17 Nisan 1938 CUMHURIYET TARtH TETKİKLERİ: Etilerîn dilleri ve ırkî karabetleri Yazan: M. SAFFET ENGİN Anadolu yaylası, iklimi Orta Asya iklimine en yakm saha olmak ve coğrafî bakımdan Suriye, Filistin, Mısır, Ege denizi ve Avrupa mıntakalarına doğru köprii vaziyetinde bulunmak dolayısile bütün Türk göçlerinin en kesif geçid ve temerküz mmtakalarından biri olmuştur. Bu sebeble Anadolu, Paleolitik devir sonlarından itibaren Türk yurdu olmağa başlamış, katolik devirde bu Türk yurdu azamî derecede kesafetleşmiş ve Selçuk devri sonlarına kadar binlerce yıl süren yeni yeni Türk göçleri, Anadoluyu ırkî ve lengüistik manzara itibarile Türklüğü en saf, en melezsiz temsil eden sahalar dan biri halinde bulundurmustur. O derecede ki, Türklüğün en eski tarihi ve dili Orta Asvada olduğu kadar Anadoluda da mütalea edilebilir. Teessüfle kaydetmeğe mecburuz ki, uzun zamanlardanberi garb âleminde Türk ırkı aleyhinde idame edilen bâtıl itikad ve an'anelerden kalma bir zihni yetle yazılmış eserler, yapılmış propa gandalar pek çoktur. Bunların, en ilmî olması lâzım gelenlerinden mekteb kitablarma ve lugatlere kadar girmiş olanları, hulul ve nüfuz şümulünün menşeindeki bâtıl zihniyetin nekadar derin bir ısrarla kökleştirilmeğe çalıştığını gösterir. Ay ni din ve millî taassub an'anesi tesıriledır ki, Anadolu Eti medeniyeti dünyası keşfedilir edilmez, uyandırdığı ilk hakikî telâkkilerin ve doğru görüşlerin reaksiyonu da böyle olmuştur. Ondokuzuncu asrm sonlarında, Eti dünyasının ilk meydana çıkışında, Conder, Sayce, Clarke gibi ilim adamlanmn, bu medeniyetin Orta Asyadan gelme Turanlı bir medeniyet ve getiren kavmin Turanlı bir millet olduğunu ifadede hiç tereddüd göstermediler ( 1 ) . Fakat biraz sonra, o menfi zihniyet hakikati örtbas etmek için elinden geleni yapmağa çalıştı. Bununla beraber, Sayce, Pittard, Strozygovvski gibi yüksek ilmî şecaat sahibi olan otoriterler, büyük birsey bulmak davası peşinde küçük mantıklarını kaybedenleri muahezeden geri durmadılar ( 2 ) . Hakikat tahrif edilemezdi. Büyük Türk kültür ve sanatma haiz olduğu geniş sınırlar içinde ehemmiyet verilmesi zamanı çoktan gelmisti. En büyük tarih müşküllerinin ve muamma veya mucize gibi duran meselelerin kapısmı ancak bu ehemmiyetin anahtan açabilirdi. türel vasıflar taşıdığını meydana çıkar mıştır. Bunlardan en ehemmiyetlisi olan dil kısmını alalım. Anadolu arkeolojisinin materyelleri arasında bilhassa yazılı tabletler ve kitabeler en çok dikkat ve alâkayı delbeden ehemmiyetli eserlerdir. Bunların bir kısmı Küneiform denilen çivi yazısile, diğer bir kısmı da asıl Etilere has olan hiyeroğliflerle yazılmıştır. Eti Çivi yazısı okunmadan önce Boğazköyde bulunan tabletlerin bir kısmı Asur ve Babil dilinde muhabereleri ihtiva etmekteydi. Sonra Kapadokya tabletleri denilen ve çoğu Kültepede bulunan çivi yazıları Hroznez tarafından okun muş olmakla Eti dünyası hakkındaki bilgimiz çok genislemistir. Fakat bu yazılar da Asur ve Babil ticaret kolonilerinin muhaberatına ve o zaman halk dilinden ayrı olarak yazıldıâı anlaşılan resmî vesikalara aid olduğundan tamamile Eti dili telâkki edilemez. îşte doktor Arne nin Hindo Avrupai olarak göstermek istediği dil budur. Asıl Eti hiyeroğlif dili üzerindeki çalısmalar