13 İkincikânun 1939 CUMHURÎYET MAARIF MES'ELELERI tktısadî hareketler Türk Ticaret Bankası Millî bankacılığımızm bihakkin ifti har edebileceği bir müessese, bugün 25 inci yıldönümünde bulunuyor. Türk Ticaret Bankası namile ve bankacıhğm hertürlü teknik kemaline vâsıl olmuş bir vaziyette bulunan bu müessese, hepimizin de göğsünü kabartacak bir durum dadır. Çeyrek asır, bankacılık gibi, zamanın binbir icablarına, hâdiselerine yakmdan alâkası olan bir iş için kısa görülemiye cek bir müddettir. Türk Ticaret Ban kası da bütün bu hâdiseler içinde istihaleler geçirmiş, fakat daima ayakta kalmıştır. Yalnız bu mevcudiyetini muha faza ediş dahi onun ve millî bankacıhğımızın bir muvaffakiyeti halinde tebarüz ettirilmelidir. Millî bankacılığımızm diyoruz; filhakika Türk Ticaret Bankası millî sermayenin ve Türk bankacılığının tam ma nasile bir timsali halindedir. Bu banka yabancı sermayeye karşı isyan eden Türk varhğının Umumî Harbden bir sene evvel, 1913 te doğurduğu millî bir eserdir. Bugün, bu millî eserde, başta Cumhuriyet hükumeti olmak üzere, İş, Emlâk ve Ziraat bankalarile Sümer bankm iştiraki vardır. 5u vaziyet, Cumhuriyet Türkiyesinin ve millî sermaye yaratmak davasındaki muvaffakiyetini ve onun yaşaması halkımızm bu davaya ne büyük bir inancla sanlmış olduğunu gösteren bir misaldir. Bundan 25 yıl evvel 12 zin küsur lira sermaye ile kurulan banka bugün 2 milyon 200,000 liralık sermayesile Cumhuriyet devrinin yapıcı ve yaratıcı iş kadrosunda kendisinden beklenen vazifeyi hakkile başaran bir mevki işgal etmektedir. Ona, yeni bir hayat veren rejim, onun varlığında beklediğini ve istediğini bulmuştur. Bu itibarla Türk Ticaret Bankasını yaşatan ve yürütenler, tebrike lâyıktır. Büyük dctvalar DUYDUNUZMU Kart vizit Her insanın bir şeye merakı olur. Ki mi tavuk besler, kimi resim yapmağa yeltenir; kimı elbise, tuvalet merakhsıdır. Kart vizit meraklısı insan bilmezdim. O da varmış. Fakat, bu zatın merakı, emsali görülmemiş bir şey. Hayatta iken, kart vizitini, isminden ve içtimaî vaziyetinden başka, basına gelen vak'alann tafsilâtı ve tarihlerüe doldurmuş. Doğduğu gün, asker olduğu, mektebden çıkıp memuriyete girdiği, tekaüde sevkedildiği tarihler, sıra ile bu kartta yazılı. Hatta iki defa hapse mahkum olmuş, onu da unutmamış, kart'na ilâve etmiş. Bir nevi tercümei hal varakası. Bu kadar tafsilâtlan sonra, kart vizitin tam olması için, «filân tarihte vefat eden ve filân mezarlıkta medfun» kaydını da ilâve etseydi, kart vizit meraKinda rekoru kırmış olmaz mıydı? Millet mektebleri ve halk okuma odaları Yazan: KÂZ1M NAMI Yenî harfler kabul edilince, halkta bir şiddetli okuyup yazma isteği başgösterdi. Maarif Vekâleti, o vakit Millet mektebleri, Halk dersaneleri diye, halkı okutmak üzere ilk mekteblerini açtı ve ilkmekteb muallimlerini bu işe memur etti. Ne ateşli bir çalışıştı o! Genc, yaşlı kadın erkek bu dersaneleri dolduruyor, harıl harıl yazıp okuma öğreniyordu. Halkta istek sönmediği halde, bu dersaneleri idare eden vilâyet Hususî İda releri gevşedi; zaten dar olan bütçelerini konımak ve muallimlere verilen öğretme ücretlerini tasarruf etmek maksadile Millet mekteb