15 Haziran 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

15 Haziran 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURÎYET Duymadıklarımız ve bilmediklerimiz Su sporları programı Bu sene vaktinde hazırlanıp neşredilmiş olan programm değişmesi lâzım tarafları vardır Türk Spor Kurumu İstanbul bölgesi su sporları ajanlığı 1938 yılı su sporlan umumî programını bir müddet evvel bir broşür halinde neşretti. Programın vaktinde neşri gayet doğrudur. Her ferd ve her kulüb ne yapacağını bilerek ona göre hazırlanır ve müsabakalara öyle girer Malum ya hiçbir sporda çalışmadan, hazırlanmadan iyi netice almak mümkün değildir. Hatta, önceden muntazam idmanlar yapmadan müsabakaya girmek sıhhate de muzırdır. Bu itibarla İstanbul bölgesi su sporlan ajanlığınm bu seneki müsabakaların programını vaktile yapıp neşretmesi çok yerindedir. Fakat programın iyi düşünülmeden hazırlanmış oiduğunu gösteren bazı kısımları vardır. Evvelâ, yüksek jüri heyetinin deniz sporlarile hakikî ve esaslı alâkalan çok az zevattan tertib edilmiş olduğunu kaydedelim. Banka direktörlerinden ve diğer vapur işleten müesseselerin müdürlerin den mürekkeb olan bu muhterem heyet, «yüksek jüri heyeti» değil; ancak «yüksek himaye heyeti» olabilir. Çünkü bir ikisinden maadasının deniz sporlarile bütün alâkalan bunları seyretmekten ibarettir. Fakat asıl mesele, orada değildir. Programm kısmen iyi tertib edilmemiş olmasmdadır. Meselâ, 5 haziran pazar günü, Beşiktaş havuzunda yüzme birinci teşvik müsabakası yapılacaktı; yapılmadı. Çünkü yapılamazdı. lstanbulda, 5 haziranda deniz mevsimi başlamaz. Halbuki bir yarışa hazırlanmak için, idman etmek lâ zımdır. îdmanlar için bir ay müddet koysak, 5 haziran teşvik müsabakasına gir mek için yüzücülerin 5 mayısta denize girmeğe başlamalan icab eder. Bizde, sulan istenilen hararet derecesinde tutu lan kapah yüzme havuzları olmadığı için, 5 mayısta kimse denize girmez. Binaenaleyh 5 haziranda teşvik müsabakaları yapılamaz. Esasen, bizim spor yapanlarunızın büyük ekseriyeti gibi deniz sporculanmız da mekteb talebesidir. Haziran oa şında imtihanlar vardır. Gencler, pek hakh olarak imtihanlannı bırakıp da antrenman yapamazlar. O halde, eğer, mutlaka programa riayet edeceğiz, diye 5 hazi randa müsabaka yapılsaydı, hiç idmansız yüzücülerle yapılacak olan bu müsabakalar, gayrifennî, gayrisıhhî ve tamamile kıymetsiz olacaktı. Tabiatile de teşvik müsabakası da olamıyacaktı. Şu satırlann yazıldığı 13 haziran sabahı havanın lodos olmasına rağmen, muhtelif plâjlarda henüz pek az kimse bulunduğunu da kay dedelim. Bir misal daha: 12 haziran pazar günü Yenikapıda kürek birinci teşvik müsabakalan vardı. O da, yapılamadı; çünkü yapılamazdı. Dediğimiz gibi amatör kürekçilerimizin hemen hepsi mekteb tale besidir; imtihanlarla meşguldürler. Kü rek çekmemişler ve idman etmemişlerdir ki birinci teşvik müsabakasına girebilsin ler.. Kara