bunun altaik olduğunu açıkça göstermektedir. Hiyeroğlifik Eti dilinin, bize verdiği vuzuh derecesinde, UraloAltaik diller zümresine mensub olusunda şüpheye yer kalmıyor. Bir defa bu dil, bu zümrenin bariz vasfı olan ve ağlutinant denilen (bitisken) kelimelerden müteşekkildir. Yani, kelime sonuna getirilen ekler ve ses değişmelerile kelime manasında değişiklikler yapılır. Çok kere satırların alt kısmmda görülen küçük amblemler kelımenin manasını itmam eden süfikslerden başka birsey değildirler. Meselâ «Sira» gene bugünkü türkçede kullandığımız (Sira) manasmadır. «Sıraya» demek için türkçede olduğu gibi eticede de kelimenin sonuna (a) getirmek lâzımdır. Bitisken olmak vasfından başka sentaks, gramatik bünye ve fonetik ahenk itibarile de Eti dilinin Ural Altay zümresine mensub olduğu görülüyor ( 5 ) . Çocuk haftası programı Bütün Halkevlerinde ve mekteblerde büyük müsamereler verilecek 23 nisanda başlıyacak olan Çocuk haftasına aid program tesbit edilmiştir. 23 nisan günü, saat 10 da Beyazıd Cumhuriyet meydanında yapılacak merasime, Şehir bandosunun çalacağı İstiklâl marşile başlanacak, İstanbul Yoksul Çocuklanna Yardım Birliği, Çocuk Esirgeme kurumu ve Kızılay genclik teşkilâtı namlanna birer nutuk verüecektir. Çocuk alayı, otomobillerle Taksim Cumhuriyet abidesine gidecek ve muhtelif teşekküller çelenkler koyacaklardır. îlkmekteblerın ikinci devre talebesi bir resmigeçid yapacaktır. îlkmekteblerde talebe, süsledikleri o kul binalarında ve sınıflarında toplana cak ve sade bir programla Çocuk hafta sının ilk gününü kutlulıyacaklardır. Kaza ve nahiyelerde ise Cumhuriyet meydanlannda saat tam 11 de tstiklâl marşı söylenmesi ve limanda bulunan bütün gemilerin düdük çalarak merasime iştirak etmeleri kararlaştırılmıştır. ilk okul yoksul çocuklanna yardım birlikleri veya Çocuk Esirgeme kurum lanndan bir zat îstanbul Vilâyetinde, Cumhuriyet devrinde Parti ve hayır müesseseleri tarafından çocuklann korunması için yapılan işleri tebarüz ettirecek ve bir çocuk da ihtisaslannı kısaca anlata caktır. O gün bütün mağazalar vitrinlerini haftanın ruh ve manasına uygun olarak iyi bir şekilde süsliyeceklerdir. îstanbul kumandanlığı tarafından verilecek olan bir tayyare, saat 1 1 de şeh rin üzerinde uçacak ve Bakırköy, Şehremini, Fatih, Beyazıd, Eyüb, Taksim, Şişli, Besiktaş, Sarıyer Beykoz, Üskü dar, Kadıköy, Kartal, Adalar gibi me rasim yapılan meydanlara çocuklara aid vecizeler atacaktır. PAZADDAN PAZADA PENCERESİNDEN Pazarlık kalkıyormuş! Negüsün protestosu dinlemesini bilmek Pazarlık kalkıyor! Pazarlık kalkı yor. «İnanabm mı?» diyeceksiniz. Türk inkılâbı ka(rfasına koyduğu her işi fazlasile yapmış olduğuna göre ınan sanız iyi edersiniz. Bedbinlerin söyliyecekleri şeyleri tahmin ediyorum: Pazarlık dünya kadar eskidir. Ferdler arasında olduğu kadar mületler ve devletler arasında da pazarlık siyase tinin ve siyaset pazarlığın;n önüne geçilemez. Bugün İngiltere ile İtalya pazarlık halinde. Yann Fransa ile İtalya ayni pazarlığa girişecekler. Ne Akdenizin, ne de Habeşistanın üstünde maktu fiat etiketi var. Ne koparsalar kâr. Diplomasi bir pazarlık san'atından başka nedir? Şuşnig Avusturyaya bekul bir fiat biçseydi malını davaya kaptırmazdı. Eğer dünya yüzünde pazarlığın insan