CUMHURİYET 5 Hazîran 1938 Millî küme maçlarmın son haftası Amerikanın 13 devlete müracaati Bir milyar 900 dolarlık harb borcu taksiti isteniyor Galatasarayla Güneş bugün karşılaşıyorlar Bugünkü müsabakayı hangi takım kazamrsa kazansın, puvan vaziyeti değişmiyecek Mevsimin son millî küme maçları bugün Taksim stadyomunda yapılacaktır. Beşiktaşla Altılar muhtelitini, Güneşle de Galatasarayı karsılaştıracak olan bu maçlar puvan ve kat'î tasnif vaziyetlerine hiçbir tesir yapmamakla beraber lâyık olduğu alâka ile karşılanacakları muhakkaktır. Bugünkü maçlar galibiyet ve mağlubiyetlerle bitse, hatta takımlardan biri sahaya çıkmıyarak bir tek puvan alamasa dahi Güneş birinci, Beşiktaş ikinci, Galatasaray üçüncüdür. Bugünkü iki maçtan Güneşle Galatasarayı karsılaştıracak olanının bilhassa alâka ve ehemmiyeti üzerinde topladığı şüphesizdir. Bu maç başka bir noktadan da ehemmiyetlidir. Malum olduğu üzere Güneş, şimdiye kadar yaptığı on üç maçm on ikisinde galib gelmiş ve yalnız son defa berabere kalmış velhasıl hiç yenilmemiş bir teşekkül halinde ve müstesna bir vaziyettedır. Galatasaray bu senenin ilk ve son mağlubıyet acısını Güneşe tattırabilecek midir suali bu mühim noktanın esasmı teşkil eder. Bu suale evet veya hayır ve hatta belki diye cevab vermenin imkânı yoktur. Çünkü: 1 Güneş takımı aşağı yukarı bir aya yakın bir zamandanberi ciddî bir maç yapmıyarak müsabaka kabiliyetini azçok kaybetmiştir. Bu itibarla mevsim başında veya ortasında bıraktığı intıbalar üzerine muhakeme yürütmek sakat olur. 2 Duyduğumuza göre Güneş takımı oyunculan, bir müddettenberi bırakmış oldukları sıkı ve muntazam idmanlarına ancak bu hafta içinde tekrar başlamışlardır. Idman vaziyetinin sekteye uğradıktan sonra devamı bugünkü maçta iki şekilde tezahür edecektir. Güneşliler ya formlarını bulamadan nefes ve top kontrolü hususlarında aksayacaklar veyahud bütün bir mevsimlik yorgunluğun bir kısmmı gidermiş ve bir maçı rahat bir şekilde çıkarabilecek bir nefes stokile fevkalâde iştihalı bir oyun çıkaracaklardır. 3 Bir mayıs tarıhındanberi hiçbir hafta istirahat etmeden üst üste altı maç yapmış olan Galatasaray takımı bir kısmı yorulmağa, bir kısmı ıse henüz formunu bulmağa başlıyan oyunculardan terekküb etmiştir. 4 Bugün muvaffakiyet ibresinin azçok iki taraftan birine temayül etmesi genis mikyasta Galatasaray takımının te şekkül tarzına baghdır. Yukarıya sıraladığımız sebebler bu maçm teknik noktalarıjıa tesir edebilir. Fakat bu müsabakada en büyük rolü asabın oynıyacağına kani olanlardanız. Bugün hangi taraf daha ziyade soğukkanhhğını muhafaaz eder ve dıkkatını güzel ve müfıd bir futbol oynamağa hasredebıhrse maçın neticsini çevirebilir. Beşiktaş Altılar muhteliti maçının da alâkalı tarafları yok değildir. İki takımm bundan evvelki maçta Beşiktaş zayıf bir kadro ile ondan daha zayıf bir Altı'.ar muhtelitini 31 yenmeğe muvaffak olmuştu. Fakat bugünkü Altılar muhteliti birbirlerine azçok alışmış oyunculardan terekküb etmektedir. Bu takım Ankarada hiçbir takımı nalamadığı dereceleri ka zanmağa muvaffak olmuştur. Beşiktaşlı ların bunu nazarı dikkate alarak velev yalancıktan olsun bir mağlubiyete uğra mamak için kuvvetli bir takım çıkaracaklarını zannediyoruz. Insan merakının vücude Polonyalı ekalliyet ve Almanya