CUMBURtYET 3 tkincikânun 1939 Vehiım gündenberi durmadan yağan yağmur sokaklan silîp süpürmüş, damlann üstüne ağır bir ıslakhk bırakmıştı. Antalya böyle yağmurlu havalarda tahammül edilmez bir hal alıyordu. O akşam gene dersleri bir tarafa buakıp Kozaklı kahvesine doğru yollandım. Çamurlu bahçe yollarmdan geçerken portakal ve limon kokulan adeta başımı döndürü yordu. Hemen her gün saatlerce kendi kendime birşeyler yazıp çizmek, gazete okumak icin s?at dokuzdan sonra topu topu bütiin müşterileri üç kişiye inhisar eden bu perisan kır kahvesmi tercih ediyordum. Talebe olduğuma bin şahid lâzımdı. Geceleri en aşagı saat birde uyuyor, ertesi günü onda uyanıyordum. Tembelliği tedavi edilmez bir hastalık halinde tehis eden annem, son günlerde mekteb vaziyetimle hiç meşeul olmamaea bnşlrmıştı. Mektebimi haftada ancak bir ; ik defa değişiklik olsun diye ziyaret ediyordum. Kozaklı kahvesinin kınk, harab masalan, yağlı iskambil kâgıdları, gaz tenekesinden yapılmıs çay yedeŞi bacakları sakat hasır sandalyeleri... bütün benIiğime hâkim olan köy ve kır fantezisini bes^iven en kuvvetli dekordu. Ekseri akşamlar bir sene evvel azledilmis olan elli yaşîannda sevimli cehreli ulumu tabiiye hocamız Cevdet Bey le burada buluşuyor, saatlerce dertleştikten sonra bahnvanlarla altı kollu iskamSil çeviriyorduk. Şubatın en soğuk bîr günimde gene Cevdet Beyle kahvede karşı karşıya gazetelerimize dalmıştık. Birdenbire gök gürlemesini müteak'fo skim gibi yagmur yağmağa başladı. Evle kahve arası en aşağı yanm saat çekerdi. Yagmurun dinmemek, dana s.iddetli bir hal almak ihtimali vardı. Bardaktan boşanırcasına sok'Vlarda ufak seller peyda eden bu cenub yağmurunu>n bazan tehlikeli bir hal aldıgı olurdu. Ne de olsa korkmağa ba«'amıstım. «Ya eve dönem«zsem!» Cevdet Beyin evi kahveye yüz adım yoktu. Onun icin h:ç endişe etmiyor, ga7e^«mi raVıat ranat okuyordu. Bir an oldu ki yagmur doluya çevirdi. Harab kır kahvesinin busulu camlan fındık büyüklü"ündeki dolu danelcrile garib sesler ç'.karni?5a başladı. Bu dolu daneleri sebzelere zarar lıdır, mahsulü berbad eder. Sen 'ebzeleri düşünüyorsurt... Ben eve nasıl gideceğim? Ne olacak canım... Delikanlısın, \LP'A kosa evin yolunu tutarsm. Cevdet hocanm soğukkanlı sözleri canımı sıVmağa başlamıştı. Nezaket gösterip: «Merak etme, bu gece yagmur dinmezse benim evde kalırsın» diye mi" safirnerverlik göstermiyordu. Artık kararımı vermiştim. Bu müz'ic yagmur dinmediği takdirde kahvenin hasır sandalyelerinin dördünü beşini birler tirio bir yatak yapacak, üzerime de masa örtülerinden birkaçını örttükten sonra uykuva dalacaktım. Fakat Cevdet hocanin belki davetine mazhar olurum dive bu fikrimi kendisine açmadım. Vakit birhayli ilerlemişti. Yagmur şiddetini hiç kaybetmiyordu. Bir an o'.du ki kararımı değiştirdim. Cevdet hocaya: Hoca r '"im, va^mur dinmezse beÜç Baki SUha 500 liraya satılan bir tütün tabakası Kapakta Trafalgar dniz muharebesini gösteren bir resim var Antika eserlere umumiyetle çok para verilir; bazan da verilen para, rökor teşkil edecek derecede külliyetlidir. Londrada yapılan bir müzayedede, bazı antikalar için mühimce meblâğlar gözden çıkanlmıştır. Bu cümleden olmak üzere, Nelson'un Amiral gemisinin tahtasmdan yapılmış küçük bir tabaka, mukabili Türk parasile 500 lira olmak