işlerimizin Bu hafta yapılacak mühim maçlar i halline doğru... Yazan: NÜZHET Futbolumuzun ezelî ve ebedî bir derdi haLnde devam edegelen hakem işlerimizuı halli için Beden Terbiyesi Umum mü dürliiğünün neler düşündüğünü, ne gibı tedbirler almak istediğini, oyuncularımız. idarecilerimiz, seyircilerimiz kadar spor efkârı umumiyemiz de merak etmektedir. General Cemil Taner böyle bir derdin mevcud oiduğuna kail, tevali eden şikâ yetlerden, dinledıği ilgili insanlardan bu kanaati hasıl etmiş bulunuyor. Hakıkatihal de bu merkezdedir. Doğru ve dürüst işliyen bir makine yahud mekanizmadan kimsenin şikâyet etmek aklına gelmiyeceğine göre Umum müdürün bu kanaati çok yerindedir ve alâkadarlann fıkirlerini, ileri sürecekleri tedbirleri anlamak arzusunda bulunuyor. Çok yakında kulübler ve matbuattan bu hu sustaki mütaleaları sorulacaktır. Bundan sonra teşkıl edılecek bir komisyon işe vazıyed edecek, alâkadarların mütalealarını, alınmasmı tavsiye edecekleri tedbirleri müzakere ve münakaşadan sonra hakem işlerimizi bir talimatnameye bağlıyarak halli müşkül gibi görünen bu işe bir nizam ve intizam verecektir. Futbol hakemi yetiştirmek için şimdiye kadar yapılacak hamleler birinci derecede bilgili ve bu bilgiyi sahada tatbik kabiliyetınde, otorite ve disiplin teminine muktedir hakemler yetiştirilmiş bulunu yror. Bu evsafı geniş mikyasta bütün ha kem arkadaşlara teşmil etmek kabil de gilse de, iyi hakem yetişmiş olması bize stikbal için bu yandan endişeye mahal jlmadığını gösterir. Bir futbol hakeminin bir oyunu iyi vefa fena idare ettiğini takdir edebilmek çin seyircinin ve oyuncunun oyun kaideerini çok iyi bilmesi şarttır. Umum mü Jürlük bu ince noktayı da gözden uzak tutmıyarak futbol kaidelerini seyirci ve nuncuya hakkile öğretmek kararında iır. Hakem işlerimizin moral cephesinde Baltaçiftliğinde işlenen cinayet Zavallı bir amele hiç yoktan katil oldu Bursa (Hususî) Karacabeyin Hotanlı köyündeki Âdembalta çifthğinde bir cinayet olmuştur. Hilmi isminde bir delikanlı bu çifilikte bir müddet çalışm.ş, fakat günün bi rinde çiftlik kâhyası Zeynullah, amele den birine kızarak Hilmi de dahil olmak üzere altı işçiye yol vermiştir. Ancak Hilminin 23 günlük alacağile çamaşır Iarı, elbisesi ve nüfus kâğıdı kendisine verilmemiştir. Bunun üzerine Hilmi, Karacabey kaymakamlığına bir istida ile müracaatte bulunarak bunların kendisine iadesini istemiştir. İstida kaymakam'ıkça köy muhtarına havale olunmuş, nıuhtar da Hilminin yanma köy korucusunu takarak çiftliğe göndermistir. Karışık ve nasıl yapıldığı belli olmıyan bayat çocuk gıdalarile yavrunuzun sıhhatini tehlikeye koyarsınız. Allahın yarattığı gîbi saf ve tabiî hububattan yapılmış ABBAS ötedenberi gözümüze çarpan bir bozuk luk da seyirci ve oyunculanmızın hakemin mutlak bir tarafı tutacağına dair yerleş miş, belki de kökleşmiş bir fikri sabitin mevcud oluşudur. Bu yanlış telâkki ve zihniyetin nereden geldiğinin tetkiki mevzuumuz haricidir. Hakem işlerimiz tanzim edilirken hakemlerin her maçta