getirdiği garib eserler Bütün Leh gazeteleri milyon Varşova 4 Havas ajansından Aylardan beri ilk defadır ki yarı resmî ve hükumet gazeteleri Alman hükume tince Polonyalı ekalliyetlere karşı ya pılan muameleyi protesto etmeye başlamıslardır. Gazeta Polska ve hükumet gazeteleri olan Kurjer Poranyi, Kurjer Çervonni, Polonyadaki Alman ekalliyetlerinin guya Almanyadaki Polonyalılar derecesinde iyi muamele görmedikleri hususunda Alman makamatınm bir takım temayüllerini şiddetle protesto ederek diyorlar ki: « 5 teşrinisani 1937 anlaşması Polonyalıların Almanyadaki vaziyetini iyileştirmemiştir. Bu vaziyet daha ziyade fenalaşmıştır. Eğer biz ses çıkarmıyorsak memnun olduğumuzdan değil, fakat iyi niyet göstermek istediğimizdendir.» (a.a.) İnsanda büyük bir sabır ve sağlam bir sinir istiyen protesto mahiyetinde gebu eserler tahmin edilemiyecek kadar çeşitlidir niş neşriyata başladı Vaşington 4 Amerika hükumeti bugün mutad olarak 13 Avrupa devle tine harb borclarını 15 haziranda gelecek taksitinin tediyesi için müracaatta bu lunmuştur. Mezkur tarihte vadesi gelecek olan borcların yekunu bir milyar 900 milyon dolar tutmaktadır. Estonya daha şimdiden borcunu ve recek vaziyette olmadığım Amerikaya bildirmistir. Meksikadaki isyan hareketi tekrar başladı [Baştaratı 1 inci sahifede] Petrol işi nazik bir safhaya giriyor Vaşington 4 Meksika hükumeti Albania'da Mobiie limanında bulunan ve Aguila ismindeki İngiliz şirketine aid o lan bir petrol vapurunun teslimi için merkezi Meksiko'da bulunan bu kumpanya aleyhine bir dava a^mıştır. Meksika, kumpanya satın alınmıs ol duğu için ona aid bütün malların Meksika hükumetine teslim edilmesı lâzımgeldiğini iddia etmektedir. Reisicumhur Kardenas, satın alma mukavelenamesini imza ettiği zaman, pet/ol vapuru Mobiie limanında bulunmakta idi. Meksika'nın talebi karşısında Amerikanın ne suretle hareket edeceği hakkında sorulan suale cevaben Summer Velles satın alma işlerine dair Kordel HuL tarafından evvelce yapılan beyanatı hatırlatmıştır. Siyasî mahfiller, bu dava ile, hukuku dünvel kaidelerinin mühim bir noktasına temas edilmis olduğunu beyan etmekte dirler. Amerikan federal mahkemeleri, Meksika'nın talebinde haklı olduğuna karar verdikleri takdirde bir masebak ihdas edilmis olacak ve Meksika bundan sonra satın alınan kumpanyaların ecnebi memleketlerindeki mallarını tamamile istemek hakkını kazanacaktır, Bu hal, Amerikanın petrol menfaatlerinin yeni güclüklerle karşılanmasını intac edecektir. Çünkü bu takdirde satın alınan kumpanyaların Amerikan bankalarındaki mevduatile sair matlubları Meksika hükumeti hesabma haczedilecektir. Madam Lilya'nın marifetli parmakları Yeryüzünde, nice insalar vardır ki, gündelik hayatın yeknesaklığına nihayet vermek için, usanmak biimez bir gayrete, sonu gelmez bir himmete ihtiyac gösteren işlerle uğraşırlar. Pirinc tanesi üzerine sure yazmak, çuvaldız gözünden iğne ge çirmek gibi, büyük bir sabra ve sağlam sinirlere sahıb kimselerin harcı olan bu ış ler, tahrr.in edilmiyecek kadar çeşıdlidir. Meselâ, Paris komiserlerinden biri, alelâde büyüklükte bir kibrit kutusuna, bütün teferruatı tamam bir radyo cihazı yerleştirmiştir. İçinde bir fotoğraf makinesi gizli yüzük, ufacık bir sapın çevrilmesile işliyen, pudra kutusuna oturtulmuş minimini