üzere, alıcı bulmuştur Bu tabakanm kapağı fildisindendir ve fildişine Nelson filosunu Trafalgar muharebe^inde gösteren bir resim hakkedilmiştir. Taleakaya, bir zaman, Amiral Nel son'un sevgilisi Leydi Hamilton salipmiş. Griyt Nestında basit bir köy demircisinin kızı olan bu kadın, maceralı bir hayat geçirmiştir ve geçirdiği maceralı hayata da, evvelâ meşhur ressam Romninin en tercih ettiği model olarak başlamıştır. Bu hususiyetli güzel kadın, sonradan Napoli Kralı nezdindeki Büyük Britanya scfirile evlenmiş, müteakıb safhada da Amiral Nelson'la birlikte yaşamıştır. 1801 senesind« amirald«n bir oğlu ol muştur; Horatiyo Nelson Tompson isminde. Sevdigi amiral ölünce, kadın, kumar iptilâsile mahva doğru sürüklenmis., borc harç içerisinde kalmı; ve hapsen tazyik ech'lince, kaleye kaçmıştır. Unutulmuş ve münz«vi, ayni zamanda fakir bir halde, Napolyon'un Vaterlo cnuharebesi olurken, hayata gözlerini kapamıştır. Tabakasınm müzayedeye konulması, kendisini bir kere daha hatıra getirdigi gibi, tabakanm ona aid olması da, müzayecfed* fazla para verilmesinde rol oynamıştır. ni bu gecelik devlethanede misafir et mez misin? dedim. Hoca, hiç kiraz götürmez bir cevab verdi: Keşke kabil olsaydı oğlum. îki yatağımız var, birinde ben yatarım, birinde de köroğlu. Sustum. Kendi kendime içimden cevab veriyordum: «Hocacığım, bu gece köroğlu ile ayni yatakta yatıverseniz ne olur?» Kahvenin bütün müşterileri dağılmış,, valnız Cevdet hoca ile ikimiz kalmıştık. Ocağm yanında ayakta uyuklıvan kahveci, arasıra yüzümüze «artık evinize yollanın!» der gibi bakıyordu. Cevdet W a , birkaç dakika sonra, pılıyıpırtıyı avağa kalkh ve gayet düşük, n bir sesle: İstersen şuraya, peykeye uzanıver. Yagmur cok fena, sana evden battaniye wönderpinm, dedi. Teşe^'ür ederim hoca; hiç zahmet etme. Üzerime masa örtülerini ör ter, bÜ7İ'«iir uyurum, dedim. Allahaısmarladık oelum, kusura bakma, diyerek ayrıldı. Yüz adımlık evineCTİdincivekadar, mulhakkak sırsıklam ıslanacaktı. Kapıyı açıp, kahvecile beraber biraz yağmuru seyrettik. Bu sırada evin yolunu tutmağı düşündüm. Fakat bu, pek tehlikeli bir tecrübe olacaktı. Eve gidinciye kadar ıslanmadık bir yerim kalmıyacaktı. Receb, bir aralık: Senin için çare yok. Bu geceyi bizim kahvede geçireceksin. Üstüne de bir örtü buluruz, dedi. Kahvecinin bu misafirperverligine son derece memnun oldum. Fakat sabaha kadar. harab kahvenin içinde, soguktan buz kesecektim. Üstelik bir de uykusuz kalmak vardj.'Çünkü kabv«, sabahlan yedide açılıyordu. Recebe: Haydi sen eve git. Ben burada yatmağı göze aldım. Şu sobadaki ateşj biraz tazeleyiver, dedim. îyi kalbli bahçrvan kahveci, sobaya bir iki odun attıktan sonra evine gitti. Peykeye, verdiği örtüyü bürünüp uzandım. * * * Bir aralık kapı vuruldu. Cevdet hoca, hizmetçi kızla bir battaniye, bir de şu mektubu göndermişti: «Oğlum, Senin bir senedenberi bu kahveye niçin gelip gittiğini biliyorum. Fakat bir türlü, niyetini ryiden iyiye anhyamamışt;m. Fakat bu gece, tam manasile anladım. En nihayet, evime girip benim namus ve ahlâk sahibi kanmı baştan çıkarmak istiyorsun. Yağmuru sebeb göstererek eve gitmek istemeyişin ne buda.aca bir bahane! Benim evimde yorgan da var, yatak da. Fakat ahlâklı misafirler için. Sana yaptığım hocalık hakkın helâl etmiyecegim. Benim gene