9 Haziran 1938 CUMHURİYET LER Hâdiseler arasında HtTLER VÎYANASINDAN RÖPORTAJLAR: Modern ve ültramodern odern san'atın lehinde ve aleyhinde söyliyenler, ekseriyetle, birbirinden ayn iki şeyden bahsettiklerinin farkında olmazlar. Modern san'atı müdafaa edenlerden çoğu, sembolizm gibi, bugün adeta klâsik olmağa başlamış Ondokuzuncu asır ekollerinin serpintilerini kasdettikleri halde, modern san'atın aleyhinde bulunanlardan çoğu da, bir derece ifade etmek için ültramodern denebilecek, fütürizm, dadaizm gibi cereyanlan anlatmak isterler. ö z manasile bunlardan ne biri, ne de öteki moderndir. İkisi de, geriye doğru emniyetli çekilişi veya ileriye doğru şüpheli fırlayışile modern çerçevenin dışında kalır. Bizim «soysuzlaşmif san'at» adı verilen ültramodern eserler hakkında yazdıklanmızın hakakî modern san'atla alâkası yoktur. Gerçi «az mod"ern», «tam modern» ve «çok modern» arasındaki farkların merdiveni sayısız basamaklardan teşekkül eder. Bir san'at eserine bu üç vasıftan birini konduran hükmün sabit bir ölçiisü yoktur. Bazan bunlardan ikisinin birbirile kolayca karışabileceğini de itiraf edelim. Ültramodern eserler arasında «soysuzlaşmış» damgasından kurtulabilecek oIanları bulunabileceği gibi modem, hatta klâsikler arasında da boyunlarına bu lânet halkası geçirilmek lâzım gelenler de vardır. Fakat bunlar her serinin kendine mahsus müsterek ve umumî karakterini bozmıyacak müstesnalardır. San'at tarihine baktığınuz zaman, onu birbirine gayet sıka tesir dalgala rile bağh eserlerin ve cereyanlann tevalisi halinde, fasılasız akan bir nehir gibi görüyoruz. Bu tarihin içinde, kendinden evvel gelmiş bir tesiri devam ettirmiyen, soyu sopu belirsiz bir tek eser gösterilemez. Hele yedi ceddi birer birer sayılmıyan asaletsiz bir tek şaheser yoktur. Bizim soysuzlaşmış san'attan anladığımız, burnu kulağına yapışık doğan ve Tıb fakültesinin kavanozlarından biri içinde talebeye bir yara tılış garibesi şeklinde arzolunan, şeceresi meçhul tereddi örnekleri gibi çarpık, cansız ve soysuz eserlerdir. Bunlara modern diyemeyiz; nasıl diyebiliriz ki, bizce modern, maziden istikbale kurulan en soylu, en canlı ve en düzgün tarih köprüsünün vasfıdır. Soysuzlaşmış san'at eseri ise, meçhul babası tarafından bile inkâr ecKlmiş ve anasının parmaklarile boğularak o köprünün altına atılmış bir canavar yavrusundan başka birşey değildir. Fransız sosyalistleri arasında çıkan ihtilâf Anlaşma kabil olmadığından fırka azasının mühim bir kısmı başka bir fırka teşkil etti Royan 8 Sosyalist fırkasının 35 incı kongresı, bu sabah saat 4 te sona ermiştir. M. Leon Blum'un vermiş olduğu takririn kongre tarafından kabul edilmesi yiizünden sosyalist fırkasmda bir ayrılık hasıl olmuştur. Lider M. Marso Piver olan sol cenah grupu, sosyalist fırkasından ayrılmağa karar vemıiştir. Zira «fırkanın sağa pek mütemayil olan siyasetinin ihtilâlci prensiplere uymamakta olduğu» mütaleasındadır. «Ihtilâlci sol» unvanını taşıyagelmekte olan sol cenah grupu, «amele ve köylü sosyalist fırkası» unvanını almıstır. Bu fırkanın a'zaları bilhassa Paris mmtakasmdan alınmaktadır. Fırkanın takrirı. kongre tarafından son olarak reye müracaat edildiği zaman 1430 rey kazan mıştır. Altı azası