2 Temmuz 1938 CUMHURİYET Bayram bütünTürkiyede tezahüratla kutlulandı Şehrimizde yapılan merasim parlak oldu. Abideye çelenkler konuldu, nutuklar söylendi. Gece denizde şenlikler yapıldı Tiifk denîzlerinde Türkün hakîmiyeti Kayınbaba katili Müddeiumumî, suçlunun idamını taleb ediyor Karısı Fahriyenin üvey babası Mustafa Alpı, aralarındaki geçimsizlik yü zünden, bir gün yolunu bekliyerek çifte ile öldüren Hüseyin Filizin muhakemesıne dün Ağırcezada devam edilmiştir. Şilenin Erenler köyünde oturan Hüseyin Filiz, civar köylerden birisinde oturan Mustafa Alpın üvey kızı Fahriye ile evlenmiş, bir müddet sonra kansile beraber Mustafa Alpın yanına giderek orada yerleşmiş ve kayınpederile beraber çalışmağa başlamıştır. Fakat muhitinde kötü ahlâklı olarak tanılan Mustafa Alpın bir müddet sonra damadile de arası açılmıştır. Kayınpederinin daimî hakaretine tahammül edemiyen Hüseyin Filiz, karısını alarak Mustafa Alptan ayn bir yere taşmmıştır. Yekdiğerlerile münasebetlerini tamamen kestıkleri halde, Mustafa Alp, her fırsatta Hüseyin Filize tecavüz etmeğe başlamıştır. Bu vaziyete tahammül edemiyen Hüseyin Filiz, kayınpederinden intikam almağa karar vermiş ve komşusu Abdurrahmandan tarlada domuz beklemek maksadile çiftesini almış ve köye yarım saat mesafede pusu kurmuştur. Bir müddet sonra yoldan geçen Mustafa Alpı başmdan ve vücudünden çifte ile ağır surette yaralıyan Filiz, hiçbir şey olmamış gibi köye avdet etmiştir. Mustafa Alp, yaraların ağır olması yüzünden, kaldırıldığı hastanede ölmüştür. Hataydan Foto röportajları 1 Orgeneralin otomobiline ^elâm duran müstemleke askerleri Geceki şenliklerden: Limanda tenvir edilen bir kule timizin yüksek idarecilerine sonsuz sevgi ve saygılarımızı sunmakla bahtiyarız. Bugün bütün denizci arakdaşlarımızın da büyük ve yüksek bayramlarını kutlula makla bir bahtiyarlık duymaktayız.» Büyüklere tazimat Abideye konulan çelenkler telgrafları Bu nutukları müteakıb Parti adına Beyoğlu Halkevi Başkanı Ekrem Tur Türk denizcilerinin bayramı, diin yal | ler konulmağa başlandı. Deniz kuman Büyük Önder Atatürk, Büyük Millet nız denizcilerimiz tarafından değil, bü danlığı, İstanbul Beledıyesi, Yüksek De Meclisi Reisi Abdülhalik Renda, Başvetün milletin iştirakile sahıl şehirlerimizde niz Ticaret mektebi mezunlar cemiyetı, kil Celal Bayar, îktisad Vekili Şakir Keve İstanbulda coşkunluk içinde tes'id e Denizbank, Sosyete Şileb, Deniz Tica sebire, denizcilerimizin şükranlarını bilret müdürlüğü, Türk Şilebcilik şirketi, diren telgraflar çekilmesini teklif etti ve: dildi. Hay, hay... Diin sabah Denizyolları yolcu salonu Vapurculuk, Gemi Kurtarma şirketlerı, Sesleri arasında tesbit olunan telgrafparkında, denizcilerimiz saf saf sıralan Türk Kaptan ve Makinistler cemiyeti, name suretlerini okudu. mış bulunuyorlardı. Saat on buçuğa ka Şirketi Hayriye, Akay, Denizyolları, Şüphe üzerine yakalanan Hüseyin FiMerasim bu suretle neticelenmişti. Hadar bütün hazırlıklar ikmal edilmiş, pro Deniz Ticaret mektebi, Tavil ve Sadık liz, evvelâ suçunu inkâr etmek istemış, gramda gösterildiği şekilde her zümre oğulları, Yelkenciler tarafından gönderilen