kontrolu ve onların bir disiplin altına alınmaları da temin edilecektir. Bu itıbarla da oyuncu ve seyircilerin haklarına riayet bir prensip olarak kabul edilmiştir, diyebiliriz. Diğer taraftan hakemlerimizin de bir çok dilekçeleri vardır ki bunlara da azamî ehemmiyet verilecektir. Pazarhk su retile, rica yolile hakem tayini ortadan kalkacaktır. Hakemlerimizin yan hakemi bulmak hususunda çektikleri güçlüklerin ve bazan da imkânsızlıkların kat'î olarak çaresi bulunacaktır. Hiçbir hakem kendine münasebetsizlik eden, mugayiri nezaket hareket eden oyuncunun cezasız kaldığını görerek otoritesinin kınldığmı görmiyecektir. Şimdiye kadar müeyyidesizlik yüzünden seyirci kalınan hâdiseler cezasız bırakılmıyacaktır. Hakemlerle teşkilâtı, teşkilâtla sporsever halkın birbirlerile yarı hasmane mü nasebetleri seyyiesiledir ki bizde kulüb kulübe rakib değil; düşman kesilmişti. Hakem oyuncuya, oyuncu hakeme, seyirci de her ikisine mütemadi bir adavet havası içinde yaşadığı takdirde bir anlaşma ve dostluk zemini bulunamıyacagı aşikârdır. Umumî müdürlüğün hakem işleri hakkmda açtığı ankete matbuatımızın olduğu kadar sporsever halkımızm, seyircilerimizin olduğu kadar hakemlerimizin de ijtirakleri çok şayanı arzudur. Bu işte fikri dinlenmedik, tavsiyeleri alınmadık hiç bir alâkadar kalmaz ve alınacak tedbirlerde de, vaziyet bütün cephelerden mütalea edilmek suretile karar altına almırsa elbette ki en salim neticeye vâsıl olmak kabil olur. Futbol ajanlığı muhtelit takımlar oyuncularını davet ediyor mmmm şmm mmm Istanbul Futbol Ajanlığından: Ankara muhtelit futbol takımile bölgemiz muhtelit futbol takımı arasında 4 ve 5 mart tarihlerinde iki ve aynı günlerde şehrimizde bulunacak olan Tamuşvar Rumen takımile de 5 mart tarihinde bir müsabaka icra edilecektir. Bu müsabakalann programı aşağıda gösterilmiştir. 4 mart 1939 cumartesi 1 Galatasaray Boğaziçi liseleri saat 13,30. Hakem: Necdet Gezen. 2 Ankara Istanbul muhtelitleri saat 15,30. Haketn: Bilâhare bildırile cektir. Yan hakemleri: Ziya Kuyumlu ve Fikret Kayral. Muhteliti teşkil edecek ajağıda isimlerı yazılı futbolcuların saat 14,30 da futbol levazımlarıle bırlikte Taksim stadında hazır bulunmalan teb'ığ olunur. Hüsameddin, Armanak, Lutfi, Hüsnü, Musa, Mehmed Reşad, Esad, Angelidis, Diran, Melıh, Şehab, Naci, Buduri, Basri, Ali Rıza. Çiftlikte işçilerın yanında bulunan kâhyaya muhtarm tebligatı anlatılmış ve korucu ile birlikte içeri girmişlerdir. Kâhya, arabacı İsmaili çamaşırhaneye gön dererek Hilminin çamaşırlarını getirtmiştir. Fakat bir taraftan da Hilminin bu hareketine kızarak ona korucunun önünde fena halde söğüp saymaya başlamıştır. Bundan fevkalâde müteessir olan Hilmi ağlamış, korucu da kendisini teskin için dışarı çıkarmıştır. Namus ve mukaddesatın her türlüsüne söğüp sayan kâhyanın bu vaziyeti karşısında Hilmi birdenbire gene içeri dalmrç ve elindeki tabancanın kurşuniarım kâhyanın üzerine bir makinelitüfek süratile boşaltmağa Takım kaptanı Hüsnüdür. başlamıştır. Kâkya lâf «ylemeden