karıma göz koydun. Geceyarılarma kadar, kchve köşeleritıde seninle birlikte otur • mağa mecbur oluyorum. Eğer hakikaten yağmurdan korkun eve gitmiyeceken. battaniye gönderdim. Kahvede bir pevkeye uzanıver.» Hizmetçi kız cevab bekliyordu. Battaniyeye lüzum yok, teşekkür ederim, dedim. Yagmur altmda, koşa koşa evımin yolunu tuttum. Pola Negri Almanyadan kaçdı mı? Polonyalı artist bu kabil asılsız şayiaları tekzib ederek yakında Berline dönüp film çevirmeğe başlıyacağını söylüyor SîNEMA RADVO aksamki program^// Türkiye Radyodlfüzyon Postaları DALGA UZUNLÜĞU 1639 m. 183 Kcs. 120 Kw. T. A. Q. 19,74 m. 15195 Kcs. 20 Kw. T. A. P. 31,70 m. 9465 Kcs. 20 Kw. 12,30 ınüzik (solo Pl) 13 saat, ajans haberlerl, Mtteor Ankara 13,10 müzik (Riyaseti Cumh. Başkan. bandosu. Şef: İhsan Kunçer) 18,30 Türk müziği (incesaz segâh ve hüzam fa^lı) 19.15 saat, ajans, meteoroloji ve ziraat borsası haberleri 19,30 Türk müziği (saz eserlerl) 20 konuşpıa (Hukuk ilmi yayma kurunru) 20.15 müzilt (radyo orkestrası. Şef: Praetorius) 21,15 saat, esham, tahvilât, kambiyo nukud borsası (fiat) 21,25 Tütk müziği (şarkı ve taksim) 21,55 konuşma (Türkiye postası) 22,10 müzik (küçük orkestra) 23,10 müzik (cazband) 23,4f son ajans haberleri ve yarınkl program. Operalar ve operetler 21,15 21,15 22.05 1,05 Berlin: Sevil berberl. Konigsberg: Bir operet temslll. Mllâno: Don Carlos. Frankfurt: Alaym ton. Biivük konserler Pola Negri son filimlerindea birinin heyecanlı bir sahnesinde Paristen Sessiz sinema zamanmda Hotel Imperial grbi mühim filimlerin kahramanı olan, sesli sinema devrinde de «Mazürka», «Şanghay yolunda», «Şahane tango» gibi mükemmel kordelâlar çeviren Polonyalı artist Pola Negri'nin Almanyadan esrarlı bir şekilde kaybolduğuna dair muhtelif mahfıllerde bazı şayialar deveran etmekte idi. Son günlerde sanatkârın Pariste olduğunu haber aldım. Ismini ve hüviyetini saklıyarak seyahat etmesine rağmen, bulunduğu yeri keşfettim. Nazik aktris: Sizi böyle ayak üzeri kabul ettiğımden dolayı affınızı rica ederim, dedi, görüyorsunuz ya, sandıklanmı yerleştirmekle meşgulüm. Yakındaki sayfiyelerden birinde oturan ailemin yanına gidiyorum. Senebaşını onlarla beraber geçireceğim. Parise gelmekliğim, filim işlerile kat'iyyen alâkadar değildir. Bir müddettir şimalî Afrikada dinlenmek için seyahat yapıyordum. Oradan iki üç gün evvel aynldım. Hakkımda çıkanlan rivayetlere çok müteessifim. îki ay kadar evvel Fransız gazetelerinden bazıları benim Berlinde tevkif olunarak Daschaudaki kadın esirler ksrargâhma sevk edildiğimi yazdılar. Buna sebeb de guya hükumetin himaye ettiği kadın artist, Olimpiyadlar filmi rejisörü Leni Rieffensthal'la aramrn açılması imiş. Bütün bunlar baştan aşagı birer kuyruklu yalan^dır. Şimdıye kadar siyasete kanşmadığım gibi bundan sonra da sinemadan başka hiç birşeyle meşgul olmak niye Yalancı hasta Tavukpazannda Kürkçüler sokak 13 numarada oturan Ahmed oğlu Tahsin, dün, evinin ikinci kat merdiveninden inerken düşüp hiç kıpırdamıyacak surette bir müddet baygın bir halde kalmıştır. Keyfiyetten zabıta haberdar edilmiş, vak'a mahalline giden memurlar, Tahsinin vaziyetine bakarak ağır surette yaralandığı zehabına kapılmış, sorulan bütün sualleri cevabsız bıraktığım görünce mumaile>'h imdadı sıKhî ile Cerrahpaşa hastanesine