21 Temmuz 1938 CUMHURİYET HâdiseSer arasında Ana tabutu başında barışan kardeşler Romanya Kralı Majeste Karol, menfi kardeşi Prens Nikolayı kabul etti Bükreş 20 Valide Kraliçe Mari nin cenaze merasiminde hazır bulunmak üzere Romanyaya gelmiş olan Prens Nikola, Ofuasor şatosunda bulunan Kralın nezdine gitmiş ve Kral kendisini akşam yemeğine alıkoymuştur. Prens Nikola'nın 1937 teşrinievvelinde menfasına hareke tindenberi yekdiğerini görmemiş olan iki kardeş, geceyi beraber geçirmişlerdir. Bu mukarenet, Bükreşte çok sempatik bir surette karşılanmıştır. «Dönen talebelerden mes'ul kim ? » unu «Genclik» gazetesi soruyor ve şu satırları yazıyor: «Nasıl endişe etmiyelim, nasıl sormıyalım! Ruhan ve cismen yıkılanlar ve ezilenler bu memleketin b'z evlâdları, kardeşlerimiz, arkadaşlarım ızdır. Amerikada ahlâk mühendisliği Canileri doğru yola götüren teşkilât Hayatta bizi muvaffak eden arzu üzerinde hiç bir sır kalmamıştır. Arzu itiyadların mecmuudur, bunları kontrol edebiliriz Amerikan mektebinde muallim başka bir münakaşa mevzuu olarak soruyordu: Birbirinize kızıp da fena sözler söylediğiniz zaman. ne için kavga eder, döğüşürsünüz? Etmeseniz olmaz mı? Edince ne kazanırsınız? Kahraman ne demektir? Kahraman diye kimlerı bilirsiniz? Onların kahraman olduklarını kabu] ediyor musu nuz? Siz de birer kahraman olabilir misiniz ve ne gibi hareketlerle? Linddenberg bir kahraman mıydı? Ne için evet, ne için hayır? Kristof Kolomb'da mı bir kahramandı? Yanan bir evden bir çocuk kurtaran adam kahraman sayılır mı? Yalnız bu gibilere mi kahraman dersiniz? Ve saire, ve saıre... Bütün bu sualleri hoca o kadar ısrarla soruyor ki talebe arasında ateşli bir cevab yarışıdır başlıyor ve neticede maddî ve manevî kahramanlığın ne olduğuna dair bu genc dimağlarda güzel fikirler yer ediyor. Meselâ, bir erkek veya kız çocuk, doğru olduğuna inandığı bir hareketi, kendisi için zahmetli ve kederli olsa bile, yapmak cesaretini göstermenin de bir kahramanlık olduğunu, o vakte kadar hiç düşünmediği halde, öğreniyor. Boş vakitleri kullanmanm, iyi isim sahibi olmanın da değejleri ne olduğu anatılıyor. Boş kalan vaktini nasıl kullanacağına karar vermekte çocuk serbest kalabileceği için, o zamanlarda yapacağı bir işi, onun için sarfedeceği şeyle ölçmeği ve bir gün gelip de beş vakitlerini faân şeye harcamış olduğuna acıyıp acımı»'acağını düşünmeği öğreniyor. îyi isim sahibi olmak, iyi ve doğru adam diye tamnmak ne demek olduğu gene ayni metodla, sualli cevablı münakaşalarla isbat ediliyor. Meselâ deniliyor ki: Amerika dahilî muharebesinden son: a bütün Amerikada büyük bir saygı ve ;evgi kazanan General Robert Lî'ye büyük bir sigorta şirketi müracaat ve yılda 50 bin dolar aylıkla kendilerine reis olmağı kabul etmesini rica etmiş. General, iigorta işlerinden birşey anlamadığını iöyliyerek bu muazzam parayı reddetmiş ve ondan pek çok aşağı bir aylıkla bir mekteb müdürlüğüne girmiş. Sonra, son zam,anlarda karışık ve hileli gıda maddeerine karşı büyük mücadelesile pek bü»rük bir isim kazanan doktor