gramofon bu nevidendir. Maamafıh, bu gibi meraklı şeylerle meşgul olabilecek kadar bol vakte sahib olan insanların ortaya çıkardıkları eserlerin hepsi sırf böyle ovuncak kabılınden değildir. Amerikalı bir mühendisin yaptığı camdan motör, gerek yapılışındaki mükemmeliyet, gerek işleyinşindeki ku sursuzluk ve hassasıyet ıtıbarıle cıdden bir şaheserdir. Parisli bir banka memurunun 548 gram ağırlığındaki lokomotifi de, malzemesinin sigara ve kibrit kutuların dan ıbaret bulunması müstesna, hakıkî bir lokomotiften, en ince teferruatına varın cıya kadar farksızdır. Orif isminde bir makimstm Pasıfik modeli üzerinden yaptığı lokomotif daha şayanı dikkattir. Bu lokomotif, madenî olduğu, gibi, aynca hava tazyikile işliyen bir freni de vardır. Büyük eşyanın küçüğünü aynen vü cude getirmeğe meraklı insanlar arasında, eserleri şayanı dıkkat sayılabilecek olanlardan biri Oksfordlu Allen ismindeki koleksiyoncudur. Bu zat, 35 sene emek vererek 1 777 tane mınımını kukla ile, bir cihan tarihi vücude getirmiştir. Kalifor niyalı kemancı ustası Perorn'un minyatür kemanları, Japon şairi Homma'nm şiirierini ihtiva eden, sekiz santimetre murab baında, dünyanın en küçük kitabı da, marifetli insan ellerinin çıkardığı dikkate değer eserlerdendir. Holivud'lu bir garaj sahibinin, müessesesi önüne, otomobil lâstiklerinden yapılmış yüz metre yüksekliğinde bir kule dikmesi, Avusturya çiftçilerınden birinin, bir kart postal üstüne, 32000 kelime tutan ahdi atik ile ahdi cedidi, fasıl başları kırmızı mürekkeble ve gayet muntazam olmak şartile üç ayda yazması, bu kabıl meraklardandır. Bunların yanısıra manyakları da sayabiliriz. Piyankoda kazandığı parayı tamamile kaybettikten sonra beyin hummasından ölen çiçekçi kadın bunlardan biridir. Bu kadın, birkaç defa üst üste piyanko bileti alıp kazanmış, kazancını, olduğu gibi tekrar piyanko biletine yatırmıştı. En son keşidede biletlerinden hiçbirisine ikramiye isabet etmeyince, biçare kadın bu felâket karşısında nevrasteniye, onu müteakıb da beyin hummasına tutuldu. Derhal çağrılan doktor, kadının odasma girdiği zaman garib bir manzara ile karşı laşmıştı. Duvarlar, baştan başa, piyanko biletlerile, renk renk ve biçimleri o biletleri andıran türlü türlü el ilânlarile kaplanmıştı. Odanın her tarafmda, kutular dolusu tramvay ve şimendifer bileti vardı. Avusturyaya da teşmil edilen anlaşma Berlin 4 Bugün Berlinde imzalanan bir anlasma ile Alman Yugoslavva ticaret anlaşması ahkâmı ileride tayia edilecek bir tarihten itibaren Avusturyaya da teşmil olunmaktadır. Diğer taraftan, Almanya ile Avusturyanın birleşmesi yüzünden gerek Yugoslavya, gerek Almanya için ortaya çıkan bir takım meselelerin hallini ihtiva eden bir protokol da imza edilmiştir. Bu protokol mucibince 1 haziran 1938 tarihinden itibaren Avusturya ile Yugoslavya arasında eskiden mevcud tediye tarzı Alman Yugoslavya tediye tarzı muci« bince ita olunacaktır. Haydudların kaçırdığı bir çocuğun cesedi aranıyor Pera Şişli maçı Bu sabah saat dokuzda Taksim stad yomunda federe olmıyan kulübler arasında tertib edilen kupa müsabakalarının en mühim tasfiye maçlanndan biri yapıla caktır. Pera ile Şişli takımlarını karsılaştıracak olan bu maç muhakkaktır ki İs tanbulun futbol meraklısı kadınlı erkekli bütün Rum ve Ejmenilerini