nesillerıle beraber başladığına ve insan nesillerile beraber kuruyacağma inanmıyorsanız hiç olmazsa şuna inanınız: Pazarlık şarka Yahudilerle beraber girmiştir ve çıkacağı varsa onlar la beraber çıkar. Bunun için de muhayyel Yahudi yurdunun keşfedileceği meçhul tarihi beklemek lâzım. Pazarlık hâlâ dünyanın her yerinde var. Ben malımı dile diğim adama daha ucuz da veririm, bedava da. îskonto, ikram, tenzilât, hediye, hibe, bahşiş neden ahlâksızlık oluyormuş? Bilâkis, malı satan tarafa kaydedilebilecek bir fedakârlık değil midir? Satıcı yüzde yirmi yerine yüzde beş, on kazanca razı oluyor; yahud da eski malını elinden çıkarmak için kazancdan bile vaz geçiyor. Küfenin sonunda kalan birkaç portakalı sermayesıne satan adamın ahlâk sızlığı nerede? Satan da kârlı, alan da. Çünkü satan, malını elinden çıkarmış, alan da bu malı sermayesine ele geçirmiş oluyor. İki taraf da memnun; burada üçüncü bir tarafın müdah^esine ne lüzum var? Hem de... le pazarlık görülmüş şey değildir. Siyasetteki pazarhğa gelince, Habeşistan, Çin ve Avusturya gibi maktu fiat etiketi olmıyan mallar üstünde pazarhk ayrı mesele. O bahsı buna hiç karıştırmayınız. Siyasî pazarlıklar bambaşka şeyîerdir. Ne A vusturyanın hakikî fiatını Şuşnig, ne de Habeşistanmkini Negüs biliyordu. Bir kilo patatesin fiatile koskcca Çinin maliyeti ayni tarzda hesab edilemez. Yahu dilere gelince... Bu ticaretçi kavim, pazarlık san'at'le o'duğu kadar korkusile de meshurdur. Kanunun yasağı, hususile şiddetli para cezaları karr^sında korkusu, oazarhk itiyadına galib gelecektir. Zira devletin pahalılıkla mücadelede hiç şa kası yok. DükVânın tavanını muhtekirin ba=ına geciriverir. Her halde pazarlık aleyhindeki kanunun meml'îkete büvük hayn dokunacakür. Negüsiin protestolar* Negüs gene pro testolar yağdınyor. Vaktile onun koca Milletler Cemiye tile, koca İngiltere ile ve elliden fazla milletle bir arada yaptığı protestolar da hiçbir işe yar? mamıştı. 3™di Mil letler Cemiyeti aradan sıynlıyor. İngiltere karşı tarafa geçti, elliden fazla millet de zecrî tedbirler masalına çoktan inanmaz oldu. He men hemen tek başına kalan Negüs gene protestolar yağdırmaktan vazgeçmiyor. Kaygana eşhur bir fıkra vardır: îki köylü vaktile Parise gelmişler, birkaç yılda biriktirdıkleri parayı hovardaca yemeğe koyulmuşlar, fakat köylülerin hovardalığı da, malum olduğu üzere, hesablı olur. Çünkü o zümre para^ yı, alınteri döke döke, tarladan çıkarır. Bir buğday tohumunun bir başak, o başağm bir sikke olabilmesi içinse gene toprağa nekadar ter tanesi dökülmek lâzım geldiğini köy hayatını bilenler bilir! Herneyse, bu köylü gencler, her frankm alınlarından zorla kopanlan bir dizi ter demek olduğunu unutmamak şartile eğlence yerlerini dolasmağa başlarlar. Bir gün tiyatroya giderler, paradiden Molyer'i alkışlarlar, başka bir gün sirka giderler, çelik bünyeli dokuz erkeği pamuk omuzları üzerinde yelpazevari sıralıyarak dolaştıran kızların meharetine parmak ısırırlar, barlarda boyah dudak seyrede ede şarab içerler, o arada aşk tecrübeleri de yapmayı unutmazlar. Sokaklarda ve bahçelerde satılan aşklardan hayli miktar satın alırlar ve paranın aşka çevrilmesi hâdisesi üzerinde smamalar geçirirler. Bütün fakir çocuklar, 22 nisanda Parti binalarmda