Harvey, hükumet kimyahanesinden istifa ettikten sonra halis içkıler yapan büyük bir müskirat kumpanyasının kendisine teklif ettiği senede 125,000 dolar gibi büyük bir parayı red ve ayni mücadeleye serbest olarak devam etmiş. Yani bu iki zatın ve daha bunlara benzer başkalarının zengınliği reddedip iyi isimlerini muhafaza etmiş olmaları, iyi ı?im sahibi olmanın nekadar kıymetli olduğunu isbat ettiği anlatılıyor. Doktor Rayt divor ki; insanm dimağında beliren bir fikir, bir tasavvur, yalnız onun varacağı neticeyi doğurmuş olmaz; ayni zamanda o neticeyi meydana getirmek için bizde mevcud istidadın da miyan olur. Bu demektir ki, kasdettiğimiz bir fikir, bir tasavvur fitrî, yahud şahsımızda gizli istıdad ve zekâmızla beraber gider. Arzuldnmızı yerine getir mek için bu istidad ve zekâmızı idmanla işletmek ve tatbik sahasına çıkarmak lâzımdır. O halde, istidadimızm terbiyesi ve faydalı surette i^letilmesi için sarfedeceğimiz emek, onlardan doğacak neticelerin bedeli olmuş oluyor. «Dinamik karakter terbiyesi» metodu jHEM K NALINA MIHINA Karadenizin yemiş bahçesi tem ilân edilmiştir. Bunun üç haftası bü«Fakültelerin imtihan neticeleyük matem olacaktır. ri dehşet verecek kadar fena! Arşidüşes İleana Bükreşte Bükreş 20 Müteveffa Kraliçe Mari'nin kızı Arşidüşes İleana ve zevci Arşidük Anton dö Habsburg dün Sinaia'ya gelmiştir. Kralm hususî emri ve müteveffa Kraliçenin arzusu üzerine, tabutu götürecek olan tren ve istasyonlar, Kardinal moru renginde kumaşlarla süslenecektir. Hususî tren, Sinaia'dan perşembe sabahı saat . Kent Dükü Bükreşe geliyor Londra 20 Romanya Valide Kra 8 de hareket edecektir. Londra sarayında matem liçesi Mari'nin cenaze merasiminde IngılLondra 20 Kral sarayı nezaretinlere Kralını Kent Dükü temsil edecektir. den tebliğ edildiğine göre, Kral ikinci deBelgrad sarayında matem Belgrad 20 Romanya Valide Kra rece kuzini olan Romanya Valide Kraliliçesinin ö'lümü münasebetile Yugoslavya çesi Mari'nin vefatı münasebetile Ingilteda 18 temmuzdan 28 ağustosa kadar re sarayında, 23 temmuzdan itibaren, iki devam edecek olan altı haftalık bir ma harta yas tutulmasını emretmiştir. (a.a.) ıııııııııııllıtlllllll Çin kıt'alarınm yeni Meksika, İngiltere ile anlasacak muvaffakiyetleri Lien dağı civarındaki Fakat bunun için ilk Japonlar beş kilometre teşebbüsü İngiltereden bekliyor geriye çekildiler Honkong 20 (Şekiayi ajansı bildiriyor) Çin kuvvetleri Namea adasının dünkü istirdadı esnasında Japonlardan birçok mühimmat ve istihkâm malzemesi iğtinam etmişler ve sekiz büyük depo zapt etmişlerdir. Bu depolar içinde mühim miktarda barut ve bomba vardır. Dün bir Japon tayyare filosu Kan ton'u bambardıman etmek teşebbüsünde bulunmuş ise de Çin avcı tayyareleri derhal taarruza geçmişler ve bir hava har binde iki Japon bombardıman tayyaresi düşürülmüş diğerleri kaçmıştır. Meksika 20 Reisicumhur Kardenas, gazetecilerle yaptığı bir görüşme esnasında demiştir ki: « Eğer İngiltere ilk teşebbüsü yepar ve diplomatik münasebetlerin yeni den tesisi için herhangi bir şart koşmazsa