olan ihtilâlci sol cenahın çekilmesi üzerine sosyalist fırkasının idare meclisi, Blum Pol For temayülüne sabib 24 ve Ziromski temayülünde 9 azadan mürekkeb olacaktır. Kongre tarafından son defa reye mü"inmınıı Mavi Tuna Yazan: NAD1R NADt 1 Konfor insam şımartıyor. Asfaltın üzerinde yağ gibi kayan otomobilin bize verdiği rahatlığı ve kazandırdığı zamanı diişünmeyiz de motörün gürültüsünden, benzin kokusundan şikâyet ederiz. Sinemada yumuşak koltuğa gömülerek Marlene Dietrich'in iç gıcıklayıcı vücudünü seyrederken üç adım ilerimizde oturan genc kızın ensesini göremediğimiz için karanlığa sinirleniriz. Tabiatin içimize aşıladığı kusurları unutuyoruz ve istiyoruz ki kendi yaptığımız şeyler bizden daha mükemmel olsunlar. Yataklı vagonun daracık yıkanma yerinde uyku sersemi bir halde çenemi kanatarak tıraş olurken trenin sarsmtısına adamakıllı kızıyordum. Halbuki şimdi bu geniş kompartimanda değil de ikinci mevki bir koltukta pinekler olsaydım kimbilır benim yerimde olanları nekadar kıskanırdım. Peşteden henüz aynldık. Dışanda, ılık mayıs güneşinin saçtığı neşeli renkler kucak kucağa dansederek trenle yarışıyorlar. Tabiat gülerken çenem kanadı diye somurtmak insana yakışmıyor doğrusu. Birazdan Tuna görünecek. Acaba bugün mavı mi? Hava o kadar güzel, herşey o kadar canlı ki onun bu renk senfonisi içinde falsolu bir not çıkarmasına imkân yok gibi. Buralarda bunca sene bulunduğum halde daha bir defacık olsun Tunayı mavi görmek nasib olmamıştı. Strauss meşhur valsini bestelerken acaba bir iştiyakı mı ifade etmek istiyordu? Viyanalılar Tunanın senede ancak üç gün gök mavisi renginde aktığını söylerler. Ne olurdu bugün de.. İşte Tuna! Hem de mavi, masmavî olarak! Onümüzde kıvrılarak uzanan nazlı su, zannedersiniz ki gökten kopmuş ince bir şeriddir. Tren, etrafını saran şeffaf tüllü kızların arasında kucaktan kucağa atlıyan kafası bulutlu bir kavalye gibi Viyanaya doğru uçuyor. Tekerlekler ray aralıklarına vurdukça coşkun bir vals temposu çıkarıyorlar. Güzel mavi Tunanın kıyılarında. *** yanaya giderken tatbika kalkmayı manasız buluyorum. Bir defa Yahudiye hiç benzemem. Evet, rengim esmerdir. Fakat oldukça sevimli, bilhassa profilden bakıldığı zaman pek muntazam bir burnum vardır. Yahudi olmadığıma dair bundan daha kuvvetli bir emare bulunabilir mi? Bir de burnum muntazam olmamış ve ben Yahudiye benzemişim, ne çıkar sanki? Biz niçin Türküz? Müşkül vaziyetlerde kaldığımız zaman millî sembolümüzü siper olarak kullanmak için mi? Ne münasebet? Hayır, hayır rozet takmıyacağım. Türklüğümüzün bir tek izahı varsa o da sadece Türk doğmuş olmamızdır. Millî sembolümüzü hususî menfaatlerimize alet etmeği bayağı bulurum. Bu işe girişenlere de kızar, hatta kin beslerim. Viyanada halı işi yapan bazı Yahudiler vardı. Dükkânlarındaki tabelânın üzerinde sevgili ay yıldızımızı bir ticaret firması halinde teşhir ettiklerini hatırlıyorum. Hergün gördüğüm halde önüne geçemediğim bu iğrenc hareketten dolayı, bazıları Türk tebaasından bile olmıyan bu heriflere karşı içimde taşıdığım kin simdi, şu dakikada tekrar uyanacak neredeyse! Acaba ne oldular o adamlar? Dükkânları kapatıldı, her biri bir tarafa dağıtıldı mı? İçimde onlara karşı acımakla kızmak