[Baştarafı 1 inci sahifede] Kral ve Kraliçeyi binecekleri otomobile kadar teşyi etmişlerdir. Bu esnada askerî merasim icra edılmiştir. Kral ve Kraliçe, bütün gece yol üzerinde toplanmış olan halk tarafından şiddetle alkışlanmıştır. Pariste şenlik devam ediyor Garden parti 21 Temmuz 1938 CUMHURIYET Hatayda kayıd muamelâtına yarın başlanıyor [Baştarafı 1 inci sahifede] met mümessilleri tarafından temin oiu nacaktır. Milletler Cemiyeti Konseyi komites tarafından takarrür ettirilmiş olan seçim nizamnamesi ruhuna riayeti ayni derec arzu etmekte bulunan iki dost devlet mümessilleri, yukarıda ismi geçen komisyon tarafından başlanan seçim muamelâtına devam esnasmda, Sancakta ilk seçim ni zamnamesini yeni vaziyetin icab ettirdığ tadilâtla tatfcik eylemeği de kararlaştır mışlardır. Beyannamenin metni şudur: îskenderun sancağı ilk seçim Milletler Cemiyeti Komisyonunun kayıd muamelâtını talik etmek ve Sancak arazisin terkeylemek hakkında 26 haziran 1938 tarihli kararı üzerine, Sancağın enternasyonal rejiminin zâmini oîan ve almış bulunduklan taahhüdlerden münbais iş bırliği zihniyetile hareket etmekte bulunan Fransız ve Türk hükumetini, statünün ve teşkilâtı esasiye kanununun tatbikini te min zımnında, Sancakta ilk seçim muamelâtınm kontrolünü birlikte deruhde etmeğe karar vermişlerdir. Bunun için, Fransız cumhuriyeti hü kumeti Fransız cumhuriyeti yüksek komiserinin Sancaktaki delege muavini albay Collet'ye lâzım gelen salâhiyeti vermiştir. Türkiye cumhuriyeti hükumeti de, fevkalâde murahhas olarak hususî va zife ile Antakyaya gelmiş bulunan orta ?lçi Ekselâns Cevad Açıkalına lâzım gelen salâhiyeti vermiştir. İki hükumet mümessilleri, hükumet lerinin kararı ve kendilerine verilen salâhiyet mucibince, 22 temmuz 1938 tari hinden itibaren kayıd muamelâtına de vama karar vermişlerdir. "Muvaffakiyetleriniz bana heyecan veriyor!,, Mr. Nikson'un "Cumiıuriyet,, e bcyanatı «Harblerden yaralı çıkmış bir milletin bukadar az zamanda gösterdiği hayatiyet, akıllara durgunluk verecek bir haldir» [Baştarajı 1 inci sahifede] Türk hükumeti, bizzat iesbit ve intihab edecektir. Bizim Türkiyeden, satın almağı tercih ettiğimiz mahsullere gelince: Bunlar, en başta maden istihsalâtı gelmek üzere, buğday, arpa, ve diğer hububatla ya§ meyva ve sebzeden ibarettir. hede etmek fırsatını buldum. Bu tutum gitgide artarak, günün biriın de Türkiyeyi, haricin yardımına hacet bu rakmadan, kendi ihtiyaclarını karşılıya • bilccek bir seviyeye yükseltebilecektir. Hariciye Nazırları konusmaları Bir resmî teblip neşredildi Nazırlar, iki memleketi alâkadar eden meseleleri tetkik ettiler Paris 20 Bu sabah Fransız ve îngiliz Hariciye Nazırları arasında yapılan konuşmalara öğle yemeği münasebetile fasıla verilmiş ve yemekte Sotan, Herriot, Blum ve Fransanın Lcmdra büyük elçisi de hazır bulunmuştur. Yemekten sonra Fransız Başvekilile iki memleket Hariciye Nazırları tekrar müzakereye başlamışlar ve saat 16 ya kadar bu müzakerelere devam etmişlerdir. Kral, meçhul askerin mezarına çelenk koydu Paris 20 İngiltere Kralı Altıncı Jorj, saat 9,45 te takızafere gitmek üzere Hariciye