Taksim stadyomuna toplıyacaktır. ! Kızılay Fatih şubesi, abideye çelenk koydu I Petrol ofisi kuruluyor Meksiko 4 Meb'usan meclisi, petrol satışını temin etmek ve ecnebi kumpanyalardan istimlâk edilen petrol kuyularını idare etmek üzere birer ofis teşkili hakkındaki kanun lâyihasmı kabul et miştir. Türkiye serbest güreş müsabakaları başladı Ankara 4 1938 senesi Türkiye serbest güreş birincilikleri bugün 19 maNevyorklu Madam Lilyan'ın, her biri yıs stadyomunda binlerce seyırci önünde bir başka iş görmeğe alışık hezarfen parbaşladı. maklarını da bunlar arasında sayabılırız. Başvekil, Dahiliye, Adliye ve GümBiri tam oyuncak nev'inden, diğeri rük ve Inhisarlar Vekilleri. meb'uslar ve yarı teknik yan oyuncak sayılabilecek odaha birçok zevat güreşleri takib edenler lan bu iki çeşıd meraklı eşya amıllerınden arasında idiler. başka, üçüncü bir sınıf insan daha vardır Güreşlerden evvel 1 1 grupun şampi ki vücude getirdikleri eserlere isim ver yonlan bir geçid resmi yaptılar. Federas mek pek zordur. Kızılay Fatih şubesinin diin şehirde gezdirdiği canlı şafkat tablolarından biri yon reisi, Istiklâl marşmdan sonra bir Meselâ 8000 tane kibrit çöpünü bir şinutuk söyledi, güreşlere başlandı. şenin ağzında muvazeneli olarak durdu Kızılay haftası münasebetile dün Kı gitmişler ve çelengi merasimle abideye Bugün güreşlerin iki turu ikmal edil ran adamın yılmaz sabrına, bütün tatıl zılay Fatih şubesi tarafından Taksim abi koymuşlardır. Fatih Kızılay başkanı, günlerini, bütün boş zamanlarını, posta desine merasimle çelenk konulmuştur. Rüştü Üçkökün nutkundan sonra, Maç di. Neticeler yarm sabah saat sekizden i pullarından mürekkeb bir kostüm yapmaMerasime iştirak edecek kalabalık, ka Beşiktaş yolile İstanbula dönülmüş, Türbe Ankara caddesi Köprü Ban Edirnekapı ve Topkapıya da gidilmiş tibaren başlıyacak müsabakalar sonunda ğa hasreden meraklının yorgunluğuna ad konulabilir mi? ahnacaktır. kalar Istiklâl caddesi yolile Taksime tır. Ayrı ayrı otellerde kalmamız na sıl o lur?... Benim nerede kaldığımı kim bilecek?.... Buraya beraber geldiğimizi gör düler... Ne de olsa, başka bir otele gitmek, bu otelde kahp da çatı arasında, hizmetçilerle yanyana yatmaktan daha uygun düşer, sanırım!.. Onun için müsaade buyurunuz da.... Feridun ayağa kalkmıştı. Perihan elini ona doğru uzattı: Hele durunuz, bakalım... Elbet bir çaresini bulacağız. Hem, şu oda nerede imiş, gidip bir kere görelim. O da ayağa kalktı. Otelin müdürünü buldular. Adamcağız öne düştü. Kendi elile odayı gösterdi. Sahiden, otelin en güzel, en geniş odalarından biriydi. Genc kadın: Sabaha kadar çamlarda dolaşacak değiliz ya, ister istemez burada kalaca ğız... Dedi. Feridun Şevket, onu dinlemi yormuş gibi arkasını dönmüş, pencereden bakıyordu. Sonra, Perihanın çantalarını karıştırdığını duydu. Onu yalnız bırak Prinston 4 «Filorida» Küçük Ske^ ji'yi hayatta bulmak ümidi kalmamıştır* Gönüllüler araştırmalara devam etmekten vazgeçmişlerse de deniz tayyareleri cesedi bulmak ümidıle dolaşmakta devam Daima ayni muhitte yaşamaktan, ayni etmektedirler. insanları, ayni manzarayı görmekten usandığı için, ömrünün sonuna kadar bir maz. Suyu, ancak bahçedeki tulumbada vapur kamarası kiralayıp hayatını, va bulmak kabildir. Elektrik yoktur; evi purdan çıkmadan hep