arasında tuhaf duygular var. Bir kaç tanesini şahsan tanımıştım. Pek de kendini beğenmiş, parasına güvenen, maddî ruhlu şeylerdi. Hiçbir sempatik taraflarını hatırlıyamıyorum. Ne yaptılar şimdi o adamlan acaba? Çoluk çocuk larına yazık oldu herhalde. Tren, renkli şeffaf tüller arasından sıyrılarak sarhoş bir kavalye gibi sarsıla sarsıla Viyanaya doğru kosmakta, ılık mayıs güneşi damarlara kadar geçiyor, kanı tazeliyor. İçimde herkesi sevmek, hoş görmek için şiddetli bir arzu, bir ihriyac duyuyorum. Müsamaha, din kadar temiz bir duygu! {HEM T NALINA MIHINA Turk suvarısı ürkle at birbirinin çok eski tudur. Atı, Türkün ehlil' ğini, bu güzel ve asil hayvanın, ilkönce güzel ve asil Türke ramolduğunu, boz kırlarda şahlanıp dururken Türkün çelik iradesine boyun iğdiğini iddia etmekte, asla, hata yoktur. Millî içkisi kısrak sütünden yapılmış kımız olan Türkün en sevgili arkadaşı, «yâri vefakârı» at olduğuna bütün tarih şahiddir. Sanki tabiat, Türkü at sırtında yaşamak için, aü da Türkü de zaferden zafere koşturmak için yaratmıştır. Eski Türk şairleri, hayvanlar arasında en çok atı terennum etmişlerdir. Gazi Giray, Severiz esbi hünermendi saba reftart Simtenlerle olan lezzeti pehlu yerine Demekle Türkün at aşkını ne güzel ifade etmiştir. Anadoludan Varşovaya, Tuna boyundan Nil kıyılarına kadar.gidip gelerçk binlerce kilometre mesafeyi rüzgâr gibi alan Türk akıncıları, hayatlan at sırtında geçen emsalsiz süvarilerdi. Bugün İstanbul halkının coşkun tezahürlerle karşılıyacağı kahraman subayla; rımız da, damarlannda eski Türk sipahii lerinin kanı kaynıyan yaman biniciler olduklarını ispat ettiler. Bir Leh halk şairi, yıllarca evvel, Türk süvarilerinin atları Vistül'den su içtikleri zaman Lehistan kurtulacak, demişti. Büyük Harbde Türk süvarilerinin atlarî Vistül'den su içtiler, Leh halk şairiniri kehaneti tahakkuk etti, Lehistan kurtuk du. Türk süvarilerinin atları Vistül'ün su^ yunu tekrar içtiler. Polonyalı dostlarımız, o şairin terennum ettiği eski şarkıyı hatırladıkları için, Türk atlılannm zaferlerinî kendi muvaffakiyetleri gibi alkışladılar. Süvarilerimiz, Avrupa er meydanlarında, kazandıkları harbsiz zaferlerden dönerlerken düşündüm ki Osmanlı sal« tanatı, inhitat ve inkıraz devrinde, iki ew ki dostu birbirinden ayırmış, Türkle atı, adeta birbirini tanımaz bir hale getirmişti. Aziz bir okuyucunun bana yazdığı bir mektubdan aldığım şu iki fıkra, Osmanlı hanedanının ata binmekte de nekadar yaya kaldıklarını gösterir: a ingiltere Kraliçesi Viktorya'nın cenaze merasiminde Osmanlı saltanatını temsilen şehzade Yusuf Izzeddin Efendi Londraya gönderilmişti. Bu gibi merasimde, davetli hükümdarlara ve prenslere mızıkaya, top sesine, merasime alışkın, heybeti yerinde olmakla beraber kuzu gibi, uslu hayvanlar verilir. Şehzadenin hayv'anı, yolda her nasılsa biraz ürkmüş, daha doğrusu Yusuf lzzeddini ürküt müş; Osmanlı prensi hemen atından inerek, daha uslu olduğuna hükmettiği yaverin hayvanma binmiştir. Bu değiştirme esnasında cenaze alayı karışmış durmuş, yollara dizilen halk bu garib manzarayı hayret ve istihza ile seyretmiştir. Alman ordusunun büyük manevralarına gene ayni şehzade gönderilmiş; Yusuf Izzeddin, manevraların sonunda