Nezareti binasmdan ayrılmıştır. Cumhuriyet muhafız kıtaatından bir müfreze selâm resmini ifa etmiştir. Saat 9,55 te Kral, beraberinde Sir Enk Fips ile maiyeti erkânı bulunduğu halde Etuval meydanına vâsıl olmuştur. Kendisi feld Mareşal üniformasını giy mişti. Otomobiller yaya kaldırımı boyunca sıralanırken kıtaat ihtiram merasimini icra etmiştir. Mızıka, İngiliz ve Fransız millî marşlarını çalmıştır. Tekaüd Nazır M. Şanpetiye dö Rib hükumet namına Kralı selâmlamıştır. Nazırlar, Krala orada hazır bulunan generalleri takdim et miştir. Bundan sonra Kral, meçhul aske rin mezarına karanfilden yapılrruş bir çelenk koymuştur. Kral, hususî defteri imzaladıktan sonra eski muhariblerle u zunuzadıya görüşmüştür. Saat 10,50 de Altıncı Jorj, Hariciye Nezareti binasına dönmüştür. Etuval meydanının etrafında ve güzergâh boyunca toplanmış olan halk, Kral ve Kraliçeyi hararetle alkışlamıştır. Paris 20 Kral ve Kraliçe ile Re isicumhur ve maiyetleri saat 16,25 te Bagatelle'ye gelmişlerdir. Burada tertib edilen gardenparti cidden efsanevî bir şe kilde cereyan etmiştir. Ahenk, zarafet ve fantazi, su kenarında sıra ile antik, k ü sik ve modern elbiselerle oynıyan dansöz Ierin harikulâde danslarında temerküz ettirilmiştir. Hükümdarlar saat 17,40 ta aynla rak Hariciye Nezaretine gitmişler ve sa at 20 de oradan İngiliz elçiliğine gitmişlerdir. Bu akşam elçılikte İngiliz hükümdarları Fransız Reisicumhurile bayam şerefine büyük bir ziyafet vermişlerdir. tzmirin manzarası Ankardan dönüşümde, bir müddeİ îzmirde de kaldım. İzmir şehrini, çok iıw kişaf etmiş bir vaziyette bulduğumu söy4 lemekle derin bir zevk duyuyorum. ı Şehir, tanınmıyacak surette değişmiş * tir. Bir çok esaslı umran hareket ve fa « alıyetleri var. Ticaret, sanayi gündeq güne ilerlemektedir. Paris matbuatımn neşriyatt Neşr edilen resmî tebliğ Belediye dairesinde Paris 20 Reisicumhur ve Madam Löbrön, İngiltere Kral ve Kraliçesini Muşle belediye dairesine götürmek üzere saat 10,30 da Hariciye Nezareti binasına gitmişlerdir. Altıncı Jorj'la M. Löbrön birinci otomobille, Kraliçe ile Madam Löbrön de ikinci otomobile binmişlerdir. Bu iki otomobili diğer 8 oto mobil takib ediyordu. Alay, bu suretle iskeleye vâsıl olmuştur. İskelede iki dire ğe istinad eden ve üzerinde ingiltere Kralının tacını taşıyan bir tak vücude getirilmişti. Burada bahriye müfrezeleri se lâm resmini ifa etmiştir. Karşı taraftaki rıhtımda bulunan çeşmelerden sular fışkırıyordu. Sen nehri sahilleri boyunca askerî kıtaat sıralanmıştı. Alay geçerken kıtaat selâm resmini ifa etmiştir. Kralın ^bulunduğu muşu bahriye dairesinin 7 muşu takib ediyordu. Saat 10,55 te alay, belediye "dairesinin' iskelesine ve 1 1 de belediye dairesine muvasalat etmiştir. Belediye sarayının bü tün pencereleri iki milletin armaları ve bayraklarile süslenmişti. Paris 20 Fransız Başvekilile Fransız ve îngiliz Hariciye Nazırları arasında yapılan müzakerelere dair bu akşam neşrolunan resmî tebliğde deniliyor ki: «İngiliz hükümdarlarının Parisi ziyareti, Daladiye, Bonne ve Lord Halifaks'a enternasyonal vaziyetin heyeti umumiyesini ve iki memleketi