kitablı kitaba uysun diye ksndi yaptığımız bir yanhşta ısrar edip de pazar günü bu müsabakaları yaptırsay dık, bu, idmansız kürekçiler için gayri fennî, gayrisıhhî ve hiçbir sportif kıymeti olmıyan bir çekişme yaptırmış olurduk. ği gibi hususî surette kulüblere de bildirilmemiştir. Bunlar, programm başlangıcına aid kusurlardır. Ortasına ve sonuna aid hataları da gösterelim. Asıl kürek şampiyonası 7 ağustos gününe konulmuştur. Kürek idmanları, ciddî surette ancak haziran sonlarında başlıyacaktır. Demek ki kulübler ancak bir buçuk aylık bir idmandan sonra şampiyonluk için çekişeceklerdir. Esaslı bir idman için bu müddet azdır. Kürek şampiyonası, galiba Balkan festivaline rastgelsin diye ağustosun ilk haftasma konulmuştur. Halbuki festivalde pekâlâ bir teşvik müsabakası yapıla bilir. Kürek şampiyonluğunu programın son günü olan 4 eylule almak lâzımdır. O gün, zaten kürek beşinci teşvik müsa bakası vardır. Şampiyonluğa hazırlık demek olan teşvik müsabakaları mantıkan şampiyonluktan evvel yapılmak lâzım gelirken bunların beşincisi en sona bırakıl mıştır. Şampiyonluk olup bittikten sonra, teşvik müsabakasının kıymeti ve manası kalır mı? Yüzme müsabakaları, programın baş tarafındaki 5, hatta 19 haziran birinci ve ikinci teşvik müsabakaları müstesna ol mak üzere, umumiyetle iyi tertib edilmiş, asıl şampiyon 20, 21 ağustosa bırakılmıştır ki doğrudur. Yelken yarışlannın da şampiyona maçlan 19, 20 ve 21 ağus tosta yapılacaktır ki bunda isabet vardır. Kürek ve yüzme yarışlannın hükümleri arasında, bazı futbol hakemlerinin de bulunması hayli garibdir. Bunların yüzücülükte ve kürekçilikte de ihtisaslan olduğundan haberimiz yoktu. Futbol maçla rının hakem dedikodularının, tarafkirliklerinin ve bu yüzden çıkan hâdiselerin, yüzme ve kürek yarışlarına da mı sirayeri isteniliyor acaba? Bu arada deniz federasyonunun reis ve azalarının kimler olduğunu da, deniz sporlarile yakından alâkadar olanlardan sorduğumuz halde, öğrenemedık. Fede rasyon heyetini teşkil eden zatlann, bu mevsimde en büyük deniz sporları merkezi olan İstanbulda bulunmaları muvafık olacağı kanaatindeyiz. Hulâsa, istanbul su sporlan ajanlığı 5 hazirandan 4 eylule kadar 25 kürek, yelken ve yüzme müsabakası tertib ede rek çok dolgun bir program tertib etmişse de, bir kısmınm, kulüblerle temas etme den yapıldığı anlaşılan bu nazarî programın ilk iki haftasındaki müsabakalar yapılamamıştır. İstikbal için programın en mahzurlu tarafı, kürek şampiyonasınm ağustosun ilk haftasına konulmuş olmasıdır. Herhalde 4 eylulde yapılması mu karrer beşinci kürek teşvik müsabakasile kürek şampiyonası tarihleri arasında bir becayiş yapılması kat'iyyen lâzımdır. Ancak o zaman, mükemmel hazırlanmış olan kürekçiler arasında güzel neticeler almak kabil olabilir. Galatasaraym Belgradda yaptığı iki müsabaka İkinci maçı idare eden hakem tarafkirlik yaptı Belgrad (Hususî muhabirimizden) Galatasaray