seyyahatte geçiren mum ışıkları aydınlatır ve ısınmak içia İngiliz zabiti manyaklardan madud de şöminede odun yanar. ğıl midır? Hepsinden garibi, bu manyak mima • Holandalı bir bankerin, üç defa iflâs rın, evine girer girmez sırtına Onsekizinettikten sonra, dördüncü defa tekrar zenci asra aid bir kostüm geçirip, o devirden! gin olduğu zaman verdiği ve derhal tatkalma bir gözlükle, 1800 den evvelki nübik ettiği karar da bu adamı manyaklar muneleri okumasıd:r. mevanına sokmustur. Manyak'lardan tahsederken, gecelerl Holandalı banker, son servetini kazanınca, çok sevdiği Parise gelip yerleşmiş odasında yatmayıp ağaç üstünde uyu ve evvelki felâketlerinden ağzı yandığı mak merakına müptelâ olduğu için, mah» için, hiç olmazsa on sene rahat yaşamak keme kararile karısmdan ayrılmağa mec< maksadile, Parisin büyük lokantaların bur kalan Amerikah Nevman'ı unutma * dan birine, gelecek on sene zarfında yi mak lâzımdır. Bu adam, haydud korku* yeceği yemeklerin parasını peşin olarak sundan tutulduğu bu merakı, karısına dai vermiştir. Berberinin, terzisinin, tiyatro aşılamağa çalışmışsa da muvaffak olamasunun, kitabcısının, hatta, dağıtacağı he mıştır. İnsan sesi işitmek istemediği için çe « diyeleri düşünerek kuyumcusunun ve çilikten bir evde oturan, gizli bir merdiven* cekçisinin de on senelik paralarmı, peşinen den işliyen, yemeğini odasına asansörle bir tahtada ödemiştir. çıkartan milyoner de çok şayanı dikkat Onsekızinci asrın meftunu olmakla meşhur bir İngiliz mımarı, merakılıkte, merakilardendir. Ancak, bu biçare hasta, bu merakı yukarıda saydıklarımızın hepsini geride bırakmıştır. Bilhassa yaptırdığı ve içinde yüzünden çok feci bir şekilde ölmüştür. oturduğu evin Onsekizinci asır mimarisi Odasına çıkarılan yemeklere üç gün üç ne göre inşa edilmis ve o devre aid mobıl gece sıra ile el sürülmediğini gören ve yanın ayni ile döşenmiş olmasmı bir dere yanına girmekten korktukları için zabıtaceye kadar tabiî görmek kabildir. Fakat, ya haber vermeğe rrjecbur olan hizmetkârYirminciasırda yaşıyan bu mimar, evinin lar, polis memurlarile birlikte milyonerin içinde, her itibarla bir Onsekizinci asır odasına girdikleri zaman, zavallıyı, el hayatı sürmektedir. Evde modern hiçbir leri ayakları bağlı, ağzı tıkalı, kapağı kışey yoktur. Kütübhanede 1780 den ev rılan kasasmın yanında ölü olarak bul • vel yazılmış eserlerden başka kitab bulun muşlardır. siz yatarsınız. Odanın önünde bir balkon vardı: Genc kadın soyunurken, Feridun oraya çıktı. Sonra karısının yattığını anladı; kendisi de piposunu söndürdü; içeriye girdi. Yavaş yavaş o da soyunmağa başladı. Perihan, bir erkeğin soyunduğunu, ük defa görüyordu. Yorganı başına çekmiş, aralıktan ona bakıyordu. Feridun elini yüzünü yıkadı. Dişlerini fırçaladı. Gece tuvaletini yaptı. Yakışıklı olduğu kadar temiz bir adamdı da.. Fakat Perihan ,onu böyle pijama ile, ayakları çıplak görünce, bir ürkeklik duydu. Düne kadar tanımadığı bir erkekle bu gece bir odada kalmak, onu böyle gömleksiz, çorabsız görmek, genc kızm tüylerini ürpertti. Feridun çantasından bir kitab çıkardi, Köşedeki sedire uzandı. Perihan, başmı yorganın arasından çıkardı: Kitab mı okuyacaksınız, diye ses lendi. Rahatsız olmazsanız... Ben aydınlıkta uyuyamam.. O halde af buyurunuz... Feridun, kitabı