giydirilecektir. Meselâ Maraş aslanı üzerindeki hi Bütün sinemalar haftanın hergününde yeroğlif kitabelerinden şu cümleyi ala bir seans parasız, diğerlerinde ise az bir lım: ücretle çocuk matineleri tertib edecek Müsaade editir. U ke yak Iuguru kaskam niz ki gözüm... Biraz da biz söyli Ben de esirleri kestim Çocuk Esirgeme kurumu radyoda Neredeyse Yahud gene ayni kitabe üzerinde şu konferanslar verdirecek, hikâye ve ma yelim. mükâfata cümlevi okuyalım: * •«**• m » sallar söyletecekt». Program şudur: pazarlığı 23 nisan akşamı saat 18,30 da doktor lâyık büyük fazilet Targon bu sir mo ra Fethi Erden «Çocuk haftası ve bayra lerden biri haline sokacaksmız. Biz pazar Kral bu emri bana verdi lık derken tenzilâtlı satışlardan, çok mal Görülüyor ki bu cümlelerde, kelimele mı», 24 nisanda Selim Sırrı Tarcan alana yapılan muayyen iskontolardan Türkten medeniyet pişvalığı şerefini rin yerlerini hiç değiştirmeden ve hatta «Çocuk». 25 nisanda doktor Kutsi «Boş esirgiyerek, zaman zaman HomoEro bazıları aynen kaldığı halde bugünkü mideler», 26 nisanda doktor Fahreddin bahsetmiyoruz. Hükumet herkesin isti poeus, HomoNordicus, HindoEropeen, türkçemizde çevirmek mümkün olu Kerim «Çocuk ruhu», 27 nisanda dok fade edeceği muayyen bir usul dahiiindeHomoCaesiu adlarını verdikleri medenî yor. Fail başa, mef'ul daha sonraya, fiil tor Ibrahım Zati «Çocuk», 28 nisanda bu muamelelere izin verebilir. Bizim painsan tipini Avrupada aramak gayretkeş de en sona geliyor. Ayni zamanda hece doktor Ali Sükrü «Mama ve oyun ço zarlık dediğimiz, bir malın hakikî fiatını liğinde bulunanların davaları ( 3 ) , Türk lerdeki fonetik ahenk de pek bariz ola cuklanna bakım», 29 nisanda doktor gizliyerek, asıl kal'tesini mübalâğa ede araştırmalarınm verdiği yeni vesikalar rak görülüyor. Bundan başka «enkapsu Sükrü Hâzım «Çocuklarda sinir hıfzıs rek, halkı dolandırmaktır. Meselâ geçen gün misafir ecnebilerden biri çarşıdan halı karsısmda bir kere daha sâkıt olmuştur. Iasiyon» denilen ve Türk lehçelerinin bir sıhhası» mevzulu konferanslar verecek almak istemiş. Dükkâncı evvelâ 125 liralerdir. Türk ırkı ve Türk dili ana ırk ve dil vasfı olan, bir sira isimleri sonra gelen dan kapı açmış, sonra 55 liraya fit olmuş. dir. Bunların paleontolojisi, arkaik bün ismin haiz olduğu hal sekline tâbi tutmak, KÜLTÜR İSLFRÎ 125 nerede, 55 nerede!.. Demek bu dükyesi ve şekliyatı yeni esaslar üzerinde mü aynen eticede de görülür. Meselâ, «evin kâncı malmı ilk söylediği fiata satmıya talea edilmeksizin ırk ve lisaniyat mcse duvar, kapı ve pencerelerini» dediğimizKadrolara yeni alınacak muvaffak olsaydı, ecneb: ^;<:afiri 70 lira lelerinin doğru olarak halli mümkün de de sondaki «lerini» edatı duvar ve kapıdolandırmış olacaktı. muallimler ğildir. ya da şamildir ki bu hal, eticede de ayMaarif Vekâletinin bu seneki bütçesi. Hoş gene biçare ecProfesör Sayce ve Taylor gibi âlim nen vakidir. geçen senekine nazaran, 2 milyon 311 nebinin, o verdiği 55 lerce de kabul ve ispat edildiği gibi ari M. Saffet Engin bin lira fazladır. Bu para ile yeniden lira içinde de kaç liyahud indoöropeen denilen dillerin (1) C. R. Conder, Altaic Hieroglyphes birçok mektebler yapılacağı gibi kad ra dolandırılmış olmenşeinin altaik olduğu anlaşılmıştır ( 4 ) . and Hittite Inscriptıons. London, 1887. roya da fazla olarak 481 muallim alına duğu belli değil. İhC. R. Conder, Hittıtes and Their LanguTaylor, AriAltaik birliğine dair caktır. Bunlardan 380 i ilk ve ortamek timal ki halmın de «Örigin of the Aryans» adlı eserinde age, London, 1898. Journal of Anthropological Institute, tebler, 93 ü mmtaka san'at mektebleri, ğeri 30 lira kadar bir tahsis ettiği bahiste, Ari dillerle Altaik November, 1887, cild 17,, No. 2. 