kaldırılmıştır. Burada vapılan muayenesinde Tahsinin hiçbir sev olmadığı. vücudünde hiçbir kınk, çıkık bulunmadığı görülünce memurlan iğfal ettiğinden dolayı hakkında takibata girişilmiştir. ( TEŞEKKÜR *) Teşekkür Sevg:li eşim, babamız, kardeşimiz, dayımız eski valilerden ve Eti Bank îdare Meclisi azasından Yanyalı Bay İbrahim Aktanın aramızdan vakitsiz ebedî ayrılışiyle yüreklerimizde açtığı sonsuz elemimize bizzat cenazesine gelmek, suretile iştirak lutfunda bulunan akraba ve dostlarımıza ayrı ayn teşekkür etmemize bu büyük acı mâni olduğundan gazetenizin tavassutunu rica ederiz. Eşi Fatma Aktan, Kızlan: Güzin, Bülkat, Münevver Akçin. Kayın validesı: Adile Erim, Kardeşleri: Halide Akçin, Nafize Kuri, Abdullah Aktan, Ikbal Bülkat, Yeğenleri: Kevser Çalışlar, Kân ve Kuri. Naci Bozan, Zahide Evrendilek, Nesime Akdoğan. Damatları: Şehri Bülkat. Lutfi Akçîn. *** Te^ökkür Zevcim ve babamız Jandarma müfettişliğinden mütekaid General Halil Ethem'in damadı Yarbay Ahmed Vefik Ağarm vefatile duçar oldugumuz büyük kedere, cenazesine bizzat gelmek, telgraf ve mektublar göndermek suretile iştirak lutfunda bulunanlara, çelenk gönderen zevat ve müesseselere karşı duyduğumuz minnet ve tesekkürümüzü ayrı ayn ifa etmekliğimize teessürü altmda bulunduğumuz büvük acı mâni olduŞundan minnet ve sükranlanmızın iblâgına muhterem gazetenizin tavassutunu, saygılanmızla dileriz. Zevcesi: Nuriye Vefik Agar, Kızlan : Nezahat Uralman. Fikret Gökçe, Oğulllan: İsmaıl Vefik Agar, îhsan Vefik A?ar. Sinemacılık âleminde yeni çehreler tinde değilim. Her tarafta olduğu gibi Oda mutiküeri 16,30 Hamburg: Trlo konseri. Almanyada da birçok dostlarım vardır. 21,20 Frankfurt: Beethoven ve Schu Onlarla daima yekdiğerlerimize karşı bert'in eserlerl. hürmet ve muhabbet hisleri beslemekte22 Viyana: Musiki akademisi proleyiz. Berlinde son çevirmiş olduğum fiBörlerinin konseri. lim birkaç gün içinde gösterilmeğe başSolistlerin konserleri lanacaktır. Alman şirketlerile bu sene 19,05 Hamburg: Weber'in eserlerl. diğer iki kordelâ daha vücude getirmek 19,05 Breslav: Şarkılar. 19,25 Doyçlandzender: Güzel şarkılar. üzere imzalanmış bir mukavelem mev19,25 Leipzig: Finlandiya şarkılan. cuddur. 19,25 Münih: Ecnebi eserleri. 19,50 Doyçlandzender: Çifte plyano Münasib bir teklif karşısında bulumır konserl. sam, belki başka yerde de, meselâ Fran21,35 Strassburg: Piyano konserL sada da çalışmak isterim. Yalnız şunu 22,55 Beromünster: Şarkılar. bilhassa söylemek mecburiyetindeyım ki 23,35 Doyçlandzender: Gece musikisl. halihazırda iş arıyan bir insan vaziyetin23,35 Saarbrücken: Çifte piyano kon de değilim. Almanyada şu veya bu şahseri. siyetle «vleneceğime dair ortaya atılan şayialar ise diğer haberlerden daha asılsızdır. Bu gibi uydurma n«şriyatm benim Bu gece şehrimizin muhtelif semtleringerek hususî, gerekse meslek hayatım ü deki nobetçi eczaneler şunlardu:: İstanbul cihetl; zerimüs çok muzır tesirleri oluyor. OnEminonunde (Minajsyan), Küçükpazarlan yazanlar bir an ellerini vicdanlan da (Necati Ahmed), Alemdarda (All Rıza), üzerine koyarak düşünseler masum bir Kumkapıda (Cemil), Bakırköyde (Istan kadını sinirlendirecek boyle saçmalar yu bul), Fatihte Veznecilerde (Üniversite), Fenerde (Vltali), Eyübde (Arlf Beşer) ecmurtlamazlar. zanelerl. Artis