zır bulunan kıt'alar bir geçid resmi yapa fakat sonra Mustafa Alpın kendisine kendi yerini almıştır. Saat tam 10,30 da çelenkler Taksim abidesini çevreliyordu. rak avdet ettiler. yaptığı bu kadar eza ve cefa yetmiyorGeceki şenlik Hitabeler limandaki nakil vasıtaları düdüklerini muş gibi üvey kızı olan karısına da tecaçalmağa başladılar. Kabotaj hakkınm Dün akşamki merasime İstanbul Rad vüz etmesi üzerine kendisine niçin bunBu sırada Deniz Ticaret mektebi taleTürk bayrağma hasrını kutlulıyan deniz belerinden Mümtaz Bekler gür bir sesle yosunda Denizciler marşınm çalınmasile lan yaptığını sorduğunu ve bu yüzden ticaret filomuzun düdük sesleri arasında çok alkışlanan bir nutuk söyledi. A başlandı. Bunu müteakıb Limanlar U aralarında çıkan kavga neticesi Mustafa denizcilerimiz de hareket ettıler. En önde taşli genc denizci ezcümle dedi ki: mum müdürü ve Deniz Ticareti müdürü Alpı öldürdüğünü itiraf etmiştir. çelenkler ve bando bulunuyor, bunu de« Türk denizciliğini lâyık olduğu Müfid Necdet Deniz tarafından 1 temDünkü celsede iddia amakamı, iddiniz ticaret filomuzun kaptanları, ve bü yüksek mevkie ulaştırmak maksadıle in muz hakkında çok güzel hazırlanmış bir anamesini serdederek, Hüseyin Filizin tün zabitanı ve onları da Yüksek Deniz kılâbcı önderlerin çizdikleri yolda bütün söylev verildi. suçu tasavvur ve taammüd ile işlediğinin Ticaret mektebinin genc ve dinc talebe1 temmuzun manasmı, 600 yıllık im sabit olduğunu söyliyerek suçlunun Trük leri takib ediyordu. Bunların arkasında paratorluğun çöküşünden sonraki 1 ürk Ceza kanununun 450 nci maddesinin liman kontrol teşkilâtı memurlan, Trak denizciliğini, Büyük Zaferin kazanıhşı dördüncü bendine göre tecziyesini, idasüvarisi Kenanm kumandasında Deniz nı, Lozanda elde edilen neticeleri selis mını istemiş, fakat maktul Mustafa Alyolları mürettebatından teşkil edilen bir bir ifade ile hulâsa eden Müfid Deniz, pın Hüseyne müteaddid fenalıkları dokıt'a önlerinde Denizyolları bayrağı, ACumhurıyet hükumeti tarafından harb ve kunduğu sabit bulunduğu için bu husukay mürettebatından bir kıt'a gene önledeniz filosuna verilen ehemmiyeti, yeni sun suçlunun lehıne muhaffef bir sebeb rinde kendi forslarını taşıyan bayrak ve gemilerimizin inşası, şilepler ahnması, yeolarak nazarı itibara alınmasını ileri sürŞirketi Hayriyenin teşkil ettiği bir kıt'a niden yaratılan deniz sanayii üzerinde müştür. kendi bayraklarile ve diğer bütün deniz durmuş ve söylevini şöyle bitirmiştir: Muhakeme, müdafaa için başka bir teşekkülleri ve şirketlerin de mürettebatı « Bize hür, aziz, kudretli bir vatan güne talik edilmiştir. iştirak ediyordu. Deniz fabrikaları işçıveren ve bizi bugünlere kavuşturan Bü Nutuklar söylenirken lerinin iş gömleklerile merasimde bulunuşyük Şef Atatürkün deniz sevgisinden ve ları topluluğa ayrı bir revnak veriyordu. denizciler hep birlikte yürüyoruz ve cğer, onun Başvekili Celâl Bayarın denize deniz müessesatı donanmış, Kızkulesi Alay Boğazkesenden Galatasaraya bir gün icab ederse damarlarımızdaki sı olan aşkından ilham alan Türk genc Tahlisiye işletmesi tarafından tenvir eçıktıktan sonra burada önlerinde