bilhassa alâkadar eden meseleleri tetkik fırsatını vermiştir. Paris 20 Muhtelif temayüllere sahib bütün gazeteler, İngiltere Kral ve Kraliçesinin ziyaret ve kabulüne sahifeler tahsis etmişlerdir. Gazeteler, afiş huru fatile yapmış oldukları başlıklarda Parisin Altıncı Jorj'la Kraliçe Elizabet'e yapmış olduğu mutantan ve coşkun resm kabulü tebarüz ettirmektedirler. Diğer taraftan gazeteler, Reisicumhurun ve Kralın Elize sarayında söylemiş oldukları nutukların ehemmiyet ve şümulünden bahsetmekte ve M. Blum'ün Popüler gazetesinde dediği gibi. «Fransa İngiltere anlaşması esas itibarile sulhcuyanedir» söz lerini ilâve eylemektedir. Bu anlaşma, her şeyden evvel, sulhu sadece Fransa ve îngiltere için değil, belki bütün Avrupa ve bütün dünya için muhafaza etmeği is tihdaf eylemektedir. Lö Jurnal, diyor ki: «Elize sarayında irad edilmiş olan nutukların •sürprizler tevlid etmesine im kân yoktu, çünkü bu nutuklarda tarif e dilmiş olan siyaset, daima cihana açıktan açığa ilân edilmiş bulunan bir siyasettir. Bu nutuklann alâka uyandıran ciheti, iki milletin tesanüdü esaslannı,, diğer taraftan iki milletin teşriki mesaisinin cihanda sulh ve salâha esaslı surette yapmak iste diği yardımı tesbit için kullanılmış olan formüllerin iyi intihab edilmiş olmasıdır. Her iki noktada da ifa edilecek vazife hakkında kat'iyyen tereddüd yoktur.» tnkılâblarımız Türkiyeyi, ikinci defa olarak ziyaret ediyorum. Memleketinizde gerek iktısadî ve gerek ticarî bakımdan, on beş senenin çerçevesine nasıl sığdığına, kolaylıkla inanılamıyacak değişıklikler gördüm. Gerek demiryolu, gerek bankacılık ve gerek ziraat sahalarında başardığınız muvaffakiyetler ve elde ettiğiniz neticeler, hakikaten takdirlere, tebrıklere lâyıktır. Bunları görerek, kendimde, adeta heyecan duyuyorum. Memleketinizin iktı sad ve sanayi sahalarında bir kat daha inkişafını temin etmek için bütün imkân ların mevcud olduğunu, sıze söyliyebıu rim. Türk milletinin cesaretle meşbu olan realist karakteri, bu inanılmaz şeylerin tahakkuk ettirilmesinde başlıca amil olmuştur. Uzun harb seneleri içinde, kolaylıkla tedavi edılemiyecek yaralar alan bir miletin, bu kadar az zamanda gösterdiği hayatiyet, akıllara durgunluk verecek bir haldir. Maliyecilerimizin kudreti Türkiyenin bankacılıkta gösterdiğî yüksek kudret etrafında size bazı şeyler söylemek isterim: t Londrada tanımış olduğum Muammef Eriş ve îlhami Pamir, gerçekten iyi ye « tişmiş, ve müzakerecilikte çok temeyyüZ etmiş kıymetli şaJısiyetlerdir. l Görüş birliği Fransız İngiliz münasebatına hâkim olan karşılıklı itimad zihniyeti içinde cereyan eden bu konuşmalarda nazırlar, teskin edici ve ban$tırıcı gayretlerine devam hususundaki müşterek azimlerini bir kere daha leyid ederek gecen nisanda Fransre nazırlarının Londraya yaptıklan ziyaret esnasmda tahakkuk ettirilen kat'î noktar nazar mutabakatınm tamamile devam etmekte bulunduğunu mü$ahede eylemişlerdir.» (a.a.) Kralın sözlehri Paris 20 Belediye meclisi reisi, îngiltere Kral ve Kraliçesini belediye dairesinde karş'.lamıştır. Altıncı Jorj, belediyeye teşekkür etmiş ve şöyle demiştir: « Gerek