8 i de Rivaseticumhur flârmonik orkes şeydir. diller arasmda gösterilen fonetik ahenk, (2) Sayce, Revue Hittite et Asianique, trası kadrosunda çahsacaklardır. Maaşcemi teskili, ve isimlerde cinsiyet gibi llkteşrin 1930, S. 4. larına karşıhk olmak üzere 559 bin lira Dünyanın her tarahrda, dıyorsunuz. Bittard, Les Races et ltıistoire, S. 392. tahsis edilmiştir. başhca farkların ve gramatik bünye ayHayır! Dünyanın hiç bir yerinde böy Strozygowski, Türkiyat mecmuası, İstannlığınm arizî olup esasta mevcud olma bul: cild m . Karagür«rük ortamekteMnin (3) Ch. E. üjfalvy, Le Bercan des Aryas dığını, profesör Sayce'ın ayni kanaatle temel atma merasimi ileri sürdüğü fikirlerle birlikte izah et d'apres des ouvrages recents, 1884, Parıs. Halfdan Bryss, HomoNordicus, MunKaraçümrükte insası mukarrer orta mistir. chen, 1929. okul binasının temel atma merasimi. (4) Sayce, principles of Philology, S. 285. Simdiye kadar yapılmış olan ilmî araşyarın Vali Muhiddin Üstündağ tarafınTaylor, Origin of the Aryans, S. 285 tırmalar, en doğru görüşle, Etilerin Türk H. ff. dan yapılacaktır. IBaşmakaleden der.am.\ ırkına aid lengüistik, antropolojik ve kül(5) Ayni eser, S. 153, 25R. EVKAFTA değil midir? Hususile o masraflann sahibi âmme. şehir halkı, memleket ve milYeni Valide hanı let olunca? Evkaf müdiriyeti Yenipostane karsıŞehrin imarı neticesinde tesadüfen smda Evkafa aid arsa üzerine yapacağı imar sahalarında bulunan bir kısım emlâk ve «Valide hanı> ismini vereceği hanın kıymetlerindeki fevkalâde yükselişlerin projesini hazırlamağa başlamıştır. Bu proje hazırlandıktan sonra Bele sahibleri için bir piyango teşkil etmemesi diyeye gönderilecek, Prostun noktai na ve böyle yerlerde tahakkuk eden menfazarı sorulacaktır. Evkafın Eminönünde atlerin imar hesabına külliyetli masraflar j'ikılacak bina civarında ufak binalar ihtiyar eden memlekete gelmesi en haklı inşa ettireceği haberlen dopru de^ildir. bir muameledır. Şehrin imarından husule MALİYEDE gelen menfaatler bu kadar değildir. Şehrin imarı evvelâ doğrudan doğruya her Lâğvedilecek şubeler imar sahasından başlıyarak şehrin umumî Alemdar, Küçükpazar. Samatya, Kaheyetine müessir bir iyilik temin eder. Bu ragümrük, Hasköy, Beylerbeyi, Eren köy Belediye tahakkuk ve tahsil şube umumî iyihk şehirdeki emlâk sahibleri lerinin lâğvi kararlaşmıştır. Açıkta ka için çok kâh bir nimettir. İmar sahalarılacak tahakkuk ve tahsil memurları en nın derhal kenarlarmdaki menfaatleri şehre tahsis etmek en kat'î bir adalet neyakın şubelere nakledileceklerdir. Mersin (Hususî) Şehrimizin şima leri arasında İstiklâl Savaşmda Fransızticesidir. Dediğimiz menfaati eski şerelinde Arpaç Sakarlar köyünde, köylii ların köyü basarak sekiz delikanlıyı göVEFAT fiyye hesablarile karşılamak ve karıştırlerin