Meksika, îngiltere ile olan münasebetlerini yeniden tesis etmeğe hazırdır.» Gazetecilerden biri, herhangi bir devletin şimdiye kadar Meksika ile İngiltere arasında tavassutta bulunmak teşebbüsü yapıp yapmadığını sormuş, M. Kardenas buna «hayır» cevabını vermiştir. M. Kardenas, ayrıca şunları söyle miştir: « Eğer demokrasiler, Meksika petrolunu almaktan imtina ederlerse, Meksika, petrolunu istisnasız herhangi bir rejime malik bütün devletlere satacaktır.» Japon tayyareleri düşürülüyor Hankov 20 (Şekiayi ajansı bildiri yor) Lien dağı civarında yaptıklan taarruzda büyük zayiata uğrıyan Japon kuvvetleri beş kilometre geriye çekilmişAlmanya ile ticaret meselesi ler ve Çin mevzilerini uzaktan bombardıMeksika ile Almanya arasında ya man etmişlerdir. Çin mevzileri muvaffakiyetle mukavemet etmiş ve birçok düş pılmakta olan ticarî mübadele muamelelerinin Birleşik Amerikada uyan man tayyaresi düşürmüştür. dırmış olduğu memnuniyetsizlik mü nasebetile M. Kardena, teessürlerini beyan etmiş ve Meksikanın memleketin iktısadiyatı menfaatine hâdim olan bu mu» ' Ankara 20 (Telefonla) Ankara Pa amelelerden vazgeçemiyeceğini söyle raşüt kulesinde asansör memuru İsmail miştir. bir kaza neticesinde ölmüştür. îsmai! alt kattaki boşlukta paraşütün videleri baSh olan tellerde tamir yapmakta iken yukarıdan birdenbire inen asansörün altmda kalmış ve başı koparak feci bir şekilde ölmüştür. Asansörcü kapılan acı kbıraktığı halde asansörün birdenbire harekete gelmesi, üst kapıların yanlışLondra 20 M. Hitler'in yaverile hkla kapanması ve düğmeve basılma Lord Halifaks arasında dün yapılan gö sile kabil olacağından bu cihet tahkik rüşme hakkında iyi haber alan mahfilleredilmektedir. de tebarüz ettirildiğine göre, Lord Hali Bir tünelde facia faks, bu görüşmenin teferruatını Pariste Baltimore 20 Bir tünel açıhrken M. Bone'ye bildirmek fırsatını bulacaktır. dinamit paketi vakıtsız patlamış ve beş Politik mahfiller, yüzbaşı Veideman'ın kişi ölmüştür. Eksetisi ağır oltnak üzere vazifesınin sulhperver komşuluk temina on beş de yaralı vardır. tının teyidinden başka birşey olmadığı kanaatindedir. Fransada grev büyüyor Berlin 20 D. N. B. bildiriyor: Valanciennes «Fransa» 20 An Yüzbaşı Veideman'ın tamamile hususî zin madenlerinde bu sabah başlıyan grev akşam üzeri on beş bin işçiye sirayet et olarak Londraya yaptığı seyahatle alâkadar bir halde yabancı gzetelerin neşrettikmiş bulunuyordu. leri haberler, resmî makamlar tarafından Anzin demiryolu amelesi de greve iltamamile yalanlanmaktadır. Bu tekzib, tihak etmiş ve nakliyat da durmuştur. bilhassa yüzbaşı Veideman'ın Lord H a Ankara Etnograya müze lifaks'a bir dörtler paktı teklifi yaptığı sinde yangın başlangıcı hakkındaki habere şamil bulunmaktadır. Ankara 20 (Telefonia) Bu sa Gerek bu haber ve gerek ezcümle yüzbabah 9,50 de Ankara Halkevi bitişindeki şının Lord Halifaks'a M. Hitler'in bir Etnoğrafya müzesinde yangın oldu. A mektubunu verdiği hakkındaki haber, teş müzenin kız lisesi tarafında bulunan baştanaşağı asılsızdır. (a.a.) dış kapısile iç kapısı