Kraliçe gerek ben, dostane mahiyeti bizi bilhassa mütehassis etmiş olan resmi kabulünüzün güzelliğini ve zarafetini son derece takdir ediyoruz, hepinize hararet ve minnettarlıkla teşekkür ederim.» Bundan sonra alay belediye salonuna İngiliz resim sergisinde geçmiş ve orada Kral ve Kraliçeye hediParis 20 İngiliz Kral ve Kraliçesi yeler takdim edilmiştir. Müteakıben Kral öğle yemeğini îngiliz elçiliğinde yemişve Kraliçe Muşe dönmüşlerdir. er ve yemekten sonra Reisicumhr ile Baİngiliz sefaretinde öğle ziyafeti yan Löbrön elçiliğe gelerek misafirleri Paris 20 İngiltere Kral ve Krali almışlar ve Luvr müzesindeki İngiliz reçesi, saat 1 1,30 dan sonra Hariciye Ne sim sergisini gezdirmişlerdir. Sergi bu ziyaretten sonra îngiliz Hü zareti binasına dönmüşlerdir. Feld Mareşal üniformasını çıkararak jaket giymiş o kümdarlar şereflerine verilen garden parlan Kral, beraberinde Kraliçe olduğu tide bulunmak üzere Bagatelle'ye gitmişhalde İngiltere sefarethanesinde hususî erdir. Hükümdarların bütün gidiş ve gelişbir ziyafet ve kabul resminde hazır bu lunmak üzere otomobilile mezkur sefa erinde bütün yollarda iki sıra dizilmiş duran asker tarafından selâmlanmaktadır rethaneye gitmiştir. M. Blum diyor ki: Lö Jur gazetesinde Belbi, jöyle yazıyor: Diğer bazî memleketler hilâfına ola rak îngiltere ile Fransa yalnız sulhu istemekte olduklarını, yalnız sulhu jereflerinin ve hukuklannm tamamiyeti çer çevesi dahilinde muhafaza etmek arzu sunda bulunduklarını beyan ve ilân etmişlerdir. Övr gazetesînde şöyle denilmektedir: Ingiltere Kralının beyanatı biraz ağırdır. Bu beyanat, «sulh gayeleri» ndeki müşareketin bir ifadesidir. Ayni zamanda bu beyanat Avrupanın iki büyük demokrasisinin vahdetini haricden gelecek muhtemel zararlara karşı tarsin etmek azminin yüksek bir ifadesidir. Bu vahdeti muhafazaya saik olan sebebse sadece menfaatlerin tesadüfî olarak birleşik olması değil, bu iki milletin demokrat ol Hariciye Nezaretinde İngiliz Kraliçesine malarıdır. Altıncı Jorj'un sözleri, Frantahsis edilen, Mari Antuvanet'in yatağı sanın beklemekte olduğu sözlerdir. Yunanistanda şiddetli bir zelzele oldu [Baştarafı 1 inci sahifede] sanca zayiat olmadığı gibi hasar da ehemmiyetsizdir. Rasadhanemizin verdiği malumat îstanbul 20 Rasadhaneden bildirilmiştir: Bu sabah saat 2 yi 24 dakika 54 saniye geçe şiddetli bir zelzele kaydedılmisir. Bunun merkez üstü İstanbuldan 570 kilometre mesafede tahmin edilmektedir. ı Başile kısa bir selâm vererek ayrıldı ve geriye döndü. Hızlı yürüyor ve içinden, hareketine şu tek notu yeriyordu: «İyi!» Sonra şunu ilâve etti: «İyi yaptın. Bundan sonra isbatı kalıyor.» îsbat! Meleğin itirazını düşündü. Karı iki nişanlının arasına giremiyeceğini söylemişti. Şu vicdan ne acayib kuştur: Gider, kâh bir fahişenin, kâh bir canavarın yüreğine konar. Ferhadın cebinden cüzdanını aşıran Melek, Andriya'nın karşısında dünyanın en merhametli ve Halenin karşısında da dünyanın en vicdanlı karısı olup ç'.kıvermişti. Hoş, karın doyurmak için yapılan zina ve hırsızhk başka, merhametsizlik ve vicdansızlık başka şeylerdi. Ferhad bunu biliyordu ve Meleğe