bıraktı. Tavanda ya nan büyük elektrik lâmbasını söndürdü. Genc kadın, bu karanlıktan büsbütün korktu. Yabancı bir erkekle, bir odada, hem de karanlıkta yatmak ona büsbütün korkunc göründü. Başucundaki düğmeye bastı. Eelektriği yeni baştan yaktı: Gece lâmbası gibi birşey yok mu acaba?.. dedi. Bakmdılar, bulamadılar. O zaman Feridun, bir iskemleye çıktı. Tavandaki lâmbada üç ampul vardı. Bunlarm ikismi gevşetti; böylece söndürdü. Üçüncünün üstüne de bir kâğıd geçirdi. Şimdi odanın içi alaca karanlıktı. Perihan, yatağına yerleşti: Böyle daha iyi, dedi. Size yorgun luk oldu amma.. Allah rahatlık versin!.. Size de... Feridun Şevket, yatmadan önce yarım saat, bir saat kadar kitab okumağa alış mıştı. Bunun için mi nedir, bu gece adeta uykusu kaçh. Yatağın içinde sık sık ^ağına soluna dönmekten de çekiniyordu; gürültü olacak da genc kadın uyanacak diye korkuyordu. Aşağıdan mızıka sesleri geliyor; aradU bir o sustukça, uzaktan uzağa arabalanî* gürültüsü, gelip geçenlerin bağrısmasj, kimisinin de hep bir ağızdan söyled£l türküler duyuluyordu. lArkası var\ Tefrika: No. 31 Hepsi dola... Bunu da nasıl bo şalttığımızı anlatsam, şaşarsınız!.. Perihan, utelcinin önünde sözü uzatmak istemedi. Uzatsa da bir işe yaramıyacağmı anladı. Feridunla yalnız kalır kalmaz: Şimdi ne yapacağız?.. Diye onun yüzüne baktı. Kocası, hiç durmadan piposunu çekiştirıyordu; dışlerının arasmdan: İsterseniz, dedi, siz burada bekleyiniz; ben gideyim, öteki otelleri dolaşayım. Belki iki oda buluruz. Ben başka otelde kalamam. Her zaman buraya geliıeğe alıştım. Oyleyse İstanbula dönelım, der dim amma vapur yok... Emrederseniz telefon edelirn, bir motör gelsin, bizi alsın... Motörün buraya gelmesi kimbilir Nakleden: Kemal Ragıb kaç saat sürer. Dönmek de bir iki saat... Geceyarıları deniz ortasjnda çalkanıp duracak mıyız?.. Feridun sustu. Piposunun tütününü tazelemeğe başladı. Genc kadın durdu, durdu, sonra birdenbire: Benim aklıma bir şey geldi, diye başını kaldırdı. Emrediniz. Ben Peykerle beraber yatarım. Çok iyi olur. Ben de gider başka otelde bir oda bulurum. Başka otele neden gideceksiniz? Burada bir oda daha buldular ya... Feridun, karısının yüzüne baktı; gü lümsedi: Peyker için buldukları oda mı?.... Teşekkür ederim. Başka bir otele gide yim, daha iyi..:< mak için odadan çıktı. Perihan da arkasındakileri değiştirdi; üstünü başmı dü zeltti. Peykere: Sen, haydi artık kendi odana git, dedi; yemeğini de orada yersin... Feridun, koridorda dolaşıyordu. Peykerin odadan çıktığım görünce, karısının da giyinmiş olduğunu anladı. İçeriye girdi. Sonra hep beraber yemeğe indiler. Perihan, bütün gün yorgunluktan, çarpıntıdan çok örselenmişti. İkisi de sessiz, isteksiz birkaç lokma yiyıp kalktılar. Sonra salona doğru yürüdüler. Biraz da orada oturdular. Hoşça bir pazar geçirmeğe gelen büyük bir kalabalık gülüp eğleniyordu. Mızıka da vard\ Herkes dans ediyordu. Biraz onlara baktılar. Buna da yarım saatten ziyade dayanamadılar. En sonunda genc kadın ayağa kalktı: Hiç duracak halim yok, dıyordu. Neden böyle oldum bilmem, o kadar uykum var ki... Odalarının önüne gelir gelmez Feri dun: Bana son emrinizi söylemediniz, onu beklıyorum. Dedi. Perihan kaşlarını kaldırdı: Ne yapayım, ister istemez burada kalacaksınız. İki yatak var, birinde de