arasındaki koridorPapa, Macar Başvekilini da madenî eşyanm silinip parlatılmasınkabul etti da kullanılan trebartinin tutuşmasile çıkPapa ile mülâkat mıştır. Buradaki ahşab dolablar yanmaGastelgandolfo 20 Papa, Macar ğa başlamış, vaktinde yetişen itfaiye ateşi Başvekili İmredi ile Hariciye Nazırı söndürmüştür. hususî kütüphanesinde kabul Japon Sovyet müzakereleri Kanya'yıkendilerile pek samimî bir mülâetmiş ve netice vermedi katta bulunmuştur. Tokyo 20 Haber verildiğine göMüteakıben Papa Bayan İmredi ile re Sovyet hükumeti Çankufeng'de Stat Macar Nazırlarının maiyetini kabul etUkonun iadesine mütemayil olmadığm miş ve Macar milleti ile Macar hükumet dan Sovyet ve Japon kumandanları ara erkânı hakkında muhabbet izhar eylemi|tir «mda yapılan müzakereler hiçbir netice Mussolininin Peşte ziyareti vermemiştir. Budapeşte 20 Hükumet gazetesi «Senelerdenberi alınan tedbirler, verilen ümidler, teselliler hepsi boşa gitti. Her yeni sene bir evvelki seneyi aratacak kadar fena netice veriyor. «Bu halimiz ne olacak, ne yapacağız? Yarın bu milleti idare edecek, yaşatacak genclerin bu hali ne demektir? «Biliyoruz, bu vazifelerin mesulleri bizim kadar, belki de bizden daha müteessir. Fakat teessür ne demek! İnkılâbımızda tevekkül var mı, başaramamak var mt?y> Bir yazının üslub denilen dış bünyesini yoklamaktan ve taşıdığı heyecanı tartmaktan âciz olmıyan her adam, taze gırtlaklardan fırlıyan bu çığlığm samimiyetinden zerre kadar şüphe edemez. Dönen talebelerden mes'ul kim? «Genclik» gazetesine göre «tek kusur: Teşkilâttadır, idarededir, terbiye sistemindedir.» Çiinkü «bazı müesseselerde iyi, bazı müesseselerde çok fena netice alınıyor. Çiinkü her fakültenin talimatnamesi, nizamnamesi, zihniyeti başka başka. Halbuki bütün mekteblerimizde okuyan, ayni seviyedeki ayni genclik.» Gene bir yazının fikir denilen iç bünyesini yoklamaktan ve taşıdığı mantığın gerçeklik hamulesini tartmaktan âciz olmıyan her adam, şu birkaç satır içinde parıl parıl parhyan hakikatten zerre kadar şüphe edemez. Yıllardanberi, eksilc ve bozuk mekteb kitabları, eksik ve bozuk teşkilât, vahdetsiz ve istikrarsız talimatnameler ve nizamnameler için yazılan yüz binlerce tenkid ve şikâyet satırının heyecan ve mantık hulâsası budur. aradeniz kıyılanndaki Ereğli, artık, yalnız limanı ve kömürilfi meşhur değildir; Ereğli şimdi çileğile de meşhurdur. Ne yazık ki bu kısa seyahatimizde Ereğliyi görmek mümkün olmadı. Ereğlinin Zonguldağa demiryolile bağlanmamış olması, bizi, yurdun bu güzel ve münbit parçasını görmekten Yazan: M, K. WtSCHART mahrum etti. nun dayandığı prensıplerden biri de şudur: Pek yakın zamanlara kadar, çilek yalSızde hâsıl olan herhangi bir fikir ve nız, Istanbulda, Boğaziçinin Rumeli tamaksadı, daha iyisini düşündükçe terkerafındaki sırtlarda yetişir bir meyva zandip onun yerine, ya kendinize, ya umuma faydası dokunacağına hükmettiğiniz nedilirdi. Nedreti bu yemişe bir aristokyeni bir arzuyu takib edebilirsiniz. Ve ratlık vermişti; çilek, sadece kibarların böylece, bir maksadı tekemmül