yapılan resmigeçide gitmek üzere kendi emrine verilen atı görünce korkmuş, manevraya atla değil, araba ile gideceğini söy* lemiş. Maiyetindekiler, İmparatorun hanedanına mensub prenseslerin bile merasime atla gittiklerini, kendisinin arabaya binmesi avıb olacağını anlatmışlar, fakat bir türlü korkak şehzadeyi ata binmeğe razı edememişler. Nihayet saraym ahırlarından bir araba getirtilmiş, bütün prensesler, fahrî kumandanlan oldukları, süvari alaylarının üniformalarını giymiş, oynak ve ateşli cins hayvanlara binmiş oldukları halde, yalnız Osmanlı şehzadesile Almanya Imparatoriçesi, merasimi arabadan seyretmişlerdir. Sünnet çocuğu gibi arabasına kurulmuş olan bu âciz prensin haline herkes bıyık altından gülmüştür. racaat edilmeden evvel M. Blum «şimdiki hükumet hakkında ne peşinen ne de vadeli bir tevbih kararı veremiyeceğini» söylemişti. * Yeni parti kuruldu Paris 8 Sosyalist partisinin Pivert tarafından idare edilen «Ihtilâlci sol» cenahı sosyalist partisinden ayrılmış ve işçi ve köylü sosyalist partisi namı altında bugün yeni bir parti kurulmuştur. Yeni parti ilk toplantısını Pariste temmuz ayında yapacaktır. Fransız sosyalist partisi hakkındaki karar Paris 8 îstinaf mahkemesi, Fransız sosyal partisi işile lâğvedilen cemiyetlerin ihyası meselesi hakkındaki kararını bildirmiştir. Mahkeme, dosyalarda lâğ vedılen birliğin tekrar tesis edildiğine dair deliller bulmuştur. Kararda şöyle denilmektedir: «Fransız sosyal partisi 1936 tarihli kanunla tarif ve menedilen şekilde milis teşkilâtı yapmıştır.» (a a.) ım millllllllllllll||llll!||||l|||||l|||l|ll!lll|l|llllllllllll Adlî evrakın posta vasıtasile tebliği Açık şehirlerin bombardımanı Lâyiha mühim esasları Bir Amerikan gazetesi müsterek hareket istiyor ihtiva ediyor Ankara 8 (Telefonla) Adlî evrakın Posta, Telgraf ve Telefon idaresi vası tasile tebliğine dair hükümleri ihtiv eden kanun lâyihası bugün Meclise verildi. Lâyihanm esaslarını bildiriyorum: Arzuhal, lâyiha, davetiye, celbname karar ve ilâmlarla icra ve ödeme emirleri mahkemelere, sorgu hâkimliği Müddeiumumilik ve icra dairelerine aid diğer evrak Posta. Telgraf ve Tele • fon idaresi vasıtasile tebliğ olunacaktır Tebliğ işlerinden dolayı mübaşirier tarafından yapılmakta olan hususlar Posta, Telgraf idaresi memurlan tara fından ayrıca çıkarılacak bir nizamna menin hükümleri dairesinde ifa edile cektir. Tehirinde mazeret bulunan hallerde tebliğ muamelesi ve hukuk usulü mu hakemeleri kanununun maddei mahsusasmın şümulüne giren tebliğlerdek talik hâkim veya alâkalı merciin tensib edeceği kâtib veya adliye mensubu bir memur tarafından ifa olunacaktır Tebliğin hangi hallerde telgrafla yapılabilecegi alâkadarların talebi üzerine mahkeme reisi veva hâkim veya mua meleyi yapan merci tarafından tensib edilecek. telgraf masrafı bu vasıta ile tebliği istiven taraftan posta ücretinden ayrı olarsk almacaktır. Posta. Telgraf ve Telefon idaresinin bu kanuna tevfıkan yapacağı tebliğ işlerinden dolayı alacağı ücretler Adlive ve Nafıa Vekillerinin müsterek teklifi üzerine ayrı bir tarife ile tesbit ve ta yin olunacaktır. Bu suretle yapılacak tebliğler için Adliye harc tarifesi ka nununun maddei mahsusasında yazılı teMij* masrafı