bando cak kanı son damlasına kadar yurd ve liği son senelerde deniz sporuna büyük dilmişti. Fenerler idaresinin donattığı bir seyyah fener Kızkulesile Dolmabahçe abulunan deniz harb kıt'asile birleşti. millet adına ülkü diye akıtacağız. bir arzu ile sarıldı. Memleketin birçok rasma konulmuş bulunuyordu. Liman iBu andımızı, müdrik huzurunuzda tekÖnde kahraman bahriyelilerimiz olduğu kıyılarında deniz kulübleri açıldı, sahilhalde çok muntazam adımlarla İstiklâl rara fırsat buldukça sevincimiz sonsuz o lerimiz yavaş yavaş, yolelerle, şarpilerle, daresinin tenvir ettiği iki dubadan mütecaddesinden geçilirken yer yer alkışlanı luyor. Biz deniz çocuklarına güvenciniz kotralarla bezenmeğe başladı. İstanbu madiyen havaî fişekler atılıyordu. Gemi Kurtarma şirketi, Liman idaresi ve Arçok yüksek olsun. yorlardı. lun deniz yarışları, Türk sporuna yeni matörler tarafından donatılan vesait liBugünü yaşamak imkânlarını yaratan bir ufuk açtı. İstanbula misafir gelen garTaksimde Ulu Ondere coşkun kalblerimizden bin bın en kuvvetli tacdarlarile şarkın en asil manı tezyin ediyordu. Saat 11 de abide etrafını çevrelemiş Akşam üzeri biri Limanın diğeri Şirolan alayla beraber binlerce halk da lerce saygı ve sevgi. Yaşasın Cumhuri şahinşahını Türk halkı, denizde fener aketi Hayriyenin iki vapuru halkı alarak Taksim meydanını doldurmuştu. Kolor • yet!» laylarile, yarışlarla tatyib etti, denizde Köprüden hareket ettiler. Denizbankm Bundan sonra kürsüye gelen Cumhu karşıladı, denizde uğurladı. du kumandanı Halis Bıyıktay, Deniz kuve Deniz kulübünde kulüb idaresinin tîrmandanı Mahmud ve birçok deniz erkâ riyet süvarisi Süreyya Gürsu Türk Kapİşte aziz yurddaşlanm, bugün kutlu tib ettikleri balolar da biraz sonra başlatan ve Makinistleri cemiyeti namına çok nı da burada hazır bulunuyordu. ladığımız deniz bayramını bize idrak et mıştı. İzmir vapurunda ve kulübdeki bu Tam 1 1 de İstiklâl marşile merasi alkışlanan bir nutuk söyledi. Süreyya tiren Cumhuriyet rejimi, yukarıda hulâsabalolar çok samimî ve eğlenceli bir şekilme başlandı. Denizcilerin ve halkın işti Gürsu nutkunu şöyle bitirdi: sını arzettiğim inkişafları temin etti. Türk de sabaha kadar devam etti ve bu suret« Türk denizcileri, yeni gemilerle, rak ettiği marş söylenirken direğe bayrak denizciliği Atatürkün açtığı yolda her le deniz bayramı nef'eli bir hava içinde çekildi. Bu esnada, limandaki bütün va temiz ve bilgili personelle ve inkılâb Türgün biraz daha plânlı, biraz daha disip tes'id edildi. purların üç kere birer buçuk dakika de kiyesinden aldığı kuvvetli ilhamlarla alinli, biraz daha heyecanlı ilerliyor ve Memlekette bayram vamla çaldıkları selâm düdüğü Taksim çık denizlere, ecnebi diyarlara şerefle sesize şimdiden tebşir edebiliriz ki, pek yafer deceklerdir. Ve Türk sancağı, temiz meydamndan da işitiliyordu. Deniz nakil Dün gece memleketin muhtelif yerkm bir atide, dünya denizleri, Türk mil lerinden ve tahsisen büyük sahil şehirvasıtaları deniz kurbanlarımızın ruhlan ve güzel tekneler üzerinde, asil Türk milletinin servet ve refah kaynaklarından lerımizden aldığımız telgraflarda deniz nı taziz için bu