ettirinciye yemişi idi. Halbuki Ereğli, onu aristokrat kadar değiştirebilırsıniz. Bu nokta üze mevkiinden indirip demokrat bir meyva, rinde iyi düşünecek oluraanız göreceksi bir halk yemişi yaptı. Ereğlinin sayesinniz ki ciddî bir düşünce mahsulü, hassas de, çilek fıkara yemişi olan kirazla bir seve gayesine sür'atle varan bir arzu, insan viyeye indi. Bu gidişle dut kadar mübdaki muvaffakiyet kabiliyetinin âşikâr bir tezel olacak. Bu çilek inkılâbını ve bolölçüsüdür. luğunu Ereğliye borcluyuz. Pek basit olduğu nisbette derin bi; İktısad Vekili Şakir Kesebir, seyahatipsikolojik hakikat daha vardır ki karak miz esnasında, Ereğlinin çileğini misal ter terbiyesi idmanlarına başlıyan genc getirerek bütün kömür havzası halkına yedımağlarda çok büyük bir tesir yapıyor. mişçilik tavsiye ediyordu; yalnız fındık Çocuk, bunun derhal tatbikatına geçirilmüstesna. mek lâzımdır. O hakikat şudur: Düşün Fmdığı Trabzon ve Giresuna bıradüğümüz ne ise biz oyuz. Çünkü yaptıklarımızı ve alıştıklırımızı doğuran, dü ınız, diyordu. Fakat yemişçilik yapınız. sündüklerimizdir. Doktor Rayt diyor ki; Sebzecilik yapınız, sütçülük yapınız, taIşlediğimiz şey, üzerinde düşündüğümüz vukçuluk yapınız. Araziniz mahduddur. şeydir. Yaptığımız işler ve hareketler, Ziraat, sizi geçindirmeğe kifayet etmez. tıpkı köpeğin kuyruğu gibi, düşündükleri Sütlerinizi, yemişlerinizi, yumurtalarınızı, mizin arkasından gelir. Başka tâbirle, ebzelerinizi ocaklarda ve limanlarda çadaima yaptığımız şey, kafamızda en kuv ışanlara satarsınız. vetli, en hâkim olan düşüncenin mevzuuZonguldak meb'uslarile ve diğer orali dur. :atlarla görüşürken anlıyoruz ki KaradeBir küme çocuğd, hatta büyüklere so nizin bu yeşil sahilleri, çok nefis meyvarunuz: En çok uyduğumuz fikir, bizde lar yetiştirmektedir. Zonguldakta yedien kuvvetli olan fikir midir? Belki bir ğimiz sebzeler de çok lezzetli idi. Şehirde çokları, bazan zayıf fikirlere de uyduğudolaşırken bu mevsimde, hâlâ, kiraz yemuzu söylerler. Fakat, bir adam arayınız iştiğini gördük. Bu sene şubat sonlarına ki kafasındaki birçok miimkün ihtimaldoğru, Ereğli çilekçilerinin matbaamıza ler karşısında en zayıf fikrin peşinden gitmiş olsun. Bulamazsınız. O halde, dai küçük bir sepet çilek getirdiklerini de hama uyduğumuz fikir, kafamızdaki fikir tırladık. Ereğli çilekçileri, önömüzdeki baharda, çileklerini adeta standardize edeceker, mahsulü iyi bir tasnife tâbi tutarak alnız iyilerini îstanbula göndereceklerdir. Kömür havzamızm ayni zamanda bir miş bahçesi ve sebze bostanı olabileçeği anlaşılıyor. Elverir ki esaslı ve proramlı bir şekilde çalışsmlar, yemişlerinin e sebzelerinin cinsini ıslah etsinler. Bu iebzeler ve yemişler, bilhassa turfanda oarak deniz ve demiryolu ile îstanbula ve Ankaraya sevkedildiği takdirde, havza çin mühim bir varidat kaynağı olur. Kömür mıntakasının çalışkan ve zeki halkının bu işte muvaffak olacağma şüphe oktur. 