yere Stad fiatları: Tribün 50, duhuliye 25 yuvarlanıp ölmüştür. Hilmi kaçmak ist€kuruştur. mişse de korucu tarafmdan yakalanmış5 mart 1939 pazar tır. Ağırcezada bu cineyetin muhakemesin« başlanmıştır. Reis Osman Sabrinin bütün suallerine karşı Hilminin verdiği bir tek cevab vardır: Ne yaptıgımı bilmiyorum efen dim!.. Cinayet esnasında hazır bulunan ko rucu ve arabacı şahid olarak dinlenmişlerdir. Her ikisi de vak'ayı böylece anlatmışlar, hatta arabacı, nekadar kurşun atıldığını bile sayamadığını ve şaşırdığmı söylemiştir. Müddeiumumî muavini Reşad Törel iddiasını serdetmiş v« hakkmı basiretkârane bir şekilde kanunî usuller dairesinde arıyan Hilminin bu hareketinin kâhyayı kızdıracak sebeb olamıyacagını ileri sürmüstür. Hilminin bu suçu çok ağır ve şiddetli bir tahrikle işlediği mahkemece de nazarı dikkate ahnarak kendisinin Türk ceza kanununun 448 inci ve 51 inci maddenin ikinci fıkrasına ve 56 ncı maddeye göre cezalandınlmasını istemiştir. Mahkeme karar için haftaya bırakılmıstır. NÜZHET ABBAS fki kâtibi umumî muavinliği Beden Terbiyesi Umum Müdürlüğü "Câtıbi Umumisi bütün işleri yalnız ba iaramadığından iki kâtibi umumî mua nn\\%\ ihdas edilecektir. Bu muavinler Jen biri idarî, diğeri de teknik işleri çerireceklerdir. Bu memuriyetlere haziranJan sonra tayinler yapilacaktır. Almanya Yugoslavya millî maçı Ankarada kapalı bir salon yapılacak Ankarada kapalı bir idman salonu rapılacaktır. Vilâyetin elinde 21 bin lira nevcuddur. Geçen seneden de stadyom aslından 35 bin lira kalmışrır. Şayed bu 15 bin lira da kapalı salon hesabına geirilebilirse 56 bin liraya oldukça güzel 'e ihtiyaca kâfi gelebilecek bir kapalı alon inşasma girişilecektir. Ankaranın kazanacağı bu salondan onra sıra îzmir ve İstanbula geliyor denektir. Bu mmtakalar için de başka vaidat membalan düşünülmektedir. 100 bin lira tasarruf edildi Eminönü meydanının açılması için lazırlanan üç plândan birincisi ikmal lunmuş ve bunun için ayrılan tahsisatan yüz küsur bin lira tasarruf edilmişir. Tasarruf edilen bu para ıle birkaç ;üne kadar ikinci plânın tatbikına ge ilecelrtir. Yazan: VİKİ BAUM Pezar günü Berlinde Olimpiyad stadyomunda Almanya Yugoslavya m>'lî takımları arasında yapılan maçı Almanlann 3 2 kazandığmı ve müsabakanın çok heyecanlı olduğunu yazmıştık. Yu karıki resim, bu maça başlanmadan ev vel hakemi ve iki takıtnın kaptanlarını el sıkışırken göstermektedir. Çeviren: HAMDt VAROĞLU 1 Matbuat takımı Beyoğluspor mütekaidleri saat 12. Hakem: Ahmed Ihsan. 2 Tamuşvar Birinci Jik muhteliti saat 13. Hakem: Şazi Tezcan. Yan hakemleri: Samim Talu ve Halid Özbaykal. Muhteliti teşkil edecek aşağıda isimleri yazılı futbolcuların saat 12 de futbol levazımlarile birlikte Taksim stadında hazır bulunmalan tebliğ o'unur. Armanak, Çafacıno, Lebib, Vılâstardi, Etyen, Yusuf, Mehmed Reşad, Sa rafım, Basri, Nubar, Bambino, Hjraç, Çulafi, Melih, Suldur. Takım kaptanı Mehnıed Reşaddır. 