içinden gelen istek ve gayretlerile türdükleri nisan günlerile Atatürk büsSabık Nureddin dergâhı şeyhinin da mak doğru olamaz. İmar sahalarında yaptırdıkları Atatürk heykelinin açıl tünün küşad resmine tesadüf eden bu madı ve Çatalca tahriri arazi komisyoma merasirrii yapıldı. Merasimde Vali nisan günü arasındaki büyük farkı her nu reisi ve bahriye yüzbaşılığmdan mü imardan tevellüd eden menfaatin tamave bu köyün çocuklarından Içel meb'u kesin anhyabileceği bir açıklıkla izah tekaid Bay Şakir Kolay vefat etmiştir. men Belediyeye aidiyetini istiyoruz. su Fıkri Mutlu da bulundu. Vali kı etti. Bir kere bu esas kabul edilince onun Bugün cenaze namazı Fatih camiinde sa bir nutukla abideyi açarken diğer Gönderdiğim resim, Arpaç Sakarlar ikindi namazını müteakıb kılmarak E alt tarafı vaziyetı itibarile bu türlü işkövlülerin Arpaç Sakarları örnek edin köyündeki Atatürk heykelinin açılma dirnekapısmdaki aile kabristamna def lerde alâkalı bir banka ile yapılacak bir melerini temenni etti. Fikri Mutlu söz resminden bir safhayı göstermektedir. nedilecektir. kombinezon mevzuudur. Fazla miktar İkisi de bu hayattan memnun. Çünkü günlük masraf, aşk alışverişi de dahil olduğu halde adam başma otuz frankı geçmiyor. Halbuki hovardalann her biri Pariste beşer yüz frank sarfetmeği göze almış bulunuyor. îşte bu neş'eli hayat sırasında onlardan birinin aklına keşkek yemek gelir. Parisin yemekleri zarif ve leziz de olsa onların midelerindeki itiyadî tadı dumura uğratacak kuvvette değil!.. O sebeble biri keşkeği hatırlayınca öbürü de hemen iştirak eder. İyi amma keşkek nerede bulunur?.. Delikanlılar bu müşkülü hal için her tarafa başvurmaktan çekinmezler, niFakat ne yapsm? îşi gücü yok. Talih hayet bir lokanta adresi alarak oraya give tarih ona tacsız ve tahtsız, ordusuz, derler ve yutkuna yutkuna garsona emir parasız, işsiz, güçsüz bir imparatorluk verirler. rütbesi verdi. Herhangi bir mahalle ima Birer keşkek! mının krallar kralından fazla otoritesı Keşkek yarım saat sonra gelir, gülüşe vardır. Fakat rütbe o rütbe, unvan o ün gülüşe yenilir. Lâkin sira hesabın görülvan, paye o paye: Habeşistan Impara mesine gelince delikanlıların gözleri faltoru Krallar Kralı, Sa Majeste Haile taşı gibi açılır. Çünkü ısmarlama yapıldıSelâsiye... ğı için keşkeğin bir tabağma lokantacı elBen Negüs'ün yerinde olsam dünyanın li frank kıymet biçmiş ve paralan da caen küçük nahiyesinde müdür olmayı böy yır cayır almış. Kazaya rızadan başka ne gösterilebile imparatorluğa tercih ederdim. lir?... Keskeğe müştak delikanlılar da Dinlemesini bilmek yüz frankı suladıktan sonra lokantadan Geçen gün, Françıkarlar, kös kös yürümeğe koyulurlar. sız tiyatrosunda, Arkadaşına nisbetle daha pişkin olanı bir Yugoslavyalı san aralık konuşmak ister: atkâr kemancı, Kon Keşkek, der, iyıdi, değil mi? servatuar şerehne Öbürü içini çekerek cevab verir: bedava bir konser İyiliğine iyidi amma onu köyde yeverdi. Gidenlerin mek daha iyi olurdu!. gördükleri hazin bir manzara var: Benim de Londrada canım kayKonser başladıktan sonra tiyatroda gana istedi. Hani, adını elli altkı gürültüler bir türlü kesilmemiş. Gale mıs yıldanberi omlet koyduğumuz yuride koşuşanlar, havkınşanlar, parterde murta çalkaması, yok mu, işte onu ağlıyan