alınmıvacaktır. Tarifede vazılı ücretleri kanunu mahsuslarına göre tebliğ masrafını vermesi lâzım gelen taraf peşin olarak ödiye cektir. Posta, Telgraf ve Telefon idaresi memurlarmın kusur veya ihmali yii 'zünden veya mücbir sebebler haricinde ber hangi bir sebeble zıyaa uğrıyan adlî evrakın yeniden tanzim ve tebliği icin lüzumlu olan masraflar posta kanununun teahhüdlü müraselâta müteallik hükümlerine göre ödenecektir. Telgraf servisinde zıya veya teahhur vukuun da teljraf kanunu ahkâmı tatbik olu nacaktır. Adlî teblı«?atın sureti ifası ve tebli gata müteallik müraselâtın tevdi. teslim ve idaresi hususlarile buna müte ferri diğer muameleler bir nizamname ile tpvin olunacaktır. Nevyork 8 Nevyork Taıjmis gazetesi, Çinde ve İspanyada açık şehirlerin tayyareler tarafından bombardıman e dilmesinin Amerikada uyandırmış olduğu nefret ve istikrahı kaydetmektedir. Bu gazete, bilhassa diyor ki: «Bu nefret ve istikrah, istikbalde hedef farkı gözetmeksizin hava bombardı manları yapılmasının önüne geçmek maksadile bütün medenî hükumetleri insaniyet natnma ve biazat >kendişehirİ€r«an emniyeti için birleşmeğe sevk etmeğe muhakkak surette kâfidin •Imgiherenin İspanyadaki bombardımanlar hakkında tahkikat icrası maksacîile bitaraf milletlerin müşahidler göndermelerine matuf olan teklifi, ayni hareketin Çinde de icra edilmemesi takdirinde, abes ve faydasız birşey olur. Zarurî olan bir şey varsa o da Amerika, İngiltere, Fransa ve hatta diğer devletler tarafından her nerede olursa olsun açık şehirlerin bombardıman edilmesine mâni olmak maksadile kat'î bir harekete geçilmesidir.» Ay yıldıza sığınarak halı ticaretî yapan o adamlarda bile, biraz çalıştığım takdirde sevimli taraflar bulacağıma eminim. Her zaman böyle olsak, hepimiz böyle olsak diyeceğim, fakat bu temenni, Göğsüne ay yildiz.li bir rozet tak insanlardan ziyade güneş hakkında mı madan gitme demişlerdi, müşkül vaziyet yapılmalı acaba? O hep böyle parlasaydı te kalırsın. bizim başka türlü olmamıza imkân kalır Senelerdenberi hasretini çektikleri bir mıydı dersiniz? rejime yeni kavuşan Viyanalıların Nazi Tren, süzülerek garba doğru koşuyor. olmıyanlara, hele Yahudilere karşı bazı taşkınlıklarda bulunduklarını işitiyordum. Güneşin ışıklarını emen renkler kucak kuFakat göğsüme rozet takmamağa karar cağa dansederek bizimle yarışıyorlar; güzel, mavi Tunanın kıyılarında. verdim. Takmıyacağım. Şimdiye kadar yapmadığım birşeyi ViNAD1R NADt PEYAM1 SAFA Ruzvelt'in bir kararı Vaşington 8 Assosiated Pres'in yazdığına göre, Reisicumhur Ruzvelt, ecnebi memleketlerde müesses hükümetlere karşı isyan edenlerin yanında hizmet alan Amerikan tayyarecilerinin pilotluk diplomalarının geri alınacağını bildirmiştir. (a.a.) İş müddetlerinin azaltılması için Cenevredeki komisyon müzakerelere başladı Irlanda seçimi Dün namzedlerîn tesçili muamelesi ikmal edildi Dublir 8 1 7 haziranda icra edile cek olan teşriî intihabat namzedlerinin resmen tescili muamelesi dün yapılmıştır. 