karşı nefretini azaltarak hatta bir nevi sempatiye çeviren de bu idi. Ona karışık bir iş yaptırmak için Eva'nın esvablannı giydirmek kâfi gelmiyordu. Kendisinin Mecdiye karşı haklı olduğunu da ona anlatmak lâzımdı. Bunun için de Eva ile beraber Almanyadan nasıl geldiklerini, beraber nasıl yaşadıklarını, Mecdinin bu kadını onun elinden almak için Meleğin anlıyacağı tâbirle ne numaralar yaptığmı, Kadıköyünde bir cayda Haleyi nasıl tarudığmı, Mecdinin bu kıza da musallat olarak onu elinden Bu iki şahsiyet, memleketlerinin men « faat ve ihtiyaclarını, tamamen müdrik ol* dukları gibi, kendisile müzakereye girişı tikleri memleketin vaziyetini de gözönünde tutarak hareket etmişlerdir. Türk, bankacılığı, böyle mümtaz ida* recilerin elinde olduğu içindir ki, bugünkiî terakki merhalesine varmış bulunuyor. \ Birkaç güne kadar Londraya avdet t* deceğim. Fakat bu dönüşün muvakkat CH Türkler tutumludur lacağmı kuvvetle ümid ediyorum. Bundatf İki dost devlet mümessilleri, hangi Türkiyede bulunduğum müddet zar sonrası için de kredi itilâfmın tatbikatı ile| rk veya cemaate mensub olurlarsa ol ında, Türk milletinin tasarrufa riayet e meşgul olmak üzere, Umaslanmı muha* iunlar Sancak vatandaşlan arasmdaki der, tutumlu bir millet olduğunu müşa faza edeceğim tabiidir.» münasebaün esasını teşkil etmesi lâzım elen birlik ve kardeşlik zihniyetine dayanabileceklerinden emindirler ve seçi [Bajtarafı 1 inct saMtedej min bu safhasınm memleketin yakmda r'erilmişti. Bilâhare bu kararın tatbikın ayn bir politik antiteye inkılâbının icab K A P A N I Ş dan vazgeçilmiş ve Adliye sarayının Sulettirdiği vakarlı mahiyeti iktisab eyliyeAçıh? Kapamş anahmedde şimdiki hapisane binasının ceğinden şüphe etmemektedir. 6.20 1 tnjriliz Hrası 6.20 erinde inşası kararlaşarak, hazırlanan 125.985 126.1625 100 Dolar Bu suretle başlanacak muamelâta zaroje tasdik edilmişti. Hemen inşaata 100 Fransız frangı 3.48 3.48 ar verecek mahiyette bulunan en ufak )aşlanılması için îstanbul Müddeiumu 6.6275 100 Liret 6.6375 Lanunşiken hareket, iki zamin devlet ta100 İsviçre frangı 28.8225 28.8625 m iliğindeki komisyon Adliye Vekâletine afından deruhde edilen vazifeyi müs. 100 Holanda müracaatle şimdiki binanın hedmi için :ülleştirebileceğinden, Fransız ve Türk florini 69.27 69.28 ahsisat istemiş ve birkaç gün evvel de 100 Rayhişmark 50.6025 50.6325 lükumetleri mümessilleri, hertürlü karga 8,000 liralık yıkma tahsisatı gelmiştir. 100 Belçika frangı 21.30 21.3225 alığı men ve tenkil eylemek ve vaziyeti Hedm işi de müteahhide ihale edilmişlir. 100 Drahmi 1.135 1.135 jahsî menfaatler lehine ve yahud SanEski eserleri koruma encümeni azasından 100 Leva 1.53 1.53 ağın hakikî politik m«nfaatlerine muğa100 Çekoslovak değerli mimarımız Sedad Çetintaş alâkar ir ideolojiler lehine istismara kalkışacak kronu 4.355 4.355 dar makamlara müracaatle şimdiki hapi lerkesi kanun huzurunda takib etmek için 100 Peşeta 6.89 6.89 ane binaları arasında tarihî kıymeti haiz 100 Zloti 23.62 23.62 en şiddetli tedbirleri almakta tereddüd Türk eserleri ve meşhur Atmeydanı sara100 Pengo 24.80 24.80 etmiyeceklerdir.» ı bulunduğunu, Türk sivil mimarisinin 100 Ley 0.9325 0.9325 İmza: 100 Dinar ıymetli bir nümunesi olan bu binanın yı2.8575 2.8575 Albay Collet Cevad Aç;kalm 100 Yen 36.195 36.195 ılması büyük bir hata teşkil edeceğini 100 İsveç kronu 31.965 31.965 Bu suretle 22 temmuz cuma günü baş ildirmişti. 