ve dersanelerini yavaş yavaş kapadılar. Vilâyetler, okuma yazma öğrenen halkm okuyacak şey bulmaları için, şehir lerde, kasabalarda, bazı köylerde Okuma Odaları açtılar. Buralarda günlük gazeteler, mecmualar, devletçe bastırılan kitablar bulunuyor, halk da bunları okuyarak, iş dışında bilgisini artırıyor, kendisini alâkalandıran memleket işlerini de öğre.niyordu. Yukarıda dediğim bütçe tasarrufu gayretile bu odaların da çoğu kapatıldı. Meselâ Ankarada dört beş yıl önceye kadar, Maarif Vekâletinin bulunduğu binanın altındaki dükkânlardan biri O kuma Odası yapılmıştı. Burada şoförler, arabacılar, dükkân çırakları, hatta mekteb çocukları gazeteleri, mecmuaları o kuyup duruyorlardı; fakat Vilâyet, ayni sebebden ötürü burasını kapadı. Memlekette okuma ihtiyacı nekadar büyükse, devletçe bu yolda gösterilen himtnet ve delâlet o kadar küçüktür. Halbuki böyle olmamak lâzımdı; ne Millet mekteb ve dersaneleri, ne de bu Okuma Odaları kapatılacaktı. Bunlar, bilâkis gittikçe artınlacak, halkın okuyup anlıyacağı ve okumadan zevk alacağı kitabları yazdırıp Odaların rafları doldurulacaktı. Bir gün Dahiliye Vekâletinin, Maarif Vekâletinin işine müdahaleye kalkıştığı görüldü: Matbuat Umum Müdür lüğü, halk kitablan yazdırmağa kalktı. Halbuki Dahiliye Vekâleti, bu hizmeti Maarif Vekâletinden istiyecek ve kendisi Millet dersanelerile Halk Okuma O Çemberiayn metodu Yazan: LUC1EN ROM1ER İnsanları çehrelerinden anlamak mümkünse, M. Çemberlayn'in çehresinden, dağınık fıkırlere takılmak ve hayale kapılmak istidadında değil, muayryen bir mevzuu yakalayıp takib etmek prensipinde bir insan olduğu manası çıkarabiliriz. Eski Ingıhz tıcarethanelerınin, imtihana tâbi tuttukları taliblerden bekledikleri «imali fikir» kabiliyetine, azamî derecede sahibdir. M. Çemberlayn, muhalefet azasmın kinayeli suallerine cevab verirken, bir kelime fazla söylemez. Tereddüdden ve beyhude gururdan azade, azimli ve sebatlı bir çalışma, sükunet içinde bir bedbinlik, onun se<uyesinde esastır. Onun manevî dürüstlüğü, bilâhare Münih'in imtisal ettiği o gece zarfındaki sözleri esnasında bütün dünyayı müteessir ettı... Cedleri zanaa.t erbabı idi. Mubafazakâr İngiltere, ona, sahib olduğu en fazla şayanı itımad bırşeyın enmuzecı nazanle bakıyor. Bununla beraber, birçok kimseler, Çemberlayn'in siyasetinde esrarlı bir köşe bulunduğuna kanidirler. Münihtenberi, M. Çemberlayn, Hit ler Almanyasına karşı ciddî davranmaktan fariğ olmadı. Nazilerin siyasetine, lisanına, yazılarına ve hareketlerine karşı yaptığı telmihler, diğer herhangi mes'ul İngilizin telmihlerinden çok daha şiddetli olmuştur. Kabinesi azasmın, Almanya hakkında, umum muvacehesinde ağır sözler söylemesine müsaade etti. Frans Po pulaire nazırlarımızın vaktile oldukların dan daha ihtiyatlı davranarak, Site'yi ziyarete gelen Doktor Şht'ı kabul etmedi. Filân veya falan heyetin gidip gelmesine rağmen, Londra ile Berlın arasındakı münasebat çok soğuktur. Almanya, de nizaltı gemilerinin adedini ve tonajını artıracağını ilân etti. Bu haber, îngilizler için, kötü bir hâdise idi. M. Çemberlayn, bu hâdiseyi bertaraf etmek için hiçbir şey yapmadı. peryalizmin en sadık