olmak, el âlemin dedikodu mevBeyoğlu clhetl: İstiklâl caddesinde (Dellasuda), Kara zuu olmak mı demektir. Gazeteciler okuyucuîarı hayrete ve heyecana düşüre köyde (Hüseym Husnü), Taksimde (U monciyan), Pangaltıda (Nargileciyan), cek havadis doğurmak istedikleri zaman Haskoyde (Sadık Akduman), Kasımpaşada niçin, bilmem daima bizim şahsiyetle (Müeyyed), Beşiktaşta (Vidin) eczaneleri. Kadıköy Modada (Sıhhat), Pazaryolunrimizi ileri sürüyorlar? da (Muhtar), Sarıyerde (Osman), BüyükaBen, yazacağım mektubda kendismi dada (Şinasl Rıza), Heybellde (Halk), Üsasabileştirecek bahislere temas etmiye küdarda (İmrahor) eczaneleri. cegimi vâdederek san'atkâra veda ettim. O da rahat rahat bavullarını yerleştir meğe devam etmege koyuldu. Vefat Konservatuar sekreteri Salâh Candanın biraderi Reşid Candamn pederi Gümrük Muhafaza Kumandanhğı sabık Ayniyat muhasibi mes'ullüğünden mütekaid Emin Candan vefat etmiştir. Merkezefendide aile kabristanına defnedilmiştir. 17,05 Breslav: Orkestra konserl. 20,30 Droltwich: Koaser. 21,15 Doyçlandzender: Bir Japon or • kestra şefinin idaresinde konaer. 21,35 Londra (Regional): Koro ve or kestra konseri. 22,35 Münih: Konser. 22,35 Paris (Eiffel fculesi): Orkestra konseri. NÖBETÇİ ECZANELER c ÖLÜM "t* *l* "P Bir Boşanma ... İki evlenme ... Holivudun en güzel kadını.. ve en güzel Erkeği.. trtihal Yahyaefendi camii şerifi müezzin ve kayyumu tstanbul Vakıflar Başmüdürlüğü kırtasiye ambar memurluğundan mütekaid erbabı hayır ve hasenattan Beşiktaşlı Bay HayTİ Tokmak irtihal eylemiştir. Beşıktaşta Odun is« kelesinde Mahkeme sokağındaki hanesinden salı günü kaldmlarak Sinanpaşa camii şerifinde öğle namazını müteakıb cenazesi Yayhaefendi aile kabrine defned.lecektir. * * * öliim General Ahmed Hafidi ve mülga Şurayi Devletten mütekaid Celâl Günden vefat etmiştir. Cenazesi bu günkü salı günü saat on birde Modada Nisbiye sokağmda sekiz numaralı evinden kaldırılacaktır. LORETTA YOUNG ve TYROyE POWER İKİNCİ SÜMER B A L A Y I sinemasında Fransızca sözlü filmini yaratmışlardır. Persembe aksamı S A R A Y Kahiredeki filim şirketlerinden birinin keşfettiği yıldızlanndan Rukiye İbrahim Mısır SÎNEMASI Sinemacılık Dünyasının Bugüne Kadar Eşini Benzerini Yaratmadığı Aşk Muazzam Sahnelerle Giizellik ev Macera Şaheserl 1 Yann akşam en büyük iki Fransız artisti JEA1S GABİN ve MİCHELE MORGAN>ı Sinema müsabakasmda senenin en mükemmel Fransız filmi olarak tesbit ve Pierre MacOrlan'ın meşhur romanmdan iktibas eden SON BUSE (Quai des Brumes) Büyük aşk filminde taVdim edecektir. Yerlerin evvelden aldınlması rica olunur. Garantili bir MOVADO saati ile işe başlayımz. senesine ^irerken tam avarlı ve 1S sen<> 4 tsânunusani Çarşamba günü akşamı krnliçesi Hamiyet YUceses ve arkadaşları San'atbâr Naşid ve Cemal Sahlr biıleşiğ ^ OSMAN ŞAKAR MÜESSESESİNDE Aliun ve metal kadın erkek ceb ve kol saatleri Fransızca sözlU orijlnal nUshası YARIN Akşam Gary Cooper Sigrid Gury Türkçe SözlU NUshası TURAN TiYATROSUNDA Ses 6 ay vade ile satılır. GALATA: Bankalar caddesi No. 47 Voyvoda han Zemin kat BEYAZID: Üniversite caddesi No. 28 KADIKÖY: İskele caddesi No. 33/2 ELEK Züppeler Vodvil 3 perde i P EK Sinemalarında birden itibaren satılmaktadır. Perşembe akşamı Numaralı biletler bugOnden Tafsılât el ılânlarında Tdeton : 22127