3 Ankara Istanbul muhtelitleri saat 15. Hakem: Bilâhare bildırilecek tir. Yan hakemleri: Bahaeddin Uluöz ve Fahreddin Somer. Muhteliti teşkil edecek aşağıda isimleri yazılı futbolcuların saat 14 te futbol levazımlarile birlikte Taks;m stadında hazır bulunmaları teblig olunur. Mehmed Ali, Osman, Hüsnü, Lutfi, Angelidis, Esad, Musa, Diran, Seref, Necdet, Naci, Lutfi (Vefa), Buduri, Şehab. Takım kaptanı Hüsnüdür. Stad fiatları: Tribün 60, duhuliye 40 kuruştur. Ankara muhtelit takımı 3 mart cuma günü akşamı saat 20 de Haydarpaşaya muvasalat edecektir. Bölgemiza mensub kulüb murahhaslarının karşılama merasiminde hazır bulunmalan rica olunur. Ankara Istanbul teması münasebetile 5 mart pazar günü Beşiktaş stadında yalnız iki resmî müsabaka yapilacaktır. 1 Anadoluhisar Kasımpaşa A takımları saat 9,30. Hakem: Adnan Akın. 2 Galata Gencler Beylerbeyi A takımlan saat 11,15. Hakem: Feridun Kıhc. müthiş bir taraka... Sonra, daha korkunc bir kızılhk ve dondurucu, yakıcı bir soğuk... Daha sonra, bir acı; muazzam, doğum ağrısından daha büyük, tahammülfersa bir acı... Ve sonra, hiç... Çocuklarınıza yedirirvz. En yüksek evsafa malfk olan bu özlü unu DUnyada mevcud çocuk gıdalarının en mUkemmelidlr. Pirinc, Yulaf, Mercimek, Buğday, Irmik, Patates, Mısır, Türlü, Bezelya, Badem, Çavdar Özü Unlarını Çocuklarınıza Yediriniz. Kapalı Zarf Usulile Eksiltme İlânı Ceyhan Belediye Reisliğinden: 1 Belediyemizin Ceyhanda yaptıracağı elektrik tesisatı ve santral binası inşaatr «direkler haric» 35428 lira 40 kuruş bedeli keşif üzerinden eksiltmiye konmuştur. 2 Elektrik direkleri. şartnamesinde yazılı evsafa uygun olarak Belediyemiz marifetile tedarik ve iş yerinde ihzar ve müteahhide teslim olunacaktır. 3 Muvakkat teminat 2657 lira 13 kuruştur. 4 Eksiltme, kapalı zarf usulile 5 nisan 939 çarşamba günü saat 15 te Ceyhanda Belediye salonunda yapilacaktır. 5 îstekliler bu işi yapabileceklerine aid Nafıa Vekâletinden alınmış ihtisas vesikssını ve ayrıca müteahhidlik vesikasile 939 senesi Ticaret Odası kayıd makbuzunu ve muvakkat teminat makbuz veya banka mektubunu teklif mektublarma leffetmiş olacaklardır. 6 Teklif mektublarınm, 2490 sayılı kanunun 32 nci maddesine uygun surette hazırlanmış ve eksiltmenin açılmasından bir saat evveline kadar Belediye Reisliiğne verilmiş olması meşruttur. 7 Postada vuku bulacak gecikmeler kabul edilmez. 8 Proje dosyası, on lira bedel mukabilinde Belediyemiz Muhasebesinden verilecektir. 9 Daha fazla izahat almak istiyenler hergün mesai saati içinde Belediyerniz Fen İşleri Bürosuna müracaat edebilirler. 10 Mektubla sorulara derhal cevab verilir. « 546 > ( 1069) Çırağan sarayında otel yapılamıyor Çırağan sarayınm güzel bir otel ha line konması için evvelce bir tasavvur vardı. Fakat yapılan tetkikat netices'nde buna fennî imkân bulunmadığı anlaşılmıştır. Bunun için başka yerlerde bu ihtiyacm temini kararlaşmıştır. Bu cihet tetkik edilmekle beraber bir taraftan da mevcud otellerin ıslahı yoluna gid'lecektir. 