takımının burada yaptığı iki maç, Belgrad spor muhitinde alâka ile karşılandı. Macaristanın Uypeşt takımının da iştirakile bir turnuva şeklinde yapılan müsabakalar çok enteresan oldu. Galatasaraylılar birinci maçta, güzel bir oyun gösterdiler. Takım sahaya şu kadro ile çıkmıştı: Sacid Saim, Adnan Halim, Nebil, Mustafa Necdet, Eşfak, Bedri, Şeref, Bülend. Hava çok sıcaktı, maça da erken başlanmıştı. İlk dakikalarda Yugoslavlar, arka arkaya iki gol atmağa muvaffak oldular. Sacid, bir kurtarış esnasında sakatlandı, biraz sonra da Şeref sakatlandı. Birinci devre, Yugoslavların hakimiyeti altında bitti. îkinci devrede Galatasaray çok hâ kim oynadı, müteaddid fırsatlarla kar şılaşıldığı, hatta kalecile karşı karşıya kalındığı halde bir türlü gol atılamadı. Nihayet Haşim, takımın yegâne golünü atmağa muvaffak oldu. Yugoslavlar da bir gol daha atarak oyunu 3 1 lehlerine bitirdiler. Galatasaray, ikinci devrede hâkim oynamasına rağmen oyundan mağlub olarak çıktı. Maçtan sonra kulübün reisi, Galatasaray kafile başkanına: « Bu maçın neticesi berabere olmak lâzımdı, o kadar güzel oynadınız, fakat şansmız yoktu» dedi. İkinci müsabaka, birinciye nazaran daha talisizlikle bitti. Galatasaray şu kadro ile sahaya çıkmıştı: Necmi Adnan. Salim Mustafa, Musa, Halim Necdet, Eşfak, Bedri, Haşim, Bülend. Oyunun bidayetinde Salim sakallan dı. Yugoslavlar çok sert ve kırıcı bir oyun oynuyorlardı. Bu sayede gene ilk dakikalarda iki gol attılar. Bugün hararet 35 dereceye kadar yükseldiği için Galatasaraylılar sahada bitkin vaziyette bulunuyorlardı. İkinci devrede Yugoslavlar iki gol daha yaptılar. Bu gollerden birinci ve üçüncüsü muhakkak ofsayddan oldu. İkinci maçı idare eden hakem, çok tarafgirlik ediyordu. Halk, hakemin bu halini protesto ediyor, mütemadiyen Galatasarayı alkışlıvordu. Hatta oyunun sonlanna doğru halk, hakeme yuha çekmeğe başladı. Yolunu mu şasırdı ? 3 15 Haziran 1938 Şaşılacak bir üıtünlük, bir rtuvaffakiyet elde etmiş oluyorlar ODOL dışleri inci gibi parlaklaştırıyor, görünüjlerini güzrileştiriyor ve dişin minesini de hic bozmuyor. Hem de afıra pek boş bir ferahlık verijıor ; Dijlerıoi lin gü l e 11 igi n i hijıediyoriunuz ve hakikaten de g ü z e Idirler şey; O D O L difmacunu ku'lânanlırın fa e r gülümteyijleri hemen g ö z e çarpıyor ve onlar boylelilcle b a ^ k a l a r ı n a karşı Beyoğlu Dördüncü Noterliğine Bay Abdullah İlhan Algu bana vermiş olduğu vekâletinden bu kere beni azletmesi dolayısile bilvekâle muma ileyh namma yapmış olduğum muamelâtm hesabatmı vermek ve muamelâ tını devralmak için kendisini resmen Noterlik vasıtasile davet etmiş isem de gösterdiği kanunî ikametgâhmda bu lunmadığı ve ikametgâhı dahi meçhul bulunması dolayısile kendisini ilânen davet etmek mecburiyetinde kaldığım ilân tarihinden itibaren bir hafta zar fmda müracaat etmesi, aksi takdirde bulumum mes'uliyeti kanuniye kendisine aid olacağı