1 j Ankarada ölümle biten ! feci kaza «Fakültelerimizin imtihan neticeleri dehşet verecek kadar fena!» Fakat bu hal, şimdiye kadar mes'ullere değil, hep masumlara dehşet verdi. Bu dehşeti biraz da mes'ullere hissettireceğimiz güne kadar, bu, böyle devam edip gidecektir. Hitler'in yaveri PEYAMt SAFA Londraya siyasî bir vazife ile gitmemiş Ekalliyet davaları esaslı hal yolunda M. Hodza resmî Alman heyetile srörüşecek Prag 20 M. Hodza. Çekoslovakyanın Berlin sefirini kabul etmistir. Prag 20 M. Hodza, Südet Al manların resmî delegasyonile temas etmeğe karar vermiştir. Başvekil, bu de legasyonu bugün ve yahud yarın kabul edecektir. lerin en kuvvetlisi clandır. Bununla bir hakikate daha erişmiş oluyoruz: Bizi muvaffak kılan arzu üzerinde anlıyamıyacağımız hiçbir sır kalmamıştır. Çünkü arzu bir takım itiyadların mecmuudur. îtiyadlar ise, hep düşündüğümüz şeylerdir ve biz düşündüğümüz şeyleri kontrol edebiliriz. Yaşayışımızı nasıl kontrol edebileceğimizi sarah.aten görmeğe alışmamız lâzımdır. Imparator Mark Orel, en sevdiği dostlarmı ve en beğendiği kitabları etrafına getirtir ve onlara bakarak ne gibi bir iş görmek veya neyi düşünmek arzu edeceğini anlamağa çahşırmış. Doğru ve temiz yaşama, ilkönce dimağda vücud bulur. Demek ki doğru dü§ünmek, yalnız doğruluğa değil, muvaffak oltnağa doğru da atılmış ilk adımdır. Ahlâkımızda ve hareketlerimizde bu felsefenin ışığı altında halledilemiyecek hiçbir muamma yoktur. Ve bu felsefenin iki temel doktrini vardır: Kendi şahsımıza karşı mes'uliyet ve mensub olduğumuz irisan cemiyetine karşı mes'uliyet. Etrafımızda gördüğümüz birçok cinayetlere vc iğrenç işlere rağmen, kâinatta merkez teşkil eden bir maksad vardır: Dünyada umumî bir kuvvet, hepimizi, herşeyi, yükselmeğe, daha ıyiye doğru, ileri atıyor. Biz, hayatın kanunlarını anlayıp kendı yaşayısımızı onlara uygun getirebildikçe terakkiye, daha yukanya doğru bizi vükselten bu kuvvefe iştirak etmis oluruz. Bununla da büyük bir haz duyanz. Çünkü hem kendi şahsımıza, hem de kendi cemiyetimize ve in«anhğa hizmet ettiğimizi anlanz. İşte, ya bilgisizlik içinde, yalnız talih kanununa bağlanıp sırf kendi şahsımız için ya«amak, yahud yaşama kanunlarını bilerek faydalı ve dürüst hayat yolunu tutmak için yaşama.k vardır. Bunlardan birini seçmek, bize aiddir. Maarif! Maarif! Maarif! [Başmakaleden detam\ Nazırlar meclisi toplandt Prag 20 M. Beneş'in riyaseti al tında toplanan nazırlar, idarî ıslahat programmın teferruatını ve bilhassa eyalet diyetleri ihdasma ve bu diyetlerin millî meclislere taksim edilmesine müteallik olan aksamını müzakere etmişler dir. SON îngiliz sefirinin bir ziyareti Berlin 20 İngilterenin Berlin sefiri, dün akşam Hariciye müsteşarı M. Fon Vayzaker'i ziyaret etmiştir. Zannolun duğuna göre mülâkatın mevzuu Çekoslovak meselesi idi. Filistinde son vaziyet nedir? On beş gün içinde 77 kişi ölmüş! Londra 20 Avam kamarasmda beyanatta bulunan Müstemlekât Nazırı Mak Donald Filistinde son on beş gün içinde suikasdler neticesinde 77 kişinin öldüğünü ve 247 kişinin de yaralandığını söyledikten sonra, Filistinin taksimi meselesini tetkik eden komisyonunun vazifesini bitirmek üzere olduğunu ve ağustos başlarında