memedeki çocukîar, program satözledim ve devam ettığım lokantada mak için dolaşan garsonlar, öksürenler, garsona bu tahassürümü söyledim. Beş konuşanlar... Konserin devam etmesine on dakika sonra önüme kerli, ferli bir mâni olmuşlar. San'atkâr, bir eseri çalaromlet geldi. Bizim kayganaya pek benzeken yanyerbde bırakmış ve gürültünün miyordu. Hayli karışık bir şeydi amma kesilmesini beklemeğe mecbur olmuş. gene yumurta çalkaması olduğu belliydi. Musikide niçm geri kaldığımızı birbi Seve seve yedim. Fakat hesab sırası gerimize sorup durmıyahm. Bir konseri din lince o köylüler gibi şaşırıp kaldım. Çünlemesini bilmiyenler, garb musikisi gibi kü bu bir tabak omlet için benden tam disiplinli bir san'atı icra etmesini hiç bil (17) şilin, yani (560) kuruş isteniyormezler. Halkımızın bütün konserlerde du. Inanmıyanlar Londraya gelip Ruvaypek ziyade vakur ve sakin olduğuna hiç yalpalas otelinin yemek salonunda bu şüphe yoktur amma, belH de parasız davetiyelerin fena tevzi edilmiş olmasından omletten bir tabak yiyebilirler!.. ileri gelen bu son hâdise karşısında acı M. TURHAN TAN mülâhazalardan kendimizi alamadık. SERVER BED1 Mevlid İstanbulun imarında daima göz önünde tutulacak bir esas daki istimlâk bedellerini filân banka verir. O yerlerin satışmda o banka verdiği parayı muayyen faiz ve masraflarile istirdad ederek hesabını kapatır, üst tarafıaı da Belediyenin matlubuna kaydeder. Arzettiğimiz usulle yeni bir icad iddia ve ifade ediyor değiliz. modern Avrupa şehirlerinde bu şehirlerin tevessü sahaları ev%relâ belediyeler tarafından satın alınarak yolları açıld'ktan ve parsellere avnldıktan sonra, çok değil, ancak birkaç misli bedelle, istiyenlere satılır. Bu kaideve riayet etmeği bilemediğimiz için Ankarada arsa spekülâsyonlan Nevyork Dİyasalannı andıran tereffüler gösterdi, vasatî olarak bire yirmi otuz misli arttı, ve ne yazık ki bu arhşta şehrin hiçbir faydası olmadı. Bilâkis zaran oldu. Çünkü bu yüzder Ankaranın uğrunda milvonlar ve milyonlarca lira fedakârlıklar ihtiyar olunan imarı güçleşmiş oldu. Istanbulda ayni hatayı tekrar lim. etmiye Bugün Eyüb camii şerifinde, merhum kayyumbaşı Hafız Halid Ef. nin vefa tının kırkıncı günü olması münasebetile, ruhu kutsiyelerine ithafen Mevlidi Şerif kıraat edilecektir. Nümunei ah lâk ve sahibi fazilet olan merhuma Cenabı Hak gariki rahmet eyliye. Mersinde Atatürk heykeli Evlenme Emekli General Kadri Demirkayanm kızı Selma Demırkava ile eski Kütahya saylavı Bay Ragıb Soysalm oğlu müte?ebbis genclerimizden Celâl Soysahn düğünleri dün gece güzide bir hevetin huzurunda Tokatlıyan oteli salonlarmda icra edilmiştir. Yeni evlilere pavansız «aadetler ve bahtivarhklar düeriz. ÖLÜM Şehrimizin tamnmış kömür tüccarlarından Petro N. Venturanın anî vefatını kemali teessürle bildirir ve cenaze merasimi 17 nisan pazar gü. nü saat 14 te Arnavudköyünde Taksiarhi Rum kilisesinde yapılacağmdan bilcümle akraba ve ehibbanın hazır bulunmalarmı rica ederiz. Kederdide ailesi r. YUNUS NADt Osmanlı Bankası İLÂN Osmanlı Bankasmm Galata, Yenica mi ve Beyoğlu daireleri Hakimiyeti Milliye Bayramı münasebetile 22 nisan (öğleden sonra) ve 23 nisan 1938 tarihlerinde kapalı bulunacaktır. Bir milletin kuvveti ve saadeti çocuklarm sıhhatile ölçülür.