220 kadar namzed vardır. M. dö Valera fırkasından 96 kişi, M. Kosgrav'ın fırkasından 80 kişi, amele fırkasından 19 kişi ve 14 müstakil. B. Millet Meclisinde Dün birçok kanunlar kabul edildi Amerika sefiri Ankaradan geliyor Ankara 8 (Telefonla) Amerika sefiri Makmoel bu akşamki ekspresle İs tanbula hareket etti. Hükumete, ticarî muahedelerin akdine salâhiyet veren lâyiha Ankara 8 (Telefonla) Kat'î ticaret muahedeleri akdi için müzakereye başlanmış ve başlanacak devletlerle mu vakkat ticarî itilâflar akdi hususunda hükumete bir kanunla salâhiyet veril mişti. Bu salâhiyetin müddeti 1 tem muz 938 tarihinde bitmektedir. îktısadî vaziyeti nazarı itibara alarak hükumete ayni salâhiyeti 1 temmuz 1940 tarihine kadar temdidini uygun bulan kanun lâyihası Meclis ruznamesine alındı. Cenevre 8 İş müddetinin tenzili keyfiyetinin tamimi meselesini tetkike memur komisyon, dün bu meselenin umumî surette müzakeresine başlamıştır. M. Jüho, kırk saatlik hafta prensipinin Fransa tarafından 1935 senesinde kabul edilmiş olduğunu hatırlatmıştır. Amerikan mümessili M. Karter Gudrin, kendi memleketinde bir çok sanayide iş müddetlerinin beynelmilel mesai bü rosu tarafından derpiş edilen müddetin Dubün 8 Resmen bildirildiğine göçok dununda olduğunu söylemiştir. re, yeni İrlanda Reisicumhuru Hayde Belgrad 8 Beynelmilel iş bürosunvazifesine resmen 25 haziranda başlıyada Yugoslavyayı temsil etmek üzere Cecaktır. (a.a.) nevreye gidecek olan İçtimaî Muavenet Nazırı Çveçkoviç, dün akşam Belgrad Ankarada Tiftik cemiyetinin dan hareket etmiştir. (a.a.) senelik kongresi Ankara 8 (Telefonla) Tiftik cemiyetinin umumî kongresi önümüzdeki cumartesi günü toplanacaktır. Bu cemiyete devlet bütçesinden yapılmakta oAnkara 8 Sergi Evimizde açılmış lan yardımın lüzumsuzluğu üzerinde olan Kız enstitüleri ve San'at okullan ser Millet Meclisinde uzun uzadıj'a müna gisini 15 gün zarfında 59900 kişi ziyaret kaşalar olmuş ve nihayet yardım tahetmiştir. sisatı, Ziraat Vekâleti bütçesinden çıkarılmıştı. Cemiyetin yıllık kongresinde Trabzonda bir şaki teslim bu cihet üzerinde de müzakereler ola oldu cağı anlaşılmaktadır. Trabzon 8 (Hususî muhabirimiz Mühendis ve mimarlık den) « Yıllardanberi takib edilmekte olan Sürmeneli şaki Piri yapılan şid lâyihası detli takibden kurtulamıyarak hüku Ankara 8 (Telefonla) Mühendis ve mete teslim olmuştur. mimarlık hakkında evvelce esaslarını Bir ayı, ihtiyar bir köylüyü tamamen neşretmiş olduğumuz lâyiha Nafıa, Adliye encümenlerinden geçmiş ormana kaçırdı Trabzon 8 (Hususî muhabirimiz ve Meclis ruznamesine almmıştır. den) Maçkalı 60 yaşmda bir köylü İtalya Hariciye Nazırı yaylada hayvanlarmı otlatırken ormanLondraya gidecek dan bir ayının baskınma uğramış, ayı, Londra 8 (Hususî) İngiliz İtalyan köylüyü sırtlıyarak ormana kaçmıştır. On gündenberi yapılan araştırmalar bir anlaşması mer'iyete girer girmez, İtalnetice vermemiş, ihtiyar köylünün ö ya Hariciye Nazırı Kont Ciano resmen Londrayı ziyaret edecektir. lüsü ve dirisi bulunamamıştır. t Ankara 8 (Telefonla) Meclis bugün Fikret Sılayın başkanlığında toplanmıştır. Celsenin açılmasını müteakıb General Kâzım Ozalpın arzuhal encümenini haftalık karar cetvelindeki 1564 sayılı ka rarın umumî heyette müzakeresine, Urfa Son parlamentoda fırkaların vaziyeti meb'usu General Ahmed Yazganın ve şuydu: Kırşehir meb'usu Ali Rıza Esenin AnDö Valera taraftarları 67, Kosgrav kara yüksek ziraat enstitüsü kanununun taraftarları 48, amele