5 inci Noter eşyaları satışının tehrrî Dflnkü nüshamızda Beyoğln Beşincı Noterlığinde mevcut eşyalann satışı bugün ıçın ilân edılmiş ıse de önümüzdekı 4 Mart Cumartesı gü nü saat 13 e tehır edilmiştır. hoş birşeydı. Davanm, gazetede yazılı son tafsilâtını okudu. Sonra, Vossische Zeitung gazetesinin perşembe nüshasını aradı, buldu. Gene muharrir Hirschbachın, çok alâkadar olduğu bir makale serisini takib ediyordu. Bir müddet okudu. Yazıyı, evvelki makalelere nazaran zayıf buldu, sonra, gözlerini lâmbaya dikti, yaşarıncaya kadar öylece kaldı. Bu, çocukluğundan kalma kölü bir huydu. Annesi, onu, bu huyundan dolayı daima tekdir ederdi. Nihayet lâmbayı söndürdü, derin ve zevkli bir nefes aldı, tekrar uyudu. Oda yavaş yavaş aydınlanıyor; eşya, yavaş yavaş beliriyordu. Saat yedide ikinci defa uyandı. Kalktı, yıkandı; kısık dudaklarının arasından Schubert'in bitmemiş senfonisini ıslıkla çalarak itina ile hraş oldu. Berrak, soğuk, fakat güneşli bir sabahtı. Drost, çoktanberi bu derece keyifli olmamıştı. Uyku, yorgunluğunu ve sesinin kısık lığını almıştı. Şimdi, Rupp işindeki marifetinin zevkini hakkile çıkanyordu. Çocukların odasına gitti. Hatta, dadıdan, sütü hazırlanıncaya kadar, küçük oğlunu bir iki dakika kucağına almak müsaadesini bile kopardı. Cebinden baba yadigârı, yassı altın saati çıkarıp, Urson'un ku Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma, nevralji, îunklık ve bütün ağrılarınızı derhal keser. icabında glinde 3 kaşe alınabilir. lağına yaklaştırdı. Minimini, bu parlak şeyi, neş'eli yaygaralarla karşıladı. Fakat kulağında tıkırdayan acaib ses, henüz akhnın ufuklanna sığmıyordu. Dudaklarını kıvırarak ağîamağa hazırlanınca, Drost korktu ve çocuğu masanın üstüne bırakh. Sabah kahvaltısı, her sabahki merasimle geçti. Müşavir, farkına varmadan küçük kızmın dizlenne oturdu. Haykırdı, bağırdı, sözde öfkelendi. Kahve, her zamanki gibi sulu idi. Veronik, kendisi de itiraf ettiği gibi, bu işi bir türlü beceremiyordu. Ev artık ayaklanmıştı. Aspratör salonda homurduyor, koridordan, hizmet çi kadınm: «Matmazel Veronik, su!» diye haykırdığı işitiliyordu. Çocukların cdasmdan su şakırtıları geliyor, banyoya sokulan Urson'un şen kahkahaları duyuluyordu. Kapanan bir kapı bu neş'eli gürültüyü yarıda kesti. Drost sabah sigarasını yaktı ve Kleron'u güldürmek için, ağzından halka halka dumanlar salıvermeğe başladı. Kleron, babasınuı dizlerine oturmuş, mahzene indiğini, orada, hayvanat bahçesindekiler kadar büyük, pembe şekerden iki tane fil gördüğünü anlatarak onu kandırmağa çalışıyordu. Bir çıngırak sesi oldu. Veronik, etrafı sarsan adımlarile gidip kapıyı açtı. Kapının açılmasmı, çirkin bir sahne takib erti. Veronik, kapıyı vurmadan odaya daldı: Işte, dedi, nihayet dediğim çıktJ. Ben bildimdi zaten. Ne oluyor ? Havagazı memuru gelmiş, para verilmediği için gazı keseceğim diyor. Kaç defa haber verdiler, hakları da var ya! Veronik'in sesinde, haklı çıkmış bir insan gururu seziliyordu. Adlî müşavir, Kleron'u dizlerinden indirip salona, oradan çalışma odasına seğirtti. Gaz ihbarnamesi, orada yazı masasının üstünde, on altı mark yetmiş dört feniklik