100 Ruble 23.6725 23.6725 ıyacak olan kayıd muamelâhnm on gün Dahiliye ve Maarif Vekâletleri mimar E S H A M ve T A H V Î L A T adar devam edeceği tahmin edilmekte Sedad Çetintaşın bu müracaatini ehem T. B. I, vadeli 19.25 19.225 dir. Simdiye kadar kayıd muamelesi hiç miyetle karşılamış ve îstanbul Vilâyetile T. B. I, peşin 19.20 19.20 fapılmamıç veya başlayıp da ikmal edil Belediye riyasetine gönderdiği bir tezkeSıvasErzurum III 99. 99. memiş olan sekiz yerde büro açılacak rede îstanbul Valisi Muhiddin ÜstündaA. D. Y. I ve II P. 40.65 40.65 ır. (a.a.) ğm başkanlığında Dahiliye, Maarif, MüCemil Mardam Bey Parise gidiyor zeler, Tarih Kurumu, Evkaf ve Adliye Şam 20 Suriye politik mehafilinde ile diğer bazı devair mümessillerinden Osmanlı borclarının tediyesöylendiğine göre, Suriye hükumeti, mürekkeb 16 kişilik salâhiyetli bir komissinde anlaşmaya varıldı Fransa Suriye muahedesi ve Fransa yon teşkilile Sedad Çetintaşın mülâhaza Suriye münasebetleri hakkmdaki Suriye ve mütalealarının incelenmesini emretmişParis 20 Fransa ile Türkiye O*« notasına Fransa Hariciye Nazırı M. tir. Bu komisyona mimar Sedad Çetintaş manlı borclarının sureti tesviyesi hakkın1 Bone'nin cevabını almıştır. M. Bone, la, şehrimizde bulunduğu takdirde şehir da bir anlaşma imzalamışlardır. Mardam Beyi kendisile görüşmek üzere cilik mütehassısı M. Prost da iştirak edeBu anlaşmaya göre Türkiye bundari D arise davet etmiştir. Mardam Bey, a cektir. Yakmda Valinin yanında toplanaustos bidayetinde Türkiye yolile Fran cak olan bu komisyon, mahallinde de böyle Osmanlı borclarının yarısını döviz olarak tediye etmeğe mecbur değildir. saya gidecektir. tetkikatta bulunacaktır. Tarihî bir hata önleniyor Ankara Borsası 20/7/938 Millî roman: 23 Yazan: SERVER BED1 «Seni kandırabildi...» diyecekti, vazgeçti. Fakat Hale bunu anlamış gibi, düşünce içinde, sordu: Eva'ya beni tanıdıktan sonra mı mektub yazmıs, Mecdi? Hayır! Seni tanımadan evvel... Fakat ne çıkar? Tanıdıktan sonra yazmaz mıydı sanıyorsun?. Hale derin bir nefes içinde silkinerek: Oo!.. dedi, Ferhad, bu bahsi kapat rica ederim. Ferhad durdu: Hay hay! dedi, bu bahsi sen açıncıya kadar ben sana açmıyacağım. Fakat sen Mecdinin mi, benim mi samimî olduğumu günün birinde anlıyacaksın. Onun maskaralığı ve neş'esi kandırdı seni. Anlıyacaksın. Onun bir sokak çapkını olduğunu anlıyacaksın. Tabiî... Mecdi bu mevzuun derinleşmesine hiç gelemez. Ben zaten biliyordum ama Eva gittikten sonra büsbütün anladım. Çüf.kü... Göğsüne kaçan kindar bir sesle ilâve etti: Çünkü Mecdinin Eva'ya yazdığı bir mektub elime geçti. Kötü bir fransızca ile ilânı aşk ediyor. Sersem, idyo, beyınsiz... Eva'yı üç mektubla ele geçecek kızlarımızdan zannetmiş! Bu taş Haleye idi. Kız sarsıldı ve adımlannm intizamı bozuldu. Ferhad devam ediyordu: Kalpakçılarbaşı çapkını..