malum olmak üzere alelusul Cumhuriyet gazetesile ilân edilmesini dilerim. Beyoğlu Taksim Talimhane Topçular caddesi Artiş apartıman 5 No. h dairede Bayan Nuriman Dünyaya aid yeni bir haberle, her gün bir başka yürek çarpmtısı geçirdiğimız yetmıyormuş gibi, şimdi de, gökyüzüne dair heyecanlı bir haber var. Heyetşinas lisanmda anlamak biraz zor olduğu için pek iyi kavrıyamadım, ay, mihverinden çıkar gibi, devrini değiştirir gibi bir ârızaya uğramış. Hulâsa, yolunu şaşırmış, geri kalıyormuş. İnsanlar, kâinata bir yaş tahmin etmek akıllanna geldiği tarihtenberi, çeşid çeşid .usullere başvurdukları halde işin içinden çıkamadıklarına göre, kamerin kaç yaşında olduğunu bilemiyoruz. Ondan dolayı, bu bozuk düzen gidişin genclik eseri mi, yoksa bunaklık alâmeti mi ol duğunu kestirmek kabil değil. Bereket versin ki, âlimler, kamerin bozuk bir saat gibi geri kalışına pek fazla ehemmiyet vermiyorlar. Yalnız, Paris rasadhanesi müdürünün verdiği izahat biraz mide bulandırıyor. Karşılıklı giden iki trenden biri dur duğu zaman, yolcular hangi trenin durup hangisinin yola devam ettiğini birdenbire nasıl kavrıyamazlarsa, arzdan ka mere bakan heyetşinaslar da bu nevi arızaların, iki seyyareden hangisinde olduğunu kolay kolay farkedemezlermiş. Binaenaleyh, kamerde sanılan şimdiki bozukluğun, hakikatte, arzda olması pek muhtemelmiş. Lâkin merak edilecek birşey yokmuş! Parisli âlimin, dünyanın dönüşündeki sarsaklığı, karşılıklı giden iki trenle mukayese edecek kadar basitleştirmesi, ne yalan söyliyeyim, garibime gitti. İçi zaten sapıtmış bir dünyanın kendisi de zıvanadan çıkarsa, bu felâket, ray üzerinde tıpıs tıpış giden trenin durmasına benzer 0»ha ilk deneyif Dl'e Insan» büyuk bir Samsun Şarbayhğından: Elektrik ve su santrallarının bir senelik ihtiyacı olan 470 ton mazotun mubayaası aşağıdaki esaslar dairesinde kapah zarf usulile eksiltmeğe konul muştur. 1 Satm ahnacak mazotun muhammen bedeli 31725 liradır. 2 Muvakkat teminat akçesi 2379 lira 40 kuruştur. 3 Ihale 23/6/938 perşembe günü saat 15 te Belediye Daimî Encümeni huzurile yapılacaktır. 1 Teklif mektublarmın muayyen olan zamandan bir saat evvel Belediye Riyasetine tevdi edilmiş olması lâzımdır. 5 Umumî ve fennî şartname ile mukavelename suretleri Samsun Be lediyesi Elektrik Su İşletme Müdürlüğile îstanbul ve Ankara Bele diyeleri Fen îşleri Müdürlüklerine müracaatle görülebilir. 6 îhale 2490 numarah kanun hükmüne göre icra edilecektir. (3381)' Baş, diş, nezle, grip, romatizma, nevralji, kînklık ve bütuH ağrılarınızı derhal keser. Icabında günde 3 kaşe alınabilir. Yalı Kavak Muhtarlığından: Bodrum îlçesine bağlı Yalı Kavak köyünde yapıjaçak Köy konağı 2032 lira 23 kuruş keşif bedelli eksiltmiye 15/6/938 gününe musadif çarşamba günü öğleden sonra Köy İhtiyar Heyeti tarafından yapılacaktır. Eksiltmiye girebilmek için j'üzde yedi buçuk teminat akçesi olarak 152 lira 42 kuruşluk banka