posta çekile yanyana duruyordu. Hazırdı, fakat verilmemişti. Drost: Memurla ben konuşurum, dedi. Veronik, aşikâr bir istihza ile mukabele etti: Öyle ya, bir konuşun bakalım. Drost, Evelin'in, evin masraf parasın) her zaman içinde sakladığı çekmeceyi açtı. Fakat içinde birşey bulamadı. Öfkc ve sabırsızlık içinde, kendi çantasından, icab eden parayı çıkardı. Yanmda, harc Iık olarak birkaç mark daha kalıyordu (ArKast var). Roman: 61 Evelin, bu uykunun ve bu rüyanın neadar sürdiiğünii anlamadı. Uyandığı aman, hâlâ bu rüyanın tesiri altında idi. Tayyarenin içinde derin bir sessizlik üküm sürüyordu. Onu uykudan uyanıran da bu sessizlik olmuştu. Motör sesi esilmışti. Hiç bir yere sürtünmeden oşluğa doğru inildiği hissini veren, gev:k bir inişle kayıyorlardı. von Gebhardt: Süzülerek uçuyoruz, dedi. Sonra, tayyare bir iki yalpa yaptı. ek kadını yüksek sesle birşey söyledi. öylediği anlajılmaymca, birdenbire susı. Von Gebhardt yerinden sıçradı, salınan tayyarenin pencere kenarına tutuırak camdan bakh, hafif sesle: Motörde ânza var, dedi. Evelin gülümsedi. Pilot, dışandan, aşını çevirip kamaraya baktı. Yüzü şimi esmer değil, sapsarı, yeşilimtırak san, ınldıyacak derecede, fosforumsu bir sa. Çek erkekle kadm elele tutuşmuşlar. )üşmekte, yeıedoğru atılmakta olan noa Cumartesi: Koca tayyarnin içinde sükut, şaşırtıcı bir sükut var. Evelin, hareketsiz, oturuyor ve korkmadığına kendi de şaşıyor. Von GebHardt ona dönüyor. Onun da rengi yeşil. İriyarı, gürbüz, Frank'tan daha yaşlı, fakat gene onun gibi kuvvetli bir adam. Tayyare,, sallana sarsıla yere doğru tekerlenirken, Evelin'i kolları arasına alıyor, yüzünü omzuna yaslayıp, birşey görmesin diye saklıyor. Korkmayın, diyor. Henüz ümid var. Evelin, tammadığı bu erkeğin yakasına yüzünü dayamış, müsterih bekliyor. Gözünün önünde annesi, Urson'un minik ayaklan, otelin duvar hahsı, kıpkırmızı robile Marian, küçükken, içinde yıkandığı dere... Dört yaşmda bir çocukken kendi minimini ellerini de görüyor şimdi... Kurt'u görmüyor, Frank'ı görmüyor. Yalnız siyah, kızıl bir renk, rüya renkleri... Sonra, korkunc, canhıraş bir sadme, Düsseldorf sokağının kaldınmından, iki beygirli bir araba geçti. Ortalık henüz karanlıktı. Fakat, odanın iki penceresinin etrafı, hafif bir aydınlıkla çevriliydi. Araba gürültüsile uyanan Adlî müşavirin zihni, bir an içinde bütün parlaklığını buldu. Evelini rahatsız etmemek için bir lâhza yerinden kımıldamadı; sonra, ihtiyatİa, döndü. Öteki yataktan ses sada gelmediğini görünce, kansının Geltax'da olduğunu hatırladı. Veronik, Evelin'in yatağını düzeltmek zahmetine katlanmamıştı. Drost, yüksek sesle esnedi ve saate bakmak için lâmbay; yaktı. Saat henüz dört buçuğa gelmemişti. Gece dolabrnın üstünde, bir akşam evvel, uyumadan göz gezdirdiği gazete yığını duruyordu. Drost, yerdeki halının üstünde duran en son okuduğu gazeteyi aldı ve gürültü ile katladı. Yatak odasına böyle başlı başhna sahib olmak, gürültü edebilmek, esneyebilmek, aydınlık yakabilmek, okumak, tekrar uyumak