sırada bulundukları yer letinin yüksek şerefini temsil ederek azabiri olacaktır.» bayramınm oralarda da hararet ve hemetle dalgalanacaktır. de durmuş bulunuyorlardı. Bu esnada liman ve Boğaziçi nura yecanla tes'id edildiği ve gece şenlikleri Bize bu mes'ud günü yaşatan Büyük Çelenkler konuluyor yapıldığı bildirilmektedir. Atatürkümüze, ve Cumhuriyet hükume gark edilmiş bir halde idi. Karada bütün Bu merasimi müteakıb abideye çelenk' rın içinde kadın çamaşırlan var. Tam se bahsi hemen değiştirdi ve gene sordu: Kimin bu oda, o esvablar filân? nin vücudüne göredir. Onları giy. Sonra Senin burada karın mı vardı, aftosun ikinci kapıyı aç. Orada da kadın pijamalan bulacaksm, bir tanesmi giy, hemen mu? Ne oldu o kadm? Ben teşrınievvele yat ve uyu. Odada her aradığmı bulursun. kadar her gece bu odada mı yatacağım? Dolabda spor, çay, balo, sokak, ev elbiFerhad arkasını kapıya dayıyarak seleri var. Sırası geldikçe bunları giye Meleğin şımarrnasına hiç razı olmıyacaceksin. İskarpinler de var. Fakat ayağı ğını belli eden bir ciddiyetle: na gelir mi, bilmem. Gelmezse yaptıraca Üzümü ye, bağını sorma! dedi, ğız. Elbiselerin olacağmdan eminim. Bo ben sana anlatmadıkça hiç izahat istemıYazan: SERVER BED1 Mllli romatı: 7 yun 1,63 değil mi? yeceksin, benden. Ferhad anahtarla kendi dairesinin ka tuvalet aynasmm önünde pudra kutuları, Evet, 1,62. Melek yukandan aşağıya bir yanm pısını açtı. Geniş bir koridora girdiler. Fer tırnak törpüleri gibi kadm eşyası vardı. O demektir. Yarın sabah görüşü daire çeviren gözlerile yere bakarak dühad portmantonun yanındaki koltuğun Melek bunları görmeden evvel de, anî rüz. şündü ve güldü: üstüne şapkasım attıktan sonra önden yü bir sezişle, bu odada bir kadının yaşamış Ben anlamıyor muyum, sanki... Melek, içinde bir an şaşkmhğın, bir an rüdü ve dibde bir odanm kapısmı açarak olduğunu anlamıştı. Sormak için Ferhadın da sevincin koyulaştığı büyümüş ve ço dedi, bir aftosun var, kıskandırmak isti ışığını yaktı. Kadm, cilâh parke üstünde yüzüne baktı. Fakat o elbise dolabmın cuklaşmış gözlerini banyonun pırıl pırıl yorsun, karı gelip beni kendi odasında göayaklarının lâyık olmadığı bir kıymeti ez yanıbaşında içerlek bir kapı açarak işayanan teferruatile Ferhadın yüzü arasın recek, küplere binecek. Vaktile haber ver mesinden korkuyormuş gibi çekmgen a retle Meleği çağırmıştı. Kadın yürüdü. de, gelirse, ağzmdan çıkacak lâfları suda ağır ağır gezdirerek soıdu: dımlar atarak Ferhadı takib etti ve bil Küçük dört kpse t>ir boşluğa girdiler. ratmdan aşağı alıvereyim... Ne eli bay Sen bu odada yatmıyacak mısın? lur tavan lâmbasmdan sarı ve kuru bir Ferhad ikinci bir kapı açtı ve ışığı yaktı. raklı olduğumu görürsün o zaman... Hayır! Benim odam ayrı. ışık yağan odaya girdi. Hayret ve takdir Burası Meleğin ömründe hiç görmediği Hayır! Ben senden hiçbir kavga Ferhadın boyununa sarıltnak istiyen dolu gözlerile etrafına bakıyor, bu muh kadar büyük, temiz, süslü bir banyo idi. Melek onun birdenbire geriye çekilen vü istemiyorum. Bilâkis... Bütün o eski hateşem apartımandaki rolünü bilmediği iFerhad dedi ki: yatını, kavgalarını, çifter çifter isimlerini çin nefes almaktan başka bir hareket yap Şimdi seni yaînız bırakacağım. Bu cudüne değemedi \e boşlukta vazifesiz unutacaksm. Ben sana yeni bir isim takamaktan çekiniyordu. Olduğu yere sap rada her zaman sıcak su vardır. Derhal kalan ellerini ona doğru uzatarak, şımarcağım. Elinden geldiği kadar kibar bir maya muhtac bir sesle: landı. Burası, esyasınm cinsini, nev'ini, banyoya gir, yıkan. îşte burnuzun şurada A . . . dedi, ben sensiz mi yataca kadın olmağa çalışacaksın. Ben sana bilhiç bilmediği, görmediği, süslü, geniş, i asılı. Yatak pdasmdaki elbise dolabının mediklerini öğretirim. Aktrisliğini görepek ve maden parıltılarile dolu bir yatak dört kapısı vardır.. Sağdan birinci kapıyı ğım, tontonum? r yim, bakalım kibar bir kadm rolünü beTers bir cevab almaktan çekinerek odasıydı. Hafif lâvanta kokuyordu ve aç. Alt tarafta üç göz gö eceksin. Onla Orgeneral Asım Gündüz Fransız karargâhmdan çıkıyor Antakyada teşkil edilen Kızılay dispanserinde operatör Ziver hastalarla konuşuyor . •? Türk Askerî heyeti Fransızlarla beraber eski eserleri gezerlerken Türk ordusunu bekliyen Türk gencleri şenlik yapıyorlar cerebilecek misin? Parmağile Meleğin ağzını işaret ederek devam etti: Yarm ilk işin dişçiye gitmek ola cak. Bu altın kurunları ve çürük dişleri söktüreceksin. Yerine, mümkün olduğu kadar çabuk, beyaz ve sun'î dişler konacak. tokatlar, otomobilli adamm arkadan gelişi, cüzdanı onun cebinden çekerken bir taraftan da boyununa sanlışı, akreb, andriya ve sonra birdenbire Anadoludaki hayatına atlıyan hatıralarla bu apartı manda biraz evvel gördüğü ve hâlâ gö zünün önünde parl'yan şeylerin taze te « siri altmda uyuşmus gibi hareketsiz kaldı. Ne bu apartımana niçin geldiğini, ne de kendisini buraya getirenin adını biüyordu. Bir iki defa dilinin ucuna gel mişti, soracaktı, fakat unuttu. Sokakta, ötede, beride tanıştığı, hatta geceyi beraber geçirdiği adamların adını sormak âdeti değildi. Ne olacak sanki? Hüseyin, Mahmud, yahud da Feyzi olmuş ne çıkar? Yalnız ne iş yaptıkl&rını sorardı Mangiz tutuyorlar mı diye.Bunun kibarlık üstünden akıyordu. Beîbellı ki zen gin. Eli açık. Beyzade. Adı belki de Sacid, Nezih, Cavid, Selim, yahud da Ferdidir. Bunlar oynadığı piyeslerdeki jon promiyelerin, kibarlann adıdı. Piyesi yazanların adamına göre ad taktıklarına dikkat etmişti: İhtiyarların adı Na ki, Abdullah, Hayri gibi şeylerdi; uşakların adı Ahmed, Mehmed, Hüseyin.., İşte hep bunun gibi .. lArkast var] A!... Bak, şimdiden söylıyeyim, işine gelmezse ayrılalım, işine gelirse, gene yarın benim söyliyeceğim berbere gideceksin, saçlarını yaptıraraksın. Peki, tontonum, emret, fakat bu hazırlık kime? Sorma! Haydi. Allah rahatlık versin. Sana da tontonum, sana da. Ferhad yürürken durdu ve ihtar eden gözlerle Meleğin yüzüne baktı. Kadm anlamıştı. Cevabını tashih etti: Size de Allah rahatlık versin, size de, dedi. Ferhad kapıyı çekerek uzaklaştı. Melek olduğu yerde kalmıştı. Dü şünce içinde bir müddet kımıldamadı. Banyo odasınm beyazlıklarına dalan gö>.leri önünde gecenin parça parça karanlıklarına sarılı, yarımyamalak hayaller belirip sönüyordu: Haydarın patlattığı