makbuzu veya mektubunu ibraz edeceklerdir. Isteklilerin bu gibi işi yaptıklanna ve yapacaklarına dair Nafıa Müdürlüğünden abnrmg ehliyet göstermeleri lâzımdır. Keşif veya projeler Bodrum Köy Bürosundan veya aid olduğu köy'den temin edilir. «1584» (3211)' Yeni Beyrut limanı açıldı Beyrut 14 (Hususi) Yeni liman bugün mutantan merasimle küşad edilmiştir. Lübnan Cumhurreisi M. Emil Edde, Fevkalâde Komiser Kont dö Martel'le Fransanın Akdeniz filosu kumandanı Amiral Adrien merasimde hazır bulunmuşlardır. Lübnan Cumhurreisile Kont dö Martel Fransız Arab dostluğunu tebarüz ettiren nutukla rirad etmişlerdir. Brezilya, Çekoslovakyayî yendi Bordo 14 (Hususî) Dünya futbol kupası şampiyonasmda pazar günü berabere kalan Çekoslovakya Brezilya takımları bugün burada tekrar karşı laşmıslardır. Brezilya bu maçı 21 kazanmıştır. Oyun esnasında Çeklerden beş kişi yaralanmıştır. Kalecileri de pazar günkü maçta yaralanrmş olduğun dan Çekler zayıf bir hale düşmüşlerdir. Oyunun ilk devresini 10 galib bitirdikleri halde, Brezilyalılar ikinci devrede iki gol atmışlardır. Galatasaray bu maçtan da 4 0 gibi ağır bir mağlubiyetle çıkmış oldu. Belgrad gazeteleri, Galatasaraym mağlub olmasına rağmen güzel oyunundan takdirle bahsetmektedirler. Galatasaray perşembe günü Barovada üçüncü bir maç yapacak ve cuma günü akşamı saat 11 de İstanbula hareket edecektir. Kadıköy Halkevi futbol İnegöl bisikletçileri Bursada Buradaki turnuvada Beogradski, Matakımı Bursa (Hususî) İnegöl bisikletçi caristanın Uypeşt takımını 4 1 yenmişKadıköy Halkevi spor kolunun bi leri, geçen hafta Bursalılann İnegöle tir. Yugoslavya da Uypeşt'i bir sıhr rinci futbol takımı Adapazarına gide yaptığı ziyareti iade maksadile şehri mağlub etmiştir. rek orada Gencay takımile bir maç yamize gelmişler ve pazar günü Bursa biM. S. Pasiç pacaktır. sikletçilerile Gemlik yolunda 30 kilo Sefirimiz, sporcular şerefine çay Atinada atletizm metrelik bir yarış yapmışlardır. Ko ziyafeti verdi müsabakaları şuya saat 9 da Demirtaş istasyonundan Belgrad 14 (Telefonla) Belgrad Atina 14 Dün, Panhellenik atletizm başlanmıştır. 13 bisikletçi koşmuş. bunSonra, programda yazılı olan bu mü lardan Bursalı Beker birinci, îsmail elçimiz Ali Haydar Aktay, bugün Ga müsabakaları nihayete ermiş ve kupa sabakalar tehir edildiği halde, bunlarm ikinci. İnegölden Vahid üçüncü, Kadri latasaraylı sporcular şerefine sefaretha larla diplomalar bizzat Kral tarafından galiblere verilmiştir. nede bir çay ziyafeti vermiştir. geri bırakıldığı gazetelerle ilân edilmedi dördüncü gelmişlerdir. Fakat aralarındaki kalabalık gittikçe büyüdü; onlara yaklaşmak istedikçe büsbütün uzak düştü. Ötekiler de yürümeğe başladılar. Yetişemiyeceğini anladı. Bahçede dolaştı. Önlerini kestirmek istedi. O zaman büsbütün gözden kaçırdı. Belki yarım saat, belki daha çok aradı. Bahçeyi bir kere daha dolaştı. Şuraya buraya atılmış masalara bakındı. Bir