İngiltereye döneceğini ilâve etmiştir. Profesör Tavut ve asistaçı Ankarada Ankara 20 (Telefonla) Güzel Sanatlar Akademisi profesörlerinden Tavut ile asistam Mahmud Bilen, Ankarada Tarih ve Dil Fakültesi ve Atatürk lisesi inşaatı dolayısile şehrimize geldiler. f KISA HABERLER * ANKARA 20 Ölçüler nizamnamesinin 4, 11 ve 14 üncü fasıllarını değiştiren nizamname mer'iyete konuldu. Nazır, Filistinde Alman mamulâiı tktısad Vekili geliyor olan Esti Ujsag Mussolini'nin bu sene so* BÜKREŞ 20 Başvekil Patrik KrLstea bombalar bulunduğuna dair liberal mcbnundan evvel Budapeşte'ye gelerek İm bugün yetmiş yaşma basmıştır. Ankara 20 (Telefonla) İktısad VeBERLİN 20 kili Şakir Kesebir, bu akşamki trenle redi'nin Roma ziyaretini iade edeceğini tın * bir eylule kadar Bütün altın meskükâ us Mander'in telmihlerini kat'î olarak Alman bankasına tevİstanbula hareket ettL haber vermektedir. tekzib eylemiştir. (a.a.) noralejo kasabalarmı işgal ettik. dii, mecbur tutulmuştur. Bu kıratta arkadaşlara, mektebli çocukların haylazlıktan mes'ul tutulamıyacaklarını nasıl anlatacağız? Talim ve terbiye sistemi diyince, bizim muhite uydurulması lâzım gelen, üzerinde kafa yorulTeruel 20 Frankocular düşmanın muş millî bir eser anlamak mecburiyetinşiddetli mukavemetine rağmen mütemer de olduğumuzu ne şekilde izah edeceğiz? kiz hareketlerle Segordbe ve Sagond üzeBunları her sene bir neticeye varamarine ilerlemektedir. Bütün cephede muha dan şöyle bir düşünürüz. Ve bizim maarebe bütün şiddetile devam etmektedir. rif mekanizmamız da her sene kaütesi Dört gündenberi Franko'cular 4500 esir gittikçe bozulan mahsuller vermekte dealmıştır. Düşman şiddetli ve fakat inti vam eder, gider. Memleketin istikbali zamsız bir muharebe yapmaktadır. namına hepimizi birinci derecede meşgul Bir tebliğe göre... etmesi şart olan bu tehlikeyi biran evvel önlemek için ne yapmalı bilmem? Veba Salamanka 20 Bir tebliğde ezdJmsalgını mı var diyelim? Yoksa avaz avaz: le şöyle denilmektedir: Yangın var! Taj cephesinde Fuent dö Arzobispo Diye mi bağırahm? mmtakasında bilhassa Azuton ve Nava İspanyada şiddetli muharebeler Frankistler dört günde 4500 esir aldılar Gencliği okutamıyoruz. Evet, Avrupadan radyo makinesi satın lır gibi, memleketimıze modern terbiye usulleri ithal ettik. Tahsil mekanizmasını asrileştirmeğe özendik. Kabul ettiğimiz istemin hangi muhitlerde, hangi şartlar altında verımlı olabıleceğıni uzun uzun tetkik etmek şöyle dursun, aklımızdan bile geçırmedık. Netice işte meydanda: Çocukları okutamıyoruz. Liseden yanmyamalak çıkanların ekseriyeti teşkil etmesi, Universitedeki vaziyetin başhca ebebıdir. Bu hakikatin açıkça yüzlerine karşı söylendığmı duyan mes'ul zevdt inirlen'yorlar, E peki diyorlar, ne yapa'ım? Asrî usulleri bırakalım da Ortaçağ devrine mi dönelim? Çocuklara falaka mı çekeceğiz? Onları sopa ile mi büyüteceğiz? Cevab, insanın ümidlerini kıracak kadar hazindir. Dünyada falaka ile bugünLÜ şekilden başka yetiştirici bir vasıta buunabileceğine aklı kesmiyen bir arkadaşa ne diyebiliriz? i NADİR NAD1