varisleri, başjıca düşmanı, bugün komünizm ihtilâlciliği şeküne bürünmüş Rusya olarak görmekte devam ediyorlar. Diğer bir ekol olan Çörçil'ler, Eden'ler, Duff Cooper'ler, en büyük düşmanın totaliter mihver olduğu kanaatindedirler. Nihayet, üçüncü zümre ki Çemberlayn zümresidir, tehlikenin her iki tarafta mevcud olduğu fikrinde bulunmakla beraber, komünızmle nazizm biribirine aleyhtar olduğundan, komünizmi tard ve totaliterlerin emellerini teskin su retile harbin bertaraf edileceğine kanidir. * * * Bu son zümrenın kanaatine göre, totaliter emeller, Almanyadan ziyade İtaiyada teskin edılebılir. İtalya lehindeki bu düşünüş, M. Çemberlayn'de, bidayettenberi mevcuddu. Nitekim, bu tedenni bir sene evvel, ayni düşünce, M. Eden'in sukutunu intac ve İngiliz Başvekilinin haricî siyaset bakı mından mümeyyiz vasfını tesbit etmiştir. M. Mussolını'nm, son aylar zarfında, Londra ile olan göze görünmez münasebetleri neticesinde, M. Çemberlayn'e bazı vaıdlerde bulunduğunu ve bu vaıdlerin, İngiliz Başvekiline Hitler tarafmdan vaki vaidlerden daha sarih şeyler olduğunu tasavvur etmemıze de hiçbir mânı yoktur. * * * DURU dalannın masraflarını temin edecekti. Bugün okuma ve yazma ihtiyacı birkaç yıl öncekinden çok daha kuvvetli olarak mevcuddur. Bugün de Maarif Vekâletinin uhdesine düşen büyiik bir vazife vardır: Halkı okutmak ve halkın okuyacağı eserleri yazdırıp bastırmak. Buna, bu türlü kitabları yazdırıp bastırmak zahmetini ihtiyar eden kitabcılara esaslı bir yardımda bulunmağı da ekli yebiliriz. İstanbul kitabcılannın, para kazan maktan ziyade iş yapmış olmak ve böylece mesleklerinin yolunda bulunmak için kitab bastırmaktan geri durmadıklarını görüyoruz; fakat bu teşebbüsleri teşvik etmek üzere Maarif Vekâletinin gösterdiği himmet nedir? Önüne sunulan ki tablan şöyle bir gözden geçirttikten sonra, her kitabın maliyet fiatın; tespit et tirmek ve bu fiatla kitablardan yüzer, iki yüzer tane almak. Bir kitabın maliyet fiatı on beş kuşsa, Vekâlet buna belki yüzde yirmi kadar birşey ilâve ediyor ve onu meselâ on sekiz kuruşa ahyordu. Şu halde yüz kitaba 18 lira veriyordu ki bu para, meselâ yüz liraya mal olan bin veya bin beş yüz kitabın masrafma yardım oluyordu! Bu böyle gitmez; vakıâ Cumhuriyet Halk Partisi Genyönkurulu, geçen yıl mükâfatlandıracağı kitabları yazdırma ğa teşebbüs etti. Bu, takdire şayan bir teşebbüstü; fakat bu, nihayet Maarif Vekâletinin büyük işine bir yardımdan başka birşey olamazdı. Avrupada, meselâ Fransada Fransız Akademisinin, Gonkurlar Akademisinin, bazı ölü veya hayattaki zatların her yıl mükâfatlandırdığı kitablar vardır. Ora da böyle müesseselerin yaptığını bizde ancak Maarif Vekâleti yapabilir. Bununla beraber lâyık görülen kitablan mükâfatlandırmak başka, halk için kitablar yazdırmak ve halka okuma zevkini aşılamak başka iştir. Cumhuriyet idaremiz, bu çok önemlı millî işi, mutlaka başarmalı, memlekette ümmilikle esasiı bir mücadeleye girişmelidir. Bu iş olduğu gibi önümüzde duruyor ve hükumetin büyük himmetini bekliyor. Çalınan cüce Dünyanın er. küçük cücesi, Londra cambazhanelerinden birinde dev gibi bir Finlandiyalı ile birlikte sahneye ç'.kıp numaralar yapan, Prens isimli cücedir. Birkaç gün evvel, cücenin, tam sahneye çıkacağı zaman, birdenbire ortadan kaybolduğu görülmüş, Locasında aramışlar, yok. Evine bakmışlar, yok. Londra kazan, cambazhane idamları keçpe, aramışlar, taramışlar, cüce yok!. Bir de ertesi sabah, Prens Hazretİeri, güzel bir kadmın kolunda, cambazhaneye dönüp gelmez mi? Meğer, güzel kadın, cücenin boyuna posuna meftun olmuş ve onu kaçırmış! Cüce, koltuklarını kabarta kabarta geziyor, «cinsî cazibe» sini övünüyormuş. Sabah karanlığı cambazhaneve iade edildi^ine göre, bıında «cazibeden» ziyade «thıfias> var gibi görüyorum. F.G. Büyük bir araba vapuru yaptırılacak Şirketi Hayriye umumî heyeti dün toplandı Şirketi Hayriye umumî heyeti, dün saat 14,30 da şirketin merkezinde fevkalâde olarak bir toplantı yapmıştır. Şirketin son iki sene içinde kendi tezgâhlarında inşa ettirdiği üç vapura iiâveten bir tane daha ve şimdiye kadar yaprlanların hepsinden büyük olarak bir araba vapuru inşası için karar verilmek üzere yapılan bu toplantıda idare meclisinin bu husustaki raporu okunmuştur. KÂZIM NAMI DURU ( Tramvaysızlıktan mektebe geç kalan talebeler J Şehrin bazı semtlerinde, uzun fasılalarla işliyen tramvaylar yüzünden, ekseri mekteb talebeleri bilhassa sabahları derslerine geç kalmakta ve tramvay şirketinin bu yolsuz hareketini velilerine meşru bir m,azeret göstererek mekteblerine gitmemektedirler. Resmimiz sabahm erken saatinde Boğaziçi mekteblerine gitmek içm tramvaya asılan talebelerin acınacak halini göstermektedir. Raporda şirketin 75 ve 76 numaralı vapurlarından maada bir motörlü araba •I* "** *»* vapurunu iki sene içinde tezgâhtan in dirdiğini, bu inşaatın resmî makamlarca Şu halde, M. Çemberlayn, bu metodu takdirle karşılandığı, fakat artan ihtiyac takıb ederken, hadisatı nasıl muhakeme karşısında daha büyük bir araba vapu ediyor? runun inşasının zarurî olduğu yazılmışGeçen aylar zarfında İngiliz muhafatır. zakârlarına çok sual sormuş olan bir ARaporda zikredildiğine göre, bu yeni merikalı, Britanya imparatorluğunun, araba vapuru, 40 50 otomobil birden Britanya hakimiyetinin, Britanya an'a alacak kıt'ada 150,000 lira sarfile inşa nesile medeniyetinin muhafazası uğrun olunacaktır. Tetkikatın verdiği neticeler da, bu muhafazakârların ayni sadakatle îktısad Vekâletine arzolurken bazı ma müttehid bulunduklarmı söylüyor. Yal ruzatta da bulunulmuş ve bilhassa daimî nız, imparatorluk için en tehlikeli hasmin tamiratın haleldar oîmaması için şirketin tayini hususunda ayni muhafazakârlar üç Hasköydeki fabrikası civarında bulunan zümreye ayrılıyorlar. Vaktile Asyada ve ciheti askeriyeye aid olan Lengerhane mücadele mecburiyetinde kalan eski emarsasının bir kısmının tezgâh kurulmak üzere fabrikaya ilhakı temenni edilmiş tir. Hükumet şirketin maruzatını kabul ve bu arazinin teşviki sanayi kanunu hükümlerine göre şirkete tefvizini karar altına almıştır. Yeni araba vapurunun inşasma süratle başlanacaktır. İngiliz Başvekili, çok pratik zekâ sahibı olduğu için Roma Berlin mihverinı bozmağı aklına getırmez. Fakat, sarahaten görülüyor ki, İngiliz zimamdarlarının muazzam ekseriyeti, milletin ve imparatorluğun atisi noktasından, Itajyan milletinin mahdud metaübınden ziyade muazzam Alman kütlesi nm tahmini imkânsız hareketlerinden korkmaktadır. Gene aşikâr olarak görülüyor ki, bu noktai nazardan, hatta sosyal bakımdan, Almanyanın son derece kararsız bir vaziyet göstermesine mukabil İtalya hatta Almanyadan ayrılmaksızın, Akdenizde kat'î ve sarih bir durum almak ihBinaenaleyh, İngiliz Başvekilinin, to timalini derpiş ettiriyor. Bu halde, Alman taliter vaziyete karşı kasden zâf gösterdi kararsızlığı, garbda Fransa, cenubda italya tarafından kuşatılacak, şarlçta Slâv ği iddia edilemez. Fakat, M. Çemberlayn'in, Münihten kararsızlığile karşılaşacaktır. beri Almanya karşısında aldığı sert vaziİngiliz ümidini, M. Mussolini kadar yet kadar şayanı dikkat birşey vardır ki, iyi bilen hiç kimse bulunmadığı bir hakio da İtalya karşısındaki ihtimamlı basireti kattir. Bunun delili de, bu ümidi istismar dir. Ne Romada ve diğer yerlerde, Fran edecek vasıtadan başka hıç birşeyı ihtıva sa aleyhine yapılan tezahürler, ne de fa etmiyen İngiliz İtalyan anlaşmasını imşist metalibinin mütemadiyen tahrikâmiz zalamış olmasıdır. Bu suretle, mneviyatıbir şekilde devam eden mahiyeti, M. nın bozulduğuna nahak yere hükmedılen Çemberlayn'i, İtalyan meselesi muvace bir Fransadan, İngilizlerin lutfu tavassuhesinde takındığı sakin vaziyetten çıkara tile, kabil olduğu kadar fazla şey koparmamıştır. İngiliz Başvekili, sadece, Ak mak ımkânını elde etmış oluyor. *** denizde statüsünün herhangi bir tebed dülüne muarız bulunduğunu tekrarla iktiYanlış yola sapacak olan bir İtalyan fa etmiştir. siyaseti için en büyük tehlike, M. Çeır. AUiminyüm r~h f Balıkesir mıntakası Barosu toplandı f Uşak Halkevinde faydalı çalışmalar j Çocuk Esirgeme kurumunun f aaliyeti Ankarada Çocuk Esirgeme kurumu genel merkezı 938 yılında 7159 çocuk muayene ve tedavi, 5603 çocuğun dişleri muayene ve tedavi, 23,221 çocuğa sıcak. banyo, 49,810 süt yavrusuna Süt Damlasından 24,638 kilc süt verilmis. Anasız, babasız kurum hi mayesinde leyli mekteblerde okutulan 412 çocuğa mekteb levazım ve taksit olarak 3422 lira 73 kuruş. Ve 62,430 çocuğa sıcak yemek, yazm yüzme havuzundan 63S4 çocuk istifade, çocuklu muhtac 18 aileye yakacak, yiyecek verilmiştir. Bundan başka. ana, babadan mahrum ekserisi bir günlükten altı, yedi aylık olmak üzere 140 yavru sefalet ve ölümün pençesinden kurtarılarak kurunrun Keçıorendeki Ana Kucağmda bakılmakta bulunmuştur. Kreşte: Çalışıcı işçilerin gündüz bırakıp akşam aldıklan süt çocukları dahil altı yaşındaki çocuklar kurumun kendi sarayında tesis ettiği kreşte bu suretle bakılan 1249 yavruya sabaJı, öğle. ikindi olmak üzere 111,170 kap yemek verilmek suretile ana, babalarınm islerine engel olmaktan kurtarılmış, hem bu yovrular iyi mürebbi Uşak (Hususî) Halkevimizin verimli çalışmaları arasında sık sık de ve öğretmenlerin eli altmda iyi duygulu ve vam eden balo ve düğünlere de yer verilerek içtimaî göreneğin artması ve bilgili yavrular haline konmuştur. Bu suretle çocuk topluluğun temini elde edilmiştir. Gönderdiğim resim Halkevi tarafmıjlan sayısı muhtelif yardımlar yapılan 939 yılı938 yılında (156,427) olarak tertib edilen baloda bulunanlardan bir kısmmı göstermektedir. na girmiştir. berlayn'in, hayale kapılmıyan, barışçı lakat dındarane bir dürüstı ile muttasıf seciyesidir. Hiç şüphe etmiyelim ki, İngiliz Başvekilinin, İspanya işi, Akdeniz işi ve müstemleke ışı hakkında tebellür etmış hal çareleri vardır. Fransız İngiliz birliğinin zarureti hakkındaki fikirleri daha vazıhtır. îtalyayı, doğrudan doğruya veya dolayısile teskin etmek için her çareyi tatbik edeceği besbelli görünüyor. Fakat, verüen sözün tutulmaması halinde, îngiliz efkârı umumiyesi ve Birleşik Amerika, onu, M. (Baştarafı 1 incı sahtjede) Eden'den daha haşin davranmağa mec nın kendisine tevdi edilmiş olan mand bur edecektir. vazifesini sonuna kadar ıfa etmeğe yanr LUCIEN ROMIER Suriye ile Lübnanın müstakil birer dev ) let olarak tedricî surette inkişaflarını j teshil eylemeğe karar vermiş olduğunu ^ beyan etmiştir. Mumaileyh, sözüne devamla şöyle demiştir: « Fransa, hiçbir zaman uhdesindeki mandayı kat'î bir formül telâkki et , memiştir. Fransa, sadece Suriyenin sa ' mimî dostluğuna talibdir ve Suriyeye o * ; na has olan millî hayatı temıne çahîcnaktadır. Fransanın Suriyede mevcudiyeti Suriyenin mülkî tamamıyetının ve ıstıklâlinin yegâne müessir zâmanıdır.» Camı tel tel edip ördükten sonra en mükemmel loek'ı ku maslar. geride bırıkacak dereceds nefis robluklar dckuyar fabrikaUra, bir yenisi iltihak etti. Kid^ların gece tuvaletleri irin dan kumas vapıyor. Dibi deîik esü tencerelere belki rağbet edenler bulunacak. İşin bu ekonomik tarafı fena deeil. Alüminyumdan roblık, belki ipekliden daha ucuza mal olacak. Bu da güzel. Ya'ınz bir mesele var. İpekli robların, hazan rüzgârile fu'ldaşan yapraklar kadar zarif «fesafisî» yerine, erkek ku'ak'an, tence^ re tano rtısı dinlemeğe nasıl tahammül e: decek? Suriyede Âli Komiser aleyhine nümayişler ı Balıkesirde iki katil idama mahkum oldu Balıkesir 12 (Hususî muhabirimiz den) Balıkesire tâbi Bigadiç nahi yesinde muallim Nazif Aksoyun üç buo' çuk yasındaki kızını boğazından keserek ıskence ile öldürmekten suçlu Kasımla Kara Mustafa bundan evvel otuz sene ' hapse ve bunlara yardım eden Kasımın babası Halil ve anası Emine, kız kaı j deşleri Ummü ve Zehra da muhtelif cezalara mahkum oltnuslardı. Temyiz mahkemesi bu karan nakzetmiş ve bugün yenıden görülen muhake me neticesinde Kasımla Kara Mustafayı ıdama, dığerleri de on beşer sene hapse mahkum olmuc!ardır. Baro toplantısında bulunan avukatlar Balıkesir, (Hususî) Çanakkale vilâyetinin de iltihak ve iştirakile tesis kılınan Balıkesir mıntakası barosu umumî toplantısını yaparak dağılmıştır. Kongrede kabul edilen varidat yekunu 3353 ve masraf ta keza 3353 liradır. Bu bütçeye göre her avukat baroya ayda bir buçuk lira aidat verecek ve baroya yeni girecek avukatlardın yirmi beş lira duhuliye ahnacaktır. Kongre kararile şimdilik Ba'ıkesir, Çanakkale, Ayvalık, Edremid, Ezine, Bandırma, Biga, Gönen, Gelibolu olmak üzere dokuz kazada müzaheret büroları açılacaktır. Yapılan seçimde baro reisliğine Tevfık Başaran, idare meciısi azalıklarına: Vedad Çataloğlu, Niyazi Akyürek, Tevfik Zerdeci, Kasım Paylı seçildiler.