türlü bulamadı. Kimbilir, hangi ağacın gölgesine saklanmıslar, belki de otelden büsbütün çıkmışlar, kendilerini çamlara doğru atmışlardı. Demindenberi o kadar senli benli, kınla döküle konuştuktan sonra işin buna varacağı, zaten, belliydi... Perihan, durduğu yerden, kadınm yüzündeki bütün çizgileri bir saniye bile gözden kaçırmamıştı. Dişilığinin bütün isteklerini ifşa eden bu bakışlardan o bile ürkmüş, utanmıştı. Neden sonra Feridunu gördü. Şimdi de yanmda, kelli felli, hepsi de yaşlı baslı üç dört kişi vardı. Feridun Şevketi ortalarına almışlar, pek teklifsizce konuşu yorlardı. Demek ki karısmın yanmda iken herkesten uzak duran, herkesten kaçan bu adam, işte şimdi başkalarının yanına gidince pekâlâ gülüyor, söylüyor, hepsine ayn ayn lâf yetiştiriyordu. Demek ki, öyle bir zamanlar korktuğu gibi, hırsız, dolandıncı filân da değildi. Yanındaki lerin birkaçmı Perihan da uzaktan uzağa tanıyt>rdu. işte şu, şişman, gözlüklü, güler yüzlü adam, lstanbuldaki büyük gazetelerden birinin sahibiydi. Hele o Feridunla pek sıkı fıkı konuşuyor, ikide birde omuzlannı okşuyordu. Bir tanesi de meb'us, onun yanındaki de bir elçi idi. Demek ki kocasım tanıyanlar arasında belli başlı, tanınmış insanlar da vardı. Perihanla beraberken neden bunlarla konuşmuyordu?. Neden herkesten uzak duruyordu? Bütün soğukluğu, tersliği hep kendisine karşı mı idi?.. Şimdi de kansından uzaklaşır uzaklaşmaz, ilk işi oyalı, boyalı bir kadm bulup onunla fingirdeşmek olmuş; sonra onu da bırakmış, memleketin en ileri gelen adamlarından birkaçile konuşuyordu. Bu adamda bir şey var amma... Diye kendi kendine bir kere daha düşündü. Feridun, bir aralık başını çevirmişti. Gözgöze geldiler. Hemen, yanındakiler den ayrıldı. Ona doğru koştu: Beni mi arıyordunuz?.. Gene kadm dudağıru büktü: Hayır, dedi, içerisi çok sıcak... SAÇ EKSiRi KOMOJEN Saçlan besler, köklerlnl kuvvetlendirir, dökUlmeslnl önler, kepeklerl giderir. İNGİLİZ KANZUK ECZANESI Beyoğlu • İstanbul Elektrik Motörü Kilis Belediye Reisliğinden: 1 Kiliste Belediyeye aid elektrik santralına konacak ikinci motorun mubayaası ve montajı kapah zarf usulile eksiltmiye çıkarılmıştır. 2 Mubayaa, montaj ve teferrüatmın bedeli yirmi sekiz bin üç yüz otuz altı liradır. 3 Muvakkat teminat iki bin yüz yirmi altı liradır. 4 Motör ve teferrüatına aid plân, keşif ve şartnameler beş lira mukabilinde Belediyece istiyenlerin adreslerine gönderilir. 5 Eksiltme ve ihale 20 haziran 1938 pazartesi günü saat 16 da Belediye binasında Belediye Encümeni huzurunda yapilacaktır. < 3188 > (1596) Ben de çok dans ettim; yoruldum. Biraz hava alıyorum. Bir şey içmez misiniz?. Hayır, canım hiçbir şey istemiyor. Biraz durdu. Soııra: Ben sokağa çıkacagim, dedi, pek bunaldım. Feridun koştu, karısının mantosunu getirdi. Omuzlarma attı. Kapıya doğru yürüdüler. Lekesiz bir ay ışığı vardı. Ortalıkta, akşamki kalabalık kalmamıştı. Yanlarından