fırkası mensubları 20 nci maddesinin tefsirine aid takrirle rinin geri verilmesine aid takrirleri okun 13, müstakiller 8. muştur. Yeni Cumhurreisi işe başladı Çankırıda beş zelzele Çankırı 8 24 saat zarfında şehri mizde beş hafif zelzele oldu. Ankaradaki kız san'at enstitüleri sergisini 59 bin kişi gezdi İtalya buğday ihracmî yasak etti D. D. yolIarı ve limanlan işletme u mum müdürlüğile Evkaf umum müdürlüğü 1934 malî yılı hesabı kat'isine aid kanun lâyihalarile devlet memurlan aylıklarının tevhid ve tadiline aid kanuna bağh cetvelin Maarif Vekâleti kısmında değişiklik yapılması ve askerî memurlar hakCumhuriyet rejimi, iki sevgiliyi, Türkle kındaki kanunun bazı maddelerinin de atı tekrar birbirine kavuşturdu, artık, ğiştirilmesi ve yeniden bazı maddeler ilâTürk süvarisi, bütün Avrupada gene ve edilmesine aid kanun lâyihaları mü meşhurdur. zakere ve kabul edilmiştir. Roma 8 (Hususî) İtalyan hüku Erzurum 8 Vilâyet Hususî Muha meti un ve buğdayın ihracmı yasak etsebesince yaptırılacak örnek evlerle, miştir. modern teçhizatı ihtiva eden doğum ve Almanyanın nüfusu çocuk evlerinin ihalesi yakmda yapılaBerlin 8 Naues Volk gazetesinin caktır. Vilâyet Hususî muhasebesi 938 büdirdigine göre, Alftıanya nüfusunun ye malî yılına 100 bin lira tahsisat fazlasile kunu 73,144,233 kişiye baliğ olmakta girmiş bulunmaktadır. dır. 1 7 mayısta yapılması mukarrer umu Dünyanın en büyiik ticaret mî tahriri nüfus, anşlus dolayısile 1939 tayyaresi senesinde yapılacakür. Santa Monika «Kalifornia» 8 DünJamaik adasındaki karışıklık yanın en büyük ticaret tayyaresi dün ilk Londra 8 Oğreni'diğine göre, Ja tecrübe uçuşunu yapmıştır. Tayyarenin maik adasında vukııa gelen son kargaşa 5 600 beygir kuvvetinde dört motörü lıklar dolayısile mahallinde tahkikat yap vardır. Ağırlığı 25 ton, azamî sür'ati 386 mak ve itt^azı lâzım gelen tedbirleri tek cilometredir. fif etmek üzere Jamaik'e hususî bir ko Tayyare 42 yolcu alabilmektedir. Mümısyon gönderilmesi takarrür etmiştir. rettebatı beş kişiden ibarettir. Erzurumda yapılacak yeni evler Meclisin bugünkü toplantısında ikinci müzakeresini yapmış olduğu kanunlar arasmda devlete aid icareteynli ve mukataalı gayrimenkullerin kıymetlendiril mesine, Türkiye ile Çekoslovakya ara sında imza edilen ticarî mübadelelere tanzime mütedair anlaşma ile Türk YuKuito 8 Buraya gelen haberlere goslav ticaret ve seyrisefain muahedena göre, Peru kıtaatı Ekuatör hududunda mesine munzam protokolun tasdiklerine tahaşşüd etmektedir. Bilhassa Tumbez âid kanun lâyihalan bulunmakta idi. civanna üç alayla altı bombardıman tayyaresi gelmiştir. Perunun Pizarro liFransanın haricî siyaseti manını tahkim ettiği bildiriliyor. Keza Paris 8 (Hususî) Hariciye Nazırı Perunun Guvayakil körfezinin methalinM. Bone bugün âyan meclisi hariciye de Matafalo adasım da işgal etmek fikencümeninde Fransanın haricî siyase tile beynelmilel siyasî vaziyet hak rinde olduğu söyleniyor. Ekuatör hükumeti bu tedbirlere karşı kında etraflı malumat vermiştir. Kabine cuma sabahı Elize sarayında protestoda bulunmuştur. Peru hükume Cumhurreisi M. Lebrön'ün riyasetinde ti henüz bu protestoya cevab vermemiş tir. (a.a.) toplanacaktır. Peru hükumeti tahşidata başladı