< Hep benim alâkadar olduğum kadınlara musallat... Eva'ya gözümün önünde kur yaptı, avcunu yaladı. Fakat..« nasıl kaptığını ve onunla nasıl nişanlandığım birer birer hikâye etmesi icab ediyordu. Halbuki bir sokak kadınına bu kadar açılabilir miydi? Kulübe döndüğü zaman muhasebe odasmdan geçti ve Kerim Beyin ne zaman geleceğini sordu, «bugün, yarın» cevabını aldı. Bahçeye çıktı. Yan sokağa bakan parmaklığa yakın masalardan birine gözü ilişince hayretle durakladı: Melek, orada, Nazmiye Hanım ve İbrahim Beyle bir arada oturuyor, münasebetsiz ]estlerle, kendinden geçmiş bir şeyler anlatıyordu. Ferhad düşündü: «Eyvah! Karı sululuk edip bizimkilere çatmış. Kimbilir ne potlar kırıyor!» Masaya dört beş adım kadar yaklaştı ve Meleği tanıdığma dair en küçük bir şüphe uyandırmaktan korkarak, daha fazla yaklaşmağa müsaadcister gibi, durdu. Nazmiye Hanım onu davet ediyordu: Buyurun, Ferhad Bey! Ferhad Meleğin yüzüne bakmağa hiç cesaret etmeden masanın yanına geldi ve ona takdim edilmeyi bekliyerek durdu. Nazmiye Hanım evvelâ Meleğe Ferhadın ismini söyledikten sonra dedi ki: Cavidan Hanımefendi. Kendisine beraber oturmMnızı ben rica ettim. Bak ki yalnız başlarına sıkılıyorlar. Melek teşekkür ederken iyidi. Adının «Cavidan Hanımefendi» olmasına pek çabuk alışmiş görünüyordu. Çünkü on da çamaşırlarından daha çabuk ve daha fazla isim değiştiren macera kadınlarının tecrübelerinden gelme pişkinlik vardı. Ferhad oturdu. Biraz evvel onun taşkm hareketlerle ne anlattığını merak ettiği için Nazmiye Hanıma dedi ki: Hanımefendi birşey mi anlatıyorlardı? Lâkırdılannı mı kestim? Evet! Tiyatroyu pek severlermiş. Bir piyes anlatıyorlardı. Ej'vah! Melek aktrislik hayatım anlatıyor, ezberledıği piyesleri mi okuyor du? Karıda itiraf zevki olduğu için, bir de Şeytan barındaki marifetlerini sayıp dökerse, tamamdı! Ferhad Meleğe dönerek, nezaketinin içinde bir ihtar gizlenen sesile: Devam buyurun! dedi. Melek önüne baktı. îyi. Hafif gülümsedi. îyi. Sonra göz kapaklarmı ağır ağır kaldırarak (bu da iyi) Ferhada bir an baktı ve boynunu hafifçe sağa eğdi. Çok iyi. Terbiyeli bir sesle: Ehemmiyetli birşey değildi, dedi. Aferin Cavidan Hanımefendi. Bu tım rol parçası zararsız. Ferhad onu konuş i turmak için, korku içinde sordu: .• Ne piyesiydi, hanımefendi? Venedik taciri. Gene mi bu? Acaba ne münasebetle Melek bu piyesten bahsetmişti? Bir pot kırmış mıydı? Ferhad sormağa devam etti: ;l Yeni mi okudunuz? Melek birdenbire saçlarını silkeliyerelç ve başını gererek: Ezber bilirim! dedi. Tuh!.. Jesika rolüne çıktığını mı söyledi veya söyliyecek? Ezber bildiğini ne vesile ile iddia ediyor? Biçimli bir yalan kıvırabilecek mi? Ferhad önüne bakarak: % Ya!.. dedi, ezberlediniz demek.., Evet, ailece biz tiyatroya meraklıyız. Asıl büyük ağabeğim sever. Bu piyesleri o tercüme eder. Bazı sahnelerinî konakta, aile içinde oynarız. Oh! Ferhad rahat bir nefes aldı. Bu da iyi. Fakat hangi ağabey, hangi konak... Ya Nazmiye Hanım sorarsa Me" lek ne cevab verecek? Bir yalana inandırmak için, nefes almadan bir araba ya< lan daha kmrmağa mecbur olacak. lArkası var] |