tek tük bir araba geçiyor; arasıra da birbirinin beline sarılmış çiftlcrle karşı karşıya geliyorlardı. Feridun, sokağa çıkar çıkmaz, derin derin soluk aldı: Oh, diyordu, dünya varmış!.. Neydi o içerideki gürültü... Neydi o kozmopolit kalabalık!.. Ne iyi ettiniz de sokağa çıkmayı düşündünüz. Biraz daha kal saydık, boğulacaktım!.. Siz mi?.. Neye nankörlük ediyorsunuz?.. Bu akşam pek iyi eğleniyordunuz, herkesle konuşup gülüşüyordunuz!.. Siz içerde dans ederken, belki ben de bir iki kişi ile konuştum. Fakat böyle gürültülü kalabalıktan her zaman nekadar sıkıldığımı siz de bilirsiniz!.. Benim yanımda iken öyle amma* yalnız kalır kaltnaz boş durmuyorsunuzu Gülüp eğlenecek, gönlünüzü eğlendire « cek birçok insanlar buluyorsunuz!.. Ben mi?.. Kuzum Allahaşkma, bcnimle *lay mı ediyorsunuz?.. Rica cderim..ıı Hele bu gece yaptıklarinızdan sonra. ... Ne yaptlm?.. Hangi birini sayayım, bir değil, beş değil.., Bir tanesini söyleseniz..« Çok sağlam yüzünüz. var, doğru su... Sırası gelince açık yüreklilik, doğru sözlülük taslarsımz amma bu gece nedense işinize gelmiyor!.. Çınar caddesinden yürüyorîardı. Köşe başında yanan bir lâmba vardı. Bu sırada onun önünden geçiyorlardı. Feridun, Perihanın yüzüne baktı. Gene kadınm kaşlan çatılmış, yüzü bu soluk ışıkların altında pek renksız görünüyordu. Hâlâ anlamıyorum. Şaka ediyor* sanız, biraz acı... Yok, sahiden söylü • • yorsanız, bilmiyorum sizi bu kadar ya nıltan ne oldu?.. Ne yaptmı?.. , (Arkast var) Tefrıkat No. 40 Aman, bana pek uzun geldi. Alıştık da... Peki, ne yapıyorsun?.. Anlat, bakalım. Hasta m:ydın yoksa?.. Allahm birliğine emanet!.. Ben anladım: Mutlaka birine tutuldun değil mi?.. Onun için mi dünyadan elini, eteğini çektin!.. Bilirim: Sen, oldum bittim vefasızsın, za ten!... Hiç de degil!... Aklına gelenlerin hiçbirisi değil!... Biraz başımı dinlemeğe geldim, işte bu... Haydi, haydi... Ben seni bilmez miyim?.. Hiç boş durur musun?.. Kimbilir gene hangi zavjJİıyı baştan çıkarıyorsun?.. Ben mi?.. Amma yaptm ha!.. Durduğu yerde kıvranan, ikidebirde Feriduna doğru sokulan kadınm, gözle rini süze süze öyle bir parmağını sallayışı vardı ki..» Nakleden: Kemal Ragıb Perihan donmuj, kalmıştı: Bu da kim böyle?.. Bizim küçük beyin meğer nekadar kibar tanıdıkları varmış!.. Konuştuklarımn üstyanmı dinliyeme di. Mızıka başlamış. herkes dansa kalkmca ortalık gene birbirine karışmıştı. Z a ten salon pek büy'ik değildi. Dans edenler de o kadar kalabalıktı ki, oldukları yerde tepiniyorlar, denilebilirdi. Perihan ilkönce kocasmm uzun boyunu, yanındaki kadınm da bu ışık tufanında büsbütün panldıyan saçlarını görebiliyordu. Aralanna giren kalabalığı ya rıp onlara doğru yürümek istedi. Şimdi kocası onu karşısında görür görmez nekadar şaşıracak, kim bilir ne yapacaktı. O zaman kendisi de sanki onları hiç görmemiş gibi başını çevirecekti. Bu kadarı da Feriduna elverirdi.

Bu sayıdan diğer sayfalar: